• Sonuç bulunamadı

Dünyanın ilk korsan kruvazörü:Gazi Hamidiye'nin şanlı maceraları:Rauf Bey tam manası ile doğuştan gemicidir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dünyanın ilk korsan kruvazörü:Gazi Hamidiye'nin şanlı maceraları:Rauf Bey tam manası ile doğuştan gemicidir"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İKİ *■/ t - i

.-D Ü N Y A N I N

I, LK K O K S A N

K K U V A Z Ö K U

SZİHAMİDİ Y EN İN E

(acem farı¡

ÍA

&

w rm K tm m S tt- 1« 75 — D e r le y e n : CKM A U fcD p iN S A K A Ç O O L , p

latif ley fa® manâsı ile

doğuştan gemicidir

«Mürettebatça zayiatuunwi Oazze’ de kazazede filika efradından dört neferin mağrukan şahadeti ve biri Porstsait hükümet hastahanesinfle tifodan; diğer ikisi Şam hastaba- nesinde zatürrie hastalığından ve­ fat eyleyen ceman yedi r.eferden İbaret olduğunu ve tekmil hare­ kât ve muharebatta maddî -zayia- tımızın biri Kaleisultaniyede, diğe­ ri Beyrut limanında zayi edilen iki adet demirle Gazze’de kazazede o- Ian bir filikadan ibaret bulundu­ ğunu, kruvazörü hümayunun sair kısımlarında kayde şayan zayiat ve haşarat bulunmadığını arz ve do­ nanmayı hümayun kumandanlık vekâletinin Kaleisultaniyeden hu­ rucumuzu emredetj muhtırası su- retile -Şıra, Şirkin bombardımanla­ rında ve Beşparmak müsademesin­ deki vaziyetleri gösteren plânlarla ■cephane sarfiyat mevcudunu nıiS- beyyin cetveli leffen (ilişik olarak demektir) takdime ietisar eylen m ferman».

«Hamidiye kriivazörü hümayunu süvarisi» «Korvet kaptanı ilüseyin Rauf»- «Mühür»

Yerinde bir hayranlık vesikası 1914-18 Birinci Dünya Savaşına gelinceye kadar, yirminci yüz yıl­ da hiç bir gemi Türkün ıHnırrdi- ye» kruvazörü kadar kendinden bahşettirmiş değildir. Vakıâ 1904 Rus - Japon savaşında da Japon deniz kuvvetleri kendinden kıt t kat .üstün kudretteki Çarlık Rusyası­

zım azametli armadalarım birbiri peşi sıra da korkunç yenilmelere •sürüklemişler, bu yüzden HHiin dünya gemicilik âlemini kendile- --rinden bahsettirmeğe muvaffak ol­

muşlarsa da «Hamidiye» gibi tek bir kruvazörün, zırhtan tamamile -mahrum, alelade bir muhafazalı harp vahidinin, bu derece cüret« kârâne teşebbüslere atıldığı görül- nvemişti. Bu yüzdendir ki, Japon­ lar ; bile : yiğit «Hamidiye» yi can­ dan takdir etmişler, onun parlak . basanlarına imrenmişlerdir.

Bu iddiamızın el ile tutulur bir delili olmak üzere de meşhur mtis- liimân sşyyah. ünlü İslâm bi'ginî olup Japonyada uzun müddet kal­ mış olan Şeyh Reşit efendinin «A- sârı .ilmiye Kütüphanesi ve «Se- bilürreşat» dergisi sahibi sayın Eş- ..r.ef Edibe gönderip sayın.Eşref E - dip tarafından 9 birincikânun 939 tarihile sayın Rauf Orbay’ya ileti­ len aşağıdaki .vesikayı aynen ibret nazarlarınıza arz ediyorum: .. . «Muhterem efendim, . ... ‘

«Jap.onyada neşri işlâm İle rnef- gul seyyahı şehîr Abdürreşit İb­ rahim efendiden aldığım bir mek­ tupta zâtı âlinizden bahseden şu kâğıdı da leffetmiş. B ir hâtıra ol­ mak üzere, kaydedilen bu müsa- habeyi leffen takdim ediyorum. Yüksek fazilet ve şahametinizin Ja pon amiralleri tarafından da maz- harı takdir olması bütün Türkler için mücibi mefharettir. Arzı ihti,- râmat eylerim efendim. 9 bırincı- kânuri 1939»

«Istaibul Âsâfı İlmiye Kütüpha­ nesi sahibi: Eşref Edip».

if: 4: . «Eşref bey,

_,«Bendehaneye dün akşam-eski dostlarımdan amiral «K-âbutaki» ,nsm zat gelmişti,- Aramızda uzun bir müşahebe cereyan etti, siyaset kapılarını açtık, kapadık. Söz sırası Bahrişefitten «Hamidiye» ile Rauf beye geldi. Müşarünileyh, Rauf hey .hakkında mühim. sitayişlerde bu­

lundu. Tabiîdir ki, her ikisi husu­ sunda benim malûmatım gayet ba­ sit, amiral, Rauf bey hakkında şu sözleri sarf etti:

«— Bahriye tarihinde nazîri (ben zeri demektir) sebkatetmemiş bir korsanlık, belki bir fedakârlık,.. Ben o Hadiseden sonra Bahrisefide Bahri Rauf, Bahri Hamidiye (Rauf denizi, Hamidiye denizi) diyeceğim geliyor. Anlaşıldığına göre genç kahraman orta denizin her cihetini karış karış biliyormuş. Gemisine de itimadı gayet büyüktü, maneviyatı ••fevkalâde -kuvvetli, tam mânâsile gemici, fıtraten gemici, gemicilikte

büyük bir maharet ibraz etmiştir. Zaten Türk milleti gemicilikte bü­ yük bir imtiyazı haizdir; dedi, «Er- tuğrul» a (1) nakli keâlm etti:

«— Bizim hocamız derdi ki, de­ nizde bahriyeli gemiden ziyade ken dine itimat etmeli, Osmanlı gemisi gayet güzel gemi, lâkin pek eski, muharebede kazanı da zedelenmiş. Belki biz o gemi ile denize scıİ- mayı da cesaret addederiz. Türkler İstaııbuldan Japonvaya kadar pel- di’er! Hocamız böyle der, tebessüm ederdi...

«Amiral de bir güldü, benim koltuklarım kabardı. Kendisine de­ dim ki: Bizim Türlç bahriyelile­ rinde bir söz vardır: Asker için kara ile denizin farkı yoktur der­ leri... G da dedi:

«— Doğru, doğru... Benim Türk milletine büyük hürmetim var. Ho­ cam da her zaman Türkleri methe- derdi! buyurdu. Ben de bu hava­ disi sana yazmıya karar verdim.»

( «Reşid»

«Hamidiye» talihli ve uğurlu

gemi ..

Bu tefrikaya baslarken «Hami­ diye» yi talibi yaver gemiler lis­ tesinin tâ başına kaydetmek gerek­ tiğini söylemiştim. Gerçekten bu zarif ve cesur Türk krüvazörü her bakımdan Türk babriyesi için hem şerefli, hem uğurlu, hem de iyi talihli bir harp vahidi olmuştur. Bu yüzdendir ki, onu yalnız, yuka­ rıda bahsi geçtiği gibi, Japonlar değil, bütün dünya denizci millet­ lerin kalburüstü gelen gemicileri övmüşler, hayranlıkla anmışlardır: Almanlar, tngllizler, Japonlar, Fran srdar vesaire vesaire... Hülâsa Türk donanmasında biç bir gemi yiğit «Hamidive» kriivazörü kadar haklı bir şöhrete kavuşamamıştır.

(Arkası var)

(1) Japon amiralinin bahsettiği «Ertuğrul» 1861 yılında İstanbul tersanesinde yapılmış (2345) tonilâ­ to hacminde, üç direkli, tek bacalı ahşap ve köhne bir Osmanlı firka­ teyni idi. İkinci Sultan Abdnlha- mid, Japonya imparatoruna nisan­ lar ve bir takım hediyeler gönder­ meğe karar vermiş ve devrin en seçkin Türk gemicilerinden mürek­ kep bir mürettebatla bu padişah hediyelerini Japonya imparatoruna takdime memur heyeti bu ahşap ve köhne harp gemisile fırtınaları« nın dehşetile maruf bu sulara 1888 yılında yola çıkarıp göndermişti. Heyetin bşşında zamanın bahriye nazıKnın* daniadı miralay Osman bey adında İngilterede gemicilik tahsil etmiş bir kumandan, «Er­ tuğrul» un süvariliğinde de dev­ rinin en kıymetli, en usta deniz­ cilerinden Ali bey bulunuyordu. «Ertuğrul» daha yola çıktığının haftasında ârızalar göstermeğe baş­ ladı, Süveyiş kanalını geçerken cid di bir tehlike atlattı, dümeni kop­ tu, fakat süvarisinin ve mürette­ batının gayreti, ustalığı sayesinde sağ, salim Japon sularına varıp pa­ dişahın armağanlarını Japon impa­ ratoruna takdim edebildi. Türk ge­ micilerinin vekarlı ciddiyetini, di­ siplinli yiğtliğini o Uzak sularda ve Japon payitahtında da gösterdi. Fakat avdet yolunu tuttuğu va­ kit patlıyaıı gayet şiddetli bir fır­ tına yüzünden köhne tekne «Fu- nakora» kayalıklarına düşüp par­ çalandı, 50 Türk gemicisi şehit ol­ du. — C. S.

V E F A T

Bay ve bayan Jak Nahum ve kızı Edna, bay ve bayan İrrit Nahuır (Kanada anneleri, kayın valideleri büyük anneleri, teyzeleri ve akra baları olan

Dul Bayan

ESTER NAHUM’un

vefat ettiğini ve cenaze merasiminin 17 mart 1959 bugünkü salı günü saat 12.-30 da Büyük Hendek Neve Şalom Sinagogunda icra olunacağı teessürle bildirilir.

Cenaze Levazımatı Moskoviç Tel: 44 13.15 — 47 36 40 ,

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Schrödinger’in kedisi kübit (kuantum bit) denen iki durumlu bir kuantum sistemine örnek teşkil ediyor; kuantum durumlarının süperpozisyonu (üst üste binmesi) sadece

1 Kasım 1928 de Harf İnkılâbının kabul edilmesinden sonra, 1 Ocak 1929’dan itibaren Millet Mekteplerinin açılmasıyla her kesimden halkın yeni

Ancak Nice, nötron y›ld›zlar›n›n ilk olufltuklar›nda ötekiler gibi 1,35 Günefl kütlesinde olmalar›, daha sonra.. yak›nlar›ndaki y›ld›zlardan yuttuklar›

To prevent such a complication, bilateral radical neck dissection should be performed sequentially, but in the literature there is a case in which surgical PION is seen although

In the present case, TRUS was performed to the patient for initial evaluation, and it showed absence of left seminal vesicle and hypoplastic right seminal

Bu sohbetimizde Münire Dıranas, sevgi­ li eşi Ahmet Muhip Dıranas’ı şöyle an­ latıyordu: “ ...Bir duygu adamı idi.. İrade

Hasta ve sağlıklı bireylerin uyku ile ilgili olarak yaşadıkları sorunları, uykuyu etkileyen hastalıkları, çevrenin koşullarını belirleyebilmeli ve uyku kalitesini

İki grup karşılaştırıldığında hem çoklu hem de tek kosta fraktürü PTT grubunda anlamlı olarak daha azdı (sırasıyla p<0,001 ve p<0,001).. Eşlik eden intraabdo-