• Sonuç bulunamadı

Hukuksuz toplum çöker:Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, hukukun üstünlüğünü 46 yıldır aynı inançla savunuyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hukuksuz toplum çöker:Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, hukukun üstünlüğünü 46 yıldır aynı inançla savunuyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C um huriyet M atbaacılık ve G azetecilik lu rk A nonim Şirketi adına

adi 0 Genel Yayın M üdürü: Haşatı Cemal, Müessese M üdürü: Emine il. Yazı işleri M üdürü: Okay Gönensin, 0 H aber Merkezi M üdürü: layer, Sayfa Düzeni Yönetm eni: Ali Arar, 0 Temsilciler: ANKARA: )o ||a n . İZM İR Hikmet Çellakaya, A D A N A: Celal Haylangiv.

İstanbul Haberleri: Erhan Akyıldı/, Dıy Haberler İr yu M Halci, Ekonom i: Osman t iayuy, Kültür: Celal is le r ,

Spor Danıymaııı: Ahdıılkadir Yüceiman, Düzeltme: Relik Durbay, A raytırm a: Şahin Alpay, ly-Seııdika:

Şükran Kelem i, Yurt H aberleri: Necdet Doğan, Dizi Y azılar: Kerem (,'alıykun, Bursa: Levent Genvelli, •

K oordinatör: Ahmet Kurulsan, 0 Mali İşler: Ero| E.rkul, 0 Reklam : Ayşe Torun, Ek Yayınlar: Hülya Akyul 0 İdare: Hüseyin (.ürer, İşletme: Önder Çelik, Bilgi işlem: Nail İnal,

t

Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Ga/eı

34334 İst. PK: 246 İstanbul. Tel: 512 05 05 (2

Burular: Ankara: Zıya Gökalp Blv İnkılap S. N

(4) 133 82 64 # İzmir: H. Ziya Blv. 1352 $.2/3, # Adana: İnönü Cad. 119 S No: I Kat I . Tel; I

İM 2 NtSAN 1988 İmsak: 5.12 Güneş: 6.40 öğle: 13.12 İkindi: 16.47 __ Akşam: 19.36 Yatsı: 20.58

Hıfzı

Veldet Velidedeoğlu, hukukun üstünlüğünü 46 yıldır aynı inançla savunuyor

Hukuksuz toplum çöker

Hıfzı Veldet Hoca bütün

yazılarında hukuk ve

Atatürkçülük ilkelerini

kararlılıkla savunduğunu

belirtiyor. Hocaya göre

Atatürkçülük toplumun

derin katmanlarına

indir ilemedi ve bir çok

aydın Atatürk’ün çok

önem verdiği laiklik ilkesini

önemsemedi.

Hukuk dilinde Türkçe’yi

kullanmaya özen gösteren

Hıfzı Veldet, bazı

hukukçuların alışkanlık

çemberini kıramamasını ve

bazılarının da anlaşılmaz

terimlerle karşısındakini

etki altına almak istemesini

eleştiriyor.

ATİLLA ÖZKIRIMLI

“ Dorukta kalabilmek, yani ya­ zılarında ulaştığı düzeyin altına düşmemek doruğa tırmanmaktan zordur.”

Hocaların hocası Hıfzı Veldet Velidedeoğln’ydu bu sözleri söy­ leyen. Bastonuna dayanarak yürü- se, bacağındaki sancılar kesilme­ miş olsa da görünümü yürek fe­ rahlatıcıydı hocanın. Bir sorunu vardı yalnız: Şimdilik istediğince çalışamıyordu. Yeni tasarıları var­ dı, özellikle medeni hukuk felse­ fesi üzerine bir kitap yazmak isti­ yordu. Bu ameliyat, çalışmalarını aksatmıştı. Neyse ki ayağı beyni­ ne söz geçiremiyordu.

Doğrusu, Hıfzı Veldet H oca’yı dinlerken kıskançlık duymamak elde değildi. Birkaç ay sonra 84’ü bitirip 85 yaşına basacaktı hoca. Önemli bir ameliyat geçirmişti üs­ telik. Ama konuşurken gençleşi­ yor, coşuyor, coşkusu sizi de sa­ rıyordu.

“ Biliyor musunuz, tam 46

yıl-PORTRE

VELİDEDEOĞLU

Hocaların hocası

1904’te İstanbul’da doğan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra doktorasını İsviçre’de Neuchâtel Üniversitesi’nde yaptı. Yurda dönüşünde (1934) İstanbul Hukuk Fakültesi’nde medeni hukuk doçentliğine getirildi. 1942’de profesör, 1948’de ordinaryüs profesör oldu, tki kez hukuk fakültesi dekanlığı yapan hocaların hocası Velidedeoğlu, 1961 Anayasası’nın

hazırlanmasındaki önemli katkılarının yanı sıra medeni hukuk alanındaki çalışmaları ve Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan deneme ve söyleşi türündeki yazılarıyla da tanındı. “Türk Medeni H ukuku” (iki cilt 1943-48), “ Hayat, Hukuk, Cemiyet” (1944),

“Türkiye’de Üç Devir” (iki cilt 1972-74), “Sağsız Solsuz Demokrasi” (1974), “Ailenin Çilesi Boşanma” (1976), “ İnsancı Yolcular” (1976), “ Yol Kesen Irm ak” (1983) önemli yapıtlarındandır. A tatürk’ün Söylev’ini günümüz Türkçesine çevirerek bu alanda değerli bir çalışma örneği vermiştir. dır Cumhuriyet’te yazıyorum. Ba­

sın tarihimizde hiç gazete değiştir­ meden, aynı gazetede bu kadar uzun süre yazan başka kimse var mıdır acaba? Nadir Nadi Bey’den sonra Cumhuriyet’in en eski yaza­ rı benim .”

Aslında hocanın Cumhuriyet’- le ilişkisi daha da eskilere dayanı- yormuş. 1923’te Mecliste memur­ ken Yunus Nadi’nin Ankara’da çı­ kardığı Veni G ün’de muhabirlik yaparmış tatillerde. Çıktığı günden beri de Cumhuriyet okuruymuş el­ bette.

Bir gün, hukuk dilindeki sorun­ ları ve hukuk terimlerinin Türkçe- leştirilmesini konu edinen bir ya­ zı yazmayı düşünür Hıfzı Veldet Hoca. Yıl 1942’dir. Doçenttir o sı­ rada. “ Hukuk Terimleri ve Yeni Dil Cereyanı" başlıklı iki yazı ya­

zar ve kendisi götürür Cumhuri­ yete. Yazı İşleri Müdürü Feridun Osman Menteşoğlu’dur. Kendisi­ ni tanıtıp yazılarını bırakır.

“ Dört beş gün sonra, 2-3 mayıs günleri benim yazılar yayımlandı. Bir sevindim, bir sevindim. Birkaç gün sonra başka bir yazı götür­ düm. Feridun Osman, Yunus Na­ di Bey sizi görmek istiyor dedi. Es­ ki binada, yukarı çıkınca sağ ta­ rafta, köşedeydi odası Yunus Na­ di Bey’in. Gittik. Ne doçenti oldu­ ğumu, neler yaptığımı sorduktan sonra ‘Yazılarınız ilginçti’ dedi. ‘Fırsat buldukça yazı getirirseniz gazetem size açıktır.’ Böyle başla­ dı. Daha sonra Galatasaray’dan bir arkadaşının aracılığıyla Nadir Nadi Bey’le tanıştık. Gayet genç, yakışıklı, saçlar mükemmel taran­ mış, şık... Müzikten hukuğa çeşitli

konularda konuştuk. Kanlarımız kaynadı. Derken rahmetli Doğan Nadi’yle de tanıştık. Böylece ya­ zılarım sürdü gitti. Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Bu 46 yıl bo­ yunca yazılarıma hiç karışılmadı. Ne sahipleri ne de yayın yönetici­ leri. Yazılarımın tek harfi bile de­ ğiştirilmedi.”

Hıfzı Veldet Hoca, iki ana ilkeyi hep korumuş yazılarında: Hukuk ve Atatürkçülük. Hocaya göre adaletin, hukukun olmadığı yerde mutlaka bir çöküş, bir batış görü­ lüyor. Nitekim Osmanlı Devleti’- nin batış döneminde hukuksuzluk, kitabına uydurmak düşüncesi ege­ mendir ülkede. Eski uygarlıkların çöküşünde de görülür bu.

“ Ayrıca insan, hele bir hukuk hocasıysa, inanmadığı şeyi yapma­ malı. inandığını, inancını savun­

malı sonuna kadar. Ben bu ilkeyi benimsemişimdir. Onun için hep hukukun üstünlüğünü, egemenli­ ğini dile getirdim. Zaten ilk yazı­ larım da ‘Hukuki Düşünceler’ ge­ nel başlığı altında çıkardı.”

Atatürkçülüğe gelince... Hıfzı Veldet H oca’mn tanımıyla A ta­ türk devriminin asıl ruhu, temel noktası ümmet aşamasından mil­ let aşamasına geçiştir. Atatürk milliyetçiliği denilen şey budur. Ümmetçilikle milliyetçilik birbiri­ ne karşıttır. Ümmetçilikte amaç, bütün Müslümanların birliğidir çünkü. Pan-îslamizm beynelmilel­ ciliktir, uluslararasıcılıktır. Ama milliyetçiliği de ırkçılık olarak yo­ rumlamamak gerekir. İrk milliyet­ çiliği de uluslararası bir nitelik ta­ şımaktadır çünkü. O da totaliter­ dir. Oysa...

“ Atatürk milliyetçiliğinin amacı Misak-ı Milli, Ulusal Ant sınırla­ rı içindeki Türkiye’yi yükseltmek­ tir. Ulusal Ant sınırları içinde ya­ şayan ve kendisinin, ailesinin ge­ leceğini bu vatanın geleceğiyle bir­ leştirmiş olan herkes Türktür. Os­ manlI Devleti’nden devralınan mi­ rası, türlü etnik grupların varlığı­ nı yadsıyamayız. Arua ırk milliyet­ çiliğini benimseyecek olursak bir çözülmeye yol açar bu. Atatürk iş­ te bu tehlikeyi görmüştür. Ayrıca Atatürk milliyetçiliğinin temeli la­ ikliktir. Laiklik de ümmetçiliğin karşıtıdır, ümmetçilikle bağdaş­ maz, Çünkü laiklik, her ulusun hiçbir din kuralı ya da dogmayla ilgisi bulunmayan, kendine özgü bir hukuku olması demektir. Ata­ türk’ün çok önem verdiği bu ko­ nuyu ne yazık ki çoğu aydınımız önemsememiştir. Atatürk milliyet­ çiliği toplumun derin katm anları­ na inmeye bırakılmamıştır bazı çevrelerce. Ben sırası geldikçe, sü­ rekli bıkıp usanmadan yazmışım­ dır bu doğruları.”

Hıfzı Veldet H oca’yla daldan dala atlayarak sürdürüyoruz söy­ leşiyi. Edebiyattan sinemaya deği­ şik ilgi alanlarında dolaşıyoruz. Zamanı ve sağlığı elverdiğince Si­ nema Günleri’ni izlediğini anlatı­ yor hoca. Bu sefer hastanede bir ay kaldığını, oğluna rica edip TV’deki filmleri kasete aldırdığı­ nı, şimdi evde onları seyrettiğini... Korkunç İvan’ı, Mavi Melek’i...

“ Marlene Dietrich’e âşıktım ben Berlin’de öğrenciyken. O yıl­ larda sahneye çıkardı. Tabii biz ön sıralara paramız yelmediği, için pa­ rodide, en yukarıda ayakta seyre­ derdik onu. O boğuk sesiyle söy­ lediği şarkıları dinlerdik.”

Kurosava’nın Gölge Samııray’- mı da seyrettiğini söyleyince hoca, “ Ya bizim Osmancık?” diyorum hemen.

“ Bir iki bölümünü. Ne yazık ki düş kırıklığına uğradım. Tam ben Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu gözümün önüne getirmişken, büs­ bütün tersine, benim hayal ettiği­ min tersine sahneler görüyorum. Tersine renkler, tersine davranış­ lar ve konuşmalar. Bütünüyle yap­ m acık.”

Edebiyata ilgisi ise ortaokul yıl­ larında başlıyor hocanın. Daha or­ ta birdeyken Recaizade Ekrem’in Araba Sevdası'm okuyor. Bol bol da çeviri roman. Aleksandre Du- mas’nın hemen bütün kitaplarım, sonra Pardayyanlar’ı, Edebiyat-ı Cedidecilerin romanlarım, Ahmet Rasim’i... Onun Resimli Osmanlı Tarihi’ni okuyor önce, sonra da eline geçirebildiği bütün kitapları­ nı. Hayatım, küçük yaşka öksüz kalıp kendi kendini yetiştirdiğini öğrenince sevgisi iyice artıyor ona karşı. 1922’de yayımlanan Çalıku­ şu ise o döneme göre yalın, güzel Türkçesiyle etkiliyor hocayı.

“ Osmanlıcanın etkisi altında ye­ tiştik biz. Ortaokulda, lisedeyken babama yazdığım mektuplara ‘Bâ- is-i feyz-i hayatım peder-i muhte­ remim efendim’ diye başlardım. Şimdi olsa ‘canım babacığım’ di­ ye yazarım. İşte, Çalıkuşu’nu oku­ duktan sonra Türkçe anlayışını de­ ğişti. Hukuk dilindeki Türkçecili­ ğime gelince... Doğrusunu isterse­ niz bunun nedeni benim Türklük gururumdur. Hukuk dili Alınan­ ca olabiliyor, Fransızca olabiliyor da niçin öz Türkçe olmasın diye düşündüm. Çevreme baktım, tek engel alışkanlık. Kimse çemberi yırtamıyor, alışkanlıklarını sürdü­ rüyor. Birincisi bu. İkincisi, biz­ de ne yazık ki birtakım anlaşılmaz terimler kullanarak karşısındaki­ ni etki altında bırakmak eğilimi (Arkası II. Sayfada)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Cevdet Paşa (Tanınmış tarihçi) ithaf ve imzalı fotoğrafı, Hüseyin Avni Paşa'nm fotoğrafı (*bdiilazlz'in seraskeri), Zaptiye N a z ı n Nazım Paşa'nm fotoğrafı (Şair

Adnan Saygun qui lui a donné une renommée internationale, est l’ora­ torio de Yunus Emre qu’il a com­ posé en 1946, alors qu’il était inspecteur des Foyers

讀者若使用館際借書證有書籍未歸還或罰款情事者,須親自將書籍歸還並繳

CMR data obtained at different points in time from a target population can provide fundamental insights into the ecology of the species and enable the estimation of demographic

Artık Laleli’de ticaret için çok sayıda ya­ bancı dili bilmek, esnafın kazancını arttıran etkenlerden biri. PolonyalIların

[r]

“Aveuglant Aveugle” adlı şiir kitabı için renkli gravür ve kabartma baskılar, Jean-Claude Renard’ın “D itsd’un Livre de L’Amour” adlı kitabı için renkli

İşte bu farklardan dolayı yakıt tasarrufunun daha önemli olduğu derin uzay görevlerinde ızgaralı iyon motorları tercih edilir- ken çevik yörünge manevralarının