TANIMADIĞI"
V7,
MEŞHURLA«: rr-
s
« «
m
, t
C iâ& *
’f
î
hangi güzel için
bestelemişti?-S *****
B ir Bursa seyahati — Kaplıcaları gezerken — Kilisede dinlenen mı siki
| ’Alaturka musiki meraklısı papaz— « Ba ;oc uk papaz olm ık islemiyor!»,
— Arif beyin papaza nasihati — Biiyiik bîr bestekâr olan rahh' ncı nzet i İ
— Kadınlar ve musiki — Kadınlar or
s ir ası — Laka s efendinin hedi
yesi — Kadınlar arasında kemancı hası — Şarki de anlatılan Beyoğlu
semti — Kendisine şarkı çıkarılan İnci hanım kimdir?. — Aşk ve musiki
—
Nigâr Nik hanım..
Arif bey B u r a s y3'u.ıişti. Bir y a a - . ds j k.3phcf;ian geziyor, bir taraftan
da . elıri dolaşıyordu.
1 Eir gün oradaki ahbaplarına: — C ezmekten çok yoruldum. Biraz • musiki dinlemek istiyorum. B -ra n ın
henüz bilmediği ı şöyle güz-. 1 musiki dinlenecek bir y i var mı?., tüye sor du. _
- Ahbaplarından biri şu akla gelme dik teklifte bulundu: »
— Ar f bey... B urada b ir kil' e v a r .* Âyin esnafında o derece hâ: ■ ulâde ı musiki diniem k kabil kİ anla .mam.
isterseniz bu pazar giinü kalkıp gide lim.
Arif beyin bu teklifi reddeceeeğl zannediliyordu. Halbuki o güzel musi kiyi nerede olursa olsun, arayıp bul mayı, dinlemeyi pek seven sanatkâr ruhlu insandı:
— Gidelim!... dedi.
Ve hemen o pazar Arif beyle arka daşı buluştular ve musiki dinlemek üzere kiliseye gittiler. Esasen A rif bey için bıı, yeni bir şey de değildi. Musi kisi güzel kiliselere, kimseye görün meden girer ve musiki dinlerdi. İşte
0 pazar da ark ıdaşiyle belikte A rif
bey, mütevazı, lâ la musikisi meşhur kiliseye girmişleri. .
Herkes ibadet ederken onlar bir kö şede durmuşlar, musikiyi dinliyorlar dı. Hakli- üten pek vakur bir müzikti. Buranın papazı bilhassa buna pek meraklı idi. Kilise hanendesi olarak yetiştirilmiş küçük çocukların taze sesleri, binanın loşluğu İçinde perde perde yükseliyordu.
Bu, çocuklar gurupundan en küçü ğünün sesi bilhassa A rif beyin
di’cka-1 tini pek ziyade çekmişti. Yanaşarak, bu minimini papaz namzedinin sesi ni daha yalandan binleyinpe, onu büsbütün 1 ârikulâde buldu. Âyinden sonra arka aşma:
— Bu çocuğun büyük İstikbali ola bilir... Ne sesi... dedi.
A r 1, adaşı:
— Papazın çocuğu!... Babası onu mükemmel bir kilise hanendesi ve tvt
Lukas efendi, ölürken:
— Bu sazı çalas açlsa Cemil çala bilir..
Diyerek pek sevdiği ve bütün ısrar lara, büyük paraya rağm en satm adı ğı viyolonselini bestekâr A rif beyin — kendi alaturka üstadı olmasma mukabil — sarayın alafran ga musiki kısmında parlıyan oğlu Cemil’e hedi ye etmiştir.
Ani:- ılıyor ki, bu büyük musiki üs tatlarının bir vazifeleri de sapıatkâr yetiştirmekti, < öğretici» olmaktı.
Netekim Tam buri Dürrü bey ustası Servet beyden bahsederken:
— İlk hanımı sarayın kemancıbaşısı idi... diyor.
Bu da kadınlar arasında musikinin ne kadar ehemmiyetle karşılandığını ve yayıldığını gösterir.
Şarkıda anlatılan
Beyoğlu..
Best 'kâr A rif bey — hemen bütün
ken, s a n a ,kârın üzerinde ¿esiıi olan, ona kendisi için şarkılar yaptırtan bir «İn c i hanım » a da rasgeüycruz. 3 u İnci h a n ın kimdir?.. Çok bahse- cüimesine rağm en kendisi hakkında miihim bir m alûmata sahip değiliz. Y aln ız üstat, İnci hanım la pek me'ş- gul olmuş ve meşhur:
İncitirsin korkarım canımdaki cândnınu
şarkısını «İn c i hr ııın » i in çıkar mıştır.
O devirde İnci, Oya ve saire gibi isimler pe kakla gelmezdi. B u itibar la İnci hanım her halde dikkate değer bir inasn olacaktır.
M am afih üstadın ilham hrunda bol bol eğle-nm esini de sevdiği anlaşı lıyor. Bunu onun şarkılarından da çı karm ak mümkündür. Ve bu şarkılar İçinde İstanbul hayatına ait gayet m ah allî re lerl taşıyan, . am yeril olanlar va„ "m a n ın c a hattâ edebiyatta bıic :. 'dizel bir iş yapılmamıştır. Meseı i Arıt bay şarkı l a r ı ile bazan Beyoğlıırm uzun uzun
ve gayet m ükemmt. bir -kilde anlat mıştır.
Araç ra yaptığı Beyoğlu kaçamak larını bir şarkısında şöyle an lat)-
Birkaç ahbap ile gittik mah, Başka âlemdi Beyoğlu dün gece Kol kola vermiş gazeller bihesap Aşığa yüz vermiyor, giymiş nikap...
Beyoğlunda bir karnaval âleminin ah.atıldığı anlaşılıyor. Sanatkâr bun lardan da tabiî olarak ilham almıştır. Lâkin aynı şarkıda Taksim,. P an - galtı ve Beyoğlu tiyatrolarını' ı bah sediliyor ki, bir şark: la ancak bu ka dar yerli renk, bu kadar fotoğraf, sahne çizmek mümkündür. Biz- ede biyatta bile Abdülmecit, Abdülâzla zam anına alt tasvir bulamıyoruz.
A rif beyin üzerinde büyük tesirleri olun biri de son hanımı, üçüncü zevcesi olan Nigâr Nik hanımdı. Çeşm lt Dilber, Zülfü Nigâr hanım lar gibi, N i gâr N ik han.m ı da sarayda tanımıştı. Fsnsen N ieâr "•'ilk lın n m «■nr-vi»"
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taba Toros Arşivi