• Sonuç bulunamadı

İnci Asena'nın öyküleri hala şaşırtıcı olabilen günlük duyarlılıklar üzerine kurulu:Güzel ve çirkin maskelerimiz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İnci Asena'nın öyküleri hala şaşırtıcı olabilen günlük duyarlılıklar üzerine kurulu:Güzel ve çirkin maskelerimiz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6 MART 2001 SALI CUMHURİYET

M • •

KÜLTÜR

kultur@cumhuriyet.com.tr

in ci Asena ’nın öykülen hâlâ şaşırtıcı olabilen günlük duyarlılıklar üzerine kurulu

Güzel ve çirkin maskelerimiz

Ti

oplumsal

ilişkiler çok

insanı maskeli

olmaya itiyor.

Güzel maskeler

ve çirkin

maskeler var.

Saygıyla,

sevgiyle takılan

maskeler güzel

maskeler.

Baskıyla, yalanla

¡1 takılan maskeler

çirkin maskeler.

Belki de en

kötüsü, insanın

yalnızken bile

kendi

kendineyken bile

maskelerini

¿M çıkaramamasıdır.

BURCU GÜNÜŞEN_____________________

“İnsan gülümser. Bu evde gülümseme var­ dır. Yemek yenir, ütü yapılır bu evde, kitap oku­ nur, televizyon seyredilir Düşünülür Konu­ şulmaz ve kahkaha atılmaz. Gülümsenir ama. D udaklar sımsıkı kapalı, biraz çarpık, bir ucu yukarı kıvrık bir gülüm sem edir Kirpik­ ler üzerlerinde tuz tutmuştur. Göz kenarla­ rında güneş vardır, pınarlarında su."

İnci Asena’nm ilk öykü kitabı ‘Maskeler’

Remzi Yayınevi tarafından yayımlandı. Gün­ lük yaşamın içinden çıkan, gene de şaşırtıcı- lığını sürdüren öyküleri hakkında A sena’yla konuştuk.

- Şiirden önce öykü yazmaya başladığınız hal­ de öykülerinizin ilk kez bu kitapla gün ışığına çıkmasının nedeni nedir?

İNCİ ASENA - Geçmiş günlere dönerek

düşünmeye çalışıyorum, sanınm yayıncı ol­ duğum halde bir kitap yapm a düşüncesiyle yola çıkmıyordum öykü yazarken. Aslında şi­ ir yazarken de öyle. Şiir yazmaya başlayınca öyküyü bir yana bıraktım uzunca bir süre. Şiirler, kitap olabilecek kadar çoğaldı, ama öyküler az kaldı. On beş yılı aşkın bir za­ manda, ancak bir kitap olabildi.

- Kitabınızın ilk bölümü ‘Bir Demet Çi-

çek’ te kısacık ama çok çarpıcı öyküler yer alır­

ken ikinci bölüm ‘Kahve Fah’ndaisedahauzun öyküler yer alıyor. Bu iki bölümdeki öyküle­ ri içerik olarak nasıl ayırırsınız?

ASENA - Benzer öğeler iki bölümde de var.

ikinci bölüm Kahve Falı, son yıllarda yazdı­ ğım birkaç öyküyü içerse de çocukluğum­ dan gelen izleri, izlenimleri, toplumsal, duy­ gusal değişimlerin yansımasını taşıyor. Ek­ mekçinin oğlu bir fabrikada işçi oluyor; bir başka öyküde artık büyümüş bir insan sevgi­ nin bile baskıyla omuzlarına yüklenişini dü­ şünüyor. Kahve Falı, aşk masallarıyla büyü­ yen bir genç kızın gerçekle düş arasında ka­ lan fantezisi. Çocukluk gözlemlerimle bü­ yüklük izlenimlerimin bileşimi. Birinci bö­ lüm Bir Demet Ç içek’te ise basit gibi görü­

nen günlük duyararlılıklann hâlâ şaşırtıcı ola­ bileceği vurgulanıyor. Kimi şeylere alışıyo­ ruz. Alışıyor muyuz? Bastırılmış duyguları­ mız içimizde bir yerlerde sıkışmış duruyor...

- Maskelerimizden sıyırabildiğimiz herhan­ gi bir ‘an’ var mı sizce? Cinsellik bu anlarla örtüşür mü çoğu zaman?

ASENA - Toplumsal ilişkiler çok insanı maskeli olmaya itiyor. Güzel maskeler ve çir­ kin maskeler var. Saygıyla, sevgiyle takılan

maskeler güzel maskeler. Baskıyla, yalanla ta­ kılan maskeler çirkin maskeler. Çirkin mas­ kelerden sıyrıldığımız çok ‘an’ımız olabilir. Yalnızlığı, yalnızlık konusunu bunun için se­ viyorum belki. Belki bunun için yanlarında maskesiz durmakta zorlanmayacağım kişi­ lerle birlikte olmaktan hoşlanıyorum. Belki de en kötüsü insanın yalnızken bile, kendi ken­ dineyken bile maskelerini çıkaramamasıdır. Alışılmış bir deyişle aynaya bakarken göre­

bildiği, başkalannı kandırırken kendini de buna inandırma maskesiyse o zaman kötü. O zaman bütün iç değerler gerçekten yitirilmiş demek.

Cinselliğin de her zaman maskelerden kur­ tulduğumuz anlarla örtüştüğünü düşünmü­ yorum. Gerçek bir sevgiyle ya da şiddetli bir ihtirasla yüklü cinsellik m askesiz olabilir. Maske sözcüğünün üstüne bu kadar gidersek umutsuzluğa kapılmamak elde değil.

- Kadın-erkek ilişkileri, geçim sıkıntısı, öz- gürlük-özgürlüksüzlük, yalnızlık ve başkal­ dırı üzerine bu ‘kısacık’ öykülerle böylesi yo­ ğun bir etki yaratabilmeyi, şair olmanıza bağ­ lam ak doğru olur mu?

ASENA- Belki de tersi olmuştur. Belki de en az sözcükle en yoğun ifadeye ulaşabilme­ yi yeğlediğim için şiir yazabilmişimdir. Bu özen öykülerime de yansımıştır. Yoğunluğu, az sayıda, doğru seçilmiş sözcüklere yükle­ mek istiyorum. Zaman kısa... Okuyan için de öyle.

- ‘Telefon’ adlı öyküde yasaklanmış istek­

ler raslantısal bir yanlışlıkla bir umuda dönü­ şüyor. Sanki herkesin yaşama katılmak anla­ mında duyduğu sıkıntıyı kendi kendine oyna­ dığı oyunlarla aşma isteğini dile getiriyor. Bu öykünün yazılış sürecinden söz eder misiniz?

ASENA - ‘Telefon’, okurken hâlâ beni et­ kileyebilen bir öykü. Yazılış süreci bir döne­ min yoğun birikimi, raslantılar, bunların bir­ birine bağlanması... Bu öyküde kırgın bir in­ san, belki de bir biçimde kendini cezalandı­ ran, umudu geleceğe ertelemiş, özlemlerini maskelemiş bir insan var.

- ‘Bir G ün’ adlı öykü, ‘32 Büst’ adlı kitap­

ta yer alan çıplak fotoğrafınızla ilgili basında çıkan yazılara bir yamt mı oluşturuyor?

ASENA - ‘Bir Gün’ adlı öykü, fotoğrafın çekildiği günün hemen ertesinde yazıldı. Dra­ matik bir gündü ve hemen yazılmak için ba­ na baskı yaptı. Gerçek bir gündü. Küçük de­ ğişikliklerle olduğu gibi yazıldı. Basında çı­ kan yazılara bir yanıt olması söz konusu de­ ğil. Basında çıkanlara yanıt yok.

Referanslar

Benzer Belgeler

Böyle derin konkav sokaklar ancak uzun oldukları zaman, bir enginlik hissi uyandırmak hesabile, iyi bir çözüm verebilirler (Şek. A z ve pürüzsüz bir konkavlık ise

Çocuk evin şenliği, Yurdun egemenliği, Tarık ORHAN BEN DE BİR ÇOCUĞUM.. Ben de bir çocuğum, diğerleri gibi, Şefkatle öpülmek,

Matematikçiler bizlerin bilme- diği birçok şeyi bilirler; fakat çoğu, söylencesel deniz kızları gibi yalnız kendileri için şarkı söylerler; bizler için

duğu gibi sillojizm zincir- lerinin de kesin olarak tarif edilemeyen estetik bir un- suru içermeleri lazımdır.” Hatta Arf için matematik- sel bir teoriyi anlamak de- mek

CERN ’in yaptığı açıklamaları dikkatle takip edenlerin hatırlayacağı gibi, geçen sene Temmuz ayında yapılan açıklamada kesin olarak yeni bir parçacık bulunduğu ve

Çoğu insanın günde en az bir kere yaptığı telefon şarj etme işlemini bitkilerin fotosentezi esnasında açığa çıkan enerji ile gerçekleştirmeyi hedefleyen akıllı

Açık-yeşil alan standardı, genelde kişi başına düşen açık-yeşil alanların m² olarak, yani kent üzerindeki yeşil alanların tümünün, kentin genel nüfusuna

Abdülhamide, daha efendiliği zama­ nında hulül ederek dairei samimiyetine girmiş, ve tahta çıktıktan sonra, bu ra­ bıta günden güne daha ziyade artarak,