• Sonuç bulunamadı

Bir makalenin zeyli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir makalenin zeyli"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUM HURÎYEl

¿í- 1 - tH

1

I

D E M O K R A S İ D A V A L A R I

|

<

Bir makalenin zeyli

Cumhuriyetim 8 eylül 194S tarihli nüshasında, Siya­ sette Hudud Mese­ leleri başlığile, yaz­ dığım bir makalede

iktidar partisile muhalif partiler ara­ sında üzerinde evvelden konuşulup an­ laşılabilecek bir çok meseleler olabile­ ceğini ve bu anlaşmalara topyekûn «mu­ vazaa» adını vermek doğru olmadığını söylemiştim. Bu son hafta gelen Britain T o-D ay adlı Ingiliz mecmuasında Hü­

kümet ve muhalefet - Geniş anlaşma sahası adlı bir makale vardı. Bu m ec­ muanın hal ve şanından İlmî bir m ec­ mua olmaktan ziyade İngiltereyi ya­ bancılara tanıtmak maksadile çıkan, fakat propagandayı en az dozda kulla­ nan bir dergi olduğu anlaşılıyor. Daha ziyade günün vakaları üzerinde durdu­ ğu ve bu münasebetle İngiltereden bah­ settiği için üzerine alâka toplıyabiliyor. İşte bu aylık mecmuanın dört gün ev ­ vel elime vâsıl olan eylül nüshasında Ivor Thomas adlı bir Ingiliz mebusu ta­ rafından yazılmış olan yukarıda ismi ge­ çen makale, bizim gibi demokrasi haya­ tına yeni girmiş ve partiler münasebatı hakkında kırk yıldanberi (1908 - 1948) batıl itikadlara saplanmış olanlar için faydalı bir yazıdır. Bilhassa bu yazının benim daha evvel Cumhuriyetteki ma­ kalen de ifade ettiğim fikirlerin bir ne­ vi teyidi demek olduğunu görünce, okuyuculara ondan bahsetmeyi muvafık gördüm..

Ingiliz mebusu Mr. 1. Thomas, Ingil- terede parlamento hükümeti sisteminin yalnız ve yalnız parti kökünden çık­ tığını ve partilerin aralarındaki keskin* farkı söyledikten sonra, Mr. Churchill'in 1943 te bir nutkunda dediği gibi, Avam Kamarası içtima salonunun yuvarlak olacak yerde uzunluğuna olması ve bi­ naenaleyh muhalif taraftan muvafık tarafa veyahud muvafık taraftan mu­ halif tavafa doğru yavaş yavaş kay­ malara yer kalmaması (ve böyle kay­ malar olursa bunun hemen göze çarp- ması) lüzumunu belirterek diyor ki:

«Bir gece (1) dinleyiciler galerisin­ den Avam Kamarası müzakerelerini ta- kib eden bir yabancı, sağdan sola, sol­ dan sağa atılan sözleri, isnad olunan suçları ve istihfaflı cümleleri işitince İngiltere hükümetini klâsik parti hü­

kümetlerinin bir numunesi gibi telâkki eder. Halbuki bu telâkki, hakikatin ta kendisi değil, belki bir kısmıdır. Fil­ hakika İngiliz partileri her günkü ; vak’ alarda ¡birbirleri!e uyuşamazlar. Bununla beraber artık muaraza ve münakaşa mevzuu olmaktan çıkmış olan meselelerde pek kuvvetli bir su­

rette birleşiktirler.

Partiler, filozofların tâblrile, «birlikte ayrılık», yahud «fark ve İhtilâfların üs­ tüne çıkan bir birlik» tir. Daha basit bir ifade ile söylemek istersek, birbi- riie uyuşan ve aynı evde yaşamayı mümkün kılacak kadar hayatta müşte­ rek şeyleri olan ve maamafih bu ha­ yatı enteresan kılmak için de kâfi ih­

tilâfları bulunan bir ailedir.»

Bundan sonra mebus muharrir, İn- gilterede muhalefet partisinin resmî vaziyetinden yani hükümetin «Kral Hazretlerinin hükümeti» olduğu gibi muhalefetin de «Kral Hazretlerinin muhalefeti» olduğunu söyledikten sonra, İngiltere parlamentosunun hakikaten bu fikri ifade eden merasiminden b i­ rini zikrediyor: Kral, açmak için par­ lamentoya geldiği zaman veyahud diğer bir sebeble Lordlar, Avam Kamarası­

nı umumî içtimaa davet etmek üzere ■siyah âsasını» gönderince (2) hükü­

met reisi yanma muhalefet reisini, her iktidar partisi azası yanma bir

muhale-Yazan

\

A

.

Adnan -

j

(1) İngiltere Avam Kamarası, hafta­ da beş gün saat üçten gece saat on bire kadar içtima eder.

(2) İngiltere Sarayının ve aynı za­ manda Lordlar Kamarasının teşrifatçısı olan zat elinde daima bir siyah âsa ta­

şıdığı için «Siyah âsa» göndermek her­ hangi merasime davet manasını tazam-

mün eder.

fet partisi azasım almak üzere bir alay teşkil edip yola düzülürler. Bu geçıd resminin, zahirî manası altında, bir birlik ruhunu gösterdiğini ifade eden muharrir diyor ki:

«Biz aramızda uyuşamadığımız me­ seleleri münakaşa ederiz. Aramızda

uyuştuğumuz meseleler münakaşa m ev­ zuu olmaz. Böyle münakaşa mevzuu ol­ madan geçen maddeler, bir aysbergin denizin sathı altında kalan sekizde yedi kısmı kadar çoktur. Meclisi dinleyen­ lerin işittikleri münakaşalar ancak ays­ bergin deniz üzerinde kalan ve gemici­ ler tarafından görülen sekizde bir kıs­ mıdır. Su altında kalan uyuşma zemi­ nini görenler, hükümet azası ile m u­ halefet partisinin işleri takibe memur azası yani «whip»’lerdir. işte sahne ar­ kasında bir çok işleri telif ve tesviye e- den bunlardır.»

Muharrire göre bu uyuşma zemini (isterseniz benim kullanıdığım tâbirle hudud sahası) üzerindeki meseleler a- rasmda başta tarihin uzun seyri esna­ sında teessüs eden insan hakları gelir ki Ingiltere Parlâmentosunda, bu m ef­ humun müzakere mevzuu olması şöyle dursun, ismi bile ancak Birleşmiş M il­ letler Cemiyeti veyahud diğer memle­ ketler münasebetile geçer. Yoksa işçi Partisi, Muhafazakâr, Liberal Partiler bu hususta birdir, tek bir dimağ gibi düşünürler. Bu haklara taarruz edecek bir söz geçecek olursa hangi partiden olursa olsun hemen ayağa kalkıp o hakları müdafaa etmiyecek bir tek mebus yoktur. Bu insan hakları mefhu­ mu içine şahsî masuniyet (Habeas Corpus), söz ve toplanma, matbuat ve din hürriyeti dahildir, işte bu hürriyet­ lerden birine taarruz etmeğe kalkışan hükümet kendi partisi azası tarafından hiç olmazsa muhalif parti mebusları ta­ rafından olduğu kadar hücuma uğrar. Diğer meselelerde hattâ esas kanuna dair münakaşalarda evvelâ partiler a - rası uyuşma yoluna gidilmek mutaddır. Meselâ bu son zamanlarda Lordlar K a­ marasının kudret ve salâhiyeti üzerin­ deki müzakerelerde bile evvelâ partiler

arasında bir uyuşma teşebbüsüne girişil­ miş ise de m uvaf­ fak olunamamıştır. Fakat nasıl ki muh­ telif dinlerde küfür haram sayılan bir fikir ve şirk veya

ve hareket sonradan zahidane bir tavır ve bir helâl hareket ve nihayet ilham edilmiş bir hakikat sayılıyor idiyse bu kanun tâdilleri de bir kere müzakere neticelendikten sonra gökten inmiş bir emir ve ferman gibi muta olur.

Mr. Thomas’a göre, Büyük Britanya Parlâmentosunda müzakere edilen bir­ çok maddelerde dıştan görünüşünden çok ziyade evvelden uyuşmalar vardır; meselâ hariciye ve müstemlekât mesele­

lerinde olduğu gibi. Vakıa dahilî m e­ selelerde partiler arasında münakaşa her vakit çok şiddetli olabilir; çünkü bu meseleler ekseriya seçim m ücadele­ lerinde esas olacak maddelerdir. Fakat meselâ bir sıhhat veyahud ziraat nazı­ rı, tutacağı sıhhat veya ziraat politika­ sının kendisinden som a terkedilip u - nutulmamasmı istediği için, bu gibi da­ hilî meselelerde de evvelden partiler a - rasmda bir uyuşmaya varılmasını el­ bette tercih eder.

Şimdi Ingiltere dahilî siyasetinde en mühim ve en önde gelen mesele dev­ letçilik tatbikatıdır. Bu meselede bile Muhafazakâr ve işçi Partisi arasında herkesin zannettiğinden çok ziyade u - yuşmalar yapılmıştır. Bir kere Muha­ fazakârlar birçok teşebbüslerin, işlet­ melerin milletin malı olmasını kabul et­ tikleri gibi işçi Partisi de herşeyin dev­ letin elinde olmasında ısrar etmemekte­ dir. O halde mebus Mr. L Thomas’a gö­ re bu hususta partiler arasındaki fark esasta değil derecededir. Meselâ L on ­ dra münakalât vasıtalarının devletleş­ tirilmesi meselesini bir işçi nazır orta­ ya atmış, bir Liberal nazır bu davayı benimsemiş, bir Muhafazakâr nazır da kanun haline getirmeğe muvaffak o l­ muştur.

işte demokrasinin yüksek ve müte­ kâmil derecesine erişmiş olan Ingiltere Parlâmento sisteminde partiler arasın­ da bu ahenkli çalışma ve evvelden an­ laşmaların ne kadar büyük faydası o l­ duğu görülüyor ve anlaşılıyor ki bu u - sul bir muvazaa değildir.

A . A D N A N - A D IV A R

ŞEHİR TİYATROSU

D R A M

K I S M I

ANTONİUS ve KLEOPATRA

Yazan: W. S H A K E S P E A R E

Türkçesi : Edebiyat Fakültesi İngilizce Semineri

K O M E D İ

K I S M I

Ü V E Y

K A R D E Ş L E R

Yazan: A B İ R A B E A U Türkçesi : İ H S A N B O R A N

1 Ekim 1948 Cuma günü akşamından itibaren temsillere başlanacak­ tır. Temsiller, geceleri saat 20 de ve Pazar matinelerinde saat 15 te başlar. Dram kısmında Salı ve K omedi kısmında Çarşamba talebe gece­ leridir. Yalnız Dram kısmında talebe geceleri saat 19 da başlar.

Gişeler 27» Eylül 948 Pazartesi günü saat 13 ten itibaren bilet satı­ şına başlayacaktır. , (14656)

«ÖLÜME K AD AR, AŞK YOLCULARI» Şaheserlerini yaratan büyük yıldızın son eseri

Perşembe akşamı AR Sinemasında

I

Taha Toros Arşivi f i l i l í ilil! İlil! İlil mil III

Referanslar

Benzer Belgeler

Objective: The aim of the study is to evaluate the difference between Dizziness Handicap Inventory (DHI) functional, physical, emotional subgroup scores for patients that were

Beni bugüne dek, polise karşı, hü­ kümetlere karşı, öteki sınıflara karşı, benim sı­ nıfımdan olup da bana karşı olanlara karşı, be­ ni hep halk destekledi..

Bizim olgumuzda ateş, plöretik göğüs ağrısı ve nefes darlığı bulguları ile birlikte ESR yüksekliği, lökositoz, bilateral serohemorajik vasıflı plevral

4. Dergide yayınlanmak üzere verilen yazılar Yayın Kurulu tarafından konusu ve özelli i göz önünde bulundurularak konunun uzmanı hakemlere incelettirilir. Yazılar hakem

“ Cevdet Beyi önce hiç tanımıyordumI Oto­ biyografik yanı güçlü olan romanları küçümsedi­ ğim için söylem iyorum bunu —yalnızca otobiyografik olan ve

Asya’daki yılan oynatıcıların en çok tercih ettiği yılan türü kral kobralardır. İnsanlar tarafından sıklıkla avlanmaları ve yaşam alanlarının bozulması

Nepal meclisi kendisini, Kral Gyanendra’nın kasım ayında yapılması planlanan seçimlere müdahale etmesi halinde 238 y ıllık monarşiyi kaldırmak için yetkilendirdi..

Oyunda, Macbeth' in gerçek bir kral gibi karşımıza çıktığı bir anı yakalamak olanaksızdır çünkü bir kralda bulunması gereken gücü eline geçirdiğini. Macbeth