• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Mardin'inde Cinayet Vakaları ve Cinayet Soruşturmaları Hakkında Bir Değerlendirme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı Mardin'inde Cinayet Vakaları ve Cinayet Soruşturmaları Hakkında Bir Değerlendirme"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OSMANLI MARDİN’İNDE CİNAYET VAKALARI VE

CİNAYET SORU TURMALARI HAKKINDA BİR

DEĞERLENDİRME

MEHMET SALİH ERKEK*

Giri

İnsanoğlunun doğu!tan getirdiği bir !iddet eğiliminin olduğu muhak+ kaktır. Canlı varlıklara kar!ı a!ırı sevgi, kin, kıskançlık, çekememezlik; canlı ve cansız varlıklara kar!ı ise öfke anında açık veya kapalı bir !ekilde güç kullanma durumu tüm insanların sahip olduğu bir özelliktir. iddet, öncelik sırası deği!mekle birlikte gücün yetebileceği durumlarda fiziksel, gücün yetmediği durumlarda ise psikolojik !ekilde ortaya çıkmaktadır. Bazen ise her iki !ekilde zuhur edebilir. Ama genel kabul gören anlayı!a göre !iddet eylemi her !eyden önce bedensel bir saldırıdır1. Fiziksel olarak

taciz, darp, yaralama ve öldürme; psikolojik olarak ise hakaret, küfür, dı!lama, kınama ve ayıplama ilk akla gelen davranı! !ekilleridir. Her ne !ekilde olursa olsun !iddetin kendisine has bir doğası vardır ve zaman, mekân, ırk, cinsiyet gözetmemektedir. Deği!en sadece uygulayanı, !ekli, aracı ve etkilenen olmaktadır. Semavi dinlerin hemen hepsinin hemfikir olduğu ilk !iddet olayı Hz. Adem’in oğullarından Kabil’in Habil’i öldür+ mesi olayıdır. O tarihten itibaren insanın, farklı nedenlerle diğer insanla+ rın canına kıyması oldukça sık rastlanılan bir durum olmu!tur. Bu neden+ le de gerek ilahî, gerekse insani kanunlar !iddet olaylarına kar!ı ortak tavırlar takınmı!lar, bu olayları engellemeye, azaltmaya ve ortadan kal+ dırmaya yönelik tutumlar geli!tirmi!lerdir.

İnsanların neden !iddet eğiliminde bulunduklarının psikolojik ve sos+ yolojik nedenleri üzerinde çalı!malar yapılmaktadır. Özellikle saldırganlık üzerine yapılan çalı!malarda birbirinden farklı sonuçlar ortaya çıkmı!tır.

* Yrd. Doç. Dr., U!ak Üniversitesi, Fen+Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, U!ak/TÜRKİYE, e+posta: salih.erkek@usak.edu.tr

(2)

İnsanlar bazen nörofizyolojik, bazen içgüdüsel, bazen de çevresel etken+ lerle saldırgan davranı!larda bulunabilmektedirler2. Bu derecede yaygın

bir eylem olan !iddet olayları gündemi en fazla me!gul eden konulardan+ dır. Kimi zaman devletlerin veya milletlerin birbirlerine uyguladıkları, kimi zamansa aile içerisinde e!lerin birbirine uyguladıkları !iddeti azalt+ maya yönelik giri!imler gündemi me!gul etmektedir. Michaud’un dediği gibi “uzak geçmi! hakkında sayısal bilgilere ula!mak zor olsa da elimizde+ ki bütün bilgiler aynı noktada birle!mektedir: Geçmi!te tamamen !iddet ile simgelenen dönemler ya!anmı!tır.”3

iddet kapsamında değerlendirilen davranı!lar oldukça çe!itlidir. An+ cak en uç noktası birinin kendi hayatına (intihar) veya ba!kası+ nın/ba!kalarının hayatına isteyerek son vermesi; yani cinayettir. Cinayet olgusu tarihsel süreç içerisinde kar!ıla!ılma sıklığı yaygın olan bir !iddet eylemi olmu!tur. Kutsal kitaplarca yasaklanmı!, toplum nezdinde kabul görmeyen bu davranı!ın bu denli yaygın olması tarihçilerin olduğu kadar hukukçuların, ilahiyatçıların, sosyologların, psikologların ve kriminalist+ lerin de ilgisini çekmi! ve bu davranı!ın nedenleri üzerinde derinlemesine çalı!malar yapılmı!tır.

Bu çalı!manın konusunu olu!turacak olan temel konu Osmanlı Dev+ leti’nde bir sancak merkezi olan Mardin Sancağında mahkemeye yansı+ yan cinayet davaları olacaktır. Önce cinayet vakalarına genel bir bakı!la yakla!ılacak ve kadı sicillerinden elde edilecek bilgiler nispetinde ka+ til/maktullerin özellikleri, cinayet mekânları, cinayet aletleri, ölümün ne !ekilde gerçekle!tiği gibi bilgiler üzerinde durulacaktır. Hemen akabinde ise bazı örnek cinayet davaları seçilecek ve cinayeti i!leyenlerin bunu hangi nedenlerle gerçekle!tirdikleri incelenecektir.

Öncelikle Mardin !er’iyye sicillerinde cinayet vakalarının ne !ekilde kaydedildiği ve bu kayıtlardan hangi bilgileri elde edilebileceği üzerinde durmak gerekmektedir. Mardin’e ait en eski sicillerden yakın döneme ait olan sicillere kadar olayların kaydedilmesinde herhangi bir deği!iklik gö+ rülmemi!tir. Olayın mahkemeye intikali maktulün yakınlarından veya olayın tanıklarından birisinin !ikâyeti ile gerçekle!mektedir. Günümüz

2 Michaud, a.g.e., ss. 79+87. 3 Michaud, a.g.e., s. 38.

(3)

davalarına yakın bir !ekilde kaydedilen olaylarda kriminalistik olarak ay+ rıntılara önem verildiği görülmektedir. Kadı mahkemelerinden modern anlamdaki mahkemelere geçilen Tanzimat döneminde kriminalistik ay+ rıntılara daha fazla özen gösterilmeye ba!lanmı! ve özellikle kimlik tespiti hususunda mümkün olduğunca derine inilmeye çalı!ılmı!tır. E!kalin be+ lirlenmesi konusunda fotoğrafların kullanılmaya ba!lanmasını, izleyen dönemde suçluların parmak izlerinin alınması izlemi!tir4.

er’iyye Sicillerinde cinayet ile ilgili kayıtlar tutulurken ilk olarak da+ vacı olan ki!inin adı +varsa unvanı+, mahalli, asalet/vekâlet durumu belir+ tilmekte ve hemen sonrasında davacının !ahitleri zikredilmektedir. Davacı –ki çoğu zaman maktulün yakınlarından birisi+ katil olarak suçladığı ki!i veya ki!ileri belirtmekte ve olayı üzerinden geçen süreden ba!lamak üzere anlatmaktadır. Cinayetin nerede, nasıl ve hangi araçlarla i!lendiği konu+ sunda bilgi verdikten sonra mahkemeden olayın incelenmesini ve !üphe+ linin sorgulanmasını talep etmektedir. Mahkeme !üpheliye söz verip olayı anlatmasını ister ve eğer gerek görülürse bir naip tayin edilerek olay ye+ rinde inceleme yapılır. üphelinin verdiği cevaptan sonra olay sonuçlan+ dırılır.

Bu çalı!ma Mardin’e ait on üç !er’iyye sicil defterindeki veriler kulla+ nılarak hazırlanmı!tır. Bu defterler sondaj yöntemiyle tespit edilmi! ve XVII. yüzyıldan XIX. yüzyılın sonuna kadar olan dönemi kapsamasına dikkat edilmi!tir. 259 no’lu (H. 1006+1008/M. 1598+1600) defterde 4, 251 no’lu (H. 1126+1130/1714+1718) defterde 5, 237 no’lu (1118+ 1277/1706+1860) defterde 2, 203 no’lu (H. 1135+1156/M. 1722+1743) defterde 7, 255 no’lu (1153+1263/1740+1846) defterde 3, 248 no’lu (1100+1159/M. 1688/1689+1746/1747) defterde 4, 235 no’lu (H. 1272+ 1277/M. 1856+1862) defterde 11, 201 no’lu (H. 1260+1262/M. 1844+ 1846) defterde 4, 193 no’lu (H. 1281+1283/M. 1865+1867) defterde 2, 208 no’lu (H. 1314+1315/1896+1897) defterde 1 olmak üzere 43 cinayet kaydı incelenmi!tir. 183, 195, 238 ve 242 no’lu defterlerde ise hiçbir cina+ yet vakasına rastlanmamı!tır. Elbette ki bu sicillerin kapsadığı dönem içerisinde sadece 43 cinayet vakasının vuku bulduğunu söylemek doğru olmaz. Burada sadece mahkemenin eri!ebildiği cinayet olayları incelen+

4 Sedat Bingöl, “Osmanlı Devletinde Tanzimat’tan Sonra Kriminal Kimlik Tespit Yöntemlerine Dair Notlar ve Belgeler”, Belleten, c. LXXV, sy. 274, Aralık 2011, s. 854+859.

(4)

mi!tir. “ eriat adam öldürmeyi özel hukuk kapsamına sokuyordu; buna göre dengiyle kar!ılık verme ya da tazminat ödeme seçimini ilgili taraflara bırakıyordu.”5 Tarafların anla!ması durumunda da olay mahkemeye

intikal ettirilmemi! ve böylelikle mahkemenin aldığı bazı ücretler öden+ memi! oluyordu.

Katil ve Maktullerin Profilleri

İncelememize konu olan cinayet davalarında katillerin tamamının, maktullerin ise birçoğunun erkek oldukları görülmektedir. Maktullerin kadın olduğu sadece üç vaka vardır ki bunlardan ilkinde öldürülen bir kadın –ki ismini belgeden öğrenemiyoruz; çünkü mahkemeye ba!vuran oğlu annem diye belirtiyor+, ikincisinde Divan binti Tayo adlı bir genç kız, diğerinde ise Fatma isimli küçük bir kız çocuğudur. Kadınların top+ lum hayatında erkeklere göre geri planda olmalarının etkisinden midir bilinmez ama; tüm kayıtlarda olayların tamamında ba!ı çekenler erkek+ lerdir. Erkek egemen bir toplum içerisinde gücün ve iktidarın kaynağı olarak görülen erkekler cinayet vakalarının odağında yer almaktadırlar6.

Katil ve maktullerin sosyal statülerine bakıldığında çok farklı bir tablo ile kar!ıla!ılmamaktadır. Olaylar genellikle kırsal kesimde meydana geldi+ ği için olaya karı!anların köylü oldukları ve alt/orta servet sahibi oldukları dü!ünülmektedir. Cinayet i!leyen veya cinayete kurban gidenlerin mes+ lekleri hakkında belgeler çok fazla bilgi vermemekle birlikte mesleğin açık olarak kaydedildiği tek olay 7 Rebiülevvel 1315 (6 Ağustos 1897) tarihli bir cinayet kaydıdır. ehidiye Mahallesinde Neccar olan Abdülhamid bin Ahmed silahın hata ile ate! alması sonucunda Halil bin İbrahim’i öldür+

5 Leslie Peirce, Ahlak Oyunları 1540 1541 Osmanlı’da Ayntab Mahkemesi ve Toplumsal Cinsiyet, (çev. Ülkü Tansel), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2005, s. 449.

6 Erkeklerin !iddet ve cinayet olaylarında kadınlara nazaran daha ön planda olduklarını gösteren iki örnek: Peirce Antep için yaptığı çalı!masında !öyle demektedir. “Fiziksel (iddet

Ayıntab Sancağı’nda, hiç değilse erkekler arasında, hergün görülen olaylardandı. Mahkeme tutanaklarının bize söylediğine göre, adamlar birbirine vurur, birbirinin sakalını çeker, yakasına yapı(ır, çe(itli nesnelerle döver, bıçak çeker; okla, kürekle ve ba(ka araçlarla birbirini öldürürdü.” Peirce, a.g.e., s. 407. Given ise, 13. yüzyıl İngiltere’si üzerinde yaptığı çalı!masında katillerin % 90’ının erkek olduğunu belirtmek+ tedir. J.B. Given, Society and Homicide in Thirtheenth Century England, Stanford, California, Stan+ ford University Press, 1977’den aktaran Michaud, a.g.e., s. 40.

(5)

mü!tür7. Maktulün tüccar olduğu dü!ünülen bir diğer olayda; Mi!han

Köyünden eyh Ramazan bin eyh Musa ve eyh Ali adlı köylüler, Kay+ seri sakinlerinden olan +muhtemelen tüccar+ Salih Ağa’nın olayın olduğu tarihten iki gün önce cuma günü köye gelip kaldığını, Cumartesi sabahı ise öldürülmü! olarak bulunduğunu, cinayeti muhtemelen ortadan kaybo+ lan Salih Ağa’nın hizmetkârının i!lediğini ileri sürmü!lerdir8. Görüleceği

üzere maktul “ağa” lakabıyla anılmakta ve yanında bir hizmetkâr bulun+ maktadır.

Kayıtlar incelendiğinde cinayet vakalarının toplumun her kesiminde vuku bulduğu görülmektedir. Örneğin bir kayıtta cinayet olayı konar+ göçer taifesi arasında olmu!tur ki Mardin coğrafyası konar+göçer a!iretle+ rin geçi! güzergâhında yer almaktadır. Aynı bölgeye yerle!mi! olan a!iret+ ler arasında meydana gelen bu olay tam olarak aydınlatılamamı!tır9. Bazı

kayıtlardan Mardin’de ya!ayan a!iret mensuplarının olaylarda yer aldığı anla!ılmaktadır ki bu durum bölgenin sosyal yapısına uygun dü!mektedir. Mardin’de gayrimüslimler dı!ında ya!ayan Türk, Kürt ve Arap halkının büyük çoğunluğu a!iret yapısı içerisinde ya!amlarını sürdüren kabile ve cemaatlerden olu!maktaydı10. Burada ya!ayan a!iretler arasında zaman

7 Danyal Tekdal, 208 Numaralı Mardin er’iye Sicili (Metin Transkripsiyonu ve Değerlendirme), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamı! Yüksek Lisans Tezi), Diyarbakır 2009, s. 124.

8 Mardin er’iyye Sicili (Bundan sonra M S), 255, s. 24, (H. 26 Muharrem 1262/M. 24 Ocak 1846). 255 Numaralı Mardin er’iyye Sicilindeki belgeler numaralandığı için Arap rakamları ile numaralandırıldığı sayfalar verilecektir.

9 Mahkemeye ba!vuran Ali bin Kenan on ay önce maiyetlerinde bulunanlar ile birlikte kimsenin mülkü olmayan çöl yakınlarındaki Hacı Nasır denilen yerde çadırlarını kurduklarını, gece vakti yakındaki çadırlarda kalan Hamid ve Naso’nun babası Kenan’ın üzerine hücum ettiklerini, Hamid’in elinde külünk (bir çe!it ta!çı kazması), Naso’nun elinde ise ba!ı top !eklinde bir ağaç olduğunu ve babası Kenan’ı ba!ından yaraladıklarını ve iki saat kadar sonra babasının öldüğünü ifade ederek olayın soru!turulmasını talep etmi! sanıklar ise cevaplarında maktul Kenan’ın çadırı ile kendi çadırları arasında ba!ka a!iretlere ait yirmi kadar çadırın olduğunu ak!am vakti çadırlarında otururlarken dı!arıdan sesler duyduklarını, çıktıklarında iki a!iretin birbirleriyle bir kuzunun öldürülmesi meselesi nedeniyle kavgaya tutu!mu! olduklarını ve maktul Kenan’ın da yaralı vaziyette yerde yatmakta olduğunu gördüklerini, kendilerinin olayla hiçbir ilgilerinin olmadığını ve kendilerine iftira atıldığını ifade etmi!lerdir. M S, 237, s. 223 (Tarihsiz).

10 Suavi Aydın+Kudret Emiroğlu+ Oktay Özel+Süha Ünsal, Mardin A(iret Cemaat Devlet, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 2001, s. 150.

(6)

zaman çatı!malar ve gerilimler ya!anmaktaydı. Bu durum devlet merkezi tarafından dikkatle takip edilmekte ve bölgede görev yapan görevlilerden bu olayları önlemeleri ve a!iretlerin iskân edilmeleri istenmekteydi11. Ci+

nayet neticesinde üzerinde uzla!ılan diyet bedelindeki anla!mazlık nedeni ile mahkemeye intikal eden bir diğer davada ise öldürülen ki!i çingene taifesindendir12.

Cinayet olaylarının tutulduğu kayıtlarda katil ve maktullerin ya!ları veya fiziki özellikleri hakkında bilgi verilmemekle birlikte13 onların hangi

dine mensup oldukları kaydedilmektedir. Bilindiği üzere Mardin, Müslim ve gayrimüslimlerin yoğun olarak ya!adıkları bir coğrafyadır. er’iyye sicilleri incelendiğinde gayrimüslimlerin de her türlü anla!mazlıklarında kadı mahkemelerini kullandıkları anla!ılmaktadır. Bu durum Osmanlı Devleti’nin sadece Müslüman değil, gayrimüslim tebaası hakkında da bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Mülk alım+satımı, ni!an, nikâh, bo+ !anma, vasilik, miras, tereke, hırsızlık, gasp, tecavüz, yaralama ve benzeri her türlü hukuki problemlerde olduğu gibi gayrimüslimler de Müslüman+ lar gibi mahkemeye ba!vurmu!lardır. İncelememize konu olan 43 dava+ dan 7’sinde gayrimüslimlerin olayların tarafları ya da taraflardan birisi olduklarını görmekteyiz. Bu davalardan üçünde olay tamamen gayrimüs+ limler arasında geçerken, birinde katil, diğer üçünde ise maktul gayrimüs+ limdir. Gayrimüslimler arasında geçen olayların ilkine konu olan cinayet Süryaniler arasında zuhur etmi!tir. Benabil Köyü sakinlerinden Abo ve+ ledi İso’nun vârisleri yine aynı köyden Mosi veledi Yosıf ve Nami veledi Bıro’dan !ikâyetçi olmu!lar ve Abo’nun bahçesine giderken haksız yere Nami’nin bahçesinden geçtiğini, bunun üzerine Nami’nin Abo’yu ikaz ettiğini ancak Abo’nun yine aynı !ekilde davranması üzerine aralarında

11 Mehmet Ya!ar Erta!, “Tanzimat Döneminde Mardin ve Çevresinde Devlet A!iret İli!kileri”, Makalelerle Mardin I, İstanbul 2007, ss. 498+503

12 Çingene taifesinden katl olunan Halil bin Kara Halil’in yeğeni Osman, Mikail isimli ki!inin kılıç ile amcasını öldürdüğünü, kendisinden diyetini talep ettiklerinde aracı olan Re+ sul’ün diyetin ödenmesi için kefil olmasına rağmen sözünde durmadığını beyan etmi!, ancak mahkeme Osman’ın iddiasını kabul etmeyerek onu davadan men etmi!tir. M S, 255, s. 21, (H. 1153/M. 1740).

13 Her ne kadar cinayeti i!leyen veya cinayete kurban gidenlerin ya!ları ile ilgili bir bil+ giye sahip olamasak da ilerleyen bölümde üzerinde ayrıntılı bir !ekilde durulacak olan bir cinayet kaydından küçük bir kız çocuğunun cinayete kurban gittiğini anlamaktayız.

(7)

tartı!ma çıktığını, tartı!ma esnasında Nami’nin asa ile, Mosi’nin ise siyah kabzalı hançer ile Abo’nun üzerine hücum ettiklerini ve onu boğazı ile ba!ından yaraladıklarını ve bu yaradan dolayı Abo’nun orada öldüğünü ve kısas cezası talep ettiklerini belirtmi!lerdir. Nami ve Mosi suçlamayı reddetmi!ler ancak arabulucuların sayesinde on bin dirhem gümü!ü diyet olarak ödemeye razı olmu!lar yani bir nevi suçlamayı kabul etmi!lerdir14.

Gayrimüslimler arasında geçen ikinci olay ise Yahudi cemaatine mensup ki!iler arasında gerçekle!mi!tir. Zaho kasabasından Nahum veledi Ne+ sih’in yakınları Harun bin alom’dan davacı olduklarını, Nahum’un evi+ nin önünde Harun ile Nahum’un tartı!tıklarını, tartı!ma sırasında Ha+ run’un yanlarında bulunan Abdulfettah bin Abdullah’ın belinde bulunan siyah kabzalı hançerini alarak sol koltuğu altından ve sağ arka göğsü al+ tından vurduğunu ve bu yaranın tesiri ile Nahum’un yedi gün sonra öl+ düğünü iddia etmi!ler ve kısas istemi!lerdir. Harun ise iddiaları inkâr etmi! fakat Nahum’un yakınlarının Mo!e ve Dahor adlı ki!ileri !ahit gös+ termeleri üzerine kısas hükmünün uygulanmasına karar verilmi!tir15. Bu

davada merak uyandıran bazı noktalar olduğu muhakkaktır. Burada dik+ kati çeken husus Nahum’un yakınlarının olayın bizatihi !ahidi olan Abdulfettah bin Abdullah’ı değil de muhtemelen kendi cemaatlerinden olan iki ki!iyi !ahit göstermeleridir. Cinayet aletinin sahibi ve cinayete en yakından tanık olan Abdülfettah’ın !ahit gösterilmemesi üzerinde durul+ ması gereken bir durumdur. Acaba Abdülfettah !ahitlik yapmak isteme+ mi! olabilir mi? veya onu !ahitlikten alıkoyan ne olmu!tur? Bu soruların cevaplarını bilemiyoruz. Tarafları gayrimüslim olan üçüncü olayda ise bir grup zimminin Ebelhad veledi İlo adlı zimmiyi havuzda boğarak öldür+ dükleri iddiasıdır16.

Müslimler ile gayrimüslimler arasında vuku bulan olaylardan ilki Gölli köyü sakinlerinden olan İ!ua bin David’in yolunu kesen Mir Mehmed Kürtlerinden iki ki!inin İ!ua’nın merkeplerini çalmak istemesi

14 M S, 235, s. 98, b. 156, (H. 15 Cemaziyelevvel 1276/M. 10 Aralık 1859). 15 M S, 235, s. 57+58, b. 114, (H. 15 Zilkade 1275/M. 16 Haziran 1859). 16 M S, 203, s. 59, b. 98, (H. Evahir+i Rebiülevvel 1154/Mayıs 1741).

(8)

ve buna direnen İ!ua’nın kılıç ile öldürülmesi olayıdır17. İkinci olay ise

Mardin İhtisabhane Emini olan Osman Ağa’nın kölesi olan ahin’in, evlerine girmek istemesi üzerine kar!ı koymaya çalı!an Abdi!ua veledi Kıs Yosef’i bıçak ile yaralaması ve bu yaradan dolayı bir saat kadar sonra Abdi!ua’nın öldüğü olaydır. Davacılar ahin’den !ikâyetçi olmu!lar; an+ cak ahin iddiayı reddetmi! ve davacılar !ahit gösteremediği için dava dü!mü!tür18. Belgeden ahin’in bir ba!kasının evine ne amaçla girdiği

anla!ılmamaktadır ve özellikle ahin’in kendi vasfı ile değil de Mardin’in ileri gelenlerinden birinin kölesi olarak kaydedilmesi akla ahin’in kayı+ rılmı! olabileceği ihtimalini de getirmektedir. Üçüncü olay ise oğlu İstefan’ın kafasına ta! vurularak öldürüldüğünü ileri süren İsa bin Hanna adlı gayrimüslimin mahkemeden olayın soru!turulmasını istemesidir. Olayı soru!turmakla görevlendirilen Asesba!ı Hasan olay yerine varmı! ve İstefan’ın kafasındaki yaradan dolayı ölmü! olduğunu görüp kayda geçirmi!tir19. Anla!ılabileceği gibi bu olayda katil belli değildir. Gayrimüs+

limlerin tarafı oldukları bir diğer vaka ise yukarıdaki olayın tersine bir gayrimüslimin Müslüman’ı öldürmesi olayıdır. Olay Midyat kazasının Zernoka Köyü yakınlarında gerçekle!mi!tir. Dervi! bin Mustafa izinsiz bağlarına girmesinden dolayı abo veledi Mirad’ı uyarmı! ve bağdan kovmu! ancak abo veledi Mirad, Dervi! eve giderken yoluna çıkıp kur+ !unla onu öldürmü!tür. Fakat mahkemede iddiaları reddeden abo ara+ bulucuların girmesi ile be! bin kuru! diyet vermeyi kabul etmi!tir20.

Görüleceği üzere gayrimüslimlerin tarafı oldukları cinayet davaların+ da neden, din veya mezhep farkı değil bahçeye veya eve izinsiz girme, hırsızlık, tartı!ma gibi günlük hayatta rastlanılabilen olaylardır.

Cinayet Mekânları

Osmanlı dönemi Mardin !ehrinde meydana gelen cinayet vakaları+ nın kayıtları tutulurken hemen hemen her kayıtta cinayetin i!lendiği yer

17 Ramazan Günay, 259 Numaralı Hicri 1006 1008 (Miladi 1598 1600) Tarihli Mardin

er’iyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamı! Yüksek Lisans Tezi), Diyarbakır 2002, s. 62.

18 M S, 248, s. 10, b. 46, (6 evval 1100/26 Mayıs 1689). 19 M S, 255, s. 34, (9 Rebiülevvel 996/7 ubat 1588).

(9)

belirtilmi!tir. Bu bilgiler ı!ığında cinayet vakalarından 39 tanesinin kırsal kesimde yani köylerde, 4 tanesinin de !ehir merkezinde meydana geldiği görülmektedir. Bu durum nüfusun kır ve kent dağılımı ile yakından alaka+ lıdır. Çalı!mamıza konu olan dönemde Mardin Sancağında kır nüfusu kent nüfusuna göre daha fazladır. Nüfusun daha yoğun olduğu bölgelerde cinayet vakalarının daha sık görülmesi olağan kabul edilebilir.

ehirde i!lenen cinayetlerin dağılımına baktığımızda dört farklı ma+ halle kar!ımıza çıkmaktadır. Gölasiye Mahallesinde ahin bin Abdullah, Abdi!ua veledi Kıs Yosef’i21; Bimaristan Mahallesinde Mehmed bin

Çukadar Ahmed, Abdülkadir bin eyhmus’u22; ehidiye Mahallesinde

Abdülhamid bin Ahmed, Halil bin İbrahim’i23 ve Sevindik Mahallesinde

kimliği tespit edilemeyen biri(leri) İstefan adlı zimmiyi öldürmü!lerdir. Geriye kalan cinayet olaylarının Mardin merkez ve kazalarına bağlı köylerde meydana geldiği görülmektedir. Bu köyler arasında üç cinayet olayı ile Zuk+ı Ebu’l+Ûla köyü öne çıkmaktadır. Onu iki cinayet olayı ile Gurs Köyü ile Deyrik+i Me!ki köyleri izlemektedir. Bazen köylerin yakı+ nında bulunan ve özel isim ta!ıyan mahallerin isimleri de zikredilmekte+ dir. Bunun yanı sıra köy içerisinde olayın bağda, bahçede, tarlada veya evde mi gerçekle!tiği kaydedilmektedir.

Cinayet Aletleri

Cinayet olaylarında üzerinde durulan en önemli noktalardan birisi suç aletleridir. Cinayetlerde kullanılan suç aletleri yaralayıcı, kesici, darp edici, yakıcı, boğucu, hareket kabiliyetini kısıtlayıcı aletler olabileceği gibi ki!inin ölümüne yol açabilecek davranı!larda +ki!iyi yakıcı bir maddeye (ate!, asit ve benzeri) atmak, a!ırı soğuğa maruz bırakmak, bir !ekilde havasız bırakmak (suya atmak, bir alet veya el ile boğmak ve benzeri); yüksek bir yerden itmek, zehirli bir madde yedirmek veya içirmek ve sair gibi+ bulunmak !eklinde de olabilir.

21 M S, 248, s. 10, b. 46, (6 evval 1100/26 Mayıs 1689).

22 M S, 237, s. 277. (22 Rebiülahir 1169/25 Ocak 1756). 237 numaralı Mardin er’iyye Sicilinde belgeler numaralandırılmadığı için sicilin orijinalinde bulunan Arap rakamlarına göre numaralandırılmı! sayfa numaraları verilecektir.

(10)

İncelememize konu olan cinayet olaylarında genellikle bir veya bir+ den fazla suç aletinin kullanıldığını görmekle birlikte yukarıda ifade edilen ikinci duruma örnek olabilecek bir olay da bulunmaktadır. Kalatü’l+ Merra köyünden Tedarik ve oğlu İlo yine aynı köy sakinlerinden köy Kethüdası Hanna veledi İso, Abdo veledi Sadıka, Kıs Davud veledi Netros, Nami veledi amon ve İlyas veledi Aslan’dan !ikayetçi olmu!lar ve iki gün önce küçük karde!leri Ebelhad veledi İlo’nun köyün kuzeyinde havuza dü!üp boğulduğunu ve olayın soru!turulmasını istemi!lerdir24.

Geriye kalan kırk iki olaydan yedisinde herhangi bir cinayet aletinden bahsedilmemektedir. Bu kayıtlarda hangi nedenle cinayet aletlerine yer verilmediği bilinmemekle birlikte bazen “âlet+i harb” veya “âlât+ı câriha (yaralayıcı aletler)” gibi genel ibareler kullanılmı!, özelde bu aletlerin ne+ ler oldukları belirtilmemi!tir. Suça karı!anların sayısı ile kullanılan cinayet aletlerinin sayısı arasında doğru orantı vardır. Tüm davalarda maktuller tek ki!i iken katillerin birden fazla olduğu örneklere de sıklıkla rastlamak+ tayız. Hâl böyle olunca da olaya karı!anların kullandıkları suç aletleri aynı olabileceği gibi çe!itlilik de göstermektedir. Organize bir suç olduğu görülen bir davada üç farklı suç aleti; kılıç, asa ve ta! kullanılmı!tır. İki suç aleti kullanılan olay sayısı ise be!tir. Bunlardan birinde ta! ve ok, birinde kılıç ve hançer, birinde hançer ve ip, birinde külünk (ta!çı kazması) ve sopa, sonuncusunda ise asa ve siyah kabzalı hançer birlikte kullanılmı!tır. Geriye kalan 29 olayda birbirinden farklı ve tek bir alet kullanılmı!tır. Bu aletleri ve kullanılma sıklıklarını !u !ekilde gösterebiliriz:

Kılıç 8 Bıçak 1

Kur!un 7 Zincir 1

Hançer 6 İp 1

Ta! 5 Külünk 1

Asa 2 Sopa 1

Mızrak 2 Harb Aleti 1

Ok 2 Âlat+ı Câriha 1

Ağaç 1

(11)

Tablodan da anla!ılabileceği gibi cinayetlerde kullanılan suç aletleri genellikle ki!ilerin üzerlerinde ta!ıyabilecekleri ve kolayca ula!abilecekleri ve daha çok savunma amaçlı kullanılan aletlerdir. Ki!iler +eğer önceden planlanmı! bir !ekilde değil ise+ genellikle o anda ku!aklarında ta!ıdıkları hançerlerini veya bıçaklarını, ellerindeki asalarını veya o an ellerine ge+ çirdikleri ta!, sopa, kazma, ağaç parçası gibi aletleri kullanmı!lardır. XVI ila XVIII. yüzyıla ait sicillerde yer alan cinayetlerde daha çok kılıç ve hançer kullanıldığı görülürken, ate!li silahların kullanılmaya ba!ladığı XIX. yüzyıla ait sicillerdeki cinayetlerde tabanca ve tüfeğin daha fazla kullanıldığı görülmektedir.

Cinayet Nedenleri

Bir insanın diğer bir insanın canına kast etmesine yol açan nedenler çok farklı olabilir. Bazı olaylarda doğrudan öldürme kastı ile hareket edi+ lirken, bazılarında kastın a!ılması !eklinde de tezahür edebilir. Her ne sebeple olursa olsun cinayet vuku bulmu!, mahkemeye intikal etmi! ve en az bir maktul var ise belgelerden olayın nedenini öğrenebiliyoruz. Os+ manlı dönemi Mardin’inde i!lenmi! olan cinayetlere bakıldığında çok farklı sebeplerle cinayetlerin gerçekle!tiği görülmektedir. Kırsal kesimde daha yaygın olarak görülen cinayet olaylarında genellikle arazi anla!maz+ lığı, sınır ihlalleri, su meselesi ve benzeri nedenler görülürken genelde ise hırsızlık, haneye tecavüz ve nefs+i müdafaa, namus, kıskançlık, kin ve öfke etkili olmaktadır. Tüm bu nedenlerin birer küçük örneği olması açısından çe!itli zamanlarda meydana gelmi! ve mahkemeye yansımı! cinayet vaka+ larının birkaçına bakmak faydalı olacaktır.

Ayrıntılı olarak üzerinde duracağımız ilk cinayet olayı günümüzün en büyük problemlerinden birisi olarak görülen töre cinayetlerinin bir örne+ ğidir. Namus duygusu toplumların ve bireylerin kutsal saydıkları değerler bütünüdür. Bu duygunun zedelenmesi veya yitirilmesi çoğu zaman sosyal ve psikolojik bir travma olu!turmakta ve bireyler bundan sorumlu gör+ dükleri ki!i veya ki!ilere zarar verme yolunu seçmektedirler. Genellikle namus algısı kadına yüklenen bir sorumluluk olarak görülmektedir. Ör+ nek davamızda da namus cinayetine kurban gitmi! bir kadın olayın ba!+ rolünde yer almaktadır.

(12)

Olay Mardin’in Aynberud köyünde meydana gelmi! ve olayın soru!+ turulması için Çukadar Hacı Mustafa Ağa görevlendirilmi!tir. Bu olayı diğer incelediğimiz olaylardan ayıran bir yön var ki o da olayın gerçek+ le!me nedeninin nasıl doğal kar!ılandığının bir göstergesi gibidir. Katiller bir !ikâyet neticesinde mahkeme huzuruna çıkarılmamı!lar ve adeta dava bir “kamu davası” !eklinde görülmü!tür. Cinayetle itham edilen Süley+ man ve Seyithan bin Tayo adlı karde!ler diğer olaylardaki katil veya katil+ lerin birçoğu gibi olayın inkârı yoluna gitmemi!ler ve hatta olayı tüm ayrıntılarıyla anlatarak suçlamayı olağan bir !ekilde kabullenmi!lerdir. Süleyman ve Seyithan olaydan altı ay kadar önce amcalarının oğulları Alihan bin Mehmed ve Receb’in aynı köy sakinlerinden Ali bin Kelo’yu, dayısı Küçük bin Bero’nun (?) yardımıyla kız karde!leri olan Divan binti Tayo ile zina ederken görüp kendilerine haber verdiklerini, bu durumu duyduklarında bunu gururlarına yediremediklerini ve bu utançtan kur+ tulmak için olayı duydukları gece kız karde!leri Divan’ı, Ali’nin evinin önüne ip ile astıklarını ve hançer ile vücudunun iki yerinden yaraladıkla+ rını itiraf etmi!lerdir25. Görüleceği gibi önümüzde alı!ılagelmi! bir namus

cinayeti vardır. Süleyman ve Seyithan’ın ibret+i âlem için Divan’ı, suça ortak gördükleri Ali’nin evinin önüne asmaları oldukça ilginçtir. Daha ilginci, bir tesadüf eseri midir bilinmez ancak hançer ile Divan’ın sağ ve sol memelerinden yaralanması da kendi içerisinde bir anlam ta!ıyor olabi+ lir. Süleyman ve Seyithan’ın olayın taraflarından olan Ali’ye bilebildiği+ miz kadarıyla bir zarar vermemi! olmaları namus konusunda cinsiyet ayrımcılığının en bariz örneğidir.

İnceleyeceğimiz ikinci cinayet olayı da yine Aynberud köyünde vuku bulmu!tur. Bir ay kadar önce hançer yarası alarak öldürülen Mehmed bin Abdullah’ın mirası beytülmal’a intikal ettiğinden köy halkı Mardin Voyvodası Rüstem Ağa’nın huzurunda Kasım bin Abdal’ın Mehmed’in e!ini almak arzusuyla hançer ile arkasından vurarak onu öldürdüğünü ifade etmi!lerdir26. Bu olayda da üzerinde durulacak bazı noktalar vardır.

Her !eyden önce olayın birinci derecede faili olan Kasım bin Abdal mah+ kemede hazır bulunmamı!tır. Hâlbuki kural olarak ki!iye yönelik bir suç isnadı olduğunda o ki!iye söz hakkı verilerek olayı anlatması istenmekte+

25 M S, 251, s. 22, b. 170, (H. Evahir+i Zilkade 1127/M. Kasım 1715). 26 M S, 248, s. 156, b. 610, (H. 20 Rebiulahir 1159/12 Mayıs 1746).

(13)

dir. Kasım’ın neden orada olmadığına dair belgede bir bilgi yoktur. Dik+ kati çeken bir diğer husus da davanın maktul Mehmed’in zevcesinin iste+ ğiyle açılmamı! olmasıdır. Acaba neden kocası öldürülen bir kadın mah+ kemeye !ikâyette bulunmamı!tır? Yoksa Kasım ve Mehmed’in e!i dava görüldüğü esnada orada değiller miydi? Biraz daha derine inmek gerekir+ se vârisi olmadığından Mehmed’in veraseti beytülmal’a kaldığına göre Mehmed çocuk sahibi de değildir. Kocası Mehmet’ten bir çocuğu bu+ lunmadığı anla!ılan kadının bu olayda bir rolü olup olmadığını da bilemi+ yoruz. İ!in bir diğer boyutuna gelince; Osmanlı hukukuna göre bir cina+ yet olayında maktulün vârisi yok ise suba!ı cesedin bulunduğu yöre halkı+ nı sorumlu tutabilir ve onlardan katilin bulunmasını talep edebilirdi27. Bu

olayda da Kasım mahkemede bulunmadığından ve yöre halkı suçlu bu+ lunmadığı takdirde sorumluluğun kendilerine kalacağı dü!üncesiyle böyle bir zanda bulunmu! olabilirler.

Üçüncü cinayet Hanefi fıkıhçılarının “!ibhü’l+amd”28 yani kastın

a!ılması dedikleri !ekilde gerçekle!mi! bir olaydır. Tuffahiye köyü sakinle+ rinden Seyyid Halid bin Hacı Hasan mahkemede karde!i Ha!im’den !ikâyetçi olarak iki gün önce Ha!im’in karısı Sariye’ye kılıç parçasıyla vurur iken kılıcın hata ile Sariye’nin kucağındaki kızı Fatma’ya geldiğini ve Fatma’nın bu yara neticesinde vefat ettiğini ifade etmi! ve dem+i diyet olarak be! bin dirhem altı yüz kuru!a anla!tıklarını ifade etmi! ve duru+ mun bu !ekilde kaydedilmesini talep etmi!tir29. Görüleceği üzere bu olay+

da maktul küçük bir kız çocuğudur ve babasının ifadesine göre amcası tarafından hata ile öldürülmü!tür. Fakat ifadedeki bir ayrıntı dikkat çeki+ cidir ki, Ha!im aslında yengesi Sariye’yi öldürmek istemi!tir. Ha!im’in bunu neden yaptığına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Halid belki de karde!i olması dolayısıyla Ha!im’in +Sariye’yi öldürmek istemesi+ ni görmezden gelerek+ Fatma’yı öldürmesinin hata ile gerçekle!tiğini söy+ lemi! ve kısas talep etmeyerek belli bir diyet üzerine anla!ma yoluna git+ mi!tir.

27 Ya!ar Yücel+Selami Pulaha, I. Selim Kânunnâmesi, TTK, Ankara 1995, s. 33.

28 Co!kun ÜÇOK, “Osmanlı Kanunnamelerinde İslâm Hukukuna Aykırı Hükümler”,

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.III (1946), s. 367–383.

(14)

Bu bölümün ba! kısmında cinayetlerin i!lenme nedenleri olarak arazi anla!mazlıkları, sınır ihlalleri, hırsızlık, haneye tecavüz ve benzeri neden+ ler sayılmı!tır. Son olarak inceleyeceğimiz olayın nedeninin somut bir temele dayanmaması ve aynı zamanda birden fazla ki!inin bir araya gele+ rek i!tiraken bu fiili gerçekle!tirmeleri açısından farklılık arz etmektedir. Deyrik+i Me!ki köyünden Süleyman bin emdin mahkemede aynı köy sakinlerinden Ahmed bin Hasan ve karde!i Süleyman ve Molla Veli bin Suyuti(?), Mehmed bin Yusuf, Lato bin Haydar, Mehmed bin Kalo, Sü+ leyman bin Mustafa, Halife bin Nebi, Mehmed bin Gaybo, Molla Mehmed bin İlyas, Molla Ramazan bin Yusuf, ……bin Bahaddin, Os+ man bin Serhan, Bozoz(?) bin Osman, Mahmud bin Hüseyin ve Ali bin Urfat olmak üzere on sekiz ki!inin, babası Resul bin Bünyad, bahçesinde sulama yaparken üzerine sebepsiz yere hücum ettiklerini, babasının ba!ı+ nın üç yerinden ve sol kolunun bir yerinden, sağ elinin bir yerinden, sol ayağının altından, sol bo! böğründen ve arkasından üç yerden kılıç ile ve yine arkasından üç yerden hançer ile yaralandığını ve bu ki!ilere sual olunmasını talep etmi!tir. Bunun üzerine Mardin Voyvodası Halil Ağa olayı tefti! için müba!ir olarak Kara Ali Bölükba!ı’yı görevlendirmi!, Ka+ ra Ali Bölükba!ı köye gittiğinde Resul’ü evinde ölü olarak bulmu!tur. Olayın buraya kadar olan kısmı olağan bir seyir izlemektedir. Garip olan taraf Resul’ün katillerinin olayın nedeni ile ilgili verdikleri cevaptır. Zanlı+ lar suçlamayı kabul etmi!ler ve neden olarak Resul’ün tavırlarından ve yaptıklarından razı olmadıklarını ve cümlesinin ittifakla onu katlettiklerini itiraf etmi!lerdir30. Anla!ılacağı gibi bir grup köylü Resul’ün davranı!la+

rından rahatsız olduklarını ve bu nedenle onu öldürdüklerini söylemi!tir. Resul’ün köylüleri bu derecede rahatsız edecek ne türden bir davranı! sergilediği bilinmemektedir. Fakat yaptığı davranı! o derecede sinirlerini bozmu! ve tepkilerini çekmi! olmalı ki vücudunun birçok yerinden yara+ lanarak öldürülmü!tür.

Sonuç

Bu çalı!mada XVI. yüzyıl ile XIX. yüzyıl arasındaki dönemde Mar+ din Kadı mahkemesince tutulmu! olan !er’iyye sicillerinden sondaj meto+

(15)

duyla on üç tanesi seçilmi! ve bu on üç defter içerisinde yer alan 43 cina+ yet vakası incelenmi!tir. Osmanlı mahkemelerinin cinayet vakalarını kay+ detme tarzının Mardin’de de deği!im göstermeden uygulandığını gör+ mekteyiz. Vaka eğer !ehir merkezinde ise kadı, daha uzak bir yerde ise bir naip görevlendirilmektedir. Olayın mahkemeye intikali maktul veya maktullerin vârislerinin !ikâyeti ile olabileceği gibi kamu davası !eklinde de olabiliyordu. Mahkemede genellikle varsa maktullerin yakınları ve üzerine suç isnat edilen ki!i veya ki!iler yer almaktadır. Öncelik suç isna+ dında bulunanlara verilmekte ve o ki!iler olayın ne kadar zaman önce olduğundan ba!layarak nerede, nasıl olduğunu anlatmakta veya suçladık+ ları ki!i veya ki!ileri zikrederek olayın kendilerinden sorulmasını ya da olayın kayda geçirilmesini istemekte, zanlı durumunda bulunanlar ise ya olayı kabul yahut inkâr etmektedirler.

İncelememize konu olan Mardin !ehrinde vuku bulan cinayet dava+ larında bazı noktalar dikkati çekmektedir. Örneğin cinayet olaylarının kadınlara nazaran büyük oranda erkekler arasında cereyan ettiği görül+ mektedir. Bir diğer dikkat çekici nokta olayların çok yoğun olarak kırsal kesimde meydana gelmi! olmasıdır. ehir ile kırsal kesim arasındaki ya+ !am farkı göz önünde bulundurulursa bu durum olağan kar!ılanabilir. Planlı veya anlık bir !ekilde gerçekle!en cinayet olaylarında kullanılan suç aletlerinin farklılık arz ettiği de görülmü!tür. İnsanlar, böyle bir durumla kar!ıla!tıklarında üzerlerinde ta!ıdıkları veya en hızlı !ekilde ula!abilecek+ leri aletleri tercih etmi!lerdir. Her cinayetin bir nedeni vardır noktasından hareketle cinayet vakalarının nedenlerinde farklılıklar olduğu görülmü!+ tür. En yaygın neden sınır ihlalleri ile haneye tecavüz kar!ısında nefs+i müdafaadır. Bu nedenlerin dı!ında hırsızlık, gasp, arazi anla!mazlığı, namus, kavgalar, hâl ve tavırlardan rahatsızlık gibi nedenler de sayılabilir.

İnsanlardaki !iddet duygusunun en üst düzeyde yansıması olarak ka+ bul edilebilecek cinayet olayı aslında nedenleri itibariyle geçmi!te de gü+ nümüzde de benzer !ekilde cereyan etmektedir. Katil veya maktullerin profilleri ve kullanılan suç aletleri –az çok deği!se de+ göz önüne alındı+ ğında ilk insanlardan bu yana devam eden bir olgu ile kar!ıla!ılmaktadır.

(16)

KAYNAKÇA

Mardin er’iyye Sicilleri 259, 251, 237, 203, 255, 248, 235, 201, 193, 208, 183, 195, 238, 242.

Aydın, Suavi+Emiroğlu Kudret+Özel Oktay+ Ünsal Süha, Mardin A(iret

Cemaat Devlet, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 2001.

Bingöl, Sedat, “Osmanlı Devletinde Tanzimat’tan Sonra Kriminal Kim+ lik Tespit Yöntemlerine Dair Notlar ve Belgeler”, Belleten, c. LXXV, sy. 274, Aralık 2011.

Erta!, Mehmet Ya!ar, “Tanzimat Döneminde Mardin ve Çevresinde Devlet+A!iret İli!kileri”, Makalelerle Mardin I, (Haz. İbrahim Özco!ar), İstanbul 2007.

Günay, Ramazan, 259 Numaralı Hicri 1006 1008 (Miladi 1598 1600) Ta rihli Mardin er’iyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, Dicle Üni+ versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamı! Yüksek Lisans Tezi), Diyarbakır 2002.

Michaud, Yves, iddet, (çev. Cem Muhtaroğlu), İleti!im Yayınları, İstan+ bul 1991.

Peirce, Leslie, Ahlak Oyunları 1540 1541 Osmanlı’da Ayntab Mahkemesi ve

Toplumsal Cinsiyet, (çev. Ülkün Tansel), Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

İstanbul 2005.

Tekdal, Danyal, 208 Numaralı Mardin er’iye Sicili (Metin Transkripsiyonu ve

Değerlendirme), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayın+

lanmamı! Yüksek Lisans Tezi), Diyarbakır 2009.

Üçok, Co!kun, “Osmanlı Kanunnamelerinde İslâm Hukukuna Aykırı Hükümler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.III (1946). Yücel, Ya!ar – Pulaha, Selami, I. Selim Kânunnâmesi, TTK, Ankara 1995.

Referanslar

Benzer Belgeler

Batı Karadeniz bölgesinde yapılan epidemiyolojik bir çalışmada ise (12), en sık semptom olarak %98.0 oranında poliüri görüldüğü, tanı öncesi semptom süresinin 6.6 ±

Sermaye piyasasında meslek kurallarının salt ahlak kuralı olarak nitelendi- rilemeyeceği, bunların pozitif hukuk kuralı olduğu ve bunların hukuki ve cezai yaptırımlarının

Yahya Kemali Beyatlı ile ilgili değerli Çalışmalara imza atan Sermet Sami Uysal'a göre, ünlü şair aşkı yücelten şiirlerini Melek hanım (elindeki resim) için

m allarının araştırılm ası i- çin bu ülkeye heyet gönde­ rilmesi tartışıldı, daha ön­ ce reddedilen, bu ülkeye heyet gönderilmesiyle ilgi­ li önerinin

輪椅網球發展至今已 30 幾年,國際組織 International Tennis Federation 擁有 68 個輪椅網球會員國,贊助的國際排名實每年超過

A multicentre, randomised clinical control trial comparing the retropubic (RP) approach versus the transobturator approach (TO) for tension-free, suburethral sling treatment

In this case, erythema multiforme (EM)-like lesions were predominant and pustules that were concordant with acute generalized exanthematous pustulosis were thought to