21 EKİM 2005 CUMA
BÎR BAKIMA
SEBVER TANÎLLt________
flttila Ilhan'ın
Kalbi...
Geçen hafta, hepimizi sarsan bir şey oldu: At- tilâ Ilhan öldü. Yaşlı-genç kuşaklar, yaşamlann- dan büyük bir eksilişin farkında idiler. Attilâ Ilhan, onların kültürlerinde, mutlaka yer alıyordu, en azın dan birşiir, bir kitap, bir fikir... Insanlanmızı, bu den li etkileyen sanatçı ve düşünce adamının örneği az olmuştur.
Anılarımızla şimdi sarmaş dolaş bir haldeyiz... ★
Attilâ Ilhan, ilk ve büyük fethini şiirle yapmıştı. 1946’da, CHP’nin Şiir Yanşması’nda ikincilik ka zanınca, yeni edebiyatın ünlü kalemleri arasına birdenbire girmiş; şiir ve eleştiri yazılarıyla döne min aranan bir edebiyat adamı olmuştu. Toplum saldan bireysele uzanan -genişliğine- bir gerçek lik içinde, alabildiğine çeşitli temaları, içine yer yer iyimser bir romantizmi de katarak, zengin bir im ge dünyasının imbiğinden geçirirken kendine öz gü bir ses, biçim ve estetiğin yaratıcısı oldu o. Bu bakımdan çağdaş Türk şiirine yeni boyutlar getir miştir.
Bu gelişmede, Nâzım Hikmet’in etkisini göz ardı edebilir miyiz?
Bu birikimden Sisler Bulvarı (1954), Yağmur Ka
çağı (1955), Ben Sana Mecburum (1960), Yasak Sevişmek (1968), Elde Var Hüzün (1982), yalnız
ca genç şairleri değil, bütün bir genç kuşağı da et kilemiştir.
Şimdi, belleğinize eğilmez olur musunuz? Ve, kendi anılanımdan biri: 70’li yılların ortalann- da, Attilâ Ilhan’ın Ki adlı şiiri yayımlanmıştı. Tüm şiir antolojilerinin ıska etmelerine karşın, abarta rak da olsa söylemiş olayım: Bütün Attilâ Ilhan o şiirdedir. Yalnız ona özgü diyebileceğimiz zengin imge dünyası, ışıklı ses yapısı, bireyseli, toplum salı ve dahası politiğiyle...
Benim, 30 Eylül 1976’da, İstanbul DGM’de yap tığım savunmam, işte o şiirden şu dizelerle sona eriyordu:
O sözler ki, kalbimizin üstünde
Dolu b ir tabanca g ibi ö lü p ölesiye taşırız. O sözler ki
B ir kez çıkmıştır ağzımızdan, Uğrunda asılırız.
★
Attilâ Ilhan yalnız şair değil, romancı, gazeteci, denemeci, eleştirici ve senaryo yazarı idi.
Sanatçımız, ¿öylesine zengin bir uğraşın insanı! Attilâ Ilhan, romanlarında, özellikle “Aynanın
İçindekiler”, olaylan ve insanlanyla, yakın tarihimi
zin gelişim çizgisini, çağdaşlaşma sürecimize öz gü sorunları; siyasal ve ideolojik mücadelenin ar kasındaki insansal durumu sergiledi. Attilâ Ilhan’ın romanlannı okumadan, çağdaş toplumumuzu ta nıyanlayız.
Attilâ Ilhan’ın, unutulmaması gereken biryanı da, onun düşünür yanıdır: Sanatçımız, içine güçlü bir polemikçi cerbezeyi katarak, çağdaş Türkiye’nin tarih bilinci, devrim ve kimlik sorunlannı da tartış mıştır. 60-70’li yıllarda başlayan bir dizi eser, genç lerin önüne yeni bir dünya açmıştır: Hangi Sol (1971), Hangi Batı (1972), Hangi Seks (1976), Han
g i Sağ (1980), Hangi Atatürk (1981), Hangi Ede biyat (1993), Hangi Laiklik (1995), son olarak Han g i Küreselleşme (1997).
Bu kitaplar, genç kafalarda şablonlan sarsar ken, düşünmeye de götürüyordu.
Attilâ Ilhan, "düşündüren” oldu.
Ama kendisi de arıyordu: “Çağdaş uygarlık dü-
zeyi” ne nasıl ulaşacaktık?
Nasıl aerçekleşecekti bu?
Attilâ Ilhan, önce, 1923 Devrimi’nin üzerine ku rulu olduğu üç önemli eylemin altını çiziyordu: Bunlar, emperyalizme karşı kurtuluş savaşı, padi şaha karşı demokratik devrim ve toplumun üm met aşamasından millet aşamasına dönüşümüdür.
Bunları göz ardı edemeyiz.
Bir de, kimliğimizi ortaya koymamız, ancak çağ daş, “ulusal b ir kültür sentezi”ne gitmekle müm kündür. Böylesi bir sentez ise, sıradan bir Batı öy- künmeciliği ile gerçekleşemez; ama geçmişin üm met anlayışına dönerek de gerçekleşemez.
İster istemez akılcı, demokratik ve laik olacaktır. Ve diyalektik bir yöntemle eğilecektir sorunlara. İşte, Attilâ Ilhan’ın dev mirasının özeti!
Geçen hafta kalbi durduğunda, dimdik bir Cum huriyet aydını idi Attilâ Ilhan, bir yurtseverdi; öyle olduğu için ayakta öldü...