20 TÜRKİYE TURtNG ve OTOMOBİL KURUMU
K I Z K U L E Ş İ
Denizyolları İdaresinin muhtelif Avrupamemleketlerine ısmarladığı gemilerden, (Kızku- lesi) adı verilen, geçen gün gündelik gazeteler den birinde resmi çıkan araba vapurunun Fran sız tezgâhlarında inşası tamamlanmak üzere imiş. Bu vapur 38 otomobil veya 16 büyük kam yon alacak, üst güvertesinde 700 yolcu taşıya cak cesamette imiş. 12 buçuk mil sürati bulunan teknenin ön ve arkasında çift uskuru varmış. Hayırlısiyle gelir, görürüz inşallah!...
* ★ ■k
Kızkulesinin görünmediği yer var mıdır ki? Galata Köprüsünden geçerken; vapurla Bo- ğaziçine, Anadolu yakası iskelelerine, Adalara gidip gelirken; Istanbulun limana kuş bakışı ne zaretli semtlerinden bakarken gözümüze ilişme diği nokta yok.
Pazar günü Kadıköyünden dönüyordum; vapurda gençler dolu. Kızkulesi görününce lâfı tutturdular.
Niçin böyle deniliyor? Ne zamandan, Cene vizliler vaktinden mi kalma acaba? Denizin ora cığında kaya mı varmış, yoksa taşlardan temel
kurup mu yapmışlar?... Gençlerin lâkırdılarına kulak misafiri olurken ben de lâfa karıştım. Eve gelince birkaç kitap yoklıyarak bu yazıyı yaz dım:
Kızkulesi, Salacak iskelesinin ilerisinde, vaktiyle Yedikardeşler denilen kıyıdan takriben 180 metre mesafededir. Orada suların derinliği Üsküdar tarafında 6, Marmara tarafında 13, İs tanbul tarafında 24 metredir. Bu noktada de nizin dibi birdenbire yükselmiş, tümsek halini almış.
Kızkulesine AvrupalIlar öteden beri (Lean- dre kulesi) derler; Leandre, Grek mitolojisine göre: Çanakkale Boğazında, Nâra burnundaki Abidos kasabasının delikanlılanndanmış. Rume li sahilinde, Akbaş limanının bulunduğu yerdeki Sestos köyünde bir kıza gönül kaptırmış. Her akşam denize atlar, karşıya yüzer, sevgilisini gö rüp gerisingeri dönermiş. Gecenin birinde yü zerken takati kesilerek boğulup gitmiş.
Milâd’dan 472-485 yıl önce İranda saltanat süren Xerzes’in (Serhas’m) Abidostan Sestosa köprü kurdurup Pers askerini Küçük Asyadan Trakyaya geçirdiği tarihlere girmiştir.
İstanbul — Kız kulesi Le tour de Leandre â İstanbul
TEMMUZ 1951 21
Eski çağ tarihlerine nazaran: Atinalı Gene ral Aleiabados, Kapıdağ yarımadasındaki galibi yetinden sonra, Üsküdar karşısındaki bu kayalı ğa bir gümrük mevkii yaptırmış. Karadenizden gelen yelkenliler, taşıdıkları malların onda biri ni vermeğe mecbur edilmişelr!
Başka bir rivayete nazaran, yine Atina ge nerallerinden Hares, Büyük İskeııderin babası MakedonyalI Filip’in taarruzunu önlemek, Bi zanslIlara yardım etmek için Üsküdara varışın da, generalin karısı Damalis hastalanarak öl müş. Cesedini bu adacığa gömmüşler, BizanslI lar mezarın üstüne bir kule dikmişler. Damalis namını verdikleri kule îstanbulu fethimize kadar durmuş.
Görülüyora, burası kadar hurafe, masal, martaval karışmış bir mevki hemen hemen yok tur. Bizlerce Kızkulesi denilmesi yine bir efsane yüzündendir:
Gûya Fatih Sultan Mehmedin kızlarından birine fal bakan bir Çingene karısı, sultanın yı lan sokup öleceğini söylemiş. Tasaya düşen pa dişah, dört yanı su ile çevrili, muzır mahlûkat- tan hiçbirinin bulunmıyacağı bu daracık toprak parçasına bir kule bina ettirip kızını içine koy muş.
Kız o derece hasna müstesna ki dünyada bir tane; tazenin emsalsiz güzelliğini duyan bir Iran şehzadesi derdinden deli divane. Meclûbiyetini sembolik tarzda bildirmek maksadiyle, yolunu bulup bir demet çiçek göndermeğe muvaffak ol muş; demetin içine gayet zehirli bir engerek yı lan gizlenmişmiş.
Yılan, sultanı ısırmasın mı? Her nasılsa. Hızır gibi imdada yetişen Iranlı prens yarayı emip, zehiri kâmilen çıkarın dilberi ölümden kurtarmasına mükâfaten damatlığa kabul edil miş ve muradına ermiş.
Kızkulesi, fetihten sonra Boğazdan gelip ge çen gemilere geceleyin yol göstermek için fener kulesi ittihaz edilmiş. Çatısı ahşap olduğundan, bir fırtınada, yağ kandilinden tutuşup yanmış.
III. Ahmet devrinde (1703-1730) yukarı kısmı
da kagire tahvil kılınmış.
I. Mahmut (1730-1754) ve III. Osman (1754-1757) devirlerinde Sadrazamlık eden He- kimoğlu Ali Paşa, bir rivayete göre bir gün bir gece, diğer rivayete göre iki saat Kızkulesinde hapsedildikten sonra Kıbrıs adasına sürülmüş.
Hekimoğlu Ali Paşa iktidarı, dürüstlüğü, mertliği, tok sözlülüğü ile tarihte şöhretlidir.
Huzurda bulunurken birdenbire öfkelenen hün kâr:
— Bre herif, bana kafa mı tutuyorsun? Şimdi seni azleder, Hamal Aliyi Sadrazam yapa rım ! demesi üzerine paşanm dobra dobra cevabı meşhurdur:
— Hay hay devletlim; fakat o Hamal Ali Paşa olur, Hekimoğlu Ali Paşa olmaz!..
1830 da karantina usulünün Türkiyede ka bulünü mütaakıp, idaresi Tophanei Âmire Mü- şürlüğüne bağlanmış; Kızkulesi karantinahane vazifesini görmüş ondan sonra deniz fenerliği edegelmiştir.
Kazasker, eşsiz hattat, musikide de üstat Yesarizade Mustafa İzzet Efendi rahmetli hoş- sohbetliği, fazla mübalâğacdığı ile maruftur. Bir Mecliste yârenlik edilirken şiddetli lodostan bahis açılmış. Derhal kelâma âğaz eyliyen haz- retin şu menkıbesini naklederlerdi:
Bir ramazan günü merhum, Üsküdara bir ahbabına iftara gidiyormuş. Ansızın lodos fırtı nası kopmuş. Deniz dağlara çıkıyor, yısa boca çalkanıyorlar. Kızkulesi önüne vardıkları esna da iftar topu gürlemesin mi? Hazret oruçlu, tü tün tiryakisi; eünde çubuğu, çakmağı, kavı ha zır. Büyük bir dalga kayığı havalar havalamaz, Kızkulesinin direğindeki fenerin kapağını açıp, çubuğunu yakıp orucunu bozmuş...
Sermet Muhtar ALUS