• Sonuç bulunamadı

Çiçek açmış gökyüzü odası:Necatigil'in 20 yıl oturduğu Beşiktaş'taki evinde her şey eskisi gibi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çiçek açmış gökyüzü odası:Necatigil'in 20 yıl oturduğu Beşiktaş'taki evinde her şey eskisi gibi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet

Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi 0Genel Yayın Müdürü: H atan Cemal, Müessese Muduru: Km i ne (J^aklıgil, Yazı İşleri Müdürü: Okay G öntnaln, 0 Haber Merkezi Müdürü: Yalcın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar, 0 Temsilciler: ANKARA

Yalçın Doğan, İZMİR: Hikmet (,'etinkaya, ADANA: Celal Başlangıç.

İstanbul Haberleri: Krhan Akyıldı/, Dış H aberin: Krgun Balcı, Ekonomi: Cengiz Hırttan, Kültür: Celal Üster, Spor Danışmanı: Ahdulkadir Yucelman, Düzeltme: Refik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay, Iş-Sendika: Şük­ ran Ketenci, Yurt Haberleri: Necdet Doğan, Dizi Yazılar. Kerem (, alışkan, 0 Koordinatör: Ahmet Kurulsan, 0Mali Işlcı: Erol Erkut, 0Muhasebe: Bülent Yener 0Bütçe-Planlama: Sevgi Arun 0Reklam: Ayşe lorun, Ek Yayınlar: Hülya Akyol 0İdare; Hüseyin («ürer, İşletme: Önder (,'elik, Bilgi işlem: Nail İnal.

TAKVİM: 14 ARALIK 1988 İmsak: 5.41 Güneş: 7.13 öğle: 12.03 İkindi: 14.23 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.10

Haşan ve Yayan. Cumhuriyet Matbaacılık ve t

34334 İst PK 24b İstanbul Tel 512 05 C

Bürolar: Ankara: Ziya Gokalp Blv. İnkılap i

133 II 41/428 0İzmir: H. Ziya Blv. 1352 î 0 ı Adana: İnönü Cad. 119 S. No: I Kal I,

Yatırımcılar

koruma alanına

netlik istiyor

Özel çevre koruma bölgelerindeki inşaatların

ve projelerin kaderinin açıklık

Kazanmaması, yörede inşaat yapan şirketler

arasında sabırsızlığa yol açıyor. TMMOB

Mimarlar Odası, bu alanda proje yarışması

açılmasını istedi.

İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü­ rosu) — Özel Çevre Koruma Ku­

rulu, koruma altına alman koy­ lardaki projelerin ne olacağına ilişkin “ana kullanım stratejisi” belirlemeye çalışırken, yatırımcı­ lar, “Ne olacaksa bir an önce ol­

sun. En az bir sezon kaybettik, zararımız çok fazla” dediler. Bazı

yatırım cılar da daha “yeşil

projeler” için plan değişiklikleri

yapmaya başladı. TMMOB Mi­ marlar Odası ise, Özel Çevre Ko­ ruma Kurulu Başkam Tunca Tos- kay’a başvurarak koruma altına alman koylardaki yatırımlar için proje yarışması açılmasını istedi­ ler.

Gökova, Dalyan ve Fethiye’de­ ki bazı kıyıların özel koruma ala­ nı ilan edilip bu alandaki inşaat­ ların yasaklanmasından bu yana beş ayı aşkın süre geçmesine kar­ şın tahsisi yapılan, ön izin karar­ ları çıkan projelerin geleceği belli olmadı.

Aralarında ENKA Holding, NET Holding, Ömer Dinçkök, İbrahim Yazıcı, Bedrettin Dalan1 m ortak olduğu Boynuzbükü Şir­ keti ve bazı kamu kuruluşlarına ait tesislerin de bulunduğu 20 bi­ ni aşkın yatak kapasitesi olan projelerin geleceğinin henüz açık­ lık kazanmamasından yakman yatırımcılar, “Ne olacaksa bir an

önce olsun, artık karar versinler”

dediler. Özel Çevre Koruma Ku­ rulu Başkam Tunca Toskay ise bölgeye kazandırılacak ana mo­ delin ne olacağı konusunda çalış­ maların sürdürüldüğünü söyledi. Katrancı koyunda bir otel pro­

jesi olan İbrahim Yazıcı, gecik­ menin Türk ekonomisine büyük zarar verdiğini öne sürerek şun­ ları söyledi:

“Aylardır bekliyoruz, hiçbir şey belli değil, bir muamma var. Ge­ cikmeyle en az bir sezon kaybet­ tik. Bütün yatırımlar hep büyük yatırımlar, dış bağlantıları var. Böyle bir şey olması dışarda ters bir intihaya yol açtı. Bağlantılar kuruldu, sonra bir günde ‘dur’ kararı geldi. Artık dışarıdaki ya­ tırımcılar güvenmiyor, bu bölge­ lerin dışındaki yerlerde bile çeki­ niyorlar. Karar güzel, ama çok seri kararlar alınmalıydı.”

İbrahim Yazıcı, Katrancı ko­ yundaki projeleri için de plan de­ ğişiklikleri yaptıklarını belirterek

“Doğayı bozmayacak şekilde ufak tefek değişiklikler yapılıyor”

dedi.

Fethiye’de yat limanı projesi olan NET Holding yetkililerin­ den Yalçın Doğulu da, yatırım­ ların geleceğinin bir an önce be­ lirlenmesini istedi.

Bu arada TMMOB Mimarlar Odası, Özel Çevre Koruma Ku­ rulu Başkanı Tunca Toskay’a baş­ vurarak, koruma bölgelerindeki projeler için yarışma açılmasını istedi. Mimarlar Odası İkinci Başkanı Oktay Ekinci, bu konu­ da şu bilgileri verdi:

“Kamu yatırımları için ulusal bir proje yarışması açılmasını, özel yerlerde de master planların yarışma sonucu belirlenmesini ve buna bağlı olarak projelerin yap­ tırılmasını istedik.”

OECD ÇEVRE DİREKTÖRÜ LONG

Kalkınm a ile çevre

el ele yürüyebilir

ANKARA (ANKA) — OECD

Çevre Direktörü BiH Long, eko­ nomik büyümenin gerekliliğini vurgulayarak, çevrenin kalkınma sağlanırken de korunabileceğini söyledi.

Türkiye’de ve OECD Ülkele­ rinde Çevre Uygulamaları Kon­ feransı Ankara’da yapıldı. OECD Çevre Direktörü Bili Long, 1986 yılında hazırlanan Çevre ve Dün­ ya Komisyonu raporuna değine­ rek şunları söyledi: “Raporda sü­

rekliliği sağlanabilecek bir kal­ kınma öneriliyor. Büyüme dur­ madan çevre sorunlarına çözüm getirilemez denilebilir. Ancak ra­ porda ekonomik büyümenin de­ vam etmesi gereği vurgulanarak, bu durumda da çevrenin koruna­ bileceğine dikkat çekiliyor.”

Long, OECD ülkelerinin son on yılda çevre konusunda büyük bir yol katettiklerini ve bu konu­ da bilinçlenmenin arttığım söy­ ledi. OECD’nin 1990 ve sonraki on yıla ilişkin araştırmasına da değinen Long, bu araştırmaya göre önümüzdeki yıllarda en bü­ yük sorunların iklim değişikliği, okyanusların temizliği ve doğal kaynakların korunması olduğu­

nu söyledi.

DPT Sosyal Planlama Başka­ nı Fikret Uçcan da konuşmasın­ da, toplantının amacını OECD ülkelerinin çalışmalarını yakın­ dan izlemek ve bilgi alışverişin­ de bulunmak olarak açıkladı. Uçcan, 6. Beş Yıllık Kalkınma Programı’nm çevreyle ilgili ko­ misyonlarında çalışan uzmanla­ rın da toplantıya katıldıklarım ve edinilen bilgilerden programda yararlanılacağını söyledi.

Başbakanlık Çevre Genel Mü­ dürü Yardımcısı Nuri Dıc, kal­ kınma ile çevre politikalarının birbirlerine engel olmadıklarını, tersine, birbirlerini güçlendirebi- leceklerini söylediği konuşmasın­ da, çevreye iişkin sorunların çö­ zümünde kaynak yetersizliği üze­ rinde durdu. Çevre Kanunu’na ilişkin bilgi de veren Tiıc, kanu­ nun OECD ülkelerindeki genel prensiplere uyduğunu söyledi.

TSB toplantı salonunda yapı­ lan konferansa, DPT, Başbakan­ lık Çevre Genel Müdürlüğü, Sağ­ lık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile üniversitelerden konuşmacılar katıldı.

1988 Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan Cemal Süreya “usta” ile şiir dışı söyleşi

Tırnağa yazılan ödül

YURDAGÜL ERKOCA

Dün akşam Ortaköy “ Boğaz

120’de” ayrılan 60 kişilik masa­

nın konukları edebiyat çevresin- dendi... Bahçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan Cemal Süre- ya’ya ödülünü vermek için topla­ nanlar arasında ödül seçici kurul üyeleri ve 1980’den bu yana Ne­ catigil Ödülü’nü kazananlar da vardı.. Süreya ödülünü Necatigil’- in eşi Huriye Necatigil’den aldık- "ÎT tan sonra seçici kurul adına bir ™ konuşma yapan Rauf Mutluay, m

“ Büyük şairin anısına 1980’den = beri A srilen ödül artık kurumsallaştı” diyordu. “ Neca­ tigil Ödülü’nün önemi kazanan­ ların değerleriyle her geçen yıl art­ tı...”

Cemal Süreya’nın, Necatigil Ödülü’nü kazandığını öğrendiği­ mizde kendisinden talep ettiğimiz röportajı kabul ediyor ve bizi he­ men her pazartesi yazar ve sanatçı dostlarıyla bir araya geldiği Ca- ğaloğlu’ndaki Yeni Çınar Lokan- tası’na davet ediyordu, ama şiir dışı bir sohbet koşuluyla.

Haftalık koşuşturmaya girme­ den önce sohbet etmek, dertleş­ mek için bir araya gelinen bu “ öğ­

le rakılı” pazartesi sohbetlerinin

bu haftaki amacı Necatigil Şiir Ödülü’nün Cemal Süreya’ya ve­ rilmesini kutlamaktı. Cemal Sü­

reya, Atilla Özkırımlı, Muzaffer Buyrukçu, Ali Ulvi, Fcrruh Do­ ğan ve Sunullah Ansoy’un bulun­

duğu mesada sohbet ödüller, ge­ çen günlerin edebiyat ortamı ve çokça da Behçet Necatigil üzeri­ ne döndü dolaştı. “ Necatigil şiir­

lerini nereye yazardı?” diye sor­

duk Süreya’ya. Necatigil’in ölü­ münden sonra yazdığı şiiri oku­ du:

“ . .. ./ Nereye mi yazardı dize­ lerini / Bir şey çıkmamış biletle­ rin kenarına yazardı / .... / Ne­ reye mi yazardı dizelerini / İlaç kutularının üstüne yazardı / ... / Nereye mi yazardı dizelerini / Kâ­ ğıt peçetelere yazardı / .... / Ne­ reye mi yazardı dizelerini / Plas­ tik oyuncakların üzerine yazardı / Koca Barbaros’a karşın / Beşik­ taş biraz odur artık / Küçük bir oda versinler / Kehribar yüzü öy­ lece kalsın / Nereye mi yazardı di­ zelerini / Tırnaklarının üstüne ya­ zardı / ”

Süreya’ya göre Necatigil, ede­ biyatımızda o gün de bugün de ör­ neği az bulunan bilge, çelebi bir kişiydi. Kendi kuşağı içinde genç­ lere en açık olan kişiydi.

1931 doğumlu Süreya ilk ödü­ lünü 1959’da almıştı. Yeditepe Şi­ ir Ö dülü şa irin ilk k ita b ı

“ Üvercinka” ile Arif Damar ara­

sında paylaştırılmıştı. İkinci ödül ikinci kitapla gelmişti: “Göçebe” - ye 1966’da Türk Dil Kurumu Ödülü verilmişti. Şimdi de Neca­ tigil ...“ Bu bölüştürülmekten bir

türlü kurtulamadım. Bu ödül de iki kitabım arasında bölüştürül­ dü” diyordu ve ekliyordu: “ Ama benim bir ödülüm daha var. İlk ödülüm. Onu asla unutamam.”

Evet ilk ödülünü henüz ilkokul ikinci sınıftayken kazanmıştı. Hem de bir sözcük farkıyla. Öğ­ retmen “ Tavşan ile Kaplumba­ ğ am ın öyküsünü yazmalarını is­ temişti, o da bütün arkadaşları gi­ bi yazmıştı. Ama ödülü o kazan­ mıştı. Yazmaya “ Bir tavşan ile

kaplumbağa canciğer arkadaş olmuştu” diye başlamış, işte o “ canciğer” sözü ona yıllar önce “ Yavrutürk” dergilerinin bir cil­

dülü Huriye Necatigil verdi — Ortaköy Boğaz 120’de düzenlenen törende Cemal Süreya, ödülünü Necatigil1 in eşi Huriye Necatigil’den aldı. Törende seçici kurul adına Rauf Mutluay bir konuşm a yaptı.

Şarkı

0 düz ve yeni yaklaşma seviştikten sonra, El ele yürürsünüz daracık odalarda; Bilinçle kırılmıştır bu kez sevda, S u akar kan yerine damarlarınızda. Düşünebilir misiniz gülün tersini, Hele bir çocuk yüzünün tersini, Olur mu suya düşm üş yaprağın tersi? Parmaklarınızdır karışmış bağbozumuna. Sesler o kadar da yeni olamaz; Elinizde bir erik dalı, aymaz; Mutfağa geçer dolabı açarsınız, Usulca dağılır gider uzaklara Bedeninden

barış akan

bir

zürafa.

Cemal Süreya (Güz Bltigl’nden-1988)

dini kazandırmıştı.

Süreya’ya göre bir ödülün de­ ğerli olabilmesi için birkaç koşul gerek... Öncelikle ödül alan, ödül alamayan, ama ödüle katılan ve daha önceki yıllarda ödülü kazan­ mış bütün yapıtların değerli olma­ sı gerekiyor. Jürinin de önemi çok büyük tabii. Ödülü koyan mües sesenin ya da adına ödül konan kimsenin de değerli olması çok önemii. '

Ödüllerin bu kadar çok olma­ sının edebiyatımıza olumlu ya da

olumsuz etkileri nelerdi? “ Ödüllerin çoğalması aslında edebiyatımıza bazı sorunlar getir­ di. Ödüller bazen edebiyatın ya­ pısını değilse bile gidişini etkili­ yor. Bir kere okuru etkiliyor. Bu­ gün bizde yalnızca ödül alan ya­ pıtları okuyan okurlar var. Bir başka gerçek daha var ama: Ödü­ lün genç yazarlar açısından yara­ rı yadsınamaz tabii. ”

Bir de dergiciliği var Cemal Sü- rey a’n ın ... Bizim bildiğim iz 1960’lara dayanıyor. Ama bilme­

diğimiz bir tarihi de var bu der­ giciliğin:

Cemal Süreya ilkokulda başla­ mış dergi çıkarmaya. Tek nüsha. Bütün yazıları, resimleri, çizgi ro­ manları kendisine ait bu der­ gilerin.

Muzaffer Buyrukçu araya girip soruyor, “ Kaç dergi çıkardın bu­ güne kadar” diye.

Yanıtı “ 17 dergi batırdım” olu­ yor. “ İşte Papirüs, üç kez batır­ dım. Türkiye Yazıları Dergisi’nin kurucusu ve yazı kurulu

başka-nıydım. ikinci sayıdan sonra ay­ rıldım. Sonra Maliye Yazıları Dergisi’ni kurduk. İkinci sayıda onlar beni tasfiye ettiler. Türk Dil Kurumu Dergisi’nin yazı kurulun- daydım. Şaka bir yana ben yalnız­ ca kendi çıkardığım dergilerin batmasından sorumluyum herhal­ de. ”

Yine Muzaffer Buyrukçu giri­ yor araya:

“ Ya Cemal, sen küçüklüğünde bayağı Ahmet Mithat Efendi’y- mişsin!”

NecatigiVin 20 yıl oturduğu Beşiktaş'taki evinde her şey eskisi gibi

Çiçek açmış gökyüzü odası

REFİK DURBAŞ

“ Gidip geldiği sokaklar, bir kırlangıç, bir kâğıt, bir ıstampa, bir kalem -alkol yanmasında- bir fotokopi, bir kumsaati, yarım kalmış bir şiir, bir patika, cena­ zesinde bulundu mu? b il­ miyorum.

Bir bulut bir süre onu izlemiş. Geçerken parmağını kaldırmış bir çocuk, bir deniz parçası, bir ağaç büyümesini bir an bırakmış­ tır.

Masası uzun zaman kendine ge­ lememiştir.

O gün gök açıkmış diyorlar.” İlhan Berk, Behçet Necatigil’i

böyle anlatıyor ve gökyüzü o gün bugündür kapanmıyor Necatigil’­ in odasının penceresinde.

Beşiktaş’ta Nüzhetiye Cadde- si’nde Necatigil’in 20 yıla yakın oturduğu evi. Şiirlerini yazdığı odası. Pencereden Beşiktaş Çar- şısı’nın arka sokakları görünüyor.

Küçümen bir oda. Duvarları ki­ tapla dolu. Çelik masasını pencere önüne koymuş. Pencerenin önün­ de bir çiçek: Gerçekten gece sefası mı? Şiir yazarken hep açmış bir çiçek olsun ister yanı başında. Kâ­ ğıt parçaları ve sözcükler uçuşu­ yor havada. Hilmi Yavuz ayakta

Necati’den bir beyit mi söylemek­

te? O ise “ Ev” in hallerini düşü­ nüyor.

“ Evin -e hali, gün boyu, / Ha gayret emektar deve! / Sırtınızda yılların yorgunluğu / Akşam er­ kenden eve.”

Akşam erkenden yatıyor. Saat 10 gibi. Ama sabahleyin erkenden kalkıyor. En geç yedide. Kahval­ tısını hazırlıyor. Çayı mutlaka kendisi demliyor.

Ve 7.5’ta şiirin başına çöküyor. 12’ye kadar çalışma. Yemeğini

muntazaman yiyor.

Çay gibi kahvesini de kendisi yapıyor. O rta şekerli.

Kendi işini başkasına yaptır­ maktan asla hoşlanmıyor. Öğle­ yin bir saat çalışmaya ara verip dinleniyor.

Çok düzenli bir hayatı var. Şi­ irleri de öyle değil mi?

Akşamlan çizgi film varsa te­ levizyonda seyrediyor. Bir de milli maçları.

Yoksa odasına çekiliyor. Bir

“ gizli sinirli” . Çalışırken gürültü

istemiyor. Dünyada yokmuş gibi bir Necatigil. Tepkisini susarak gösteriyor.

H afif bir müzik çalıyor yalnız kendisinin duyabileceği.

Alışkanlıklarını da değiştirmi­ yor.

Yıllar yılı aynı sigarayı içmiş: Birinci.

Şimdi çelik masasının üzerinde son içtiği sigaranın paketi olduğu gibi duruyor. Çok mu sigara içer­ di? Tek yanıtı var, evet. Bir du­ dak tiryakisi. Hiç kibrit kullan­ mamış. Birini yakıp ötekim sön­ dürmüş. Birbirine eklemiş sigara­ ları.

Çakmağa pek yüz vermemiş. Bir kutuya doldurduğu kibrit çöp­ leri de öyle yerli yerinde. Masası­ nın üzerine nasıl bırakmışsa.

Siyah mürekkeple yazmış şiir­ lerini. İki kutu mürekkep, ataş kutusu, kalemliği, vine bir cam ta­

bakta çeşitli kalemleri, sanki bu akşam gelecek, masanın başına oturacak, lambanın loş ışığında, tabakasından bir sigara alıp kül­ leri üzerine düşen ağzındaki siga­ radan yakacak ve küçük kâğıtla­ ra siyah mürekkebiyle yeni bir şi­ ire başlayacak gibi.

“ Sisler içinde insanlar, gün or­ tası, geceleyin; / Hangisi gerçek, hangisi düş, şaşırdım. / Daha de­ min vardı, şimdi birdenbire yok / Issız bir kır akşamı / Bu benim yaşadığım.”

Odası şimdi boş. Kitapları ve o eşsiz dergi koleksiyonu eşi Huri­ ye Necatigil tarafından geçen yıl Mimar Sinan Üniversitesi Edebi­ yat Fakültesi’ne bağışlanmış. Bir Necatigil Kitaplığı kurulacak.

Ama masası, sandalyesi, pen­ cere önündeki gece sefası, sigara­ sı, kibritleri, küllüğü, kalemleri, küçük kâğıtları hâlâ durm akta.

Bütün bunların döşemeye vu­ ran gölgesi de.

Masamn çekmeceleri kapalı ol­ sa da camlara vuran gökyüzünün ışığı hep berrak ve açık.

Derinlerden hafif bir müzik sesi gelmekte.

Issız bir kır akşamı. Artık kendi adını taşıyan sokaktan geçip Be­ şiktaş Pazarı’na inmenin vaktidir. Bir küçük Yeni Rakı’yı devirirken gelir bulur şiirler onu.

Gelir Kapalı Çarşı, Çevre, Ev­ ler, Eski Toprak, Arada.

Gelir D ar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, İki Başına Yürümek, E n/C am , Zebra.

Gelir Kareler Aklar, Beyler, Söyleriz.

Bile/Yazdı, Yazılar, Konuşma­ lar, Konferanslar. Radyo Oyun­ ları, Edebiyatımızda İsimler Söz­ lüğü...

(Arkası 15. Sayfada)

Fransa gezisini tamamlayan Walesa, ülkesinde kahramanlar gibi karşılandı

Polonya’nın umudu Dayanışma’da

Dış Haberler Servisi — Polon­

ya’da kapatılan Dayamşma Sendi­ kası lideri Lech Walesa, Devlet Başkanı François Mitterrand’ın davetlisi olarak gittiği Fransa’dan ülkesine döndü.

1981’de ilan edilen sıkıyönetim­ den bu yana ilk kez ülkesi dışına çıkmasına izin verilen Nobel Ba­ rış Ödülü sahibi Walesa’yi dönü­ şünde Varşova Havaalam’nda yaklaşık 200 kişilik bir topluluk karşıladı. Kahramanlara özgü bir biçimde yapılan karşılama töre­ ninde “Bravo Lech” şeklinde slo­ ganlar atıldı. Ülke içindeki ve dı­ şındaki basın mensuplarının hü­ cumuna uğrayan Walesa, 4 gün­ lük gezisiyle ilgili olarak

“Kapita-lizm çok ilginç ve Fransa çok gü­ zel bir ülke” dedi ve izlenimleri­

nin “olumlu” olduğunu söyledi. Polonya devlet televizyonunun gezisine yer vermesine ve kendisi ile François Mitterrand ve Andrei

Saharov’u bir arada ekrana getir­

mesine şaşırdığını belirten Wale- sa, “Beni televizyonda gösterme­

leri iyi bir gelişme. Çünkü daha önce böyle bir şey yapmamışlar­ dı. Ancak henüz bunun anlamını bilemiyorum” dedi.

Walesa, Sovyet insan haklan sa­ vunucusu ve kendisi gibi Nobel Barış Ödülü sahibi Saharov’u Po-, lonya’ya davet ettiğini söyledi. Sa- harov ve Walesa görüşmesi ile il­ gili olarak daha önce yapılan

açık-lamalarda her ikisinin de “perest-

roykanın, ülkeleri yararına oldu­ ğu” görüşü üzerinde birleştikleri

bildirilmişti.

Walesa, Paris’ten ayrılırken ga­ zetecilere verdiği demeçte, “Daya­

nışma, yetkililer ile görüşme yo­ lunu açmak için uzlaşmaya hazır­ dır, grev başvurulacak son çare­ dir” dedi.

Fransa gezisi öncesinde Libera­

tion Gazetesi’nin sorularını yanıt­

layan Walesa, “Başlangıçtan bu­

güne değişmediğini” söyledi. “Resmi politikacılar ise benim de­ ğiştiğimi, artık bazı gerçeklerin farkına vardığımı söylüyorlar. Bu tamamen gülünçtür. Ben 1980’den beri söylediklerimi söylüyorum. ”

dedi.

Varşova’da gösteriler

Polonya’da, 1981’de sıkıyöne­ tim ilanının yıldönümü olan dün, başkent Varşova’da hükümeti protesto gösterileri yapıldı.

Varşova Üniversitesi kampu­ sundan çıkarak ‘Dayanışmasız

özgürlük olmaz’ ve “ komünizme son” diye bağıran göstericilerle

polis çatıştı. Göstericilerden bazı­ larının “Jaruzelski istifa” yazı­ lı pankartlar taşıdıkları görüldü. Polisin, taş atan göstericileri kam­ pustan çıkarmadığı kaydedildi.

Bu arada Hükümet Sözcüsü

Jerzy Urban, sıkıyönetimi “ ge­ rekli bir kötülük” olarak nitele­

yerek Polonya’nın reform yolu­ na, sıkıyönetim uygulaması saye­ sinde girdiğini söyledi.

Urban, dün yaptığı basın top­ lantısında, hükümetin, Dayanış­ ma Sendikası’yla, sendikal çoğul­ culuk konusunda görüşmeler yap­

maya hazır olduğunu bildirdi. W alesa, P olon ya 'ya dönüşünde çiçeklerle karşılandı.

Zamlara yetişem iyorlar

ila ç etiketinde

satış patlam ası

İzm ir Eczacı Odası Başkanı Levent

Kamacık, ilaçlarda aylık zam uygulaması ile

birlikte Sağlık Vakfı’nın etiket fiyatlarını

2.5’ten 5 liraya çıkardığını ve enjektör

fabrikası için iyi bir gelir sağladığını söyledi.

İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü­ rosu) — İlaç son dört ayda dört

zam ald ı. İlaç za m la rın ın

“ kronikleştiğini” belirten ecza^

cılar her ay etiket değiştirmek zo­ runda kalırken, İzmir Eczacı Odası Başkam Levent Kamacık, bu uygulamayla zamların halkın gözünden kaçırılmaya çalışıldığı­ nı öne sürdü.

İlaç ve Kimya Endüstrisi İşve­ renleri Sendikası’ndan alınan bil­ giye göre Türkiye’de 3041 ilaç bulunuyor. Eylül ayında 1342 ilaca yüzde 15, ekimde 2184 ila­ ca yüzde 15, kasımda 2000 ilaca yüzde 5-6, son olarak da 2300 ilaca yüzde 5-6 oranında zam gel­ di. Bu durumda piyasada bulu­ nan en az 400 ilaca dört ayda yüzde 42 oram nda zam geldiği­ ni belirten İzmir Eczacı Odası Başkam Levent Kamacık, “ Bu

hem enflasyonun üzerinde bir ar­ tıştır hem de doların. İlaç, enf­ lasyonu ve dolan geride bıraktı”

dedi.

Diğer yandan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nm “ aylık

zam” uygulamasını eleştiren İz­

mir Eczacı Odası Başkam Levent Kamacık, bunun etiket tüketimi­ ni hızla arttırdığına dikkat çek- ti. Eczanelerin “ Sağlık Vakfı”- nın sattığı etiketleri kullanmak zorunda olduğunu belirten

Ka-macık şunları söyledi:

“ Aylık zam uygulamasıyla birlikte Sağhk Vakfı’mn etiket fi­ yattan da 2,5 liradan 5 liraya çı­ karıldı. Etiket tüketimi hızla art­ tı. Böylece enjektör fabrikası kurmaya çalışan Sağlık Vakfı’- nın gelirleri de arttınlmış oldu. Diğer yandan küçük partiler ha­ linde ve görünürde düşük yüzde- lerle gerçekleştirilen fiyat artıştan sayesinde zamlar halkın da gö­ zünden kaçmlıyor. Böylece bir taşta iki kuş vuruluyor.”

İlaç fiyatlarında gerçekleştiri­ len zamların eczacılar arasında şaşkınlık ve tepkiyle karşılandı­ ğım dile getiren Kamacık, şunları söyledi: “ Bu zamlara gösterile­

cek bir gerekçe yok. Ne dolar ne de enflasyon, Uaç fiyattan kadar artmadı Türkiye’de. Gerçekleş­ tirilen zamlar halkın alım gücü­ nü çoktan aşmıştır. İzmir’de bu­ lunan 1000 eczanede satışlar ge­ çen yıla göre yüzde 60 düştü, in­ sanlar gelip doktorun yazdığı re­ çeteleri hesaplatıyor, fiyatı gö­ rünce de almadan gidiyor.”

Gerçekleştirilen son zamlarla birlikte aspirindeki fiyat artışının son bir yılda yüzde 154.1, baral- jindeki artışın yüzde 128.4, op- talidondaki artışın yüzde 119.2, panaljindeki artışın da yüzde 69 oranında gerçekleştiği öğrenildi.

(2)

Çiçek açm ış

(Baştarafı 1 6 Sayfada)

(Bakalım mektuplarım yayım­ lamak hangi yayıncıya kısmet ola­ cak?)

Şakakları hafif kırlaşmış, göz­ lüğü burnunun ucunda, dudakla­ rının arasında hiç sönmeyen siga­ rası geçer gider bir “ Eski S o k a k ­ tan. O “ Eski Sokak” ki artık ken­ di adıyla anılmaktadır ve orada 1963’e kadar 7 yıl oturmuştur.

“ Adı, soyadı / Açılır parantez / Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti / kapanır parantez. / O şim­ di kitaplarda bir isim, bir soyadı / Bir parantez içinde doğum, ölüm yıllan.”

(Behçet Necatigil, 6 Nisan 1916 - 13 Aralık 1979, İstanbul).

Bir parantez içinde kalsa da ya­ şam, bundan böyle o parantez içindeki sonsuz çizgide bütün yaz­ dıkları...

O hâlâ “ kendine gelemeyen” masanın üzerinde...

Sararmaya yüz tutmuş kâğıtla­ ra mürekkebi kurumuş bir dolma­ kalemle yazılmayı bekleyen şiirleri gibi.

Necatigil, birazdan Beşiktaş Çarşısı’ndan geçip Barbaros Mcy- danı’na inecektir...

Referanslar

Benzer Belgeler

4225 Umay BOZKARA KTÜ Gemi İnşaatı Gemi Makinaları Mühendisliği 4226 Fahrettin Kutay GÜLER İTÜ Gemi ve Deniz Teknolojisi Mühendisliği 4227 Mustafa EKER YTÜ

İnşaat Mühendisleri Odasının dışında birçok meslek grubu, yani işin bilimsel ve teknik çer- çevesini düşünmeyen, daha doğrusu öne almayan, sadece iş yapma

08.05, 16.05.2020 tarihlerinde online platformda ve 20.05.2020 tarihinde Mimarlık Merkezinde gerçekleştirilen Çeşme Turizm Projesi gündemli TMMOB İzmir İl

“Breathe” isimli projesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri Bekir Kurt, Oğuzhan Hümmet, Ahmet Akülkü, Kemal Furkan Öztürk; Mansiyon ödülüne “Lotus”

Sevinç KARAKAYA Çevre Mühendisleri Odası Necati İPEK Elektrik Mühendisleri Odası Hüseyin GENCER Fizik Mühendisleri Odası Şükrü YILDIRIM Fizik Mühendisleri Odası Züber

Özel sektörün uzun vadeli dış kredileri Eylül 2014 itibarıyla 164 milyar dolara yaklaşırken, toplamı 402 milyar doları bulmuş olan dış kredi stokunun yüzde

Ancak; OSB alanı içerisinde oluşan atıklar ve arıtma çamurlarının yıllardır kontrolsüz depolanan arıtma çamurları ve diğer atıkların ile ilgili olarak yönetim,

çalışmalara etkin bir şekilde katılabilmelerini sağlamak, çalışma hayatında karşılaştıkları sorunları belirleyerek çözüm önerileri geliştirmek, meslek, kadın ve