CUMHURİYET
• • • •
V
OLUMU MUNASEBETİLE
Neyxen
Neyzen Tevfiğiri ölümile, Türk edebiyat ve musiki âlemi mümtaz simalarından birini daha kaybet miştir. Eşsiz neyini zevkle dinledi ğimiz ve birer hiciv şaheseri olan mısralarını büyük bir hazla oku duğumuz üstad, bütün ömrü bo yunca benliğine hâkim olan o fü tursuz ve kendine hâs mizacile de bir örnek insan tipiydi. Neyzen Tevfik, kimseye minnet etmez, ha yatı acı ve tatlı taraflarile olduğu gibi kabul eder, zevklerini, fakat ekseriya keder ve ıztırablarmı ne yine üflediği nağmelerde ve bir kılıç kadar keskin kaleminde şim- şekleşen şiirleri ve hicivlerde ifa deye çalışırdı.
Kolay değil, ıztırablı bir Ömrü «gık» demeden 74 yaşma kadar s ü
rüklemek. Nihayet insandı, birçok derdleri ve acıları vardı. Bunları kimseye söylemek şöyle dursun, duyurmak bile istemez, bütün te selliyi neyinde, ıztırablarmın pan zehirini kaleminden dökülen hiciv lerinde bulurdu. Neyzen, o nadir yaradılıştaki fânilerdendi, ki, mih netti geçen bütün bir ömrü bo yunca madde onun için bir m eç hulden ibaret kalmıştır. Bir filozof ki, hayatı bütün cephelerde tenkid etmiş, hicvetmiş, fakat tabiat ve sana’tı o kadar sevmiş ve benim semiş ki, ruhunun o isyankâr te zahürlerine rağmen mânevi bir fi lemde yaşpr gibi ömür sürmüştür.
Büyük bir sanatkârdı. Her devir de etrafı, hayranları ve dostlarde halelenmek istenmişti. Fakat N ey zen her defasında bu hayranlar ve dostlar muhitinden daima uzaklaş mak yolunu tutmuş, münzevî, sade bir yaşayış tarzını her şeye, amma her şeye tercih etmiştir.
Müstebid, etrafı tethiş eden bir padişahın iki dakika evvel göğsü ne taktığı nişanı, Dolmabahçe sa rayının balkonundan fırlatıp de nize atan odur. Gene bir devirde devlet ricalinden bazılarının da ha zır bulundukları sazlı sözlü bir sof rada, neyle taksim yaparken belki de bir dalgınlık eseri olarak ya- nındakile konuşan o zamanın mâ ruf şahsiyetlerinden birini o anda şu mısralarla hicvetmiştir:
«Bezmi meyde süfehanın neye meftun oluşu Su içen eşşeğe ıslık gibidir.»
Fırtınalı hayatının büyük bir kısmı tedavi ile geçmişti. Her mes lek ve sanat muhiti gibi tıb âlemi de onu sever, büyük bir şefkatle ona kollarını açardı. Derhal has taneye yatırılır, binbir dikkat ve ihtimamla üstadın tedavisine çalı şılırdı. Bir defasında Neyzene m u vaffakiyetle neticelenen mühim bir mide ameliyatı yapılmıştı. Üstad bir hayli sarsılmıştı. Bu sebeble bir müddet hastanede kalmıştı. Ne kahet devresi bitip de hastaneden taburcu edileceği gün, başhekim Neyzene müessesenin hâtıra defte rine intihalarını yazmasını rica et mişti. İşte Neyzenin bu hastane hâ tıra defterirdeki mısraları: Bir hazakatzedeyim midemi tıb
tepti benim. Kırk katır tepseydi yıkılmazdı bu sağlam bedenim. Neyzen Tevfik, bilhassa son se nelerde mânevi bir âlemde yaşı yordu, şimdi her fâni gibi ebedi yete göçtü. Fakat ne çıkar, Türk edebiyat ve musiki âlemi yaşadık ça Neyzen Tevfik, tatlı ve acı bâ - tıralarile asla ölmiyecektir.
Ferdi ÖNER Hal tercümesi
Merhum Neyzen Tevfik 1879 da Bodrumda doğmuştur. Babası Ha fız Haşan Fehmi efendi orada rüş tiye muallimi idi. Tevfik çocuklu ğunda çok yaramaz olduğundan babasının gayretine ve çok şiddet li baskısına rağmen okumamıştır. Bir aralık İzmir idadisine yollan mışsa da Neyzen Tevfik, neye me rak etmiş, bu yüzden mektebi terketmiştir. İzmirde iken şair Eş refle tanışmış, bu tarihten sonra şiirler yazmağa başlamıştır.
1908 inkılâbından sonra hükü metçe takib edildiği bahanesile M ı sıra kaçmış, orada beş yıl ney çal mak suretile hayatını kazanmıştır. Neyzen muntazam bir tahsil gör memiş olmasına rağmen, pek zeki ve malûmatlı bir insandı. Şiirleri hem şekil, hem de mahiyetçe kuv vetli ve aynı zamanda orijinaldir. Ney çalmaktaki üstün vasıflan ise duygusunun ve san’at kabiliyetinin bir delilidir. Müteaddid şiir ve hi civ kitabları vardır.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi