• Sonuç bulunamadı

Müseccel Ahmet Emin Yalman

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Müseccel Ahmet Emin Yalman"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(B a ¡ tarafı 1, inci sayfada) * heaen geu, cuginaen cıolayı Hindistan lıüKumetini

sütun-j

*ar dolusu yakılarla methetti, i

Hindistam • methetmek iki ! | tünü oıur :

Birincisi gördükleri herşeyi öğmek, hayranlıklarını belirt nıek. İkincisi ise Pakistana i ; küfretmek...

I§te "V atan” gazetesi Baş-munarriri olup üstelik Türk

| Gazeteciler Heyetinin Reisi sı

fatiyle bu seyahate iştirak e-den Ahmet Emin Yalman na­ mındaki şahıs, Hindistan hü­ kümetinin teşviki ve tensibiy-' le bu ağır suçu da irtikâp et-■ miş, kendi imzası altında bir Hindistan gazetesine yazdığı • makale ile Pakistana hakaret ve küfür etmiştir.

Bu suretle Hindistan hükü­ metinin de arzusu ve bu seya­ hati tertip etmekteki maksadı tamamiyle yerine gelmiş bu­ lunmaktadır.

Hindistan hükümeti kendi hesabına akıllıca bir iş gör­ müştür. Zira ortada henüz hal ledilmemiş olan Keşmir ihtilâ fı bulunmaktadır. Halici müs-lüman olan ve Pakistan cami­ asına iltihak etmek isteyen bu mıntakayı her ne pahasına o-lursa olsun yutmak isteyen Hindistan hükümeti, bu gaye­ sine ancak Pakistani kötüle­ mek, dünya umumî efkârı kar şısında bu memleketi medenî seviye itibariyle aşağı g ö ster-, mek, Pakistanin bir Ortaçağ , idare sistemiyle idare edildi-. ğine medenî dünyayı inandır­ makla vâsıl olabileceğini dü-pşünmüş ve bu yolda icap e-den tedbirleri almıştır. Bu ted birlerden biri de, bugün dün-[ yada itibar kazanmış bir İs­ lâm devleti olan Türkiyeden davet edeceği bazı gazeteciler vasıtasiyle Pakistani kötüle­ mektir.

Tabiî o zaman göğsünü ge­ re gere : “İşte Pakistan gibi müslüman olan Türk gazete­ cileri onları ne kadar kötülü-j yorlar. Pakistanin medenî se­ viye itibariyle ne derece aşa­ ğılık bir memleket olduğunu itiraf ediyorlar. Pakistanin is i tiklâle bile lâyık olmadığını söylüyorlar. HİÇ böyle bir memlekete Keşmir eyaletinin

ilhak edilmesi doğru olur

m u?” diyebileceklerdi. Ve işte nitekim diyorlar da.., ___ _. .

___

Bu gaz'öibâlerin hepsi" de resmen ve zahiren ntiüslümah" oldukları halde ne Hint Mecu-silerinin o korkunç din taas­ suplarını ve din bayramların­ da müslüman olmaktan başka bir suçları olmıyan zavallıla­ rı nasıl katlettiklerini, her yıl bu yüzden kaç bin müslüma-nın boğazlandığını, ne de en lüks Hint otellerinde halâ bi­ le bulunmadığını yazmıya lü­ zum görmemişlerdir. Hattâ bazıları Keşmirin neden Hin­ distan camiasının ayrılmaz ( ! ) bir cüz’ü olduğunu is­ pat ( ! ) etmek için sütunlar doldurmaktan bile çekinmemiş lerdir. Bu suretle bir aydan fazla süren konforlu: rahat se yahatlerinin bedelini fazlasiy-le ödemiş bulunuyorlar.

F ak at bir de madalyanın ters tarafı var ki işte bizi bu satırları yazmıya teşvik eden asıl âmil de budur.

betleri ijormal ve dostane ol­ malıdır. Bu İse Pakistan ta ra ­ fından dinî rejim terkedilme-"dikçe ve modern devletler ta ­ rafından benimsenen lâyiklik

Türk gazetelerinde çıkan bu Pakistan aleyhtarı yazı­ lar, Hindistan hükümeti tara­ fından günü gününe Hindis­ tan matbuatına aksettirilmek­ te, Hint radyoları vasıtasiyle de yayınlanmaktadır. Bu su­ retle Pakistan umumî efkârı da, haklı olarak sadece dosta­ ne sesler duymıya muhtaç bu­ lunduğu Türkiyeden, kendile­ rini rencide edici, acı ve ağır sözler, hakaretler duymuş o-luyor.

Hele Türk heyetinin başka­ nı ünvaniyle hareket eden Ah mte Emin Yalmanın (The Ti­ mes of India) gazetesinin 21 şubat tarihli nüshasına yazdı­ ğı bedbaht bir başmakale var ki, bunu tekmil Hint gazete­ leri mal bulmuş mığrıbî mi­ sali iktibas etmişler ve üzerin­ de uzun boylu tefsirler yap­ mışlardır.

“Hint demokrasisine itimat“ başlığını taşıyan bu makale­ sinde Ahmet Emin Yalman Hindistam yalnız bol bol met­ hetmekle kalmamış ve Hindis

tanla Pakistam mukayeseye

de girişerek Pakistam en ağır bir şekilde kötülemiş, bu dost ve dindaş memleketi arkasın­ dan hançerliyerek Hindastan-la Pakistan arasındaki müna sebetlerin iyileşmemesinin bü tün kabahatini Pakistana yük lemiş, bu suretle Hindistanın ekmeğine de bol miktarda havyarlı tereyağ sürmüştür.

tşte bu bedbaht makaleden birkaç bedbaht cümle :

“Bütün hür dünya hesabı­ na Hint ve Pakistan

münase-kabpl edilmedikçe mümkün değildir.”

. 'Hindistan hükümeti, kendi tezini müdafaa eden ve altın­ da müslüman isimli bir Türk gazetecisinin imzasını taşıyan bu makaleyi yazdırmak için Ahmet Emin Yalmana kaç pa ra telif hakkı verdiklerini bil­ miyoruz. Fak at ne kadar ver­ miş olsalar gene de azdır.

Çünkü bu makale, müslü­ man bir Türk muharririnin, ! hem de bir Türk gazeteciler heyeti reisinin imzasını taşı-j makla dünya umumî efkârın-1 de kendi tezlerini kuvvetle des teklemekten başka, yüz mil­ yonluk Pakistan devletinin de Türkiyeye karşı olan muhabbet

ve bağlılıklarını da şiddetle

rencide etmiş, onları üzmüş

ve memleketimiz aleyhinde suizanlara düşürmüştür.

Nitekim bu bedbaht makar lenin intişarından sonra he­ men hemen tekmil Pakistan gazetelerinde ve radyolarında memleketimiz aleyhine çok a-cı ve teessür verici neşriyat yapılmıştır.

Esasen bizi bu satırları yaz mıya sevkeden asıl âmil de budur.

işte Karaşi’de çıkan- Dawn gazetesinde bu makale hakkın da 28.5.952 tarihinde çıkan bir makaleden parçalar :

“Pakistam hiç bilmiyen B. 1 Yalmanın bu tenkidi hayret vericidir. Ve hayret verici ol­ duğu kadar* da asıl ve haki­ kate aykırıdır. Memleketinde mesul bir mevkii olan bu zat (1 ), Hint propagandasına kolaylıkla şikâr olmuştur. Hay slyet sahibi bir gazeteci, bir efendi, bilhassa Türk milleti­ nin bir mümessili (2 ) sıfatiy­ le - ki bu millet dünyada doğ ruluk ve dürüstlükle nâm ka­ zanmıştır - bir kardeş millet hakkında söz sarfetmeden ev-'1 vel, eğer meselenin öbür cihe­ tini de mütalea etseydi ve baş ,, kalannın ifadelerini olduğu gibi kabul etmeseydi daha iyi olurdu. Ne ise biz PakistanlI­ lar aym şekilde yanlış hare­ ket etmemeliyiz. Ve yanlış yola sapmış olan tek bir Tür­ kün (3) hareket tarzına göre büyük Türk milleti hakkında karar vermemeliyiz. Miletimiz aleyhinde bu yakışmaz yalan­ ları sarfettiği halde biz, -B. Yalmana kızmıyacağız. Biz bu

(2)

Türk (4) kardeşimizi yâlnız; doğru malûmat vererek aydın'

latmaliyiz. (5) Ve hatâsını i

kendisine ihsas ettirmeliyiz. 1 (6)

“B. Yalman, Hindistanı iste diği kadar methetsin, bizi alâ­ kadar etmez. O kendi kanaa­ tinde serbesttir. Birçok Türk'­ ler, Orta Doğulular ve daha başkaları hakikatleri iyi bili-, yorlar. Hindistan ve Pakistan hakkındaki ehli hakikat her yerde gittikçe daha iyi anlaşıl ■ maktadır. Ve düşmanlarımı-j zın iftira propagandası da te-1 şirini kaybetmektedir. Türk* ler yüksek kalpli insanlardır,1 2 * * 5 6

İstisnaları tabii vardır. Eğer B. Yalman o zümreden sayıl­ mak arzusunda ise ona kim karışır? Kim mâni olabilir?... Ama Türklerin ekserisi bizim onları saydığımız gibi Pakis­ tanlIlara kardeş göziyle b ak ar: lar. Bu kardeşliğimizin tome-li, İslâmiyet üzerine kurulmuş

tur. Biz Türklerin ve daha

başka müslüman devletlerin1

dostluğunu aram aya devam J etmeliyiz. Ve bu Türk gazete- i çisinin indirdiği gibi daha başkalarının da insafsız dar­ belerine dayanmalıyız. Bugün Truman, Churchill gibi şahsi­ yetler bile icap etiği zaman Hıristiyan medeniyet ve Hıris tiyan dünyasından iftihar ile bahsederler. Müslüman mem­

leket v e /" müslüman dünya- 1

dan bahsettiğimiz vakit biz! de Ortaçağ teokrasisinden bah j setmiyoruz. Birçok TürkleP

de bizim demek istediğimi­

zi anlarlar. B. Yalman aııla-mıyabilir.”

Herşeyden evvel Karaşili meslekdaşımıza kullandığı a -;

sil ve nezih dilden dolayı te-'" şekkür etmeyi bir borç biliriz.? Asıl ve kardeş Pakistan mil-, leti şuna emin olsun ki, Türk! milletinin kalbi, onların kal-f biyle beraber atar. Bu çeşit, kendini bilmez bir gazetecinin, yazdığı maksada matuf indî yazılar hiçbir zaman hakikati

tersine çeviremez. , *

Dünyanın öyle bir çağında­ yız ki, samimi dostlara çok ihtiyacımız var. Bizi candan

seven, sevincimize sevinecek

ve acımızı paylaşacak millet­ ler de dünya yüzünde pek az dır. Bunlar topu topu birkaçı geçmez, işte Pakistan milleti ı de bunlardan biridir. Biz

Pa-kısıamnaı’â kendimizi uauu1 çok1 seVhlrimge ve lamım ıya, onları da uaııa çok sevnnye

ve tanınuya mecuuıken, un

'Türk başmunarrırmın, bu

Türk gazeteciler heyeti reisi­ nin kaıemiyie onlara bir n ın t gazetesi vasıtasiyie küfür et­ mesi ne kauar acı, ne kaaar elim bir harekettir ?

Ve eğer Pakistan elçiliği­

miz, bu müseccei başmuııaı rı- ! rin lıakikı hüviyetim, lim a is-1 tanaa ne maksatla doıaşmış1 olduğunu ve ne gibi saikıene bu yazıyı yazmış bulunduğu­ nu Pakistan umumi efkarına! derhal ilân etmemişse buyukj bir kusur işlemiş demektir.

Kendisini dèrnal vazifeye

davet ediyoruz ! t jj i

Hüseyin YAN ANLI ( t ) Ahm et Em in Yalmanın' çok şükür memleketimizde hiçbir mesul mevkii yoktur.] Fakat orada bir Türk Gazete-] çiler Heyeti Reisi Sıfatiyle buj lunvıası Pakistanda haklı ola-, rak bu zehabı uyandırmıştır. Esasen Hindistan hükümetin nin de bu müseccei başmuhar- rire kasden böyle bir vâye ver: inekte menfaati aşikârdır, Pa\ kistan elçimiz acaba bu haki­ kati ve makale sahibinin Hin- distana sırf bu yazıyı yazdır­ mak için masrafı Hint hükü­ meti tarafından ödenmek su­ retiyle davet edilmiş olduğu ve başmuharrir olduğu yaze-î tenin Türkiyede rekor dene­ cek kadar bir satışı olmadığı­ nı Pakistan umumî efkârına bildirmiş midir?.

(2 ) Estağfurullah.

(S ) Estağfurullah. Sayın m uharrir pek tabiî olarak B. Yalşnamn Türk değil. Musevi aslından olduğunu bilmiyor.

(If) Tekrar estağfurullah. (5 ) Zehey tasavvur bâtıl, zehey hayal muhal.

(6 ) Anlıyana sivrisinek saz. Anlamıyana davul zurna az. Ahmet Em in Yalmana ise kırkikilik Alman topu, bile vız.

Referanslar

Benzer Belgeler

尖銳物品收集盒口或彎盆 (2)血液培養採檢護理技術步驟〆訂定其標準採檢技術(如表五) 表五 急診室執行血液培養採檢護理技術步驟

Ayrıca vergi oranı indirimleri ilk bakışta matrah azaltıcı bir eksi değer olarak görülse de arz yanlı politikayı savunanlar için maliyetlerin azalması, tasarrufların

Kelam ilmi tevhit, nübüvvet gibi İslam inancının temel öğretileri için dini mantıki ve felsefi delilleri ortaya koyarken, fıkıh da bir Müslümanın dinin

45 5.HPV pozitiflik oranı ile hastaların medeni durumu ve ilk cinsel ilişki yaşı arasında istatiksel olarak anlamlı bir sonuç elde edilmiş; buna göre dul veya bekar

Usu, erklerini (ak­ lı, kudretini) yücelten bir sayıklama­ ya çağırır ve sonunda görürüz ki, in­ san açısından tiyatro eylemi de veba eylemi gibi iyilik

Heidegger‟i özellikle ele almamızın nedenlerinden bir tanesi onun sanat konusunda önemli bir yere sahip olması ve sanatı hakikat kavramıyla birarada ele

[r]

Klinik ortamda öğrenci hemşirelerin klinik eğitimine destek veren rehber hemşireler öğrencilerin bu amaca ulaşmasını sağlamak için; uygulama ortamına gelmeden