• Sonuç bulunamadı

Yapı Döşemelerinde Hasar Analizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yapı Döşemelerinde Hasar Analizi"

Copied!
123
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ Turgay KURTULUŞ

Anabilim Dalı : Mimarlık Ana Bilim Dalı

Programı : Çevre Kontrolü ve Yapı Teknolojisi

EKİM 2009

(2)
(3)

EKİM 2009

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ Turgay Kurtuluş

(502071719)

Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 25 Ağustos 2009 Tezin Savunulduğu Tarih : 01 Ekim 2009

Tez Danışmanı : Prof. Dr. Nihal ARIOĞLU (İTÜ) Diğer Jüri Üyeleri : Prof. Dr. Erol Gürdal

Yrd. Doç. Dr. Erkan Avlar YAPI DÖŞEMELERİNDE HASAR ANALİZİ

(4)
(5)

ÖNSÖZ

Değerli tez danışmanım Sayın Prof.Dr. Nihal Arıoğlu’na, çalışmalarım sırasında gösterdiği büyük teşvik, yardım ve değerli görüşleri için teşekkürlerimi saygıyla sunarım.

Bana gösterdikleri sevgi, hassasiyet ve teşvik için çok sevdiğim annem Şükriye Kurtuluş’a, babam Sami Kurtuluş’a, kardeşlerim Zeynep ve Olcay’a, ayrıca yoğun iş temposunda benden yardım ve desteklerini esirgemeyen sevgili iş arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Mayıs 2009 Turgay Kurtuluş

(6)
(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ...iii İÇİNDEKİLER...v KISALTMALAR...ii ÇİZELGE LİSTESİ...iii

ŞEKİL LİSTESİ ...i

ÖZET ...xi SUMMARY ...xiii 1. GİRİŞ ...1 1.1 Tezin Amacı...1 1.2 Literatür Özeti...2 1.3 Yöntem ve Sınırlamalar...2

2. YAPI DÖŞEMELERİNİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI ...5

2.1 Döşemeden Beklenilen Performans ve Gereksinimler...6

2.1.1 Yapısal performans ve gereksinimler... 6

2.1.2 Fiziksel performans ve gereksinimler ... 6

2.1.2.1 Ses yalıtımı 6 2.1.2.2 Isı yalıtımı 8 2.1.2.3 Su ve rutubet yalıtımı 9 2.1.2.4 Buhar yalıtımı 11 2.1.2.5 Işık radyasyonu 12 2.1.3 Kimyasal performans ve gereksinimler... 13

2.1.4 Mekanik performans ve gereksinimler... 13

2.2 Yapı Döşemelerinin Sınıflandırılması... 14

2.2.1 Zemine oturan döşemeler ... 15

2.2.1.1 Zemine oturan üstü açık döşemeler 15 2.2.1.2 Zemine oturan üstü kapalı döşemeler 17 2.2.2 Altı ve üstü açık döşemeler... 20

2.2.3 Üstü açık döşemeler ... 22

2.2.4 Altı açık döşemeler... 24

2.2.5 Arakat döşemeleri ... 26

3. DÖŞEMEDE HASARA YOL AÇAN ETKİLER ... 31

3.1 Fiziksel Etmenler ... 31

3.1.1 Su ve nem etkisi ... 31

3.1.1.1 Su ve nemin yapı zemininde oluşturduğu temel sorunlar 32 3.1.1.2 Su ve neme karşı alınabilecek önlemeler 34 3.1.2 Yangın etkisi ... 45

3.1.2.1 Yangın türleri ve döşemede oluşan temel sorunlar 45 3.1.2.2 Yangına karşı alınabilecek önlemler 46 3.1.3 Isıl deformasyon... 49

(8)

3.1.3.1 Döşemede ısıl deformasyon etkileri 49

3.1.3.2 Isıl deformasyondan korunma 50

3.2 Kimyasal Etmenler... 51

3.2.1 Galvanik etkileşim ... 51

3.2.2 Korozyon ... 51

3.2.3 Asitler, bazlar, tuzlar ... 53

3.2.3.1Tatlı sular 54 3.2.3.2 Sülfatlı sular 55 3.2.3.3 Deniz suyu 55 3.2.3.4 Kimyasal reaksiyonlar 55 3.2.4 Zararlı organizmalar... 56 3.3 Mekanik Etmenler... 56 3.3.1 Deprem Etkisi ... 56

3.3.1.1 Döşemede deprem hasarları 57 3.3.1.2 Sistem kusurlarından ileri gelen hasarlar 58 3.3.1.3 Deprem hasarı tespit çalışmaları 60 3.3.1.4 Döşemede deprem hasarlarını önleyici tedbirler 61 3.3.2 İç gerilmeler... 62 3.3.3 Yorulma... 66 3.3.4 Sünme... 68 3.3.5 Aşınma... 70 3.3.5.1 Abrasif aşınma 71 3.3.5.2 Korozif aşıma 72 3.3.6 Darbe ... 73

3.3.6.1 Döşemede darbe dayanımı 73 3.3.7 Burkulma ... 75

4. YAPISAL DÖŞEMELERDE HASAR ANALİZİ ... 76

4.1 Yapısal Standartlar ... 76

4.1.1 Bina yapım kuralları... 76

4.1.2 Ulusal standartlar ... 76

4.1.3 Avrupa teknik onayı (ETA)... 78

4.1.4 Uyumlaştırılmış standartlar ... 78

4.1.5 Yapı malzemeleri yönetmeliği ... 80

4.2 Yapı Döşemesinde Oluşan Hasarlar ... 80

4.2.1 Yapı döşemesinde oluşan fiziksel ve mekanik hasarlar ... 81

4.2.2 Yapı döşemesinde oluşan kimyasal hasarlar ... 82

4.3 Yapı Döşemesinde Sık Görülen Hasar Analizleri ... 82

4.3.1 Zemine oturan döşemelerde hasar analizleri ... 82

4.3.1.1 Zemine oturan üstü açık döşemelerde hasar analizi 83 4.3.1.2 Zemine oturan üstü kapalı döşemelerde hasar analizi 87 4.3.2 Altı ve üstü açık döşemelerde hasar analizleri ... 89

4.3.3 Üstü açık döşemelerde hasar analizleri ... 91

4.3.4 Altı açık döşemelerde hasar analizleri ... 94

4.3.5 Arakat döşemelerde hasar analizleri ... 94

5. YÖNTEM ANALİZİ ... 97

6. SONUÇ VE ÖNERİLER... 99

(9)

KISALTMALAR CO2: Karbondioksit gazı PE: Polietilen

PVC: Polyvinil klörür

SPG: Sıvılaştırılmış petrol gazı TS: Türk standartları

HF: Hidroflorür HCl: Hidroklörür AB: Avrupa Birliği

ETA: Avrupa Teknik Onayı

EOTA: Avrupa Teknik Onay Organizasyonu ETAG: Avrupa Teknik Onayı Ortak Esasları CEN: Avrupa Standardizasyon Komitesi

(10)

ÇİZELGE LİSTESİ

Sayfa

Çizelge 3.1 : Yapıda zeminden kaynaklanan nemlenmeyi önleme yöntemleri... 40

Çizelge 3.2 : Basınçlı zemin sularına karşı yalıtım... 43

Çizelge 3.3 : Basınçsız zemin sularına karşı yalıtım ... 44

Çizelge 3.4 : Döşemelerde aranan yangın dayanım şartları. ... 48

(11)

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa

Şekil 2.1 : Döşeme tipleri. ...5

Şekil 2.2 : Teras döşemesi katmanları...9

Şekil 2.3 : Isı köprüsü oluşumu...9

Şekil 2.4 : Yapıdaki konumuna göre döşeme tipleri...15

Şekil 2.5 : Pelikan Mall Alışveriş Merkezi Şantiyesi, Avcılar. ...17

Şekil 2.6 : Üstü açık döşemede su drenaj sistemi.. ...17

Şekil 2.7 : Temel yalıtımı. ...18

Şekil 2.8 : Basınçlı suya karşı temel yalıtımı ...19

Şekil 2.9 : İç konsol oluşturan döşemeler, Sapphire örneği .. ...20

Şekil 2.10 : Altı ve üstü açık döşemeler, Kanyon Avm. örneği . ...21

Şekil 2.11 : Altı ve üstü açık Döşemeler, Kanyon Konut örneği...21

Şekil 2.12 : Üstü açık döşemeler, Sapphire örneği. ...22

Şekil 2.13 : Geleneksel Teras Çatı Kesiti .. ...23

Şekil 2.14 : Ters Çatı Sistem Kesiti.. ...24

Şekil 2.15 : Altı açık döşeme, Suriye Pasajı örneği. ...25

Şekil 2.16 : Ara kat döşemeleri, Levent Loft örneği.. ...26

Şekil 2.17 : Ara kat döşemesinde su yalıtımı, Sapphire Konut örneği...27

Şekil 2.18 : Islak hacimde düşük döşeme sistem kesiti...27

Şekil 2.19 : Ara kat döşemesinde su sızıntısı, Suriye Pasajı örneği...28

Şekil 2.20 : Döşemede yüzer şap uygulaması sistem kesiti.. ...29

Şekil 2.21 : Döşemede ısı yalıtımı uygulaması...29

Şekil 2.22 : Döşemede buhar kesici uygulaması.. ...30

Şekil 2.23 : Döşemeden ısıtma sistemi...30

Şekil 3.1 : Zemin suları. ...32

Şekil 3.2 : Basınçsız su ve zemin nemi etkisi. ...36

Şekil 3.3 : Sıçrama suyu ve birikme suyu etkisi. ...36

Şekil 3.4 : Hasarlarda su – nem etkisi ve yalıtım uygulaması .. ...38

Şekil 3.5 : Drenaj Sistemi ile Suyun Yapıdan Uzaklaştırılması.. ...39

Şekil 3.6 : Yapı bileşenlerinde yangın etkisi, AKM Örneği...46

Şekil 3.7 : Yangın geciktirici boyanın aleve karşı direnci...47

Şekil 3.8 : Döşemede ısıl deformasyon ve malzemede yorulma etkisi.. ...50

Şekil 3.9 : Metal malzemede deformasyon...52

Şekil 3.10 : Döşemede asit, tuz, baz etkisi. ...54

Şekil 3.11 : Zayıf kolon-güçlü kirişlere sahip bir çerçeve sisteminde olası göçmenin aşamaları.. ...59

Şekil 3.12 : Yumuşak kat halinin muhtemel nedenleri ...59

Şekil 3.13 : Basınç etkisinde davranış a) Sünek b)Gevrek...62

Şekil 3.14 : Basınç gerilmesi. ...63

Şekil 3.15 : Elastik deformasyon.. ...64

Şekil 3.16 : Plastik deformasyon...64

(12)

Şekil 3.18 : Yorulma deneyi ve yorulma eğrileri... 67

Şekil 3.19 : Sünme deneyi a) Sabit ağırlıklı sünme makinası b) Sünme eğrileri.. .... 68

Şekil 3.20 : Aşınma sonucu yüzeysel şekil değiştirme.. ... 71

Şekil 3.21 : Döşemede korozif aşınma... 72

Şekil 3.22 : Yumuşak çelikte çentikli çarpma mukavemeti ve geçiş sıcaklığı... 73

Şekil 3.23 : Dinamik yükleme.. ... 74

Şekil 3.24 : Darbe deneyinde sıcaklığa bağlı değişim grafiği.. ... 74

Şekil 4.1 : TS uygunluk belgesi.. ... 77

Şekil 4.2 : TSEK Kalite uygunluk belgesi... 77

Şekil 4.3 : CE amblemi teknik çizimi.. ... 79

Şekil 4.4 : CE antet örneği... 79

Şekil 4.5 : Dolgu oturması sonucu oluşan zemin çökmesi... 84

Şekil 4.6 : Kaldırım zemin kaplamasında çatlak ve kırılmalar... 84

Şekil 4.7 : Yaya yolu betonunun kabarması.. ... 85

Şekil 4.8 : Merdiven basamaklarında oluşan kırıklar.. ... 85

Şekil 4.9 : Şap çatlakları... 86

Şekil 4.10 : Döşeme kaplamasında kırılma ve dökülme.. ... 86

Şekil 4.11 : Zemin döşemesinde kırılma, Suriye Pasajı örneği. ... 88

Şekil 4.12 : Zemin kaplamasında aşınma... 88

Şekil 4.13 : Koruyucu katman deformasyonu.. ... 89

Şekil 4.14 : Konsol döşemede sıva dökülmesi.. ... 90

Şekil 4.15 : Altı ve üstü açık döşeme, Kanyon konut örneği.. ... 90

Şekil 4.16 : Çatı döşemesinden sızan suyun oluşturduğu hasarlı tavan.. ... 91

Şekil 4.17 : Çatı terası döşemesinde hasar, ITU Taşkışla binası örneği.. ... 92

Şekil 4.18 : Çatı oturma terası örneği... 92

Şekil 4.19 : Üzerinde yürünebilir çatı döşemesi örneği. ... 93

Şekil 4.20 : Üzerinde yürünebilir çatı döşemesi örneği.. ... 93

Şekil 4.21 : Altı açık döşemede hasar, Turkcell binası örneği.. ... 94

Şekil 4.22 : Cepheden etkiyen atmosferik koşulların ara kat döşemesine etkisi.. ... 95

Şekil 4.23 : Ara Kat Döşemesinde Su Sızıntısı ... 96

Şekil 4.24 : Ahşap zeminde ezilme, derz genişlemesi ve renk değişimi... 96

(13)

YAPI DÖŞEMELERİNDE HASAR ANALİZİ ÖZET

Bu çalışmada; tasarımın nihai sonuç ürününe dönüşme süreci olan Imalat’a odaklanılmıştır. Özellikle ülkemizde sıklıkla görülen ve görsel rahatsızlığın yanında sağlıksız ortamlar da oluşuran, aynı zamanda ekonomik olarak bütçelerimize zarar veren döşeme hasarları oluşumları hakkında detaylı bir bakış açısının, tasarımcı ve kullanıcılara aktarılmasına gayret edilmiş, ve hasarların yaşanmadığı ya da en az duzeyde oluştuğu ortamlara kavusabilmek uzere bir yöntem geliştirilmesine çalışılmıştır.

Bu süreç 5 ana bölüm altında sunulmaktadır.

1.Bölümde, amaç, kapsam, yöntem ve sınırlandırmalar sunulmuştur.

2.Bölümde, döşemenin tanımı yapılarak yapı döşemesinden beklenen performanslar açıklanmış ve yapı döşemeleri bina tipolojisindeki yerine göre sınıflandırılarak incelenmiştir.

3.Bölümde, döşemede hasar oluşturan temel etmenler, fiziksel, kimyasal ve mekanik olarak sınıflandırılarak incelenmiştir.

4.Bölümde, yapısal uygulama kuralları incelenerek ulusal ve uluslararası çapta bina imalat kriteleri değerlendirilmiş ve endüstriyel ölçekte üretilmiş bir ürün olarak kabul edilen temel yapı malzemelerinin performans özelliklerine değinilerek mimari uygulamalarda en sık karşılaşılan döşeme hasarları örneklendirilerek analiz edilmiştir.

5.Bölümde, araştırma süreci boyunca karşılaşılan döşeme hasarları ve bu hasarlara yol açan sebepler bir bütün içinde değerlendirilerek, kullanıcıya birçok açıdan zarar ve rahatsızlık veren yapısal hasar oluşumlarının önüne geçmek üzere bir yöntem şeması geliştirilmiştir.

(14)
(15)

DAMAGE ANALYSE IN FLOORINGS SUMMARY

In this study; construction on site period is being focused which is the transformation period of design from virtual area into a final product. Damage formations, beeing observed especially in our country, are occuring not only as an unhealthy factor but also as disgusting affects. Besides all, makes economical damage as well. So, about these flooring damages and damage factors, having a detailed point of view is efforted.

This process is being presented under 5 basic section. In the 1.Section, purpose, scope and process is presented..

In the 2 Section, definition of flooring is given, the required performances of the florings are explained and the floorings are studied according to their position in building typology.

In the 3.Section, the basic factors that compose flooring damages are studied under physical, chemical and mechanical headings.

In the 4.Section, building regulations are studied, the construction criterias are evaluated at national and international scale, the technical performance of the basic materials that are accepted to be a product at an industrial scale is examined and the frequently observed flooring damages are analysed by case studies.

In the 5.Section, all the flooring damages and the composing affects that were being observed through the study period, are evaluated by integration and a method is developed against these harmful happenings.

(16)
(17)

1. GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın amacı, kapsamı, yöntem ve sınırları irdelenecektir.

1.1 Tezin Amacı

Mekan tasarımında ortaya çıkan form ve doku bütünlüğü kullanıcılar için kusursuz güzellikte ve beğenenilir olsa da uygulama süreci; tasarım üzerinde nihai belirleyici bir öneme sahiptir. Bilinçli ve kontrollü bir şekilde imal edilebilen tasarımlar kullanıcı ve doğal çevre açısından sürdürülebilir nitelikte, sağlıklı ve yüksek konforlu koşullar sağlayabilmektedir.

Günümüzde, özellikle gelişmekte olan ülkelerde gerçekleştirilen yapısal imalatlarda bilinçsiz, özensiz uygulama ve kontrolsüz imalat sürecine bağlı olarak yüksek oranda hasar ve bozukluklar görülmektedir. Yapıların konulandırıldığı çevrenin iklim koşulları ve kullanıcı gereksinimleri gibi yapı üzerinde etkin rolleri olan kriterlerin doğru analiz edilmeyerek, ulusal ve uluslararasi standartlarin gerektirdiği kalite düzeyinden yoksun olarak yapılan uygulamalar sonucunda ortaya çıkan tahribatlar; yaşam konforunu, insan sağlığını, doğayı ve ekonomiyi tehdit etmektedir

Malzeme ve ekipmanların gerektiği şekilde uygulanmaması imalat sürecini olumsuz etkileyebileceği gibi; maliyetlerin artmasına, ürün kullanım ömrünün azalmasına ve kullanım giderlerinde artışa neden olmaktadır. Zamanın şartlarına uygun şekilde kullanılabilir ve korunabilir kalitede mekanların oluşturulmasında tasarımcının temel malzeme bilgisine sahip olması, karar aşamalarında öngörüye sahip ve uygulama aşamalarında gerekli kontrolü yapabilir düzeyde bilgi ile donanmış olması gerekmektedir.

Bu çalışmanın amacı; sık görülen döşeme hasarlarını analiz etmek, mimari imalatlarda uyulması gereken yöntem ve standartları inceleyerek, döşeme elemanı ve kaplama malzemelerinin performans gereksinimlerini ortaya koymak ve yapıda oluşabilecek döşeme hasarlarının en aza indirilmesi için bir yöntem belirlemektir.

(18)

1.2 Literatür Özeti

Çalışmanın hedefi, olası problemleri öngörebilir düzeyde bilgi kapasitesine sahip bir bakış açısı edinerek, özellikle uygulama detaylarına odaklı olarak üretilecek, yüksek dayanımlı, sağlam ve sürdürülebilir özellikte mekanlar oluşturabilmek üzere bir yöntem geliştirilmesidir. Dolayısıyla tasarımcıya geliştirdiği ürünün doğru bir şekilde ve yüksek kalitede uygulanması için bir yol haritası edinebilmesi olanağı tanınmış olacaktır.

Bu tür bir yöntem önerisi için farklı mekan tiplerine ait döşemelerin yapıdaki yerlerine göre sınıflandırılması uygun görülmüştür ve kendi yapı döşemelerinde, kendi sınıfı içinde en sık karşılaşılan hasarlar incelenmiştir.

Bu hasarların incelenmesi sürecinde, hasara yol açan faktörler fiziksel, kimyasal ve mekanik açılımlarıyla araştırılmış, çeşitli şekil ve çizelgelerle desteklenerek detaylı anlatıma sunulmuştur.

Hasar faktörlerinin üzerinde etkin olduğu ve yapıda en sık kullanılan kaplama malzemeleri endüstriyel ölçekte üretilmiş ürün olarak örneklendirilerek, döşemelerin sahip olması gereken performans gereksinimleri incelenmiş ve ilgili yönetmelik ve standartlara değinilmiştir.

Mimari uygulamalarda en sık karşılaşılan döşeme hasarları özetlenerek, bu alanlara örnekler eşliğinde dikkat çekilmiştir.

Çalışmanın sonuna edinilen bilgi ve öngörüler, yöntem araştırması doğrultusunda şematik olarak sunulmaktadır.

1.3 Yöntem ve Sınırlamalar

Bu çalışma sırasında ağırlıklı olarak yerinde tespit yöntemi uygulanmıştır. Hasar analizleri için çok çeşitli şantiye ziyaretleri ve çevre incelemeleri yapılmış, hasar oluşturan etmenler, bizzat hasarı oluşturan çevre koşulları incelenerek ortaya çıkartılmış ve sonrasında kaynak araştıması üzerinden detaylandırılmıştır.

Uygulama süreci içinde devam eden mimari projeler incelenerek, yeni binalarda sık tercih edilen döşeme sistem detayları ve kaplama malzemeleri analiz edilmiştir. Ayrıca çalışma süreci boyunca birçok üretici ve uygulayıcı firma ve şantiye

(19)

kalite standartlarına uygun, detaylı teknik performans ve uygulama tariflerine ulaşılmıştır.

Araştırma kapsamı için, döşemede ‘en sık kullanılan’, ‘en sık görülen’, ‘en sık uygulanan’ şeklinde tanımlanabilecek temel nitelikteki sınırlandırmalar kullanılmış, bu sayede mümkün olduğunca geniş çapta kabul ve karşılık gören sonuçlara ulaşılmaya gayret edilmiştir.

(20)
(21)

2. YAPI DÖŞEMELERİNİN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI

Yapı döşemesi tanım olarak; binadaki katları birbirinden ayıran, üzerine gelen yükleri taşıyarak mesnetlere nakleden ve binaların yapımında kullanılan malzemeye göre betonarme, ahşap, çelik ve benzeri malzemelerden yapılan yapı elemanıdır. Doğrudan doğruya oturan (mesnetlenen), böylece yapılarda binanın en alt düzlemini oluşturan ve bu nedenle de zemine oturan döşemeler olarak adlandırılan yapı elemanları da bu tanım içinde katılmaktadır. Döşemeler; döşeme kaplaması, alt konstrüksyon, taşıyıcı konstrüksyon ve tavan kaplaması olmak üzere 4 adet alt sistemden oluşur (Şekil 2.1). Alt döşeme, bir binanın zemin katının döşemesi veya bodrumlu bir binanın bodrum döşemesi olabilir. Ara döşemeler, en alt ve en üst döşemeler arasında bulunan döşemelerdir. En üst döşemede aslında bir tavanı (yani düz veya eğik bir çatı planını) tanımlamaktadır. Çatı katı tavan döşemeleri, ara kat döşemelerinden yalıtım düzenlemesi yönünden çok büyük farklılıklar göstermektedir. Bodrum döşemeleri, rutubet/nem yalıtımı yönünden, bodrumsuz yapıların zemine oturan döşemelerinden daha fazla özenle detaylandırma bekleyen döşeme türlerindendir. Sayılan tüm döşemelerde; taşıyıcılık görevi, ses, ısı ve nem yalıtım özellikleri, yangın dayanımı, estetik işlevler gibi görevler söz konusu olabilmektedir.

(22)

2.1 Döşemeden Beklenilen Performans ve Gereksinimler

Bütün yapı elemanları gibi döşemeler de yapıda birtakım işlevleri yüklenmek ve yüklendikleri bu işlevleri yerine getirmek durumundadır.

Döşemelerin yükleneceği işlevler sırasıyla yapısal, fiziksel, kimyasal ve mekanik işlevler diye gruplandırılabilir.

2.1.1 Yapısal performans ve gereksinimler

Taşıyıcılık özellikleri tüm döşemelerde vardır. Döşemeler bu açıdan kendi yüklerini ve üzerlerine gelen yüklerini taşıyarak ya kirişler aracılığı ile veya doğrudan altlarındaki kolon, taşıyıcı duvar gibi düşey taşıyıcılara aktarırlar.çatı döşemelerinde yerine göre kar, rüzgar ve insan yükleri, ara kat döşemelerinde ölü ve hareketli yükler etki eder. Betonarme gibi düşey taşıyıcıları bütünleştirme özelliğinde olan döşemeler deprem ve rüzgar yükü gibi yatay yüklerin etkisinde ise düşey taşıyıcılarla birlikte yanal stabiliteyi sağlamayı birlikte üstlenirler. En alt kat döşemeleri ya doğrudan zemine otururlar (zemine oturan döşemeler) veya temel duvarları arasında bir açıklık geçecek şekilde mesnetlendirilirler. (örneğin, ahşap kirişli döşemeler) Genelde döşemeler eğilmeye çalışarak üzerlerine gelen yükleri duvar ya da kiriş gibi taşıyıcı mesnetlere aktarırlar. Bunun yanışını, döşemelerin, deprem etkisine karşı düşey taşıyıcı elemanları yatay olarak birbirine bağlamak gibi çok önemli bir yapısal görevi de vardır. Özellikle, yığma yapılarda karşılıklı duvarları yatay olarak birbirine bağlayarak yapının stabilitesini artırırlar. Ayrıca, bölme duvarlarını taşımak ve gerektiğinde bölme duvarlarının yerlerinin değiştirilmesine olanak sağlamak, döşemeden ya da tavandan ısıtma sistemlerinde gerekli kanal ve araçların, elektrik tesisatı ve armatürlerinin ve su tesisatlarıyla ilgili boru ve kanalların yerleştirilmesine olanak vermek de döşemelerin ikincil görevleri arasındadır [1].

2.1.2 Fiziksel performans ve gereksinimler

Bu bölümde fiziksel performans ve gereksinimler incelenmiştir. 2.1.2.1 Ses yalıtımı

(23)

• Öznel bir rahatsızlık yaratmayan, başka bir deyişle gürültüden arınmış, • Konuşma anlaşılabilirliğini sağlayan,

• Gereğinde akustik gizliliği sağlayan

koşullarının elde edilmesi olarak tanımlanabilir [3].

Döşemeler, ayırdıkları ortamlar arasında belirli ölçülerdeki hava sesini ve darbe sesini yalıtacak düzeyde tasarlanmalıdır. Bilindiği gibi hava sesinin yalıtımında döşemenin membran olarak titreşmesini önlemek ve döşemeyi ağırlaştırmak gerekir. Darbe sesinin önlenmesinde ise döşeme, ya darbe sesi üretmeyecek ya da üretilen darbe sesinin taşıyıcı sisteme iletilmesini önleyecek şekilde tasarlanmalıdır [1].

Yapı içerisinde gerekli akustik konfor düzeyini sağlamak için rasyonel malzeme seçimi yapılmalı ve seçilen malzemenin rasyonel olarak kullanılması için de konu ile ilgili fiziksel kavram ve hesap yolları yeterince uygulanmalıdır.

Döşemede akustik uygulamalar

Döşeme kaplama malzemelerinin tek bir malzemeden oluşturulduğu hallerde istenilen ses konforunun sağlanması, özellikle o malzemenin birim ağırlığının yüksek oluşuna bağlıdır. Malzeme seçiminde, boşluksuz, elastiklik modülü yüksek, yeterli kalınlıkta malzemeden döşeme kaplamasını oluşturmak ayrıca duvarla birleşim noktalarında elastik yalıtım yapmak ve çift tabakalı döşeme kaplamalarında tabakalar arasında birim ağırlığı yüksek bir yalıtım malzemesi kullanmak ses konforunun sağlanması açısından gereklidir [4].

Döşeme kaplama malzemelerinde ayakla oluşan darbe sesi büyük bir sorun oluşturmaktadır. Buna karşı alınacak önlemlere örnek olarak; ayakla temas halinde olan kaplamanın mümkün olduğunca esnek olması veya yumuşak bir yalıtım tabakası üzerine yüzer şap uygulanması verilebilir.

En alt kat döşemeleri, ses yalıtımı yönünden normal koşullar altında büyük sorun yaratmazlar. Yer altından geçen bir metrodan darbe sesinin gelmesi ender olan durumlardandır. Buna karşılık, ara kat ve üst kat döşemeleri, özellikle farklı aile birimlerinin yaşadığı hallerde, önlem alınması zorunlu kılmaktadır. Bir mekanı sınırlayan yapı elemanlarından ses ve gürültü kontrolü yönünden önemle üzerinde durulması gerekli olanı hiç şüphesiz ki ara kat döşemeleridir, çünkü bunlarda hem hava sesi, hem de darbe sesi sorun olabilmektedir. Özellikle bir konutta yürüme,

(24)

koşma, zıplama, düşme gibi eylemler sonucunda darbe sesi, rahatsız edici bir düzeyde oluşmaktadır.

Döşemelerde sorun yaratacak en büyük gürültü kaynağı ise darbe sesidir. Buna karşı alınabilecek iki önlemden ilki, kolay ve ucuz bir yol olan döşem üstü ses yalıtıcı, yumuşak bir kaplama malzemesi ile örtmektir. İkincisi ise, iki kat arasında devam eden tüm tesisat boruları hem darbe, hem de hava sesine karşı yalıtılmalıdır. Bir başka yaklaşım, yüzen şap adı verilen bir uygulamadır ki, bu çözümde taşıyıcı betonarme plak üzerine ve duvar kenarlarına ses yalıtım malzemeleri konulup üzerine 4-5 cm kalınlığında bir koruyucu beton tabaka (şap) dökülerek darbe sesinin yayılacağı ortam kesilmiş olur. Böylece yürünen yüzey ile betonarme döşeme arasında, sesi yalıtacak yumuşak bir tabaka oluşturulmakta, döşemenin duvarlar, tesisat boruları ile bağlantıları kesilmektedir. Bu çözümde bir bakıma, ara ses yalıtım malzemesi ile doldurulmuş iki tabanlı bir duvar yaklaşımı izlenmektedir.

2.1.2.2 Isı yalıtımı

Döşemenin altında ya da üzerinde yer alan ortamlardaki ısıtma rejimlerinin farklı olması halinde, döşemenin yeterli ısıl direnç sağlayacak şekilde tasarlanması gerekir. Isı yalıtımı arasından, ara kat döşemekleri ile en alt ve en üst döşeme arasında bir ayırım izlenmektedir. Ülkemizde geçerli olan ısı yönetmenliği; ısıtılmayan bodrum ve bina girişlerinde, açık geçitler üzerindeki döşemelerde, yatay ve eğimli düz sıcak çatı ve teras döşemelerinde, yönetmelikçe aranan minimum ısı yalıtım koşullarını vermiştir. Anlaşıldığı üzere dış ile teması olmayan ara kat döşemelerinden geçen ısı, yine bina içinde kaldığı için, yönetmeliği hazırlayanlarca bir kayıp olarak algılanmamıştır. Bu görüş, merkezi bir ısıtma sistemiyle ve tamamı ısıtılan bir bina için doğru ise de her farklı yerleri, farklı derecede konut biriminin kat kaloriferi veya soba ile farklı yerleri, farklı derecede ısıtmaları durumunda ısıtmalar bir eşitsizlik yaratmaktadır. Yönetmelikte zemine oturan döşemelerin bile ısı yalıtımının önerildiği düşünüldüğünde, hem enerji tasarrufu, hem konut birimlerinin ısısal konforunun daha kolay ve adil olarak sağlanabilmesi için ara kat döşemelerinde ve konut birimlerini ayıran duvarlarda da minimum yalıtım önlemlerinin alınmasında yarar görülmektedir.

Döşemenin altında ve üstündeki ortamlarda aynı ısıtma rejimi uygulanıyorsa, bu takdirde özel bir ısıl önlem almaya gerek yoktur. Üstü açık bir teras döşemesi (Şekil

(25)

2.2) ile iki katı birbirinden ayıran bir arakat döşemesi bu açıklamaya iyi bir örnektir. Farklı ısıtma teknikleri uygulanan katlar arasında bulunan bir döşemede ısı köprüsü oluşturacak döşeme tiplerinden kaçınılmalı yada gerekli önlemler alınmalıdır (Şekil 2.3) [1,2].

Şekil 2.2 : Teras döşemesi katmanları [1].

Şekil 2.3 : Isı köprüsü oluşumu [1].

2.1.2.3 Su ve rutubet yalıtımı

Yağışlardan, su ve rutubet gibi etkilerden korunma, yapıda su emme ve ıslanma olaylarının etkili olduğu mekanlarda (teras çatılar, ıslak hacimler vb.) öne çıkan bir özelliktir. Döşeme, konumu gereği, üzerine gelen suları (yağış suyu. yıkama suyu vb.) üzerinden uzaklaştırabilmelidir. Yağışlardan korunmada, sistemin çözümü ve detaylandırmada alınacak önlemler kadar döşeme kaplama malzemesinin seçimi de önemlidir [2].

(26)

Taş malzemelerin seçiminde ağırlıkça su emme değeri "Sa"nın %1'den küçük olması, pişmiş toprak malzemenin sırlı olarak kullanılması, betonun katkılı veya yüzeyinin su geçirimsiz bir örtü ile kaplanmış olarak uygulanması, ahşap malzemede ise geniş yapraklı ağaçlar yerine iğne yapraklı ağaçların tercih edilerek en az deformasyonu veren aksiyal yönde ve aralarında nem deformasyonu için belli bir ara olacak şekilde düzenlenmesi, geçmeli ve elverdiğince küçük parçalar halinde uygulanması ve dolayısıyla döşemenin mevcut şartlar karşısında gerekli mukavemeti göstermesi gerekir [5].

Zemine oturan döşemelerde, yükselen zemin suyuna ve kılcal ilerleyen neme karşı bir önlem olarak rutubet yalıtımı öngörülmektedir. Bodrum döşemelerinde zemin suyu seviyesinin durumuna göre suya veya basınçlı suya karşı yalıtım gerekecektir. Zemin suyu seviyesi döşemenin altında kalıyorsa, bodrum döşemesi üzerine bir bitümlü pestil gibi tabaka ile yalıtım yapılmalıdır. ara kat döşemelerinde su/rutubet yalıtımı ancak bazı özel veya ıslak mekanlarda (banyo,wc vb.) gerekebilir [2].

Zemin suyuna karşı korunma

Yapılarda basınçlı su ve kapilerite olaylarının etkili olduğu bodrumlar ve su depoları gibi mekanlarda "zemin suyuna karşı korunma" önemli bir özelliktir. Kütlesel ve tabakalı su geçirimsizlik önlemleri için temel ilke, bünyenin ya dolu yapılarak veya katkı malzemeleri kullanılarak su geçirimsiz tabakalarla kaplanmasıdır [4].

Zeminden gelen su duvar ve döşemelerde ilerleyerek uygulanmış olan döşeme kaplama malzemesinin zamanla deformasyonuna neden olabilmektedir. Bunu engellemek için ilke olarak su emme değeri düşük malzemeler seçilmeli ve tuğla, ahşap gibi döşeme kaplama malzemelerinin zemin ile doğrudan teması kesilmelidir. Zemin ile döşeme kaplama malzemesi arasına uygulanacak su yalıtım örtülerinin sürtünme ve yatay kuvvet etkilerine maruz kalmaması, üzerine gelen yükün üniform bir şekilde yayılmaması, iç yapısında çürüme ve küflenme olmaması, ısıdan meydana gelen akma ve yumuşamalara karşı dayanıklı olması gerekir.

Asitli, tuzlu sulardan korunma

Sularda bulunan asit ve sülfatların yapılar üzerinde meydana getirdikleri kirlenme, çiçeklenme, erime ve çözülmeler, yapı malzemelerine zarar veren kimyasal etkilerdir.

(27)

Yapıyı zararlı dış etkilere karşı korumak için malzemenin veya yapının dış yüzünü fluat, silikat, akrilik, silikon veya polivinil asetat esaslı bir plastik tabaka ile kaplamak gerekir. Burada kalker esaslı malzemeler üzerine uygulanan sodyum, silikat veya sodyum siliko fluorid haline dönüşerek saydam, dış etkilere dayanıklı ve sert bir tabaka oluşturmaktadır.

Koruma amacıyla klinker tuğlası dışında normal tuğlayı toprağa ve deniz suyu buharına maruz yerlerde kullanmamak ve endüstri bölgelerinde, kalker esaslı yapı malzemelerini korumaksızın kullanmamak gerekir. Çiçeklenmeyi önlemek için, tuğla duvarın toprak ve su ile temasının kesilmesinin yanısıra harç içine %2 oranındaCaCİ2 ilave etmek yararlı sonuç vermektedir. Ahşap malzemenin kimyasal yapısını ayrıştıran mantar ve kurtlardan korunabilmesi için alıncak önlemler; toprakla temas ettirmemek, sıcak ve rutubetli ortamda kullanmamak ve yapısına çeşitli kimyasal bileşiklerin yüzeysel ve basınçlı olarak, derinlemesine (emprenye) uygulanması olarak sıralanabilir. Genelde ahşabın dış etkilere de dayanımını sağlayan bu tür koruyucular kreazot gibi bitüm esaslı, bakır, krom, çinko, arsenik gibi metalik esaslı ve eriticili kimyasal bileşikler ile metalik klor naftalinleri, benzer hegzaklorit, PVC, üre formaldehit, alkit gibi plastik esaslı ve organik eriticili bileşiklerdir.

2.1.2.4 Buhar yalıtımı

Su buharının döşemelerde önem kazanması, döşemenin ayırdığı alt ve üst katların kullanımına bağlı sıcaklık ve buharla ilgili koşullardan kaynaklanır. Katlardan birisinde su buharı miktarının fazlalığı nedeniyle buhar basıncı artar ve buhar, döşemeyi oluşturan katmanların buhar difüzyon direnç faktörlerine bağlı olarak, buhar basıncının düşük olduğu öteki kata doğru hareket eder. Bu arada malzeme bünyesine giren ve uygun koşullar oluştuğunda yoğuşan buhar, mevcut bazı malzemelerde şişme, büzülme gibi bozulmalara neden olur. Ayrıca. ıslanan malzemeler biyolojik olarak da bakteri ve mantarların yerleşmesine ortam hazırlar. Bu tür hasara neden olabilecek olaylar daha çok döşeme ve tavan kaplamalarında kendini gösterir. Belli bir ortamda mevcut su buharının azalması. ıslanmayla meydana gelen olayların tersi bir durumun oluşmasına neden olacağından, büzülmeler ve kuruma sonucu çatlamalar meydana gelebilecektir.

Genellikle, üst tarafın sıcak çatı olması halinde, öncelikle yağış sularının aşağıya geçmemesine ve alttaki ortamla dış ortam arasında uygun ısı yalıtımı yapılmasına

(28)

dikkat edilmesi gerekir. Buna paralel olarak, alt hacimdeki su buharının sıcak çatı katmanlarının altından dışarı atılması buhar dengeci ve buhar kesicilerin çatıyı çevreleyen çelen (parapet) duvarları kenarlarından sağlanır. Çok büyük yüzeyli çatılarda ise su buharının bunlara ek olarak yeterli miktarda buhar havadanlıkları ile dışarı atılması doğru bir çözüm yoludur. Yeterli bir ısı yalıtımına sahip olmayan sıcak çatılarda ise alt hacimdeki su buharı soğuk tavanda yoğuşarak ıslanmalara, bozulmalara ve iç hacim tavanından yoğuşma suyunun damlamalarına neden olacaktır.

2.1.2.5 Işık radyasyonu

Yapıdaki konumuna ve fonksyonuna göre döşemeler bazı özel hallerde ışık geçirmesi yada ışığı yalıtması istenebilir. Bu gibi hallerde, döşemenin. ışık geçirmenin yanı sıra özellikle taşıyıcılık ve su geçirmeme gibi niteliklere de sahip olması beklenir ki bu durum yapısal veya kaplama özelliğindeki döşeme malzemeleri ile oluşturulmaktadır. Işık geçiren döşemeler için polimer ya da cam kökenli malzemeler kullanılabilmektedir.

Döşeme kaplama malzemelerinde ışığın mekana sağlanması yada yalıtılması iki farklı açıdan incelenebilir. İlki, kişinin bir ortamı oluşturan nesneleri gerçek nitelikleri ile kısa bir süre içinde, yorulmadan görmesi için malzemenin uygun renk, doku ve yüzey özelliklerine sahip olmasıdır. İkincisi ise malzemenin güneş radyasyonlarına uzun süre maruz kaldığında görülen yapı bozulması ve renk solmalarına karşı koyabilme özelliğidir [5].

Görsel konfor ihtiyacı fizyolojik veya psiko-fizyolojik bir ihtiyaçtır. Cisimlerin şekli, rengi ve detaylarının rahat ve hızlı görülebilmesi için göz fizyolojisinin gerektirdiği ışık bileşimi, dağıtımı ve şiddeti ile ilgili koşulları gerçekleştirmek gerekmektedir. Aydınlatma, ışığın köklerine göre 3 şekilde olmaktadır:

• Doğal aydınlatma • Yapay aydınlatma

• Entegre aydınlatma (doğal ve yapay ışığı birlikte içerir)

Kullanıcının mekan içindeki eylemlerini en etkin biçimde yerine getirebilmesi için aydınlık seviyesi, parıltı ve renkten oluşan görsel çevre etkenleri belirli sınırlar içinde tutulmalıdır [6].

(29)

Radyasyondan meydana gelen atom yapısı bozulması ve renk solmasının görüldüğü mekanlarda döşeme malzemeleri açısından bazı önlemler almak mümkündür. Bu bölgelerde malzemenin renginin beyaz seçilmesi ışığın yansıtılmasını sağlayarak malzemenin radyasyon dayanımını arttırmaktadır.

Radyasyonu geniş bir alana yaymak bakımından yüzeyleri dalgalı hale getirmek gerekir. Malzemelerin ısı yansıtmaları yüzeyin yoğunluğuna, moleküler kompozisyonuna ve rengine bağlıdır [4].

2.1.3 Kimyasal performans ve gereksinimler

Döşemelerin taşıyıcı detay ve diğer katmanları genel olarak kimyasal açıdan bazik yapılı malzemelerden oluşmaktadır. Bu nedenle, özellikle taşıyıcı katmanın bazı kimyasal etmenlere (asitler, tuzlar vb.) karşı korunması gerekir [1,2].

Bakteri oluşumları zararlı etki gösterir. Yosunlar ortama CO2 çıkartarak ve organik asitlere dönüşerek yapıda hasar oluşturabilir. Aerobik canlılar sülfat oluşturarak yapıyı etkiler. Bu ve benzeri nedenlerle ortamdaki ph değerinin değişmesi de hasar sebeplerindendir ve koruma gerektirir. Bu koruma işlemi döşemenin üzerinde döşeme kaplaması ile, döşemenin altında tavan kaplamasıyla sağlanır. Ancak burada kimyasal korumayı sağlayan en önemli katman döşeme kaplamasıdır.

2.1.4 Mekanik performans ve gereksinimler

Döşemenin en önemli işlevi, ölü yük diye adlandırılan kendi ağırlığını ve hareketli yük diye adlandırılan dinamik nitelikteki yükleri taşımak ve bu yükleri, tanımlanan sehim sınırları içinde mesnetlere aktarmaktır [1].

Döşemelerin taşıması gereken hareketli yüklerin hesapları yapılırken, mekân özellikleri, mekanda meydana gelecek eylemler ve bu eylemlerin gerektirdiği donanımların vereceği yükler gözönüne alınarak değerlendirilmelidir. Döşeme, tasarlandığı eylem türüne uygun biçimde kullanılmalıdır. Örneğin konut döşemesi olarak imal edilmiş bir döşemenin ilerleyen süreçte depo olarak kullanılmak istenmesi ve ağır yüklerin üzerinde konumlandırılması döşemenin çökmesine neden olabilir. Mekanda işlevin değişmesi durumunda, mevcut döşemenin taşıyıcılık mukavemeti gözden geçirilmeli ve gerektiğinde takviye edilmelidir.

Döşemeye gelen hareketli yükler taşıyıcı sistem tarafından karşılanmakla birlikte, tekil yüklerin mobilya ayakları ve benzeri noktasal etkileri döşeme kaplamasına zarar

(30)

vermeyecek şekilde çözümlenerek, ya da esnek döşeme kaplamalarına rijit bir geçiş elemanıyla aktarılmalıdır.

Döşemeler üzerine etkiyen diğer bir yük türü de bölme duvarlarının oluşturduğu yüklerdir. Döşemelerin boyutlandırılma hesabında bu tür bölme duvar yükleri ve bu duvarların zaman içinde yer değiştirebileceği göz önüne alınarak gerekli önlemler alınmalıdır. Bu amaçla döşeme örneğin nervürlü, asmolen ya da kaset döşeme gibi kirişli olarak düzenlenebilir ve bölme duvarları mümkünse bu kirişlerin üzerine getirilerek sorun çözülebilir.

Döşemenin, deprem ve rüzgâr yükü gibi yatay yüklere karşı, yapının kirişlerle birlikte düşey taşıyıcı elemanlarının stabilitesini sağlamak gibi çok önemli bir görevi vardır. Özellikle ülkemizin yaklaşık %85'inin deprem bölgesi olduğu gözönüne alındığında bu konunun önemi daha da belirginleşmektedir.

Döşemeden beklenen diğer mekanik işlevler ise. daha çok kaplama malzemesinin karşılaması gereken basınç, çizilme, aşınma, darbe ve eğilmeye dayanıklılık işlevi ile yürüme güvenliği, toz meydana getirmeme gibi yüzeysel özelliklere bağlı işlevlerdir [1,2].

2.2 Yapı Döşemelerinin Sınıflandırılması

Döşemeler, bir mekânın altını ve üstünü oluşturabilir. Bir döşeme hem taşıyıcılık hem de ayırıcılık işlevleri yanında, mekân oluşturma özelliğiyle de yapısal mimari öğelerin başında gelir.

Döşeme, üzerinde yürünen bir yapı elemanı olmasının yanısıra, üzerinde yürünmeyen örtü elemanı olarak da ele alınabilir. Örneğin, bir çatı örtüsüyle bir kat döşemesinin ortak özelliği, her ikisinin de bir mekânın üzerini örten yapı elemanı olmalarıdır. Ancak burada döşeme kavramı, bir yerin üzerinde gezilebilen elemanları kapsamaktadır. Buna karşılık bir mekânın üzerini örten ancak üzerinde gezilmeyen yapı elemanları, örtme işlevinin ayırıcı olması nedeniyle çatı kapsamına girmektedir. Döşemeler farklı görüş açılarına bağlı olarak; yapıdaki yerine, taşıyıcılık durumuna, imalat tekniğine yada işlevine göre sınıflandırılabilir.

Bu bölümde döşeme, bina tipolojisindeki yerine göre sınıflandırılarak incelenmiştir (Şekil 2.4).

(31)

Şekil 2.4 : Yapıdaki konumuna göre döşeme tipleri [1]. 2.2.1 Zemine oturan döşemeler

Bu tür döşemeler doğrudan doğruya zemine oturan döşemelerdir. Bu nitelikleri nedeniyle zeminle olan ilişkileri, üstünün açık ya da kapalı mekan olmasına göre değişik boyutlarda ele alınacaktır.

2.2.1.1 Zemine oturan üstü açık döşemeler

Bina dışındaki park. bahçe, kaldırım, açık alan. meydan, avlu. açık otopark, havaalanı gibi mahallerin döşemeleri zemine oturan döşemelerdir. Bu tür döşemelerde karşılaşılan ve çözümü gereken sorunlar:

1- Suyun uzaklaştırılması ve gider bağlantısı sağlanması, 2- Zeminde stabilite sağlanması,

(32)

3- Kaplamanın sudan bozulmaması ve dona karşı dayanıklılık, gerektiğinde yenilenebilirle olanağı ve döşendiği mahalle özellik kazandıracak estetik etki sağlaması,

şeklinde sıralanabilir.

Bu niteliklere sahip, zemine oturan bir döşeme ve üstündeki katmanlaşma; öncelikle doğal zemin, zemindeki yaya ya da araç trafiği yüküne bağlı olarak iyice tokmaklanarak sıkıştırılır. Zemindeki yaya ve araç trafiği yüküne bağlı olarak katmanlaşma farklılaşabilir.

Sıkıştırılmış zemin üzerine kalınca bir kum tabakası yayılarak üzerine doğal ya da yapay taş parke kaplama yapılması, çok görülen, maliyeti düşük olan bir döşeme katmanlaşması tipidir. Ancak böyle bir döşemede rijit bir taşıyıcı konstrüksiyon bulunmaması nedeniyle, döşemede çökmelere bağlı bozulmalar ve su birikmesine neden olacak çukurlar oluşabilir.

Bu sakıncaları gidermek amacıyla, trafiğin durumuna bağlı olarak. 10-20 cm kalınlıkta anolu olarak dökülmüş taşıyıcı rijit beton bir katmanın yapılması daha iyi bir çözüm şeklidir.

Bu tür rijit bir katmanın üzerine, yine ya kumdan ya da çimento harcından oluşan altlıkla döşeme kaplaması tesbit edilir. Kaplama plaklarının derzleri, 0.5-1.0 cm aralıkta bırakılarak, buraları kum ya da çimento harcıyla doldurulur.

Derzlerin uygun aralıkta bırakılmasındaki ana amaç, atmosfer koşullarında artan sıcaklık farklarına karşı kaplama malzemesinin genleşme ve daralmasına olanak vererek kırılma ve çatlamalara engel olmaktır.

Binalara ait avlu. giriş, tören alanı, geçit gibi mahallerde bu tür bir katmanlaşma uygun bir çözüm şeklidir. Ancak, değişik alt yapı tesisatı (telefon, kablo, su. doğal gaz vb.) nedeniyle sık sık sökülmek zorunda kalınan döşemelerde rijit bir beton katmanı yapılmayarak, daha ekonomik bir çözüm sağlanabilir.

Üstü açık döşemelerde, yağış sularının kolaylıkla akıtılması için. ya sıkıştırılmış zeminde ya da onun üzerine gelen rijit taşıyıcı konstrüksiyonda %l-3 arası eğim verilmeli, eğimin kaplama ve kaplama aldığıyla verilmesine çalışılmamalıdır.

(33)

Şekil 2.5 : Pelikan Mall Alışveriş Merkezi Şantiyesi, Avcılar.

Meydan, avlu gibi açık ve büyük alanlarda tasarım sırasında su alma noktalarının ya da ızgaraların yerleri belirlenmeli ve suyun akışı bu noktalara doğru yönlendirilmelidir (Şekil 2.6).

Şekil 2.6 : Üstü açık döşemede su drenaj sistemi.

2.2.1.2 Zemine oturan üstü kapalı döşemeler

Bir mekanın zemine oturan döşemeleri; bodrum kat döşemesi, bodrumsuz yapılarda ise subasman seviyesinde zemine oturan döşemeler olarak ele alınabilir.

(34)

Bu tür döşemelerde su yalıtımı sorununun yanışını ısı yalıtımı sorunu da önem kazanır. Zeminden gelecek suyun basınçlı ya da basınçsız oluşuna göre farklı çözümler üretilebilmektedir.

Zeminde basınçlı su olmaması ve dolayısıyla kapiler su bulunması halinde uygu-lanacak katmanlaşma; sıkıştırılmış zemin üzerine serilen kumdan sonra blokaj ve grobeton katmanları yapılmalı, su yalıtımı uygulanacak düzgün bir yüzey elde etmek amacıyla grobeton üzerine ya katkılı rijit bir su yalıtım şapı ya da çimento şap üzerine esnek bir su yalıtımı uygulanmalıdır.

Zeminde basınçlı su olması halinde suyun duvar ve döşemeden yapıya girmemesi için yapının temel sistemine de bağlı olarak bohçalama yapabilmek amacıyla temel sistemine uygun bir yalıtım sisteminin gerçekleştirilmesi zorunludur.

Şekil 2.7 : Temel yalıtımı.

Bu gerekliliği sağlamak için böyle bir bodrum döşemesinde katmanlaşma zeminden yukarıya doğru; öncelikle zemin iyice sıkıştırılmalı ve 5-6 cm kalınlıkla kum serilerek üzerine 15-25 cm kalınlıkta bir grobeton dökülmelidir. Su basıncının önemli olmadığı hallerde, grobeton tabakasının altına 15 cm kalınlıkta bir blokaj yapılabilir. Basıncın yüksek olması halinde dökülen grobetonun üzerine su yalıtımı için düzgün bir yüzey elde etmek amacıyla bir düzeltme şapı yapılmalı ve esnek su yalıtımı bu yüzey üzerine uygulanmalıdır. Yüksek su basıncının bu yalıtım katmanını patlatıp

(35)

bozmaması için su yalıtım katmanı üzerine 8-10 cm kalınlıkta hasır çelikle takviye edilmiş yaklaşık 250 dozlu bir koruma betonu dökülmelidir. Kullanılmayan bodrum zeminleri gibi ısı yalıtımı gerekmeyen durumlarda son dökülen demirli beton katmanının üzerine 300-350 dozlu bir tespit harcı yardımıyla bir döşeme kaplaması yerleştirilmelidir. Isı yalıtımı yapılması gereken durumlarda ise bu demirli koruma betonu üzerine sert bir ısı tutucu serilmeli ve bunun üzerine de açık gözenekli ısı tutucuların ıslanmaması için bir polietilen folyo konularak harç yardımıyla kaplama döşenmelidir.

(36)

2.2.2 Altı ve üstü açık döşemeler

Konsol döşeme olarak da tabir edilen, bir ucu askıda, diğer ucu ankastre olan betonarme döşemeler, binalarda iç (Şekil 2.9) veya dış çıkıntıları meydana getirmek üzere yapılmaktadır. Altı ve üstü açık döşemeler, alt ve üst yüzeylerinden atmosfer koşullarına açık olan üstü kapalı geçitler (Şekil 2.10), sundurmalar, revaklar. Balkonlar (Şekil 2.11), giriş saçakları gibi mimari elemanlardır.

Şekil 2.9 : İç konsol oluşturan döşemeler, Sapphire örneği.

Bir ucu askıda ve devam eden döşemenin diğer uç serbest mesnetli veya gömme olan betonarme döşemelerde kagir yığma ve betonarme inşaatlarda açık çıkma ve balkon yapılır.

Döşemenin çelik donatımı, konsol dal ve hurdi sistemlerdeki donatımın birleştirilmiş şeklidir. Döşemenin pilye çelikleri konsolun düz veya pilyesi olarak uzatılır. Bazı durumlarda çelikler firkete şeklinde konulara, basınca çalışan beton alanı takviye edilmiş ve betonun dökülmesi sırasında üzerine basılan çeliklerin bükülmeleri önlenmiş olur.

Bu tür döşemelerde alt ve üst yüzeyler ısıl yönden aynı koşullar altında olduğundan. ısıl yönden bir sorun sözkonusu değildir. Buna karşılık, ısıl genleşme ve radyasyon,

(37)

yağış, bakım ve temizlik sularının uzaklaştırılması ve bu suların alt yüzeye geçmemesi, döşeme üzerinde gezilip gezilmeyeceği gibi değişik sorunların çözülmesi gerekecektir.

Şekil 2.10 : Altı ve üstü açık döşemeler, Kanyon Avm. Örneği.

(38)

Bu tür döşemeler, ısı yalıtımı sorunu olmaması nedeniyle, bu sorun dışında, üstü açık bir döşeme çözümü tertibinden büyük bir farklılık göstermez. Döşemenin katmanlaşması: altta bir eğim betonu, üzerinde su yalıtımı ve onun üzerinde de -yürünmediği hallerde- sadece radyasyondan korunmak amacıyla, ya açık renkli çakıl ya da çimento şaptan oluşabilir. Döşeme üzerinde yürünmesi sözkonusu olan durumlarda ise koruma tabakası verine bir tespit harcı ve döşeme kaplaması yapılması yeterli olabilir.

2.2.3 Üstü açık döşemeler

Üstü açık döşeme üst tarafından tüm atmosfer koşullarına ve etkilerine açık durumdadır. Bu özelliği nedeniyle bir döşemenin karşılaşabileceği tüm fiziksel sorunlar oluşabilmektedir ve üstü açık bir döşemede sorunlar diğer döşemelere göre daha yoğun şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu döşeme tipinde: su, su buharı, ısı ve nem, genleşme, radyasyon, üzerinde gezilebilirlik ve ses gibi sorunlar ortaya çıkar. Bu sorunlar birbiriyle doğrudan ya da dolaylı bir ilişki içinde bulunmaktadır ve çözümünün bir bütünlük içinde ele alınması gerekmektedir.

Şekil 2.12 : Üstü açık döşemeler, Sapphire örneği.

Binanın çatı örtüsünü oluşturduğu için düz dam da denen bu tür döşemelerde öncelikle yağış suyunun döşemeden uzaklaştırabilmesi için, betonarme taşıyıcı döşeme üzerine, en ince yerinde 2.5-3 cm olacak şekilde bir eğim şapı yapılmalıdır. Eğim şapı üzerine alttan gelebilecek olan su buharının daha yukarı katmanlarda yoğuşup zarar vermesini engellemek üzere, alttan üste doğru önce buhar dengeleyici, sonra buhar kesici bir katman yerleştirilir. Buhar dengeleyici, alttan gelen su buharının buhar kesiciye eşit basınçla gelmesini sağlayan bir ara katmandır. Buhar

(39)

kesicinin üzerine, döşemenin alt ve üst kısımları arasındaki sıcaklık farkları gözönün-de tutularak gerekli kalınlıkta ısı tutucu katman konulur. Döşemegözönün-den kaçacak ısı enerjisini önlemek için yönetmeliklerde, iklim bölgelerine bağlı olarak bu döşemelerin ısıl dirençlerinin alt değerleri verilmiştir. Gerekli ısı tutucu kalınlıkları, bu değerlere uyulacak şekilde belirlenmelidir [1].

Isı tutucu malzeme genellikle yeterli basınç dayanımına sahip olmalıdır ve üzerine gelecek olan diğer katmanların ağırlığı ve noktasal yüklerin etkisi altında ezilmeyecek nitelikteki malzemelerden seçilmelidir. Bu amaçla 60 kg/m3'ten büyük olan cam yünü keçeleri. 30 kg/m3'ten büyük olan polistren köpükleri, ekstrüde polistren köpükleri ve cam köpüğü gibi ısı tutucular tercih edilmelidir.

Geleneksel düz dam kesit düzenlerinde ısı yalıtım katmanı ısı tutucunun üzerine bitümlü ya da kopolimer pestil bir katman halinde yapılırken, günümüzde, özellikle su emmeyen nitelikte üretilen ısı tutucuların (örneğin ekstriide polistren sert köpük ya da cam köpüğü) ortaya çıkmasıyla, su yalıtım katmanının ısı tutucunun altına yerleştirilebildiği ters çatı tertibi uygulanmaya başlanmıştır. Dolayısıyla, kullanılan ısı tutucunun niteliğine bağlı olarak, geleneksel düz damlarda, su yalıtım katmanı ısı tutucunun üzerine (Şekil 2.13), ters çatı denen çağdaş uygulamada ise ısı tutucunun altına yapılmaktadır (Şekil 2.14).

(40)

Şekil 2.14 : Ters Çatı Sistem Kesiti [1].

Üzerinde yürünmeyecek çakıl korumalı bir teras döşemesi istendiğinde ya da yapılması gerektiğinde, su tutucu katman üzerine önce bitümlü çakıl katmanı, sonra da 3-4 cm kalınlıkta serbest çakıl serilir. Isı tutucunun noktasal vüklere karşı daha iyi korunmasının amaçlandığı bazı hallerde ise su tutucu katman üzerine önce 350-400 çimento dozajlı ve 3-4 cm kalınlıkta bir çimento şap yapılarak, bitümlü çakıl ve serbest çakıl korumalı tertip tekrarlanabilir. Çimento şapın çatlamasını önlemek için içine hasır çelik veya çelik tel donatılar yerleştirilebilir.

Üzerinde yürünebilir döşeme istendiği takdirde, su yalıtım katmanı üzerine 4-5 cm kalınlıkta bir harç tabakası yardımıyla doğal ya da yapay taş plaklar döşenebilir. Kaplama ve altındaki harcın yeterli rijitlik sağlamayacağı durumlarda ayrıca bir çimento şap tabakası yapılarak ısı tutucu noktasal yüklerden korunabilir.

Günümüz teras döşeme sisteminde su yalıtım katmanı ısı tutucunun altında yer aldığından ayrıca bir buhar kesiciye gerek kalmaz. Buharın serbestçe hareketini sağlamak için su yalıtım katmanının noktasal ya da şeritler halinde serilerek yapıştırılması ya da plastik pestillerde olduğu gibi serbestçe serilmesi yeterli olur. 2.2.4 Altı açık döşemeler

Altı açık döşemeler üst tarafında yaşanan bir hacim, alt tarafında ise kolonatlı bir geçit, otopark, cumba ya da pasaj (Şekil 2.15) gibi açık mahaller bulunan döşemelerdir.

(41)

Şekil 2.15 : Altı açık döşeme, Suriye Pasajı örneği.

Bu tür döşemelerde taşıyıcı konstrüksiyonun üst tarafındaki katmanlaşma, üstteki mahallin işlevini karşılayacak şekilde gerekli kaplama ve altlıklardan oluşmakla birlikte, döşemenin altının açık olması nedeniyle ilave olarak bir ısı tutucu katmana gereksinme vardır. Bu özelliği nedeniyle, altı açık döşeme genel anlamda ısı tutucu ilave edilmiş bir ara kat döşemesi olarak da düşünülebilir. Böyle bir döşemenin taşıyıcı konstrüksiyon üzerindeki aşağıdan yukarıya doğru katmanlaşmasında şu sıra izlenmelidir:

Öncelikle, bir düzeltme şapı yapılmalı, ardından ısı tutucu yerleştirilmelidir. Isı yalıtım katmanının üzerine yükü yaymak için yapılan koruma şapındaki suyun ısı yalıtım malzemesini ıslatmaması için, su geçirmeyen bir folyo ya da bitümlü bir pestille önlem alınabilir ya da doğrudan sudan zarar görmeyen ısı tutucular kullanılır. Bu konumdaki döşemelerde sıcak hacim üstte olduğu için yapılan su yalıtım katmanı aynı zamanda buhar geçişine karşı da bir engel oluşturacaktır.

Bu konumdaki bir döşemede, hacmin bir kısmının altının açık. bir kısmının da kapalı olması gibi durumlara rastlanabilir. Böyle hallerde ısı yalıtım katmanının sadece altı açık kısım için değil, mekânın bütünü için sürdürülmesi işçilik ve getireceği kolaylıklar nedeniyle uygun olacaktır. Bu konumdaki döşemelerde, su yalıtımı

(42)

yönünden ıslak hacimler dışında suyla ilgili özel bir önleme gerek yoktur. Döşemenin altının açık olması su buharının ısınan havayla birlikte yukarıya doğru hareket etmesi nedeniyle bir sorun oluşturmaz.

2.2.5 Ara kat döşemeleri

Bir döşemenin altındaki ve üstündeki mekânların işlevsel yönden aynı ya da benzer amaçla kullanılması ve ısıtma rejimi bakımından da aralarında bir farklılık olmaması durumunda bu döşemeler ara kat döşemeleri olarak kabul edilir. (Şekil 2.16) Bu konum döşemeden beklenen ısı yalıtımı gibi bazı özelliklerin önemini azalttığı gibi su, nem ve ses yalıtımı gibi bazı önlemleri de zorunlu hale getirir.

Şekil 2.16 : Ara kat döşemeleri, Levent Loft örneği.

Çok katlı bir yapının en alt ve en üst katları arasında kalan ara kat döşemelerinde, sistem kesiti açısından önemli bir farklılık oluşmaz. Bu tür döşemelerdeki başlıca sorunlar ıslak hacim döşemelerinde su ve nem yalıtımı, oturma ve yatak hacimlerinde ise ses yalıtımıdır.

Su sorunu daha çok ıslak hacimlerde çözülmesi gerekli bir sorundur. Örneğin, banyo, mutfak, WC gibi ıslak hacim döşemelerinde aşağıdan yukarıya doğru olan katmanlaşmada; önce betonarme döşeme üzerine en ince yerinde 2.5-3.0 cm kalınlığı ve %0.5 ila 1.0 arasında eğimi olan bir eğim şapı dökülmeli, bunun üzerine su yalıtım katmanı yapılmalı (Şekil 2.17), su yalıtım katmanı üzerine de çimento harcı

(43)

yardımıyla tespit edilen herhangi bir döşeme kaplaması döşenmeli ve derzleri uygun bir derz dolgu malzemesiyle doldurulmalıdır.

Şekil 2.17 : Ara kat döşemesinde su yalıtımı, Sapphire Konut örneği.

Banyo, WC gibi mahallerde tesisatın gizlenmesi amacıyla düşük döşeme yapılması tercih edilebilir. Bu durumda, normal döşeme seviyesi cüruf dolgu yardımıyla sağlanır. Cüruf dolgu altına, borulardaki olası su kaçaklarına karşı önlem alabilmek amacıyla, ikinci bir su yalıtım tabakası serilmesi önerilir (Şekil 2.18).

Şekil 2.18 : Islak Hacimde Düşük Döşeme Sistem Kesiti [1].

Mutfak, banyo, WC gibi su musluğu bulunan ya da balkon gibi yağmur suyu alması olası mahallerin döşemelerinde su yalıtımı yapılması ve mutlaka bir gidere bağ-lanması şarttır. Bu tür döşemelerde, döşeme kaplaması olarak kullanılan su geçirmez nitelikteki rijit karoların derzlerinden su geçmesi olasılığına karşı da bir su yalıtım katmanının konması gerekir. Aksi halde, ülkemizde geneldeki uygulamada

(44)

görüldüğü gibi. bir su yalıtım katmanının yapılmamış olması sonucunda su alt kata geçmekte ve bu durum kat malikleri arasında değişik düzeyde sürtüşmelere ya da hukuksal anlaşmazlıklara neden olabilmektedir (Şekil 2.19).

Şekil 2.19 : Ara Kat Döşemesinde Su Sızıntısı, Suriye Pasajı Örneği.

Ara kat döşemelerindeki önemli diğer bir işlevi de darbe ve ortam sesinin mekânlar arasında yayılmasını engellemesidir.

Döşeme titreşim yapmayacak bir ağırlığa sahip değilse, belirli kalınlıkta bir çimento şapın altlık olarak döşemeye ilave edilmesi suretiyle yeterli ağırlık sağlanabilir ve darbe ya da ayak sesinin alt kattaki insanları rahatsız etmemesi için, darbeyi yerinde söndürecek yumuşak bir döşeme kaplaması kullanılarak ya da yüzer şap diye adlandırılan bir konstrüksiyonun uygulanarak sesin mekanlar arasında yayılması engellenebilmektedir.

Yüzer şap 4-5 cm kalınlıkta rijit bir çimento şap katmanıyla, bunun altına geçecek darbe seslerini emen bir ses emici katmandan oluşur. Ses emici olarak polietilen köpük ya da bakalitli cam keçesi kullanılabilir (Şekil 2.20).

(45)

Şekil 2.20 : Döşemede yüzer şap uygulaması sistem kesiti [1].

Ara kat döşemelerinde bazı özel durumlarda, örneğin zemin katta bir soğuk depo varsa ya da bir fırının tavanı üst kattaki yaşama hacminin döşemesini oluşturuyorsa, bu tip durumlarda döşemede ısı yalıtımı doğru çözümlenmesi gereken önemli bir konu olacaktır (Şekil 2.21).

Şekil 2.21 : Döşemede ısı yalıtımı uygulaması [1].

Bir ıslak hacim altında ısı yalıtımı gerektiren böyle bir mekân bulunması halinde su ve ısı yalıtımı birlikte kullanılacak ve buhar akımlarının da incelenmesi gerekecektir (Şekil 2.22).

(46)

Şekil 2.22 : Döşemede buhar kesici uygulaması [1].

Isıtma sistemlerinin döşeme altından uygulanması halinde, sistemlerin bir gereği olarak ısı enerjisinin döşemeden üst kata geçmesi gerektiğinden, tüm ara kat döşemelerinde ısı yalıtımı katmanı kullanılmaldır.

Isıtma borularının altına yerleştirilen ısı yalıtım katmanı ısı enerjisinin alt kata geçmesini engellerken, boruların üzerinde ısı geçirgenliği yüksek bir altlık ve kaplama malzemesi kullanılarak ısının mekana erişimi ve yayılımı sağlanır. (Şekil 2.23) Bir ara kat döşemesinde bu işlem yapılırken ısı tutucunun kullanılış amacı, tamamen döşemeden ısıtma sisteminin bir gereğidir.

Şekil 2.23 : Döşemeden ısıtma sistemi.

Döşemeden ısıtma sistemlerinde kullanılan ve ısıtma borularının altına yerleştirilen polistren (PS) sert köpük gibi ısı tutucular, darbe sesini engellemek yönünden ses yutuculukta yeterli olmadığından, darbe sesinin önlenebilmesi için bu katmanın altına, sıkıştırılmış cam yünü ya da polietilen (PE.) köpük yerleştirilmesine dikkat edilmelidir.

(47)

3. DÖŞEMELERDE HASARA YOL AÇAN ETKİLER

Yapı hasarı, yapının tümünün ya da belirli bir parçasının öngörülen işlevini karşılayamayacak duruma gelmesi olarak açıklanmaktadır.

Yapılar uzun yıllar doğanın değişik etkileri altında yıpranmakta ve sürekli bakım sağlanmadığı takdirde yapılar üzerinde ciddi hasarlar gözlemlenmektedir.

Sıcak yaz günlerinde aşırı sıcak karşısında genleşen malzemeler, soğuk kış günlerinde dona maruz kalmakta; ısı farkları, donma - çözünme döngüleriyle malzemeler yorulmakta ve yıpranmaktadır.

Her malzemenin fiziksel, kimyasal ve mekanik birtakım performans özellikleri vardır. Hasar veren etkilere karşı malzemenin performans özellikleri yetersiz ise, malzeme yıpranmaya başlar. Bu yıpranma aşınma, çatlama ve kırılma gibi fiziksel olabildiği gibi malzemenin yapısını değiştirebilecek nitelikte kimyasal da olabilir. Malzemelerde hasar oluşturan etmenlerin bilinmesi kullanılacak malzeme seçimi ve yapıların dayanıklı ve korunaklı kalması açısından son derece önemlidir.

Bu bölümde, hasar oluşturan etmenler fiziksel, kimyasal ve mekanik olarak sınıflandırılarak incelenmiştir.

3.1 Fiziksel Etmenler

Yapıyı etkileyen fiziksel etmenler; doğal etmenler ve kullanıcı etkenleri olarak iki ayrı sınıfta incelenebilmektedir.

Fiziksel etkenler içinde bulunduğumuz atmosferin oluşturduğu iklim şartları, yazın güneşin ısınması, kışın havanın soğuk oluşu, yağmurlar, ısı akımları ve buna bağlı buhar akımları, sıcaklık etkileri ile genleşme ve büzülme, yoğuşma ve benzeri şekilde sıralanabilir. Bu gibi doğal faktörlerin yanında insan etkileri ise gerek kullanıcı olarak gerek tasarımcı veya uygulamacının hataları olarak kendini göstermektedir.

3.1.1 Su ve nem etkisi

Bu bölümde, bina döşemelerinde çok etkin şekilde gerçekleşen, ciddi ve uzun vadeli hasarlara yol açan su ve nem etkisi irdelenmiş, öncelikle bu etkinin en sık görüldüğü ve yapıların en ciddi şekilde etkilendiği zeminden kaynaklanan nemlenmeyi önleme

(48)

yöntemleri araştırılmıştır. Ikinci olarak zeminden kaynaklanan nemlenmeyi önlemek için geliştirilmiş yöntemler tanıtılmıştır.

3.1.1.1 Su ve nemin yapı döşemesinde oluşturduğu temel sorunlar

Zeminlerin içinde yer alan boşluklar, kanallar genellikle birbirine bağlıdırlar. Su damlası, zemin içindeki boşlukların oluşturduğu ve gelişigüzel dağılmış bu kanallar boyunca hareket edebilmektedir.

Zeminlerin içinden su geçmesine izin veren bu özelliğe 'su geçirgenliği' adı verilir ve bu özellik zemin çeşidine göre büyük farklılıklar göstermektedir. Zemin içinde, farklı özellikteki zemin suları oluşur olur. Zemin içinde bulunan sular; adsorbe su, birikme suyu, yeraltı suyu ve kapiler su olark tanımlanabilir (Şekil 3.1) [8].

Sıvı haldeki bu zemin sularının dışında, zemin taneleri arasındaki hava boşluklarında da, gaz (buhar) halinde sular bulunmaktadır.

Su içinde bulunan bir malzemeyi etkileyen faktörler malzemenin boşluğu ve suyun basıncıdır. Su ile yüzeysel olarak temas eden malzemelerde ise su malzeme yapısındaki kılcal kanallarda kapiler basınç etkisi ile hareket etmekte ve su hareketi atmosfer basıncını dengelemektedir.

(49)

Konforlu bir iç iklim ancak mekanı saran yapı elemanlarının yeterli düzeyde kuru olması durumunda sağlanabilir. Nemli yapı elemanları yüksek ısı iletim gücüne ve bu nedenle de düşük yüzey sıcaklığına sahiptir.

Herhangi bir transfer sürecinin gerçekleşmesi için bir kuvvet veya potansiyel bir farklılık gerekir. İki bölge arasındaki sıcaklık farkından dolayı oluşan ısı transferi (Fourier kanunu) ve gerilim farkından dolayı oluşan elektron transferi (Ohm kanunu) konuyla ilgili en iyi bilinen nedenlerdir. Nem transferi de bu genel kurala uygun olarak gerçekleşmektedir [9].

Her zaman nemin fazla olduğu ortamdan az olduğu ortama doğru bir nem transferi gerçekleşir ki; bu durum zemin ile yapı arasında da söz konusudur. Sıvı haldeki zemin sularını ve bunların buharlaşması sonucu oluşan gaz (buhar) haldeki zemin sularını bünyelerinde bulunduran zeminlerden yapılara doğru bir nem transferi gerçekleşir [10].

Kapiler emme sonucu gerçekleşen su transferinde, boşluklu malzemeler su ile temas halinde bulunduğunda veya su içerisinde kaldığında boşlukları su ile dolacağından belli bir orandaki suyu emerler. Genelde boşluk oranı (porozite) fazla ve boşlukları birbirine bağlantılı olan yapı malzemelerinde su emme oranı diğerlerine göre daha yüksektir [11]. Bu tür malzemelere higroskopik malzemeler denir.

Sıvı haldeki suyun yapı elemanları tarafından yatay yönde ve aşağıdan yukarıya doğru emilmesi kapilarite sonucu gerçekleşir [12].

Zemin suları ile temas eden yapı malzemelerinin çoğu ıslanabilir malzemelerdir. Bu nedenle sıvı haldeki su, kuru bir yapı elemanı ile temas edince malzemenin yüzeyindeki boşluklar üzerinde yayılır ve malzeme tarafından emilirler [13].

Toprakla temas eden malzeme yüzeylerinde ya da malzemedeki kapiler su geçirimlilik ve buharlaşma sonucu meydana gelen çiçeklenme olayı, yüzeyde birtakım tuzların ve sülfatların birikmesi olarak açıklanmaktadır. Genellikle pişmiş toprak malzemelerde ve kireç, çimento harçlarında görülen çiçeklenme olayında, lekelenme dışında malzemede parçalanmaya da yol açacağından, üzerinde önemle durulması gerekmektedir.

Havanın, dolayısıyla yapı hacimlerinin, aşırı nemli olup olmadığını belirlemede havanın bağıl nemi önemli bir rol oynar. Tıbbi açıdan optimal nem oranı olarak

(50)

yüzde 45-50 arası değerler kabul edilmiştir [14, 15]. Bağıl nemin %85 ve üzeri olduğu hava aşırı nemli sayılmaktadır.

Nemli yapı elemanları;

A. Malzeme gözenekleri su aldığında, malzemenin ısı tutuculuk yeteneğinin azalması, (Malzeme boşlukları içine girmiş bulunan suyun sıcaklık derecesinin düşmesi ile oluşan donma durumunda katı hale geçerek hacim genişlemesine uğrayan su, malzeme yapısında iç gerilmelere neden olmaktadır.

Suyun buz haline gelmesiyle hacminde % 9'luk bir artış olur ve bu da malzemeyi genleşmeye uğratarak çatlamasına neden olmaktadır.

Bir malzemenin dona dayanıklı olması için doygunluk derecesi %80’den küçük olması gerekir ki hacmi artan buzun girebileceği boşluklar bulunsun [16].

B. Gözeneklerdeki suyun donması durumunda, malzemede kabarmalar ve parçalanmaların görülmesi,

C. Çözülen tuzlar ve diğer maddelerin, kimyasal olarak aşındırıcı etki yapması ve çiçeklenmelere neden olması,

D. Yapı elemanı içerisinde bozulma, çürüme ve korozyon meydana gelmesi ve bu oluşumlarla birlikte hasarların başlaması,

E. Küf ve mantarların ortaya çıkması ve mekan içerisinde yaşayanlar üzerinde çeşitli hastalıklara neden olması,

F. Yapının kullanım değerinin düşmesi, gibi sorunları beraberinde getirir [17].

3.1.1.2 Su ve neme karşı alınabilecek önlemler

ASTM E241'de, strüktürel hatalar dışındaki problemlerin ve yapısal hasarların yaklaşık %90'ının nemden kaynaklandığı belirtilmektedir [18].

Nem nedeniyle oluşan zararlı organizmaların sağlıksız ortamlar yarattığı ve insanlar üzerinde tehlikeli sonuçlar doğurduğu da bilinen bir gerçektir [19].

Bundan dolayı, su ve nem ile temasta bulunabilecek tüm yapı elemanlarının bozulmaması için bunlara karşı gerekli önlemlerin alınması gereklidir. Binanın içine doğrudan su girişi kadar, yapı elemanlarına kılcal hareketler ve buhar difüzyonu

Referanslar

Benzer Belgeler

Anb, İstanbul Lisesi'nin o ele avuca sığmaz, yaramaz, muzip öğ­ rencisi, resim dersine ilk kez gelen genç ve yakışıklı hoca­ nın resim konusunu verdikten

Bu çalışmada, Dede Korkut hikâyelerine göre Türklerin aile fertlerini, beylerini ve hanlarını karşılayıp uğurlamaları, yemin ediş şekilleri, düğünleri, ad verme

Bu çalışmada Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Buğday Islah Bölümü’nde yürütülen bölge verim denemesi kademesindeki bisküvilik

2000 yılında yürütülen bu pilot çalışmada Muğla ili, Güllük Körfezi`nde seçilen ve koordinatları küresel konumlama sistemi (GPS) ile tespit edilmiş

Discussing the literature on strategic culture has shown that international political behavior and military strategy of a country is shaped by its strategic culture which

The compartmentalization of relations between Ankara and Tehran could be observed after the nuclear deal that helped Iran and Turkey to develop bilateral relations despite

This study aimed to uncover the causes of poor academic achievement of students in public schools in the Qatraneh district in the Karak governorate, and the

In this study, an on-line tuning method for optimization of both structural and tuning parameters, namely rule weights and membership function parameters, of fuzzy logic controllers