• Sonuç bulunamadı

Başlık: Etkinlik Değerlendirmesi:LaborComm-2013: IV. Uluslararası İşçi ve İletişim KonferansıYazar(lar):DURDAĞ, BanuCilt: 10 Sayı: 1.2 Sayfa: 163-168 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000140 Yayın Tarihi: 2012 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Etkinlik Değerlendirmesi:LaborComm-2013: IV. Uluslararası İşçi ve İletişim KonferansıYazar(lar):DURDAĞ, BanuCilt: 10 Sayı: 1.2 Sayfa: 163-168 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000140 Yayın Tarihi: 2012 PDF"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Etkinlik Değerlendirmesi

iletiim : arat›rmalar› • © 2012 • 10(1-2): 163-168

Banu Durdağ

LaborComm-2013:

IV. Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı

Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında düzenlenen LaborComm-2013: IV. Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı 3-4 Mayıs tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirildi. Kapitalizmin mevcut küresel krizi bağlamında iletişim alanında açığa çıkan yeni yaklaşım-ları tartışma ve emekten yana anlamyaklaşım-larını açığa çıkarma vurgusuyla gerçekleştirilen konferansta yedi oturum, Gender Politics In ICTs başlık-lı bir özel oturum ve Medyada Sendikal Örgütlenme adbaşlık-lı panel ile birlikte yirmi iki bildiri yer aldı. Universtiy of Vienna’dan Dr. Irmtraud Volgmayr’ın özel oturumun davetli konuşmacısı olarak katıldığı kon-feransın açılış konuşmasını ise, LaborComm Düzenleme Komitesi adına Prof. Dr. Nurcan Törenli yaptı.

Törenli konuşmasında, iletişim alanında emekten yana tartışma-ları katılımcılarla buluşturmayı amaçlayan LaborComm’un çağrısına sunumlarıyla katkıda bulunanların ve onların dayanışmayı önemse-yen ve bunu hayata geçiren yaklaşımlarının, emeğin örgütlenmesine ilişkin toplumsal deneyimler açısından önemine vurgu yaptı. Emek örgütlenmesinde dayanışma ve direnişe ilişkin arayışın, çaresizliğin ifadesi olmadığını, bilâkis sınıf mücadelesinin gereği olduğunu ve emek örgütlenmesinin tarihsel, toplumsal süreç içinde karşına çıkan engellerin de ancak dayanışmacı bir yaklaşımla aşılabileceğini ifade

(2)

etti. Konferans boyunca enformasyon ve iletişim teknolojilerinde yaşa-nan gelişmeler, emek örgütlenmesi ve yeni direniş olanakları bakımın-dan kuramsal ve alanbakımın-dan çalışmalarla tartışmaya açılırken, mücadele alanlarının genişletilmesine yönelik farklı ve yeni belirmekte olan dinamikler üzerinde de duruldu.

Konferansın tartışmaya açtığı ve çağrı metninde de yer alan kimi temel soruları/sorunları ise şu başlıklar altındaydı:

• İletişim, teknoloji ve emeğin etkileşimini siyasette, iktisatta, gün-delik yaşamda ve kültürde emekten yana anlamlandıran kavram-sal ve kuramkavram-sal çerçeveler

• Kapitalizmin küresel krizi ve toplumsal iletişim süreçleri açısın-dan anlamı

• Enformasyon ve iletişim teknolojileri bağlamında kapitalizmin iktisadi, siyasi ve ideolojik yapılarındaki yeni biçimler

• Enformasyon ve iletişim teknolojileri aracılığıyla örgütlenme, dayanışma ve direniş

• Enformasyon ve iletişim teknolojileri ile örülebilecek örgütlenme, dayanışma ve direniş önündeki engeller ve tehditler

• Medya/telekomünikasyon/enformasyon endüstrilerinde açığa çıkan yeni çalışma biçimleri

• Medya/telekomünikasyon/enformasyon endüstrilerinde yeni emek biçimleri ve sınıf oluşumları

“Yeni İletişim Teknolojileri ve Direnişin Yeni Olanakları” başlıklı ilk oturumun ilk sunuşunda toplumsal hareketler repertuarına yeni iletişim teknolojilerinin sunduğu olanakların dâhil edilişi tartışmaya açılırken, katılımcıların eleştirel katkılarıyla birlikte toplumsal hare-ketlerde iletişim aracı/ortamı üzerinden üretilecek söylemin ve talep-lerin, karşı-hegemonyaya dönüşümü için mücadelenin önemine vurgu yapıldı. Söylemin, sembolik olanın maddi gerçekliğin mahiyetine etkide bulunmasına dair bu vurguyu, Dr. Hakan Yüksel’in “Enformasyon Toplumu Belgelerinin ‘Güvencesiz ve Örgütsüz’

(3)

İnsanı” adlı bildirisi tamamladı. “Enformasyon toplumu” söyleminin politika belgelerine sirayet edişinin egemen çıkarların meşrulaştırıl-ması ve devamlığını sağlamada üstlendiği rol, insana odaklanan mikro bir perspektiften ele alındı. Yüksel, AB politika belgelerine yan-sıyan enformasyon toplumu söyleminin sunduğu ideolojik anlamlar-la, insanları kapitalist sömürü ilişkilerinin devamını sağlayacak şekil-de düşünmeye ve eylemşekil-de bulunmaya sevk ettiğine dikkat çekti.

Örgütlenme deneyimlerinin ve örgütlenmenin yeni biçimlerinin konu edildiği ikinci oturumda Gökçe Arslan, sendikaların sosyal medya kullanımlarını karşılaştırmalı olarak ele alırken, beyaz yakalı-ların “sendika”dan başka bir örgütlülük biçimi ve dayanışma arayışın-da yeni iletişim teknolojilerinin sunduğu olanakları tartışan Gökçe Baydar ise, bu arayışların ürünü olarak beyaz yakalıları dayanışma anlamında bir araya getiren internet platformlarına ilişkin gözlemleri-ni aktardı. Söz konusu platformlarda örgütlenme anlamında bir olgunluktan söz etmek mümkün olmasa da, günümüz kapitalizminde giderek vasıfsızlaştırılan beyaz yakalıların bu gibi platformlarla daya-nışma arayışlarının, örgütlülüğe evrilebilmede önemli bir adım olabi-leceğini ifade etti. “Metalaşma Tartışmaları” başlıklı üçüncü oturumda ise, Ali C. Gedik sunuşunda, yeni iletişim teknolojileriyle birlikte müziğin sayısal olarak temsil edilmesinin, müziğin maddeden arındı-rılması anlamına geldiği ve yeni iletişim teknolojilerinin sunduğu olanaklarla müziğin, kapitalizmin yasalarına aykırı bir görünüm aldı-ğı, yani meta olmaktan çıktığını savunan tezlere karşı çıkarak, eleştiri-ye açtı. Gedik, müziğin sayısal ya da analog herhangi bir temsilinin zaten üst düzey bir soyutlama olduğunu, fakat bunun müziğin madde olmadığı anlamına gelemeyeceğini ve yeni iletişim teknolojilerinin müzik endüstrisi üzerindeki etkisinin, müziğin metalaşma sürecinden muaf olduğu biçiminde okunamayacağını vurguladı. Kültürel ürünle-rin metalaşma sürecini ele alan Zafer Kıyan ise, kültürel ürünleürünle-rin dolaylı yoldan meta formuna kavuşmasına değinirken, metalaşma sürecinde “içerik ve araç” arasındaki diyalektik ilişkiye dikkat çekti. Aracın, kültürün taşıcısı olmasının yanı sıra, kültürel içeriğin araç dolayımıyla meta formuna girdiğini ifade etti. Oturum hem kültürel ürünlerin metalaşma süreçlerine dair farklılaşan yaklaşımları

(4)

tartış-maya açması hem de kapitalizmin bugün geldiği noktada kültürel ürünleri ve içeriği metalaştıran bir üretim ağı ördüğüne işaret etmesi bakımından anlamlıydı.

Aynı zamanda bir TÜBİTAK projesi olan “Towards an Alternative Communication Model on the Line of Social Conflict and Solidarity” başlıklı oturumda, proje araştırmacılarının bu kapsamda yürüttükleri çalışmaları yer aldı. Doç. Dr. Aslı Kayhan, Türkiye’de son otuz yıldır oldukça önemli çatışma hatlarına tanık olunduğunu ve daha çok kim-lik merkezli etnik ayrımcılık üzerinden görünür olan bu çatışma hat-larına, sınıf konumlarını odağa alarak baktıklarını açıklayarak, kapita-lizmin krizleriyle birlikte işçi sınıfının ne şekilde ayrıştırıldığı, parça-landığı ve yeniden biçimlendiği sorusu üzerinden hareket ettiklerini ifade etti. Çatışmanın ve bölünmenin taraflarının birbirleriyle yaratıcı ve üretken bir biçimde diyaloğa geçip geçemeyeceklerini, ortak dene-yim alanları üzerinden ele alan projede, bir ortak denedene-yim ufkunun nasıl oluşturulabileceğinin dert edinildiği ve bunu mümkün kılabile-cek iletişim modelinin arandığı ifade edildi. Bu kapsamda, üretken emeğin ortaya çıktığı yer olarak imalat sektörü projenin çalışma alanı olarak belirlenirken, sanayi bölgeleri olarak öne çıkan ve bu nedenle de yoğun göç alan 10 ilde yürütülmekte olan saha çalışmalarının, yal-nız fabrika alanıyla sınırlı kalmayıp, işçilerin yaşam alanları olan mahalleri de kapsadığı belirtildi.

Saha çalışmalarından elde edilen verilerin tartışıldığı sunuşlarda, mülksüzleştirme süreçlerinin ırk, cinsiyet ve etnisiteye nasıl yansıtıldı-ğına ve bu süreçlerin bir boyutunu oluşturan kentsel dönüşümlerin, mahalli dayanışma biçimlerinin çözülüşünde oynadığı merkezi role dikkat çekilmesi oldukça anlamlıydı. İşçi sınıfı içindeki çatışmaların ortak deneyim alanları üzerinden diyaloğa ve dayanışmaya dönüşe-bilmesi için sendikal örgütlülüğün, gündelik hayat pratiğini de örgüt-lemesi gerektiğinin vurgulanması da önemliydi. Çünkü sermaye yal-nızca fabrikaları, üretim alanını örgütlemekle kalmayıp, aynı zamanda mahalleleri ve kentleri, dolayısıyla da gündelik hayatı atomize edip yeniden örgütlemekte ve bunun karşısında emeğin örgütlüğünün gündelik hayat pratiğine de dâhil edilmesi, dayanışma biçimlerinin ve alanlarının genişlemesi açısından son derece önemli hâle gelmektedir.

(5)

Konferansın ikinci gününe medyada temsil ve ticarileşme bildiri-leriyle başlanırken, tartışmalarda ticarileşme ve metalaşma arasındaki ayrıma yapılan vurgu dikkat çekti. Sonrasında yer alan “Gender Politics in ICTs” başlıklı özel oturumda ise, Voglmayr enformasyon ve iletişim teknolojileri ile toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkiyi ele aldı ve nefret söylemi bağlamında çevrimiçi alan ile çevrimdışı alan, yani gerçek dünya arasındaki dolaysız bağa eğildi. Feminizm ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının yayılması ve yükselmesine karşı internet dola-yımıyla, özellikle de “weblog”lar üzerinden yürütülen anti-feminist hareketlere dikkat çekerken, bunun Avrupa’daki örneklerine de yer verdi. Yine bu bağlamda, kapitalizmin birey merkezciliğinin, feminist dayanışmanın kopukluğundaki büyük payına işaret eden Voglmayr, feminist hareketin özgürleşim için, toplumsal cinsiyet meselesinin kesiştiği toplumun tüm alanlarını dikkate alarak sorgulanmasının önemini ifade etti. “Medya ve İşçi Temsili” başlıklı altıncı oturumda, toplumcu gerçekçi sinema ve yeni gerçekçilik akımı tartışmaları yer alırken, 1960 öncesi ve sonrası Türk sinemasında işçi temsili ele alına-rak, sansür mekanizmasının aşılmasının önemi üzerinde duruldu.

Alternatif Bilişim Derneği’nin katılımıyla gerçekleşen “İktidar, Örgüt/Süzlük ve Direniş” başlıklı son oturumda ise, dönüşen direniş kültürü, Türkiye’de hacktivizm politikası ve yabancılaşan işgücü kar-şısında hacker emeğine ilişkin tartışmalar yer aldı. Yrd. Doç. Dr. Aslı Telli Aydemir ve Esma Çelebioğlu, “anonymous hareketi”ni teknoloji, direniş gibi kavramlar üzerinden ağ yapı mekanizmalarının örgütlen-me ve örgütsüz direnişle ilişkisi çerçevesinde ele alarak, enformasyon ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte dönüşüme uğrayan direniş kültürünü tartışmaya açtılar. Diğer taraftan, yabancı-laşma ve hacker emeğine ilişkin tartışmalar ise, oturumun dinleyicile-rinin eleştirel katkılarıyla zenginleşirken, konunun mülkiyet ve zorun-lu iş bölümü boyutunun gözden kaçırılmamasının önemine vurgu yapıldı. Konunun üretim araçlarının mülkiyeti bağlamında sorgulan-masına yönelik vurgu, bilişim alanında hackerların kapitalist üretim ilişkilerinde kısmen de olsa oluşturdukları çatlağın özel mülkiyete karşılık toplumsal mülkiyetin olanaklılığını tartışmaya dâhil edilebil-mesi açısından da önemliydi.

(6)

“Medyada Sendikal Örgütlenme” panelinde, Türkiye’deki gaze-tecilerin ancak çok küçük bir kesiminin sendikalı olduğu belirtildi ve örgütlenmenin önündeki engeller tartışıldı. Siyasi iktidar medya üze-rindeki baskısını artırırken, gazetecilerin özlük haklarının da tırpan-landığı, bu nedenle sendikal mücadelenin daha da önemli hâle geldi-ğinin altı çizildi. Ele alınan bir diğer konuysa, siyasetin medyaya müdahalesi ve bundan kaynaklı tepkilere bağlı olarak medya çalışan-larına yönelik sendikalarda gözlemlenen farklılaşma oldu. Türkiye medyasındaki yapısal gelişmelere koşut olarak uzun yıllardır alanda etkin olan Türk-İş’e bağlı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) içinde çeşitli sorunlar yaşandığı, DİSK’e bağlı Basın-İş Sendikası’nın ve Hak-İş’e bağlı Medya-İş Sendikası’nın kurulduğu ve üye kaydına başladık-ları aktarıldı. Diğer taraftan, internet gazeteciliğinin sendikalar tarafın-dan işkoluna dâhil edilmemesinin, gazeteciliğin içinde de yaşanan taşeronlaştırmayı beslediğine dikkat çekildi.

Konferans boyunca konuşmacılar ve katılımcıların eleştirel katkı-larıyla gelişen tartışmalar, günümüzde sermaye adına hem düşüncede hem de pratikte insanla toplumsal olan arasına konulan tüm engellere karşın, emek örgütlenmesi içinde yer almanın ve dayanışma bilincinin giderek yükselmesinin ifadesi oldu. Farklı disiplinlerden ve yaklaşım-lardan akademisyenler ve meslek örgütlerinden emekçilerle iletişim alanında emekten yana tartışmaları geniş bir perspektifte katılımcılar-la bir araya getiren LaborComm-2013, sermaye karşında mücadele zeminin genişletilmesinde toplumsal iletişimin merkezi önemini açığa çıkarması bakımından son derece anlamlıydı.

Referanslar

Benzer Belgeler

For the question “What knowledge do we need to solve this problem?”, the students may give the following answer: “We can solve the problem by researching what kinds of materials

influence of intangible issues have reached an extent where women are excluded from this space physically, making the coffeehouse, a gendered space reflecting power of

Tan ve arkadaşlarının kalça (2007) kırığı olan ve olmayan erkek hastalar üzerinde yapılan çalışmasında, kalça kırığı olan hastaların ölçüm

[r]

But when actuators suffer ”serious failure”– the never failed actuators can not stabilize the given system, the standard design methods of reliable H ∞ control do..

To create an administrative body that offers services to meet the general, daily needs of practicing Islam may be justifiable as ‘public service’ where a majori- ty of the

Yapılan bu karşılaştırmada matbaa tarihi açısından, şaşırtıcı ya da yeni olan hiçbir şey yoktur; çünkü anılan yüzyıla gelinceye kadar Avrupa'nın geçirdiği

Kadranlar, yü- zeyel kısımlarında bulunan ve prostatın gün- cel anatomik ve histolojik bilgileri ışığında be- lirlenmiş 7 parametre; “Dorsal venöz kompleks