• Sonuç bulunamadı

Bir büyücü:Ara Güler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir büyücü:Ara Güler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r

Atatürk Bulvarı No: Müessese Müdürü: Üstün MEDYA C: • Yönetim Kumlu

195020 (7 hat), Faks: Akm en 9Koordinatör: Başkam - Genel Müdür: Gülbin Kızık, H. Ziya Blv. A h m et K o ru isa n 9 Erduran • Koordinatör: Reha

19 Adana Temsilcisi: Muhasebe: Bülent Y ener Iş ıtm a n 9 Genel MüdürYardımcısı:

9o l Kat i Tek 363 9İdare: Hüseyin Gürer Sevda Çoban Tel: 514 07 5 3 -9 Satış: F azilet K uza 513 9580-51384Ö0-61,Faks:5138463

Öğle: 12.25 İkindi: 15.07 Akşam: 17.33 Yatsı: 18.56

A

l

GÖZÜM SEYREYLE /

işil

özgentürk

Bir büyücü:

Ara Güler her röportajında, her

kitabında “Ben bir fotoğrafçıyım” 5 diye söyleyip yazsa da kimseler

ona inanmadı, inadına, Fotoğraf dergisinin okurları, Türkiye’de 100 Yılın Fotoğraf Sanatçısı Ödü- lü’nü ona verdiler ve herkes yü­ rekten bağırdı:

“Yaşasın ustaların ustası Ara Güler!”

Ara Güler’i bilenler bilir. Bil­ meyenlere onu nasıl anlatmalı? Ansiklopedik tanıma göre Ara Güler, tam elli yılını fotoğrafa, fotoğraf sanatına vermiş bir emek­ çi ve büyük bir sanatçıdır.

Yazının başında da söyledim, o her yerde, her zaman “Fotoğraf

bir sanat değil, ben de bir sanat­ çı değilim” dese

de kimseyi kan­ dıramaz, çünkü fotoğrafları onun ne denli usta bir sanatçı olduğu­ nu bangır bangır bağırır. Aslında o, elinde fotoğraf makinesi, dola­ şıp duran bir dünya gezgini­ dir. Her yere gi­ rip çıkar, herke­ si görür, herkes­ le konuşur ve hi­ kâyesini yakala- yıverir. İşte o an, makineyle Ara Güler’in bütün­ leştiği andır. Ara Güler yeni bir hi­ kâye yazmıştır, pardon fotoğraf- lamıştır. Makinesi ara­ cılığıyla hikâye­ ler anlatan bu bü- yük ustanın kıy­ metini yeryü­

zünde bilmeyen yoktur. O kendi ülkesinin karından, kışından, top­ rağından, sesinden, renginden ve insanından yola çıkıp dünyanın bütün topraklarına, karlarına, ses­ lerine, renklerine ulaşmış ender sanatçılardandır. Dünyanın cüm­ le meşhurlan onun objektifine poz vermekten gurur duymuşlar­ dır.

Ama o, bu meşhurlar içinde en çok kendi kuşağının meşhurlan- nı sever. Onlan öylesine sever ki, objektif bu sevginin karşısında ne yapacağını şaşınr ve artık ob­ jektif olmaktan çıkar, kocaman bir yürek olur.

Beyoğlu ve ada çocuğu Sait Fa­

ik, bıçkın delikanlı Orhan Ke­ mal, Toroslar’m heybetini İstan­

bul sokaklanna taşıyan Yaşar Ke­

mal, gelmiş geçmiş sanatçılann

en çocuğu Aliye Berger onun fo­ toğraflarında tam kendileri gibi­ dirler. Sıcak, dost, çocuk ve de­ likanlı.

Ara Güler’i fotoğraf çekerken seyretmek ayrı bir keyiftir. Öyle pek de büyük olmayan fotoğraf makinesi boynunda, eli deklanşör­ de bir o yana sıçrar, bir bu yana ve birden bir “çıt” sesi duyulur ve hikâyeler başlar.

O hikâyelerde kimler yoktur ki, yağ iskelesinde iş bekleyen, ki­ mi zaman geride bıraktıklarını düşünüp gözleri yaşaran hamal­ lar, her biri bir tarih olan Osman­

lI mezar taşlarının bulunduğu bir mezarlıkta kolu kopmuş bebeği­ ne sımsıkı sarılmış dans eder gi­ bi dolaşan bir kız çocuğu, Eyüp Sultan’da dilekleri olması için kendilerinden geçmiş dua eden ka­ dınlar, Tophane’de fotoğraf ma­ kineli Ara Güler’i gördüklerinde

Ara Güler

her türlü taşkınlığı yapan erkek ço­ cukları, Merkez Efendi Mezarlı- ğı’nda oturup belki de en çok ölü­ mü özleyen ihtiyarlar, Ayvansa- ray ’daki evinin önünde hava atan çöpçüler kralı, Beyoğlu’nda bir pasaj kahvesinde, durmuş bir za­ manda ağır ağır kahvelerini yu- dumlayanlar, Eminönü’nde kar­ da kıyamette yol almaya çalışan at arabaları, bir elinde tabanca öbür elinde ekmek tutan oğlan çocuğu, Beyoğlu’nun nesli tüke­ nen barlarında fasıl okuyan hanen­ deler, onlara eşlik eden çalgıcılar grubu, Nemrut’ta da binlerce yıl­ dır insanoğlunun değişmez ma­ cerasını büyük bir vakarla izleyen tanrılar, boşlukta sadece o var­

mış gibi duran İshak Paşa Sara­ yı ve daha binlerce hikâye, bin­ lerce insan, binlerce tanrı.

Onun fotoğraflarının bulundu­ ğu kitaplara bakarken insanın ba­ şı döner. Çünkü birden insanoğ­ lunun büyük macerası gelir sizi bulur ve siz o maceranın bir par­ çası olduğunuzu hissedersiniz. O fotoğraflarda insana ait her şey, her duygu gelir size çarpar:

Kızgınlık, özlem, aşk, sevgi, acı, yalnızlık, dostluk, hırs, kıs­ kançlık, umut, kader. Yani bizi insan yapan ne varsa onun fotoğ­ raflarında bir arada durur ve bi­ ze kendimizi anımsatırlar.

Ara G üler fotoğraf oyunları yapmaz. Onun buna hiç ihtiyacı yoktur. Çünkü o insana, doğaya nerede ve nasıl bakarsa baksın yürek gözüyle bakar. O yürek ise epeyce çarıklı bir yürektir. Ana­ dolu’nun ve dünyanın tüm dağ­ larının kokusuna, rüzgârına ve cümle heyecanlara dayanmıştır. Öyle kolay bulunur bir yürek de- ğildir. Bu nedenle Ara Güler, us­ taların ustasıdır.

Ben hep Ara Güler’e bir şey­ ler borçlu olduğumu düşünmü­ şümdür. Fotoğrafları bana öyle dünyalar açmıştır ki, bu borcu hiçbir zaman ödeyemem. Ama ona “Seni seviyorum” demek fır­ satını böyle bir günde yakaladım, çok mutluyum.

Ustaların ustası, ödülün kutlu olsun ve daha çok yaşa. Ve bize hikâyeler anlat. Bugünlerde dün­ yamız pek ıssızlaştı; senin hikâ­ yelerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bizden bu­ nu esirgeme.

ısoz50@ hotmail.com

Referanslar

Benzer Belgeler

,故此證明天然物成分與組織蛋白去乙醯化抑制劑是作用在 MMP-9 蛋白質表現的層面。並進一步的以 RT-PCR 的實驗加以分析,發現 cinnamophilin 與 HDI II 均會抑制

Birinci bölge homojenleşti— ril.iş yakıt, ikinci bölge alüminyum, üçüncü bölge su ve dor—. d üncü bölge kontrol plakasından oluşmuştur

İlk zamanlar Murat Bey de Paris komistesinin, dolayısiyle Ahmet Rıza Beyin direktiflerine muti görünmüş, sonra bazı an- laşamamazlıklar ve

Bu CD ’leri Saygun’un derin müziği, öz­ gün armonisi ve uluslararası çok yüksek dü­ zeydeki besteciliği beni çok etkilediği için hazırladım.. Böylesine

İstemezdim zatine arz-ı şikâyet Menderes Böyle telkin etti icab-ı hikâyet Menderes Çünkü müflistir bugün nakl-i rivayet Menderes. Sayenizde meydan almıştır

ra bu iki zat benim şcıan idamını lâzım geleceğini söylemişler Fa­ kat ben muallimlerin önünde ya­ pılan bıı hakaretin geri alınması­ nı, tarziye

Naim Gören (1904-1977) Ferit İbrahim Bey’in ilk çocuğudur. Ferit İbrahim, Ankaradaki çalışmaları sıra­ sında, oğlu Naim’i yanına getirtti. Naim Bey, Ulus

[6] Bu olgumuzda, pinch-off sendromu nedeniyle port haznesi ucundan kopan ve pulmoner artere embolize olarak ventriküler aritmilere neden olan kateter parçasının,