• Sonuç bulunamadı

Migren ve İnme Birlikteliğinin Epidemiyolojîk Yönden İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Migren ve İnme Birlikteliğinin Epidemiyolojîk Yönden İncelenmesi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tıp Fakültesi

Migren ve İnme Birlikteliğinin Epidemiyolojîk Yönden İncelenmesi

Epidemiological Evaluation of the Cooperation of Migraine and Stroke

AyşenurTAŞ *, Ertuğrul BOLAYIR **, Aytekin AKYUZ ***

ÖZET

Migren, toplumun önemli bölümünü etkileyen nörovasküler'bir bozukluktur ve beynin uyarıya yanıtı olarak düşünülebilir. Uzun yıllardan beri migren ile inme arasında bir ilişkinin varlığını araştıran epidemiyolojik çalışmalar yapılmakta-dır. Bu çalışmalar, migrenin, yüksek oranda olmasa bile özel-likle genç yetişkinlerde inme için risk faktörü olabileceğini kanıtlar niteliktedir. Migren ve inme birlikteliğinin net şekilde sınıflandırılmasının yapılmasından sonra bu ilişkinin hatları belirginleşmiştir. Bugün varılan nokta migrenin inme için risk olduğunu göstermesine rağmen, daha uzun vadede birlikteliğin mekanizmasını açık şekilde ortaya koyacak daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.

Anahtar kelimeler: Migren, inme, epidemiyoloji.

SUMMARY

Migraine is a neurovascular disease that affect the large part of the population. it can be thought as a response of the brain to a stimulus. For the long years epidemiologic studies investigate the relationship betvveen migraine and stroke have been made. in these studies migraine was shovvn to be a risk factor for the stroke especially in young adults even though not in high rates. After making a clear classification of the cooperation of migraine and stroke, the borders of this relationship can be seen more clear. Today although migraine is know to be a risk factor for the stroke, extensive studies showing the mechanism of this relationship clearly are stili needed.

Key vtrords: Migraine, stroke,epidemiology.

C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 22 (3): 179-183, 2000

Migren,

şiddetli başağrısı nöbetleri ve nörolojik

semptomlarla karakterize olan yaygın bir nörovasküler

bozukluktur. Her yaşta ortaya çıkabilen migren,

bireyle-rin yaşam kalitesini olumsuz etkilemesi nedeniyle önemli

bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Uluslararası Başağrısı Topluluğu, migren ve diğer

başağrısı nedenlerini önemli ölçüde sınıflandırmıştır (1).

Auralı ve aurasız olmak üzere iki ana migren tipi vardır.

Aurasız migren %75, auralı migren ise %25 oranında

gözlenmektedir. Auralı en az iki, aurasız ise en az 5

nöbet geçiren bireyler migren hastası olarak

tanımlan-maktadır (1). Aura semptomları çoğu zaman görsel

(%66), duyusal (% 31), afazik (%18) ve nadiren de

motor (%6) semptomları içermektedir. Aura hemen her

zaman başağrısından önce gelişir ve 5-60 dakika sürer.

Uz. Dr. C. Ü. Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Sivas Yrd. Doç. Dr. C. Ü. Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Sivas Doç. Dr. C. Ü. Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Sivas

(2)

Genel popülasyonun %10'u (erkeklerin %6'sı, kadınların

%15'i) migren hastasıdır (2).

İnme ise, bakıma muhtaç bırakabilen bir nörolojik

hastalıktır. Yapılan çalışmalar sonucu hipertansiyon,

diabetes mellitus, koroner kalp hastalığı, yüksek

koles-terol seviyesi, sigara içimi, obesite, oral kontraseptif

kullanımı gibi pek çok neden inmenin risk faktörleri

arasında sayılmaktadır (3,4).

Merkezi sinir sistemindeki metabolik, nöronal ve

serebral dolaşımdaki değişiklikler bir migren atağını

ortaya çıkarabilir (5). Yani migren, nörovasküler

siste-min uyarıya yanıtı olarak düşünülebilir. Bu migrenöz

yanıt, fizyolojik olarak ortaya çıkabileceği gibi, serebral

dolaşımdaki yapısal değişikliklerle de ortaya çıkabilir. Bu

durumda migrenin inme ile ilişkisinin olabileceği akla

gelmektedir.

Migren ve inme birlikteliği karmaşık ve üzerinde

uğraşılması gereken bir konudur. Bu nedenle bu konu

incelenirken, terimlerin kesin olarak tanımlanması olaya

netlik kazandıracaktır. Bugün için migren aurası l

saat-ten fazla ancak l haftadan az sürerse uzamış auralı

migren, bulgular l haftadan çok sürerse ve

görüntüle-me ile auraya uyan serebral bölgede ingörüntüle-me kanıtlanırsa

migrenöz inme olarak isimlendirilmektedir. Welch

mig-renle ilişkili inmeyi 4 alt gruba ayırmıştır (6):

1.

İnme ve migrenin birlikte bulunması:

Tanısı kesin olarak konulmuş bir inme, tipik

bir migren atağından uzun bir süre sonra

or-taya çıkmalıdır.

2. Migrenin klinik özellikleri ile birlikte

inme: Migren patogenezi ile ba

ğlantısı olma

yan ve migrenin klinik özellikleri ile ortaya çı

kan yapısal lezyona verilen isimdir.

3. Migrene bağlı inme:

a)

İnme, tipik bir migren atağının seyri sırasında

ortaya çıkmalıdır.

b)

İnme nedeni olabilecek risk faktörlerinin bu

lunmasına rağmen, gelişen inmeye bu faktörlerin neden

olmadığı kanıtlanmalıdır.

c) Gelişen defisit, daha önceki migren semp

tomlarını aynen taklit etmelidir.

4. Tanımlanamayan grup

Migren ve inme arasındaki ilişkiyi araştıran

epidemiyolojik çalışmalar uzun yıllardan beri

yapılmak-tadır. Migren ve inme birlikteliğini araştırırken

başlan-gıçta net sonuçlar elde edilememiştir. Bu durum, migren

ilişkili inmenin kesin şekilde tanımlanamamasından

kaynaklanmıştır. Sonraki yıllarda ifadelerin kesinlik

ka-zanması ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme

yöntemlerinin gelişmesi ile yapılan çalışmalar daha

an-lamlı sonuçlar vermeye başlamıştır. Ancak bu ilişki

bu-gün için hâlâ çekiciliğini sürdüren bu-güncel bir konudur.

Bu makalede, migrenle ilişkili inme konusunda

yapılan epidemiyolojik çalışmalar derlenerek olaya ilişkin

genel bir bakış açısı sağlanmaya çalışılmıştır.

Migrenli yetişkinler arasında yapılan bir

çalışma-da inmenin yıllık insiçalışma-dansı, 100.000'de 3.36 olarak

bu-lunmuştur. Ancak inme için diğer risk faktörleri

bulun-muyorsa bu oran, 100.000'de 1.44'e düşmektedir (7).

Heyck, migrenli 3890 olgunun 980'inde nörolojik

komplikasyonlar gözlemiştir. Olgular ellerinde, yüz, dil

ve nadiren de bacaklarında karıncalanma ya da uyuşma

tariflemişlerdir. Semptomlar nadiren 30 dakikada

sonlanmakta ve baş ağrısının en şiddetli olduğu sırada

veya ağn öncesinde ortaya çıkmaktadır. Bu olguların

12'sinde minimal fonksiyon kaybından tam fonksiyon

kaybına dek değişen oranlarda tek taraflı motor

bozuk-luk saptanmıştır (8). Conner, migrenli olgularda çok

nadiren görülebilen sürekli hemiplejinin varlığından söz

etmiştir (9). Hemiplejik migrenli vakaların çoğu aileseldir

(10). Ailevi hemiplejik migrenin (AHM), hemiparezi

dışında aura ve başağrısı semptomları hemiplejik

olma-yan migren ile aynıdır.

Migrenli olguların orta ve ileri yaştaki

ana-babalarında yapılan geriye dönük bir çalışmada, inme

riskinde herhangi bir artış saptanmamıştır. Ama,

mig-renli olgularda hipertansiyon riskinin migmig-renli

olmayan-lara göre 1.7 kat fazla olduğu bulunmuştur (11).

45 yaşından daha genç kadınlarda yapılan bir

a-raştırmada, migren ve inme belirgin olarak ilişkili

bu-lunmuş ve sigara içen migrenli kadınlarda inme riskinin

4 katın üzerinde olduğu vurgulanmıştır (12). Yine 45

yaşın altındaki migrenli kadınlarda oral kontraseptif

kullanımının inme için risk faktörü olduğu bulunmuş

olmasına rağmen bu riskin önemli düzeyde olmadığı

vurgulanmıştır (13,14).

(3)

The first National Health and Nutrition

Examination Survey (NHANES)'in araştırmasında yaşam

boyu migren ve inme prevalansı incelenmiş ve

kadınla-rın erkeklerden daha fazla migren oranına sahip olduğu

( kadınlarda %12.8, erkeklerde %3.6) ancak inme

ora-nının kadınlarda daha düşük bulunduğu ( kadınlarda

%2.7, erkeklerde %4.6) belirtilmiştir (15).

Komplike migren nadiren oküler motor sinir

felç-leri ile ilgilidir (16,17). Oftalmopleji genellikle geçicidir.

Friedman ve arkadaşları 5000 migrenli olguyu

inceledi-ğinde, oftalmoplejik migrenli sadece 8 olgu bularak bu

durumun nadir olduğunu kanıtlamışlardır (18). Walsh ve

arkadaşları 6. Sinir felcinin 3. Sinir felcine göre

tutulu-munu 1/10 olarak rapor etmişlerdir (19). Nadir olarak

oftalmoplejik migren başağrısı olmadan da meydana

gelebilir (20). Oftalmoplejik migrenin patofizyolojisi tam

olarak anlaşılamamıştır.

Migrene

benzeyen

semptomlar,

bazen

mitokondriyal DNA bozukluklarından olan laktik asidoz

ve inmenin eşlik ettiği mitokondriyal ensefalomyopati

(MELAS) ve subkortikal enfarkt ile lökoensefalopatinin

eşlik ettiği otozomal dominant arteriyopati (CADASİL) ile

birlikte görülebilir (21,22).

İnmenin, genelde auralı migrenli olgularda

orta-ya çıktığı (23) ve sıklıkla da posterior serebral arter

dağılımında meydana geldiği belirtilmiştir (24).

40 yaşın altındaki serebellar iskemik inmeli olgu

lar geriye dönük olarak incelenerek inme etyolojisi araş

tırılmıştır. Bu çalışmada superior serebellar arter tıkanık

lığına bağlı 14 inme olgusunun etyolojisinde migrene

bağlı inme %21 oranında bulunmuştur (25).

Çok merkezli bir çalışmada, serebral inme

geçi-ren 15-44 yaşları arasındaki olgularda etyolojik faktör

olarak migrenin %1.4 oranında rolü olduğu saptanmıştır

(26).

41 yaşın altında 130 serebral inmeli kadın olgu

ile 122 sağlıklı kontrolün karşılaştırıldığı bir çalışmada,

migrenin %8 oranında inme nedeni olduğu gözlenmiştir

(27).

Akut .serebral inme geçirmiş olan 15-45 yaşları

arasındaki 68 olgunun geriye dönük incelenmesi

sonu-cu, migrenin 30 yaş altında inme ile önemli birlikteliği

olduğu vurgulanmıştır (28).

26 yaşında migrenli bir gebede talamik bölgede

migrene bağlı inme tespit edilmiş ve prognozun iyi

ol-duğu belirtilmiştir (29).

Son yıllarda genç kadınlarda migren ve inme

iliş-kisini araştıran bir vaka-kontrol çalışmasında,

doğurgan-lık çağındaki migrenli kadınlarda migrenin, iskemik inme

için önemli bir risk faktörü olmasına karşılık hemorajik

inme için risk faktörü olmadığı söylenmiştir. Özellikle

oral kontraseptif kullanımı, yüksek kan basıncı, sigara

kullanımı gibi diğer risk faktörlerinin varlığının migren

ilişkili inme riskini arttırdığı ileri sürülmüştür (30).

Tietjen, özellikle auralı migrenin, beraberinde

si-gara içimi, oral kontraseptif kullanımı ve antikardiolipin

antikorlarının varlığı durumunda inme için risk faktörü

olduğundan bahsetmiştir ve patogenezin henüz açıklık

kazanmadığını da bildirmiştir (31).

Bugün migren ve inme birlikteliği ile ilgili yapılan

çalışmalar devam etmektedir. Ancak migren atağı

sıra-sında ortaya çıkan bir inme üzerine öteki risk

faktörleri-nin etkisifaktörleri-nin ne olduğu aydınlatılması gereken bir

konu-dur. Örneğin; oral kontraseptif kullanımı ve sigara içimi

gibi inme için risk faktörü olan bazı nedenler migrenle

birlikte oldukları zaman inme riskini daha da

arttırmak-tadırlar. Bu faktörlerin migrene bağlı inm e

patogenezinde etkileri olabilir. Bu nedenlerin

yokluğun-da meyyokluğun-dana gelen migrene bağlı inmede ise, migrenli

olgularda gözlenen bozulmuş trombosit işlev

bozukluk-larının, patogenezde etkili olabileceği görüşü

savunul-muştur (32,33). Ya da bazı çalışmalarda gösterilen

antifosfolipit antikorlarının varlığı migrene bağlı inme

nedeni olabilir (34).

Günümüzdeki görüş, migren aurasımn kortikal

yayılan depresyondan (KYD) kaynaklandığı yönündedir.

Bu, beyin korteksine yayılan bir depolarizasyon

dalgası-dır. KYD sırasında beyin homeostazında bozulma olur.

Sinir hücrelerinden eksitatör aminoasitler salınır.

Elekt-riksel eksitasyon vazokonstriksiyona neden olur ve akım

nöronlardan potasyum serbestleştirecek düzeyde yeterli

olmaz. Hücre dışı potasyum artar ve depolarizasyonu

kolaylaştırır (35). Serebral hemodinamik, metabolik

dengenin bozulması migrene bağlı inme patogenezinde

rol oynayabilir.

Nadir görülen otozomal dominant alt tipteki AHM

olgularının yarısında kromozom 19pl3 ve dördünde lq

(4)

sorumlu bulunmuştur. 19pl3 ile bağlantılı ailelerin

yarı-sında serebellar ataksi ve atrofi gözlenmiştir (36).

Mig-renli olan iki bağımsız kardeş çiftinde 19pl3'ün alA

kalsiyum kanalı gen bölgesinin de olayla ilişkili

olduğu-nun gösterilmesi ile migren, serebral kalsiyum kanal

hastalığı olarak düşünülmeye başlanmıştır (37).

Son zamanlarda önem kazanmış bir görüş de

nitrik oksitin (NO) patogenezdeki etkisidir. NO, beyinde

hiperkapni, yayılan kortikal depresyon ve eksitatör

aminoasit salınımı sırasında vazodilatasyon oluşturur.

Beyinde lokal kan akımı bir şekilde metabolizmayla

beraberdir. Metabolizmadaki artma kan akımındaki

artmayı doğurur. Son çalışmalar bu ilişkide NO'in

mediatör olduğunu ortaya koymuştur. Glutamat

resep-törlerinin N-metil-D-aspartat (NMDA) veya kainat ile

aktivasyonu serebral arteriollerin vazodilatasyonuna yol

açar. Bu da büyük olasılıkla NO içeren nöronların

aktivasyonuna bağlıdır (38). Ayrıca, NO analoğu olan

lipopolisakkaritin de NO benzeri etki yaparak

vazodilatasyon yaptığı gösterilmiştir (39).

Plasebo kontrollü olarak intravenoz nitrogliserin

verilmiş migrenli olgularda, migrenli olmayanlara göre

daha fazla damar dilatasyonu ve migrene benzer

başağrıları saptanmıştır (40).

Migrene bağlı inme patogenezinde başka pek çok

faktör suçlanmakta ve çalışmalar devam etmektedir.

Ancak bu konu oldukça ayrıntılı ve karmaşıktır. Bu

ne-denle ayrı bir başlık altında daha ayrıntılı olarak

ince-lenmelidir.

Sonuç olarak, migrenin inmeyle olan ilişkisi artık

kanıtlanmış durumdadır. Daha uzun vadede

yanıtlanma-sı gereken ise bu birlikteliğin mekanizmayanıtlanma-sıdır.

Günü-müzde bu konuda da önemli gelişmeler kaydedilmeye

başlanmıştır. Mekanizma tam anlamıyla kesinlik

kazan-masa da katedilen yol umut vericidir.

KAYNAKLAR

1. Headache Classification Committee of the International Headache Society. Classification and diagnostic criteria for headache disorders, cranial neuralgias and facial pain. Cephalalgia 8(suppl 7): 1-96, 1988.

2. Russell MB, Olesen J. A nosographic analysis of the migraine aura in a general population. Brain 119: 355- 361, 1996.

3. Hopkins PN, VVİlliams RR. A survey of 246 suggested coronary riskfactors. Atherosderosis40: 1-52, 1981. 4. Schaeffer El Familial lipoprotein disorders and

prematüre coronary artery disease. Med Clin North America 78:21, 1994.

5. Barlovv Cf. Migraine with seizures, stroke and syncope, in: Barlovv CF, ed. Boston,Mass: Blackwell Sdentific Publications Inc: 126-154, 1984.

6. VVelch KMA. Relationship of stroke and migraine, Neurology (suppl 7) 44: 33-36,1994.

7. Henrich JB, Sandercock PAG, VVarlovv CP. Stroke and migraine in the Oxfordshire Community Stroke Project. J Neurol 233: 257-262, 1986.

8. Heyck H: Die neurologischen Begleitercheinungen der migraine und das problem deş angiospastischen Herninhults. Nervenartz 33: 193, 1962.

9. Conner RCR: Complicated migraine: A study of permanent neurogical and visual defects by migraine. Lancet 2: 1072, 1962.

10. Heyck H: Variety of hemiplegic migraine. Headache 14: 135,1973.

11. Leviton A, Malvea B, Graham JR. Vascular diseases, mortality, and migraine in the parents of migraine patients. Neurology 24: 669-672, 1974.

12. Tzourio C, Iglesias S, Hubert JB. Migraine and risk of ischemic stroke: a case-controlled study. Br Med J 307: 289-292, 1993.

13. National Center for Health Statistics. Plan and operation of the health and Nutrition Examination Survey, United Stated 1971-1973. Washington DC. Public Health Servi ce: DHEVV Pubücation (HRA) 77-1310,1977.

14. Madans JH, Kleinman J, Cox CS. 10 years after NHANES I: report of initial follow-up, 1982-1984. Public Health Service 101: 465-473,1986.

15. National Center for Health Statistics. Plan and operation of the NHANES I Epidemiologic follow-up study 1982- 1984. Government Printing Office, DHHS Publication (PHS) 87-1324,1987.

16. Troost BT, Tomsak RL. Ophtalmoplegic Migraine and Retinal Migraine, in Olesen J, Tfelthansen P. VVelch KMA (eds): The Headaches. New york, Raven Press Ltd, 421- 426, 1993.

(5)

17. Tomsak RL, Masaryk TJ, Bates JH: Magnetic resonance angiography (MRA) of isolated aneurysmal third nerve palsy. J Clin Neuro-ophthalmol 11: 16-18,1991. 18. Friedman AP, Harter DH, Merritt HH: Ophthalmoplegic

migraine. Arch Neurol 7: 320, 1962.

19. VValsh FB, Hayt WF: Clinical Neuro-Ophthalmology, Baltimore, Williams& Wilkins, 1969.

20. Durkan GP, Troost BT, Slamovits TL. Recurrent painles oculomotor palsy in children: a varient of Ophthalmoplegic migraine. Headache 9: 33-36, 1981. 21. VVelch KMA, Kamadan NM. Mitochondria, magnesium

and migraine. 3 Neurol Sci 134: 9-14, 1995.

22. Chabriat H, Vahedi K. Clinical spectriüf, of CADASIL: a study of 7 families. Lancet 346: 934-939, 1995.

23. Bougousslavsky J, Regli F. Ischemic stroke in adults younger than 30 years of age: cause and prognosis. Arch Neurol 44: 479-482, 1987.

24. Broderick JP, Swanson JW. Migraine-related strokes: Clinical profile and prognosis in 20 patients Arch Neurol 44: 868-871, 1987.

25. Barinagarrementeria F, Amaya LE, Cantu C. Causes and mechanism of cerebellar infarction in young patients. Stroke 28(12): 2-400—240-4, 1997.

26. Kittner SJ, Stern BJ, VVozniak M, Buchholz DW, Farley d, Feeser BR, Johnron O, Macko RF, Mr. Carteı PJ, Price TR, Sherwin R, Sloan MA, Wityh RJ. Cerebral infarction in young adults: the Baltimore-VVashington Cooperative Young Stroke Study. Neurology 50(4): 890-894, 1998. 27. Barinagarrementeria F, Gonzales-Duarte A, Miranda L,

Cantu C. Cerebral infarction in young women: analysis of 130 cases. Eur Neurol 40 (4): 228-233, 1998.

28. Lopez-Fernandez JC, Aladro-Benito Y, Cubero-Gonzales A. Acute cerebral ischemia in patients under 45 years of age. a study in a s eries of 68 patients. R ev N eurol 27(158): 640-644, 1998.

29. Parajua JL, Calles C. Migrainous infarct in pregnancy: (Case Report). Rev Neurol 28(7): 720-723, 1999. 30. Chang CL, Donaghy M, Poulter N. Migraine and Stroke in

Young VVomen: Case-Cotrol Study. BMJ 318: 13-18, 1999.

31. Tietjen G. The Relationship of migraine and stroke. Neuroepidemiology 19(1): 13-19, 2000.

32. Hanington E. Migraine is platelet disorder. Headache 27: 401-402, 1987.

33. Joseph R, VVelch KMA. The platelet and migraine. Headache 27: 375-380, 1987.

34. Silvestirini M, Matteis M, Troisi E, Cupini LM, Zaccari G, Bernardi G. Migrainous stroke and the antiphospholipid antibodies. Eur Neurol 34(6): 316-319, 1994.

35. Lauritzen M. Pathophysiology of the migraine aura: the spreading depression theory. Brain 117: 199-210, 1994. 36. Gardner K, Barmada MM, Ptacek LJ, Hoffman EP. A new

locus for hemiplegic migraine maps to chromosome Iq31. Neurology 49: 1231-1238, 1997.

37. Tervvindt GM, Ophoff RA, Sandkuijil LA, Van eijk R, Haan J, Frants RR, Ferrari MD. Involvement of the familial hemiplegic migraine gene on 19pl3 in migraine with and without aura. Cephalalgia 17: 332, 1997.

38. Meng W, Tobin JR, Busija DW. Glutamate-induced cerebral yasodilation is mediated by nitric oxide through N-methyl-D-aspatate receptors. Stroke 26: 857-863, 1995.

39. Tanazawa T, Suzuki A, Anzai T, Sungane M, Shibuya M. Vasodilatation by intrathecal lipopolisaccarite of cerebral arteries after subarachnoid heamorrhage in the dogs. Açta Neurolhir 138: 330-337, 1999.

40. Olesen J, Thomsen LL, Lassen LH, Olesen D. The nitric oxide hypothesis of migraine and other vascular headaches. Cephalalgia 15:94-100, 1995.

Yazışma Adresi Uz. Dr. Ayşenur TAŞ

Referanslar

Benzer Belgeler

Sağlıklı bireylerle karşılaştırıldığında hem aura (+) hem aura (-) migren hastalarında santral makula kalınlığı, iç inferior makula kalınlığı, santral makular

Aynı zamanda günlük baş ağrısının obezite ile ilişkili olduğu; ancak obezitenin migrende, gerilim tipi baş ağrısına göre daha güçlü bir risk faktörü olduğu

Greater occipital nerve blockade for the treatment of chronic migraine: a randomized, multicenter, double-blind, and placebo-controlled study. Cuadrado ML, Aledo-SerranoA´, Navarro

KM tedavisinde GON blokajının etkinliğinin daha ileri çalışmalarla gösterilmesi gerekmektedir (76,77). GON blokajı klinik pratiğimizde KM’de sık kullandığımız

(24) reported increased levels of TC, LDL, and oxidized LDL in patients of normal weight with migraine compared with a control group that also had normal weight, with similar

Demirel ve arkadafllar›n›n çal›flmas›na ben- zer flekilde bizim çal›flmam›zda da serum ferritin düzeyi kontrol grubu ile benzer bulunmakla birlikte, çal›flmam›z-

Patients and Methods: In the present study, to assess whether the angiotensin converting enzyme insertion/deletion (I/D) gene polymorphisms have an effect on migraine attacks,

geliflen ve yaklafl›k 10 gün sonra epileptik nöbetlerin tab- loya eklendi¤i bu olgumuz sol hemisferdeki kortikal ödem ve afazisinin haftalarca sürmesi, ayr›ca sol orta serebral