s ■}
Tarihinde
Türklerin
ÿ r ' j ' I i i . . 4 '¡W m
Hakkı
' " I K m r -• 't ! : ? « V !• p J , ____1 : ■* — ■ .. . i L— *- r>-•jrn <
f>
■J Í V M I "Yenmiştir
Prof. Albert Gabriel
di kardeş). Bu kuleler de kurt, at ve iki baş lı hayvan kabartmala rı vardır. Bunlar Türk kabilelerinin totemle ridir. Sadece dış du varlar değil, fakat iç kale de Türk eseridir.
ikametgâhlara aynı ehemmiyeti göstermem işler dir Bunda, insanın dünyadaki ikametgâhının fâni oluşu düşüncesi de belki müessir olmuştur. Çok kere, bir padişahın bıraktığı saraya, sonra halefi yerleşm iyerek yenisini yaptırmıştır. Türkler asla tah
ripçi bir millet olmadı, ünkü pratik düî
sahibidirler. - lâ K " "—J
Şehir plânında asıl gözününde tutulmuş olan, camiler ve halkın istifadesine ait umumî bina lardır. Bunlar şehrin esas noktalarına yerleşti rilm iştir. Esas mühim yerlere saraylar yapılma mıştır. Bu hususta Istanbula bir göz atmak
Türk sanatının hayranı ve takdirkân Prof. A lbert Gabriel Şehir galerisinde gayet dikkate şayan bir konferans verdi.
Dünya sanat tarihinde bir hak meşalesi addedilebilecek olan bu konferansta Profesör fevkalâde mühim şeyler söyledi.
Bakınız üstad Gabriel ne d iy or:
«Siyasî tarih gibi, sanat tarihi de yalanlar ve hatalarla doludur. Hele Türk sanatı hakkın da o kadar hatalar ve haksızlıklar vardır k i... Sanat tarihi hakkında yazan Avrupalılar, Türk sanatının orijinalliğini ve zenginliğini görem e mişler, bunu başka m illetlere mal etmişlerdir. Strigovski ve sair m üelliflerin ortaya attıkları yanlış fikirler yerleşm iş ve Türldere ait her şey başka m illetlere mal edilm iştir. Gûya Türkler o şaheserleri ya kopya etm işler veya İranlı ve Ermem ustalara yaptırm ışlardır.
parçalarını __ eserlerde kullanddşr.
m s s m m ' Konyadaki . Ulucami
böyle yapılmıştır. Vaktile Ayasoiya için de B i- zanslılar aynı şeyi yapmışlardır. Türkler eski eserleri koruyup muhafaza etmesini bilmişler dir. Meselâ 16 ncı asır başında Rodos’u fethe dince, Türkler kendi geleneklerile hiç «lâkabı olmıyan bir «cité» ile karşılaştılar. Asırlarca sonra Rodos’u terkettiklerinde, bir taşın bile ye rini değiştirmemiş oldukları görüldü. Bu şayanı hayret bir şeydir. Halen dünyada 14 _ 15 inci asra ait bir cité örneği olarak bir eser varsa, bunu, Türklerin sanat eserlerine karşı olan an layışlı alâka ve koruyuculuğuna borçluyuz.
Bu yanlış fikirleri kitaplardan ve kafalardan sokup ahnak, Anadoluda gezip şehirleri görmek ve tetkik etmek lâzımdır. Vakıalar her şeyden daha ziyade ifadelidir. İşte yanlış bir fik ir : , - Z 8 ^ r^ er Anadoluya gelince, buldukları butun sanat eser ve fikirlerini kendilerine mal etmişlerdir. Bu tamamile yanlış bir fikirdir. Sel çuk devletinin payitahtı Konya, Türkler geldiği zaman, küçük ve harap bir şehirdi. Her şeyi baştan Türkler yaptı. Sade Konya bir Türk sanat şih ri değildir. Bursa ve Kayseri de her şeyleri Türk olan şehirlerdir. Bü şehirler, Türk şehir cilik telâkkisinin hususî bir ifadesidir. Keza Diyarbakır, mazisj tamamile bizce malûmdur. Sasanfler, sonra Romalılar zamanında, şehir et rafında bir kale duvan yapılarak halk yerleş tirilmişti. Türkler olanı muhafaza etmekle be raber, büyük ye muazzam kuleler yaptılar (y e .
Yeşil Bursa bir Türk şehri değil midir ? Ba zı Avrupa sanat tarihlerinde, Yeşil cami ve sai- renin, eski birer kilise bozması oldukları yazı lıdır. Bunların birer halis Türk eseri oldukları muhakkaktır. Bursa dünyada eşsiz bir şehirdir. Yeşillik mühim bir rol oynar. Peyzaj ve sanat eserleri hibarile emsalsizdir. Meşhur bir Türk aleyhtarı olan rom ana André Gide bile Bursa için :
*^iQ!Tiırîggrt _____ ______ ^
’ değildir. Aynı ramumi» u L ia t a _______ etmek ve uymak lâzımdır. Dünyanın hiç bir yerinde, Avrupanın Londra, Paris, Madrid gîv.; eski payitahtları dahil olmak üzere, tabiata bu kadar hürmet edilmemiştir. Değil yalnız büyük binalarda, halkın oturduğa küçük evlerde bile bu düşünce hâkimdir. Türkler, bahçelere ve ye şil sahalara öteden beri ehemmiyet vermişlerdir. Türk şehirlerinde evler bahçeler içinde yapıl- IŞtır. Türkler, şehrin iş ve ticaret yeri olan merkezinde ikamet etmezlerdi. Evler, merkez den uzakta bulunurdu. Eski Türk şehircilik esaslarından değerli ilhamlar almak mümkün dür. Dar b ir saha üzerinde ve diklemesine yük sek binalar yapmağa, hele şimdi nakil vasıta larının bahşettiği geniş imkânlar karşısında, ar tık lüzum kalmamıştır.
»Brousse, rose de pureté, pourquoi ne fa pas connu ma jeu n esse?» demiştir.
İstanbul da öyledir. 1453 de Türkler îstan- bula yerleşince, harap ve zavallı bir şehir bul dular. Evvela Fatih camii yapddı ve mevcut ise yarar binalar tamir ve ihya edildi. Bu arada ilk yapılan binalardan birisi de (Eski Saray) dır. Bu saray tahta köşklerden ibaretti. Hükümet bina- ' lariyle hususî ikametgâhlar arasında Türkler daima fark gözetm işlerdir. Asıl devlete ait bina lara, mabetlere ve halk için yapılan han, kervan saray, hamam ve çarşı gibi binalara ehemmiyet vermişlerdir. Bunların güzel ve sağlam olmasına Çok dikkat ve itina etmişlerdir. Sultanlara, şeh zadelere ye vezirlere ait olsa da, saraylara ve
Başta hükümdar olmak üzere, Türkler sa nat eserlerine ya km alâka göstermişler ve bir çok hükümdarlar eserin plânı ve yapılışı ile yakından alâkadar olmuşlardır. Meselâ Fatih Sultan Mehmet, henüz çok genç bü- hükümdar iken, Rumelihisannın yapılmasında çok yakın dan alâkadar olmuştur.
Türkler aynı zamanda, malzemenin tasar rufu ve kullanılması hususunda da güzel örnek ler vermişlerdir. Taşın bol olmadığı yerlerde, taşla tuğlayı mezcederek güzel binalar yapmış lardır.
Türkler devamlı ve sebatlı bir takip fikri ile cidden orijinal ve, güzel bir sanat yaratmış lardır. Şehirlerin tasarlanışı ve kuruluşu, âbi deler ve tezyinat hep Türktür. Fakat ne yazık ki, Avrupa ile asırlar boyunca yakın zamanlara '“ dar deyam eden mücadeleler ve Haçlı sefer leri zihniyetinin tesirleri dolayısile, bunu gö rüp takdir edenler pek az olmuştur. Bıkıp üşenmeden bu yanlış fikirleri düzeltmek lâ zımdır.
10
. • .. j - . * ¡í - i \y ,-Ü i i f e i i& â
V.-. - ¿ -y. ¿ ¿
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi