fei
Genel Yayın Yönetmeni: ö z g e n Acar « G e n e l • Görsel Yönetmen: Ati Acar «D üzenlem e: M ustafa Saglamer Ankara Temsilcisi: Mustafa Ualbay « H a b e r Müdürleri: İşık Kansu, Hakkı T rd e m ^ u e ss e se M üdürü Frol Erkut « K o o rd in atö r Yayın K oordinatörü: Hikmet Çetinkaya « G e n e l « İstan b u l Haberlere Cevher Kantarcı « D ış Haberler: Ergun Balcı AtatürkBulvanNo:l25, Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 Hal), Telex: Ahmet Kurulsan «M uhasebe Bülent Yener Yayın Danışmam: O rhan Erinç «Y azıişleri • « $ - Ekonomi: Dinç Tayam, « Y u r t Haberleri Mehmet Saraç 42344, Fax:(4)4195Q27 « İz m ir Temsilcisi: Serdar Kızık, II .Ziya Blv, 1352 S.2/3 Tel: « İd a re : Hüseyin Gürer «İsletm e- ö nder Çelik Müdürleri: Aydın E n ^ n (Sorum lu) Celal Başlangıç «M akaleler: Sami Karaören « S p o r: Ahdülkadir Yücelmun « D ü X3IM0^Telex: 52359, i'axj(5p8953M « A d a n a Temsilcisi: Çetin Ytğenoglu İnönü Cd. « Bilgi-İşlem: Nail İnal «Bilgisayar Sistem:zeltme: Abdullah Yazıcı ısı, Basın ve Yayıncılık A Ş.
PK: 246 İstanbul Tel: 5120505 Telex: 22246, Fax: 11) 5138595 2 E Y L Ü L 1993 İmsak: 4.53 G üneş: 6 24
II9S . No: I Kat: I, Tel: 522550-522601-522492, Telex: 62155, fiux: (71) 52 25 70 Mürüve.ÇUcr «R eklam : Heha Işıtman' öğle: 13,09 İkindi: 16.49 A kşam : 19.43 Yatsı: 21.08 Basıldığı yer: Hürriyet (¿axelecUlk ve Matb«*t-ıhk A.fy
► ‘Türkiye’de
politik yaşamın
yanı sıra mimaride de
Batı yanlıları ile
karşıtlarının tavırları
gözleniyor’
LÜLEBURGAZ’DAKİ ECZACIBAŞrİLAÇ FABRİKASİ’NIN CEPHESİ... DOĞAN TEKELİ1
► ‘Son dönem
Türk mimarisi,
üzerinde güçlü
çalışmalar yapılması
gereken bir alan
oluşturuyor.’
Türk mim ar isi ilin kimlik hı
ihm
İn m
• î
-: «iJSİ
______
WkBODRUM ’DA BİR EV... HAN TÜMERTEKİN
Japonya ’da yayımlanan ‘Space Design’dergisi temmuz sayısını 'Türkiye’de Çağdaş Sanat ve Mimarlık’konusuna ayırdı. Dergide yer alan. Uğur
Tanyeli’nin ‘Mutluluk Bunalımı başlıklı yazısı Türk mimarisi üstüne eleştirel bir değerlendirme.
on dönem Türk mimarisi hakkında yapı lan araştırma lar iki anahtar kavram üzerin de geliştirilme li: Kimlik bu
nalımı ve yak laşımların kutuplaşması. Batılı
olmayan ve modernleşmeyi amaçlayan tüm toplumlar bu gün bu iki kavramla karşı karşı ya.
Kimlik bunalımı ve yakla şımların kutuplaşması birbirin den ayrı düşünülemeyecek iki kavram. Kimlik bunalımındaki bir toplum nereye ait olduğunu belirleyemez. Böyle bir toplum da geleneksel ya da yerel değer ler, kültürel norm lar ve adetler ya yıkılmıştır ya da gitgide yı kılmaktadır ve yerlerine yenile ri konulamamaktadır. Tür kiye’de ise 18. yüzyılın başların dan itibaren Batı dünyasının ekonomik, askeri ve teknolojik üstünlüğünün tehdidi hissedil di. Bu tehditle başa çıkamama- nın yarattığı çaresizlik toplum sal sistemin tutarlılığını bozdu. O tarihten bu yana ülkenin ku surlarına ve yetersizliklerine çare bulmak amacıyla Batılılaş mış bir toplum olma yolunda geçirilen değişimler en azından toplumun üst sınıflan tarafın dan kaçınılmaz olarak görül meye başlandı. Başka bir kül türden etkilenme (acculturati- on) işlemi genel olarak geri döndürülemez ve neredeyse kontrol edilemez bir işlem. A n cak dışardan etkilenme ve deği şimin hızı arttıkça, toplumsal sistemin bunlara karşı koyuşu da o denli hissedilir olmaya baş lar. Topiumsal ve kültürel sis temler yapısal sürekliliklerini tehlikeye atan tüm girişimlere karşı duyarlıdır. Hemen hemen
tüm toplumlarda bir kutuplaşmaya yola- çan direnme mekanizmalan, toplumdaki duygusal dengeyi koruyan bir araç görevi görür. Türkiye'de politik yaşamın yanı sıra mimaride de Batılılaşma yanlıları ve karşı tlarının tavırları gözlenebiliyor. İki kutup arasında çoğunluğu ortada toplanmış olan eğilim ve yaklaşımlar da yer alıyor. Bunlar Batılılaşma girişiminin sonuçlarından ya rarlanırken öte yandan mimaride bir Türk ekolü yaratma macerasından da vazgeçme miş olan insanlar.
Son dönem Türk mimarisinde Batılılaş ma yanlıları ve karşıtlan arasındaki kutup laşma nedeniyle Batı’da yaygın olarak kul lanılan terminoloji Türkiye’deki mimari hareketleri isimlendirmek için neredeyse işe yaramaz sayılabiliyor. özellikle de Batılı laşma cephesinin en önde gelen isimleri, bu terminolojinin yardımıyla tanımlanmasına imkan olmayan mimari çalışmalar yapıyor. Kuşkusuz bir kaç mimar Batı mimarisinin özelliklerine uygun olan ancak öte yandan otantik özellikler de taşıyan binalar yarata biliyor. Bu tarzın en önemli isimleri arasın da olan D. Tekeli ve S. Sisa mimari tarz larını, Batı’dakilere benzeyen yapılar ta sarlamak değil de çalışmalarında rasyona- list-spekülatif düşünceyi yeniden ortaya çı karmak olarak tanımlıyorlar. 1950’li yılla rın başından beri bu yönde ödün vermeyen çalışmalar yapan ve tamamen hesaplanabi lir verilere dayanan bir mimariye ulaşmayı amaçlayan mimarlar, tarzlarının “yaşamın
kendisi tarafından belirlenen senaryoya uy gun olarak tasarlanabilecek bir mimari” ol
ması gerektiğini belirtiyorlar. Tekeli ve
Si-GÖLBAŞI... ŞEVKİ VANLI
KLASİS OTEL... ŞEI Kİ BİRKİYE
DEMİR TATİL MERKEZİ... TURGUT CANSEVER
TATİL KÖYÜ... CENGİZ EREN
BO DRUM ’DA BİR OTEL... ERSEN GÜRSEL
sa’nın yanı sıra bir başka Batılılaşma yanlısı mimar ise Şevki Yanlı. Vanlı, Doğu ve Batı’nın biçimsel temalarını inceleyerek kendi bilgilerini geliştirme amacını güdü yor. Vanlı’nın son çalışmalarından biri Başbakanlık Görevlileri Eğlence Merkezi. Vanlı’daki Batılılaşma tavrı Batı dün yasının mimari mirasına tereddüt duyma dan yaklaşması bağlamında ele alınmalı dır. 1980'li yılların başlarında çalışmaya başlamış mimarlarda belirgin olarak görü len kendine güven, Batı’daki kaynaklan yerliler kadar beceri ve özgüvenle karşıla yan Vanlfda da gözleniyor. Bu kuşak, on larla aynı terimleri ve kaynakları kullana rak Baü'yla diyalog içinde kalmaya çalışı yor. Türkiye sınırlarını aşarak uluslararası düzeye ulaşmak için çaba harcayanlardan biri de HanTümertekin. Yapılarında görü len birbirinden çok farklı dış görünüşlere rağmen Şefki Birkiye,
Tuncay Çavdar ve Metin Karaaslan benzer profes
yonel tavırlara sahip. “Te
mel alınan büyük bir düşün ce” üzerine yapılandırılmış
bir Vanlı binasının aksine Birkiye, Çavdar ve Kara- aslan’ın yapılan sonsuz çe şitlilikte köklere sahip bir eklektisism (derleme) yansıtıyor. Batılılaşma karşıtlarının oluşturduğu cephe de gene çok çeşitli likten payını alıyor. Dini mimari bu cephedeki uç boyutu bluşturuyor. 20.
yüzyılın başından bu yana Türkiye'deki cami mimarisinde Batı'ya yönelmiş biçimsel bir tercihin görülmediği kesin olarak söyle nebilir. Kültürel. politik ve toplumsal yön lerden İslam dünyasındaki en açık görüşlü ülke olan Türkiye'nin cami mimarisi konu sunda bu denli tutucu olması son derece il ginç sayılıyor. Bu alandaki tutuculuk nere deyse bilinçaltı bir tepki olduğundan mi mari değil de toplumsal gerçeklik açısı ndan incelenmeli. Ancak mimaride görü len Batı karşıtlığı, günümüzde sadece ufak bir azınlık tarafından sürdürülüyor. Bu azınlığın en önde gelen ismi sayılan ve iki kez Ağa Han Mimari Ödülü’nü alan Tur
gut Cansever, Batı'nın düşünsel açıdan to
taliter olarak kabul ettiği tüm mimari ör neklerini eleştiriyor. Bu grupta yer alan bir diğer isim ise yine Ağa Han ödülü sahibi
Nail Çakırhan. Çakırhan'ın önemi, bölge
sel yapı sanatlarını ve tek niklerini canlandırmaya çalışmasından geliyor. Ye niden canlandırma, son dönem Türk mimarisinde geniş bir grup tarafından benimsenen bir olgu ol masına rağmen Çakırhan teknik yönde de uyguladığı tutuculukla aralarında göze çarpıyor. Az sayıda değişik malzeme ve tekni ğin kullanıldığı bu yapılar da neredeyse alçakgönüllü ve hassas bir görünüm ser giliyor. Cengiz Eren’in Fa- selis Tatil Köyü d e G ür
sel’inki gibi malzeme ve tekniklerde kısıntı yapma akımını yansıtıyor. Ancak Gürsel’in aksine Eren yapılarında Akdeniz'in tarihsel kültürel birikiminden yararlanmayı tercih ediyor. Batı-takipçisi ve Batı-karşıtı uçların kutuplaşmalarının sıkça görüldüğü günü müz Türk mimarisinde profesyonel kişilik lerinde iki karşıt tavrı birleştiren bir grup da var. Bu gruptakilerden biri Mehmet Konu-
ralp. Konuralp, konutlarda daha çok gele
neksel mimariyi tercih ederken işyerlerinde (Sabah gazetesinin binası gibi) Türkiye’de mümkün olan en yüksek teknolojiyi kul landığı, biçimsel yönden Batı tarzı ter cih ediyor. Ancak iki uç arasında bulunan mimarlardan çok azında Konuralp’ın çalı şmalarında görülen ikiliğe rastlanıyor. Bu grupta yeralan mimarlarda görülen en tipik özellik, Batı mimarisiyle yerel mimariyi bir leştirerek bir sentez oluşturma eğilimleri.
Behruz Çinici bu tarzda en çok eser veren
mimar olarak biliniyor.
Son dönem Türk mimarisi, içinde barındırdığı akımların ve tarzların çokluğu nedeniyle üzerinde güçlü çalışmalar yapıl ması gereken bir alan oluşturuyor. Mimari nin uluslararası boyutta kavranabilmesi için Batı’daki biçemsel çalışmaların incele mesine girişmek tek başına yeterli olamaz.
Günümüzde Türk mimarları, meslekleri nin toplumsal ve ekonomik gerçekliklerden bağımsız olarak incelenmesi gereken, kendi sınırlarına sahip bilimsel bir alan olduğunu keşfediyorlar. Bu yeni anlayış, mimarinin biçimsel ve varlıkbilimsel sınırlar içinde ye niden değerlendirilmesi gerektiği gerçeğinin ortaya çıkmasını sağladı.
DRAGOS... M EHM ET KONURALP
MECLİS CAMİSİ... BEHRUZ ÇİNİCİ