• Sonuç bulunamadı

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu 12 Elül'den sonra 12 Mart'ı da yazdı:Faşizmin özü ve felsefesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hıfzı Veldet Velidedeoğlu 12 Elül'den sonra 12 Mart'ı da yazdı:Faşizmin özü ve felsefesi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

9

9

Karartma Geceleri

Rıfat İlgaz, “ Karartma

Geceleri” nde 1939’dan

1946’ya kadar süren

sıkıyönetimli yılları konu

alıyor. İlgaz “ Karartma

Geceleri” için “ bu bir anı

kitabı değil, romandır”

diyor. “ Karartma

Geceleri” şimdi Yusuf Kurçenli’nin

yönetiminde beyazperdede.

İlgaz’a göre roman, bir çağın

sorununu içeriyor.

N ecati Güngör’ün yazısı 18. sayfada

İsmet Paştflı yıllar

Metin Toker’in 5

kitaptan oluşacak

“ Demokrasimizin

ismet Paşa’lı

Yılları” dizisinin

ilk kitabı “ Tek

Partiden Çok

Partiye”

yayımlandı. Bu ilk kitap, bir

geçiş dönemi olan 1944-50

arasını ele alıyor. Toker,

bugünkü sorunlar üstünde

düşünülürken buraya nereden ve

nasıl geldiğimizin mutlaka

bilinmesi gerektiğini söylüyor.

Metin Toker’in amacı, yakın

tarihimizi aydınlatmak.

Günseli Ö nal’ın söyleşisi 8. sayfada

‘Yeni dil’in öncüsü

Asım Bezirci,

Ömer Seyfettin’in

ölümünün 70.

yılında ünlü

hikayecimizin dil

anlayışını

inceledi. Ömer

Seyfettin’in

Muzaffer Uyguner tarafından derlenen dil

yazıları, Türkçe’nin özleşme tarihinin bir

evresini de yansıtıyor.

Asım Bezirci’nin yazısı 15. sayfada

Dev uyanıyor, ya biz?

Ingiliz Guardian

Gazetesi’nden Martin

Walker, Lenin’den

Gorbaçov’a Sovyetler

Birliği’ni “ Dev

Uyanıyor” da anlatıyor.

Walker, SSCB’deki

değişimi bir gazeteci çok

renkliliğiyle ele alıyor. Gorbaçov’a olan

hayranlığı da işini kolaylaştırıyor aslında.

İngiliz yazar, okurlara, geniş açıyla

çekilmiş Sovyet fotoğrafları sunuyor.

R agıp D uran’ın yazısı 5. sayfada

Cumhuriyet

t

7:

A

S

I

Z

E

K

Velidedeoğlu nun ‘12 M art' kitabı 12 M art’ta yayım lanıyor

Faşizmin özü ve felsefesi

H.V.Velidedeoğlu. (Fotoğraf: Yıldız İlçok)

Prof.Dr.

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu,

12 Eylül’-

ün ardından 12 Mart’ı da inceledi.

12 Mart: Fa­

şizmin Felsefesi

adlı kitap, 12 Mart’ın 19. yılında

yayımlanıyor. 12 Mart’ın temel niteliğinin, tıp­

kı 12 Eylül gibi faşizm olarak adlandırılabilece­

ğini vurgulayan Velidedeoğlu, bu nedenle yeni

kitabının başında faşizmin oluşumunu, karakte­

rini, felsefesini ele alıyor. Faşizmin ortak özel­

liklerini belirleyen Velidedeoğlu, 12 Mart’ı, 1961

Anayasasının getirdiği hak ve özgürlüklerle or­

taya çıkan toplumsal uyanışa bir tepki olarak

ni-teliyor:

“ 12 Mart’ın baş mimarı, o zamanın

Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, ‘Sos­

yal uyanış iktisadi gelişmeyi aştı’ demişti ve T 2

Mart bu uyamşı durdurmak için yapılmıştı...”

27 Mayıs’ı 12 Mart ve 12 EylüPle aynı kategori­

ye koymanın mümkün olmadığını söyleyen Ve­

lidedeoğlu,

“ Ömrüm vefa ederse 27 Mayıs üze­

rine de bir kitap yazacağım”

diyor. Velidede­

oğlu, şu sıra,

70. Yılında İlk Meclis ve Milli Mü-

cadele’de Anadolu

adlı bir kitap hazırlıyor.

Gencay Şay lan ’ın söyleşisi 12-13. sayfalarda C U M H U R İ Y E T K İ T A P

S A Y I S

(2)

H ıfzı Veldet Velidedeoğlu ‘12 Eylülden sonra ‘12 M art’ı da yazdı

Faşizmin özü ve felsefesi

Velidedeoğlu’na göre dünya

demokrasiye ve hümanist bir

sosyalizme doğru gidiyor.

“ Sağcısıyla solcusuyla ileri

Türkiye’ye inanmış insanlar bir

araya gelip mücadele ederse

demokrasinin şansı olur” diyen

Velidedeoğlu, ‘ 12 Mart’ kitabını

Muammer Aksoy’un anısına

sunuyor.

S

GENCAY ŞAYLAN

ayın Hocam, daha önce yayımlamış olduğunuz 12 Eylül kitabından sonra şimdi bir 12 Mart kitabı yayımlıyorsunuz. Acaba bu kitap 12 Mart’ın 19. yıldönümüne yetişebilecek mi?

— Elbet yetişecek. Amacım, olaydan 19 yıl sonra Türk okuyucusuna 12 Mart ile ilgili bir kitap sunabilmek. As­ lında daha önce çıkardığım 12 Eylül kitabını ve konuyu biraz daha ayrıntılı bir biçimde ele almak gerekiyordu ve kitap benim istediğim kadar kapsamlı olmamıştı. Ama 12 Mart kitabı için yeterli zamanım oldu. 12 Mart’ı ana çiz­ gileri ile belirtmek için bu kitabı yazdım.

— Efendim, 12 Mart ve 12 Eylül benzer siyasal giri­ şimler. Acaba sizin 12 Eylül ve 12 Mart kitaplarınız ara­ sında biçim ya da içerik konusunda farklılıklar var mı?

— 12 Mart’ın temel niteliği, tıpkı 12 Eylül gibi faşizm olarak adlandırılabilir. Durum böyle olunca 12 Eylül ki­ tabında işleyemediğim faşizm konusunu ayrıntılı bir bi­ çimde 12 Mart kitabında ele almak mümkün oldu. Faşiz­ mi anlamak için Mussolini İtalyası’na, Hitler Almanya sı’na iyice bakmak gerek. Okuyucunun bunları bilmesini istedim. Okuyucu, Italyan faşizmi nedir, hangi koşullar­ da ortaya çıktı, felsefesi nedir gibi soruların cevabını al­ ması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu kitapta amacım, fa­ şizmin özü ve felsefesini ortaya koymak oldu. Bu neden­ le 12 Mart kitabının başında faşizmin oluşumunu, karak­ terini, felsefesini ele aldım. Gerçi kitapta Italyan faşizmi, Alman faşizmi ve 12 Mart faşizmi ayrı başlıklar altında ele alınıyor, ama diğer taraftan da faşizmin ortak özellik­ leri de belirlenip okuyucuya tanıtılıyor. Bu çerçeve için­ de 12 Mart, 1961 Anayasası’nın getirmiş olduğu hak ve özgürlüklerin kullanımına ilişkin olarak ortaya çıkan sos­ yal uyanışa tepki olarak niteleniyor.

— Hocam 12 Mart ve 12 Eylül’ü, birbirini izleyen, demokrasiyi işlemez kılan faşizan ya da yarı faşizan re­ jimler olarak tanımladınız. Yani Türkiye’de demokra­ si süreklilik kazanamadı, sık sık kesintiye uğradı. Ama diğer taraftan faşizan rejimler de sürekli olmadı, her askeri müdahaleden sonra tekrar çok partili parlamen­ ter düzene geçildi. Bunun Türkiye’nin siyasal yapısı ve gerçekleri ile bir ilgisi var mı? Bir başka deyişle Türki­ ye’nin yirminci yüzyılın ikinci yansındaki siyasal yapı­ sı ne faşizmin sürekliliğine ve kurumlaşmasına ne de demokrasinin kökleşip yerleşmesine olanak tamyan il­ ginç bir özellik gösteriyor denebilir mi?

— Faşizan yönetimler ne yazık ki süreklilik kazanıyor, sinsi bir faşizm devam ediyor. Bakın içinde yaşadığımız şu dönemde tam bir demokrasiden söz edilebilir mi? Dü­ şünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü var mı? Yasalarımızdan hak ve özgürlüklere yönelik engeller temizlenebildi mi? Şu halde gerek 12 Mart gerek 12 Eylül dönemlerinden

son-wm£r/ m m & v

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu faşizan rejimlerin ortak özelliğinin “ frenlemek ve disiplin altına almak” olduğunu belirtiyor.

ragüy da bu

iiya bir demokrasi geliyor gibi gözüküyor, ama aslın- bu gerçek bir demokrasi olma özelliği taşıyamıyor. Demokrasi sadece genel seçim ve parlamento mudur? Eğer değilse, başka temel özellikleri de varsa demokrasi bir hak ve özgürlükler rejimi ise toplumda sosyal sınıflar arasında dengeler öngörüyorsa parlamento dışında basın, üniversiteler, sendikalar gibi güçler siyasal yaşamda etkili

olabiliyorsa demokrasi kurumlaşmış ve işliyor denebilir. Aksi takdirde sinsi ve müzmin bir faşizm sürüyor demek­ tir. Ben bu kitabımda özellikle bu noktayı belirtmek, ön plana çıkarmak istedim. Bakın 12 Mart’ın baş mimarı, o zamanın Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, “ Sos­ yal uyanış iktisadi gelişmeyi aştı” demişti ve 12 M an bu uyamşı durdurmak için yapılmıştı.

(3)

N e demektir sosyal uyanış? Bunu kitlelerin hak ve öz­ gürlüklerini talep etmeye başlaması olarak tanımlayabili­ riz. İşte bu uyanışı önlemek için yarı askeri bir rejim ku­ rulması söz konusu olmaktadır. Örneğin, yargıçları ata­ ma yoluyla işbaşına gelen, doğal yargıç ilkesini ortadan kal­ dıran devlet güvenlik mahkemeleri kurulmuştur. Halbu­ ki demokrasinin en temel koşullarından biri, yasama ve yürütme karşısında bağımsız, yasama ve yürütmeyi denet­ leyen yargı organıdır. Bu üç temel güç arasında bir denge ve karşılıklı fren ilişkisi bulunmalıdır. Eğer bu koşul ger­ çekleşmemişse eksik ve yetersiz işliyorsa demokrasi yok demektir, işte ben kitabın birinci bölümünde bu ve ben­ zeri sorunları ele aldım.

İkinci bölümde de 12 Mart’ı anlattım. Örneğin, 12 Mart Muhtırası’nın tam metnini verdim, okuyucu bunu bilmeli, öğrenmeli diye düşünüyorum. Daha sonra, kitapta, bizle- rin 12 Mart olayını nasıl karşıladığını, nasıl değerlendirdi­ ğini anlatıyorum. Örneğin, o zamanki yazılarımda devlet güvenlik mahkemelerini sürekli sıkıyönetim olarak değer­ lendirmişim. Bütün bu tartışma ve değinmeler kitabın ikin­ ci bölümünün ağırlıklı kesimini oluşturuyor.

İster İtalya’da ister İspanya’da ister Portekiz’de ister Şi- li’de ister Türkiye’de olsun bütün faşizan rejimlerin or­ tak bir özelliği var. Kitlelerin sosyal uyanışına karşı çık­ mak, onların tabiri ile kitleleri “frenlemek ve disipİin al­

tına almak” faşizan yönetimlerin temel karakteristiğini oluşturuyor. 12 Mart, bana göre bu açıdan çok önemli, çünkü 12 Eylül’ün zeminini hazırladı; 12 Eylül bu zemin üzerine oturdu. Gerçi 12 M an parlamentoyu kapatmadı, ama kurumun iradesini yok etti, oradan istediği yasaları çıkarttı. 12 Eylül ise bu zemin üzerinde parlamentoyu da kapattı, kapatmakla kalmadı ağır bir biçimde de suçladı. Bildiğiniz gibi 5 generalin iradesi yasa koyucu haline geldi.

— Hocam 12 Mart ile 12 Eylül arasında büyük ben­ zerlikler ve bağıntılar olduğunu belirtiyorsunuz. Peki bir önceki askeri darbe, 27 Mayıs hareketi aynı katego­ riye girmiyor mu? Eğer farklılıklar varsa bu neden ile­ ri geliyor?

— Bakın ben 86 yaşındayım ve eğer ömrüm vefa ederse

27 Mayıs üzerine de bir kitap yazacağım. Gerekli belge ve materyali toplamış bulunuyorum. 27 Mayıs’ı 12 M an ve 12 Eylül ile aynı kategoriye koymak mümkün değil.

K

T A F T A N

B İ R

B Ö L Ü M

...B iz d e 12 Mart 1971 askeri darbesi de tam bir faşist karakter taşır. Bu darbenin baş mimarı, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç bir konuşmasında şöyle demişti:

“Toplumsal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı; bunu durdurmak gerekir” . Bu söz tümüyle faşist görüşün şaşmaz göstergesidir. Yukarıda görüldü ki, İtalya ve Almanya’daki faşist hareketler de oralardaki toplumsal uyanışları bastırıp halkın coşkusunu başka alanlara çekmiş, gerçekleri görüp uyanışı sürdürmek isteyen aydınlar hapsedilip türlü işkencelerden geçirilmişti. 12 Mart darbesinden sonra Türkiye’de de aynı olgu yaşandı. Sol aydınlar ve

Atatürkçüler özel işkence evlerinde acımasız robotların elinde büyük acılar çekti. (...) Tağmaç’ın toplumsal uyanış

sözcükleriyle nitelediği olgu nasıl gerçekleşmişti? Türk toplumunda kimlerin uyanışıydı bu? (...) Bu uyanış, çalışanların uyanışıydı. (...) 12 M an darbesini

gerçekleştirerder, kurumlar ve kişiler üzerinde olmadık baskı yöntemleri kullandılar. Anayasada değişiklik yaparak insanca hak ve özgürlüklerini kısıtladılar, sendikal hakları daralttılar, yarı askeri nitelikteki devlet güvenlik mahkemelerinin kurulması yoluyla toplumsa] uyanışın durdurulması yoluna gittiler. Bu, faşist bir uygulamadan başka bir şey değildi. Böylece 12 Eylül 1980 darbesinin de öncüsü oldular. Gerçi 12 M an döneminde TBM M ’nin kapısını kilit vurulmadı ama, bu meclis güdümlü bir parlamento durumuna getirildi. 12 Mart: Faşizmin Felsefesi / Flıfzı Veldet Velidedeoğlu / Evrim Yayınları / 325 s. / 12.000 TL

H.V.Velidedeoğlu, “ 12 Eylül" kitabım eşi Meriç Velidedeoğlu’na adamıştı. (Fotoğraflar: Yıldız Üçok)

27 Mayıs’ta Silahlı Kuvvetler’in emir ve komuta zinciri içinde bir hareketi söz konusu değil. Halbuki 12 M an ve 12 Eylül’de Genelkurmay Başkam’ndan başlayan ve kuv­ vet komutanlannı kapsayan bir darbe girişimi var.

27 Mayıs’ta hareket aşağıdan, Silahlı Kuvvetler’in için­ den geliyor; hareketi gerçekleştiren genç ve uyanmış su­ baylar içinde Genelkurmay Başkanı yok, 2 orgeneral, 1 korgeneral, 3-4 tuğgeneral ile rütbesi teğmen ve albay ara­ sında değişen subaylar var. Bunlar okumuş, toplumsal so­ runlar üzerinde kafa yormuş kişiler. Nitekim 27 Mayıs ha­ reketinin temel ürünü anayasa bu durumu kanıtlıyor. 1961 Anayasası’nın getirdiği hak ve özgürlüklere, güçler arasın­ daki denge sistemine bakınca bu girişimin sosyal uyanışı bastırmaya değil, aksine toplumdaki mevcut uyanışı çağ­ daş ve Atatürkçü bir doğrultuya yönelttiği söylenebiliyor. 12 Mart’ta ise bunun tam aksi oluyor, bilindiği gibi 12 M an hareketinin başlangıcından itibaren anayasa ile uğraşılmaya başlanıyor.

— Hocam geleceği nasıl görüyorsunuz, Türkiye’de de­ mokrasinin yaşama şansı var mı?

— Bakın dünyanın gidişi demokrasiye ve hümanist bir sosyalizme doğru. Türkiye bir ayağı Avrupa’da olan bir ülkedir, halkı Müslümandır; ama diğer İslam ülkelerine benzemez. Tanzimattan beri kısa adımlarla da olsa, çağ­ daşlığa doğru gitmektedir. Atatürk çağdaş bir Türkiye kur­ du, şeriat hukukunu ortadan kaldırdı, ama İslami ibadete dokunmadı. Şeriat ile felsefe yapılamaz, yani düşünme ol­ maz. Halbuki felsefe yapmadan, yani düşünmeden insa­ nın ya da toplumun gelişmesi mümkün değildir. Batı’da- ki gelişmenin ana dinamiği budur.

Atatürk, ilerleme, gelişme için bir pencere açtı ve Türki­ ye büyük bir hamle yaptı. İçerideki egemen güçler, geliş­ meden ürken ve statükonun değişmemesini isteyen Müs­ lüman ülkeler, nihayet sömürünün son bulacağından kor­ kan Batıklar Türkiye’nin gelişmesini, ilerlemesini isteme­ di. Bu durumda demokrasinin şansı var mı? Eğer sağcısı ile solcusu ile ileri Türkiye’ye inanmış insanlar bir araya gelir ve mücadele ederse demokrasinin şansı olur.

— Hocam çok teşekkür ediyoruz. Eklemek istediği­ niz bir şey var mı?

— Evet var. Ben, 12 M an kitabını Profesör Muammer Aksoy’un bayraklaşan anısına sunduğumu belirtmek isti­ yorum. □

P

0

R

T

R

E

Gerçek Atatürkçü

1904

’te, yargıç ve öğretmen Hüseyin Hüsnü Efendi’nin oğlu olarak dünyaya gelen Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, liseyi Ankara, K onya ve Trabzon’da okuduktan sonra 1928’de Ankara H ukuk Mektebi’ni bitirdi. 1929’da devlet sınavım kazanarak yurtdışına gönderilen Velidedeoğlu, İsviçre’de Neuchâtel Üniversitesinde doktorasını 1933’te tamamladı. Rom a H ukuk Fakültesi Ceza H ukuku Yüksek İktisat O kulu’ndan sertifika alarak 1934’te Türkiye’ye dönen Velidedeoğlu aynı yıl İstanbul H ukuk Fakültesi’nde Medeni Hukuk doçentliğine atandı, 1942’de profesör, 1948’de ordinaryüs profesör oldu. 1946-53 yılları arasında 2 kez İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanlığı yapan Velidedeoğlu 1974’te emekli oldu. 27 Mayıs 1960’tan sonra Milli Birlik Komitesi tarafından bir anayasa tasarısı hazırlamakla görevlendirilen bilim komisyonunda görev yapan Velidedeoğlu ayrıca kendisi de bir anayasa öntasansı hazırladı. 1961’de Kurucu Meclis üyeliğine getirildi, bu meclisin Anayasa Komisyonu üyeliğine seçilerek 1961 Anayasası’mn hazırlanmasında etkin rol oynadı. 60’ı aşkın inceleme, monografi, konferans metni, çağdaş hukuk alanında çeşitli ders kitapları ve çeviriler yayımlayan Velidedeoğlu’nun uzmanlık alanında yaptığı önemli çalışmalardan biri 1959’da hazırladığı Kat Mülkiyeti yasa tasarısı, bir diğeri de Medeni Kanun öntasarısı. Velidedeoğlu’nun bugüne kadar yayımlanan başlıca yapıtları arasında Türk Medeni Hukuku (1943-48),

Hayat, Hukuk ve Cemiyet (1944), Bir Lise Öğrencisinin Milli Mücadele Anılan (1970),

Türkiye’de Üç Devir (1972-74), Sağsız Solsuz Demokrasi (1974) Devirden Devire (1974-76),

Ailenin Çilesi Boşanma (1976), İnsancı Yolcular (1976), Anılann İzinde (1977), Yol Kesen Irmak (1983), Toplumsal Yaşam ve Hukuk (1983), 12 Eylül: Karşı-Devrim (1989) sayılabilir. Velidedeoğlu,

Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’unu da Söylev adıyla günümüz diline çevirip basıma hazırladı.

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I S

S A Y F A 1 3

Referanslar

Benzer Belgeler

7.Madde “Üniversite Denetleme Kurulu, üniversiteler üzerinde Devletin gözetilin ve denetimini sağlamak üzere Başbakanlığa bağlı olarak çalışan bir

77 Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de gençlik hareketleri en yoğun olarak 1968 yılında yaşandı.. Ayrıca, aynı yıl öğrenci hareketlerinde olduğu kadar,

1- Tezin temel öznesi sol siyasal hareketler ve düşünce akımlarıdır. 12 Mart’a giden günler, Türkiye’de solun, 1968 Gençlik Hareketi’ndeki kitlesellik başta

458 5 Haziran 1977 Pazar günü yapılan Milletvekili Genel ve Cumhuriyet Senatosu üçte bir yenileme seçimleri nedeniyle siyasi partiler tarafından verilip

12 Mart Muhtırası’nın tam metni, 13 Mart 1971 tarihinde yayımlanan Milliyet gazetesinin ilk sayfasında yer almış, gazete diğer yazılı basın organları gibi objektif

Çalışmada sonuç olarak görülmüştür ki, 12 Mart dönemine ilişkin pek çok veri barındırmalarına karşın, 12 Mart romanları genel olarak küçük burjuva

Konya ihracatında en yüksek paya sahip olan taşıt araçları ve yan sanayi sektörünün ihracatı 2013 yılının Ocak ayında bir önceki yıla göre %0,2 oranında artış

Yoğun Bakım Hastalarında Nütrisyon Desteği Moderatörler: Hasan Özen – Nilgün Köksal Moderatörler: Sadık Kılıçturgay – Özgür Fırat Moderatörler: Mehmet Uyar –