EVET/HAYIR
OKTAY A K B A L
Aziz Meşin Aramızda...
“Bilirsinizsözumde hep durmuşumdur, dura cağım / Sevgilime söz verdim ben yirmi yıl yaşa yacağım / Düşmanlarım sevinmesin yirmi yıl son ra yok diye / Belli değil yirmi yıla ne zaman baş layacağım. ”
Aziz Nesin bu şiiri Haziran 1982’de yazmış. Mos
kova’da Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi’nde yattığı günlerde... Yirmi yıl daha yaşamak gözü- n e 'a i görünmüş! Yirmi yıla ne zaman başlayaca ğı bile belli-değil! Ama ancak on üç yıl daha sür müş bu dünyadaki yaşamı!..
Aralık ayında Aziz Nesin’in doğum günü to p lantılarla kutlandı. 83 yıllık bir yaşam! Engeller, savaşımlar, uğraşlar, ekmek parası için art arda romanlar, öyküler, oyunlar, gazete yazıları... kale miyle geçim sağlamanın bence çok başarılı bir ör neği... O kadar ki kitaplarının geliriyle kurdurup ya şattığı, günümüzde de değerli oğullarının ilgisi ve çabalarıyla sürdürülen bir vakıf...
Aziz Nesin’in gündelik yazıları S e rte l’lerin Tan gazetesinde çıkıyordu 1945’te... Büyükbabam, Aziz Nesin’in yazılarını okuduğumda çok sevmiş,
“Bundan sonra Tan gazetesini alalım” demişti. Da ha ilk yazılarıyla dikkati çekmişti. Büyük bir gül mece ustası olduğunu yalnız bizlere değil, ya bancılara da kanıtladı. Birbiri üstüne aldığı ödül ler, armağanlarla...
Edebiyat alanında her başarıyı tattı. Ama vaz geçemediği bir şey vardı; şiir, şairlik!.. Herkes gi bi o da işe şiir yazmakla başlamıştı. Kuleli’de Harp Okulu’nda “Vedia Nesin” takma adıyla Yedigün dergisine gönderdiği şiirlerle adını duyurmuştu. Genç heveslilerin şiirlerini değerlendiren N ihat
Sami Banarlı’nın gözdesiydi, o kadar ki Vedia Ne
sin imzalı şiirleri çerçeve içinde yayımlanıyordu.
“Hiç kimse buyur etmedi beni / Bu dünyada hiçbir yere / Ama açtım bütün kapıları tekmele yerek / Bütün engelleri göğüsleyip yıkarak / Buy- run dediler o zaman incelikle / Buyur ettiler / Ve
/ Buyurdum" diye yazmıştı. Gerçekti dedikleri... Her türlü zorluğu ayakları altında çiğneyerek ‘Aziz Nesin’ olmuştu.
Hiç çekinmeden, Fethi N aci’nin şu sözlerini
“Sondan Başa"adlı şiir kitabının ön sayfasına koymuştu:
“Aziz Nesin’in ‘şiirleri’ de ayrı bir konu. Aziz Ne sin gibi yaşını başını almış bir yazar o lafları ‘şiir’
diye nasıl yayımlar, anlamak zor. Karadenizli ya pı ustaları ne kadar mimarsa gülmece yazarı Aziz Nesin de o kadar şair. ”
Bense bakın ne demişim... Daha doğrusu Aziz Nesin gibi sevdiğim bir yazarın ‘şairliği’ni eleştir meye kıyamamışım:
“Olgun yaşta, ünlü bir yazarın kendi kendine söyleşmeleri, iç dökmeleri... ”
Nedense hep ölüm konusunu işlemiş. Korku dan mı? Sanmam. Meraktan olmalı:
“İçimde bir merak / Ölümümden sonra bir gün cük yaşamak / Ve dostu düşmanı / Suçüstü ya kalamak. ”
Ama başaramazdı bunu! Çünkü dostu -varsa düşmanı da- iyilikle, güzellikle andı onu... Bakın aradan geçen dört yıla karşın bir hafta boyunca onu andık, yaşattık. Nedeni de, kalemiyle bizle re kattığı güzellikler, unutulmaz anılar...
Son isteğini 1981 ’de yazmış, bir çeşit kalıt ya zısı gibi:
“Bitki olacaksam / Çayır çimen olayım / Ama baldıran değil.
Yol altında kalacaksam / Gelin arabaları geç sin üstümden / Çelik paletler değil.
Üstümde çocuklar koşuşsun / Ne kaçan ne ko valayan / Askerler değil.
Kerpiç yapacaksanız beni / Okullarda kullanın
/ Cezaevlerinde değil.
Soluğum tükenmez de kalırsa / Islık öttürsün ler / Amma ha düdük değil.
Kalem yapın beni kalem / Şiirler yazan, sevi üs tüne / Ölüm kararı değil.
Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında / Sa kın ola ki / Silahlarda değil. ”
Taha Toros Arşivi