Fizik Kongresi başladığı gibi sessizce sona erdi
Prof. Feza Gürsey: Türkiye’de Nobel
Ödülü alabilecek bilim adamı yok
SERPİL GÜNDÜZ_______
Türk Fizik Derneği’nin düzen lediği V. Fizik Kongresi, başla dığı gibi sessizce sona erdi. Ne bir süre öncesine değin SODEP Genel Başkanı olan Dernek Baş kanı Prof. Erdal İnönü’nün var lığı, ne de dünya çapında değer lerimizden, bir kaç kez Nobel Fi zik Ödülüne önerilmiş olan Prof. Feza Gürsey’in varlığı bu sessizliği bozamadı. Bu belki de bilim adamlarının kendilerinden kaynaklanıyordu. Bilim çevrele rinden başka kimseye haber ve rilmemiş olmasından. Yetkilile rin şu sözleri bunu aslında çok güzel bir biçimde anlatıyordu bi ze kalırsa:
“ Biz yaptığımız çalışmaları 3-5 kişi bile bilse herkesi bu ko nuda haberli sayarız. Bu çalış maların basına yansıması halin de diğer arkadaşlarımızın “ ne kadar basit ve bilinen” çalışma lar yapmış demesinden endişe duyarız” .
7-9 eylül tarihleri arasında dü zenlenen kongrenin ikinci günü
Prof. Erdal İnönü, uzun süredir politika dışındaki ilk konuşma sını yaptı.
Çok fazla alkış alan konuş masının konusu “ Bilim Tarihin den İzlenimler” di. Bilimsel ça lışma yöntemlerinin her zaman aynı kalmış olduğunu söyleyen İnönü, bilim adamlarının eskisi gibi fildişi kulelerde oturmadık larını söyledi.
Yine aynı gün, İstanbul Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Demir Tiryaki, Biyofizik alanında gün cel bir konu olan “ Gen Aktarı mı” konulu bir konuşma yaptı. Anlattıklarının bilim-kurgu tü ründen olaylar olarak algılanma masını söyleyen Tiryaki, kong rede kendisine yöneltilen çalış maların deneylerle saptanmış ol ması gerektiği konusundaki sos yal karşılık 1974 yılından bu ya na Türkiye’de “ Gen Aktarımı” konusunda araştırmalar yapıldı ğını da söyledi.
Doğduğumuz andan başlaya rak ölüme programlanmış oldu ğumuzu vurgulayan Tiryaki bu konuda şunları söyledi:
‘İnsanda seks hücreleri ve be den hücreleri doğuştan itibaren vardır. Doğduktan hemen son ra kalıtsal özelliklerdeki kusur ların onarılması için gereken enerji kısıtlanır. Dolayısıyla bo zulma giderek artar ve sonunda ölüm olayı gerçekleşir. Halbuki seks hücrelerinde bunun tersi olarak enerji harcanmaz.” Kan ser hücrelerinin de ölümsüz ol duğunu vurgulayan Demir Tir yaki, daha sonra kendisine yö nelttiğimiz “ Öyleyse bütün hüc relerimizi kanserli yapalım o za man belki ölümsüz oluruz” so rusuna karşılık “ o zaman kalı tım yoluyla dünyaya gelecek ço cukların da kanserli olabileceğini ve hastalıklı bir toplum yaratıla bileceğini” söyledi.
Atalarımızdaki seks hücreleri nin genetik özelliğini az farkla da olsa koruduğumuzu açıkla yan Tiryaki’ye göre beden hüc relerindeki genetik özellik ancak 80 sene dayanıyor. Ancak bu böyle mümkün olsa teorik ola rak çok uzun süre yaşamamız
P rof. Feza
(Baştarafı 12. Sayfada)
gerekiyor.
Kongrenin son günkü konuğu olan Prof. Feza Gürsey Türk Fi zik Derneği üyeleri tarafından “ Çok üstün nitelikte” bir fizik çi olarak tanımlanıyor. Çeşitli zamanlarda fizik alanında Nobel Ödülü’ne aday gösterilen bir bi lim adamı olarak tanınan Gür sey, kongrede bulunan bir baş ka fizikçi tarafından “ Kainatı bozup tekrar yapabilir” diye ni telendirildi.
10 yıldır Amerika’da yaşayan Prof. Feza Gürsey daha önce 5 yıl İstanbul Üniversitesi Fen Fa kültesinde 10 yıl gibi bir süre O .D .T .Ü .’de öğretim üyeliği yapmış, şu anda Amerika’da Yale Üniversitesi’nde öğretim görevlisi.
Kongre sonrası kendisiyle ko nuştuğumuz Feza Gürsey’e han gi yıllarda Nobel Fizik Ödülü’ ne aday gösterildiğini sorduk. Gürsey, “ Bu konuda konuşmak istemediğini Nobel Ödülüne her yıl birçok kişinin aday gösteril diğini fakat fizikçilerin hiçbir konuda şaşmadığı için bu konu da da şaşırmadığını, Türkiye’de bilim alanında Nobel Ödülü ala bilecek kimsenin bulunmadığı nı” söyledi.
Türkiye’de “ Atom bombası yapabilecek kaç uzman veya ki şi var?” sorusuna karşılık olarak Gürsey, “ Bu konuda kendisinin uzman olmadığını ayrıca her fi zikçinin atom bombası yapabi leceğine inanmadığını” belirtti.
Prof. Feza Gürsey, “ Bu be nim konumun tamamen dışında bir konudur. Ayrı bir teknik ve askeri bir teknoloji işidir. Bu iş için çok büyük paralar, içinde nükleer ve kimya mühendisleri nin, bilgisayar uzmanlarının da bulunduğu çok büyük ve kap samlı bir teknoloji gerektirir” dedi.