• Sonuç bulunamadı

Distribution of Psychiatric Disorders in Patients with Obstructive Sleep Apnea Syndrome

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Distribution of Psychiatric Disorders in Patients with Obstructive Sleep Apnea Syndrome"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Obstrüktif Uyku Apne Sendromu

Hastalarýnda Ruhsal Bozukluklarýn Daðýlýmý

Distribution of Psychiatric Disorders in Patients with Obstructive Sleep

Apnea Syndrome

Haluk Hýdýroðlu1, Evrim Özkorumak2, Ahmet Tiryaki3, Ýsmail Ak4

1Uz.Dr., 2Yrd.Doç.Dr., 3Doç.Dr., 4Prof.Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Trabzon

SUMMARY

Objectives: The relationship of Obstructive Sleep Apnea

Syndrome (OSAS) and other medical conditions has been studied widely while relationship between OSAS and mental health is not sufficently investigated. The aim of this study is to determine distribution of mental disor-ders within clinical features of OSAS. Method: Patients

with a diagnosis of OSAS according to polysomnography composed the sample of this study (n=102). The patients were classified according to ICSD-2 (The inter-national Classification of Sleep Disorders). Montgomery Asberg Depression Rating Scale, Beck Depression Inventory, The Epworth Sleepiness Scale were adminis-tered respectively. Psychiatric diagnosis were made with the interview for DSM-IV Axis I Disorders (SCID-I).

Results: Among 102 patients, 19.6% (n=20) was mild,

29.4% (n=30) was moderate, 51.0% (n=52) was severe form of OSAS. Relationship of mild-moderate OSAS with BMI was significant (p=0.010). %31.4 (n=32) of patients had one additional psychiatric diagnosis accord-ing to SCID-I, 22.5% (n=23) had more than one psychi-atric diagnosis and 46.1% (n=47) did not have any.

Conclusion: The detected depression rate was

correlat-ed with many studies which had reportcorrelat-ed higher depres-sion rates in OSAS. In this study the rate of anxiety dis-orders was higher than healthy population while similar or lower than the rate estimated in studies with OSAS patients. Mental disorders in medical diseases are impor-tant clinical syndromes effecting morbidity and mortali-ty. Regarding this issue, further studies which compare different subgroups is needed.

Key Words: OSAS, mental disorders, sleep. ÖZET

Amaç: Obstrüktif Uyku Apne Sendromunun (OSAS) týbbi

durumlarla iliþkisi önemli oranda çalýþýlmýþken, ruhsal saðlýklý iliþkisi yeterince irdelenmemiþtir. Bu çalýþmanýn amacý, OSAS tanýsý konulan hastalarda ruhsal bozukluk-larýn daðýlýmýný tespit etmek ve OSAS ile iliþkili çeþitli klinik özelliklerle nasýl bir daðýlým gösterdiðini incelemek-tir. Yöntem: Polisomnografik deðerlendirmeye göre

OSAS tanýsý alan 102 hasta çalýþmanýn örneklemini oluþ-turmuþtur. Hastalar polisomnografi sonucuna göre ICSD-2 (The International Classification of Sleep Disorders) ölçütlerine göre sýnýflandýrýlmýþtýr. Hastalara sýrasýyla Montgomery Asberg Depresyon Derecelendirme Ölçeði, Beck Depresyon Envanteri, Epworth Uykululuk Skalasý uygulanmýþtýr. Ruhsal tanýlar DSM-IV Eksen I Bozukluklarý için Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme (SCID-I) ile deðer-lendirilmiþtir. Bulgular: Deðerlendirilen 102 hastanýn

%19.6'sý (n=20) hafif, %29.4'ü (n=30) orta, %51.0'ý (n=52) þiddetli OSAS hastasýdýr. Hafif ve þiddetli OSAS olgularýnýn VKÝ ile olan iliþkisi istatistiksel olarak anlam-lýdýr (p= 0.010). Hastalarýn %31.4'ünde (n=32) SCID-I'e göre tek taný, %22.5'inde (n=23) birden fazla taný bulunurken %46.1'i (n=47) taný almamýþtýr. Sonuç:

Tespit edilen depresyon sýklýðý OSAS'lý hastalarda depresyon oranlarýnýn artmýþ olduðunu bildiren pek çok çalýþmayla uyumludur. Bu çalýþmada anksiyete bozukluðu sýklýðý saðlýklý toplumdan yüksek, OSAS'lý hastalarda yapýlan çalýþmalarla karþýlaþtýrýldýðýnda benzer veya düþüktür. Bedensel hastalýðý olanlarda ruhsal hastalýklar, morbidite ve mortaliteyi etkileyen önemli bir klinik sendromdur. Bu konuda farklý alt gruplarýn karþýlaþtýrýla-bildikleri ileri çalýþmalara ihtiyaç vardýr.

Anahtar Sözcükler: OSAS, ruhsal hastalýklar, uyku. (Klinik Psikiyatri 2012;15:18-25)

(2)

GÝRÝÞ

Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS), uyku sýrasýnda tekrarlayan tam (apne) veya kýsmi (hipop-ne) üst solunum yollarý obstrüksiyon nöbetleri ve eþlik eden kan oksijen satürasyonunda azalma ile belirli bir sendromdur (ICSD-2 2005). OSAS, her iki cinste, tüm ýrk, yaþ, sosyoekonomik düzey ve etnik gruplarda görülebilen ve en sýk karþýlaþýlan uyku bozukluklarýndan biridir. Türk toplumunda OSAS yaygýnlýðýnýn %0.9-1.9 olduðu belirtilmekte-dir (Köktürk ve ark. 1997).

Genel toplum verileri ile karþýlaþtýrýldýðýnda OSAS hastalarýnda yüksek hastalýk yükü mevcuttur (Sharafkhaneh ve ark. 2004, Lindberg ve ark. 1998, Partinen ve Guilleminault 1990, Smith ve ark. 2002). Tedavi edilmeyen OSAS kalp ve beyin damar hastalýklarýna, metabolizma sorunlarýna yol aça-bilmektedir. Kýsa dönemde yaþam kalitesinde bozulma ve sýk kaza geçirmeye neden olurken, uzun dönemde kalp damar ve sinir sistemi rahatsýz-lýklarýna yol açar (Parkinson ve ark. 2002). OSAS'ýn komplikasyonu olarak ortaya çýkan bu hastalýklarýn varlýðý ruhsal hastalýklara da zemin hazýrlamak-tadýr. OSAS halsizlik, yorgunluk, enerji eksikliði, dikkat sorunlarý, huzursuzluk ve kiþilik deðiþiklik-lerine sebep olabilir (Greenberg ve ark. 1987, Kales ve ark. 1985, Brown 1994). OSAS'ýn bazý belirtileri depresyon ve anksiyete belirtileri ile ben-zeþmektedir. OSAS'ýn hipertansiyon ve obezite gibi týbbi durumlarla iliþkisi literatürde önemli oranda yer alýrken, ruh saðlýðý ile iliþkisi yeterince irdelen-memiþtir. Bu çalýþmanýn amacý, OSAS tanýsý konu-lan hastalarýn psikiyatri gözü ile durum deðer-lendirmesini yaparak var olan ruhsal bozukluklarýn daðýlýmýný tespit etmek ve ruhsal bozukluklarýn OSAS ile iliþkili çeþitli klinik özelliklerle nasýl bir daðýlým gösterdiðini incelemektir.

GEREÇ VE YÖNTEM Örneklem

Karadeniz Teknik Üniversitesi Týp Fakültesi Hastanesi uyku ünitesinde 15 Kasým 2009 ile 15 Kasým 2010 tarihleri arasýnda herhangi bir poli-klinik tarafýndan uyku ünitesine yönlendirilen ve uyku ünitesinde yatan hastalar bu çalýþmanýn evrenini oluþturmaktadýr. 15 Kasým 2009 ile 15

Kasým 2010 tarihleri arasýnda 441 hasta uyku ünite-sine baþvurmuþ, bunlardan 20'si yatýþa gelmemiþ ya da gece polisomnografiyi yarým býrakarak gitmiþtir. Polisomnografiyi tamamlayan 421 hastadan 60'ý (%14,25) narkolepsi, huzursuz bacak sendromu, peryodik bacak hareketleri gibi OSAS dýþý tanýlar almýþ, 47'sinde (%11.16) OSAS'a ek olarak OSAS dýþý uyku bozukluðu saptanmýþ, 54'nün (%12.82) polisomnografi sonuçlarý normal olarak deðer-lendirilmiþtir. Otuz dört hasta (%8.07) yaþlýlýk, iþitme kaybý, mental kýsýtlýlýk gibi nedenlerle saðlýk-lý iletiþim kurulamadýðý için çasaðlýk-lýþmadan dýþlan-mýþtýr. Geriye kalan 226 OSAS hastasýnýn 120'si hastalarýn çalýþmayý kabul etmemesi ve çalýþma takvimi boyunca baþvurmamasý nedeniyle çalýþ-maya alýnamamýþtýr. Polisomnografik deðer-lendirmeye göre OSAS tanýsý alan ve dýþlama ölçüt-lerini içermeyen 102 hasta çalýþmaya alýnarak çalýþ-manýn örneklemini oluþturmuþtur. Polisomnog-rafiye göre OSAS dýþý uyku bozukluðu tanýsý kon-masý, klinik deðerlendirmeye uyum saðlamayacak zeka yetersizliði, psikotik belirtiler ve aðýr fiziksel hastalýk bulunmasý dýþlama ölçütü olarak kabul edilmiþtir. Çalýþmaya alýnan hastalar telefon ile ara-narak çalýþmaya katýlýmlarý için davet edilmiþtir. Çalýþmaya katýlmayý kabul eden hastalar poli-somnografi sonucuna göre ICSD-2 (The International Classification of Sleep Disorders) ölçütlerine göre hafif, orta ve aðýr þiddetli olarak sýnýflandýrýlmýþtýr.

Çalýþmanýn etik kurul onayý, 23.05.2011 tarih ve 2011\79 protokol no ile Trabzon Klinik Araþtýrmalar Etik Kurul Baþkanlýðý tarafýndan verilmiþtir.

Deðerlendirme Araçlarý

Polisomnografi: Hastalar uyku laboratuvarýnda tek gece 32 kanallý poligraf (Alice Sleepware polysomnografic system) ile calýþýlmýþtýr. Hastalar ilk gece polisomnografik uyku tetkiklerinde iki kanal elektroensefalografi (EEG), iki kanal elek-trookülografi (EOG), submental elektromiyografi (EMG), oronasal hava akýmý, toraks ve abdomenal solunum hareketleri, horlama þiddeti, vücut pozisy-onu, arteryel oksihemoglobin satürasypozisy-onu, bacak hareketleri (EMG) ve nabýz dakika sayýsý kayýtlarý yapýldý. Uyku laboratuarlarýnda EEG, EOG, kan oksijen doygunluðu, hava akýmý, soluma eforu,

(3)

EKG, çene altýndan ve tibialis anterior kasýndan EMG kaydý alýnarak yapýlmaktadýr (Susheel ve ark. 2007). Polisomnografide OSAS tanýsý konabilmesi için uyku sýrasýnda saat baþýna geliþen toplam apne ve hipopnelerin sayýsý þeklinde tanýmlanan apne-hipopne indeksi (apnea hypopnea index, AHI) deðerinin en az 5 olmasý gerekmektedir (ICDS-2 2005). Bu çalýþmada AHI deðeri kullanýlmýþtýr. Sosyodemografik Veri Formu: Çalýþmayý yürütenler tarafýndan hazýrlanan form ile katýlýmcýlarýn çeþitli sosyodemografik bilgileri (yaþ, cinsiyet, medeni durum, eðitim gibi) ve klinik özellikleri kaydedilmiþtir. Ayrýca hastalarýn vücut kitle indek-si (VKÝ) hesaplanarak Dünya Saðlýk Örgütü (WHO) sýnýflamasýna göre normal, kilolu, obez ve morbid obez olarak sýnýflandýrýlmýþtýr (WHO 1995, WHO 2000). Vücut kitle indeksi vücut aðýrlýðýnýn (kg olarak) boy uzunluðunun karesine (m2olarak) bölünmesiyle elde edilen deðerdir.

DSM-IV Eksen I Bozukluklarý Ýçin Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme (Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders, SCID-I): SCID-I, yapý-landýrýlmýþ bir klinik deðerlendirme aracý ile DSM-III-R Eksen I bozukluklarýnýn tanýlarýný koymak amacýyla 1987'de geliþtirilmiþtir (Gibbon 1987). Daha sonralarý DSM-IV için güncellenmiþtir (First ve ark. 1997). Bu çalýþmada, DSM-IV için güncel-lenmiþ sürümleri kullanýlmýþtýr. Bu ölçek, tanýsal deðerlendirmenin standart bir biçimde uygulan-masýný, böylece tanýnýn daha güvenilir olmasýný ve belirtilerin sistematik olarak araþtýrýlmasýný saðla-maktadýr. Türkiye'de DSM-III-R ve DSM-IV için olan sürümlerinin geçerlilik ve güvenilirlik çalýþ-malarý yapýlmýþtýr (Çorapçýoðlu ve ark. 1999, Sorias ve ark. 1990). Polisomnografi sonuçlarýna göre OSAS tanýsý alan hastalara DSM-IV-TR ölçütlerine göre oluþturulmuþ yapýlandýrýlmýþ görüþme formu olan SCID-I uygulanmýþtýr.

Montgomery Asberg Depresyon Derecelendirme Ölçeði (Montgomery-Asberg Depression Rating Scale, MADRS): MADRS, aðýrlýklý olarak depresy-onun biliþsel ve emosyonel belirtilerini içermekte-dir. Ölçek görüþmecinin deðerlendirdiði toplam 10 maddeden oluþmaktadýr. Her bir maddeye 0 ile 6 arasýnda deðiþen puan verilmektedir. Toplam puan-lamasý 0 ile 60 arasýnda deðiþmektedir. Türkçe for-munun geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý, Özer ve ark. (2001) tarafýndan yapýlmýþtýr.

Beck Depresyon Envanteri (BDE): Depresyonun duygusal, biliþsel, somatik ve motivasyonel bileþen-lerini ölçmek amacýyla Beck tarafýndan 1961'de geliþtirilmiþ bir özbildirim ölçeðidir. "0" ile "3" arasýnda derecelendirilen dörtlü likert tipinde cevaplanan 21 maddeden oluþmaktadýr. Bu ölçekte en düþük 0, en yüksek 63 puan alýnabilir. Ülkem-izde üniversite öðrencileri için geçerlilik ve güve-nilirlik çalýþmasý Hisli (1989) tarafýndan yapýlmýþtýr, kesme puanýnýn 17 olarak kabul edildiði bildirilmiþtir (Hisli 1989). Bu ölçek hastanýn ken-disi tarafýndan doldurulmuþtur.

Epworth Uykululuk Skalasý (EUS): 1991 yýlýnda M.W. Johns tarafýndan geliþtirilmiþtir. EUS dörtlü likert tipi bir ölçektir. 0, 1, 2, 3 þeklinde puanlan-makta ve yüksek puan uykululuðu göstermektedir. Uykululuðun niteliksel ve niceliksel olarak ölçülmesine yönelik olarak geliþtirilen öz bildirim ölçekleri arasýnda, EUS diðer öz bildirim ölçek-lerinden farklý olarak, uykululuðun günlük özel durumlar ve özel zaman dilimleri için deðer-lendirilmesinden öte, gündüz uykululuðunun genel düzeyinin ölçülmesini hedef alýr (Johns 1991, Johns 1993). EUS'nin genel uykululuk düzeyini deðer-lendirmede geçerli ve güvenilir bir ölçek olduðu ve Türkiye'de uyku ve uyku bozukluklarýyla ilgili çalýþ-malarda kullanýlabilecek geçerli ve güvenilir bir test olduðu belirtilmiþtir (Izci ve ark. 2007).

Ýstatisksel deðerlendirme

Ölçümle elde edilen verilerin normal daðýlýma uygunluðu Kolmogorov Smirnov testi ile incelen-miþtir. Ýki grup ölçümsel verilerinin karþýlaþtýrýl-masýnda normal daðýlýma uyanlarda ANOVA testi (post hoc olarak Bonferroni testi), normal daðýlýma uymayanlarda Kruskal Wallis testi (post hoc olarak Mann Whitney U testi) kullanýlmýþtýr. Niteliksel verilerinin karþýlaþtýrýlmasýnda ki-kare testi kul-lanýlmýþtýr. Ölçümle elde edilen verilerin aritmetik ortalamasý standart sapma, sayýmla elde edilen verilerin (%) olarak gösterilmiþtir. Anlamlýlýk düzeyi p<0.05 olarak alýnmýþtýr. Anlamlýlýk düzeyi çoklu karþýlaþtýrmalarda (post hoc) ise "0.05/karþý-laþtýrma sayýsý" olarak alýnmýþtýr.

BULGULAR

(4)

alýn-mýþtýr. ICSD-2'e göre 102 hastanýn %19.6'sý (n=20) hafif, %29.4’ü (n=30) orta, %51.0’i (n=52) þiddetli OSAS hastasýdýr. Bu hastalarýn %43.1’i (n=44) kadýn, %56.9’u (n=58) erkektir. Çalýþmaya katýlan hastalarýn yaþ ortalamasý 49.75±11.207 yýldýr. Hastalarýn %86.3’ü (n=88) evli, %13.8’i (n=14) bekar ya da boþanmýþtýr (Tablo 1). Eðitim düzeyi 7.69±4.877 yýldýr. Hastalarýn kilo ortalamasý 91.15±16.78 kg'dýr. On dört hastanýn (%13.7) alkol kullanýmý varken 30 hastanýn (%29.4) sigara kullanýmý vardý. Uyuþturucu kullanan ya da kullan-ma öyküsü olan hasta yoktu.

Çalýþmaya katýlan hastalarýn %28.4'ünün (n=29) hiçbir bedensel hastalýðý yok iken %36.3'ü (n=37) hipertansiyon (HT), %8.8'i (n=9) diabetes melli-tus, %4.9'u (n=5) HT dýþýndaki diðer kalp hastalýk-larý, %6,9'u (n=7) kronik obstrüktif akciðer hastalýðý ve %14.7'sinde (n=15) çeþitli bedensel hastalýklar vardý. %57.8'inin (n=59) daha önce psikiyatri baþvurusu varken, %42.2'sinin (n=43) psikiyatri baþvurusu yoktu.

Vücut kitle indeksine göre hastalarýn %5.9'u (n=6) normal kilodayken %30.4’ü (n=31) kilolu, %54.9'u (n=56) obez, %8.8'i (n=9) morbid obezdi. Epworth uykululuk skalasýna göre %44.1’i (n=45) 10'dan düþük puan alýrken %55.9'u (n=57) 10'dan yüksek puan almýþtýr. Epwort toplam puaný þiddetli OSAS hastalarýnda anlamlý yüksektir (p=0.002). VKÝ'e göre normal kiloda olan hastalarýn %37.8'i (n=14) hafif, %29.7'si ( n=11) orta ve %32,4'ü (n=12) þiddetli OSAS olarak deðerlendirilmiþtir. Obez hastalarýn ise % 9,2'si (n=6) hafif, % 29.2'si (n=19) orta ve %61.5'i (n=40) þiddetli OSAS olarak deðerlendirildi. Hafif ve þiddetli OSAS olgu-larýnýn VKÝ ile olan iliþkisi istatistiksel olarak anlamlý iken (p= 0.010) diðer gruplar arasýnda anlamlý bir iliþki yoktu. Hastalarýn OSAS þiddetini ve yaþlarý incelendiðinde þiddetli OSAS larýnýn yaþ ortalamasý hafif þiddetteki OSAS hasta-larýndan anlamlý daha yüksek olduðu bulunmuþtur (p=0.052).

Hastalarýn %31.4'ünde (n=32) SCID-I'e göre tek taný, %22.5'inde (n=23) birden fazla taný bulunurken %46.1'ine (n=47) hiçbir taný kon-mamýþtýr. Hastalarýn SCID-I'e göre %31.4'ü (n=32) depresif bozukluk, %18.6'sý (n=19) yaygýn anksiyete bozukluðu (YAB) tanýlarý konmuþtur. Bu hastalarýn %9.8'inde (n=10) YAB birincil taný iken,

%8.8'inde (n=9) YAB depresyon ya da diðer anksiyete bozukluklarýna eþtaný olarak bulunmak-taydý. Hastalarýn %11.8'i (n=12) obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tanýsý konmuþken bunlarýn %4.9'u (n=5) ilk taný, %6.8'i (n=7) baþka ruhsal hastalýk-lara eþtaný ohastalýk-larak bulunmaktaydý. Hastalarýn %7.8'i (n=8) panik bozukluk tanýsý konmuþtur. Panik bozukluk tanýsý alan hastalarýn %4'ünde (n=5) bi-rincil taný panik bozuklukken %2.9'unda (n=3) panik bozukluk eþtaný olarak deðerlendirildi. Hastalarýn %5.8'i (n=6) özgül fobi, %2'si (n=2) sosyal fobi ve %2'si (n=2) posttravmatik stres bozukluðu tanýsý almýþtýr. Tüm örneklemde BDI ve MADRS toplam puanlarý sýrasýyla 5.49±9.05 ve 5.82±9.40'týr.

TARTIÞMA

Bu çalýþmada; bir üniversite hastanesi uyku ünitesinde OSAS tanýsý konulan hastalarda ruhsal bozukluklarýn daðlýmý incelenmiþtir. Bu deðer-lendirme sonucunda OSAS hastalarýnda en sýk olarak depresyon ve anksiyete bozukluklarý tespit edilmiþtir.

Tablo 1. Çalýþma grubunun cinsiyet, medeni durum, mesleklere göre daðýlýmý (n =102)

n % Cinsiyet Kadýn 44 43.1 Erkek 58 56.9 Medeni Durum Evli 88 86.3 Bekar\boþanmýþ 14 13.8 Meslek Ev Kadýný 31 30.4 Memur 25 24.5 Serbest meslek 24 23.5 Ýþçi 10 9.8 Emekli 10 9.8 Ýþsiz 1 1.0 Öðrenci 1 1.0

(5)

OSAS, uyku sýrasýnda tekrarlayan üst solunum yolu obstrüksiyonu ile beraber hipoksemi ve uyku bölünmelerine yol açan bir bozukluktur (Kjelsberg ve ark. 2005). Ruhsal bir çok durum OSAS'la iliþkili belirtilerle örtüþmektedir (Krieger ve ark. 2002). OSAS için birçok risk etmeni vardýr. En önemlileri obezite, cinsiyet, yaþ ve orofarengeal anatomidir. Eriþkin hastalarda erkek hakimiyeti mevcuttur. Bu çalýþmada erkek hastalarýn sayýsý kadýnlardan fazladýr. En önemli risk etmenlerinden biri obezite-dir (Jaffe ve ark. 2006). Bu çalýþmada da hastalarýn çoðunluðunu obez ve morbid obez hastalar oluþtur-maktadýr.

Uyku sorunlarý depresyonun önemli bir belirtisi olmasýnýn yansýra, kronikleþen uyku bozukluðu da depresyona neden olabilmektedir. Depresyon, OSAS'ýn gündüz sekellerinden biri olarak sýklýkla bildirilirken OSAS hastalarýnda depresyon oran-larýnýn artmýþ olduðunu gösteren bir çok çalýþma vardýr (Young ve ark. 1993, Day ve ark. 1999, Bassiri ve ark. 2000). OSAS'da depresyon görülme sýklýðýnýn %40 ile %60 gibi genel toplumdan oldukça yüksek olduðunu belirten çalýþmalarýn yanýnda %8 gibi daha düþük oranlarýn bildirildiði çalýþmalar da vardýr (Quereshi ve Ballard 2003). Bu çalýþmada OSAS'lý hastalarda depresyon görülme

sýklýðý %31.4'dür. Bu oran Aloia ve ark.’nýn yaptýk-larý çalýþma bulguyaptýk-larý ile desteklenmektedir (Aloia ve ark. 2005). Farklý ülkelerdeki yaþam boyu major depresyon yaygýnlýðý %1.5-19 arasýnda deðiþmekte-dir (Blazer ve ark. 1994, Weisssman ve ark. 1996). Ülkemizde depresyon yaygýnlýðý diðer ülkeler-dekine benzer oranlarda %8-20 bulunmuþtur. Bir yýllýk yaygýnlýk kadýnlarda %8, erkeklerde %3'tür (Weisssman ve ark. 1996). Çalýþmamýzda depres-yon sýklýðýnýn %31.4 olarak bulunmasý beklenen deðerlerin üstündedir. Bu sonuçlar OSAS hasta-larýnda depresyon oranlarýnýn artmýþ olduðunu bildiren pek çok çalýþmayla uyumludur (Sharafk-haneh ve ark. 2004, Partinen ve Guilleminault 1990, Smith ve ark. 2002, Parkinson ve ark. 2002). OSAS'da anksiyete belirtileri depresyondan daha az çalýþýlmasýna raðmen nadir deðildir. Literatürde anksiyete belirtilerinin þiddeti ve OSAS'la olan iliþkisi konusunda farklý sonuçlar vardýr. Bir kýsým çalýþmalar anksiyete belirtilerinin OSAS'ta var olduðu ve dikkat edilmesi gereken bir durum olarak deðerlendirirken (Weissman ve ark 1996), bir kýsým çalýþmalar ise anksiyete belirtilerinin var olduðunu fakat CPAP ile anksiyete belirtilerinde gerileme mevcutsa dikkate alýnmamasý gerektiðini vurgular (Borak ve ark. 1994, Sanchez ve ark. 2001). Ülkemizde yapýlan bir çalýþmada ise OSAS'lý hastalarda anksiyete belirti þiddetinin saðlýklý dene-timlerden düþük olduðunu bildirilirken, OSAS ile anksiyete belirtileri arasýnda bir iliþki tespit etmeyen çalýþmalarda mevcuttur (Fidan ve ark. 2006, Bardwell ve ark. 1999). Bu çalýþmada hasta-larýn %48'i (n=49) anksiyete bozukluðu spektru-munda deðerlendirilmiþtir. Epidemiyolojik Saha Toplama (ECA) çalýþmasý Münih'te anksiyete bozukluklarý için 1 aylýk yaygýnlýðý %7.3 olarak bildirmiþtir (Wittchen 1986). OSAS'lý hastalarda anksiyete belirtilerini deðerlendiren çalýþmalardan birinde %16 iken bir diðerinde %50 oranýnda anksiyete belirtileri tespit edilmiþtir (Sforza ve ark. 2002, Doherty ve ark. 2003). Bu çalýþmada anksiyete bozukluðu sýklýðý saðlýklý toplumdan yük-sek, OSAS'lý hastalarda yapýlan bazý çalýþmalardan yüksek bazýlarýndan düþüktür (Sforza ve ark. 2002, Doherty ve ark. 2003, Flint 1994).

Anksiyete belirtileri ve OSAS arasýnda iliþkiyi gösteren çalýþmalarýn yanýnda anksiyete belirti-lerinin OSAS'dan çok uykusuzluða baðlayan çalýþ-Tablo 2. Çalýþma grubunun EUÖ, OSAS þiddet, VKÝ

derecesine göre daðýlýmý (n =102)

% n EUÖ %55,9 57 10'dan fazla %44.1 45 10'dan az OSAS Þiddet %19.6 20 Hafif %29.4 30 Orta %51.0 52 Þiddetli VKÝ %5.9 6 Normal %30.4 31 Kilolu %54.9 56 Obez %8.8 9 Morbid obez n=sayý %: yüzde

(6)

malarda mevcuttur (Pillar ve Lavie 1998). Benzer bir sonuç Pillar ve Lavie (1998) tarafýndan tespit edilmiþtir. Çalýþmamýzda AHÝ <30 ve AHÝ >30 olan iki grup karþýlaþtýrýldýðýnda depresyon sýklýðý açýsýndan istatistiksel olarak anlamlý bir fark bulun-mamýþtýr. Bu bulgu Pillar ve Lavie (1998) çalýþ-masýyla uyumludur (Pillar ve Lavie 1998). Sforza ve ark.’nýn yaptýklarý çalýþmada AHÝ ile depresyon þid-deti arasýnda iliþki bulunmamýþtýr (Sforza ve ark. 2002).

Obezite, OSAS geliþimi için en güçlü risk etmenidir ve vücut aðýrlýðýndaki 10%'luk bir artýþýn hafiften ciddiye OSAS görece geliþme riskini altý kat art-týrdýðýný gösteren çalýþmalar mevcuttur (Kripke ve ark. 1997, Wilhoit ve Surat 1987). Bu çalýþmada OSAS þiddeti ve VKÝ arasýnda istatistiksel olarak anlamlý iliþki saptanýrken, obez ve morbid obez hastalarda OSAS þiddetinin diðer hastalara oranla yüksek olduðu bulunmuþtur.

Çalýþmamýzda 43 hastanýn (%42.2) daha önceden psikiyatri bölümüne baþvuru ve tedavi hikayesi vardý. Bu sonuç OSAS hastalarýnýn psikiyatri bölümüne baþvuru oranýnýn oldukça yüksek olduðunu göstermektedir. Psikiyatri bölümüne baþvuran hastalarýn vermiþ olduklarý öyküden çoðunun þikayetlerinin devam ettiði ve gördükleri ruhsal tedaviden yeteri kadar fayda görmedikleri bildirilmiþtir. Bu durum depresyonun OSAS'ýn büyük bir epifenomeni (ikincil klinik durum) olduðu bakýþ açýsýný, iliþkinin týbbi bir bozukluða ikincil bir durum olabileceði görüþünü destekler gözükmektedir (Reynolds ve ark. 1984).

Bedensel hastalýðý olanlarda depresyon, hastalýk yükü ve ölüm oranlarýný etkileyen önemli bir klinik sendromdur. Bu kiþilerde depresyon çok sýk gözlenmesine raðmen, taný ve tedavisi çoðu kez gözden kaçmaktadýr. Bunun en sýk nedeni bedensel hastalýða baðlý ortaya çýkan belirtiler ile depresyon belirtilerinin örtüþmesidir. Özellikle somatik belir-tilerin, yakýnmalarýn büyük bir kýsmýný oluþturmasý alttaki depresyonun atlanmasýný kolaylaþtýrmak-tadýr (Sertöz ve Mete 2004). Tüm bu bilgilerden ve yapýlan tartýþmalardan bedensel hastalýðý olan, özelliklede OSAS gibi somatik yakýnmalarýn belir-gin olduðu hastalýklarda ruhsal taný koymak güç olmakla birlikte mevcut bir ruhsal rahatsýzlýðýn atlanma ihtimali de yüksek gözükmektedir. Bu

nedenle psikiyatri polikliniðine baþvuran hastalarýn uyku düzeni dikkatlice sorgulanmalý, gerekirse yakýnlarýyla da görüþülmelidir. Özellikle kilolu hastalarýn, horlama þikayeti olan hastalarýn OSAS açýsýndan sorgulanmasý önem taþýmaktadýr. Böylece depresyon ve anksiyete bozukluklarýnýn çekirdek belirtilerini taþýmayan, dikkat bozukluðu, halsizlik, sinirlilik, uykululuk, iþ hayatýnda sorunlar yaþama gibi þikayetleri olan hastalarýn doðru taný ve tedavi almasý saðlanabilir. Hastanýn doðru bir taný ve tedavi almasý bedensel hastalýðý ile ilgili tedaviye uyumunu da artýracaktýr. OSAS hastalarýnýn doðru deðerlendirilmesi ve zamanýnda doðru tedavi almasý hem sosyal, mesleki iþlevselliklerinin düzelmesi, hem de uzun süre yeterli fayda göre-meyecekleri bir ruhsal tedavi kullanýmýný engelleyecektir.

Çalýþma sonuçlarýný ruhsal hastalýk yükünü ölçmede kullanýlan araçlar etkileyebilir. Bu çalýþ-mada hastalara SCID-I uygulanmýþtýr. SCID-I, DSM-IV eksen I bozukluklarýn tanýlarýný koya-bilmek için geliþtirilmiþ yapýlandýrýlmýþ bir klinik deðerlendirme aracýdýr (First ve ark. 1997). Bedensel hastalýðý olanlar da DSM-IV ölçütleri bazý araþtýrmacýlar tarafýndan eleþtirilmekte ve hal-sizlik, uykusuzluk, iþtahsýzlýk gibi belirtilerin deðiþtirilmesi önerilmektedir. Çalýþmaya katýlan hastalarýn %42.2 oranýnda daha önceden psikiyat-riye baþvuru ve tedavi aldýklarý öðrenilmiþtir. Fakat hastalarýn çoðu aldýklarý tanýyý ve tedaviyi bilmemektedir. Yeterli kayýt sisteminin olmamasý hastalarýn týbbi geçmiþini yeteri kadar öðrene-mememize neden olmaktadýr. Bu durum taný kar-gaþasýna neden olmakta ve hastalarýn etkin tedavi almasýna engel olmaktadýr. Bu durum çalýþma açýsýndan bir eksiklik olarak gözükmektedir. Sonuç olarak OSAS'ýn belirti ve bulgularýný mak önemlidir. Altta yatan uyku bozukluðunu taný-mak ve tedavi etmek ruhsal belirtilerin denetimini saðlayacaktýr. Bu konuda daha büyük bir örnek-lemde, farklý alt gruplarýn karþýlaþtýrýlabildikleri ileri çalýþmalara ihtiyaç vardýr.

Yazýþma adresi: Dr. Evrim Özkorumak, Karadeniz Teknik Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Trabzon, evrimozkorumak@yahoo.com

(7)

KAYNAKLAR

Aloia M, Arnedt JT, Smith L ve ark. (2005) Examining the con-struct of depression in obcon-structive sleep apnea syndrome. Sleep Med, 6:115-121.

Bardwell WA, Berry CC, Ancoli-Israel S ve ark. (1999) Psychological correlates of sleep apnea. J Psychosom Res, 47:584-596.

Bassiri AG, Guilleminault C (2000) Clinical features and evalu-ation of obstructive sleep apnea-hypopnea syndrome. Principles and practice of sleep medicine. MH Kryger, T Roth, WC Dement (Ed), 3. Baský, Philadelphia, WB. Saunders, s.869-878. Izci B, Ardýç S, Fýrat H ve ark. (2007) Reliability and validity studies of the Turkish version of the Epworth Sleepiness Scale. Sleep Breath, 12:161-168.

Blazer DG, Kessler RC, McGonagle KA ve ark. (1994) The prevalence and distribution of major depression in a national community sample: The national comorbidity survey. Am J Psychiatry, 151:979-986.

Borak J, Cieslicki, J, Szelenberger W ve ark. (1994) Psychopathological characteristics of the consequences of obstructive sleep apnea prior to and three months after CPAP. Psychiatria Polska, 28: 33-44.

Brown LK (1994) Sleep apnea syndromes: overview and diag-nostic approach, Mt Sinai J Med, 61:99-112.

Çorapçýoðlu A, Aydemir Ö, Yýldýz M ve ark. (1999) DSM-IV Eksen I Bozukluklarý (SCID-I) için Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme Klinik Versiyonu. Hekimler Yayýn Birliði, Ankara. Day R, Gerhardstein R, Lumley A ve ark. (1999) The behavioral morbidity of obstructive sleep apnea. Prog Cardiovasc Dis, 41: 341-354.

Doherty LS, Kiely JL, Lawless G ve ark. (2003) Impact of nasal continuous positive airwaypressure therapy on the quality of life of bed partners of patients with obstructive sleep apnea syn-drome. Chest, 124:2209-2214.

Gibbon M (1987) Structured Clinical Interview for DSM-III-R Axis I Disorders (SCID-I). Washington DC, American Psychiatric Pres Inc.

Greenberg GD, Watson RK, Deptula D (1987) Neuropsychological dysfunction in sleep apnea. Sleep, 10:254-262.

Fidan F, Ünlü M, Sezer M ve ark. (2006) Obstrüktif uyku apne sendromu ile anksiyete ve depresyon arasýndaki iliþki. Toraks Dergisi, 7:125-129.

Flint AJ (1994) Epidemiology and comorbidity of anxiety disor-ders in the elderly. Am J Psychiatry, 151: 640-649.

First MB, Spitzer RL, Gibbon M (1997) Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders (SCID-I) Clinical Version. Washington DC, American Psychiatric Pres Inc. Hisli N (1989) Beck depresyon envanterinin üniversite öðrenci-leri için geçerliði, güvenirliði. Türk Psikoloji Dergisi, 7:3-13. Jaffe F, Markov D, Doghram K (2006) Sleep-disordered breath-ing in depression and schizophrenia. Psychiatry (Edgment), 3:62-68.

Johns MW (1991) A new method for measuring daytime sleepi-ness: the Epworth sleepiness scale. Sleep, 14:540-545.

Johns MW (1993) Daytime sleepiness, snoring, and obstructive sleep apnea. The epworth sleepiness scale. Chest, 103:30-36. Kales A, Caldwell AB, Cadieux RJ ve ark. (1985) Severe obstructive sleep apnea-II: associated psychopathology and psy-chosocial consequences. J Chronic Dis, 38:427-434.

Kjelsberg FN, Ruud EA, Stavem K (2005) Predictors of symp-toms of anxiety and depression in obstructive sleep apnea. Sleep Med, 6:341-346.

Köktürk O, Tatlýcýoðlu T, Kemaloðlu Y ve ark. (1997) Habitüel horlamasý olan olgularda obstrüktif sleep apne sendromu prevalansý. Tüberküloz ve Toraks Dergisi, 45:7-11.

Krieger J, McNicholas WT, Levy P ve ark. (2002) Public health and medicolegal implications of sleep apnea. Eur Respir J, 20:1594-1609.

Kripke DF, Ancoli IS, Klauber MR ve ark. (1997) Prevalence of sleepdisordered breathing in ages 40-64 years: a population-based survey. Sleep, 20:65-76.

Lindberg E, Janson C, Svardsudd K ve ark. (1998) Increased mortality among sleepy snorers: a prospective population based study. Thorax, 53: 631-637.

Özer S, Demir B, Tuðal Ö ve ark. (2001) Montgomery asberg depresyon deðerlendirme ölçeði: Deðerlendiriciler arasý güve-nilirlik ve geçerlik çalýþmasý. Turk Psikiyatri Derg, 12:185-194. Parkinson RB, Hopkins RO, Cleavinger HB ve ark. (2002) White matter hyperintensities andneuropsychological outcome following carbon monoxide poisoning. Neurology, 58:1525-1532. Partinen M, Guilleminault C (1990) Daytime sleepiness and vas-cular morbidity at seven-year follow-up in obstructive sleep apnea patients. Chest, 97:27-32.

Pillar G, Lavie P (1998) Psychiatric symptoms in sleep apnea syndrome: effects of gender and respiratory disturbance index. Chest, 114:697-703.

Reynolds CF, Kupfer DJ, McEachran AB ve ark. (1984) Depressive psychopathology in male sleep apneics. J Clin Psychiatry, 45:287-290.

Sanchez AI, Buela-Casal G, Bermudez MP ve ark. (2001) The effects of continuous positive air pressure treatment on anxiety and depression levels in apnea patients. Psychiatry Clin Neurosci, 55:641-646.

Sertöz ÖÖ, Mete HE (2004) Bedensel hastalýklarda depresyon. Klinik Psikiyatri, Ek 2: 639.

Sforza E, De Saint Hilaire Z, Pelissolo A ve ark. (2002) Personality, anxiety and mood traits inpatients with sleep-relat-ed breathing disorders: effect of rsleep-relat-educsleep-relat-ed daytime alertness. Sleep Med, 3:139-145.

Sharafkhaneh A, Richardson P, Hirshkowitz M (2004) Sleep apnea in a high risk population: a study of veterans health administration beneficiaries. Sleep Med, 5:345-550.

Smith R, Ronald J, Delaive K ve ark. (2002) What are obstruc-tive sleep apnea patients being treated for prior to this diagno-sis? Chest, 121:164-172.

(8)

Sorias S, Saygýlý R, Elbi H (1990) DSM-III-R Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme Türkçe Versiyonu (SCID-I). Ege Üniversitesi Basýmevi, Bornova.

Susheel PP, Hartmut S, Alan R ve ark. (2007) Adult obstructive sleep apnea pathophysiology and diagnosis. Chest, 132: 325-337. Quereshi A, Ballard RD (2003) Obstructive sleep apnea. J Allergy Clin Immunol,112:643-651.

Weissman MM, Bland RC, Canino GJ ve ark. (1996) Cross-national epidemiology of major depression and bipolar disorder. JAMA, 276:293-299.

WHO (1995) Physical status: the use and interpretation of anthropometry. Report of a WHO Expert Consultation. WHO Technical Report Series Number 854. Geneva, World Health Organization.

WHO (2000) Obesity: preventing and managing the global epi-demic. Report on a WHO Consultation on Obesity, Geneva, 3-5 June, 1997. WHO/NUT/NCD/98.1. Technical Report Series Number 894.Geneva: World Health Organization.

Wilhoit SC, Suratt PM (1987) Obstructive sleep apnea in pre-menopausal women. A comparison with men and with post-menopausal women. Chest, 91:654-658.

Wittchen HU (1986) Natural Course and Spontaneous Remissions of Untreated Anxiety Disorders: Results of the Munich Follow-up Study (MFS). Panics and Phobias. 2. Cilt, Berlin, Germany: Springer Verlag.

Young T, Palta M, Dempsy J ve ark. (1993) The occurence of sleep-disordered breathing among middle-aged adults. N Engl J Med, 328:1230-1235.

Referanslar

Benzer Belgeler

Amaç: Biz bu çalışmada; Obstruktif Uyku Apne Sendro- mu (OSAS) ağırlık şiddeti ile tiroid fonksiyon bozukluğu arasında bir ilişkinin olup olmadığını ve hipotiroidinin

The polymorphism in Fok-1 CC genotype causes decrease in serum vitamin D level in OSAS patient group according to the data obtained from the only study in

restricted the study population to overweight and obese subjects referred to the sleep laboratory and reported the prevalence of previously undiagnosed subclinical hypothyroidism

Correspondence (İletişim): Ahmet Cemal Pazarlı, Department of Chest Diseases, Elbistan State Hospital, Kahramanmaraş, Turkey..

Hastalar ve kontrol grubu kreatinin klirensi açısından karşılaştırıl- dığında hem kontrol grubu ile her üç OUAS grubu arasında hem de OUAS gruplarının kendi

Following PSG evaluation, all patients were referred for detailed ophthalmological examination including best corrected visual acuity, intraocular pressure measurement,

Surgical and Medical Practices: Emine Esra Karaca, Hanife Tuba Akçam, Feyzahan Uzun, Şengül Özdek, Tansu Ulukavak Çiftçi, Concept: Emine Esra Karaca, Hanife Tuba Akçam,

Introduction: In this study, changes in energy metabolism before and after treatment were compared in obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) patients who received positive