Bir eski paşaya ve camime daiı
Geçen gün îstanbuhın tenha ve
ücra mahallelerinde dolaşırken
Hekimoğlu Ah Paşanın o lâ tif ve
büyük camiine tek rar uğradım
ve bu güzel anıtı daha harap oL muş, âcil bir tam ire daha muh taç bir halde buldum. Bu tam ir lüzumunu, bir yılı aşan bir müd det evvel bu sütunlarda yine ba. his mevzuu etmiştim. Daha eski devirlerin b ir kaç muhteşem ya digârı haricinde, bu cami îstan - bulun en çok sevdiğim ve sevil meğe en lâyık camilerinden biri dir. Geniş avlusundan bir ta ş mer ehvenle çıkılan ve önünde bir kü çük taraça bulunan kütüphane kıs mı ise, bana daima bir an İtalyan kilise ve manastırlarından bir par ça Hkmnl vermiş ve bu kısımda, ki üslûpla camii inşa ettirenin,
yani
I.
Mahrautlam.
Osman sadrâzamlanndan Hekimoğlu Ali P a y n m aslı arasında bir münasebe ti, kendisine Cenevizli veya Vene dikli denen Hekimbaşı Nuh Efen di oğlu olmanın bir tesirini farz ettirm iştir. Bu defa, camiin aza
met ve ehemmiyeti karşısında,
Vandal’m evvelki ziyaretlerim es nasında okumamış bulunduğum bir kitabındaki kayıt, gayri ihti- yarî, hafızamda canlandı. F ran sız tarihçisi İÜ. Ahmedin son za manında Türkiyeye büyük elçi ge lip I. Mahmut devrinin ilk sene. lerİHİ îstanbulda geçirip (Belgrat) musalahasmm akdinden, bu suL hun akdinde de büyük bir rol oy nedıktan sonra memleketine dö nen Viileneuve Markisinin se fa , retine bir eser tahsis etmiştir, bu eserde de Hekimoğlu Ali Paşadan
çok bahsetmekte, kendisini bir
hayli senâ etmekte, fak at bir de fa Ruslardan rüşvet kabul etti ğini — her halde Rus kaynakları na istinat ile— hikâye eylemekte dir. Anlattığına göre, Hekimoğlu Paşa, evvelâ Fransızlara, sonra da Avusturyaya küserek toprak, lamınıza iltica eden ve Ahmet paşa kılığına girip Osmanlı hiz metine giren Bonneval kontu i- Bİmli Fransız tarafından irşat e-
dilecek ve bu irşat neticesinde
Fransanı» bep sözde balan vaad- lerine bel bağlıyarak Rusya ve Avusturya aleyhine harbe girme yi reddedecek, Fransadan yazılı bir ittifak muahedesi istiyecektir.
Bu yazılı ittifakın istenmesi, Fran
saca kabulü ve imzanın oradan bu i
raya gelmesi ise en az dört ay . ! lık bir iştir ve bu zaman pan*. sında sulh devam edecektir. K ey. I fiyetin Villeneuve’le kararlaştığı
| sırada da, Rusya elçisi müracaat
ederek dört ay harb ilân edilme, mesi şartiyle büyük bir rüşvet, m iktarı Vandal’m kitabında y a. zili bir para teklif eder. Hekim. oğlu, bu para almsm veya alın, masın, elçinin istediği gibi hareket edileceğini düşünerek rüşveti k a. bulde bir mahzur görmez; alır. Vandal’m sözü hakikatin ifadesi
mi yoksa iftira mıdır, bilmem
amma, cami hakikaten büyıik ve ugrunda bir servet sarfediîmesmi zarurî kılacak derecede heybetli bir bina, Kelay hiddetlenip cei'â. da insan teslim ettiği söylenmiş olmakla beraber irtikapla hiç di le gelmemiş olan, diğ_m taraftan
dairesinin gayçtle kalabalık ve
I debdebeli olduğundan bahsedilen, bu muazzam camiden başka h ay. ratı da bulunan Hekimoğlumın o ihtişamı ve ou camiyi» Vandafin sözü arasında acaba yaJccı bir mü nas'^ et yok mudur? Hafızamızda yaşayan aydın, vakur ve vatan, sever AB Paşanın yerine tam a.
■ j miyle farklı bir adam koymaksı.
zm buna, hiç değilse (belki!) de. mek, caizdir. Geçen asırlarda, hat
tâ Napoleon devrinin meşhur
Taüeyrand’ına kadar ecnebi dev. ! Jetten para ve hediye almak garp
ricalinin de mutadlanydı, an lattı.
İ
ğimiz gibi mesele de zaten yapıLması devletin hayrı namına k a . rarlaşmıg bir vaziyete ait bulun.
duğu İçin, Hekimoğlu düşmandan büyük bir para alıp bunu hayra sarf etmekte bir mahzur görm e. miş olabüir.
Bu rüşvec hikâyesini iki üç gün evvel Yahya Kemale arz etmek liğim üzerine, kendisini tanımış
ve kendisiyle konuşmuş olmak ih j
tiyarlık günlerimizin en aziz h â . tıralanndan birini teşkil edecek o . lan büyük şair bana bu eski vezir hakkında hiç bilmediğim bir baş. ka rivayeti anlatmak lûtfunda bu lundu. Bu rivayet, on sekizinci a . sır boyu dillerde gezermiş ve a n . 1
cak bir iki eski yazma mecmua, ya geçmiş. Buna nazaran da H e. kimoğlu hakikatte bir Osman oğ
lu, II. Mustafa evlâdıymış. Şu
Şekilde:
Kendisi tahttan indirilip yerine kardeşi H. — Yıldırımın büyük oğlu Süleyman Çelebiyi padişah sayarsak IH. — Süleyman geçin, ce, IV. Mehmet yanında şehza deleri müstakbel H. M ustafa ve IH. Ahmet bulunduğu halde hap. sedilecek, eski tâbirle kafeste ge
çireceği zaman d& hayli sürüp
halefinin halefi zamanında, yani diğer biraderi II. Ahmedin devrin de ölecektir. İşte bn kafes devre si esnasında yetişkin bir delik&n. lı çağında bulunan şehzade Mus. t&fanın bir c&riyesi gebe kalır. Şehzadelerin evlât sahibi olmama la n usulden bulunduğu için, ca ri, yenin çocuğunu düşürtmek yahut bu çocuğu doğar doğmaz boğdur, mak gerekmekte iken her neden, se — belki merhamet icabı— bu yapılmıyarak k m henüz gebeliği
belli değilken şehre çık an r ve
Hekimbaşı Nuh Efendiye hediye ederler. îstanbula yerleşmesinden bir müddet sonra ve kendi arzusi. le İslâmiyeti kabul eden ve pek uzun zaman muammer olarak â-
deta evliya sırasına geçirilmiş bu i
muş çocuk da, bu suretle, İL Mus ta fa oğluyken Hekimoğlu sayılır, belki oğlu bulunduğu IL Mustafa nm tah ta çıkısında da altı yaşın dadır. IH. Ahmedin, yani ihtimal ki amcasının zamanında Damat İbrahim paşanın kendisini kıskan mam hasebiyle saray vazifesinden taşra hizmetine çıkarılır, çabuk * yükselir ve I. Mahmut zamanında, yani ihtimal M küçük kardeşi o- Ian padişahın devrinde iki kere sadaratı ihraz eder, işte VandaL ın kendisine isnat ettirdiği rüş veti bu sadaretlerin aldıysa ilkin, de almış olacak. Hekimoğhı yıllar ca sonra, ihtimal ki diğer birade ri bulunan HL Osman zamanında da sadrâzam tayin edilecek, fakat hu son sadareti az sürecektir. IIL O amanın mizacı pek garip ve He kimoğlu hiddete meyyal ve mağ rurdur. Malûm olduğu gibi pa dişah bir gün hiddetlenip (şimdi seni azlederek hamal Ali ağayı kendime vezir edinirim.) diye tefe dit edince, (— Bu»u yaparsınız amma ona Hekimoğhı Ali Paşa değil vezir AH Paşa derler!) ce vabını vermekten perva etıniyecek tir. Bu cevabı pervasız verişine rağmen kellesini HL Osmanuı u- çurtm&mış olmasında belki yine bu kardeşliğin bir neticesini bul mak doğru olur.
F a k a t Hekimoğhı ister hekimin ve ister — eski mecmuaların riva- j yet ettikleri gibi— II. Mustafa^m ! oğlu olsun ve Fransız tarihçisi * Albert Vandal’m iddia ettiği gibi j Rus elçisinden keseler dolusu a k . >
çeyi ister kabul etmiş ister red \
eylemiş bulunsun, bıraktığı cami i îstanbulu tezyin eden cidden gü
zel ve mühim bir eserdir. Onu .
böyle harap bir halde bırakmak ayıptır ve bu haraplık daha da artmadan, bir çok kısımları gö çüp çökmeden tam ir ve ihyâsı el zemdir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi