B/JB BAŞjfTA İS T A N B U L L U
/ > ZcMğtt .gece ahbaplarıyla m B beraber biz de başın- l l daydık. Oda, onun taV- ma zıt bir sükûn için deydi• Onu seven bir konser vatuar talebesi yavaş sesle son gününü anlatıyor, üç gün dür camie bitişik mahut kah veye çıkamadığmdcm bahsedi yordu. Duvardaki neylere acı içinde baktım. B ir daha hiç konuşmamak, azab-ı mukad desten nağmeler duyurmamak üzere susmuşlardı■ İçim bir tuhaf olmuştu doğrusu. O, şehrin gülüydü. Dostoyevski’- nin kahramanlarına yaraşır bu beton oda, fakir mefruşatı, a- çıldığı koridorun esrarengiz boşluğu içinde birdenbire rüya görüyorum zannettim. Hayır rüya değildi. Beni buraya ge tiren onun kahve arkadaşla rından ayyaş bir mütekaitti ve mezbelelik arasında dikka- le yürürken eski bir dost gibi omuzumu tutarak sarhoş man tığı ile:
— Demek bir daha kahveye gelemiyecek ha? demişti. Ya zık yahu. Neler söyledi bir bitsen f
Nereden de bulur çıkarırdı o lâfları?
Kötü bu dünya kötü. Neyzen’in ruhu bizim bu halimizle belki alay ediyor di ye düşünmeğe meyyal bir hal de yol arkadaşımı halka mah sus o geçici romantizmi için de bırakarak, üstadın son de fa Öksüre öksüre geçtiği yol lardan bata çıka hızla uzak:., taştım. ... ...
\ o \
y .(
C_ı
«V
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi