• Sonuç bulunamadı

Çirkin basın, çirkin yazar:Peyami vakası:Dünü-bugünü ile Peyami Safa:Peyami'nin sonu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çirkin basın, çirkin yazar:Peyami vakası:Dünü-bugünü ile Peyami Safa:Peyami'nin sonu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O m a t m a z e l V O K A M V A M V » f i . LAI.ISI PE YAM İ SAFA

P

eyami işe şiirle başlamıştı. Sonra gazeteci, sonra romancı oldu. El. ir tutulabilir tek yönü yine de sanat, çıngıdır, diyebiliriz. Romanlarında m *, tapsişik olaylar, bunalımlar, hastahc önceleri ön plândadır. Malzeme olarak orta karar bir romanoıdır. Gerçi ya- şamaya n tipler, fik tıf olaylarla, geli. şen roman dünyamız içinde sağlam bit muhteva potansiyeli yaratmaktan u. zaktıı. Ama çok ilkel de olsa roman tekniğinde gösterdiği çabalar bir araş, tırma niteliği göstermektedir. Bizim buradak işimiz Peyami'nin edebî de. ğerinı eleştirmek değil. Biz üstadın eserleriyle kendi kişiliği arasında doğ. rudan doğruya ya da dolaylı ilgile: buluyoruz. Onun romanları bu bakım ­ dan biı otobiyografi gibidir. Zaten, sayialarca uzayan o felsefi spekülis. yorv ir roman kişilerini bir noktadan soc a siler ortayaaçetrefll bir m onolog çıl ar. Peyami'nin hayatındaki abesi, dengesizliği, fikirlerindeki köksüzlüğü, kararsızlığı romanlardaki kişiler eni. ne boyuna yaşarlar. O, felsefi davrâ] niş oıarak Pirandello’nun pratik ya. şam ı olarak Pitigriili’nin arasında sal­ lanıl duruı. Aslında dikkat edilirse Peyami Pirandello’ya «zenm ekte, Pi. tigniii ye tse ner plânda mahkûm o l. maktadır. Yukarda bütün davranışla' nnda yoğun ve kesin bir aşağılık duy. gu-tınun hakim olduğundan söz et" m .-tik. Matmazel Noraliya’mn K oltu ğu adlı romanında bu aşağılık duygusu­ nun kökü kendini belirtmiyor mu aca bar peyami cinsel sayıklamada* çıkı, yo Bakın Yassıadaiı Samet Ağaoğlu 194iı yılında Şadırvan dergisine yaz. dığı bir yazıda bu noktaya nasıl par] mak basmış. Yazı Matmazel Noraliya' n ır Koltuğu hakkındadır.

«Esasen romandaki bütün ruhî mü­ nasebetler cinsiyet problemi ve çıp. laldık tezahiiıü etrafında toplanmış, tır Burada m üellifin tenasül uzuvla, rı üzeriud., hassasiyetle durması dik. kat ııııza^Pıı celbedjyor. ¿Ueselâ fena insanları ' iHdütmçktea ve fışkıran kandan zevk alan sahte romaüzmalı Bursa Canavarının bacak arasındaki manzara uzu A uzun anlatılmakta vs bu manzaranın okuyucu üzerinde mu. hakkak bir tesir yapmasına çalışılmak- tadn »

Prynrıu çocukluğundaki doktorluk merakından olacak hastalık adlarım bo bol kullanır eserlerinde. Hastalık adlarının biı Tıevi kaba grameri iie ruhsal çözümlemelere girişir. Bu ç"j zümlemeler başarılı olmaktan uzak" derin olmaktan çok uzaktır. Ama ba kın ü.tmazeı Noraliya'nın K oltu ğu n ’ daı; -u ruhsal çözümleme Peyami'nin karikatür sanatına yeni imkânlar ka. zaııdıran bıçak gibi keskin yüzünü cani ndmmyoı mu karşınızda:

«A rtık çok yoruldum, önümde hata uçurumları var. Görüyorum. Düşebiü. riîn Muhakemelerimin doğruluğundan emin değilim. Bu balısi keselim. Zih. a ın laçka şeyle oyalıyayım. Birden yüze'kadar Fakat bir, üç - iki, dört üç Oes . dört altı . sekiz yedi . yedi! dokuz . sekiz, on . dokuz, onbir". Sal. dulları sayarmış, gelirmiş uykusu! Be­ nim tanıdığım dullar bir düzineyi bul. maz Çabucak biter. Bak yine zihnim Seline, ya kaydı. Bairam saymak zihn: b e1 i fikirden kurtarmıyor. Belâ fikn-, ys • musallat olan, belâ oian fikir...»

Bu dullar var ya, bunlar olsa olsa Mr r i'nm dutlarıdır.

• ; İNGOZ HKCA1 CI VAMI SAFA

Peyam i’ nin edebi sürüvenleri olduk, ça !. yeeanlıdır. Başlangıçta kendisin: ik y e üvırmıştı. Önem verdiği yazıla, nnöa Peyami Safa imzası kullanıyor önem .-ermediklerini de Server B e li

diye bitiriyordu. Bu gayet tabiî bir şeydir. Bir çok yazarın talana adlarla götüldüğü olmuştur. Ancak Peyami'. nîu bu çifte adı ik' türlü kişilik ya. rat ran va başladı Server Bedi. Peyamî Safa’ya kafa tutuyordu. Söz gelim ! Peyami Sefa alılâk dersi veriyoı. Ser. ve Bcd- ahlâk bozan romanlar y a zı­ yordu. Belki de üstad o sıralar «düa. 11 -i i’ felsefelerde spekülâsyon yaptığı ■om ou çekişmeye, bu zıtlığa önem ve n iyoicHı Sonra sonra Server P . i adını kullanmamaya başladı Bunun iki srla-bi olabilir.

a «Hüdainabit» fikrî potansiyeli dü alisi platformdan moııis! platforma İn' kal ediyordu.

"■i Us'ad artık Peyami Safa oiarak d« asgari bîr fikiı ahlâkı «ev vesini ro e. -dığı için Server Bedi tıin geıeğt

ÜLKE

G eçen sayım ızda P ey a m i Fafa'nın 1950 y e k a d a r y a zdığı y a ­

zılar üzerinde bir gezinti ya p m ıştık. Bu

say ım ızd a gezintiyi

1960 a kadar g etir iy o r ve P e y a m i’yi bitiriyoruz.

PEYAMİ'NİN SONU

kalmıyordu.

Her neyse, bizim asıl sözümüz o de. gel. Peyami'nin Pirandelio’dan aşırdı. * ı bir hikâyeye nasıl kendi imzasını attığını anlatacağız. Sevimli hırsız Cingöz Recai'nin metodlarmı kullana, rak Peyami evrende bir gün çok sev. Oıgı Italyan Yazan Pirandelio’dan bir hikâye çevirmiş, hikâyedeki kişilerin adlanın Türk adı yapmış sonra da altına şu imzayı atm ıştı: Server Bedi.. Gerçi o sıralarda üstad, Peyami Safa olarak Server Bedi haylazının yaptık, iarıyia kendini öyle pek sorumlu tu t­ muyordu ya yine de ortada bir hır. sizlik vardı. Ceza Kanunu deyimiyle sirkat.

PırandeUo'nun «öteki evin ışığı» adlı hikâyesi şöyle başlıyordu: «F uliio Buu, o odayı, aşağı yukarı iki aydan, beri kiralamış bulunuyordu. Eski man tiplerinden bir ihtiyar kadınca, ğız olan ev sahibi Sinyora Nini ve ev! tenrnemiş geçkin kızı, onu hiç görmüş yorlardı. Sabahları erkenden evden çıkıyor ve gece geç vakit dönüyordu. Onun bir bakanlıkta çalıştığım , hatta avukat olduğunu biliyorlardı, işte o kadar.»

Server Bedi imzalı «K aışık i evin ışığı» adlı hikâye Resimli Hikâyeler Dergisinin 55. sayısında yayınlanmıştı. O da şöyle başlıyordu:

«Ferit Şakir bu odayı iki ay evvel kiıaiamıştı. Ev sahipleri Madam Mari iyi kalpli, fakat hesabım bilen bir kadın ve kızı, on dokuz yaşlarında Evantiya, kiracılarının yüzünü hiç gör­ müyorlardı. Ferit, her sabah güneş doğmadan evden çıkmayı ve g&ceieyin gelmeyi adet edinmişti. Ev sahipleri onun adliyede olduğunu biliyorlardı \e biliyorlardı ki, Ferit avukattır. Fa. kat, bütün bildikleri bundan ibaret.»

Bu konuda fazla sözün gereği yok sanıyoruz. Hikâye sonuna kadar aynı devam edip gidiyor.

• » . P. ¡SIN O V G tC Ö sii C. H P. NIN Y ERG İC İSİ PEYAMİ SAFA 1950 de C. H. P. seçimleri kaybet, misti. G sıralarda Peyami Dlus Gaze. tesinden çıkarıldı. Bir süre boş kaldı" Sonra M illiyet Gazetesine girdi. Bu gazeteıeki ilk yazısı «Helva, halva* başlığını taşıyordu. Milliyet'teki ve da. da sonra girdiği Tercüman Gazetesi’n deki fıkraları ile D. P. nin politik tu. tumuna bitişik bir yola girdi. Sanki D. P. yi alaya alan o değildi. Sanki kısa bir süre önce C. H. P yi göklere ç.karan o değildi Kaleminden kan damlıyordu Oysa C H P . haklı duru­ ma geçmiş, D. P. Yurt için tehlike-l bir yola girmişti, Peyami için bunlar önemli şeyler değildi. Allahın izni ve Menderes’in müsaadesi ile her sabah

yatağından kalkar kalkmaz ucu son derece sivri bir kalemle hak, felsefe, dil politika, komünizm, enflasyon nez. ie v. s. gibi konularda zehir gibi .ya. zılar döktürüyordu. Gün onundu.

Aşağıya aldığım ız pasajlar onun bu yoldaki durumunu gösterir. Gerici akımların temsilcisi olarak lâikliğe ateş püskürüyorüu.

«Adnan Menderes'in dünkü gazete. lerde çıkan demeci hak ve hakikalın bir şaheseridir. Bizde lâikliğe hiç bir lâik memleketin vermediği çarpık bir mana verip dini siyasete karıştıranlar Sayın İnönü gibi düşünenlerdir.» (T er Cüman 1960)

D. P. diktatörlük düzlemine girdik, çe Peyam i’deki faşist eğilim ler yeniden canlanıyor, vücudünün bir yeriiıde, belki de sağ omuzunda korkunç bir kıl büyüyordu.

«D isiplin» diyordu Peyami Muiıale fet ezilmeliydi. Ona göre bir tehlike vardı. Tehlike kelimesini diline per. senk etmişti. Bu tehlike herhalde yı kıntıya giden devletin yeniden kurul­ masını isteyen bazı namuslu yurtdaş. lavdı. Yine 1960 yılında Tercüman Ga_ ze.esinde, 27 Mayıs'tan 5 ay önce şu satırları yazıyordu. O günlrrde bu sa U rları kaleme almak. Şu türlü zik ] zaklar çizen hayatının en kara lekesi olarak alnında kalacak ve hiç sılinmi yeeektir. Peyami 27 Mayıs aydınlığına karşıydı D. P, yi savunurken bakın ne'er de diyebiliyordu.

«Dedikodu, mübalâğa, palavra, iftl. ta almış yürüyor. Vicdanlar aldatılıyor." mahkemeler şaşırtılıyor, emniyetleri en

DÜN

cumhurTyeT

BUGÜN

İnönü D S ı Uşakla Tccavûae Uğradı

t İ lt a y s a ta ¿Ifv

?« $#prisri*

«¿ildi

ÎNONU UŞAK’T A TAŞ YAĞMUR _ _ _ • • _ _ P I'D A HAZIRLAN AN B Ü YÜ K SU

1 1 İ ^ . I İ H A L E S İ İLE NETİCESİZ KAL I I I 3 X 1 Y A Y IN Y A SA K LA RI YÜZÜNDEN.

I n LA B ' SOküAKi CUM HURİYET D A K İ FOTOKOPİ İSE H AYAT B İNDEYM İŞ G İBİ A Y N I TARİH E İSABET EDEN S A YISI LERINI BOL RESİMLERLE Y A Y IN L IY O R BUNA BİRSEY

UNA TUTULDU. İZM İR'D E HADİSELER OLDU. TO FKA İKA ST TEŞEBBÜSLERİ. VATANSEVER SU BAYLARIN Mü" Dİ. T Ü R K BASININDA HER GECE Y A R IS I GÖNDERİLEN GAZETELER BİRÇ O K SÜ TU N LAR IN I BEYAZ Ç IK A R T T I GAZETESİ FO TO KO PİSİ BUNU TE S PİT ED İYO R SACi" MECMUASININ. O, T Ü R K İY E 'D E HERŞEY Y ER Lİ YE* NDA LİZ TA Y LO R 'U N DÖRDÜNCÜ KOCASI İLE FLÖRT*

D İYECEĞİM İZ Y O K ..

İ Z - S İ - Y ı ____

mm

p

i H

i .

■ , ^ V."y/v';' \

-••g-' ~ FAKAT İH T İL Â L OLMUŞTUR KAPAKLAR. SAYFALAR BİRDEN İH T İL Â L DESİM LERİYLE DONATILMIŞ SA N K İ H AYAT MECMUA SI G İR İŞ T İĞ İ B I T I K MÜCADELEYİ YÜZÜNÜN AKI İLE BAŞARMIŞTIR. İS TİK LÂL MÜCADELESİNİ ÎNONU SL Z TAM AM LAM AYA BİLHASSA D İK K Â T VE İT İN A GÖSTEREN BU MECMUA. İHTİLÂLDEN SONRA LOZAN YILDONU MÜNE GENİŞ YER V ERM İŞTİR. SAĞDA GEÇEN SENE LOZAN GÜNÜNE İSABET EDEN SA

Y IN IN 22. SAYFASI.. BU SAYFADA HAFTANIN EN ÖNE MLt HADİSESİ SUKARNO Y A VERİLEN BALODUR SOL D - K I İSE BU Y I L LOZAN GÜNÜNE RASTLI YAN HAYA T I N 22. SAYFASID IR.

SAYFA : 14

(2)

Iğtr ithamlar altında bırakılıyor. Tehlikeyi görelim. Tehlikeyi gören­ leri, m illî disiplini, emniyeti şir&zeyi korumak isteyenleri destekliyelim.»

Peyam i'nin sözünü e ttiği tehlike 27 Mayıs devrimidir. T a da hiç değilse gemokratik. namuslu bir idarenin ku_ jülroasıdır. Bu bakimdan bu adaaıın bâlâ lâi söylemeğine meydan bırakıl ması şaşılacak bir şeydir.

• O K Tü LtJ Ö D E N E K İL E P E Y A M İ SAFA

Nadir Nadi'nin Prototip diye andığı Peyami toplumumuz için bir yazısında s OsmanlI» diyordu. Türk M illetinin henüz oluştuğuna kani değildi. De. terlerimizin, fikirlerim izin OsmanlI de. |e ileri ve fikirleri olduğuna kaniydi. Ama çıkardığı dergiye «Türk Düşün, eesi» adını vermişti. Aslında derginin Türk'le de düşüncesiyle de pek ilgisi yoktu. Sayfalarını cinsiyete ilişkin yazılar. k ö‘ ü şairlerin şiirleri, bir de plâstik sanatlara değinen çeviriler dolduruyordu. Okunmayan bir der. giydi. Satılmıyordu, Ama Peyami, der­ gi sahibi olarak meşhur örtülü öde. bekten faydalanmanın yolunu bulmuş, tu. Demir elli Başbakanın em riyle resmî daireler de abone olunca işler yoluna girdi. Peyami artık memnundu. Yüzünü her sabah ortaçağ zehrinde dinlendirilm iş bir hırsla biliyor Ter. cüman'da başyazılar yazıyor ve Alla, hma dua ediyordu.

Burgonya otelinde Cyrano de Be.-, gerac gibi kendinden emindi.

• 27 M A Y IS T A N SONRA PEYAM İ SAFA

Ama ne oldu? 27 Mayıs devrininim kılıcı eski çağın karalarını, pisliklerini bir kerede kesti afeti. Olanları hep bl. liyoruz, D. P. geride kaldı. Tahkikat Komisyonları. Menderesler, Pazarlıklar, Tüı-k Ulusuna karşı girişilen sabotaj­ lar hep geride kaldı. K ü fü r geride kal. dı. Yalan geride kaldı. Biliyoruz hep

Peki ya Peyami Safa n'oldu? Y'assıadaya mı gönderildi? Hayır. intihar mı etti? Hayır. Kaçtı nu? Hayır Sustu mu? Hayır.

Peyami ne onu, ne onu ne de onu yaptı. Suratına bir kaç kin çizgisi da. ha ekliyen bir sarsıntıdan sonra M illi Birlikçi oldu. Yani D. P, nin aley_ hine döndü. D iyebiliriz ki üstadın en samimiyetsiz dönüş ya da dönmüş görünüşü bu sonuncusudur. Şimdi gü. ya partiler üstü ol arak M illî Birlik Komitesini tutuyor.

«Türkiye'de seviyeli bir hak ve hür. riyet nizamı kurmaya çalışan 27 Ma. yıs tnkilâplannın yüksek emelleri ger­ çekleşinceye kadar huzur ve sükûnu koruyacak örfi idareye, in kılâp Mah. kemelerine, basın ahlâk yasası ve şe_ ref divanına selâm!» (Havadis, 1960) Şimdi Peyami, Havadis Gazetesinde KCKU sy.v®u.n taktikçisi rolünde. Millî B irliği

tutar

görünüyor. Ama alttan alta D. P. hin politikasını r m rütüyor. Sessis ve derinderî gittiğini tanıyor.

• PEYAM İ ADINDA B İR İ TA T A R A T IT İR I

Peyam i aslında ciddiye alınacak bir Adam değil. Ama soysuzluğa uğramış bir fik ir kişisinin marjinal örneği oldu, ğu için kendinden ■ söz ediyoruz. Biz Peyaminin kişiliğinde eski kuşaktan kötü bir kesite ışık tutuyoruz. Ayrı, ea Peyami ciddiye alınacak bir adam değil ya bugün içinde bulunduğu, muz durum aşırı derecede bir ciddi­ yeti gerektirmektedir. Peyam i kötü iş. ler karıştırıyor. Devrimi zedelemek is. tiyor. Devrim düşüncesine düşmanlı, ğmı fiile döküyor. Samimî değildir. Kinle doludur. K ü flü n aksiyonu dür. Devrime karşı bir davranışın yüklenicisidir. Onun için dikkatli ol, mak gerek.

Ama Peyam i'nin bugünkü aksiyonu kendinden değil, o durumdan, o dav. ran işi an geliyor. O durum bitecek. Peyami yine Peyami olacaktır. Her iyi şeyin antitezi halinde, fakat aksiyon olarak bir kör barsak gibi fikir haya­ tım ızda Peyami İlkler edecek. Sağdaı sola soldan sağa sallayıp duracak.

Herkes yine onu eski çerçevesi İçin, de anacak:

«Peyami adında biri Tatara litiri.»

Referanslar

Benzer Belgeler

görünüyor. Korkarım, Sayın Yılmaz’m ken­ disi, duyduğu büyük infialin etkisiyle Prof. Arsel’e karşı “seviyesiz ithamiar”da bulun­ maktan kendini alamamış.

根據疾病管制局的統計,2010 年經由傳染病通報機制所獲得的 HIV 感染人數為 1,798 人。HIV

(p=0.417) JAK2 mutasyonu negatif olan hastalarda trombosit fonksiyon bozukluğu (ADP, kollagen, ristosetin ve epinefrine olan bozulmuş agregasyon yanıtı) oran olarak

[r]

Suların dezenfeksiyonu aşamasında ve özellikle dirençli mikroorganizmaların eliminasyonu söz konusu olduğunda, gama ışınlama kesin sonuç veren, enerji ve

Each year 48 million cargo containers move among the world’s sea ports and only a small fraction are thoroughly inspected. This means that seaports are

Sultan Süleyman, payitahtın levazım ikmali ve muhaberesi için çok önemli gördüğü Çekmece Köprüsü’nün yeniden yapılmasını Mimar Sinan’a emretti ve

beklenmedik bir şey • İnönü dolu bir kadehle yanıma geldi ve, Karakız, benim elimden bir şampanya içer misin?’ diye sordu.. Alkol kullanmadığım halde şampanyayı