• Sonuç bulunamadı

Pir öldürmenin patates (solanum teberosun L.) çeşitlerinde verim kalite ve depolama özelliklerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pir öldürmenin patates (solanum teberosun L.) çeşitlerinde verim kalite ve depolama özelliklerine etkileri"

Copied!
82
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PİR ÖLDÜRMENİN PATATES (Solanum tuberosum L.) ÇEŞİTLERİNDE VERİM KALİTE VE DEPOLAMA ÖZELLİKLERİNE ETKİLERİ

Hatice OKUR Yüksek Lisans Tezi Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

Prof. Dr. Güngör YILMAZ 2008

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

PİR ÖLDÜRMENİN PATATES (Solanum tuberosum L.) ÇEŞİTLERİNDE VERİM KALİTE VE DEPOLAMA ÖZELLİKLERİNE ETKİLERİ

Hatice OKUR

TOKAT 2008

(3)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(4)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

PİR ÖLDÜRMENİN PATATES (Solanum tuberosum L.) ÇEŞİTLERİNDE VERİM KALİTE VE DEPOLAMA ÖZELLİKLERİNE ETKİLERİ

Hatice OKUR

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Güngör YILMAZ

Bu araştırmada pir öldürmenin patates (Solanum tuberosum L.) çeşitlerinde verim, kalite ve depolama özelliklerine etkileri incelenmiştir. Bu çalışmayla pir öldürme yapılarak ve yapılmayarak üretilen tohumluk yumruların, Tokat-Artova şartlarındaki performanslarının ve depolama davranışlarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırma Tokat Artova şartlarında 2006 yılında yapılmıştır. Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Çalışmada çeşitler (Agria, Burren, Hermes, Marfona, Milva) ana parsellere, pir öldürme uygulamalarından gelen yumrular alt parsellere yerleştirilmiştir.

Elde edilen bulgulara göre pir öldürme yapılarak üretilen tohumlukların kullanılmasıyla 3747,7 kg/da verim alınırken, pir öldürme uygulanmayan tohumluklardan 3612,2 kg/da yumru verimi alınmıştır. Verimi doğrudan etkileyen unsurlardan yumru sayısı/ocak, ortalama yumru ağırlığı ve yumru verimi/ocak gibi özellikler bakımından da pir öldürme yapılan uygulamalar, pir öldürme yapılmayanlara göre daha üstün özellikler göstermiştir. Pir öldürme uygulamalarının depolanan yumrulardaki farklılıklara etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır.

2008, 70 sayfa

Anahtar Kelimeler: Patates, Solanum tuberosum, tohumluk patates, pir öldürme,

(5)

ABSTRACT

Masters Thesis

EFFECTS OF HAULM KILLING ON YIELD QUALITY AND STORAGE

PROPERTIES IN POTATO (Solanum tuberosum L.) CULTIVARS

Hatice OKUR Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Agronomy

Supervisor : Prof. Dr. Güngör YILMAZ

In this experiment, effects of haulm killing on yield, quality and storage properties were determined in potato cultivars. This study was aimed at the determination of performance and storage responses of potato tuber produced with haulm killing and without haulm killing under Tokat-Artova conditions.

This experiment was carried out in under the environmental conditions of Tokat-Artova in 2006 a split-plot design with three replications. In the study, the cultivars (Agria, Burren, Hermes, Marfona, Milva) were placed to main plots, applying haulm killing procedure of tubers as sub-plots.

Based on the results, tuber yield was determined as 3747,7 kg/da with haulm killing whereas it was 3612,2 kg/da without haulm killing. Haulm killing application had better properties in some yield components such as tuber number per hill, average tuber weight and tuber yield per hill which effects directly the overall yield when compared to without haulm killing procedure. The effects of haulm killing applications on differences among stored tubers were statistically not important.

2008, 70 pages

(6)

TEŞEKKÜRLER

Tezimin hazırlanmasında bana yol gösteren, yardımlarını esirgemeyen ve

ayrıca iyi bir araştırmacı olmam için bilgi ve deneyimlerini esirgemeden

yardımcı olan danışman hocam Sayın Prof. Dr. Güngör YILMAZ’a

teşekkürü borç bilirim.

Bu çalışmada hastalıkların belirlenmesinde yardımlarını esirgemeyen

hocam Sayın Doç. Dr. Yusuf YANAR’a, çalışmanın hazırlanmasında ve

yürütülmesinde bana yardımcı olan kardeşim Elif OKUR’a, ablam Arş.

Gör. Başak ÖZYILMAZ’a, abim Umut ÖZYILMAZ’a, Şirvan Dilan

AKŞİMŞEK’e, ablam Zübeyde OKUR’a, Arş. Gör. Yasin Bedrettin

KARAN’a, Arş. Gör. Gülin ULUBAŞ’a, Bahar UZUN’a, Özlem

ÜNALDI’ya, Arş. Gör. Bilge GÖZENER’e, diğer çalışma arkadaşlarıma

ve bana hayatımın her bölümünde, yanımda olup yardımlarını hiçbir zaman

eksik etmeyen aileme teşekkür ederim.

Hatice OKUR

(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET………. i ABCTRACT………... ii TEŞEKKÜR………... iii İÇİNDEKİLER………. iv ŞEKİLLER DİZİNİ………..………... vi ÇİZELGELER DİZİNİ... vii 1.GİRİŞ……….. 1 2.KAYNAK ÖZETLERİ………...……….. 4 3.MATERYAL VE YÖNTEM……… 16 3.1. Materyal………... 16

3.1.1. Deneme Yeri ve İklim Özellikleri……… 17

3.1.2. Deneme Yerinin Toprak Özellikleri………. 18

3.2. Yöntem……… 19

3.2.1. Deneme Deseni………. 19

3.2.2. Dikim, Gübreleme, Bakım ve Hasat………. 19

3.2.3. Verilerin Elde Edilmesi……… 20

3.2.4. Verilerin Analizi………... 21 4. BULGULAR VE TARTIŞMA... 22 4.1. Fenolojik gözlemler………. 22 4.2. Çıkış oranı (%)………. 23 4.3. Hastalık İndeksi………... 24 4.4. Bitki Boyu………... 25

4.5.Ana Sap Sayısı……….. 26

4.6. Ocak Başına Yumru Verimi……… 28

4.7. Ocak Başına Yumru Sayısı………. 30

4.8. Ortalama Yumru Ağırlığı……… 32

4.9. Toplam Yumru Verimi……… 34

4.10. Tohumluk Yumru Oranı……… 36

4.11. İri (>55mm) Yumru Oranı………. 38

(8)

4.13. Kuru Madde………... 42

4.14. Nişasta………... 44

4.15. Depolama Boyunca Yumrularda Ağırlık (g) ve Yüzde (%) Değişimi…..……. 45

4.16. Depolama Başlangıcı ve Sonunda Kuru Madde Miktarı (g) ve Yüzde (%) Değişimi ……..………... 50

4.17. Depolama Başlangıcı ve Sonunda Nişasta (g) ve Yüzde (%) Değişim Oranı………... 54

4.18. Yumruda Uyanan Göz Sayısı……..……….. 57

4.19. Sürgün Oluşturan Yumru Sayısı….….……….. 59

4.20. Sürgün Uzunluğu………... 61

4.21. Depolama sonunda hastalıklı yumrular (%).……....………. 63

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER……….. 64

KAYNAKLAR……….. 66

(9)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Ş

ekil

Sayfa

Şekil 4.4.1. Patates bitkisine ait bitki boyu değerleri………….……….. 26

Şekil 4.5.1. Patates bitkisine ait ana sap sayısı değerleri……… 28

Şekil 4.6.1. Patates bitkisine ait ocak başına yumru verimi değerleri…… 30

Şekil 4.7.1. Patateste pir öldürme uygulamalarının ocak başına yumru

sayısına etkileri ………. 32

Şekil 4.8.1. Patates bitkisine ait ocak başına ortalama yumru ağırlığı

değerleri……… 34

Şekil 4.9.1. Toplam yumru verimi (kg/da) değerleri………... 36

Şekil 4.10.1. Tohumluk (28-55 mm) yumru oranı değerleri………... 38

Şekil 4.11.1. İri yumru oranına ait değerler………... 40

Şekil 4.12.1. Iskarta yumru oranına ait değerler………. 42

Şekil 4.13.1. Depolama öncesi kuru madde değerleri………. 43

Şekil 4.14.1. Depolama öncesi nişasta değerleri………. 45

Şekil 4.15.1. Depolama Boyunca ağırlık değişimi (g) değerleri………... 47

Şekil 4.15.2. Depolama boyunca ağırlık değişimi (%) değerleri……… 49

Şekil 4.16.1. Depolama başlangıcı ve sonunda kuru madde değişimi (g) değerleri………. 52

Şekil 4.16.2. Kuru madde değişim oranı (%) değerleri………... 53

Şekil 4.17.1. Nişasta değişimi (g) değerleri……… 55

Şekil 4.17.2. Nişasta değişim oranı (%) değerleri………... 57

Şekil 4.18.1. Yumruda uyanan göz sayısı (adet) değerleri……….. 59

Şekil 4.19.1. Sürgün oluşturan yumru sayısına ait değerler………... 61

Şekil 4.20.1. Yumrularda Sürgün uzunluğu değerleri……… 62

(10)

Çizelge

Sayfa

Çizelge 3.1.1.1. Artova yöresinin çok yıllık iklim verileri………. 18 Çizelge 3.1.2.1. Deneme yerinin toprak özellikleri……… 18 Çizelge 4.1.1. Patatesin Artova şartlarında dikim, çıkış ve hasat tarihleri…………. 22 Çizelge 4.2.1. Pir öldürme uygulanan ve uygulanmadan üretilen tohumluk

yumruların çıkış oranları………... 23 Çizelge 4.3.1. Pir öldürme uygulanan ve uygulanmadan üretilen tohumluk

yumrulardan oluşan parsellerde hastalık indeksleri………...………. 24 Çizelge 4.4.1. Bitki boyuna ait ortalama değerlerin varyans analizi sonuçları...…… 25 Çizelge 4.4.2. Bitki boyu değerlerinin ortalama sonuçlarının karşılaştırılması……. 25 Çizelge 4.5.1. Ana sap sayısına ait ortalama değerlerin varyans analiz sonuçları….. 26 Çizelge 4.5.2. Ana sap (adet) sayısına ait değerlerinin ortalama sonuçlarının

karşılaştırılması ………. 27 Çizelge 4.6.1. Ocak başına yumru verimine ait ortalama değerlerin varyans analiz

sonuçları…………..………... 28 Çizelge 4.6.2. Ocak başına yumru verimine (gr/ocak) ait değerlerinin ortalamalarının

karşılaştırılması ………. 29 Çizelge 4.7.1. Ocak başına yumru sayısına ait ortalama değerlerin varyans analizi

sonuçları………. 30 Çizelge 4.7.2. Ocak başına yumru sayısına (adet) ait değerlerinin ortalamalarının

karşılaştırılması……….. 31 Çizelge 4.8.1. Ortalama yumru ağırlığına ait ortalama değerlerin varyans analizi

sonuçları………. 33 Çizelge 4.8.2. Ocak başına yumru ağırlığı (g) değerlerinin ortalama sonuçlarının

karşılaştırılması………...………... 33 Çizelge 4.9.1. Toplam yumru verimine ait ortalama değerlerin varyans analiz

sonuçları……….……… 34 Çizelge 4.9.2. Toplam yumru verimine (kg/da) ait ortalama değerlerin

karşılaştırılması………... 35 Çizelge 4.10.1. Tohumluk yumru oranına (%) ait ortalama değerlerin varyans

(11)

Çizelge 4.10.2. 28-55 mm Tohumluk Yumru oranı (%) ortalama değerlerin

sonuçlarının karşılaştırılması……….. 37 Çizelge 4.11.1. İri yumru oranına ait ortalama değerlerin varyans analizi tablosu… 39 Çizelge 4.11.2. İri (> 55mm) Yumru oranı (%) ortalama değerlerin sonuçlarının

karşılaştırılması……….. 39 Çizelge 4.12.1. Iskarta yumru oranına ait ortalama değerlerin varyans analiz

tablosu……...………... 41 Çizelge 4.12.2. < 28mm ıskarta oranı (%) ortalama değerlerin sonuçlarının

karşılaştırılması………. 41 Çizelge 4.13.1. Depolama öncesi kuru madde değerlerine ait ortalama varyans

analiz sonuçları……….. 42 Çizelge 4.13.2. Kuru Madde (Depolama Öncesi) ortalama değerlerinin

karşılaştırılması……….………. 43 Çizelge 4.14.1. Depolama öncesi nişasta içeriği değerlerinin varyans analizi

sonuçları………...……….. 44 Çizelge 4.14.2. Nişasta (Depolama öncesi) ortalama değerlerinin karşılaştırılması.. 45 Çizelge 4.15.1. Depolama boyunca ağırlık değişimine ait ortalama değerlerin

varyans analizi sonuçları...……… 46

Çizelge 4.15.2. Depolama boyunca ağırlık değişimi (g) ortalamalarının

karşılaştırılması………. 47

Çizelge 4.15.3. Depolama boyunca ağırlık değişimi (%) ortalamalarının varyans

analizi sonuçları………... 48

Çizelge 4.15.4. Depolama boyunca ağırlık değişimi (%) ortalamalarının

karşılaştırılması ….………. 48 Çizelge 4.15.5. Pir öldürme uygulanmış tohumluk yumrularda depo ortamında

aylara göre ağırlık değişimi……... 49 Çizelge 4.15.6. Pir öldürme uygulanmamış tohumluk yumrularda depo ortamında

aylara göre ağırlık değişimi………..……….. 50 Çizelge 4.16.1. Depolama başlangıcı ve sonunda kuru madde değişim (g)

değerlerinin ortalama varyans analiz sonuçları……….. 51 Çizelge 4.16.2. Kuru madde oranı değişimi (g) ortalama değerlerin sonuçlarının

(12)

Çizelge 4.16.3. Kuru madde değişim oranı (%) değerlerinin ortalama varyans

analiz sonuçları...……… 52 Çizelge 4.16.4. Kuru madde değişim oranı (%) ortalama değerlerinin

karşılaştırılması……….. 53 Çizelge 4.17.1.Nişasta değişim miktarı (g) ortalama değerlerin varyans analiz

sonuçları…..………... 54 Çizelge 4.17.2. Nişasta değişim miktarı (g) ortalama değerlerinin karşılaştırılması. 55 Çizelge 4.17.3. Nişasta değişim oranı (%) ortalama değerlerin varyans analiz

sonuçları………. 56 Çizelge 4.17.4. Nişasta değişimi (%) ortalama değerlerinin karşılaştırılması…… 56 Çizelge 4.18.1. Yumruda uyanan göz sayısına ait ortalama değerlerin varyans

analiz sonuçları……….. 58 Çizelge 4.18.2. Yumruda uyanan göz sayısı (adet) ortalamalarının karşılaştırılması. 58 Çizelge 4.19.1. Sürgün oluşturan yumru sayısına ait değerlerin ortalama varyans

analizi sonuçları…...……….. 59 Çizelge 4.19.2. Sürgün oluşturan yumru sayısına ait ortalama değerlerinin

karşılaştırılması……….………. 60 Çizelge 4.20.1. Sürgün uzunluğuna ait ortalama değerlerin varyans analizi

sonuçları………. 61 Çizelge 4.20.2. Sürgün uzunluğuna ait ortalama değerlerin karşılaştırılması………. 62 Çizelge 4.21.1. Depolama sonunda hastalıklı yumrular (%)………...……… 63

(13)

1. GİRİŞ

Tarımsal araştırıcıların en önemli hedeflerinden biri artan nüfusa paralel olarak bitkisel ve hayvansal üretimi de arttırmaktır. İşlenen tarım alanlarının son sınırına ulaşmış olması birim alanda verimi daha da arttırılması zorunluluğunu ortaya koymaktadır (Yılmaz ve ark., 2002). XX. yüzyıl içerisinde dünyanın sosyo-ekonomik yapısında ortaya çıkan değişimler, tarımla uğraşan bilim adamlarını, ürünlerin potansiyel verimlerini ortaya koymalarını sağlayacak veya potansiyel verimlerini arttıracak ve aynı zamanda bunu en az girdi ile gerçekleştirebilecek alternatif yöntemler üzerinde araştırmalar yapmaya yöneltmiştir (Çalışkan ve Arıoğlu, 2002).

Buğday, pirinç, mısır gibi insan beslenmesinde kullanılan temel besin maddelerinden biri olan patates tropik bölgeler hariç neredeyse Dünya’nın her bölgesinde yetiştirilmektedir (Arslan, 2002). İçerdiği değerli besin maddeleri nedeniyle, bir enerji ve karbonhidrat kaynağı olarak, halkın temel gıda maddesi gereksinimini karşılayan patates mutfaklarda yemek olarak değerlendirilebildiği gibi, sanayide değişik şekillerde işlenerek de tüketilmektedir (Arıoğlu ve Onaran, 2002). Böyle olmasına karşın son 30 yıldır buğday, çeltik ve mısır üretimi yaklaşık olarak ikiye katlanırken, patates üretimi hemen hemen aynı kalmıştır. Dünya nüfusunun da arttığı da göz önüne alındığında kişi başına patates üretimi ve tüketimi giderek azalmıştır (Arslan, 2002). Türkiye de kişi başına yıllık patates tüketimi 60 kg civarında olup, bu rakam AB ülkelerinde ortalama 81 kg (İrlanda‘da 116 kg, İngiltere’de 112 kg) civarındadır (Anonim, 2005).

Dünya’da patates dikim alanları son yıllarda 19,7 milyon ha’dan (2001) 18,8 milyon ha’a (2006) düşmüş olup, buna karşılık aynı yıllarda üretim 312,8 milyon ton’dan 315,1 milyon ton seviyesine ulaşmıştır. Üretimin artmasında 15,8 t/ha olan yumru veriminin 16,7 t/ha’a yükselmesi belirleyici olmuştur (Anonim, 2008). Türkiye’de son yıllarda kaliteli tohumluk kullanımı ve üretim tekniklerinin iyileştirilmesi sonucunda artan verime bağlı olarak patates üretimi de gelişme göstermiş olup, ülkemizde patates dikim alanı 160 bin hektar, üretim ise yaklaşık 4,2 milyon tondur. 2000 yılında % 22’lik bir farkla patates dikim alanının ve buna paralel olarak üretimin daha fazla olduğu

(14)

görülmektedir. Verim ise yıllar bazında değişmemiş ve ortalama olarak 26 ton/ha değerinde kalmıştır (Anonim, 2005).

Türkiye kendini besleyebilen ülkelerden biri olduğu öne sürülmesine rağmen, yeterli ve dengeli beslenebildiğimizi söylemek zordur. Beslenmede temel maddelerin başında gelen karbonhidrat patates yumrusunun ihtiva ettiği maddeler içerisinde önemli bir miktarda bulunmaktadır (Ünal, 1991). Mazisi çok eski olmamasına karşın iklim koşulları, ekolojik durumu ve coğrafi konumu nedeniyle ülkemizin önemli kültür bitkileri arasında da yer almaktadır (Onaran ve Nam, 2002; Kara ark., 2002). Türkiye’de uzun yıllar boyunca aile işletmeciliği şeklinde yapılan patates üretimi, son yıllarda ticari olarak yapılmaktadır (Şahin, 2002).

Tokat ve yöresi patates üretimi yapılan yerlerden biridir. Niksar Ovası, Tokat- Kazova, Artova Tokat’ın patates üretimi yapılan alanlarının başında gelmektedir. Buralarda yaklaşık 3000-3500 ha alanda 60-70 bin ton kadar üretilmektedir. Bilindiği gibi ülkemizde tohumluk patates üretimine uygun alan arayışlarına çeşitli araştırmalarla devam edilmektedir. Bu bağlamda Tokat ve yöresi de çeşitli yönlerden potansiyeli olan bir alan durumundadır. Bu özelliklerinden dolayı bu yörede 2000’li yılların başından beri dar alanlarda da olsa tohumluk patates üretimi yapılmaktadır. Son yıllarda ülkemizin tohumluk patates üretimine olan ihtiyaçlarından dolayı bu yörenin potansiyelini belli ölçüde ortaya çıkarma gayretleri bağlamında bir dizi çalışmalar ortaya konmaya çalışılmaktadır (Yılmaz ve ark., 2006).

Diğer bitkilerde olduğu gibi çoğaltım materyali patates için de önem taşımaktadır. Çoğunlukla yumrularıyla çoğaltılmasının yanında, tohumluk olarak kullanılacak yumruların belirli özellikleri taşıyan yerlerde yetiştirilmesi gerekir. Bunların başında tohumluk üretilen yerlerde patojenlerin olmayışı ve önleyici tedbirlerin uygulanabilme durumu yanında toprak hazırlığı, dikim, bakım işlemleri, hastalık ve zararlılardan korunma, pir öldürme, hasat, depolama hizmetleri gibi tüm işlemler sağlıklı yumru üretimde etkilidir. Hastalık etmenlerinin bazılarının tohumluk kökenli olabileceği gibi bazılarının da çevreden kaynaklandığı bilinmektedir. Çevreden kaynaklanan patojenlerin bitkinin toprak üstü aksamına bulaşıp, oradan toprak altındaki yumruya

(15)

taşınmasını önlemek için hasada yakın bir zamanda patates bitkisinin toprak üstü organlarını yok etme işlemi yapılmakta olup, patatesin hem kalite hem de fiziksel özelliklerini etkileyen bu işleme pir öldürme denilmektedir. Bu işlem uygulanırken kimyasal ve fiziksel metotlar uygulanmaktadır. Kimyasal metotların çevreye olan olumsuz etkileri yanında, yumruya kalıntı bırakabileceği de söz konusudur. Pir öldürme işleminin hasat sırasında mekanik zararlanmayı azaltması, dormansi süresini uzatması ve bu nedenle depolama kayıplarının daha az olması gibi etkiler pir öldürme işleminin avantajları arasında yer almaktadır (Yılmaz ve Ökten, 2002).

Tokat ili patates yetiştiriciliğine elverişli illerden birisidir. Özellikle Artova ilçesinin ekolojik faktörlerinin yemeklik ve tohumluk patates için uygunluğu bu bölgede patates tarımının yaygınlaşmasına yol açmıştır. Yörenin başlıca iklim verileri incelendiğinde; tohumluk patates üretimi yönünden genellikle olumlu olduğu görülmektedir. Nitekim patatesin yumru oluşumu, kalitesi kuru madde oranı gibi özellikler yönünden 16-24 ºC arasındaki sıcaklık isteği ve gece gündüz sıcaklıkları arasındaki farklılıkların belirgin olması bu özelliklere avantaj sağlamaktadır. Diğer taraftan vejetasyon dönemindeki nem oranının çok yüksek olmayışı ve rüzgarlı günler de fotosentez için elverişli olurken, hastalık etmenlerini de kısıtlayabilmektedir. Bu ve benzeri fırsatlar tohumluk üretimi için avantajlar oluşturmaktadır (Yılmaz ve ark., 2006).

Bu araştırmayla Tokat-Reşadiye-Bozçalı (yüksek rakımlı bir yayla) yöresinde pir öldürme uygulanarak ve uygulanmadan üretilen tohumlukların Tokat-Artova şartlarında karşılaştırılarak birbirine olan üstünlüklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

(16)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Bitkisel kaynaklı beslenmede tahıllardan sonra en büyük rolü oynayan patates, Güney Amerika Kıtasında bulunan And Dağlarının yüksek kesimlerinden orijinlenen bir kültür bitkisidir. Dünya’da yaklaşık 8000 yıldan beri bilinmektedir. Patatesin de içinde bulunduğu Solanum cinsinin bilinen 2000 kadar türü vardır ve bunlardan 160–180 kadarı yumru oluşturabilme özelliğine sahiptir. İnsan beslenmesinde gıda kaynağı olarak Solanum cinsinin 8 türü uygun olmakla birlikte, Solanum tuberosum Dünyada yaygın olarak bilinen ve yetiştiriciliği yapılan türdür (Rowe, 1993).

Patates, insan ve hayvan beslenmesi ile sanayinin çeşitli dallarında kullanılmaktadır. İçerdiği değerli besin maddeleri nedeniyle, günümüzde önemli bir enerji kaynağı olarak halkın temel gıda maddesi gereksinimini karşılayan patates, mutfaklarda yemek olarak pişirilerek değerlendirildiği gibi, sanayide değişik şekillerde işlenerek (cips, kızartma, püre v.s.)’de tüketilmektedir. Ayrıca, ekmek ununa belirli oranda patates unu karıştırıldığında ekmeklerin lezzetliliği artmakta ve bayatlamayı geciktirmektedir. Endüstride kullanılmayan ve yemeklik olarak tüketilemeyen patates yumruları ise hayvan yemi olarak değerlendirilebilmektedir. Birim alandan elde edilen ürün miktarının yüksek olması nedeniyle, yetiştirildiği ülkelerde, üretici ve ülke ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadır. Gerek iyi bir gıda maddesi, gerekse farklı ürünler şeklinde tüketilebilmesi nedeniyle birçok ülkenin temel gıda maddesi arasında yer alan patates, karbonhidrat kaynağı olarak kullanımı Avrupa’da Almanya, Hollanda, İrlanda Fransa’da ve ABD’de çok fazla tüketilmektedir (Arıoğlu, 1997, Arıoğlu ve ark., 2006).

Bünyesinde karbonhidrat, protein, mineral maddeler yanında büyük oranda C olmak üzere B1, B2 ve B6 vitaminlerini de içermektedir. Patates günlük gıda tüketiminin önemli

bir bölümünü teşkil etmektedir. 100 gramlık patates yumrusu normal bir insanın gereksinim duyduğu günlük proteinin minimum % 8’ini, demirin % 10’unu, C vitamininin % 20-50’sini, B vitamininin % 10’unu ve enerjini % 3’ünü karşılamaktadır (Horton ve Sawyer, 1985).

(17)

Gelişmiş ülkelerde, patatesin beslenmedeki payı giderek artış göstermiş ve tüketim şekilleri farklılaşmıştır. Bu ülkelerde patates pişirilerek, kızartılarak, dondurularak, kurutularak yada konserve olarak tüketilmektedir. Bu yapı son yıllarda tam olmamakla birlikte Türkiye’de de görülmeye başlamıştır. Türkiye’de patates üretiminin yeterli seviyede olmasına rağmen, bunu işleyen sanayilerin tam geliştiği söylenemez. Bu durum patates tüketiminin istenilen seviyeye ulaşmasını da önlemektedir. Patates, her gelir kesimine hitap edebilen, ucuz, lezzetli ve besleyici özelliklerinden dolayı yoğun tüketilmesi gereken bir besin kaynağıdır (Şahin, 2002).

Bitkisel üretimin temel girdisi olan tohumluğun nitelikli olması, verimli ve kaliteli üretimin temel şartıdır. Patateste yüksek nitelikli tohumluk kullanımı verimlilik üzerine diğer tarla bitkilerine göre çok daha fazla etkili olmaktadır. Patatesin yumruyla vejetatif yolla çoğaltılması, yumrularının yüksek oranda su içeren bir organ olmasından dolayı, başta virüsler olmak üzere birçok hastalık etmeni ve diğer fizyolojik olumsuzluklardan kolayca etkilenmektedir (Yılmaz, 2003).

Ülkemizde patateste tohumluk sertifikasyonu ile ilgili çalışmalar 1970’li yıllarda başlamış ve her geçen gün gelişme göstermiştir. Buna rağmen Türkiye patates yetiştiriciliğinde hala sorunlar bulunmaktadır. Bunların başında ulusal ticari bir patates çeşidimizin olmayışı ve üreticiye yeterli miktarda kaliteli tohumluk temininin sağlanamaması gelmektedir. Türkiye’de patates tohumculuk sektörü büyük oranda, ithal edilen anaç kademe tohumluğun ülke içerisinde bir kez çoğaltılarak pazarlanması şeklinde çalışmaktadır. Bu şekilde sertifikalı tohumluk üretim ve tedariki, toplam tohumluk ihtiyacının ancak % 8’ini karşılayabilmektedir. Geri kalan tohumluk ihtiyacı ise, ikinci ve üçüncü kuşak tohumlukların tekrar çoğaltılmaları yoluyla karşılanmaktadır. Ancak, tohumluk patates üretiminde kontrollü kademe uygulanmadığı için, bu tohumluk sertifikasyonu tabi tutulmamakta, dolayısıyla da, tek kalite güvencesini üreticinin güvenirliği teşkil etmektedir (Arslan, 2006; Arıoğlu ve ark., 2006).

Patateste nitelikli tohumluk üretimi üzerine etkili olan bazı faktörler; sağlıklı başlangıç materyali (anaç tohumluk), üretim yerinin rakım ve bazı hastalık patojenlerinden ari olması, üreticilerin bilgi düzeyi ve üretim teknikleri şeklinde sayılabilir (Yılmaz, 2003).

(18)

Tohumluk üretilen yerlerde patojenlerin olmayışı ve önleyici tedbirlerin uygulanabilme durumu yanında (De Bokx ve Mooi, 1974; O’brien ve Allen, 1986) toprak hazırlığı, dikim, bakım işlemleri, hastalık ve zararlılardan korunma, pir öldürme, hasat, depolama hizmetleri gibi tüm işlemler sağlıklı yumru üretimde etkilidir (Sahtiyancı, 1990; Tugay ve ark., 1995).

Pir öldürme işlemi tohumluk patates üretiminde bazı olumlu katkılarından dolayı üreticilere önerilen bir uygulamadır. Pir, patates bitkisinin yaprak ve sap kısımlarının tamamına verilen addır. Pir öldürme, hasat öncesinde patatesin toprak üstü aksamının (yaprak + sap) mekanik, kimyasal veya her ikisinin karışımı olmak üzere, 3 metotla gerçekleştirilen bir uygulamadır. Virüs hastalıklarının afitlerle yayılmasından ve mildiyöden korunmak için yetişme mevsiminin ikinci yarısı içinde yeşil aksam imha edilir. NAK (Hollanda Tohumluk Patates ve Tarla Bitkileri Tohumluk Kontrol Genel Servisi) pir öldürme zamanını, afitlerin uçuş durumuna, tohumluğun derecesine ve tohumluk patatesin çeşidine göre tayin eder (Struik ve Wiersema, 1999).

Pir öldürme işlemiyle tohumluk yumruların aşırı büyümesi, biçimsizleşmesi ve ikinci yumru gelişmesi engellenir. Yetişme mevsimin ileri dönemlerinde ortaya çıkan yaprak bitleri tarafından, virüs hastalıklarının yayılması ve atmosfer yoluyla fungal hastalıkların bitkiden bitkiye yayılması önlenir. Tohumluk yumruları istenilen boyutta bırakmak için büyümeyi durdurması ve kabuk pişkinliğini temin için de pir öldürme işlemi uygulanır. Yeşil aksamın öldürülmesi dormanisi’yi de etkiler ve pir öldürme yapılan yerin toprak nemi hızla buharlaştığı için, nemin sorun olduğu yerlerde hasadın daha kolay ve daha erken yapılabilmesine katkı sağlar (Yılmaz ve Ökten, 2002).

Yukarıda sayılan etkilere rağmen, yemeklik patates üretiminde bu işlem çok fazla uygulanmamaktadır. Yapılan çalışmalarda bu işlemin daha çok tohumluk patates üretiminde uygulandığı bilinmektedir. Tohumluk ve yemeklik patateslerden beklentiler farklıdır. Örneğin yemekliklerde yüksek verim, iri yumru, iyi pişme ve işleme kalitesi gibi özellikler aranırken, tohumluk patateslerde yüksek verim, küçük yumru, yumru sağlığı ve iyi bir gelişme vigörü istenmektedir. Bu yüzden tohumluk patates üretiminde

(19)

yer seçimi, çeşit tercihi, tarım tekniklerinin eksiksiz uygulanması ve depolama alt yapıları gibi unsurlar bir arada düşünülmelidir (Beukema ve Van der Zaag, 1990).

Pir öldürme işlemi genellikle hasattan 3-4 hafta kadar önce yapılmakla birlikte hastalık ve zararlıların enfeksiyon durumları da göz önüne alınır. Bu hastalıklardan birisi mildiyödür. Patates mildiyösünün belirtileri genellikle yaprak ucu veya kenarlarından başlayan küçük sulu açık yeşil lekeler şeklinde görülür. Patates mildiyösü etmeni depo ve tarlada bulaşık yumrularda misel halinde kışlamaktadır. Hastalık patatesin en yıkıcı hastalığı olması ve tohumluk yumrularla taşınması nedeniyle önemlidir. Etmen canlı konukçu dışında birkaç günden fazla yaşayamamaktadır. Bu yüzden pir öldürmeyle hasada yakın dönemde enfeksiyon yapan mildiyö etmeninin yumrulara bulaşması önlenir. (De Bokx ve van der Want, 1987)

Tohumluk patates üretiminde en titiz davranılması gereken hastalıklar virüs hastalıklarıdır. Bunlar tohumluk kaynaklı olabileceği gibi çevreden kontak yollarla ya da afitlerle bulaşabilmektedir. Yaprak bitleri bitki özsuyunu emerek beslenirler. Beslendikleri yapraklarda ve taze sürgünlerde kıvrılmalar ve şekil bozukluları meydana gelir. Yoğun popülasyonların bulunduğu bitkilerin gelişmesinde duraklama görülür ve normal gelişmesini sürdüremez. Bu gibi bitkilerde verim azalır ve kalite bozulur. Ayrıca salgıladıkları tatlı madde bitkilerin üzerini örter ve daha sonra bu maddeler üzerinde gelişen saprofit mantarlar fumajine neden olur. Diğer önemli zararı da virüs hastalıklarını taşıması ve sağlıklı bitkilere bulaştırmasıdır. Patates yetiştiriciliği özellikle tohumluk üretimi için yapılıyorsa ve yaprak bitleriyle taşınan virüs hastalıklarının yayılması söz konusu ise, bu durumda esas zararını virüs hastalıklarını taşıyarak yapar. Patateste tohumluk yozlaşmasına ve % 30-90 arasında verim kaybına neden olduğu belirtilen PLRV ve PVY, patates bitkisinin en tehlikeli virüsleridir. Ayrıca PVX’nün değişik patates çeşitlerinde % 10-30 arasında verim azalmasına neden olduğu bildirilmektedir (Sahtiyancı, 1990).

Bir konukçudan diğerine taşınma, viral etmenlerin biyolojilerinde en önemli anahtardır. Çok sayıda bitki virüs hastalığı etmeni farklı vektörler tarafından çeşitli konukçular arasında taşınabilir. Bununla birlikte, virüslerle vektörler arasındaki ilişki son derece

(20)

karmaşık olup, konukçu, inokulum ve uygun çevre şartlarına bağlıdır. Bitki virüs hastalıklarını taşıyan en önemli vektörler Homoptera, Thysanoptera ve Coleoptera takımlarında yer almaktadır. Bu vektör gurupları içerisinde afitler virüs vektörü olarak öncelikli bir yere sahiptir ve tanılanmış 370 bitki virüsünün % 66'sını taşımaktadırlar (Bostan ve Güçlü, 2005).

Patates virüs hastalıkları ile mücadelede dayanıklı çeşit kullanımı ve üretimde virüssüz yumru kullanılması oldukça önemli olduğunu belirten Sökmen ve ark. (2005), özellikle, PVY ve PLRV gibi, tohumluk yumru ile yıldan yıla, bölgeden bölgeye taşınan virüsler afit türleriyle etkili bir şekilde yayılabilmekte, afit populasyonu artış oranına paralel olarak enfekteli bitki sayısı ve bitkilerde oluşan verim kayıpları fazlalaştığını bildirmektedirler. Bu sebeple vektör ve temas yoluyla bulaşmanın mümkün olduğunca önlenmesi gerekmektedir (Sökmen ve ark, 2005).

Tohumluk patates üretiminde pir öldürmenin ne zaman yapılacağı bölgelere göre belirlenerek, üreticiler tarafından uygulanması sağlanmalıdır. Bu tarihin belirlenmesinde; virüs bulaşıklığı, afit uçuş yoğunluğu, çeşitli hastalık enfeksiyonları ve bitkinin gelişme dönemi dikkate alınmaktadır (Yılmaz ve Ökten, 2002). Schwarzel, (1998), İsviçre’de pir öldürme zamanının standart hale getirilmesine rağmen üreticilerin daha en yüksek verim düzeyine ulaşabilmek ve virüslere hassas çeşitleri belirlemek için, bu işlemi belirlenen tarihten daha geç yaptıklarını bildirmektedir. Aynı araştırıcı yaz döneminde tarla kontrolleri esnasında tahmin edilen virüs bulaşıklığıyla, sonbahar döneminde yapılan ELİSA testleri arasındaki farklılıkların da önemli olduğunu belirtmiştir.

Pir öldürme işlemleri değişik biçimlerde yapılabilir. Bunlar; erken hasat, yeşil aksamın sökülmesi (ezme, biçme, yolma ve koparma), ateşle yeşil aksamın imhası, kimyasal madde püskürtme ya da mekanik ve kimyasal yok etmenin kombinasyonu şeklindedir. Bütün bu metotların avantaj ve dezavantajları vardır (Yıldırım ve Yıldırım, 1986).

Yeşil aksamın mekanik olarak yok edilmesi, bu metot ezme, biçme, koparma ve yolma şeklinde gerçekleştirilen bir uygulamadır. Patates gövdeleri sap, yaprak ve yumru hariç toprak altı organları ile topraktan sökülürler (Yıldırım ve Yıldırım, 1986). Yumru bir

(21)

süre kabuğun pişkinleşmesi için toprak altında kalır. Bu şekilde yeşil aksam imhası çok fazla el emeği gerektirir. Bu nedenle yeşil aksam sökme makineleri geliştirilmiştir.

Sahtiyancı (1990), pir öldürme işleminin yakma ve kimyasal madde püskürtmeyle de yapılabileceğini bildirmiştir. Ateşle yeşil aksamın imhasında patates bitkileri alev püskürtülerek yakılırlar. Ateşleyici bir traktöre monte edilir. Yeşil gelişmiş yapraklar oldukça iyi yanarlar. Bu metotla yapraklar kimyasal yakıcılardan daha çabuk imha edilir. Traktörün hızı iyi bir yakma yapacak şekilde ve yaprakların gelişme durumuna göre ayarlanmalıdır. Çok yeşil tarlalarda traktör saatte 2,5 km’den daha fazla süratle gidemez. Olgun, kuru mahsulde biraz daha hızlı sürülebilir. Kimyasal madde püskürtme direkt veya yapraklar ezildikten sonra yapılabilir. Bunun için DNOC (Dinitro-orthocresol) mineral bir yağda eritilmiş olarak püskürtme için kullanılır. Bazen mineral yağ penthaclorophenol veya kalsiyumcyanamide eriyiği de püskürtmede kullanılabilir.

Pir öldürme işleminde kimyasal madde olarak paraguat etkili gramaxon kullanılacağı gibi diguat, glufosinat, dinitrifenol, ametrin, sülfürik asit ve sıvı nitrojen gibi kimyasallarda kullanılabilir. Pir öldürme işleminde kullanılan kimyasal yöntemlerin çeşitli çevre kirliliğine yol açabileceği veya yumru üzerinde kalıntı bırakabileceği, alevle yakma işleminin ise topraktaki organik maddeye zarar verebileceği de dikkate alınmalıdır. Kimyasal yolla yapılan pir öldürme işleminin olumsuz etkisini azaltmak için, bitkilerin önce mekanik olarak ezilmesi ve sonra kimyasal uygulamanın yapılması önerilir. Yeşil aksam imhası yumruları Phytophtora infestans infeksiyonundan korur, fakat Rhizoctonia solani ‘nin yumruyu infekte etme ihtimalini arttırır. Rhizoctonia’nın yüksek oranda infeksiyonunu önlemek için, yeşil aksam imhasından sonra iki hafta içinde hasat yapılmalıdır (Sahtiyancı, 1990).

Tohumluk patates üretiminde pir öldürme zamanı yumruların fizyolojik yaş indeksini belirlemede de kullanılmaktadır. Fizyolojik yaş indeksi, patates yumrularının fizyolojik ve kronolojik yaşının birlikte etkilerini içeren bir kavramdır (Caldiz ve ark., 2001). Bu araştırıcılara göre fizyolojik yaş indeksi pir öldürme zamanı ile tohumluk yumruların dikime kadar, ideal koşullarda bekletme sürelerinin sonu arasındaki zaman dilimi olarak alınabilir. Fizyolojik yaş indeksi tohumluğun yetiştirildiği şartlar, çeşit özellikleri, pir

(22)

öldürme işlemi, tohumluğun orijini, depolama şartları ve dikim öncesi yapılan bazı ön işlemlere göre değişiklik gösterir. Yine Caldiz ve ark., (2001)’ e göre fizyolojik yaş 0 (genç) ile 1 (yaşlı) arasında değişir. Örneğin pir öldürme işleminden 6 gün sonra bir çeşidin fizyolojik yaşı 0,025 iken, 100 gün süreyle 3 farklı koşulda depolandıktan sonra bu değer 0,49-0,56 arasında değişebilmektedir. Fizyolojik yaş indeksi aynı zamanda bitkinin verim ve gelişme potansiyeli hakkında da bilgi verebilmektedir. Nitekim aynı araştırıcılar fizyolojik yaş indeksi 0,55 olan tohumluklardan 55 t/ha yumru verimi alınabilirken, 0,80 olması durumunda verimin 40 t/ha seviyelerine düşebileceğini bildirmektedirler.

Kandel ve ark. (1991), pir öldürme işleminin sadece virüs hastalıklarına karşı değil, aynı zamanda fungal ve bakteriyel hastalıkların bulaşıklığını da engelleyebileceğini bildirmektedirler. Diğer taraftan pir öldürme işlemiyle topraktaki nem azaltılarak, hasat esnasında mekanizasyon işlemleri de kolaylaşmaktadır. Bu durum Sonbahar’da hasadın gecikmesinden dolayı hasadın zorlaştığı yerlerde daha önemlidir (Erkmen, 1993).

Pir öldürme uygulamaları esas itibariyle çevre ve patates yapraklarındaki afit yoğunluğu dikkate alınarak yapılmaktadır. Bu konuyla ilgili bir çalışma Singh ve Parida (1999), 10’ ar gün aralıklarla olmak üzere 3 farklı zamanda diktiği patateslerde 20 afit/100 yaprak olduğu dönemde başlanmak üzere, bundan 15 gün sonra ve fizyolojik olgunluk dönemlerinde hasat işlemlerini yaparak karşılaştırmışlardır. Araştırıcılar, en yüksek yumru veriminin fizyolojik olgunluk döneminde alındığını, diğer olumsuz faktörler söz konusu değilse afit mücadelesinin kimyasal insektisitlerle (oksidemeton-metil) de yapılabileceğine işaret etmişlerdir.

Roy ve Sharma (2000), tohumluk patates üretiminde pir öldürme zamanını da incelediği bir çalışmasında; dikimden 60, 70 ve 80 gün sonra pir öldürme uygulamasıyla üretilen yumrularda, 70 ve 80 gün sonra yapılan pir öldürme uygulamasının yumrularının, 60 gün sonra yapılanlara göre daha iyi sürgün gelişimi sağladığı, daha iyi gelişen, daha fazla ana sap oluşturan, daha uzun boylu ve daha yüksek verimli bitkiler meydana getirdiklerini belirtmişlerdir.

(23)

Choıseul ve ark., (2001), Phytophthora infestans’la aşılanan yumrulara pir öldürme metodunun uygulanması ve çeşit dayanımının etkilerinin incelendiği bir çalışmada; Ana yumrular ve gövdeye aşılama yapılıp, 3 pir öldürme metodu (kesme, diguat, sülfirik asit) uygulanmıştır. İki yıl boyunca (1998-1999) tohumluk yumrular veya bitkilere Fusarium sulphureum schlecht ile aşılanıp, yara testlerinin standart hale getirilmesiyle yumru kuşakları üzerinde kuru çürüklüğün oluş sıklığı değerlendirilmiştir. Kuru çürüklük oluş sıklığının tamamı, bitkilerin miktarı, toprak aşılaması, pir öldürme işleminin üç metodu için de benzer olduğunu, pir öldürme metodunun, kuru çürüklüğün ortalama oluş sıklığını etkilemediğini bildirmişlerdir. Diquatla öldürülen bitkilerin, diğer uygulamalara (sülfirik asit uygulanması ve bitkilerin kesilmesi) göre daha çok kuru çürüklük verdiğini tespit etmişlerdir.

Naerstad ve ark., (2007), 1997, 1998, 1999 yıllarında yürüttüğü bir seri arazi çalışmasıyla, bitkinin bulaşma potansiyelini değerlendirmek için Ağustosun sonunda hasattan 11 gün önce 8 farklı pir öldürme metodu (diquat 600 g/ha, diquat 400 g/ha, diquat 200 g/ha, yarıdan kesimle diquat 300g/ha, yarıdan kesimle diquat 200 g/ha, yarıdan kesimle diquat 100 g/ha, yeşil aksamın tamamını kesme, kontrol) uygulanıp, Phytophthora infestans’a karşı farklı dayanıklılıktaki 7 çeşit ıslah klonu (Kerrs Pink, Saturna, Beate, Danva, Troll, N-85–13–18, N-84–4–22) kullanılmıştır. Buna ilaveten hasat ve depolamadan sonra geç yanıklık hastalığı olan yumrular da değerlendirilmiştir. Hasat ve depolama sonrasında mildiyö bulaşık yumruların sıklığındaki pir öldürme muameleleri arasında tutarlılıklar olmadığını, yeşil aksamın tamamının yok edilmesi uygulamasıyla, kimyasalın en yüksek dozunun (600 g/ha, diquat) uygulandığı pir öldürmeden aynı sonuçlar elde edildiği bildirilmiştir. Aynı çalışmada hasat ve depolama sonrasında mildiyölü yumrularda yıllar arasında büyük farklılıklar bulunmuştur. Bu da yumrunun enfeksiyonu için iklimden gelen farklılıkların önemini doğrulamaktadır. Çeşitler arasında büyük farklılıklar bulunmuş olup, çeşit direncinin de önemli olduğunu bildirmişlerdir.

Chaurasia ve Singh (1995), patateste azotlu gübreleme ve pir öldürme zamanlarının NPK alımına etkilerini incelediği bir çalışmasında; pir öldürme zamanlarını dikimden sonra 80, 90, 100, 110 ve 120 gün sonra yapmıştır. Araştırıcılar bu çalışmalarında

(24)

uygulanan N dozu artışı ve pir öldürme zamanının geciktirilmesinin yumru verimini arttırdığını, yapraklarda en yüksek N ve P ile saplarda en yüksek K miktarının dikimden 90 gün sonra yapılan pir öldürme işleminde, yapraklarda K miktarının ise dikimden 80 gün sonra yapılan uygulamadan alındığını belirtmişlerdir.

Kumar ve ark., (2001), 1999 yılında yürüttükleri çalışmalarında 6 farklı çeşit (Kufri Chipsona-1, Chipsona-2, Kufri Jyoti, Kufri Lauvkar, Atlantic ve Fritolay-1533) kullanılıp, dikimden 80, 90, 100 gün sonra yeşil aksam kesilip, pir öldürme işleminden 10 gün sonra hasat yapılmıştır. Yumruların kızartmalık rengi, kuru madde, sakkaroz içeriği ve depolama davranışları analiz edilmiştir. 80. günde yapılan pir öldürme Atlantic ve Firitolay-1533 yumrularının kızartmalık rengi ve kuru madde içeriği uygun bulunmuştur. Kufri Chipsona-1, Kufri Chipsona-2, Atlantic ve Fritolay-1533, 90. ve 100. günde yapılan pir öldürmeyle iyi kalite kızartma vermiştir. Farklı tarihlerde hasat edilen yumrular oda sıcaklığında depolanmış, bu da kızartmalık renginin bozulmasına neden olmuştur.

Caldız ve ark., (1994), erken pir öldürme ve ön sürgülendirmeyle tohumluk patates yumrularında fizyolojik durum ve verimdeki değişiklikleri inceledikleri bir çalışmada, 1986-89 yıllarında gerçekleştirilen tarla denemelerinde tohumluk patates yumruları tarlalarda yığınlar halinde depolanıp, dikimden önce bir ay boyunca 5 Kasımdan 1 Aralığa kadar değişen tarihlerde doğal ışık altında barınaklarda ön-sürgülendirme yapılmıştır. Yeşil aksamın doğal olarak öldürülmesine izin verilmiştir ya da tuzaklardaki ilk afitlerin ortaya çıkması üzerine, paraquat kullanılarak erken pir öldürme uygulaması gerçekleştirilmiştir. Yeşil aksamı kurutma muamelesinde 3,5 t/ha verim tohumluk yumrularda birbirini izleyen bir artış sağlamıştır. Ön sürgülendirme ve paraquat uygulaması dormansi periyodunu ve tohumluk yumrularını verimini <60 g yumru oranının da bir artış sağlayıp, bu da tohumluk yumru sağlığını iyileştirmiştir.

Kumlay ve ark. (1998), Erzurum-Pasinler ekolojik şartlarında yürüttükleri çalışmada, Ağustos başından itibaren 10’ar gün aralıklarla dört farklı tarihte pirler çekilmek suretiyle uzaklaştırılmış ve pirlerin ayrılmasından 10 gün sonra da yumrular elle hasat edilmiştir. Pir öldürme tarihi en son olan dördüncü pir öldürme zamanında en yüksek

(25)

verim elde edilmiştir. Erken pir öldürmeyle önemli verim düşüşlerinin görülmesinin yanında, pir öldürmeyle hasat arasında 10 günlük bir ara bırakılmasına rağmen, kabukların iyice olgunlaşmadığı da görülmüştür. Aynı araştırmada, erken pir öldürme tarihlerinde küçük boy yumru oranı toplam yumru içerisinde yüksek olduğu ve pir öldürme tarihleri geciktikçe bu oranda bir düşme olduğu görülmektedir (sırasıyla, % 41,4, % 35,6 , % 29,8, ve % 25,39). Orta boy yumrunun toplam yumru sayısı içerisindeki oranı farklı pir öldürme zamanlarda birbirine yakın değerlerde çıkmıştır. Orta boy yumru ağırlığında ise ilk pir öldürme tarihlerinden itibaren tedrici bir artış görülmektedir (sırasıyla 478,3, 817,3, 1086,6 ve 1160,2 kg/da). Orta boy yumru ağırlığındaki bu artışın toplam verimdeki artışın en önemli etkeni olduğu göze çarpmaktadır. Büyük boy yumru oranının toplam yumru içerisindeki oranı vejetasyon periyodu içerisinde bir artma eğilimi göstermektedir (sırasıyla, % 4,4, %9,3, %15,5, % 21,5). Büyük boy yumru ağırlıklarında da pir öldürme tarihlerine bağlı olarak tedrici bir artış söz konusu (240,9, 529,5, 1075,1 ve 1759,0 kg/da) olduğunu bildirmişlerdir.

Bir başka araştırmada Ünal (1991), pir öldürme tarihi geciktikçe, büyük yumru oranının arttığını, küçük yumru oranının ise azaldığını bildirmiştir. Pir öldürme tarihlerinin toplam yumru verimi üzerine etkisinin de önemli olduğunu belirtmiştir. Erzurum şartlarında yürütülen bu araştırmada 1 Eylülde pirleri öldürülen patateslerden en yüksek tohumluk yumru verimi elde edilmiş, bu tarihten sonra pirleri öldürülmeyen patateslerin tohumluk yumru verimleri ise azalmıştır. En fazla yumru verimi 16 Eylülde pirleri öldürülen patateslerden alınmıştır.

Yılmaz ve Ökten (2002), Nevşehir-Kaymaklı’da yaptıkları çalışmada, pir öldürme işlemlerini; a) Toprak seviyesinden 5 ve b) 25 cm yükseklikten biçilerek, c) Kimyasal yolla (paraquat uygulanarak) olmak üzere üç şekilde, dikimden itibaren 75., 85., 95. ve 105. günlerde olmak üzere dört farklı zamanda yapmışlardır. Denemede 2 farklı çeşit kullanılmıştır. Bu çalışma sonunda Hermes çeşidine ait en yüksek yumru verimi (5951,8 kg/da) pir öldürme işleminin 5 cm yükseklikte biçim yapılmasıyla elde edilmiştir. En yüksek yumru verimleri hasada yakın dönemlerde yapılan pir öldürme işlemlerinden elde edilmiştir. Bunun sebebi de bitkinin gelişme ve fotosentez süresinin daha uzun olması ve yumrularda kuru madde birikiminin daha uzun olmasıdır. Burada bir önemli

(26)

nokta da yumruların daha fazla verim vermesinin yanında sağlıklı olmasıdır. Cipslik bir çeşit olan Ernestolz denemede kullanılan diğer çeşit olup elde edilen sonuçlar bakımından Hermes çeşidinin aksine en yüksek tohumluk yumru verimi ve oranı, zamanlar ortalamalarına göre 85. gün yapılan pir öldürme işleminden 1197,1 kg/da ve % 36,4 oranında elde edilmiştir. Bu durum Ernestolz çeşidinin Hermes’e göre yumru oluşumunun biraz daha geç başlamış olmasından kaynaklanmıştır.

Bir bölgede üretilen tohumluklar başka bir bölgede kullanıldıklarında, ortaya koydukları performans önemlidir. Yılmaz ve ark. (2006), tarafından yürütülen bir çalışmada Başçiftlik yöresinde üretilen tohumlukların Artova’ da yemeklik olarak üretildiklerinde hastalık indeksleri düşük olmalarının yanı sıra dekara 3716 kg verim sağlamışlardır. Aynı şartlarda farklı üretim bölgesinde üretilen tohumlukların (Agria ve Marfona) ortalama verimleri 3540 kg/da olmuştur. Bu durum Başçiftlik yöresinde üretilen tohumluk yumruların performanslarının iyi olduğu anlamına geldiği belirtilmiştir.

Pir öldürme zamanı ile yumruların depolama davranışları arasında da bir ilişki söz konusudur. Nitekim Chaurasia ve Singh (1992), pir öldürme işlemini dikimden 80, 90, 100, 110 ve 120 gün sonra yaparak, işlemden 10 gün sonra hasat etmiş ve 30, 60, 90 gün süreyle depolamaya alarak, bu uygulamaların etkilerini incelediği çalışmasında; pir öldürme zamanının geciktirilmesiyle yumru ağırlık kaybı oranı, filizlenme ve bozuk yumru oranının da azaldığını bildirmişlerdir. Bunun yanında bu özelliklerin, yüksek dozda N’lu gübre uygulanması durumunda daha olumsuz yönde etkilendiğini de ilave etmişlerdir.

Erzurum koşullarında Şengül ve Keleş (2005), bir araştırma yürütmüşlerdir. Depolanan patateslerin besin öğelerinde meydana gelen değişmeleri tespit etmek amacıyla yapılan bu çalışmada Granola çeşidi patatesin normal, yaralı ve yeşil olarak ayrılan gurupları kullanılmıştır. Patatesler normal depo aydınlık (NDA) ve normal depo karanlık (NDK); buzdolabı aydınlık (BA) ve buzdolabı karanlık (BK) depolarda 6 ay depolanmışlardır. Depolama süresince kuru madde ve kuru maddeyi oluşturan bileşenlerin nispi olarak arttığı, rengin giderek inatlaştığı belirlenmiştir (Şengül ve Keleş, 2005).

(27)

Depolama sürelerinin, farklı ebatlardaki (3,5-5,0 cm, 5,0-6,5 cm ve 6,5 cm’den büyük) patates çeşitlerinin (Agria, Famosa, Granola ve Marfona) bazı kalite özelliklerine etkilerinin incelendiği bir çalışmada, depolama süresinin kuru madde oranı hariç incelenen diğer özelliklere istatistiki etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Depolama süresi uzadıkça yumruların ağırlık kaybının azaldığını, diğer özelliklerin ise depolama süresince kararlı bir durum göstermediği bulunmuştur. Yumru ebatları arasında özgül ağırlık, kuru madde, nişasta ve protein oranı, cips verimliliği yönünden istatistiki olarak farklılık olmamış, ağırlık kaybı ve cipsin yağ çekme oranı yönünden ise farklılık olduğu tespit edilmiştir (Kara, 1998).

Pir öldürme işlemleriyle hastalıksız, daha kaliteli tohumluk yumru elde edilmesi ve bu yumruların depolamaya da dayanıklı olmalarından dolayı fizyolojik yaşlanmaya daha uzun sürede ulaşabilecekleri, bunun da dikim öncesi tohumluk yumru sağlığı açısından istenen bir durum olduğu Yılmaz (2008) tarafından bildirilmiştir.

(28)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

Bu araştırma 2006 yılında Tokat-Artova şartlarında yürütülmüştür. Araştırmada, Marfona, Agria, Burren, Hermes ve Milva çeşitleri kullanılmıştır. Bu çeşitlerin anaç tohumluk sınıfındaki yumruları, 2005 yılında Tokat-Reşadiye Bozçalı (1200 m) yöresinde sertifikalı amaçlı üretime alınmıştır. Üretim esnasında alanda pir öldürme uygulanan ve uygulanmayan parseller oluşturulmuştur. Bu çalışmanın materyalini oluşturan tohumluk yumrular, tohumluk üretiminin gerektirdiği diğer tüm uygulamalara dikkat edilerek, üretilmişlerdir. Çalışmada 5 patates çeşidinin pir öldürme yapılarak ve yapılmayarak üretilen tohumlukları kullanılmıştır. Denemede yer alan çeşitlerin bazı özellikleri aşağıda verilmiştir (Anonymous, 2006).

Marfona: Primura x (Craigs Bounty x Profijt) melezi olup, Hollanda kökenli bir çeşittir.

Orta erkenci, beyaz çiçek renkli, yarı dik gelişen, iç rengi açık sarı, filiz rengi pembe, yumru göz rengi sarı, yumru göz derinliği yüzeysel, yumru kabuğu pürüzlü, kabuk rengi beyaz-sarı, dormansi periyodu orta uzunluktadır. Patates X ve Y virüsüne karşı dayanımı orta derecede olup, A virüsüne karşı ise yüksektir. Kuraklığa dayanımı yüksek, dona karşı ise düşüktür. İri yumru oluşturma yeteneğine sahip olup, yumru şekli oval-yuvarlak, kuru madde ve nişasta oranı orta yemeklik niteliktedir. Adaptasyon yeteneği yüksek olan çeşitlerdendir.

Agria: Quarta x Semlo melezi olup, Almanya kökenli bir çeşittir. Orta geçci dik gelişen,

beyaz çiçekli, kabuk rengi açık sarı, yumru şekli oval-uzun iç rengi sarı, yumru göz rengi sarı ve derinliği yüzeyseldir, dormansi periyodu uzundur, dış zararlara ve iç çürümeye dayanıklıdır, yumru şekli uniformdur, erken hasatta verim potansiyeli yüksektir iri yumru oluşturma yeteneğine sahip olup, çok amaçlı kullanılabilirse de daha çok cips parmak patateslik bir çeşittir. Kuru madde ve nişasta oranı orta-yüksek (% 23-27), çeşitli fungal ve viral hastalıklara orta derecede dayanıklıdır. Patates A ve Y virüslerine karşı orta derecede bir dayanım göstermesine karşın, patates X virüsüne

(29)

karşı yüksek dayanım göstermektedir. Zararlı böceklere dayanımı yüksektir. Kurağa ve dona orta derecede dayanıklıdır.

Burren: Marfona x Spunta melezi olup, İrlanda kökenli orta erkenci bir çeşittir. Beyaz

çiçek renkli yarı dik gelişen yumruları oval kabuk rengi açık sarı, iç rengi ise kremdir, filiz rengi pembe, yumru göz rengi sarı,yumru göz derinliği yüzeysel, yumru kabuğu pürüzsüzdür. PYV (patates Y virüsü) ve PLRV (yaprak kıvırcıklığı) virüslerine dayanıklıdır.

Hermes: DDR 5158 X S W 163 55 klonlarının melezi olup, orta erkenci, yarı dik

gelişen, çiçekleri kırmızı-mor, filiz rengi pembe, yumru göz rengi sarı, yumru büyüklüğü iri, yumru göz derinliği yüzeysel, yumru kabuk rengi beyaz-sarı, dormansi periyodu uzundur, dış zarar ve iç çürümeye orta derece dayanıklıdır, depo dayanımı iyidir. İç rengi ise açık sarı, yumru şekli yuvarlak-oval çok amaçlı kullanılabilirse de cips ve patates unu elde etmeye uygun bir çeşittir. A ve Y virüslerine dayanıklıdır. Kurağa dayanımı fazla olup, kuru madde ve nişasta oranı orta-yüksek seviyededir.

Milva: Yeni ıslah edilen çeşitlerden birisi olup, verim potansiyeli orta düzeyde olmakla

birlikte kuru madde oranı yüksektir. Orta erkenci olum grubunda yer alan, çok amaçlı kullanıma uygun, üniform ve oldukça iri yumrular oluşturabilmektedir. Yumru kabuk rengi açık sarı, iç rengi ise sarı, yumru şekli oval, iç zedelenmeye (çürüme) dayanıklıdır. Oldukça iyi gelişen bir toprak üstü aksama sahip olup, yaprakları mildiyöye karşı hassas, yumruları ise orta düzeyde dayanıklılık göstermektedir. Patates X ve Y virüsüne karşı dayanımı yüksektir.

3.1.1. Deneme Yeri ve İklim Özellikleri

Tokat ili bilindiği gibi İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinin geçiş noktasında bulunmaktadır. Artova’nın iklimi zamanla Karadeniz iklimi karakteri gösterse de genellikle bir kara iklimi hâkimdir. İç Anadolu ve İç Doğu Anadolu iklimleri etkisi altındadır. Denemenin sürdürüldüğü 2006 vejetasyon dönemindeki iklim verileri yerine, meteoroloji istasyonu 1990 yılından sonra kaldırıldığından dolayı uzun

(30)

yıllar ortalama verileri Tokat Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nden alınarak, Çizelge 3.1.1.1’de gösterilmiştir.

Çizelge 3.1.1.1. Artova yöresinin çok yıllık iklim verileri (1957-1990)

Aylar sıcaklık (Ortalama ºC) Ortalama Bağıl nem (%) Ortalama Yağış (mm) kırağlı günler Ortalama

sayısı Ocak -3,3 74 64,8 5,6 ubat -1,8 73 48,7 5,2 Mart 2,4 72 58,9 7,4 Nisan 8,6 63 67,2 2,8 Mayıs 12,8 63 70,1 0,4 Haziran 15,8 63 49,9 0 Temmuz 18 59 10 - Ağustos 17,8 57 4,1 0,1 Eylül 14,2 59 16,2 1,1 Ekim 9,4 64 34,5 6,4 Kasım 3,8 72 48 10,2 Aralık -0,5 75 61,5 8,2 Yıl sayısı 16 16 27 27 Yıllık 8,1 66 533,9 47,5

Kaynak: Tokat Meteoroloji Bölge Müdürlüğü Verileri

3.1.2. Deneme Yerinin Toprak Özellikleri

Deneme alanından alınan toprak örnekleri, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde analiz edilmiştir. Analizlere ait sonuçlar Çizelge 3.1.2.1’ de verilmiştir.

Çizelge 3.1.2.1. Deneme yerinin toprak özellikleri

Özellikler Tuz ( %) Toplam pH CaCO (%) 3 (kg/da) P2O5 (kg/da) K2O Madde (%) Organik

(31)

Deneme alanından alınan toprak analiz sonuçlarından elde edilen verilere göre, pH hafif alkali reaksiyonlu olup, CaCO3 (%) orta seviyede, P2O5 (%) az, K2O (%) yeterli

miktarda, organik maddece iyi durumda ve tuzsuz yapıdadır.

3.2. Yöntem

3.2.1. Deneme Deseni

Deneme Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Desenine göre 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Ana parsellere çeşitler, alt parsellere ise pir öldürme yapılarak ve yapılmayarak üretilen tohumluklar gelecek şekilde yerleştirilmiştir.

Denemede her bir alt parsel 70x30 cm aralık olacak şekilde, 6 m uzunluğunda 4 sıradan ibarettir. Bütün gözlem, ölçüm ve değerlendirmelere dair veriler kenarlardaki 2 sıra atıldıktan ve ortadaki 2 sıranın da baş ve sonlarından birer ocak kenar etkisi bırakıldıktan sonra geriye kalan kısımlardan alınmıştır.

3.2.2. Dikim, Gübreleme, Bakım ve Hasat

Denemenin dikim işlemi 12 Mayıs 2006 tarihinde 70x30 cm sıklıkta yarı otomatik patates dikim makinesiyle yapılmıştır. Çıkışı takiben iki defa çapalama, bir defa da boğaz doldurma yapılmıştır. Denemede dekara 20 kg N, 15 Kg K2O ve 15 kg P2O5

kullanılmıştır. Azotun yarısı dikim, diğer yarısı yumru oluşum başlangıcında, fosfor ve potasyumun tamamı ise dikim esnasında verilmiştir. Sulama, yumru oluşumu başlangıcından itibaren yağmurlama sulama yöntemi kullanılarak, toprak sürekli nemli olacak şekilde belli aralıklarla 5 defa yapılmıştır. Çeşitlere göre hasat olgunluğu farklı zamanlarda olmasına rağmen, tüm çeşitlerin fizyolojik olgunluğu beklenerek 28 Eylül 2006 tarihinde makineyle yapılmıştır.

(32)

3.2.3. Verilerin Elde Edilmesi

Araştırmada aşağıdaki fenolojik, morfolojik, verim, kalite ve depolama özelliklerine dair belirlemeler yapılmıştır (Esendal, 1990; Yılmaz, 1993).

• Çıkış süresi (gün): Dikim tarihi ile, parsellerdeki ocakların % 50’den fazlası toprak yüzeyine çıktığı tarih arasındaki süre gün olarak belirlenmiştir.

• Bitki boyu (cm): Parsellerde tesadüfen belirlenen olan 10 bitkinin tam çiçeklenme döneminde (boyca uzama durduğunda), toprak seviyesiyle bitkinin en üst kısmı arasındaki mesafe ölçülerek ortalaması alınmıştır.

• Ana sap sayısı/Ocak (adet): Parsellerde tesadüfen belirlenen olan 10 bitkide, topraktan doğrudan çıkış yapan ana sapların oluşumu tamamlandığında, ana sap sayıları belirlenerek ortalamaları alınmıştır.

• Hastalıklı bitki sayısı (adet): Yumru oluşumu başlangıcında her bir parseldeki hastalıklı bitki sayıları makroskobik olarak belirlenmiştir.

• Ocak başına yumru verimi (g/ocak): Alt parsellerin net alanlarından hasat edilecek olan toplam yumru verimi, o parseldeki ocak sayısına bölünerek gram cinsinden ifade edilmiştir.

• Yumru sayısı/Ocak: Her bir alt parseldeki yumrular (ıskartalar ayrıldıktan sonra) sayılıp, o parseldeki ocak sayısına bölünerek belirlenmiştir.

• Ortalama yumru ağırlığı/Ocak (g): Her bir alt parsele ait ocak başına yumru verimi, o parseldeki ocak başına yumru sayısına bölünerek, belirlenmiştir. • Toplam yumru verimi (kg/da): Her bir alt parselden alınan yumru miktarı, o

parselin alanı üzerinden hesaplanarak, dekara dönüştürülmüştür.

• Yumru büyüklüğü dağılışı: Her parselden hasat edilen yumrular, ıskarta (<28 mm), tohumluk yumru boyutu (28-55mm) ve iri yumru (>55 mm) olmak üzere tasnif edilerek, ağırlık cinsinden belirlenerek, % olarak da ifade edilmiştir. • Kuru madde ve nişasta oranı (%): Kuru madde oranları Arşimet yöntemine göre

özgül ağırlık esasına dayalı olarak belirlenerek, kuru madde ve nişastaya dönüşümleri yapılmıştır.

(33)

Depolama sonrası yapılan belirlemeler

Her bir parsele ait yumrular depoya konduktan sonra (4 °C sıcaklık, % 80 nispi nem ve karanlık ortam) yaklaşık 6 aylık depolama süresi sonrası aşağıdaki özelliklere dair değişimler belirlenmiştir.

• Ağırlık değişimi (%): Ağırlıkları belirlenerek, depolama ortamına yerleştirilen yumruların depolama sonundaki ağırlıkları da alınarak, aradaki değişim g ve % olarak belirlenmiştir.

• Kuru madde oranı değişimi (%): Yumruların kuru madde oranları depolama başlangıcı ve bitiminde belirlenerek, aradaki değişim % olarak ifade edilmiştir. • Hastalıklı, kör ve anormal sürgünlü yumru oranı (sayıca %): Her bir parsele ait

yumrular depolama bitiminde tek tek gözden geçirilerek, hastalıklı yumrular sayıca belirlenerek % şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca hastalıklı olmayan yumrular 15-20 °C sıcaklık ve ışıklı ortamda yaklaşık 10 gün bekletilerek ön sürgünlendirme yapılan yumrularda; kör, ipliksi ve anormal sürgünlü olanlar sayıca belirlenerek, % şeklinde ifade edilmiştir.

3.2.4. Verilerin Analizi

Denemede elde edilen bulgular denemenin kuruluş desenine uygun olarak Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Desenine göre varyans analizlerine tabi tutularak, ortalamalar arasındaki istatistiksel karşılaştırmalar ‘Duncan testi’ yöntemine göre yapılmıştır (Yurtsever, 1984).

(34)

4. BULGULAR VE TARTIŞMA

4.1. Fenolojik gözlemler

Patates üretiminde kullanılan tohumluk yumruların üretilmeleri esnasında, pir öldürme uygulamasının yapılıp yapılmamasının etkilerinin incelendiği bu çalışmada elde edilen bazı fenolojik gözlemler Çizelge 4.1.1’de verilmiştir.

Çizelge 4.1.1. Patatesin Artova şartlarında dikim, çıkış, ve hasat tarihleri Fenolojik

gözlemler

Agria Burren Hermes Marfona Milva

Dikim tarihi 12.05.2006 12.05.2006 12.05.2006 12.05.2006 12.05.2006 Çıkış tarihi ve süresi (Gün) 05. 06.2006 24 05.06.2006 24 03.06.2006 22 02.06.2006 21 02.06. 2006 21 Hasat tarihi ve vejetasyon süresi (Gün) 30.10.2006 135 20.10.2006 125 18.10.2006 122 15.10.2006 119 15.10.2006 119

Buna göre Tokat-Artova şartlarında 12 Mayıs 2006 tarihinde dikilen yumrular çeşitlere göre 21-24 gün sonra çıkışlarını tamamlamışlardır. Tohumluk yumruların üretiminde uygulanan pir öldürme işlemlerine göre çıkış süreleri değişmediğinden ayrı ayrı belirtilmemiştir. Bu durum kullanılan tohumluk yumruların üretildikleri ve depolandıkları ortamların aynı olmasından dolayıdır. Bunun sonucunda her çeşit ve uygulamaya ait tohumlukların fizyolojik yaşlarının birbirine çok yakın olmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda da eş zamanlı bir çıkış gözlenmiştir. Ancak çeşitlere göre çıkış süreleri 2-3 gün fark etmiştir (Çizelge 4.1.1). Nitekim çeşitler farklı olum gruplarına girmektedirler.

Hasat işlemi 30 Eylül 2006 tarihinde yapılmıştır. Ancak çeşitlerin bazıları daha önceden fizyolojik olarak hasada gelmiş olmasına rağmen makineyle toplu hasat yapabilmek için toprakta bekletilmişlerdir. Çeşitlerden Agria diğerlerine göre daha geçci, Marfona ve Milva ise daha erken hasada gelmişlerdir. Vejetasyon süreleri çeşitlere göre 119

(35)

(Marfona, Milva) ile 135 gün (Agria) arasında değişmiştir (Çizelge 4.1.1). Pir öldürme uygulamalarına göre çeşitlerin vejetasyon süreleri değişiklik göstermemiştir.

4.2. Çıkış Oranı (%)

Pir öldürme uygulamasının etkilerini incelemek amacıyla oluşturulan parseller, 4’er sıra ve her bir sırada 20 bitki olmak üzere 80 bitkiden oluşmuştur. Patates bitkilerinde çıkış tamamlandıktan sonra çıkış yapan ve yapmayan bitkiler sayılarak belirlenmiştir. Daha sonra bu değerler % çıkış oranı şeklinde hesaplanarak, aşağıda verilmiştir. Çıkış yüzdeleri aritmetik ortalamalar şeklinde verilmiş olup, pir öldürme uygulanarak üretilen tohumların % 99’u yeni bir bitki meydana getirmiş iken, pir öldürme uygulanmadan üretilen tohumlarda bu değer % 97,8 olmuştur. Pir öldürme yapılarak üretilen tohumlukların çıkış oranlarının, yapılmadan üretilenlere göre daha yüksek olduğu, ancak bu çalışmada çıkış yüzdesi bakımından bu iki değer arasında çok belirgin bir farklılığın belirlenmediği görülmüştür. Bu durum tohumluk üretimi yapılan yerin (Bozçalı-2005) uygunluğu hakkında ip ucu verebilir. Eğer bu yörede kısıt olsaydı pir öldürme yapılmadan üretilen tohumluk yumruların çıkışlarında daha belirgin eksiklikler olabilirdi.

Çizelge 4.2.1. Pir öldürme uygulanan ve uygulanmadan üretilen tohumluk yumruların çıkış oranları (%)

Çeşitler Pir Ö. Var Pir Ö. Yok Çeşit Ort.

Agria 100 100 100

Burren 100 98 99

Hermes 100 100 100

Marfona 97 95 96

Milva 98 96 97

(36)

4.3. Hastalık İndeksi

Pir öldürme uygulanan ve uygulanmadan üretilen tohumluk yumrular kullanılarak oluşturulan parsellerde yumru oluşumu döneminde makroskobik gözlemlere dayalı anormal gelişen hastalıklı olan bitkiler çeşitlere göre sayılarak, belirlenmiştir. Elde edilen bulgular yüzde şeklinde Çizelge 4.3.1‘de verilmiştir.

Çizelge 4.3.1. Pir öldürme uygulanan ve uygulanmadan üretilen tohumluk yumrulardan oluşan parsellerde hastalık indeksleri (%)

Çeşitler Pir Ö. Var Pir Ö. Yok Çeşit Ort.

Agria 5,5 2,6 4,0

Burren 2,6 2,6 2,6

Hermes - 8,3 4,2

Marfona 8,3 11,1 9,7

Milva 2,6 8,3 5.5

Pir Öldürme Ort. 3,8 6,6 5,2

Hastalıklı bitkilerde hastalık etmeni ve yoğunluğu üzerinde durulmamış, tüm etmenler dikkate alınarak parselde bulunan 36 bitkiden hastalıklı olanlar sayılmış ve yüzde şeklinde ifade edilmiştir. Elde dilen bulgulara göre pir öldürme uygulanarak üretilen tohumluk yumrulardan meydana gelen bitkilerde hastalık oranı (% 3.8), pir öldürme uygulanmayan parsellerden (6,6) daha düşük oranda olmuştur. Ayrıca çeşitlerin tepkilerinin de farklı olduğu görülmüştür (Çizelge 4.3.1).

Pir öldürme uygulanarak üretilen tohumluk yumrularda virüs hastalıkları başta olmak üzere, fungal hastalık etmeni bulaşık bitkilerin daha az olacağı, tohumluk üretiminde bu yöntemin sağlıklı bitkiler elde etmenin bir yolu olduğu bildirilmektedir (Sahtiyancı, 1990, Yılmaz ve Ökten, 2002). Buna karşılık bazı araştırıcılar da hastalık etmenlerinin çevre faktörleri ve yıl içindeki iklim davranışlarıyla daha yakından ilişkili olduğunu hastalık yoğunluğunun doğrudan pir öldürmeyle ilgili olmadığını, pir öldürmeyle hastalıklı bitkiler arasındaki ilişkilerin düzensiz olduğunu bildirmektedirler (Choıseul ve ark., 2001; Nearstad ve ark., 2007).

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunun yanı sıra ihtiyaç duyacağınız sistem ekipmanlarını da* kendi stoğumuzda bulunduruyoruz, bundan dolayı siparişlerinizi en hızlı ve güvenilir şekilde teslim

Tüm olası modelleri denememiz mümkün olmadığı için söz konusu modelin veriye en iyi uyan model olup olmadığını kesin olarak bilemeyiz, yine de ölçüt modele

Veriler katılımcıların sosyodemografik verilerini (4 soru) ve literatür kullanılarak hazırlanan yaşam kalitesini etkileyebileceği düşünülen bilgilerini (teda-

The impact of women’s health initiative study onthe initiation and continuation of hormone therapy in a tertiary menopause unit in Turkey.. participants of the survey, 22.1% (99/447)

Romanya Kralı ise, son Almanya İmparatoru ve Prusya Kralı nın mensub bulunduğu Hohenzollern hanedanı prenslerinden olub 93 Harbi'nden bir müd­ det evvel ve

“T arkan’ın Babası” son yolculuğuna Şişli Camii’nin musal­ la taşından çıkarken, 10 yaşındaki küçük Tarkan ve 9 yaşında­ ki Tan sanki birer resimli roman

Gü­ nün birinde , Saray bacalarının birin - de çıkan küçük bir yangın, fırsat olarak kullan ılır, bu yangının Şehtab tarafından yapıldığı söz b irliğ

Hemoptizi etiyolojisi hasta popülasyonlar›n›n özelliklerine, co¤rafik bölgeye, uygulanan tan› tekniklerine ve zaman dilimine göre de¤i- fliklik göstermekle birlikte en