• Sonuç bulunamadı

Sanat hareketleri:Kadınlar ve güzel sanatlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sanat hareketleri:Kadınlar ve güzel sanatlar"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S a n a t’ M areketİerl »

Kadınlar ve ûüzel Sanatlar

i/o

ıy

m

t

ziZdt^ npç.

- « L f -

L resim ne z Z a n Y a ,la n ,rsa olur? S a n a , a f k , f a r k Z ^ m i ? S an at eseri o , h a k ik i san atkâr ne d em ektir? T ü rkiyede aç,lan In giliz resim s e r g f

Z i d o lay ,siy le In g iliz resm i h a k h n d a n eler tü m e liy iz ? d o g m a , olan p ren se, n asıl yetişti v e resm e nasıl çalıştı ? K onuşan : H alit O ĞU Z

(ikaları ve aynı zamanda Kıral Naibi Abdullah’ın yeğenidir.

Sevimli ve duygulu sanatkâr ressam Fah- rünnisa Zeid İstanbullu olup, tahsilini Türkiye ve Avru-lhtimal ki, en çok emin olduğumuz duygu

organı gözlerimiz olduğu için, güzel sanatlar arasında (Resim), diğerlerinden daha çok alaka çekmeğe müsaittir. Bu ba-

kımdan, resim sanatı, diğer güzel sanatlara göre daha büyük bir kütleye hitap et­ mekte ve her devirde rağ­ bet bulmaktadır. Resim yap­ manın günah sayıldığı mem­ leketlerde bile, resme karşı duyulan yakınlık hiç bir va­ kit sönmemiştir. Hiç olmaz­ sa, insan resmi yerine ta­ biat resimleri yapmak sure­ tiyle bu duygu yaşatılmış- tır. Bunun başlıca sebebi, gözün çeşitli ve ahenkli renklerden derin zevk duy­ masıdır.

Bugün Türkiyede geliş­ mekte olan güzel sanatlar arasında resim oldukça bü­ yük bir yer tutar. Son za­ manlarda, Türkiyede resim üzerinde çalışan erkekler yanında kadınlar da büyük bir varlık göstermektedir

ır

pada tamamladıktan sonra Avrupanın bir çok yerlerini gezerek uzun ve istifadeli araştırmalarda bulunmuştur.

Değerli ve sevimli sanat­ kârın açtıkları sergileri gez­ miş olduğumuz için, onun canlı görüşünün verimi olan eserlerinin hayranları ara­ sında biz de varız. Fevka­ lâde güzel memleket man- zaralariyle, hayallerinin mah­ sulü eserleri zevkle seyret­ tiğimizi hatırlıyoruz. Hepsi güzel ve orijinal olan bu eserlerden (Beyazıt’taki çi- nar, Boğaziçi, Bağdad gül­ leri, Can ve Canan, Florya, Şeytan minareleri, Çıplak, Mor ağaçlar, Bahçeden Bo­ ğaz, İzmir Göztepe, Mavi sarı oda, Şuşan, Pembe o- da, Düşünen kız) bilhassa bir varlık göstermekte ır. ^ resfm h a k k ın d a k i duygu v e düşün- dikkati çekiyordu.

Tabiaten ince ve zevkli şey- ^ a n h ta n P ren ses F ahrünnisa Z eid Bayan Zeid, titiz ler yaratmaya musaıd olan

kadınların bu işte büyük

başarı göstermeleri mümkündür. Bu münase­ betle; memleketimizde, resim üzerinde çalışan

ve değerli bir sanatkâr olan Buyan Fahrünnisa Zeid’le bir konuşma yaparak^ Nilüfer’ın sanat meraklısı okuyucularına, onun bu husustaki duygu ve düşüncelerini bildirmek istedik.

lstanbulda ve İzmirde, kendi eserlerinden mürekkep sergiler açan Bayan Fahrünnisa Zeid İrak kıral naipliği âzasından Emir Zeid in

re-bir zevk ve ahengin mahsulü olan tabiat manzaralarını dışarda; hayal eseri kompozisyonları atelyede meydana getirmekte­ dir. Onun sergilerini gezenlerin bedii bir zevk içinde ayrılmış olduklarına şüphe etmiyoruz. Kendi görüşümüze göre, ressam Fahrünnisa’nın hususiyetlerini şöylece sıralamak mümkündür. Pilânlara göre zengin bir renk bolluğu ve fır­ çasına istediği kadar hâkim olma.. Bütün bu hususiyetlere rağmen mevzuuna sadık kalmak.

2

(2)

Diğer bir hususiyet, desen ve resmi maksada ve mev zua uygun bir şekilde, kolayca tamamlıyabilmektir. Bayan Zeid’in eserlerinde, içinde yaşadığı cemiyetin sanat aşkını tatmin etmek ve memleket resmine kendi­ liğinden de ilâveler yapmak arzusu mümkündür.

Bayan Fahrünnisa’nın eserlerindeki şark tesirleri de cidden pek zarif ve ihtişamlıdır. Memleketin topra- ğinı, havasını, renklerini ve folklorunu bu eserlerde açıkça görmekteyiz. Onun son sergileri bize, gelecek günler için daha değerli şeyler kazandıracağı ümidini vermektedir.

Ressam Fahrünnisa Zeid'i sîzlere daha yakından tanıtabilmek için kendisini ziyaret etmek istediğimizi bildirdik ve müsaadesini rica ettik. Kendisine, düşün­ cemizi açtığımız zaman çok memnun oldular ve kabul ettiler. Sempatik ve sevimli tavırlariyle alâka göster­ diler.

Ressam, daha ilk görüşmede, gülen gözleri ve tatlı sözleriyle derin bir sanat zevk ve heyecanı içinde bulunduğunu gösteriyordu. Onu ziyaret etti­

ğimiz sırada, tuvaller üzerine eğilmiş çalışırken bulduk. Sanatkârın ümitle parlıyan yeşil ve canlı gözleri, artistik ve aydınlık yüzü, kendi­ sinde bir sanat kudretinin varlığını ifade edi­ yordu .

Sevimli ressamın gösterdiği samimiyetten istifade ederek, suallerimi sormaya başladım. İlk öğrenmek istediğim şey ilham kaynağı ve resim hakkındaki düşünceleri idi. Sanatkâr, bu sorumu şu sözlerle karşıladı i *

M ânalı bir p ortre

S ergiden görü n ü f

— Her şekile ve her çizgiye mefkûrenin tahakküm etmesi estetiğin hakkıdır. Aksi hal­ de; şekil hareketsiz, çizgiler düzgün olmakla kalır; fakat bu, hiç bir zaman bir sanat eseri sayılamaz. Çünkü, sanat, ancak yaratıcı ve yapıcı bir kafanın doğurduğu canlı şekillerdir. Şu halde, her sanatkârane şekil kendiliğinden ideal bulunmaktadır. Ancak hakiki bir sanat­ kârın hassas ruhunun derinliklerinde yarattık­ tan sonra tablo haline getirebildikleri sanat eserleri estetik bir heyecan verebilir. Renkli, aydınlık ve mükemmel sanat e- serleri ne gibi bir füsûn taşıyor­ lar ki, bizlere en yüksek ruh duygularını telkin ediyorlar I Bu füsûn, kaleme ve fırçaya hayat aşılayan sanatkârın duygu ve dü­ şüncesinden başka nedir? Her resim, sanat eseri olduğu daki­ kadan itibaren cemiyetin malıdır. Yüksek, klâsik eserler bedii şah­ siyetin büyüklüğünü ve kudretini yaşatmaktadır. Hakiki sanatkâr, bence, doğrudan doğruya tabiatı taklit eden kimse değil, tabiatın ruhuna nüfuz ederek, tabiata kendisinin idrak ettiği şeyi kalan adamdır. Canlı tabiatın mânasına vücut veren sanatkâr, düşünce sayesinde ilâha yükselir. Kim ta­ biatta nefsi hüdayı sezerse, canlı

— 3 —

Vfi- R . C um berlan d.

/ ■jç P a slan acağ ım ız a y ıp ran alım .

(3)

iti

¿serleri hakiki olarak ancak O yaratır. İşte bu sanatkârdır..

Bayan Fahrünnisa, tabii ve teiniz ifa­ desiyle anlatmaya devam ediyor:

__ Bir eseri meydana koyabilmek ve onun mevzuunu seçebilmek için her şeyden önce o mevzuu sevmeliyim. Sevdiğim mev­ zuları bitmez, tükenmez bir heyecan ve zevk içinde işler ve tamamlarım. Evvelâ sevme­ liyim, ondan sonra faaliyete geçmeliyim.

Sevdiklerimi güzel bir şekilde canlandıra- bilmek için hiç bir fedakârlıktan kaçınmam. Eserimi ortaya koyduktan sonra onu zevkle seyretmek bana bütün yorgunluklarımı unut­ turur. O anda mesut ve bahtiyarım. Eseri­ mi meydana çıkartmak için gece gündüz, saatlarca çalışırım ve dalgınlığım sırasında

1 saatların nasıl geçtiğinin farkına varamam. Bazan, gecelerin derin sessizliği, bazan gün­ lerin aydınlığı ve harareti içinde saatlarca sanatla başbaşa kalmak benim için büyük bir zevktir. Bazan, gece yarısına doğru fır­ çamı elime alır ve sabaha karşı, şafakla be­ raber ayrılırım. Sanatı ve resmi çok

sevi-Değerli ressam, parlak bakışların, etrafta gezdirerek) yüzünde şen bır ifade, dudaklarında ati. bir gülümseme olduğu halde, ince ve tatlı sesiyle devam ediyor :

_ Resimle alâkam eskidir. Küçüklüğümde mütemadiyen resim yapardım Gittikçe bu merak bu resim sevgisi bende bir ıptıla haline geldi. Resimle ünsiyetim artıyordu. Yüksek tahsilim boyunca, resim sevgisi ve merakı mütemadiyen beraber ilerledi. Niha­ yet, Pariste genel tahsilimi bitirdikten sonra resim aka­ demisine devam ettim. Esasen, daha önce Istanbulda, Güzel Sanatlar Akademisinde tahsil yaparak mezun ol­ muştum. Pariste, resim akademisini de bitirdikten son­ ra senelerce resim üzerinde, serbest bir şekilde çalış­ maya koyuldum. Avıupanın bütün tanınmış şehirlerini ve bilhassa buralardaki meşhur müzelerle, büyük resim ve heykel galerilerini gezdim, gördüm ve buralarda günlerce tetkikler yaptım.

Britanova ajansının bir haberinden öğrendiğimize göre, Londra Halkevinde (Türk resmi) konusu üzerinde güzel bir konferans vermiş olan Londra Milli Galeıi müdürü John Steeınan’ın ressam Bayan Fahrünnisa dan bahseden sözlerini hatırlıyaıak tekrar sorduk :

— İngiliz resim sanalı hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim ?

— Bilhassa İngiltere ve llalyada büyük ressamla­ dır natiir m ori rın eserleri ve resmin muhtelif zamanlarda kazandığı

— 4 —

^ H iç bir şey zor d eğ ild ir, y eter k i onu u fa k p a rç a la ra ayırm asın ı bilelim . H , F o rd . / h

(4)

terakki merhaleleri üzerinde durdum. İlk fır­ satta yeniden Parise ve Londraya giderek, ha­ zırlamış olduğum eserlerden mürekkep büyük bir sergi açmak emelindeyim. Türkiyede açı­ lan İngiliz resim ve grafik sergileri bizlere bu alanda oldukça geniş bilgi verdi. Istanbulda, İngiliz resim sanatı hakkında verilen konferans­ ları dinledim ve resimleri seyrettim. Bilhassa projeksiyonlu konferanslar beni çok ilgilendir­ di. Tanınmış ressamların bir çok eserlerini zevkle seyrettim. Bu sergilerde teşhir olunan eserlerden sevdiklerim şunlardır : William Ho- garth’ın (Peg Toffington) adlı tablosu güzeldi. Hogarth, kudretli İngiliz resminin büyük yara­ tıcısıdır. Bu resminde 18 inci yüzyılın tanınmış artistlerinden birini canlandırmıştır. Kadının saçları ve bu saçları saran kurdelâ, resim yap­ maktaki zevki belirtirken, yüze verilen mânada kadının ruhu tesbit edilmiştir. Thomas Cains- borough’un (Ressamın kızları) adlı eseri, saf renkleriyle,^ sanatının inceliklerini, fırçasının mehaıetini ortaya koymaktadır. Arthur William, Davis, Sir Hery Raeburn. Sir Joshua Rey- nolds’un eserleri de, üstün hususiyetleriyle tak­ dir görmüştür. Bunlar arasında bilhassa şöh­ ret bulmuş olup, Royal Akadeini’nin müdürlü­ ğünü yapmış olan Reynolds’un eserleri bütün dünyada ün almıştır. Reynolds’un (1723-1792) eserlerindeki berraklık ve üslûbundaki nefaset, İngiliz portreciliğinde kendisine daima ön saf­ ta yer verdirtmektedir. Büyük İngiliz manzara ressamlarından Richard Wilson’un (Bir kriket maçı) adlı tablosu 18 inci yüzyılın sosyal tab­ losu hakkında değerli bilgi vermektedir. Re­ simde, kriket maçı anında, lngilizlerin duydu­ ğu zevk ve sevgi , kolayca canlandırılmıştır. Thomas, Girtin, J. W . W. Turner, R. Parkes Bonington ve William Blake fevkalâde güzel ve mükemmel tablolariyle resim sanatının ihti­ şamını canlandırmaktadırlar. William Blake’nin (Şeytan, Melekleri kışkırtıyor) adını taşıyan eseri fevkalâde dramatik kıymeti haizdir. John Constable, C. A. Hunt’un eserleri de dikkati çekebilecek güzelliktedir.

Hayatta olan İngiliz ressamlarından Percy Dancasler, Arthur Briscoe ve Royal Acade- mi’nin değerli âzası Sir D. Y. Cameron’u takdir eder ve eserlerini beğenirim. Modern İngiliz ressamlarından, kendine has hususiyetle­ ri olan Christopher Wood’un (Britanyada bir

★ Z eki değil, fakat çalışkan adam istiyoruz.

köy manzarası) adlı tablosu sevdiğim eserler arasındadır. Hayatta olan, tanınmış ressamlar­ dan, kardeş ressamlar, John Nash ve Paul Nash’ın bilhassa kompozisyonları alâkalıdır. Türkiyede açılan resim sergilerinde daha bir çok ressamların güzel tablolarını seyrettik. Bil­ hassa konferansları takibetmek suretiyle daha çok istifade ettik. Londrada iken bu ressamla­ rın eserlerini yakından ve derin bir şekilde tetkik etmiştim. Bugünkü İngiliz resim sanatı hakkında yapmış olduğum tetkiklere göre şunu söyliyebilirim ki, Ingilterede resim sanatı bu­ gün daha çok verimlidir, günden güne şöhret kazanmaktadır.

Prensesin kendi çalışmasını dâ öğrenmek için sordum :

— Siz nasıl çalışıyorsunuz?

Ben çalışırken kendimi tamamiyle res­ me veririm. Sessiz ve yalnız çalışmaktan büyük bir zevk duyarım. Bazan sabahtan akşama ka­ dar, bazan da geceleri, göz ve dimağın ve ta­ biatın şekillerini tetkik için saatlarca ve yal­ nızca çalışırım. İstirahat saatlarım mahduttur ve bu saatlarda bütün dimağım her türlü en­ dişeden uzak, neşeli bir suretle, etrafımla meş­ gul olurum. Evvelce göıdüğüm bir manzarayı hafızamda tutabilir ve bunu alelyemde canlan­ dırabilirim. Duyduğum şeyleri ifade edebilmek için çalışırım.

— Resim yapmadığınız zamanlarda ne ile meşgul olursunuz?

Musiki ve hatıratla meşgul olmayı se­ verim. Şimdiye kadar bir çok yer gezdim ve gezmekteyim, her gezdiğim yerde uzun uzun notlar tutarım. Musikide ise, gerek romantik­ leri ve gerekse klâsikleri pek beğenil im. Mü­ zik dinlemek yorgunluğumu giderir ve bana yeni bir sanat heyecanı ve zevki aşılar.

Değerli ressam Prenses Fahrünnisa’ya bu derin anlatışından dolayı teşekkür edip ayrı­ lırken, o da yeni bir eser yaratmak üzere atel- yesine çekilmiş bulunuyordu.

H Ü S N Ü G Ü Z E L

OTEL ve BANYOSU

Bursa kaplıcalarında güzel manzaralı ve rahat bir yerdir.

Halim UZEL Tlf. 1621 den 15

— 5 —

/ . İnönü.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu düşünce ile kısmen yer darlığını ortadan kaldırmak için ilk hamlede henüz tamam- lanmamış bulunan heykel atölyeleri ve ka- feterya binası ele alınmış ve müteakiben de

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

Grote (1990) 120 vakada arka duvar, 170 vakada kemikçik protezlerini kullanıp ortalama 5 yıl takip et- miştir. Kemikçik protezlerinin malleus ile ilişkide olan platform

Sancakdar Baba, Mah Baba, Gül Ba­ ba, Gözcü Baba Göztepede, Eren Ba­ ba Erenköyiinde, Kartal Baba Kartal da ele geçip öldürülmüş ve müridleri.. tarafından

Bu maksatla 1940 yılına yeni hamlelerle girecek olan Vilâyetimizin programını da şimdiden tahayyül edebilir ve yapılacak işlerle yapıl­ ması icap edecek

Burunun uç kısmında oluşan geniş defekler için alın yan ve skalp fleplerinin, burun kökü çevresinde oluşan geniş defektlerde alın orta hat fleplerinin uygun

Türk sanatında, Cumhuriyet'in ilk yılları olan ve 1923-38 olarak dönemlendirdiğim sürece verdiğim özel önem ve duyduğum ilgiyi kişisel bir takıntı olarak ele

Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine ya­ zısı ile çift aralıklı yazılmış olması gereklidir.. Adaylar yapıtlarını altı adet