• Sonuç bulunamadı

Resim:Hakkı Anlı'yı yitirdik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Resim:Hakkı Anlı'yı yitirdik"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

cfiesim

Hakkı Anlı’yı yitirdik

Ahmet KOKSAL

ON yıllarda üst üste yitirdiğimiz Malik Akse),

Mahmut Cüda, Eren Eyüboğlu, Cevat Dereli, Şefik Bursalı gibi resim sanatımızın ustaları

arasına 20 Şubat günü Ahmet Hakkı Anlı da katıldı. Ardında altmış yıla yakın bir sanat uğraşı bırakan An­ lı, Türk resminin çağdaşlık ve kişilik çözümlerine emek vermiş sanatçılardan biridir.

Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdikten (1932) bir yıl sonra resmimizde Batılı akımlarla bütünleşme so­ runlarına açılan “ D Grubu” na katılmıştı. CHP'nin düzenlediği “Yurt Resim Gezilerl”nde Kütahya'da çalı­ şan (1941) sanatçı, ilk döneminde akademik gerçekçili­ ği sürdüren portreler, çıplaklar, çok figürlü düzenleme- le r yanı s ıra d o ğ a d a n y a p tığ ı C e za n n e ’vari görünümleriyle de anımsanır. 1947'de Paris'e ilk kez giderek orada iki yıl kalan Hakkı Anlı, bir süre birlikte çalıştığı Jean Metzinger’den etkilenerek konstrüktif bir tutum, geniş renk yüzeyleriyle geometrik soyutlamaya yönelmiştir.

Ünlü sinema yönetmeni ve deneme yazarı Alain

Robbe-Grillet'nin 1951 de Paris'te düzenlediği ilk kişi­

sel sergisinden üç yıl sonra Anlı Fransa'ya yerleşiyor. Bu yıllarda Nurullah Berk ile Sabrl Berkel’in bir döne­ mini andıran geometrik ve yüzeysel renk kurguları ve küfcist eğilimlerin izlerini içeren kadın figürlü biçemle- meler ardından geniş ve devingen renk lekeleriyle kişisel bir soyutlamaya girişiyor. Anlt’nın bu tutumunda

Hans Hartung, Aleksander Archipenko, Serge Polia­ koff, Ossipe Zadkine gibi soyutçu ustalara duyduğu

yakınlık ileri sürülebilir.

1950-1960 yıllarındaki resimlerinde çağdaş akım­ ların ulaştığı biçim ve renk özgürlüğünü, doğayla ilgisini yitirmeyen bir doğrultuda uyguladı. “Doğadaki

bir uyumun ancak sanatçının kültür ve sanat tutumuy­ la, iç duygularına göre çözülüp bütüne ulaştığı”

görüşünde olan Anlı'nın leke düzenine bağlı dışavu­ rumcu soyutlamaları 1970'lerde açıklık kazanarak kişisel bir biçeme dönüşüyor. Bu yeni dönemde çıplak figürlerin arka plan ilişkisinden ayrıldığı, ışıklı bir fon üzerinde gerçeklikle bağıntısını yitirmeyen görüntüler, esnek ve yumuşak yanılsamalarla simgesel bir duyarlı­ ğa açılıyor. Lokal bir ışık kaynağına karşı, büyük monokrom lekelerle -diyagonal ya da piramidal istif düzeninde- ayrıntılardan arınmış birbiriyle sarmaşıp kucaklaşan bu ikili, üçlü figür gruplarında özgün plas­ tik değerler araştırılıyor,

1977'de Paris'te Le Scriptoriumda sergilenen re­ simlerinde yoğun bir gizilgüçle yüklü leke anlayışından gelişen figür siluetlerinde sanatçımız Yeni Figürcülük (Figuration Nouvelle) denilen bir eğilimi benimsiyor. Eleştirmen Jean-Marle Dunoyer bu sergiyle ilgili bir yazısında onun sanatını şöyle açıklamıştı: "Hakkı Anlı,

resimde yaşamın ağır katranını büyülü bir teknenin içinde kucaklıyor, siyahlar, karanlıklar... Hepsi yaşıyor, hepsi kımıldıyor, hepsinin kökü derinlerden geliyor. ‘Tören’ adlı yapıtında görüldüğü gibi Anlı’nın tuvalle­ rinde her şey bir şölen, bir kutlama.” (Le Monde, 24

Ekim 1977)

Geçen yıl 35 yıllık bir ayrılıktan sonra İstanbul'a dönen Hakkı Anlı’nın resimleri 1989 yılı başlarında ve 1990 sonlarında Tem galerisinde sergilenmişti. Bu son dönem çalışmalarında gene uzaysal bir boşlukta ışığa karşı kucaklaşıp bütünleşen figür demetlerinde varolu­ şun gizlerine ilişkin bir tutku ve salt görsel değerlerle dışavurumcu, simgesel bir anlamın boyutları irdeleni­ yordu. Işığa karşı duran bu yalın figür görüntülerinde maddenin durumu karanlık biçimde simgelenerek o karanlığın içinde gizlenmiş enerjinin, ateşlerin çağrısı da duyurulmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer taraftan, her şehir ve kasabanın ancak kendi hayatı i- çiıı yalıut bilhassa kendi hayatı i- çin mühim şahsiyetleri vardır ki, başka bir yerde bir

Hasta­ lar hekim ve ilâç ararken siyaset me­ selelerini düşünmezlerse devlet işleri de hastalar için hekim ve ilâç zaru­ retinde önemi olan tedbirlerini ihmal

Tuval yüzeylerinin ortasında yer alıp kim imize İstan b u l’un kubbelerini, kim imize de onların ardında balan güneşi çağrıştıran yanm küre form lar, bu

TUNEL pozitif hücre sayısı CP+Ge 200 mg/kg grubunda kontrol, Ge 100 ve Ge 200 mg/kg gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek, CP grubuna göre ise istatistiksel

Olgunlaşmış insan anlar, haddini bilir ve susması gereken noktada susar ya, ben gençtim: Bunca birikim, bilinç ve yetenekle neden geride durduğunu, günümüzde etkili

1988,1990,1991,1992 yıllarında gittikçe netleşen bir düşünce ile sanatsal espasın birbirinden farklı kavram, köken, yapı ve mantıkların birleşmesiyle gerçekleştirdiğini

30 hektarlık bir alan üzerine kurulan bu tesis, lokanta binaları, personel için yapılan lojmanlar ve geniş bahçeleriyle dikkat çekerken, sebzelerin ço­ ğu

turnadan “modem mahallelerin gerek insan-konut, gerekse insan-çevre ilişkile­ ri açısından tarihi mahallelere göre in­ sanları daha çok mutlu ettiği ve bu ne­