• Sonuç bulunamadı

Yalan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yalan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

5 A R A L IK 1959

T i Y A T

YA LA N

D e rle t Tiyetrosu — Küçiik T iy a tıo ’d ». Y a ta n : Orlıan A - «ena. Sahneye Koyan: Salih Canar, O ynayanlar: Elçin Saraçoğlu, M eliha Ara, T ije n Par, Çetin Koroğlu. Erol Am aç, N ihat Akçan, Turgut Sarıgöl.

H

er insanın kendine göre bir yalanı vardır. Doğru değil mi? Vicdanınızla i karsı karsıya gelerek, ince e- leyip sık dokuyan bir ic dün­ ya muhasebesine girişirseniz kendinize bile söyliyemediğinia yalanlarınızı bulun çıkarırsınız, is te belki de bu küçük yalan lar başkaları­ nın felâketin e «eben olmuş* tur. intibar eden genç bir kızı ö-

lüme iten sebebi araştırırken anne de (kocasına ihanetinin kızca öğrenilmesi), baba da (karısının ili ¡metine gijz yum­ ması), kızkarde.ş ve nişanlı da (Ibir birlerine duydukları sev­ g i) kendilerini suçlu bulurlar. FaJkat sonucu savcı bağlayacak . tır : «B u kadar suçlunun oldu­ ğu yerde gerdek bir suç yok­ tur.» V e onların düşünmediği ■bir geyi belirtecektir: «K im bilir, belki onun da bir yalanı vardır?»

«Y alan », bu. Eseri tek cüm­ leyle özetlıyçbiliriz: H er insa­ nın kendine göre bir yalanı vardır.

Bjıluş güzel. H areket nokta­ sı iyi. Ana fikir sancı, inandı­ rıcı. Ama dramatik örgü, kişi­ lerin karekterlerinm gelişmesi, oyunun akışı için ayni &eyi söy- liy em iveceğim.

Geriye dönüşler,.yer ve za­ man flüji s tirrneler, geçmiş» dönmüşken, onun içinden da­ ha eski günlere gitmeler. Oyu­ nu, bölüyor bunlar, aksatıyor. Vjcdaşı temsil eden bir kız san nede sürekli olarak görünün dururken, herkçe gibi baba da onunla kendi suçluluğunu araş­ tırırken bir sahnede babanın vicdauuu geriden onarlörle ve­ rile bir ses olarak duyarız. Bu. gereksizdir. Dağıtıcıdır. Nişanlının, annenin kişilikleri, davranışları oturmamıştır, ya­ pışık, iğreti bir görünüşü var­ dır. Baibanm yalanını annenin- kine bağlamak olaydan (hem de ucuz bir ihanet olayından) iki kere faydalanmak olmakta­ dır. Biitün bunlar Asena'mn (fillgam es ve Hürrem Sulta­ nın başarılı yazarı Asena’mn) seyirciyi oyundan uzaklaştıran zayıf yönleri.

Asena diyor k i: «Y alan ilk bakışta vicdanın dramı gibi gö­ rünür. Gerçekten üç perde bo­ yunca gelişen vicdanın dramı­ dır. Oyga vicdan bir hayal — kişidir. Öyle bir hayal - kişi ki, her perdede birinin suçlu mnhayyelesi yaratır, bir takım Çağrışımlarla onu kendi hayatı

içine sokar, onun diliyle ken­ dini suçlar.» Bu sözler Ase- na'nın tutumunu açıklıyor. P si­ kolojik bir piyes bjı. Priestley havasında bir piyes. Fakat o- yun içinde bıj tutugı açık se­ çik verilmiyor. Se.virci yer yer bu hayal - kişinin gerçek mi olduğunda te­ reddüt» düşü­ yor. Sahneler arasındaki içi- çe geçişler, dö­ nüşler seyirci­ yi yoruyor, bo­ calıyor. Yalan’ı iyi bir rejisör kuv­ vetli bir temsil yapabilirdi. Va­ sat bir rejisör kusurlarını ör- tebilirdi. Ama S al ili Canar? Almış eline bir satır girm;s c- serin igjne. Yok vo.->. bu akı if bir iş. Canar dalıı başka bir şey yapmış. Daha da doğrusu bir şey yapmamı®. H erseyi bı­ rakmış.

Duygulu sahneler melodıam. söz güzeline dayan-.n sahneler şiir matinesine dönüvermiş. O- yu.ncular yer yer seviyeyi yük­ seltmeye çalışıyorlar ama. re­ jisörün ağırlığını üzerlerinden atamıyorlar. Seyirci kapka­

ra salonda oturmuş beklerken tatsız bir müzik sinir bozuyor. Bir, üç. beş derken sıkıntı ba­ sıyor. Hayal - kişi vicdan ye­ şil bir ışık altında sahnede do­ laşıyor. Yemyeşil. Y eşil benizli insana yakınlık duyulabilir mi? Halbuki bizim vicdan’ı sevme­ miz, haklı bulpıamız l.âzım. R e ­ jisörün sayesinde bir türlü be- nimsiy emiyoruz oyunun kahra­ manını.

Elçin Saraeoğlunun güzel bir sesi, çok düzgün bir diksi­ yonu var. Yalnız zaman zaman çok yavaş tempoda konuşma­ sı genel olarak aleyhine olu­ yor. Bazı sahnelerde o kadar seviyeli olabiliyor ki. yalnız geleceği için değil, bugünü için de doyurucu bir oyuncu.

Meliha Arş. mübalâğalı. E l­ biselerinin zevksizliği de re­ kor olabilir. Çetin Köroğlıı o- yun boyunca yaşlanmaya çalı­ şan gene bir oyuncu. Kötü oy­ namıyor ama. oyunu insanı sarmıyor da. T ijen Par, N 'hat Akçan oyunda-en tabiî ka’ abi- len oyuncular. Yalaiz Akçaıı'- ın selâma çıkmamasını yadır­ gadım. R jr oyuncu, seyirci sa­ lonu bosaltıncaya kadar ödev­ lidir. E rol Amaç dümdüz bir rolde. Konuşması çok mono­ ton.

Yalan’ın aksak yönleri var. V ar ama, asıl büyük aksaklık Salih Canar’m eline düşmesin­ de. Bütünüyle Yalan, Canarın elinde dev gihi büyüyen kusur­ larıyla başarısız bir temsil.

YAZAN :

Ergun SAV

-o-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

kiye Erozyonla Mücadele Ağaçlan­ dırma Vakfı) oldu. Büyük bir toprak erozyonu ile karşı karşıya bulunan Türkiy e ’nin çöl haline gelm em esi için bir

Venüs ay boyunca sabah gökyüzünde yer alıyor ve gündoğumundan yaklaşık bir buçuk saat önce doğu ufkundan yükseliyor.. Ay boyunca gezegenin ufuktan yüksekliği aynı

Ancak Ülker’in altında Boğa’nın yan duran V şeklindeki başını ve onun en parlak yıldızı Aldebaran’ı her yılın bu zamanı akşam gökyüzünde, doğu ufku üzerinde

II.Abdülhamid devri halen olumlu olumsuz yönleriyle Tür­ kiye’de yaşar; çünkü kabul et­ memiz gerekir ki bu dönem, mo­ dern Türkiye’nin oluştuğu devir­.

a) İslam hukukunda da davalının -para ile olmasa da- kefâletle salıverilebileceğine dair örnekler vardır. Mesela, Hanefi hukukçusu İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar adlı

Biyokütle kaynağı olarak ormanlardan aralama veya diğer yollar ile elde edilen düşük kaliteli materyallerin yongalama makineleriyle meşcere kenarında parçalanarak daha

Ku­ lis’i geçtikten hemen sonra bir zamanların Ye­ ni Melek Sineması’na giden pasajda, içkisiz olan, ama Türk mutfağının en güzel örnek­ lerini sunan Hacı

En s›k görülen infeksiyon türünün her iki grupta (dahili ve cerrahi bilimler) da, üst solunum yolu infeksiyonlar› ol- du¤u (Tablo 1); en çok tercih edilen antibiyotik