• Sonuç bulunamadı

Marital Adjustment

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Marital Adjustment"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Evrim ERBEK *, Emrem BEŞTEPE *, Hülya AKAR **, Nezih ERADAMLAR ***, R. Latif ALPKAN ****

ÖZET

Karşılıklı etkileşen, evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birliği yapabilen ve sorunlarını olumlu bir ş ekil-de çözebilen çiftlerin evliliği uyumlu bir evlilik olarak tanımlanır. Dolayısıyla; mutluluk, doyum ve beklentilerin gerçekleşmesi, evlilikte karşılıklı uyum ile mümkündür. Bu nedenle klinisyenler kadar araştırmacılar da evlilik kalitesi ve evlilik uyumunun araştırılmasına giderek artan bir ilgi duymaya başlamışlardır. Bu alanda ülkemizde daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu yazıda, Batı literatüründe ve ülkemizde eşler arasındaki uyum hakkındaki çalışmaların gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Anılan çalışmalarda; sorun çözme becerisi, karşılı k-lı iletişim, bağlılık, aşk ve yakın olma gereksinimi gibi evlilik uyumunu etkileyebilecek olas ı etkenler özetlenmiş -tir. Ayrıca çiftler arasındaki uyumsuzluğ un çocukların davranışları üzerine etkileri tartışılmıştır.

Anahtar kelimeler: Evlilik uyumu, evlilik, sorun çözme şünen Adam; 2005, 18 (1): 39-47

ABSTRACT Marital Adjustment

Couples who communicate with each other, agree on many marital and family issues and solve problem cons-tructively are described as maritally adjusted; consequently happiness, satisfaction and fullfillment of expectati-ons are possible only by mutual adjustments in a marriage. Therefore, clinicians as well as researchers have be-come increasingly interested in the quality and accord of marriage. And in this area there is a growing need for studies in our country. The present paper aims to review the major approaches and empirical studies on marital adjustment in western cultures and our own culture. In this review, the probable factors that can induce marital adjustment such as problem solving ability, mutual communication, intimacy, need of love and proximity have been summarized. Moreover, marital maladjustment and its effects on children behaviour have been discussed. Key words: Marital adjustment, marriage, problem solving

Evlilik Uyumuna ilişkin Kavramlar ve Ku-ramsal Yaklaşımlar

Evlilik ilişkisi, evlilik doyumu, evlilik mutlulu-ğu ve evlilik uyumu gibi kavramlar, pek çok araştırmaya temel oluşturmuştur. Yalnız psiki-yatrist ve psikologlar değil, farklı bilim dalların-

dan mensup pek çok bilim adamı da konuya ilgi duymaktadır. Farklı uzmanlık alanları çerçeve-sinde bu kavramları temel alan çok sayıda araş -tırma yapılmaktadır.

Sosyal bilimciler tarafından bir evliliğin nasıl iyi bir şekilde işlev göreceği ile ilgili birçok te-

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 12. Psikiyatri Servisi, * Uzm. Dr. Ass. Dr., *** Şef Yrd. Uzm. Dr., **** Şef Uzm. Dr.

(2)

Evlilik Uyumu Erbek, Beştepe, Akar, Eradamlar, Alpkan

tim kullanılmıştır. Genel olarak evlilik iki basit şekilde değerlendirilir: İlk terim evliliğin iptali, boşanma, aynlık, terk etme gibi konulan içeren evlilik sürekliliği kavramıdır. Sürekliliği olan bir evlilik eşlerden birinin doğal ölümü ile son-lanır. Istikrarsız bir evlilik eşlerden birinin ya da her ikisinin isteği ile sonlandınlır. Diğer bir te-rim ise, eğer evlilik devam ediyorsa evlilik kali-tesi kavramıdır. Bu kavram evlilik süresince ev-lilik ilişkisinin nasıl olduğu, eşlerin bu konuda ne hissettiği ve bu durumdan nasıl etkilendiği ile doğrudan ilişkilidir. Evlilik uyumu, evlilik do-yumu, mutluluğu, evlilik bütünlüğü kavramları evlilik ilişkisinin kalitesini tanımlamak için kul-lanılan kavramlardır. Evlilik kalitesi kavramı evlilik doyumu, evlilik uyumu ve evlilik bütün-lüğünü de kapsayan genel bir kavramdır ( 1 ). Ev-lilik kalitesi, evli çiftlerin ilişkilerinin öznel de-ğerlendirilmesi olarak tanımlanır. Yüksek evli-lik kalitesinin, iyi uyum, yeterli iletişim, evlilik ilişkisinde yüksek doyum ve mutluluk derecesi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir ( 1 ). Evliliğin niteliğini yordamada uyumun daha önemli oldu-ğu düşünülmektedir. Bu nedenle evliliğin niteli-ğini değerlendiren çalışmalarda sıklıkla çift uyumunu değerlendiren ölçekler kullanı lmakta-dır. Tüm bu kavramların nasıl tanımlanacağı ya da nasıl ölçüleceği konusunda henüz bir fikir birliği olmaması nedeniyle, bazı araştırmacılar nasıl adlandınlırsa adlandırılsın ya da nasıl öl-çülürse ölçülsün, bu kavramların içeriklerinin benzer olduğu ve her birinin etkileşimi ve tu-tumları betimlediğini ileri sürmektedirler. Özel-likle evlilik uyumu ve evlilik doyumu kavramla-n, aralarında yüksek korelasyon olması nede-niyle çok sık birbirine kanştınlmakta ve eş an-lamlı olarak kullanılmaktadır. Doyumlu çiftlerin aynı zamanda uyumlu çiftler olduğu belirtilerek bu iki kavramın birbirinden farklı kavramlar ol-madığı ileri sürülmektedir. Buna karşılık bazı araştırmacılar ise, bu korelasyon katsayısının böyle yorumlanmasının yanlış olduğunu ileri

sürerek doyum ve uyumun iki farklı kavram ol-duğuna işaret etmektedirler (2).

Görüldüğü gibi çok boyutlu olan eşler arası nda-ki uyumun, nasıl tanımlanması ve neleri kapsa-ması gerektiğine ilişkin görüş ayrılıklar' 1900'lü yılların sonuna kadar sürmüştür ve bu tartış ma-lar halen devam etmektedir. Dolayısıyla evlilik ilişkisi incelenirken, kavramların tanımının çok iyi yapılması ve eşler arasındaki uyumun, çatış -manın ve doyumun farklı kavramlar olduğunun anlaşılması gerekmektedir (2,3 ).

Birbiri ile etkileşen, evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birliği yapabilen ve sorunlarını olumlu bir şekilde çözebilen çiftlerin evliliği uyumlu bir evlilik olarak tanımlanır. Evlilik uyumu ayrıca çiftlerin uyumlu birlikteliklerinin sonucu olarak evlilik hayatındaki memnuniyeti ve mutluluğu da tanımlar. Bu noktada daha ge-nel bir kavram olması nedeniyle evlilik doyumu ile karışır. Oysa ki çift uyumunda, evlilik doyu-munda olduğu gibi bireylerin öznel algısı aralarındaki ilişkinin niteliği değ erlendirilmek-tedir. Bu nedenle evlilik uyumunda eşlerden her birinin iyi bir ilişki sürdürebilme kapasiteleri de önemlidir (4). Eşler arasındaki çatışma; eşler arasındaki sözel ve fiziksel saldırganlığı tanı m-lar (2,3 ). Evlilik doyumu ise bireylerin iliş kileri-nin tüm yönlerinde hissettikleri öznel mutluluk ve hoşnutluk duyguları olarak tanımlanmaktadır

(5).

Evlilik Uyumunun Ölçülmesi

Ülkemizde evlilik uyumunun ölçümü amacıyla Çift Uyum Ölçeğinin kullanıldığı çalışmalarda demografik değişkenlerle evlilik uyumu arası n-daki ilişkiler incelenmiştir. Tutarel Kışlak ve Çabukça yaptıkları çalışmada demografik değiş -kenler ile empatinin evlilik uyumunu yordama-daki katkılanm araştırmış ve cinsiyete bağlı ola-

pecya

(3)

rak empati puanları arasında fark olup olmadığı -na bakılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, empatinin evlilik uyumunu yordayan anlamlı bir değişken olduğu, empatiyle ilişkinin niteliği ara-sında olumlu bağlantının olduğu ve empati pu-anlannın cinsiyete bağlı olarak değişmediği be-lirlenmiştir (4).

Eşler arasındaki uyumun ölçümüne ilişkin ma-kalelerde görüş aynlıkları ve farklı yaklaşımlar yer almaktadır. Bazı araştırmacılar, eşler arası n-daki uyumu ölçerlerken, eşlerin evlilikleri ile

ne hissettikleriyle ilgilenmişler ve eşler ara-sındaki uyumun belirleyicileri olarak eşlerin ev-lilik doyumu ya da mutluluğuna ilişkin bizzat kendilerinden aldıkları bilgileri kullanmıştır (2). Bazı araştırmacılar ise, eşler arasındaki uyumu, eşlerin ayrı ayrı duyguları olarak değil de, eşler arasındaki ilişkinin bir özelliği olarak değ erlen-dirmiştir. Anılan araştırmacılar eşler arasıdaki uyumu ölçerlerken iletişim ve çatışma gibi iliş -kinin kapsadığı özellikleri kullanmıştır (2,6). Son yıllarda ise Johnson, Amazola ve Booth (1992), eşler arasındaki uyumun doğasını ve eşler ara-sındaki uyumun durağanlığını anlamak için evli çiftlerle 8 yıllık zaman içinde üç kez görüşme yapmıştır. Yaptıkları analizler sonucunda, eşler arasındaki uyumun nasıl ölçülürse ölçülsün kiş i-lik özeli-likleri kadar durağan olduğunu belin-mişlerdir. Ayrıca, araştırmada eşler arasındaki mutluluk ve etkileşimin zaman içinde azaldığı, boşanma eğilimi ve anlaşmazlığın ise değiş me-diği görülmüştür (2,7). Erel ve Burman (1995) ise, yaptıkları meta-analiz çalışmasında eşler arasındaki uyum ile ilgili olan araştırmayı ince-lemiş ve bu çalışmaları 3 boyuttan birine yerleş -tirmişlerdir. Bu boyutlar aşağıda belirtildiği gi-bidir:

1) Eşler arasındaki doyum (eşler arasındaki uyu- mu; ahenk, doyum, gerilim çerçevesinde olum- lu ya da olumsuz olarak değerlendiren çalışma-

lar).

2) Eşler arasındaki çatışma (eşler arasındaki fi-ziksel ve sözel saldırganlığın sıklığı ve yoğ unlu-ğunu ölçmeye çalışan araştırmalar).

3) Ebeveyn çocuk ilişkisi (evlilik ilişkisini ebe-veyn çocuk ilişkisine göre değerlendiren çalış -malar) (2,8).

Benzer şekilde Grych ve Fincham (1990), eşler arasındaki doyum ile eşler arasındaki çatışma kavramlarının birbirine zıt kavramlar olarak gö-rülmesine karşın, mutsuz evliliklerin daima ça-tışma ile tanımlanmayacağını ve çoğu evlilikte doyumlu olan çiftin çatışma içinde olabileceğini belirtmiştir. Ayrıca eşler arasındaki çatışma ör-neğin; ebeveyn çocuk ilişkisi gibi çocuğun uyu-munu etkileyen diğer etkenlerle de ilişkilidir (2,9) .

Eşler Arasındaki Uyumsuzluğun Çocukların Davranışları Üzerine Etkileri

Aile içinde yaşanan huzursuzluk ve gerginlik başta çocuklar olmak üzere, aile fertlerini olum-suz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla eşler ara-sındaki uyum ile çocuğun uyumu arasındaki ilişki sıklıkla araştırılan konuların başında gel-mektedir. Çocuğun uyumu denildiğinde, çocu-ğun davranışmırı uygunluğu, duygusal açıdan iyi olması, benlik kavramı ve başarı gibi unsur-lar anlaşılmaktadır. Eşler arasındaki çatışma ile çocuğun uyumu arasındaki ilişkiyi inceleyen bir grup çalışmada çocuktaki saldırganlık, antisos-yal davranış ve kaygı gibi değişkenler ele alı n-mıştır. Örneğin, çocuklar ebeveynleri arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklarda örnek alma yo-luyla kavganın bir çözüm yolu olduğunu öğ ren-mekte; bu da çocuğun saldırganlığını arttı rmak-tadır. Benmerkezci olan küçük çocuklar ise, ebeveynleri arasındaki çatışmadan dolayı kendi-

(4)

Evlilik Uyumu Erbek, Beştepe, Akar, Eradamlar, Alpkan

lerini suçlamaktadırlar (2).

Eşlerin Sorun Çözme Becerilerinin Evlilik Uyumuna Etkileri

Evlilikte mutluluk çiftlerin ilişki kurma beceri-leri ile ilişkilidir. Bu bağlamda sorun çözme önemli bir ilişki kurma becerisidir. Evlilik doyu-mu ile sorun çözme becerileri ve çift ilişkileri ile ilgili çok az şey bilinmektedir. Evlilik içi sorun-larda etkili sorun çözme yeteneğinin evlilik do-yumuna önemli katkısı olduğu tartışılmazdır. Evlilik sorunlannı çözmede birçok uygun kod-lama sistemi vardır. Bu sistemler, sorun çözme becerisinden çok sürece odaklanır. David R. Wi-nemiller evlilik içi sorunları çözmeyi değ erlen-diren bir ölçek olan Evlilik Etkin Kodlama Sis-temini (Marital Efficacy Coding Sytem) kulla-narak yaptığı bir çalışmada eşlerin etkili çözüm önerisinde bulunabilme becerilerinin evlilik do-yumunun önemli belirleyicilerinden biri olduğ u-nu belirtmiştir. Evlilik doyumu, eşlerin hangi sıklıkla sorun yaşadığı, sorunu çözerken gerçek yaşam koşullarını hangi oranda göz önüne al-dıkları ve ne sıklıkta etkili çözüm yolu ürettikle-ri ile ilişkili bulunmuştur. Hiç şüphe yok ki, ev-liliklerinde doyumlu olmayan çiftlerin sorun çö-zümleri daha az sonuç vericidir ( 10).

Yapılan çalışmada sorunu sonuçlandırma oran-ları ile önerilen çözüm yollannın sayısı arasında belirgin olumsuz bağlantı bulunması, basit çö-züm yollannın daha etkili olduğu ve aşırı aynn-tının sorun çözme etkiliğini azalttığını göster-mektedir. Ayrıca evlilik doyumu yüksek olan çiftlerin sorun sıklığının daha az ve sorunlarının daha tipik olduğu görülmüştür. Sonuç olarak çiftlerin sorun çözme becerilerinin evlilik doyu-mu düşük ve yüksek olan çiftleri öngörmede güçlü bir belirleyici olabileceği ileri sürülmekte-dir ( 1°).

Kişisel benzerlik ve eşin doğru algısı eşler ara-sındaki yakınlığı arttırır. Faktör analizleri

evlili-ğin dört önemli boyutunu gözönüne sermiştir. Bunlar; evlilikte uyum, kişisel özellikler, yakı n-lık ve problem çözmedir ( 11 ).

Lavee, Mc Cubbin ve Olson (1987), geçmiş

ya-şam olaylannın daha çok kişisel çatışma ve ev-lilikteki rollerle ilişkili olup evlilik uyumunda azalmaya neden olduğunu ileri sürmüştür ( 12).

Beach ve O'Leary (1993), depresif belirtilerin başlangıcmın eşlerin olumsuz davranışlarını te-tikleyebileceğini, depresif eşlerin sorun çözme ile ilgili tartışmalarda daha olumsuz sözel ve sö-zel olmayan davranışlar sergilediklerini ve dep-resif olmayan eşe göre evlilikleri ile ilgili daha olumsuz algılara sahip olduklaı= ileri sürmüş -tür. Sorun çözme sürecinde eşlerin davranış la-rındaki değişkenlik yaşam olayları ile etkilen-mekte olup eşlerin uyumlarını da etkiler. Uyum sağlayıcı sorun çözme becerilerini kullanan kiş i-lerin yaşam olaylan bağlamında pratik yaptıkça becerileri güçlenir, evlilik içi sorunlan azalır ve evlilik uyumlan artar. Evlilik çalışmalan eşlerin sorun çözme davranışlarını sözel içerik ve duy-gusal ifade açısından ele alır. Sözel içerikle

çalışmalar olumsuz davranışlann doyumlu çiftlerle doyumsuz çiftleri birbirinden ayırdığını

ve evlilik üzerinde olumsuz davramşlann yı pra-tıcı etki yaptığını göstermektedir. Ayrıca eşlerin iletişimleri sırasında sergiledikleri özgün duy-gularm sorunlu ve sorunsuz çiftleri ayırmada çok belirleyici olduğu ileri sürülmektedir. Aynl-ma, sızlanma, üzüntü evlilik doyumundaki

dü-şüşü öngörebildiği gibi eşler arasındaki mizah evlilik doyumundaki artışı öngörebilir ( 13).

Yapılan araştırmalarda çatışmalarını başanlı bir

şekilde çözümleyen eşlerin çocuklarına sorun çözmede çok iyi örnek oldukları belirtilmekte-dir. Davies ve Cummings 'e (1994) göre çocuk-lar ve ergenler sadece eşler arasındaki çatışma-

(5)

ya tepki vermezler, aynı zamanda çatışmanın nasıl çözümlendiğiyle de ilgilenirler. Dolayısı y-la, çocukların duyguları ve davranışları eşler arasındaki çatışmanın nasıl çözümlendiğiyle ilişkilidir ( 14 ).

Eğer çiftler sürekli kavga ediyorlarsa, bu onların mutsuz olduğu anlamına gelmeyebilir. Bazı iş -ler çoğu konularda anlaşamazlar fakat karşılıklı konuşarak sorunlarını çözümleyebilirler. Çocu-ğun davranışlarını yordamak için de, çatışmanın nasıl çözümlendiğinin incelenmesi gerekmekte-dir. Eşler arasındaki çatışmaya uzun süre maruz kalan çocukların, daha sonraki çatışma ortamla-nnda daha incinebilir olduklan ve daha çok duy-gusal tepki verdikleri görülmektedir. Literatür-de, çatışmanın aslında insanın yaşamının bir parçası olduğu ve çocukların eşler arasında ya-şanan sıradan çatışmalara maruz kalmalarının yaşamda karşılaşacakları çatışmalar ile nasıl ba-şa çıkacaklannı öğrenmeleri açısından yararlı olabileceği de vurgulanmaktadır. Ancak bu ça-tışmalar kişiler arası ilişkileri yıpratmamışsa, çözümlenebiliyorsa ve fiziksel şiddet uygulama aşamasına gelmemiş ise, çocukların duygusal gelişiminde önemli bir rol oynayabileceği görül-mektedir (2 ). Uyum sağlayıcı sorun çözme

bece-rileri eşleri yaşam olaylarına karşı daha esnek hale getirebilirken uyumsuz sorun çözme bece-rileri eşleri soruna daha duyarlı hale getirebilir. Örneğin, uyumlu becerileri olan bir çift, sorun-larını savunmacı olmayan bir şekilde tartışır, nötral ses tonunda birbirlerinin görüşünü öğ ren-mek ister ve sohbetlerine mizah katar. Eşlerden birinin sorunu olduğunda sorunu birlikte çözer-ler, soruna karşı birlikte bir savunma planı geliş -tirirler. Tam tersine; eşlerden birinin sorun çöz-me becerisi yetersiz ise güçlüklerden dolayı di-ğerini suçlayıcı ve sinirli olabilir, yüksek ses to-nunu kullanabilir ve birlikte plan geliştirmekten kaçabilir. Sonuç olarak da evlilik doyumunda azalma olur. Kısacası, yaşam olaylarında çift

uyumunu arttıran en önemli unsur eşler arası n-daki sağlıklı etkileşimdir. Yaşam olayları, biliş -sel yetersizlik ve duygusal huzursuzluk duru-munda sorun çözme davranışında kötüleşmeye ve stresin artmasına neden olabilir. Bu yetersiz-lik, eşleri birbirlerinin hatasını aramaya daha yatkın hale getirir ve öfkeye, düşmanlığa, üzün-tüye, yetersiz iletişime ve yetersiz duygusal pay-laşıma neden olabilir ( 13 ).

Thomas N. Bradbury ve Catherine L. Cohan'nın (1997) yaptıkları çalışmada sorun çözme davra-nışının yaşam olaylanmn etkisini hafiflettiğini, kadınların öfke gösterdiklerinde ve kaynaşmaya yönelik davrandıklannda yaşam olaylarından kaynaklanan depresif yakınmalarında hafif azal-ma olduğunu saptamıştır. Sonuç olarak bu du-rum depresif kadınların evlilik uyumlarında artı -şa neden olur. Evlilikte erkeğin kişiler arası so-runları fazla olduğunda kadının öfkesi, erkeğin depresif yakınmalarının artışını öngörebilir. Özetle, kadınların öfkesinin yaşam olaylan bağ -lamında kendi kişisel ve evlilik uyumları için faydalı olduğu ile ilgili bulgular vardır. Bekle-nenin tersine bu çalışmada, evlilik içi ciddi so-run olduğunda erkeğin olayı aşırı derecede kafi-katürize etmesinin boşanma riskini arttırdığı saptanmıştır. Mizah, kaygı içeren bir kaçmma davranışı olarak görülebilir. Çiftlerin sorunla yüzleşmekten kaçınmasına, sorunun saptı nlma-sına yol açar, ancak sorunun çözümüne katkıda bulunmaz. Evliliklerinde mutsuz olan kadınların geri çekildiği, boyun eğici davrandıklan, soru-nun çözümüne katkıda bulunmadıkları ve bu du-rumun dış olaylardan kaynaklanan evlilik sorun-lannda uyum sağlayıcı olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda sorun tamamen çözülmez ve de- vam eder ( 13 ).

Evlilik ilişkisi ile ilgili olarak köklerini Hill'in (1949) çalışmalanndan alan kriz kuramı, ailele- rin işlevlerini açıklamak için geliştirilmesine

(6)

Evlilik Uyumu Erbek, Beştepe, Akar, Eradamlar, Alpkan

karşın, bazı araştırmacılar kuramı, evliliğin so-nuçlarını yordamak ve açıklamak için kullan-maktadırlar. Bu yaklaşım, evlilik doyumundaki azalmadan, ayrılık ya da boşanmadan krizin

ba-şarısızlıkla sonuçlanmasını sorumlu tutar. Genel olarak daha fazla stres yaratan olaylar yaşayan eşler, evlilikle ilgili olumsuz sonuçlara daha yat-kındırlar. Bu durum eşlerin sorun çözme beceri-leri ve olayları tanımlama biçimlerine göre de değişmektedir (5 ).

Evlilik Uyumuna ilişkin Yapılan Çalışmalar

Batı literatüründe eşler arasındaki ilişkiyi ince-leyen çalışmalar çok yaygın olarak araştırı lma-sına ve çok sayıda araştırma yapılmasına karşın, ülkemizde bu konuya ilişkin yaklaşımların çok sınırlı düzeyde olduğu görülmektedir. Şirvanlı -Özen (1999), tarafından yapılan bir çalışmada çatışma ve boşanmanın davranış ve uyum so-runları üzerindeki rolleri incelenmiştir. Eşler arasındaki uyumun çocuklar üzerindeki etkileri-nin değerlendirildiği bu çalışmada, çatışmalı ve boşanmış ebeveynlerin çocuklarının psikolojik sorun düzeyleri ve kaygı düzeylerinin, çatış ma-sız ebeveynlerin çocuklarına oranla daha yüksek olduğu; çatışmasız ebeveynlerin çocuklarının, çatışmalı ve boşanmışlannkine oranla çevrele-rinden daha fazla sosyal destek algıladıklan or-taya çıkmıştır (2,15 ).

Yılmaz (2001), tarafından yapılan çalışmada ise, eşler arasındaki uyumun ve ebeveyn çocuk etkileşiminin, çocukların benlik algılan ve aka-demik başarıları ile olan ilişkileri; ilköğretim, li-se ve üniversite öğrencilerinde incelemiştir. So-nuç olarak, eğer çocukların ebeveynleri arası n-daki uyuma ilişkin algılan yüksekse, benlikleri-ne ilişkin değerlendirmeleri olumlu olmakta; eğer algılanan uyum düşükse, bu olumsuzluk onlann benliklerine ilişkin algılarmı da olumsuz yönde etkilemektedir (2,16).

Gottman, kaçıngan çiftlerin eşler arasındaki farklılıklan kabul eder gibi göründüklerini ve güç durumlarda derin tartışmalara girmedikleri-ni belirtmiştir. Çalışmalar kaçmgan iletişim pa-terni olan bazı çiftlerin kabul edilebilir bir evli-lik uyumlannın olabileceğini veya kaliteli bir evlilik sürdürebileceklerini göstermektedir. Bul-gular ilişkilerinde eşitliğe önem veren paylaşı m-cı çiftlerin evlilik uyumlannın daha iyi olduğ u-nu, daha eşitlikçi ve yapıcı bir iletişim içinde bulunduklannı ortaya koymaktadır. Birbiriyle paylaşma arzusu olmayan çiftlerin çatışmaları

çözme gereksinimini her zaman hissetmedikleri ya da eşlerden sadece birinin bütün kararları al-dığı, bu gibi durumlarda iletişimin evlilik uyu-munu daha az etkileyebileceği söylenebilir. Bu çiftler bu açıdan geleneksel ya da çatışmadan kaçınan çiftlere benzetilebilir ( 17).

Norman Epstein (1999), iletişim paternlerinin evlilik uyumuna katkısı ile ilgili yaptığı bir ça-lışmada, ilişkiye odaklı evliliği olan kadınların evlilik uyumunun, ilişkiye daha az odaklı olan kadınlara göre daha iyi olduğunu ve bunun da iletişimle ilişkili olduğunu, erkekler açısından ise bir farklılık olmadığını belirtmiştir ( 18 ).

Christensen ve ark., talep etme geri çekilme ile-tişim paterni olarak adlandırdıklan iletişim tipi-nin çiftler arasında yaygın olup ilişkide uyumla ters orantılı olduğunu ileri sürmüştür. Bu patern-de, eşlerden biri bir konuda konuşurken, karşı

tarafı eleştirir, ondan yakınır. Bu sırada diğer eş

tartışmayı sonlandırarak, konuyu değiştirerek, sessiz kalarak ya da odayı terk ederek cevap ve-rir ( 19).

Ellis (1962) tarafından, sorunlu evlilik iliş kile-rinde mantıksız beklentilerin rolü vurgulandı k-tan sonra evlilik uyumunda ve terapide bilişsel yaklaşım dikkat çekmeye başladı. Mantıksız

dü-şünce ve işlevsel olmayan bilişimlerin evlilik

(7)

uyumunu kötü etkilediği, mantıklı ve işlevsel bi-lişimin ise evlilik uyumunu arttırdığı yönünde bulgular daha fazla ortaya kondu ( 20).

Bazı araştırmacılar, evlilik ilişkisinin doğası ile gerçekçi olmayan inanışların çok yüksek oranda evlilikteki kötü uyumu öngörebildiğini ileri sür-müş ve bilişsel içeriğin evlilik sorunlarına eşlik eden genel mantıksızlıktan daha önemli olduğ u-na dikkati çekmişlerdir. Aynı zamanda kişinin kendisini ve eşini algılayışının yani kişilerarası ilişkilerdeki algının evlilik uyumunun önemli bir göstergesi olduğunu da vurgulamışlardır (20). Bir çalışmada Creamer ve Campbell, uyumlu çiftlerin uyumsuz çiftlere göre kendilerini ta-nımlamalarının benzer olduğunu saptamıştır. Ayrıca bu çalışmada benzerlik ile çift uyumu arasında olumlu ilişki olduğu saptanmıştır (21 ).

White ve Hatcher, eşlerin hissettikleri gereksi-nimlerin benzerliği ile uyumları arasında olum-lu bir ilişki olduğuna dair kanıtlar bulmuştur

(22) .

Eş seçimi dışında tamamlayıcılık gereksinimi-nin evlilik uyumu ve duyumunda önemli bir be-lirleyici olup olmadığı merak edilen bir konu ol-muştur. Winch kuramında uyumdan bahsetme-mesine karşın, bu kuram doğal olarak gereksi-nimlerin tamamlanmasına yönelik eş seçiminde bulunanların evliliklerinde, tamamlayıcı eş seçi-minde bulunmayanlara göre daha uyumlu ol-dukları şeklindedir. Bu yaklaşımı kullanarak ba-zı araştırmacılar, ihtiyaçların benzerliğinin ge-nel ölçümü ve evlilik uyumu arasında olumlu bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür (23 ).

Bireyle-rin gereksinimleri incelendiğinde, Katz ve ark., evlilik uyumunun ihtiyaçların tamamlayıcılığı ile ilişkili olduğunu saptamıştır (24).

Maslow (1954), uyumsuzluğun en sık karşılaşı- lan sebeplerinin aşk gereksiniminin, duygunun,

aidiyetin ortaya koyulmasının olduğunu ileri sürmüştür. Aynca yakınlık gereksinimi ile oto-nominin birbiriyle çatıştığını belirterek, otono-minin sevgiden ve diğerlerine saygıdan bağım- siz olduğunu ileri sürmüştür (25,26).

Geriye dönük çalışmalar kadınlarda depresyon ile evlilik uyumu arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Kötü evlilik uyumu bildiren ka-dınların, evlilik uyumu iyi olanlardan belirgin olarak daha depresif oldukları saptanmıştır. Kahn, Coyne ve Margolin (1985), çiftlerden bi-ri depresif olduğunda eşler arası yakınlıkta, ev-lilik içi çatışmalann çözülmesinde, iletişim ye-teneğinde, cinsel doyum ve duygu dış avuru-munda bozukluk olduğunu ileri sürmüştür (27).

Fox (1973), eşitlik ve güvene dayanan, birbirine bağlı olma durumunun evlilik doyumunda önemli rol oynadığını ileri sürmektedir (28 ). Eş -ler arasında bağlılık ayrıca çift uyumunun önemli yordayıcılarmdan biridir. Güven duygu-su; evin geçimini sağlama, ev işlerindeki rolle-rin paylaşımı gibi eşitlik anlayışı ile ilişkilidir. Güven yokluğunda, eşitlik ilkesine dayanan ev-lilik güvensizlik duygulan ile tehdit altına girer

(29). Ayrıca Fox, her eşin ilişkilerinin kendi ev-lilik doyumlanmn önemli bir belirleyicisi oldu-ğunu ileri sürmüştür. Bu bulgular, Türkiye'de yapılan benzer çalışma gruplanyla uyumlu bu-lunmuştur. Ayrıca yüksek sosyoekonomik dü-zeydeki bireylerde olduğu gibi maddi bağımlılı -ğın azaldığı durumlarda, duygusal bağlılık ve birbiriyle ilgili olmanın, çiftler arasında uyumun artmasında ve evlilik doyumunda çok önemli ol-duğunu bir kez daha vurgulamıştır (28 ).

Fowers ve Olson; canlı, uyumlu, geleneksel ve uyumsuz başlıkları altında dört ayrı evlilik ön-cesi çift grubu tanımlamıştır. Bu gruplarla yapı -lan çalışmalarda, canlı olarak tanımlanan çiftler; güçlü iletişim yetenekleri olan, duygusal ve cin-sel doyumları yüksek, birçok konuda uyum sağ-

(8)

Evlilik Uyumu Erbek, Beştepe, Akar, Eradamlar, Alpkan

layabilen, genel anlamda evlilik doyum düzeyi en yüksek olan gruptur. Uyumlu çiftler orta de-recede doyumlu bulunmuş olup bu grupta gözle-nen doyum azalmasının evlilik ve çocuklar ile ilgili konularda gerçek dışı görüşlerden kaynak-lanıyor olabileceği belirtilmiştir. Geleneksel çiftler ayrılmayı en az düşünen grup olmalanna rağmen oldukça doyumsuzken, uyumsuz çiftle-rin gerilimli ve boşanma eğiliminde oldukları

bulunmuştur (30).

Çift uyumunun önemli belirleyicileri arasında sayılan davranışsal birbirine bağlı olma, gerek-sinimlerin karşılanması, duygusal düşkünlük ev-lilik doyumunda da önemli rol oynar. Evev-lilikte yakın olma ve evlilik doyumu arasında çok doğ -rudan bir ilişki vardır. Zaman geçtikçe eşler ara-sında yakınlık arttıkça evlilik doyumunda da ar-tış olur (31 ).

Waring ve Chelune (1983), kendini açma ile ya-kın olmanın aynı şey olmadığını, fakat kendini açmanın çiftler arasında yakınlığın derecesinin belirleyicisi olduğunu belirtmiştir. Her ne kadar çiftler evlilik ilişkisinde yakın olma ve kendini açma konusunda benzer görüşlere sahipse de ka-dınlar ve erkekler arasında yakın olma ve evlilik doyumu algısının farklı olduğu saptanmıştır

(32) .

Reichman'a göre yakın olma kadın ve erkek için farklı işlevlere doyum sağlamaktadır. Kadın için yakınlık ilişkiyi doyum ve mutluluğa götürür. Diğer yandan erkek, yakın ilişkinin etkisini

di-ğer işlev alanlarına taşır. Kadın ve erkeğin duy-gusal yakınlık deneyimleri birbirinden farklıdır. Erkek cinsel ilişkiyi duygusal yakınlığı arttı r-mak için kullanırken kadın cinsel yakınlık için duygusal yakınlığa gereksinim duyar (31,33 ).

SONUÇ

Sonuç olarak evlilik krizi nedeniyle psikolojik yardım için başvuran eşlerin uyumlannı etkile-yen sorunların saptanarak, terapi sürecinde bu sorunlar üzerinde durulması önemlidir. Eşler arasındaki etkileşimin ve uyumun artması evli-lik doyumunu da arttıracaktır. Ülkemizde eşler arasındaki uyumu değerlendiren, geçerlik ve gü-venirliği yapılmış ölçekler olmasına rağmen bu konuda kültürümüze özgü ölçeklerin geliş tirile-rek değerlendirilmesi gerekmektedir. Aynı za-manda eşler arasındaki uyuma ilişkin çalışmalar incelenirken, uyum, doyum, çatışma gibi kav-ramlarm tanımlan ölçekler bağlamında değiştiği için bu kavramlann doğru değerlendirilmesi önemlidir. Bu konuda daha aydınlatıcı bilgi için kültürümüze uygun geliştirilmiş ölçekler ile çok sayıda araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. KAYNAKLAR

1. Spainer GB: The measurement of marital quality. Jour-nal of Sex&Marital Therapy, Vol. 5, No. 3, 1979. 2. Yılmaz A: Eşler arasındaki uyum: kuramsal yaklaşımlar ve görgü! çalışmalar. Aile ve Toplum Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi, Cilt: 1 Sayı: 4, 2001.

3. Kitamura T, Aoki M: Sex differences in marital and so-cial adjustment. Journal of Soso-cial Psychology, 138(1): 26- 32, 1998.

4. Kışlak Tutarel Ş, Çabukça F: Empati ve demografik de-ğişkenlerin evlilik uyumu ile ilişkisi. Aile ve Toplum Eğ i-tim Kültür ve Araştırma Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 6, 2002. 5. Binici Azizoğlu S: Psikolojik yardım için başvuruda bu-lunan ve bulunmayan evli çiftlerin evlilik ilişkilerini de-ğerlendirmelerinin karşılaştırılması. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı, 2000.

6. Eddy JM: An empirical evaluation of the dyadic adjust-ment scale: exploring the differences between marital "sa-tisfaction" and "adjustment". Behavioral Assesment, 13:

199-220, 1991.

7. Johnson DR, Amazola TO&Booth A: Stability and de-velopmental change in marital quality: a three wave panel analysis. Journal of Marriage and the Family. 54: 582-594, 1992.

8. Erel O, Bunnan B: Interrelatedness of marital relations and parent-child relations: a metaanalytic review. Psycho-logical Bullentin, 118: 108-132, 1995.

9. Grych JH, Fincham FD: Marital conflict and children's adjustment: a cognitive-contextual framework. Psycholo-gical Bullentin, 108: 267-290, 1990. 10. Winemiller DR,

pecya

(9)

Mitchell ME: Development of a coding system for marital solving efficacy. Behav Res Ther Vol. 32(1): 159-164, 1992.

11.Wring E, McElrath D: Dimensions of intimacy in mar-riage. Psychiatry, Vol. 44, May, 1981.

12. Lavee Y, McCubbin HI, Olson DH: The effects of stressful life events and transitions on family functioning and well-being. Journal of Marriage and the Family, 49: 857-873, 1987.

13. Cohan CL, Bradbury TN: Negative life events, marital interaction, and the longitudinal course of newlywed mar-riage. Journal of Personality and Social Psychology, 73(1):

114-128, 1997.

14. Davies PT, Cummings EM: Marital conflict and child adjustment: an emotional security hypothesis. Psychologi-cal Bullentin, 116: 387-411, 1994.

15.Şirvanlı-Özen: Eşler arası çatışma ve boşanmanın ço-cuklar üzerindeki etkileri I: Davranış ve uyum problemle-ri. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 6(1): 19-29, 1999.

16.Yılmaz A: Eşler arasındaki uyum, anne-baba tutumu ve benlik algısı arasındaki ilişkilerin gelişimsel olarak ince-lenmesi. Türk Psikoloji Dergisi, 16(47): 1-24, 2001. 17.Gottman JM. The roles of conflict engagement, escala-tion and avoidance in marital interacescala-tion: a longitudinal vi-ew of five types of couples. Journal of Consulting and Cli-nical Psychology, 61(1): 6-15, 1988.

18.Gordon KC, Baucom DH: The interaction between ma-rital standarts and communication pattems: how does it contribute to marital adjustment. Journal of Marital and Family Therapy, 25(2): 211-223, 1999.

19.Klinetob NA, Smith DA: Demand-withdraw communi-cation in marital interaction: tests of interspousal contin-gency and gender role hypothesis. Journal of Marriage and the Family, 58: 945-958, 1996.

20. Möller AT, Zyl PDV: Relationship beliefs, interperso-nal perception and marital adjustment. University of Stel-lenbosch, 1962.

21. Creamer M, Campbell IM: The role of interpersonal perception in dyadic adjustment. Journal of Clinical Psychology, 44: 424-430, 1988.

22. White SG, Hatcher C: Couple complementary and si-milarity. American Journal of Family Therapy, 12: 15-25, 1984.

23. Meyer JP, Pepper S: Need compatibility and marital adjustment in young married couples. Journal of Persona-lity and Social Psychology, 35(5): 331-342, 1977. 24) Katz I, Glucksberg S, Krauss, R: Need satisfaction and rewards PPS scores in married couples. Journal of Consul-ting Psychology, 24: 205-208, 1960. 25. Schaefer ES, Bur-nett CK: Stability and predictibility of quality of women's marital relationships and demoralization. Journal of Perso-nality and Social Psychology, 53(6): 1129-1136, 1987. 26. Maslow AH: Motivation and Personality. New York: Harper, 1954.

27. Kahn J, Coyne JC, Margolin G: Depression and mari-tal disaggrement: the social construction of despair. Jour-nal of PersoJour-nal and Social Relationships, 2: 447-461, 1985.

28. Fox GL: Some determinants of modernism among wo-men in Ankara, Turkey. Joumal of Marriage and the Fa-mily, 35: 520-529, 1973.

29.İmamoğlu EO, Yasak Y: Dimensions of marital relati-onships as perceived by Turkish husbands and wives. Ge-netic, Social and General Psychology Monographs, 123(2): 211-232, 1997.

30. Fowers Blaire J, Montel Kelly H, Olson David H: The Edinburg family scale: A new measure of family functio-ning. Journal of Marital and Family Therapy, 22(1): 103- 119, 1996.

31. Greeff AP, Malherbe HL: Intimacy and marital satis-faction in spouses. Journal of Sex & Marital Therapy, 27: 247-257, 2001.

32. Waring, EM, Chelune GJ: Marital intimacy and self disclosure. Journal of Clinical Psychology, 39: 183-189, 1983.

33. Reichman R: The stranger in your bed. New York: John Wiley & Sons, 1989.

Referanslar

Benzer Belgeler

This study investigates the general attitudes of married individuals by gender toward family life includes non-marital sex, traditional family behaviors, and

This study has been conducted to assess the effect of cognitive behavioral couple therapy on reduction of marital conflicts and burnout of couples.. Methodology: the type

The present study aims to investigate the associations between marital adjustment of parents, perceived family functioning by adolescents, perceived parental care, perceived

Studies, which provided psychoeducation on behavioral interventions with the intention to improve relationship quality, concluded that marriage therapy was effective

cihetle, durumunun TCK'nun 451.. maddelerinde belirtilen adam öldürme cü- rümlerinde, cezayı azaltıcı bazı özel nedenler aynı yasanın 451. mad- delerinde de

Dünyada yap›lan çal›flmalarda da bu çal›flmada oldu¤u gi- bi yafll› bak›c›l›¤›na bafllama nedeni ço¤u kez zorunluluktur ve bizim çal›flmam›zda da oldu¤u

Kardiyovasküler risk belirlenirken riski artırdığı mutlak olarak bilinen yaş, erkek cinsiyet, sigara kul- lanma durumu, HT, DM gibi faktörlerin risk skoru ve risk

Kıraç'ın Koç Holding'in başında iken, Fransa ile Türkiye arasında kültürel olduğu kadar ekonomik ilişkileri de canlandırdığını belirten Büyükelçi, ayrıca