Buyılın ulusal bildirisini Refik Erdurarı hazırladı
—
tT - y ¿ 3 ¿ T c >
Tiyatronun malzemesi insandır
“ En büyük mutluluk,
varoluşu tam uyum içinde
başka insanlarla
paylaşmaktır. Hani bir an
gelir, bir dostun gözlerinin
değil, ruhunun içine
bakarsınız- Gerçekten
tanırsınız onu. Bu ne kadar
sık olursa, ömrünüz o
kadar yoğun ve anlamlı
geçer. Yazık ki, çok nadir
yaşanır öyle anlar. Nadir
yaşandığı için de insanoğlu
tiyatroyu icat etmiştir...”
Kültür Servisi — Bugün kutlana
cak olan Dünya Tiyatro Günü’nde bütün tiyatrolarımızda okunacak ulusal bildiriyi, Uluslararası Tiyat ro Enstitüsü Türkiye Milli Merkezi İcra Komitesi Başkanı Refik Erdu-
ran hazırladı.
Bilindiği gibi, merkezi Paris’te bu lunan ve 1948’de kurulmuş olan Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün girişimiyle 1962’den bu yana her yı lın 27 martında sahnelerde okunmak üzere dünyaca tanınmış sanat ve ti yatro adamlarınca bir metin hazır lanıyordu. 1977’de Stockholm’de toplanan Uluslararası Tiyatro Ens titüsü Kongresi, Dünya Tiyatro Gü nü’nde okunması gelenek haline gel miş bu bildirilerin her ülkenin ken di sanat ve tiyatro adamlarınca ka leme alınmasını kararlaştırdı.
Ülkemizde 1978’de ilk kez ulusal düzeyde yayımlanan bildiriyi Muh
sin Ertuğrul yazmıştı. Daha sonra
ulusal bildiri sırasıyla Haldun Ta
ner, Bedia Muvahhit, Necati Cumah, Cüneyt Gökçer, Prof. İrfan Şahin- baş, Tank Buğra, Prof. Melahat Öz
gü, Sabahattin Kudret Aksal ve Re
cep Bilginer tarafından hazırlandı.
Refik Erduran tarafından yazılan 1988 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi şöyle:
“ Sayın tiyatroseverler, merhaba. Bir düşünün: Tarihin başlangıcından bu yana, idam ve fiziksel işkence dı şında, insanların birbirlerine veregel- dikleri en ağır ceza nedir? Hücre hapsi. Demek ki yalnızlık en büyük mutsuzluk.
Bunun tersini düşünerek de şu ger çeğe ulaşabiliriz: En büyük mutlu luk, varoluşu tam uyum içinde baş ka insanlarla paylaşmaktır. Hani bir an gelir, bir dostun gözlerinin değil, ruhunun içine bakarsınız. Gerçekten tanırsınız onu. ‘Anladım seni
kardeşim’ dersiniz. Bu ne kadar sık
olursa, ömrünüz o kadar yoğun ve anlamlı geçer. Yazık ki çok nadir ya şanır öyle anlar. Nadir yaşandığı için
BİLDİRİ REFİK ERDURAN’ DAN -1988 Dünya Tiyatrolar Günü Ulusal Bildirisi’ ni hazırlayan Refik Erduran, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün İki yılda bir gerçekleştirilen genel kongresinin 1991 yılında Türkiye'de yapılacağını belirtiyor.
de insanoğlu tiyatroyu icat etmiştir. Hemcinslerinin ruhunun içini orada inceler. Gerçi başka sanat dalları da kişiler arasında gönül köprüleri ku rar. Ama tiyatronun malzemesi in sandır. Etiyle, kemiğiyle, kendi sesi ve bakışıyla insan... Dahası, tiyatro yu hemcinslerinizle birlikte, yan ya na oturarak izlersiniz.
Geçenlerde ‘maç hastası’ diye bil diğimiz gençlerden biriyle konuşu yordum.
Abi, dedi, ben gol için yaşarım. Yani topun kaleye girdiğini görmü yor muyum, kral oluyorum, kral.
Ona şunu sordum:
Peki, seni tribünlere tek başına oturtmuşlar. Çevrede başka hiçbir seyirci yok. Tuttuğun takım da bo yuna gol atıyor. Aynı zevki alır mı sın?
Düşündü, ‘Almam’, dedi. Çünkü o heyecan başkalarıyla paylaşılma lı, top kaleye girince hep birden aya ğa kalkılmak ki tadı çıksın.
Tiyatro sahnesindeki maç insanoğ lu ile kaderi arasındadır. Coşku da ne zaman doruğa tırmanır, biliyor musunuz? Deyim yerindeyse, milli maç oynanırken. Yani seyirci sahne deki kişilere bakıp hep birden ‘Bun
lar bizim insanımız’ diyebildiği
zaman...
Tiyatro tarihi gösteriyor ki, o alan da en büyük atılanları gerçekleştiren toplumlar önce kendi sahne sanatla rını öz kaynaklarından, öz renkleriy le geliştirmişler. Bizde seyirci var, ya zar var, yönetmen var, oyuncu var, eleştirmen var, devlet desteği var. Şimdi bütün bu malzemeyle bir an önce sahne sanatlarında iyi bir Türk helvası yapmamızı gerektiren ortak bir hedef de var: Yemeğe misafir ça ğırdık.
Birleşmiş Milletler’in UNESCO kuruluşuna bağlı Uluslararası Tiyat ro Enstitüsü’nün iki yılda bir düzen lenen ve bir çeşit tiyatro olimpiyadı sayılan genel kongresi 1985’te Kana- da’da, 1987’de Küba’da yapıldı. Ge lecek yıl Finlandiya’da, 1991 'de de Türkiye’de yapılacak. Yani üç yıl sonra bir hafta boyunca kültür dün yasının bütün projektörleri üstümüze çevrilecek. Her ülkeden gelen bin ka dar delege ve yüzlerce gazeteci İstan bul’da toplanacak.
Kendi tiyatromuzu geliştirme ça bamıza yeni bir hız kazandırmalıyız. Hem konukları ağırlarken onlara sahnelerimizde sanat şölenleri çek mek için hem de tiyatro heyecanının daha bir tadına varıp daha yoğun ve anlamlı yaşamak için... Bunu başa racağız. Hep birden. Tiyatroseverlere sevgiler ve iyi oyunlar.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi