• Sonuç bulunamadı

Relationships Between The Content of Milk and Various Body Fluids Fatty Acids of Holstein Cows in Hot Conditions

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Relationships Between The Content of Milk and Various Body Fluids Fatty Acids of Holstein Cows in Hot Conditions"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Siyah Alaca İneklerin Sıcak Koşullarda Süt Yağ Asitleri İçeriği ve Çeşitli

Vücut Sıvıları Arasındaki İlişkiler

Özgül ANİTAŞ1

, Yeşim ÖZOĞUL2, Serap GÖNCÜ1*

1Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Adana

2Çukurova Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Deniz Ürünleri İşleme Teknolojisi Bölümü, Adana *Corresponding Author: sgoncu@cu.edu.tr

Özet

Yağ asitleri ve metabolik ürünleri, hayvanın vücudunda önemli fonksiyonlara sahiptir. Bu fonksiyonlar, aktif bir enerji kaynağı olmak, dış etkenlere direnç sağlamak, hücrenin ve zarın temel taşı olmak ve prostaglandinler, tromboksan ve lökotrien gibi hormon benzeri eikosanoid bileşiklerin öncüsü olarak görev yapmaktır. Çoklu doymamış yağ asitlerinin (PUFA) hayvan vücut metabolizmasındaki birçok hastalıkta etkili olduğu belirtilmektedir. PUFA eksikliği, kan ve lipid seviyelerinde dengesizlik, hastalıklar ve metabolik bozukluklara neden olabilmektedir. Hayvan refahı artan bir öneme sahiptir ve hayvan için stressiz ortam refahın ön koşullarından biridir. Hayvanların strese karşı koyabilmeleri ve stressiz ortamda yaşaması için çevre koşullarının iyileştirilmesi konusunda birçok araştırma yapılmaktadır. Sıcaklık stresi süt verimini etkilemekten başka özellikle süt veriminin yüksek olduğu ırkta süt kompozisyonunu da etkileyebilir. Sıcaklık stresi hayvansal üretim için verim kaybı demektir. Sıcaklık stresi, sütün yağ (%), protein, kazein ve laktoz içeriği gibi çeşitli bileşenlerini de etkilemektedir. Bu çalışmada, sıcaklık stresi koşullarda süt yağ asitleri ile diğer vücut sıvıları arası ilişkiler incelenmiştir.

(2)

Relationships Between The Content Of Milkand Various Body Fluids Fatty

Acids Of Holstein Cows In Hot Conditions

Abstract

Fatty acids and their metabolic products have important functions in the animal’s body. These functions include being an active energy source, providing resistance to external factors, being the cornerstone of the cell and membrane, and acting as a precursor to hormone-like eicosanoid compounds such as prostaglandins, thromboxane, and leukotriene. Polyunsaturated fatty acids (PUFA) have been shown to be effective on many diseases in animal body metabolism. Lack of PUFAs indicates that major metabolic disorders such as, imbalance in blood and lipid levels have arisen. Animal welfare has an increasing prevalence and the lack of chronic stress in the animal is one of the preconditions for animal welfare. Especially in scientific research, when sampling for analysis, it is necessary to improve the environment for animals to survive stress and to treat them with the least stress. Heat stress is the main criteria for animal production. Heat stress can affect the various components of milk such as fat (%),protein, casein and lactose content. Heat stress apart from affecting the milk yield can also influence milk composition and milk yield especially in high yielding breed. For this purpose this study carried out to evaluation of a fatty acid profile milk, vaginal discharge, sweat and saliva of Holstein cattlein summertime in Adana.All groups were kept together during the summer and they get the same ration which consists of silage, fodder and concentrate. In this study, in addition to milk fatty acids, various body fluids were carried out in order to investigate the condition of fatty acid profiles under hot stress conditions and their relationship.

Keywords: Relationships, Milk,Body Fluids, Fatty Acids, Holstein, Hot Conditions

Giriş

Küresel ısınma son yılların en çok çalışılan konusu olup en çok etkilenen sektörün başında tarım ve hayvancılık sektörünün olacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte, artan sıcaklıkların çiftlik hayvanları üzerindeki etkileri de ırk, çevre, beslenme, yaş, mevsim ve iklim özelliklerine göre farklı olacaktır. İklim değişikliği, süt ineklerinin sütündeki organik ve inorganik kompozisyonu üzerinde önemli bir etkiye sahiptir (Mariani ve ark., 1993, 1998). Ayrıca iklim değişikliği, süt yağının yağ asitleri bileşiminde önemli bir varyasyon kaynağı olarak kabul edilmektedir (Frelich ve ark., 2012; Adler ve ark., 2013). Yağ asitleri bir lipit sınıfına aittir ve lipidler, hayvanlar için zengin bir enerji kaynağı, hücrede gelişen olaylarla ilgili sinyal mediatörleri ve membranların temel yapısında bulunarak çeşitli biyolojik roller üstlenirler. Hücre zarlarının yapısal bileşenlerini oluşturma, prostaglandin sentezi ve proteinleri hücre zarlarına tutturma gibi görevleri vardır. Yağ asitleri ayrıca lipit damlacıkları içinde hücre içi triasilgliseritler olarak depolanır ve vücut ihtiyaç duyduğunda güçlü bir enerji kaynağı sağlarlar (Santos ve ark., 2013).

(3)

Sığırların sütünde bulunan süt yağının bileşimlerini yaklaşık olarak % 98'ini trigliseritler oluştururken, diğer süt lipitleri ise diasilgliserol (lipid fraksiyonunun yaklaşık % 2'si), kolesterol (% 0,5’den az), fosfolipitler (yaklaşık %1) ve serbest yağ asitlerinden (%1) oluşur (Jensen ve Newburg, 1995).

Sığır sütü birçok faktöre göre değişmekle birlikte ortalama % 4 yağ içermektedir (Jensen, 2002). Süt yağı ortalama 400 kadar farklı yağ asitlerine sahiptir. Süt yağında;doymuş (SFA), tekli doymamış (MUFA) ve çoklu doymamış (PUFA) yağ asitleri bulunur (Jensen, 2002). Sığır sütü tipik olarak %70 SFA, %25 MUFA ve %5 PUFA içerir (Grummer, 1991; Shingfield ve ark., 2008).

Süt yağı çoğunlukla (%53-72) C4:0-C20:0 karbon sayılarını içeren yağ asitlerinden oluşmuştur (Samková ve ark., 2008). C4:0-C10:0 karbon sayısına sahip yağ asitleri toplam yağ asitlerinin yaklaşık olarak % 10'unu içerirken C12:0 ve C14:0 karbon sayılarına sahip olanlar % 10 ile 20'sini oluşturur (Gibbon, 1991; Kaylegian ve Lindsay, 1995). Samková ve ark. (2008), bu kısa zincirli doymuş yağ asitlerinin (SFA) sığır sütlerine özgü olduğunu belirtmişlerdir. Sütte C14:1-C18:1 karbonlu tekli doymamış yağ asitleri (MUFA), toplam yağ asitleri'nin %26-42'sini oluştururken, MUFA’da en çok bulunan yağ aside olan oleik asid toplam yağ asidi'nin %20-30'nu oluşturur. Çoklu doymamış yağ asitlerinden (PUFA), en yüksek konsantrasyonlara C:16 ile C:18 karbon sayısına sahip olanlardır ve toplam yağ asitleri'nin % 2- 6'nı içerir (Samková ve ark., 2008).

Yağ asitleri ve bunların metabolik ürünleri hayvan vücudunda önemli fonksiyonlara sahiptir. Bu fonksiyonlar arasında etkin enerji kaynağı olmaları, dış faktörlere karşı dayanıklılık sağlamaları, hücre ve zarının temel taşı olmaları, prostaglandin, tromboksan ve lökotrienler gibi hormon benzeri eikozanois bileşiklerin ön maddesi olarak görev almaları sayılabilir. Ayrıca hormon benzeri bileşikler merkezi sinir sistemi, ateşli hastalıklar ile bağışıklık sisteminde diğer hormonların etki göstermesinde ve kan basıncının ayarlanmasında da rol oynamaktadırlar (Bayizit, 2003).

Hayvanlarda hastalık sebebi olarak çoklu-doymamış yağ asitleri (PUFA)'nin eksikliği gösterilebilir. Hayvanların PUFA eksikliğinde, önemli metabolizma bozukluklarının ortaya çıktığı belirtilmektedir (Von Schacky, 2000; James ve ark., 2000; Yamada ve ark., 2000). Yapılan çalışmalarda sütteki yağ asitlerinin mevsime göre değişiklik gösterdiği belirtilmiştir (Adler ve ark., 2013).

Bu çalışma, hayvanlardan alınan süt, vajinal akıntı ve tükürük numunelerindeki yağ asitlerini Gaz Kromatografisi ile belirleyerek sığır yetiştiriciliği açısından önemini ve sütte bulunan yağ asitlerinin vajinal akıntı ve tükürük arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Materyal metot

Bu çalışmada Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Süt Sığırcılığı Araştırma Uygulama Biriminde yetiştirilen sağlıklı ve benzer özelliklerde olan Siyah Alaca inekler oluşturmuştur. Deneme örneklerinin alındığı inekler kesif: kaba yem oranı 60: 40 olan toplam karışım rasyonu (TMR) ile yemlenmektedir. TMR mısır silajı, yonca, buğday samanı ve konsantre (%18 ham protein ve 2650 kcal/metabolik enerji (ME)/kg) karışımından oluşturulmuş olup sabah 07.00 ve 16.00’da verilmektedir. Deneme hayvanları günde iki kez 12 saat arayla merkezi sağım yerinde otomatik sağım sistemi ile sağılmaktadır.

(4)

Deneme materyali

Siyah Alaca ineklerden süt, kan, dışkı ve idrar numuneleri alınarak yağ asit analizleri Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi laboratuvarlarında Gaz Kromatografisi ile tespit edilmiştir.

Süt örnekleri meme ucunda birikmiş olan ilk süt ön süt sağıldıktan sonra alınmış ve örnekler analiz yapılıncaya kadar uygun koşullarda için soğuk zincir korunacak şekilde taşınmıştır. Vajinal akıntı örnekleri Sankar ve Archunan (2004) belirttiği şekilde toplanmıştır. Vajinal salgılar tampon ile toplanacaktır. Tamponlar kullanılmadan önce 48 saat kloroform-metanol (85:15) ile ıslatılmış ve ardından tekrar 48 saat dietil eter ile ıslatılarak kullanılmıştır. Yıkanan tamponlar 3 saat havada, sonra 1 saat 100°C fırında kurutulmuştur. Temizlenen tamponlar kullanılana kadar kapalı kutu içinde depo edilmişlerdir. Vulva bölgesi, numune alınmadan önce temiz su ile yıkanmış ve kâğıt havlu ile durulanmıştır. Tamponun biri vajinaya yavaşça bırakılmış ve 30 dakika sonra tampon çıkarılarak (teflon kaplı) vida kapaklı tüplerin içine yerleştirilmiştir. Örnekler portatif soğutucu içine konularak vakit geçirmeden -20 derecelik soğutucuda analiz edilinceye kadar bekletilmiştir.

Hayvanlardan tükürük almadan önce ağız etrafı temiz su ile yıkanmış ve kâğıt havlu ile durulanmıştır. Ağızdaki tükürük 10 ml falkon tüplere konularak ağzı kapatılır ve örnekler - 20°C dondurucuda bekletilene kadar buz içine konulmuştur.

Hayvanlardan alınan numunelerden lipit ekstraksiyonu için Bligh&Dyer (1959) metodu kullanılmıştır. Numunelerden oluşturulacak Metil esterler, metanol ve n-heksan içinde 2 M KOH kullanılarak transmetilasyon ile hazırlanmış; 10 mg ekstrakte edilmiş yağ 2 ml heksan içinde çözdürülmüş, ardından 4 ml 2 M metanolik KOH eklenmiştir. Tüp daha sonra oda sıcaklığında içindeki sıvının iyice karışması için 2 dakika vortekslenerek 10 dakika boyunca 4000 rpm'de santrifüj edilmiş ve Gaz Kromatografisi analizleri için heksan katmanına alınmıştır.

Cam kapta 20 ml toplanan numuneler, filtre kâğıdı (60-120 µm) kullanılarak elenmiş ve - 20°C'de dondurularak depolanmıştır.

Örnekler yağ asidi bileşimleri için bir alev iyonizasyon detektörü ve silika kılcal SGE kolonu (30 m x 0.32 mm, ID x 0.25 um, BP20 0.25 UM, ABD) ile donatılmış otomatik örnekleyici (Perkin Elmer, ABD) ile GC Clarus 500 ile analiz edilmiş, enjektör ve detektör sıcaklığı sırasıyla 220 °C ve 280 °C'ye ayarlandıktan sonra fırın sıcaklığı 140 °C’de 5 dakika tutulmuştur. 4 °C / dk hızında 200 °C'ye ve sonra 1 °C / dk hızında 220 °C'ye yükseltilmiştir. Numunelerin boyutu1 μl olarak ayarlanmış ve taşıyıcı gaz 16 psi'de çalıştırılmış, ayırma olarak 1: 100 bölme oranı kullanılmıştır. Yağ asitlerini belirlerken iki tekrarlı GC analizi yapılmış ve elde edilen sonuçlar GC alanı % cinsinden ortalama değer ve ± standart sapma olarak ifade edilmiştir.

İstatistik Analiz

Elde edilen verilerin istatistik analizi tek yönlü varyans analizi (One-WayAnova) ile korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi ile bağımlı değişkenler ile bağımsız değişkenler arasında herhangi bir ilişkinin var olup olmadığı, var olan ilişkinin derecesi, yönü ve anlamlılık düzeyleri de yine SPSS paket programı kullanılarak yapılmıştır. Analiz sonuçlarının görsel olarak ifadesi için de oluşturulan saçılım grafiklerden yararlanılmıştır.

(5)

Elde edilen verilere varyans analizi (ANOVA) uygulandıktan sonra çoklu karşılaştırma analizi P<0,05 önem düzeyine göre yapılmıştır.

AraştırmaBulguları ve Tartışma

Çalışmada ineklerin süt, tükürük ve vajinal akıntıdan tespit edilen yağ asitleri miktarları Tablo 1’ de ve değişimleri ise Grafik 1’de verilmiştir.

Tablo 1. Yaz mevsiminde ineklerin süt, tükürük ve vajinal akıntıdan tespit edilen yağ asitleri ve % oranları

Yağ asitlerinin % oranları

Formülü Süt Vajinal akıntı Tükürük

Caproicacid C6:0 0,84±0,03 3,15±0,12 1,53±0,1 Caprylicacid C8:0 0,39±0,02 0,73±0,1 0,32±0,01 Capricacid C10:0 0,99±0,05 3,9±1,02 4,87±0,9 Laurikacid C12:0 1,84±0,08 0,36±0,02 Myristicacid C14:0 9,25±0,70 1,46±0,9 1,95±0,5 Myristoleicacid C14:1 0,54±0,05 0,53±0,06 Pentadecanoicacid C15:0 0,97±0,12 1,7±0,7 Palmiticacid C16:0 32,64±1,20 12,56±0,65 6,28±0,85 Palmitoleicacid C16:1 1,35±0,09 0,45±0,01 Margaricacid C17:0 0,62±0,06 0,52±0,03 8,78±0,98 Stearicacid C18:0 13,24±1,23 16,54±1,39 11,73±1,1 Oleicacid C18:1n9 23,72±1,32 8,9±0,5 0,39±0,01 VaccenicAcid C18:1n7 0,44±0,04 Linoleicacid C18:2n6 3,65±0,07 33,16±1,32 12,86±1,2 Alpha Linolenicacid C18.3n3 0,19±0,01 0,84±0,06 Arachidicacid C20:0 0,82±0,1 10,81±0,9 Eicosanoicacid C20:1 0,1±0,01 0,46±0,02 Arachidonicacid C20:4 9,12±0,8 ErucicAcid C22:1 0,19±0,01 2,22±0,09 BehenicAcid C22:0 7,17±0,05 NervonicAcid C24:1n9 5,39±0,03

(6)

Grafik 1. İneklerin süt, tükürük ve vajinal akıntıdan tespit edilen yağ asitleri ve oranları

Tablo 1 incelendiğinde sütte, palmitik asit, oleik asit, stearik asit ve miristik asit oranlarının yüksek oranda olduğu görülmektedir. Bu yağ asitlerinde sütte en fazla oranı palmitik asit (%32,64) oluşturur. Vajinal akıntıda en yüksek orana sahip yağ asiti %33,16 oranla linoleik asittir. Ayrıca stearik asit, palmitik asit ve oleik asitte yüksek oranda bulunmaktadır. Tükürükte %12,86 oranla linoleik asit en yüksek orana sahiptir. Stearik asit, araşidik asit, araşidonik asit ve margarik asitte tükürükte yüksek oranlara sahip yağ asitleridir.

Tablo 1 incelendiğinde araşidonik asit, behenik asit ve nervonik asitin sütte ve vajinal akıntıda bulunmadığı ancak bu yağ asitlerinin tükürükte belirli bir oranda bulunduğu anlaşılmaktadır. Laurik asit, pentadekanoik asit, araşidik asit sadece vajinal akıntıda bulunmaktadır ve sütte ve tükürükte bulunmamaktadır. Miristoleik asit, palmitoleik asit, alfa linolenik asit, eikosanoik asit ve erüsik asit tükürükte bulunmasına rağmen süt ve vajinal akıntıda bulunmamaktadır. Süt, vajinal akıntı ve tükürükte bulunan yağ asitlerinin ∑SFA,∑MUFA ve ∑PUFA oranları ise Tablo 2’ de verilmiştir.

Tablo2. İnek vücut sıvıları yağ asitleri ∑SFA,∑MUFA ve ∑PUFA oranları Yağ asitlerinin (%) oranı

Yağ Asitleri Süt Vajinal akıntı Tükürük

C10:0 0,99 3,90 4,87 C12:0 1,84 0,00 0,36 C14:0 9,25 1,46 1,95 C15:0 0,97 0,00 1,70 C16:0 32,64 12,56 6,28 C17:0 0,62 0,52 8,78 C18:0 13,24 16,54 11,73 C20:0 0,82 0,00 10,81 C22:0 0,00 0,00 7,17 ∑ SFA 60,37 34,98 53,65

(7)

C14:1 0,54 0,53 0,00 C16:1 1,35 0,45 0,00 C18:1n7c 0,44 0,00 0,00 C18:1n9c 23,72 8,90 0,39 C20:1 0,10 0,46 0,00 ∑ MUFA 26,15 10,34 0,39 C18:2n6 3,65 33,16 12,86 C18:3n3 0,19 0,84 0,00 C20:4 n6 0,00 0,00 9,12 ∑ PUFA 3,84 34 21,98 MUFA/SFA 0,43 0,30 0,007 PUFA/SFA 0,06 0,97 0,41 PUFA/MUFA 0,15 3,3 56,36 ∑n6 3,25 33,16 21,98 ∑n3 0,19 0,84 0,00 n6/n3 17,1 39,47 21,98

Tablo 2’de, süt, vajinal akıntı ve tükürükte bulunan yağ asidi bileşimleri ve ∑SFA, ∑MUFA ve ∑PUFA oranları incelendiğinde ∑SFA oranları, süt ve tükürükte yüksek oranda vajinal akıntı da ise düşük oranda, ∑MUFA oranları sütte yüksek oranda olmasına rağmen tükürükte çok az oranda bulunmaktadır. ∑PUFA oranları ise vajinal akıntı da yüksek, sütte düşük oranda bulunmaktadır.

MacGibbon ve Taylor (2006) sütteki toplam yağ asitlerinin ağırlıkça yaklaşık % 30'unu oluşturan palmitik asit en önemli yağ asidi (16:0) olduğunu ve mistik asit (14:0) ve stearik asitin (18:0) ise sırasıyla % 11 ve % 12 oranlarında olduğunu belirtmişlerdir. Tablo 2’deki veriler incelendiğinde bu çalışmalara benzer değerler taşıdığı görülmektedir. Ancak yine aynı araştırıcı (MacGibbon ve Taylor, 2006) sütte bulunan doymuş yağ asitlerinin tüm yağ asitlerine oranını yaklaşık %70 olarak bildirmekte olup bizim çalışmamızda ise sütte bulunan ∑SFA oranının ise %60,37 olduğu görülmektedir.

Nunes ve ark. (2017)’nın yaptıkları çalışmada sütte tespit ettikleri yağ asitleri oranlarına bakıldığında ∑SFA=62,6, ∑MUFA=29,8, ∑PUFA=2,72 değerlerini bulmuşlardır. Tablo 2’deki oranlar ile Nunes ve ark. (2017)’nın elde ettikleri oranlar karşılaştırıldığında, Tablo 2’deki ∑SFA ve ∑MUFA oranlarının daha düşük, ∑PUFA oranlarının daha yüksek bulunduğu görülmektedir.

Frelich ve ark. (2009) süt yağ asitleri ile ilgili çalışmalarında Palmitik (C16:0), oleik (9-cis C18:1), stearik (C18:0) ve miristik (C14:0) asitin yüksek oranlara sahip olması nedeniyle toplam yağ asitlerine en fazla katkıda bulunan yağ asitleri olduğunu ve oranların sırasıyla %27.79, %22.07, %12.07 ve doymuş yağ asitlerinin %64.38, tekli doymamış yağ asitlerinin %29.85, çoklu doymamış yağ asitlerinin oranını ise % 4.45 olarak bulmuşlardır.

(8)

oranlarını elde etmişlerdir. Bu üç yağ asitlerinin yüzdesini, Pešek ve ark. (2005) ise sırasıyla % 32.99, 12.55 ve % 4.45 olarak bulmuşlardır.

Ducháček ve ark. (2012) ayrıca sütte C4:0 - C10:0 (butirik, kapronik, kaprilik ve kaprik asit; toplam oranları %16.66) ve C12:0 (laurik asit; % 4.08) yağ asitlerinin nispeten yüksek oranlara sahip olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca doymamış yağ asitlerinden C18:1 (oleik asit; % 20.22), C18:2 (linoleik asit; % 2.69) ve C16:1 (palmitoleik asit;% 2.17)oranlarını tespit etmişlerdir. En yüksek orana sahip MUFA’nın, oleik asit (C18:1), palmitoleik asit (C16:1) ve miristoleik asittir (C14:1) olduğunu belirtmişlerdir.

Hayvanların vücut sıvılarında bulunan yağasitleri ile ilgili araştırmalarda yağ asitleri oranlarındaki değişikliğin sebebini Baer (1991) laktasyon, mevsimsel değişiklikler, beslenme, genetik varyasyon gibi ineğin enerji durumundaki değişiklikler gibi faktörler nedeniyle oluştuğunu söylemiştir.

Süt, vajinal akıntı ve tükürük örneklerinde tespit edilen yağ asit içerikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek için yapılan korelasyon analizi sonucu Tablo 3’te verilmiştir.

Tablo 3. Süt, vajinal akıntı ve tükürükte bulunan yağ asitleri arasındaki ilişki

n R P

Süt-vajinal akıntı 21 0,436** 0,048

Süt-tükürük 21 0,120 0,605

Tükürük- vajinal akıntı 21 0,547** 0,010

**Korelasyon 0,05 düzeyinde önemlidir (r değerine göre).

Süt, vajinal akıntı ve tükürük örneklerinde tespit edilen yağ asit içerikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek için yapılan korelasyon analiz sonucunda; süt vajinal akıntı orta düzeyde pozitif yönlü bir ilişki olduğu ve bu ilişkinin istatistiksel olarak (p<0,05) anlamlı olduğu (r=0.436, p=0.048), süt ile tükürük arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin olmadığı söylenebilir (r=0.120, p=0.605), tükürük ve vajinal akıntı arasında ise orta düzeyde pozitif yönlü bir ilişki olduğu ve bu ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu (r=0.547, p=0.010) söylenebilir.

Süt, vajinal akıntı ve tükürükte tespit edilen yağ asitleri düzeyleri arasındaki ilişkilerin düzeyini tespit etmek amacıyla yapılan çoklu regresyon analizi sonuçları tabloda verilmiştir. Tablo 4. Çoklu regresyon analiz sonuçları

Bağımlı değişken R Düzeltilmiş df F p Süt ,458 ,210 ,122 2 2,391 0,120 Vajinal akıntı ,662 ,438 ,376 2 7,025 0,006 Tükürük ,563 ,317 ,241 2 4,172 0,032

(9)

Süt, vajinal akıntı ve tükürük örneklerinde tespit edilen yağ asit içerikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek için yapılan çoklu doğrusal regresyon analiz sonucu Tablo 4’de belirtilmiştir.

Tablodaki değerlere bakıldığında bağımlı değişken olan sütte R2 değeri 0,210 ve düzeltilmiş

R2 =0,122 olarak hesaplanmış ve pozitif yönde, zayıf bir ilişkinin olduğu saptanmıştır.

Bağımsız değişken olan vajinal akıntı ve tükürük, bağımlı değişken olan sütteki değişimin %

45’ini karşılayabilmektedir. Bağımlı değişken olan vajinal akıntıda düzeltilmiş R2

=0,662 bulunmuş ve pozitif yönde orta düzeyde bir ilişkinin olduğu ve bağımsız değişken olan süt ve tükürüğün bağımlı değişken olan vajinal akıntıdaki değişimin %66’sını karşılayabildiğini

belirtmektedir. Bağımsız değişken tükürük olduğunda düzeltilmiş R2=0,563 olarak bulunmuş

ve pozitif yönde orta düzeyde bir ilişkinin olduğu ve bağımsız değişken olan süt ve vajinal akıntıda meydana gelecek değişimin % 56’sını karşılayabildiği görülmektedir.

Sonuç

Bu çalışmada sıcak koşulların süt yağ asitleri oranlarının vajinal akıntı ve tükürükteki yağ asitleri değişimi ile ilişkilerinin olup olmadığı araştırılmış ve süt ile vajinal akıntı yağ asitleri arasında orta düzeyde pozitif yönlü bir ilişki olduğu ayrıca tükürük ve vajinal akıntı arasında ise orta düzeyde pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır. Bu bilgiler doğrultusunda fizyolojik değişikliklerde bu değerlerin indikatör olarak kullanılabileceğini ve inek sağlığının korunmasına ve süt performansının iyileştirilmesine yardımcı olabilecek yeni stratejiler geliştirmesine öncülük edeceği düşünülmektedir.

Kaynaklar

Adler, S. A., Jensen, S. K., Govasmark, E., and Steinshamn, H. 2013. Effect of short-term versus long-term grassland management and seasonal variation in organic and conventional dairy farming on the composition of bulk tank milk, J. Dairy Sci., 96, 5793–5810.

Baer, R.J.1991. Alteration of the Fatty Acid Content of Milk Fat. Journal of Food Protection, Vol. 54, No. 5, Pages 383.

Bayizit, A. A. 2003. Doymamış yağ asitlerinin beslenme ve sağlık açısından önemi. Gıda ve Yem Bilimi - Teknolojisi Dergisi, 3: 28-31

Blıgh, E. G.,Dyer, W. J., 1959. Arapid method of total lipid extraction and purification. Canadian Journal of Biochemistry and Physiology 37,911-917.

Ducháček, J., Vacek, M., Stádník, L., Beran, J., Okrouhlá, M. 2012. Changes in milk fatty acid composition in relation to indicators of energy balance in Holstein cows. Acta univ. agric.et silvic. Mendel. Brun., LX, No. 1, pp. 29–38

Frelich J., Šlachta M., Hanuš O., Špička J., Samková E. 2009. Fatty acid composition of cow milk fat produced on low-input mountain farms. Czech Journal of Animal Science, 54, 532–539.

Frelich, J., Šlachta, M., Hanuš, O., Špicka, J., Samková, E., W˛eglarz, A., and Zapletal, P.2012. Seasonal variation in fatty acid composition of cow milk in relation to the feeding system, Anim. Sci. Pap. Rep., 30, 219–229.

Gıbbon, J. P., 1991. The potential for genetic chase in milk fat composition. J. Dairy Sci., 74 (9): 3258– 3266. Grummer, R. R.1991. Effect of feed on the composition of milk fat, J. Dairy Sci., 74, 3244–3257

James, M.J, Gıbson, R.A. Clevland, L.G. 2000. American Journal of Clinical Nutrition, 71 (1): 343 - 348 Jensen, R.G., Newburg, D.S. 1995. Bovine milk lipids. In: Jensen RG, editor. Handbook of milk composition.

(10)

Jensen, R. G. 2002The composition of bovine milk lipids: January 1995 to December 2000, J. Dairy Sci., 85, 295–350.

Kaylegıan, K. E., Lındsay, R. C., 1995. Handbook of Milkfat Fractionation Technology and Applications. Champaign, Illinois, 657 p., ISBN 0-935315-57-8.

MacGibbon, A.H.K., Taylor, M.W.2006. Composition and structure of bovine milk lipids. In: Fox PF, McSweeney PLH, editors. Advanced dairy chemistry. New York: Springer; pp. 1–42.

Mariani, P., Martuzzi, F., & Catalano, A. L. 1993. Composizione epropriet"a fisico-chimiche del latte di cavalla: Variazione deicostituenti azotati e minerali nel corso della lattazione. AnnaliFacolt"a di Medicina Veterinaria, Universit"a di Parma,13, 43–58.

Mariani, P., Martuzzi, F., Summer, A., & Catalano, A. L. 1998.Contenuto di grasso e composizione in acidi grassi del latte dicavalle nutrici prodotto nel primo mese di lattazione. AnnaliFacolt"a di Medicina Veterinaria, Universit"a di Parma,18, 85–103

Nunes, J.C., Silva, M.N.L.R.D., Perrone ,D., Torres, A. G. 2017. Seasonal Variation in Fat Quality and Conjugated Linoleic Acid Content of Dairy Products from the Tropics: Evidence of Potential Impact on Human Health. Foods. 6(8)

Pešek M., Špıčka J., Samková E., 2005. Comparison of fatty acid composition in milk fat of Czech Pied cattle and Holstein cattle. Czech J. Anim. Sci., 50: 122–128.

Samková, E., Pešek, M., Špıčka, J., 2008. Mastné kyseliny mléčného tuku skotu a faktory ovlivňující jejich zastoupení. Vědecká monografi e, Jihočeská univerzita v Českých Budějovicích, Zemědělská fakulta, 1. vyd., 90 s., ISBN 978-80-7394-104-8.

Sankar, R., Archunan, G., 2004. Flehmen response in bull: role of vaginal mucus and other body fluids of bovine with special reference to estrus. Behav Process. 67:81–86

Santos, J. E., L. F. Greco, M. Garcia, W. W. Thatcher, and C. R. Staples. 2013. The role of specific fatty acids on dairy cattle performance and fertility. Florida Ruminant Nutrition Symposium.

Shingfield, K. J., Chilliard, Y., Toivonen, V., Kairenius, P., and Givens, D. I. 2008. Trans fatty acids and bioactive lipids in ruminant milk, Adv. Exp. Med. Biol., 606, 3–65.

Von Schacky, C. 2000.American Journal of Clinical Nutrition, 71 (1): 224 – 227

Yamada, T., Strong, J.P., Ishıı, T., Ueno, T., Koyama, M., Vvagayama, H., Shımızu, A., Sakaı, T., Malcom, G.T., Guzman, M.A. 2000. Atherosclerosis, 53: 469 - 481.

Şekil

Tablo 1. Yaz mevsiminde ineklerin süt, tükürük ve vajinal akıntıdan tespit edilen yağ asitleri  ve % oranları
Grafik 1. İneklerin süt, tükürük ve vajinal akıntıdan tespit edilen yağ asitleri ve oranları
Tablo 3. Süt, vajinal akıntı ve tükürükte bulunan yağ asitleri arasındaki ilişki

Referanslar

Benzer Belgeler

 Piruvat dehidrogenaz kompleksi; Piruvat dehidrojenaz kendi ürünleri olan Asetil KoA ve NADH tarafından inhibe edilir...  Piruvat dehidrogenaz enziminin yeteri

Appendix 5: Theatrical Service Experience Model app.5 Appendix 6: Customer Experience Modeling app.6 Appendix 7: Conceptual Model of Customer Experience Creation

Known-group validity was established by comparing MDASI-T scores between adolescent cancer patients with a low functional status and those with a high functional status

On the basis of new theoretical principles, the activation paradigm and the theory of transitional labour markets, we will show how the European concept of flexicurity has turned

Tıbbi hatalar üzerine yapılan farklı alanların 2018 yılı çalışmaları incelendiğinde klinisyenler, güvenlik uzmanları, sağlık politika yapıcıları,

S5. &#34;Maddelerin varlığını onları görerek, koklayarak, Aşağıdaki soruları verilen şiire göre cevaplayalım. tadarak, seslerini duyarak ya da onlara dokunarak an- a)

Barnett ve Karson (1989) ile Harris (1990) de çalışmalarında bir işletmede daha uzun süreli çalışan kıdemli yöneticilerin, işe yeni girmiş ve kariyerinin başında

AS klinik özellikleri nedeniyle şizofreni, anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve kişilik bozuklukları ile tanısal anlamda karışabilmekte ve özellikle