• Sonuç bulunamadı

Uğra inanmak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Uğra inanmak"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O

l

<U1

-b '

Uğra in an m ak

Yazan

: Mahmut Y esar!

(Baştaraf* dünkü sayımızda) Teyzem, evde, birçok kontura- lolar çıkardı, bana uzattı:

— işte bütün kontutatoiar. Dikkat ed*rsen, bir menimde köşkün iki kere kirava

verüd'ğ:-...

m görürsün.

Dikkat ediyordum. Evet köş­ kün. bir mevsimde, iki kere kira ya verıldiğ: olmuştu.

— Kirayı peşin alıyorsunuz deği

1

mi?

— Tabiî. Tamamen ve peşi - nen.

— Niçin çıkıyorlar?

Gayet sakin bir tavırla başını salladı:

— ömürleri vefa etmiyor. içim cız etti. Konturatolara bakıyordum: Haşan C ezm i. N e ­ dime Muhsin... Ayşe Fahire... Sevim Nigâr... Bedrettin Sami...

Demek, bunlar hep şifa ümi diyle keşke gelmişler ve geldik­ leri yerde ölmüşlerdi. Ürperiyor- dum.

Teyzem, soğukkanlılıkla, anla, tı yordu:

— Kiracılar ölürlerse, köşk dezenfekte ettirilir, badana ya - pılır. Yeni kiracılar da, hemen bulunur. Hiç boş kalmaz. Köşk uğurluduı.

Teyzem, bu ölüm yatağını, u- ğurlu buluyordu. Ve ben, bu Ö- iüm yatağını, Vedada, sevgilime düğün hediyesi olarak verecek - ♦im. H ayır’ Buna, vicdanım ra. zı olmuyordu.

N »v e karar vereceğimi bilemi­ yordum. Eve döndüm. Annem, babam, merakla sordular :

— Köşk nasıl? Beğendin mi? Ne diyebilirdim? Onlara, ha­ kikati söylemedim:

— Beğendim. Çok güzel. Vedad da merak içindeydi. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu:

— Evlenince, ilk sene kirava vermeyiz Yazı, köşkümüzde ge- çiriri2. Adada yaşamak bir zevk lir. Öyle eğlenir, öyle mesut olu­ ruz ki... Kendi kendimize, rahat yaşarız.

Ona bağırmak: — H ayır! olmaz!

diye haykırmak istiyordum. Onu, elimle, o ölüm yatağına gö­ türmezdim. Tekrar teyzeme git­ tim Nereden aklıma geldi, Ada­ nın mezarlığını görmek istedim. Sabah erkenden mezarlığın voltu | nu tuttum. Mezarlıkta taşları, birer birer okuyordum. Teyze­

min kiracılarını unutmamıştım, bütün isimler hatmmdaydt. Hep sini bu’ dum: Haşan O zm i... Ne­ dime Muhsin... A yşe Fahire... Sevim Nigâr... Bedrettin Sami...

M ezar taşlarındaki doğum ve ölüm tarihleri karşısında don­ dum, kaldım Hepsinin yaşları yirmi ile otuz arasındaydı. K a ­ dınlı erkekli bu gençler, benim “ köşküm" de ölmüşlerdi .

Kalbim sıkıştı. Bunaldım. A r­ tık, köşk, gözümden düşmüştü. Vedad?, sevgilimi, bu köşfke geti­ remezdim. Gözlerimi kapayınca, onu yatakta, gözleri çukura bat­ mış, avurtları çökmüş, yüzü irin sarısı, kimi kuru öksürerek, kan tükürerek can veriyor, görüyo - rum.

Öğleden sonra teyzemde bir telâş vardı:

— Zavallı! diyordu. Sordum: — Kim, teyze?

— Kiracımız Şadiye hanım, bu sabah, ölmüş.

Arabada gördüğüm solgun yüz Iü genç kadın, gözlerimin önüne geldi. Bu, bana, bir darbe olmuş tu. Adada duramandım, o akşam, eve döndüm.

Artık kararanı v e rm iş im An neme:

— Hüseyin Hüsnü ile evlene -ceğim!

dedim. Annem, fazla şaşmadı. Aradan çok geçmedi, Bakkal za­ de ile evlendim.

İhtiyar kadın, hınç dolu bir sesle:

— Sanki, sevgilimi ölümden kurifemv'ştım, dedi. O uğursuz köşkten kaçırmıştım. Uğur.,.

Kinle gülüyordu:

— Vedad, kavrkla Moda açık­ larında dolaşiyormuş. Ani bir fırtın a çıkmış, kayık devrilmiş.

Vedad,

boğuldu-Dişlerini gıcırdatıyordu: — HSsevin Hüsnü, yirm i beş senedir evli. Hâlâ yaşıyor.

— SON —

MAHMUT YESARt

Referanslar

Benzer Belgeler

Denizli'nin Bekilli ve Çal ilçeleriyle Çalkuyucak ve Çalçak ırlar köylerini kapsayan yaklaşık 20 kilometrelik havzayı etkileyeceği belirtilen HES projesi hakkında

Sonra duvarda gömülü bir dolabı açar ve sakladığı yerden onun için çok değerli olan iki şey çıkarırdı: Altın kapaklı küçük bir kitap (o kitabın “Kur’an-ı

Bal peteği demiştim hani eski Mardin için, işte insanlar o peteğin bir yerlerine tutunarak yaşıyorlar arı gibi yahut dala yapışmış yeşil bir tırtıl gibi… Kahvaltı ve

Diftong bulunan kelimeler dls~ndakilerde Eski Turk~e devresi sekillerine uymak daha isa- betli olur: osan-, gdzel gibi; diftonglu kelimelerde Bat1 Turk~esi her iki sekle de sa-

Batı Türkçe- sinden olanına Eski Çuvaşça da denilebilirse de, Kazan ve Başkurt Türklerinin ecdadı da bu dili konuşmuş oldukları için, Eski Kazan ve

Joseph Campbell’in Türkçeye Kahramanın Sonsuz Yolculuğu olarak çevrilen eserinde kahramanın macerasının bel kemiğini oluĢturan yolculuk anlatılır. Campbell, edebi metinlerde

Gökhan Demiral, Rize Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Rize Devlet Hastanesi e-mail: drgokhandemiral@yahoo.com.. Available at www.actaoncologicaturcica.com Copyright

Açç››kkllaam maa:: Görsel sistemimiz dünyadaki tüm nesnelerin renklerini belirleme ihtiyac› içinde. Bi- zim durumumuzda ise belirlemeye çal›flt›¤› renkler yüzeydeki A