• Sonuç bulunamadı

Osmanlı İlmiyye Bürokrasisinde Şeyhülislâmlığın Değişen Rolü ve Mülâzemet Sistemi (XVI.-XVIII. Yüzyıllar)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı İlmiyye Bürokrasisinde Şeyhülislâmlığın Değişen Rolü ve Mülâzemet Sistemi (XVI.-XVIII. Yüzyıllar)"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OSMANLI ~LM~YYE BÜROKRAS~S~NDE

~EYHÜL~SLAMLI~IN DE~I~EN ROLÜ VE MÜL AZEMET

SISTEMI (XVI.-XVIII. YÜZYILLAR)

YASEMIN BEYAZIT* Giri~~

Osmanl~~ toplumu genel hatlanyla, padi~ah ad~na yetki kullanabi-len askeriler ile vergi ödemekle yükümlü rey â zümrelerinden olu~mu~tu. Askeri s~n~f ise seyfiye, ilmiyye ve kalemiyye zümrelerine ayr~lm~~t~. Seyfi-ye, askeri ve idari alanda; kalemiySeyfi-ye, bürokratik örg-iitte, ilmiyye ise kazâ, tedris, iftâ ve dini hizmetlerde istihdam edilen insan gücünü olu~turmakta idi. Askerilerin vergi muafiyetine sahip olmalar~~ onlara büyük bir ayr~cal~k kazand~rm~~, reâyâdan bir kimse "askeriler" aras~na kat~lmak istedi~inde en eri~ilebilir yol olarak ilmiyye zümresi görülmü~tü. Reâyâ medrese e~itimi alma ko~uluyla ilmiyye zümresine girebilirdi. ~lmiyye silkine giri~i kontrol ve denetimi alt~nda bulunduran ilmiyye bürokrasisinin önemli bir unsu-ru ise müldzemet sistemi idi. Bu makale, esas olarak XVI.-XVIII. yüzy~llarda mülâzemet sistemi üzerinde ~eyhülislâml~~~n de~i~en rolünü aç~klamay~~ he-deflemektedir.

~.Hakk~~ Uzunçar~~l~'mn Osmanl~~ Devleti'nin ~lmiyye Te~kilat~~ adl~~ eseri, Os-manl~~ ilmiyye te~kilat~~ ve bürokrasisi konusunda yaz~lm~~~ en kapsaml~~ çal~~ma olma özelli~ini hâlâ ta~~maktad~r'. Eser anlat~lar~mn yan~nda, ayn~~ zamanda bir belge hazinesi konumundad~r. ~lmiyye te~kilat~na ili~kin kanunnâmeler, ar~iv kay~tlar~~ ve ana kaynaklarda bulunan ilgili bölümler eserin içerisine serpi~tirilmi~tir. Ancak kimi zaman tekrarlara gidilmi~, konular sistematik biçimde anlat~lmam~~~ ve ara~t~rma konulanyla ilgili kay~tlar kitab~n farkl~~ bölümlerine da~~lm~~t~r. Bu çal~~mada mülâzemet sistemi ise genel özellikle-riyle tamt~lm~~t~r. Uzunçar~~l~'dan sonra ilmiyye zümresi ve te~kilat~yla ilgili daha dar kapsaml~~ çal~~malar yap~lm~~t~r. Mülâzemet sistemi ve kad~askerlik ile ilgili Halil ~nalc~k'~n "Kazasker Defterine Göre Kad~l~k" makalesi önem arz eder. ~nalc~k, bu çal~~mas~nda ilmiyye zümresi ve mülâzemet sistemi üze-

Pamukkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, ybeyazit2O®gmail.com 1 I.Haklu Uzunçarsill, Osmanl~~ Devleti'nin ~lmiye Te~kilat:, TTK yay., Ankara 1988.

(2)

rinde durmu~, kad~asker ruznâmçelerinin önemine de~inmi~~ ve seçti~i bir defter üzerinden veri de~erlendirmesi yapm~~t~r2. ~lmiyye te~kilat~~ ve bürok-rasisiyle ilgili Mehmet ~p~irli'nin de iki makalesi bulunmaktad~r. Doçentlik takdim tezi olarak haz~rlanan ve daha sonra "Osmanl~~ Devleti'nde Kazas-kerlik" ad~yla makale olarak yay~mlanan çal~~mas~nda ~p~irli, kad~askerlik kurumunu incelemi~, mülâzemet sitemini ve i~leyi~ini de ele alm~~t~r3. ~p~ir-li, "Osmanl~~ ~lmiyye Te~kilat~nda Mülâzemet Sisteminin Önemi ve Rumeli Kad~askeri Mehmed Efendi Zaman~na Ait Mülâzemet Kay~tlar~" adl~~ maka-lesinde ise bir mülâz~m ruznâmçesinin tan~t~m~n~~ yapm~~~ ve mülâz~m veren ulemây~~ ve hareketini listelemi~tir4. Osmanl~~ Yarg~~ Sistemi ve Kazaskerlik ad~yla Mustafa ~entop taraf~ndan kaleme al~nan doktora tezinde kad~askerlik mü-essesesinin genel bir tasviri yap~ld~ktan sonra bu müessesenin Osmanl~~ yarg~~ sistemi içerisindeki konumu üzerinde durulmu~tur3. Kad~askerlik ile ilgili ya-p~lan bu çal~~malar~n yan~~ s~ra ~eyhülislâmlar~n biyografileri, ~eyhülislâml~k müessesesinin kurulu~u, geli~imi, ~eyhülislâml~~~n ilmiyyenin reisi konu-muna ula~mas~~ ve XIX. yüzy~lda Bâb-~~ Me~ihat'~n olu~turulmas~~ hakk~nda günümüze de~in pek çok ara~t~rma yap~lm~~t~r. ~eyhülislâm biyografileriyle ilgili Ahmed Refik'in6 ve Abdülkadir Altunsu'nun7 Osmanl~~ ~eyhülisldmlar~~ adl~~ çal~~malar~~ mevcuttur. ~eyhülislâml~k kurumunun do~u~u ve geli~imi konusunda Repp'in The Müfti of Istanbul A Study in the Development of The

Otto-man Leamed Hierarch adl~~ eserini öncelikle belirtmek gerekiyor. Repp, eserin-de Osmanl~~ ilmiyye hiyerar~isini, ~eyhülislâml~~~n XV. ve XVI. yüzy~llarda geçirdi~i de~i~imi ve ~eyhülislâml~~~n devlet içerisindeki mevkinin yükseli-~ini izah ediyor8. Murat Akgündüz'ün Osmanl~~ Devleti'nde ,,S'eyhülisliimhk adl~~

2 Halil Inalak, "Kazasker Ruznâmçe Defterine Göre Kadd~k", Adalet Kitab~, Çev. Bülent An, Ed.

Bülent Ar~-Selim Aslanta~, Adalet Bakanl~~~~ yay., Ankara 2007, s.117-137. Bu makalenin Ingilizcesi için balumz "The Ruznamçe Registers of the Kadiasker of Rumeli as Preserved in the Istanbul Müftülük Archives", Turaca, XX, Paris 1988, s.251-275.

3 Mehmet Ip~irli, "Osmanl~~ Devleti'nde Kazaskerlik (XVII. Yüzy~la Kadar)", Belkten, C.LXI, S.232,

Aral~k 1997, s.597-699.

4 Mehmet ip~irli, "Osmanl~~ ~lmiyye Te~kilat~nda Mtilazemet Sisteminin önemi ve Rumeli

Kad~aske-ri Mehmed Efendi Zaman~na Ait Mül'a'zemet Kay~tlar~", Güney-Do~u Avrupa Ara~t~rmalar: Dergisi, S. 10-11, ~stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bas~mevi, 1983, 5.221-231.

5 Mustafa ~entop, Osmanl~~ Yarg~~ Sistemi ve Kaz~zskerlik, Klasik yay., ~stanbul 2005.

6 Ahmed Refik, "Osmanl~~ Seyhillislamlan", limiye Salnâmesi, I~aret yay, Istanbul 1998, s.283-532. 7 Abdülkadir Altunsu, Osmanl~~ ~eyhülislamlart, Ayy~ld~z Matbaas~, Ankara 1972.

8 R.C.Repp, 17~e Müfti of Istanbul A Study in the Development of The Ottoman Learned Hierarchy, Ithaca

(3)

MüljkZEMET S~STEM~~ 425

tezinde de9, kurumun XIX. yüzy~l ba~lar~na kadarki serüveninden, devrine damgas~n~~ vurmu~~ önemli ~eyhülislâmlardan ve kurumun devlet ve ilmiyye bürokrasisi içerisindeki yerinden bahsedilir. Esra Yakut'un ~eyhüffilâmhk

Ye-nilepne Döneminde Devlet ve Dinm, Ahmet Cihan'~n Reform Ça~~nda Osmanl~~ ~l-miyye S~n~fi" ve ~lhami Yurdakul'un Osmanl~~ ~l~l-miyye Merkez Te~kilat~'nda Reform (18261876)12 adl~~ çal~~malar~~ ise ~eyhülislâml~~~n modernle~me dönemin-deki geçirdi~i süreçleri aç~klayan çal~~malard~r. Yukar~da zikredilen çal~~-malarda, Osmanl~~ ilmiyye bürokrasisi içerisinde ~eyhülislâm~n rolü üzerine de~erlendirmeler yap~lm~~t~r. Özellikle Yurdakul'un çal~~mas~~ modernle~me döneminde ilmiyye te~kilat~n~n ve bürokrasisinin geçirdi~i de~i~imi anla-mam~z aç~s~ndan önemlidir. Ancak bu çal~~malarda, ara~t~rma konumuzu olu~turan ve Osmanl~~ ilmiyye bürokrasisinin önemli uygulamalar~ndan biri olan mülâzemet sistemi üzerindeki ~eyhülislâm~n yetki alan~~ ve rolü incelen-memi~tir. Bu sebeple ara~t~rmam~zda, mülaz~m ruznâmçelerindeki verileni de de~erlendirerek, XVI.-XVIII. yüzy~llarda mülâzemet sistemini ve sistem üzerindeki ~eyhülislâmli~~n rolünü tart~~aca~~z.

Rumeli Kachaskerligi idaresinde Mülâzemet Sistemi

Mülâzemet kelime olarak, lüzüm masdar~ndan gelip bir yere ya da bir ki~iye s~k~~ s~k~ya ba~lanma, bir i~le devaml~~ me~gul olma anlamlar~na gel-mektedir13. Kavram olarak ilmiyye tatikinde iki ayr~~ süreci ifade etmek için kullan~lm~~t~r. Birincisi, mans~bda bulunan ulemâmn müddet-i örfiyyesinin sona ermesinden sonra geçirdi~i infisâl (ma`züliyet) süreci için kullan~lm~~-t~r. ~kincisi ise, bizim ara~t~rma konumuzu olu~turan ve ilmiyye silkine giri~~ için katedilmesi gereken bir süreç olarak kar~~m~za ç~kan mülâzemettir.

Osmanl~~ Devleti'nin merkezile~mesi ve istihdam edilecek personelin say~ca artmas~~ sonucu, XVI. yüzy~l~n ba~lar~nda te~ekkül eden mülâzemet sistemi ile Osmanl~~ yönetimi, mevcut kadrolar~~ etkin kulland~rmak ve bu kadrolarda kendisinin yetki tan~d~~~~ ulemâdan olur alan ki~ileri istihdam etmek suretiyle, silki hem zihniyet aç~s~ndan hem de say~sal aç~dan kontrol alt~nda bulundurmak istemi~tir. Mülâzemet sisteminin te~ekkülüne de~in medrese mezunu bir dâni~mend genellikle beklemeksizin bir mans~b elde

9 Murat Akgündüz, Osmanl~~ Deukti'nde ~eyhülid~l~nl~k, Beyan yay., ~stanbul 2002.

1° Esra Yakut, ~tyhülisld~nl~k Yende~me Döneminde Devlet ve Din, Kitap yay., ~stanbul 2005. "Ahmet Cihan, Reform Ça~~nda Osmanl~~ ~lmiyye S~n~ fi, Birey yay, ~stanbul 2004.

12 ~lhami Yurdakul, Osmanl~~ limiye Merkez Te~kilat~'nda Reform 18.26 1876, ~leti~im yay, ~stanbul 2008. 13 Ferit Devellioglu, Osmanl~ca-Türkçe Ansiklopedik Likat, Ayd~n Kitabevi yay., Ankara 1995, s. 719.

(4)

edebilmekteydi. Bu süreçten sonra, bir tâlibin, ilmiyye zümresine kat~labil-mek için merâtib içerisindeki medreselerde s~rayla okunmas~~ gereken ki-taplar~~ geçmesi yeterli görülmedi. Her bir aday e~itim hayat~n~~ kendisine mülâzemet yetkisi verilmi~~ yüksek dereceli müderrisin ya da mevâlinin yan~nda sonland~rmahyd~. Baz~~ dâni~mendler müderrislerin muldi olurlar ve hocalar~~ bu medreseden hareket ettiklerinde bir di~er ifadeyle hocala-r~~ ma`züliyet sürecine girdiklerinde ya da bir ba~ka göreve atand~klar~nda mülâz~m olmak için hocalar~~ taraf~ndan Rumeli Kad~askerli~i'ne teklif edi-lirlerdi. Baz~lar~~ ise, kendilerine silk yolunu açabilecek bir mollan~n hizmeti-ne girerek mülâz~m olmay~~ beklerlerdi.

Müderrisler ve mollalar, dâni~mendlerine ne vesileyle mülâz~m tayin edildiklerini aç~klayan bir tezkire verirler ve dâni~mendler de bunlar~~ Rume-li Kad~askerRume-li~i'ne sunarlard~. Kad~askerRume-lik de hocalar~~ taraf~ndan mülâz~m olmas~~ istenen ki~ileri padi~aha arz eder ve arz onaylan~p, suret mülâz~m ruznâmçesine kaydedildi~inde mülâzemet süreci ba~lam~~~ olurdu. Mülâz~m kaydedilme tarihiyle bir mans~ba atan~ncaya kadar geçirilen süreye "zaman-~~

mülâzemet" ya da "müddet-i mülâzemet" ad~~ verilmekteydi". Kad~askerli~e

mülâzemet eden mülâz~mlar "zümre-i mülâzimfn" olarak adland~r~lmaktayd~-lar15. Mülâz~mlar geçirdikleri bu mülâzemet sürecinden sonra bir mans~ba atanarak kariyerlerine ba~larlard~.

Mülâzemet sisteminin uygulanmaya ba~lamas~yla birlikte bir tak~m problemlerle kar~~la~~lm~~~ ve bu problemleri çözmek için düzenlemeler de yap~lm~~t~r. AtâVnin, Ebussuud Efendi'nin biyografisinde verdi~i bilgiler bize bu konuda ~~~k tutmaktad~r. 944-952 (1537-1545) y~llar~~ aras~nda Rumeli Kad~askerli~i yapan Ebussuud Efendi dönemine gelinceye kadar mülâzemet kayd~na itina gösterilmedi~i için yolunu bulan herkes bir ~ekilde tarIke gire-bilmi~, bu sebeple mülâz~mlar için bu dönemde müstakil bir ruznâme tutul-maya ba~lanm~~t~r. Bunlara ilaveten ulemân~n payesine göre verebilecekleri mülâz~m say~lar~~ belirlenmi~~ ve ilme yetene~i olanlar için de yedi senede bir "nevbet" uygulamas~~ yürürlü~e girmi~tir. Yüksek dereceli ulemâ art~k istedi~i oranda ve biçimde mülâz~m veremeyecek, devletin kendisine tahsis etti~i kadro oran~nda dâni~mendlerini silke katabilecekti. Ulemâ'ya verilen bu kadrolar~n d~~~nda her yedi senede bir de "nevbet" ilan edilip silk önün- 14 Nuruosmaniye Kütüphanesi (NOK), Rumeli Kadmskerli~i Ruznamçesi (RKR), 5193/2, Vr.9b,

30a.

(5)

MÜLÂZEMET S~STEM~~ 427

de olabilecek y~~~lmalar giderilecekti°6. Ayr~ca, mülâz~mlar için atama kay~t-lar~n~n yer ald~~~~ ruznamçelerden ayr~~ olarak müstakil ruznâmçe tutulma uygulamas~n~n ba~lamas~yla, silke giri~in kontrol mekanizmas~~ artt~r~lmaya çal~~~lm~~t~r. Silke giri~le ilgili bir problem olu~tu~unda ya da bir kimsenin mülâz~ml~k yolunu izleyerek silke girip girmedi~inin kontrolü bu defterlere bak~larak yap~lm~~, defterde kayd~~ olmayan~n silk üyesi olmad~~~na hükme- Literatürde sadece ruznâmçe olarak geçen ancak bizim mülâz~m ruznâmçeleri olarak adland~rd~~~m~z bu defterler, sistem hakk~nda önemli bilgiler sunmas~n~n ötesinde ilmiyye silkinin adeta kütü~ünü olu~turmu~-tur.

Mülâzemet sistemi içerisinde adaylar farkl~~ kadrolar vas~tas~yla silke girebiliyorlard~. Müderrislerin yard~mc~lar~~ muidler, iâdeden olarak da ad-land~r~lan muidlikten; Rumeli ve Anadolu Kad~askerli~i'nin tezkirecilik hiz-metinde bulunan dâni~mendler tezkirecilikten; ~eyhülislâm~n fetvâ emâneti hizmetindekilerfetvâ eminliginden; hocalar~~ önemli bir görevle mü~erref olan-lar te~nlen; mevâtizâdeler, me~âyihzâdeler ve önemli hizmetlerde bulunmak suretiyle müstakil olarak arz edilmeye hak kazananlar müstakillen silke gir-mekteydiler. Bunlar~n d~~~nda imparatorluk bürokrasisinin di~er birimle-rinde görevli olup ulemadan ders okuyanlara da silk aç~kt~. Bir âlim vefat etti~inde ise ö~rencileri bir mümeyyiz arac~l~~~yla tahrir olunur, kimileri silke girerler, kimileri silke girmek için nevbeti beklerler'8, kimileri de di-~er ulemâya tevzi edilip onlar vas~tas~yla mülâz~m olmaya çal~~~rlard~. Bu i~lem sonucu silke girebilenlere de mevtâclan mülâz~m ad~~ verilirdi. Bu rutin mülâzemet uygulamas~n~n d~~~nda muayyen aral~klarla ilim yolunda kabi-liyetli ki~ilerin mülâz~m al~nmas~~ için nevbet uygulanmaktayd~. Bir zafer kazan~lmas~, padi~ah~n tahta geçmesi, sür-~~ humâyûn gibi vesilelerle nevbet ilan edilebilmekteydi. Böyle zamanlarda nevbet, ulemâ zümresini memnun etmenin önemli bir yolu olarak görülmekteydi. Ebussuud Efendi'nin Rume-li Kad~askerRume-li~i döneminde her yedi y~lda bir nevbet olmas~~ kanunla~m~~t~°9. Ancak bu süreye ço~unlukla riayet edilmemi~, daha k~sa sürelerle nevbet ilan edildi~i de görülmü~tür. Bu dönemlerde ~eyhülislâmlar da mülâz~m vermekteydiler. 26 Zilkâde 954 (1548) tarihinde ilan edilen nevbette halen 16 Nevizkie Aral, Hadâikül-Hakiik fi Haz. Abdülkadir Özcan, ~stanbul 1989, s. 184. 17 NOK, RKR, 5193/4, Vr.20a.

18 ipsirli, "Osmanl~~ Devletinde Kazaskerlik", s. 649, 655. 18 Atâi, s. 184.

(6)

görevli olan müftü Ebussuud Efendi, mütekaid müftüler Abdülkadir Efendi ve Fenarizâde Muhyiddin Efendi'den onar; Rumeli Kad~askeri Bostan Mus-lihiddin Efendi, Anadolu Kad~askeri Muha~~i Sinan Çelebi Efendi ve ka-d~asker mütekâidlerinden yedi~er; ~stanbul ve Edirne kad~lar~ndan ve baz~~ sahn müderrislerinden üçer; ~ehzâde hocalar~ndan, Ba~dat ve Haleb kad~-s~ndan ve Muradiye müderrisinden iki~er; kimi müderrislerden ve Bursa kad~s~ndan birer mülâz~m al~nm~~t~'''. 973 (1565/1566) y~l~nda nevbetin ilan edilmesinde, Ebussuud Efendi'nin "~r~âdü'bakli's-setim ilâ

mezâye'l-Kur'âni'l-azim" adl~~ tefsirini padi~aha arz etmesi önemli bir etken olmu~tu. Bu eser

sebebiyle ~eyhülislâm~n mevâcibine yüz akçe zam yap~lm~~, tüm talebeleri mülâz~m al~nm~~, taltif için kad~askerlerden de onar talebe al~nmas~~ kanun olmu~tün. 1003/1595 y~l~nda Sultan III. Mehmed'in cülüsu sebebiyle de nev-bet ilan edilmi~", bu nevnev-bette, ~eyhülislâm Bostanzâde Mehmed Efendi'nin otuz, Hoca Efendilerin yirmi, kad~askerler, mütekâid mevâli, taht kad~lar~~ ve yüksek medrese müderrislerinin eskiden verdikleri say~da mülâz~m ver-meleri ferman olunmu~tu23. Nevbet dönemlerinde ~eyhülislâmlardan al~nan mülâz~m say~lar~na bakt~~~m~zda zaman içerisinde yükselme meydana gel-di~i tespit edilmi~tir.

Yukar~da ana hatlar~~ ve i~leyi~i aç~klanan mülâzemet sistemi, XVI. yüzy~l~n ba~lar~nda ihdâs edilmi~~ ve Rumeli Kad~askeri'nin denetimi alt~na verilmi~ti. Bu süreçte Rumeli Kad~askeri'ne verilen bu yetki o dönemdeki bürokratik yap~n~n bir sonucudur. Her ne kadar Fatih Kanunnâmesi'nde ulemân~n reisi olarak ~eyhülislâm gösterilmi~se" de XVI. yüzy~l~n son çeyre-~ine kadar bürokratik aç~dan ulemân~n reisleri Divân-~~ Humâyün'un üyeleri olan Rumeli ve Anadolu Kad~askerleri'dir.

Rumeli Kad~askeri yetki alan~~ içerisindeki Rumeli cânibinin müder-ris, kad~~ ve müftülerinin atamalar~n~~ yapmakta ve bu atamalar padi~aha arz edildikten sonra ruznâmçe defterlerine kay~t edilmekteydi. Bunlar~n d~~~n-da mülâz~mlar~n sisteme giri~leri de Rumeli Kad~askeri'nin yetki alan~nd~~~n-da idi. Gelibolulu Mustafa Mi, Rumeli Kad~askeri'nin mülâzemet sistemi üze-

20 MA, RKR, 178\1, 8.13-15.

21 Atâi, s.186.

22 NOK RKR, 5193/3, Vr.40b.

23 Selâniki Mustafa Efendi, Tarih-i Selâniki (1003-1008/1595-1600), Il, Haz. Mehmet ~psirli, TTK,

Ankara 1999, s.513.

24 Fatih Sultan Mehmed Kanunnâme-i Osman (Tahlil ve Kars~lastzrmalt Metin), Haz. Abdülkadir Özcan,

(7)

MÜIAZEMET S~STEM~~ 429

rindeki yetkisi konusuna, ilmiyye tarikini anlat~rken de~inmi~tir. Ona göre,

"bir dâni,s~nend mü/Azim olup Rumili Kad~askeri 'nin dtfierine lâh~k ..." oldu~unda

mülâz~m zümresinin üyesi olmaktayd~25. XVII. yüzy~l müverrihlerinden He-zarfen Hüseyin Efendi de eserinde mülâz~m yazman~n Rumeli kad~askerleri-nin vazifesi oldu~unu belirtmi~tir". XVIII. yüzy~l ba~lar~nda kaleme al~nan Nimeti Efendi Kanunnâme'sinde "zabt-~~ defter-i mülcizemet ana mahsus"27 ifade-siyle Rumeli kad~askerlerinin bu görevine i~aret edilmi~tir.

Mülâzemete dair müderrislerden, kad~lardan, di~er örf görevlilerin-den gelen evrak Rumeli Kad~askerli~i'ne gelir ve uygun görülenler padi-~aha arz edilirlerdi. Mülâz~ml~~~~ kabul görenler de kad~askerlik dairesinde mülâz~m ruznâmçesine kay~t edilirlerdi. Mülâz~m kay~tlar~n~n her birinin sonunda "...mülâz~m olunmak ricâs~na pâye-i serfr-i âlem masire arz olundukta

kaydolundu"28 biçiminde arz sistemini formüle eden bir ibare yer

almaktay-d~. 1008 Rebiül-âhirinde (Ekim-Kas~m 1599) silke giren Mevlana Ahmed bin Hüseyin "Alevlânâ-y~~ mezbür medâris-i semân~n birinde müderris olan

fahrül-müderrisin Abdülme'mun Efendi'nin medrese-i mezbürede benit-~~ pâcli~âhî ile mu'idi olup Darül -~slam Ba~dat kazâs~~ inâyet buyuruldukta kanf~n üzere mü/Azim olunmas~~ pâye-i alaya arz olunub" kabul edildikten sonra mülâz~m ruznâmçesine

kaydedilmi~ti".

Mülâz~m yazma görevinin ve buna ili~kin yetkilerin, Rumeli Kad~askeri'ne verilmi~~ olmas~~ dolay~s~yla XVII. yüzy~l~n sonlar~na de~in bu hususta ~eyhülislâm~n rolünün s~n~rl~~ idi. Bu rolü aç~klamak için Zilka-de 1007- Ramazan 1009 (1599-1601) tarihleri aras~nda Rumeli Kad~askeri olan Hocazâde Mehmed Efendi'nin mülaz~m ruznâmçesi" tahlil edilmi~-tir. Defterin kapsad~~~~ süreler içerisinde, 12 Rebiü'l-evvel 1008'e (2 Ekim 1599) kadar Hoca Sadeddin Efendi, onun vefat~~ üzerine de Sunullah Efendi ~eyhülislaml~k görevini yürütmü~tür31. Bu defter verilerine göre yirmi iki ay-

28 Gelibolulu Mustafa Ali, Künhül-Ahl~tir, C.II, Fatih Sultan Mehmed Devri 1451-1481, Has. M. Hüdai

~entürk, TTK, Ankara 2003, s.71.

26 Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhisül-Beytin Fi Kavânin-i Osmdn, Haz. Sevim ilgtirel, TTK yay.,

Ankara 1998, s. 202.

27 ~smail Hakk~~ Uzunçar~~l~, Osmanl~~ Devleti'nin Merkez ve Bahriye Te~kilat~, TTK, Ankara 1984, s.231 28 MA, RKR, 184/7, s. 4.

28 MA, RKR, 184/7, s.6.

30 MA, RKR, 184/7. Bu defter daha önce bir makale konusu olarak incelenmi~ti. Bkz. Mehmet ~p~irli, "Osmanl~~ ~lmiyye Te~kilat~nda Mülâzemet Sisteminin önemi ve Rumeli Kad~askeri Mehmed Efendi Zaman~na Ait Mülâzemet Kay~tlar~", Güney-Dogu Avrupa Ara~t~rmalan Dergisi, S. 10-11, ~stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bas~mevi, 1983, s.221-231.

(8)

t~k sürede 244 ki~i mülâz~m kaydedilmi~~ ve bunlardan sadece 11 % 4.5 oran-la ~eyhülislâm kadrooran-lar~ndan silke girmi~lerdir. ~eyhülislâmoran-lar fetvâoran-larm haz~rlanmas~ndan sorumlu birim olan fetvâ emanetinde32 çal~~~p mülâzemet eden dâni~mendlerinden her alt~~ ayda bir mülâz~m verme hakk~na sahipti. Ayr~ca Sultan Bayezid medresesi müderrisli~ini de yürütmeleri dolay~s~y-la buradaki mûidlerini de silke katardolay~s~y-lard~. Bu dâni~mendlerden biri, sab~k ~eyhülislâmlardan olup vefat eden Bostanzâde Mehmed Efendi'nin talebesi Abdülcemil bin E~~eyh Mehmed'dir. Hocas~~ vefat etti~inde mümeyyiz tahri-rinde bulunamad~~~~ için müstakillen arz olunmu~tur". Abdullah bin Meh-med Hoca Sadeddin Efendi'nin, MehMeh-med bin Murad ve MehMeh-med bin Elhac Mehmed ise Sunullah Efendi'nin fetvâ eminli~inden mülâz~m olmu~lard~r. Sunullah Efendi'nin yedi ö~rencisi de hocalar~mn Rumeli Kad~askerli~i'nden ~eyhülislâmli~a atanmas~~ dolay~s~yla te~rifen silke girmi~lerdi". Te~rifen veri-len mülâz~mlara bakt~~~m~zda ulemâ, kad~askerli~e hareket durumunda dört, ~eyhülislâm olduklar~nda ise yedi dâni~mendlerini silke katmaktayd~lar35.

Hocazâde Mehmed Efendi'nin mülâz~m ruznâmçesini inceledi~imizde XVI. yüzy~l~n sonlar~nda ~eyhülislâmlarm do~rudan silke bir müdahaleleri-nin bulundu~u noktas~nda bir veriye ula~~lamam~~t~r. ~eyhülislâmlar da ka-d~askerler ve di~er ulemâ gibi kanunlarla belirlenmi~~ oranda ve yollarla silke mülâz~m vermi~lerdir. Ancak nevbet dönemlerinde verdikleri dâni~mend sa-y~lar~n~~ gittikçe art~rd~klar~~ tespit edilmi~tir. XVII. yüzy~lda tutulan mülâz~m ruznâmçelerine göre de ~eyhülislâmlar, mülâzemet sistemi içerisindeki bu konumlar~n~~ sürdürmü~ler" ve fetva emânetinde oldu~u gibi her alt~~ ayda bir mûidlerini de mülâz~m vermi~lerdir37. Bu durum XVII. yüzy~l~n sonla-r~ndan itibaren de~i~meye ba~lam~~t~r38.

~eyhülislândigm ~lmiyye Bürokrasisi~ndeki Yükselisi ve Yetki Geni~lemesi

~eyhülislâml~k makam~~ Zenbilli Ali Cemâli Efendi'den (908-932/1503-1526) itibaren önem kazanmaya ba~lam~~~ ve ondan sonra gelen ~bn Kemal

32 Akgündüz, s.206. 33 MA, RKR, 184/7, s.7.

34 MA, RKR, 184/7, s.8, 16.

35 MA, RKR, 184/7, s.4, 8.

36 Bak~n~z MA, RKR, 186/9; MA, RKR, 189/12, MA, RKR, 204/27, MA, RKR, 226/49. 37 MA, RKR, 204/27, s.8; MA, RKR, 226/49, Vr.4a-b.

(9)

MÜLAZEMET SISTEMI 431

(932-940/1526-1533), Sadullah Sadi (940-944/1533-1538) ve Ebussuud Efen-di (952-982, 1545-1574) dönemlerinde de bu süreç artan bir ivmeyle devam etmi~tir". Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin fetvâ vazifesini üstlenmesinden sonra uhdesine Bayezid medresesi müderrisli~i ve vak~flara nezaret etme yetkisinin verilmesiyle Me~ihat makam~n~n önemi daha da artm~~t~r. Yine bu dönemde yasaklanan ipek ticareti yüzünden katledilmek istenen 400 ki~iyi kurtaran Zenbilli'ye padi~ah taraf~ndan Rumeli ve Anadolu Kad~as-kerlikleri birle~tirilerek tevcih edilmek istenmi~, ancak bu teklif Zenbilli ta-raf~ndan kabul edilmemi~tir40. Zenbilli'nin bu teklifi kabul etmemesi Sultan Selim taraf~ndan memnuniyetle kar~~lanm~~t~r. H~rzül-Mülük yazar~~ bunu ~öyle anlat~r " ...Mevlânâ'n~n mans~b ve câha teveccühü olmad~g~n görüp, kemâl

mer-tebe hazz idüp, derün-~~ dilden mahabbet eyleyüp, ulüfesine terakki idüp ve be~~ yüz dâne sikke-i hasene ihsân buyurmu~lard~r" der ve ~eyhülislâma dü~en görevin dine ve

devlete faydal~~ olan hususlar~~ padi~aha bildirmesi ve zulmün ortadan kald~r-mas~na yard~mc~~ olmas~~ oldu~unu söyler'". Zenbilli'den sonra ~eyhülislâm olan ~bn Kemal döneminde ya~anan Molla Kab~z hadisesinde kad~asker-lerin yetersiz kalmas~, Kab~z'~n fikirkad~asker-lerini ilmi delillerle ~bn Kemal'in çü-rütmesi, ~eyhülislâml~~~n devlet te~kilat~~ içerisindeki mevkiini yükseltmi~-tir. Osmanl~~ ~eyhülislâmlar~~ içerisinde en uzun süre ~eyhülislâml~k yapan Ebussuud Efendi dönemi ~eyhülislâml~k makam~~ için önemli bir evre ola-rak kabul edilmelidir. Rumeli Kad~askerli~i görevinden sonra bu makama hareket etmesi, ~eyhülislâml~~~~ mevki olarak kad~askerlik kurumunun üs-tüne yerle~tirmi~~ ve bu süreçten sonra Rumeli kad~askerli~i ~eyhülislâml~k makam~na atanabilmek için bir merhale haline dönü~mü~tür. Ebussuud Efendi kanunnâmelerin haz~rlanmas~nda ve ~slam Hukuku'na dair verdi-~i fetvâlarla önemli hizmetlerde bulunmu~tu'". Bu hizmetleri neticesinde ~eyhülislâml~k makam~n~n öneminin artmas~yla 982/ 1574 y~l~nda ilmiyye bürokrasisi aç~s~ndan önemli bir de~i~iklik ya~anm~~t~r. Bu döneme kadar kad~askerlerin veziriazama bildirmeleri ve veziriazam~n arz~~ ile gerçekle~en mevleviyet kad~l~klar~mn atamalar~~ bu tarihten sonra ~eyhülislâmlar~n pro-tokolde kad~askerlerin önüne geçmeleri sonucu ~eyhülislâmlarm inhâs~~ ve veziriazamlarm arzlar~na b~rak~lm~~t~. Ayr~ca ~eyhülislâmlar müftülerin ve

49 Uzunçar~~l~, ~lmiye Te~kilat~, s. 177.

'° Akgündüz, s.51-52.

Ya~ar Yücel, Osmanl~~ Devlet Te~kilat~na Dair Kaynaklar Kitdb-~~ Mitstetdb-Kitab-~~ Mes~llihil »alimin ve

Mentifril-Mü'minin-Ihrzül-Mitliik, TTK yay., Ankara 1988, s. 193,194.

(10)

k~rk akçeden yukar~~ müderrislerin tayinleri için telhis haz~rlama görevini de üstlenmi~lerdi43. Ebussuud Efendi ba~lang~çta bu görevin kendisine verilme-sini istememi~, veziriazam ~brahim Pa~a'ya bir tezkere yazarak fetvâ görevi-nin bütün vaktini ald~~~n~~ bu sebeple yeni bir sorumluluk yüklenmek iste-medi~ini belirtmi~tir. Ancak daha sonraki uygulamadan bu iste~in dikkate al~nmad~~~~ anla~~lm~~t~r". Böylece, ilmiyye bürokrasinin reisleri ve Divân-~~ Humâyün'un üyeleri olan sadreyn efendilerin itibar~~ azalmaya ba~lam~~~ ve ilmiyye bürokrasinin de ba~~na ~eyhülislâm geçmi~tir.

Bu konuyla ilgili olarak atamalardaki veziriazam rolü de ele~tiri ko-nusu olmu~tur. Anonim bir eser olan ancak III. Murad dönemine tarihlen-dirilmi~~ il~rzü'l-Mülük'de bu konuda " ..R7-nik~` insâf m~d~r ki kâcl~-asker olan

kimesneler ehl-i ilm mans~blann~~ tevc2h itmekte vezire münka'at idüp anunla mü~âvere ideler" der ve vüzerâ ve ümerâ ~efaatiyle mans~b elde edenlere ele~tiri

geti-rir45. Bu süreçten sonra zaman zaman veziriazamlar~n atamalara müdaha-leleri görülmü~tür. I. Ahmed döneminde veziriazam Nasuh Pa~a müderris atamalar~n~~ düzenlemi~~ padi~ah taraf~ndan neden ~eyhülislâm~n i~ine ka-r~~t~~~~ sorulunca "...bu husus benim vadfemdir, selefte vü.zen2 göre gelmi~~ idi" diye cevap vermi~~ ve Ebussuud Efendi'nin daha önce yazm~~~ oldu~u 'fitz~â i,stigâli

vaktimizi isti`iib ederken, bu bân dâhi üzerimize tah~nfl bize cevrdir" yaz~s~n~~

göster-mi~~ ve bu hususta padi~ah~~ ikna etmi~tir.46

Bu süreçle birlikte devlet yönetiminde ve ilmiyye bürokrasisinde ~eyhülislâmlik makam~n~n yükseli~i XVII. yüzy~l boyunca da devam etmi~, ~eyhülislâmlar~n yetki alanlar~~ kad~askerlerin aleyhine geni~lemi~tir. 1653 tarihli bir hatt-~~ humâyûnla kad~askerler mülâzemet ve mans~blar~n imti-hanla verilmesi konusunda "Siz ki daimiz müftt efendisiz...kad~askerlere bildinp

muhkem tenbih edesiz ki sonra nedâmetin çekerler ve mends~b~~ imtihân ile vereler"

ifa-deleriyle ~eyhülislâm arac~l~~~yla uyar~lm~~lard147. Yüksek dereceli müderris ve mevâlinin atamalar~n~n yan~~ s~ra Hâriç Medreselerinde istihdam olun-mak isteyen adaylar~n rüüs imtihanlar~m da ~eyhülislâmlar yapolun-maktayd148. XVII. yüzy~l~n son çeyre~inde ~eyhülislâmlar bu görevlerini de kad~askerle-

43 Uzunçar~~l~, ilmiyye Te~kilat:, s. 87. 44 Hezarfen Hüseyin Efendi, s. 200.

45~nalc~k, s. 136; Yücel, s.196.

46 Hezarfen Hüseyin Efendi, s.200.

Tdrih-i Naimii, Haz. Mehmet Ip~irli, C. II!., TTK yay., Ankara 2007, s.1503.

48 Akgündüz, s. 261; Ahmed Vas~f Efendi, MelzelsinüTeiselr ve Hakdikül-Ahb~lr, Haz. Mücteba

(11)

MtiLAZEMET S~STEM~~ 433

rin aleyhine olacak ~ekilde geni~letmi~lerdir. 1 Cemaziyel-âhir 1100 (23 Mart 1689) tarihinde Anadolu Kad~askerine gönderilen bir hatt-~~ humayünla yir-mi, yirmi be~~ ve otuz akçe medreselere kad~askerler taraf~ndan do~rudan, 401 medreseler için bekleyen mülaz~mlar~n ise ~eyhülislâm huzurunda imtihan edildikten sonra atanabilecekleri, ~eyhülislam~n izni ve i~areti ol-mad~kça kimseye 40 akçe medrese verilmemesi istenmi~tir49. XVIII. yüzy~l ba~lar~nda 15 ~aban 1115 (24 Aral~k 1703) tarihli bir di~er hatt-~~ humayan ise ~eyhülislâm~n5° iste~i üzerine kaleme al~nm~~t~r. Seyhülislam kad~lar~n yapt~klar~~ zulm ve taaddiden dolay~~ reayan~n ~ikayetçi oldu~unu bildirmi~~ ve bu ~ekilde ~ikayet üzere mans~b~~ elinden al~n~p azledilen kad~lar~n bir daha mans~ba atanmamalar~~ ve mans~ba atanacaklar~n imtihan edildikten sonra atanmalar~~ hususunda, padi~ahtan kad~askerlerin uyar~lmas~m iste-mi~tirm. Bu hatt-~~ humayünlar bize, ~eyhülislâml~k makam~n~n kad~askerler üzerindeki otoritesini ve ~eyhülislamlarm mümkün mertebe kad~askerlerin yetki alan~n~~ daraltma isteklerini göstermesi bak~m~ndan dikkat çekicidir.

Seyhülislâmlik idaresinde Mülâzemet Sistemi

XVIII. yüzy~l~n ba~lar~na gelindi~inde ~eyhülislaml~k kurumu Rumeli Kad~askerli~i kontrolü alt~ndaki mülâzemet sisteminin de ba~~ aktörü haline gelmi~tir52. Bu süreç ya~an~rken, kurulu~undan itibaren mülâzemet sistemi devaml~~ surette yeni düzenlemeler yap~lmak suretiyle nizama ba~lanmaya çal~~~lm~~t~r. Silke girmek isteyen ki~ilerin say~s~n~n mevcut kadrolardan çok olmas~~ dolay~s~yla silke giri~te ve bir göreve atanmada y~~~lmalar meyda-na gelmekte ve bu durum sistemi suistimale aç~k hale getirmekteydi. XVII. yüzy~ldaki gelenekçi yorumcular mülâzemet sistemine de~inmi~ler ve ele~-tiriler getirmi~lerdir. Koçi Bey bu hususta, 1003 (1594-1595) tarihinden son-ra kanün-~~ kactimin bozuldu~unu ifade etmi~~ ve "...Amma cümlenin mebde'i

mülâzemettir: i~tle ki mevali-i mülüzemeti satmayalar ve her birisi mülazemeti erbâb-~~ istihkâka vereler. Tarik-i ilm zamân-~~ kalilde muntazam olur, ehl ni ehle galip olur. Ve mülazemetler dahi çok verilir oldu, arpahklar, vazifeler te~rifi hadis oldu. Birine arpahk yâhud vazifk olsa te~r~fden nice mülâz~m yazarlar. Ve her maddede müllizemet

49 MA, AKR, 442/7,s.1 Anadolu Kad~askerligi ruznâmçesinde bulunan bu hatt-~~ humâyünu Baltac~~ makalesinde buyuruldu örne~i olarak vermi~~ ve aynen transkribe etmi~tir. Cahid Baltac~, "Kad~asker Ruznamçelerinin Tarihi ve Kültürel Ehemmiyeti", ~slam Medeniyeti Mecmuast, C.IV, S.1, ~stanbul 1979, s. 63.

5° Bu tarihlerde ~eyhtilislâm Imam Mehmed Efendi olmal~d~r. Akgündüz, s. 330.

51 MA, RKR, 240/63, s.2, Bu hatt-~~ humâytin için ayr~ca bak. Baltac~, "Kad~asker

Ruznamçelerini-nin", s. 62-63.

52 Bak~m MA, RKR, 236/59.

(12)

kânündan ziy~de olunur oldu. Bu as~rda diyineti ve emâneti olmayan nice kazasker güne güne müliizemetler yazub rûznamçe-i humâyib~u doldurdular." " demi~~ tir. Koçi

Bey'in yans~tt~~~~ bu durum üzere sistemi düzeltmek için baz~~ giri~imler de yap~lm~~t~r. XVIII. yüzy~l~n ba~lar~nda sadrazam Damad Ali Pa~a bu giri-~imcilerden biridir ve sistemi ~slah etmeye çal~~m~~t~r". Bu ~slah çal~~mas~-n~~ anlatan Ra~id Tarihi'nden o dönemde uygulanan mülâzemet sisteminin özellikleri ve yap~s~~ hakk~nda da bilgi edinebilmekteyiz. Ra~id Tarih~"nde bu hususta ç~kar~lan hatt-~~ humâyûnlara yer verilmi~tir. Sadârete gönderilen bu hatt-~~ humâyûnlarda sistemin düzeltilmesi hususunda sadâret yetkilen-dirilmi~~ ve bu yap~l~rken de ~eyhülislâmla birlikte hareket edilmesi isten-mi~tir. Burada ilmiyye tarikinde ehil olanla olmayan~n ayr~m~~ yap~lmad~~~~ ve sebepsiz yere mülâzemet verildi~i belirtildikten sonra bundan sonra bu uygulamalardan vazgeçilmesi istenmi~~ ve mülâzemetin "meddris ve

mevleviy-yette hareket vukunda" olmas~~ bir de bir müstehak ki~iye mülâzemet verilece~i

zaman ~eyhülislâm~n i~areti üzerine arz olunmas~~ istenmi~tir55. Bu düzenle-meden sonra ikinci bir hatt-~~ humâyûnla ~eyhülislâml~ktan mülâzemet sis-teminin nas~l uyguland~~~~ sorulmu~~ ve Seyhülislâm Mirza Efendi mevcut uygulamay~~ aç~klam~~t~r. Buna göre ulemâdan padi~ah çocuklar~n~n do~u-munda ve yeni göreve atand~klarda te~rif nam~yla mülâz~m al~nmakta idi. ~eyhülislâmlardan on alt~, Rumeli kad~askerlerinden sekiz, Anadolu Ka-d~askerinden ve nakibüle~râftan alt~, Mekke ve Kudüs kad~lar~ndan be~er, hekimba~~~ ve sultan imam~ndan dört dâni~mend al~n~rd~. Bunlar~n d~~~nda, "müstakillen" olarak adland~r~lan mülâz~ml~k yolu, ~eyhülislâm~n müsta-hak buldu~u ehliyetli ve yetenekli ki~ilerin silke kat~lma vas~tas~~ idi. Ayr~ca ~eyhülislâmlar~n Sultan Bayezid medresesi müderrisi olmalar~~ dolay~s~yla da her alt~~ ayda birer muidi ve muzaf~~ silke girmekteydi. Kad~askerler de her alt~~ ayda bir tezkirecilik hizmetinden mülâz~m vermekteydiler. Müderrisler de bulunduklar~~ medreselerinde müddetlerini tamamlad~klar~nda müs~la-~~ sahn'dan sahna, sahn'dan ibtidâ-~~ altm~~l~'ya ve müs~la-~~ süleymâniye'den süleymâniye'ye ve süleymâniye'den hareketlerinde birer dâni~mendlerini sil-ke katarlard~. E~er bir müderris mevleviyete atanm~~~ ise dört dâni~mendini mülâz~m

53 Koçi Bey Risalesi (Eski ve Yeni ha~flerle), Haz. Y~lmaz Kurt, Akçag yay., Ankara 1998, s.43,45. 54 I.Halclu Uzunçar~~ll, Osmanl~~ Tarihi, C. IV, II. K~s~m, TTK yay., Ankara 1995, s.304. 55 Tdrih-i Ra~id, C. IV, s. 48.

(13)

MCLAZEMET S~STEM~~ 435 ~eyhülislâm Mirza Efendi'nin bu aç~klamas~~ üzerine al~nan mülâz~m say~s~n~n çok oldu~u görülmü~~ ve ulemâmn kontenjan~na s~mrland~r~lma getirilmi~tir. Buna göre göreve atanmalar~~ durumunda ~eyhülislâmlar üç, kad~askerler iki mülâz~m verecekti. Sultan Bayezid Medresesi'nden y~lda dört mülaz~m al~nacakt~. Kad~askerlerin müddetleri süresince tezkirecilik-ten sadece bir dâni~mendleri silke girecekti. Bunlar~n d~~~nda da yukar~da hareketleri aç~klanan müderrisler mans~bda hareket ettilderinde mevleviye-te bile ç~km~~~ olsalar sadece bir mülâz~m vereceklerdi. Mülaz~m say~s~na getirilen bu s~n~rlama uyg-ulanabilseydi belki de görev bekleyen mülâz~mlar için rahatlat~c~~ olacakt~. Ancak medreselerde müderrislerin tedrisindeki dâni~mendlerin çoklu~u ve bu uygulama yap~l~rsa onlar~n ma~dur olacakla-r~, ~eyhülislâm~n iste~i üzerine arz edilmi~~ ve ~eyhülislâ~n bu iste~ini kabul ettirebilmek için Edirne ve Bursa'daki medreselerden mülâzemet yetkisinin kald~r~labilece~ini bildirmi~~ ve bu önerisi kabul görmü~tü".

Yukar~da aç~lçland~~~~ üzere XVIII. yüzy~lda ~eyhülislâm~n mülâzemet sistemi üzerinde de etkin bir gücünün ve denetiminin bulundu~u, padi~ah~n ve sadâretin de bu hususta ~eyhülislâm~~ muhatap ald~klar~~ tespit edilmi~tir. Bu tespit mülâz~m ruznâmçelerinin incelenmesiyle de do~rulanmaktad~r. 18 Zilhicce 1113/16 May~s 1702 tarihinde Rumeli Kad~askeri olan Dede Efendi'nin defterindeki mülâz~mlarm pek ço~u ~eyhülislâm Esseyyid Fey-zullah Efendi'nin i~areti üzerine silke girmi~lerdir58. ~imdi ~eyhülislâmli~~n bu rolünü aç~klayabilmek için Rumeli Kad~askeri Mehmed Hâdi Efendi döneminde tutulmu~~ 1176-1177 (1762-1763) tarihli mülaz~m ruznâmçesini tahlil edelim".

Mülâz~m ruznâmçeleri her bir kad~asker için ayr~~ ayr~~ tutulmalar~~ sebebiyle bu defterlerdeki kay~tlar, Rumeli Kad~askeri'nin göreve atan-mas~yla ba~lar ve kad~askerin görev bitimine kadar olan kay~tlar~~ içerirdi. Mehmed Hâdi Efendi'nin mülaz~m ruznâmçesi de bu usulle tutulmu~tur. Mehmed Hâdi Efendi, 4 Rebiül-âhir 1176 (23 Ekim 1762) tarihinde Rumeli Kad~askerli~i'ne atanm~~~ ve dört dâni~mendini te~rifen mülâz~m vermi~ti80. Mevalrnin görev sürelerinin bir y~l olmas~~ dolay~s~yla Mehmed Hâdi Efendi

57 Tdrih-i Ra~id, C.IV, s.50,51.

58 Bakma MA,RKR, 236/59.

59 Bu defterin transkripsiyonu bir yüksek lisans teziyle yap~lm~~t~r. Bakma Ertu~rul Oral, 1177

(1763-1764) Tarihli 115 Numaral~~ Rumeli Kad~askeri Rumamçesi, Yayunlanmam~~~ Yüksek Lisans Tezi, Marmara

Üniversitesi, Türkiyat Enstitüsü, Istanbul 1993. 60 MA, RKR, 292/115, 3.3.

(14)

görevini 1177 Rebiül-âhiri'ne (Ekim-Kas~m 1763) kadar sürdürmü~~ olma-l~d~r. Mehmed Hâdi Efendi'yle ilgili biyografik kaynaklarda da bir bilgiye ula~~lamamas~~ ve defterde mülâz~m kay~tlar~~ verilirken tarihlemeye dikkat edilmemi~~ olmas~~ sebebiyle defterin sonlanma tarihi kesin olarak tespit edi-lememi~tir. Cahid Baltac~~ kad~asker ruznâmçelerinin tan~t~m~n~~ yapt~~~~ ve katalo~unu sundu~u makalesinde Mehmed Hâdi Efendi'nin defterini de zikretmi~tir. Buradaki defter kay~tlar~ndan Mehmed Hâdi Efendi'nin Mev-lana Ahmed Hayreddin Efendi yerine Rumeli Kad~askeri oldu~unu ve ken-disinden sonra da bu göreve ileriki y~llarda ~eyhülislâm olacak olan Mirzâ-zâde Mehmed Sa'id Efendi'nin atand~~~n~~ söyleyebiliriz61. Defterimizin kap-sad~~~~ zaman diliminde, sab~k ~eyhülislâm Dürrizâde Mehmed Efendi'nin o~lu Dürrizâde Mustafa Efendi ~eyhülislâmd~r. Dürrizâde, 5 ~evval 1175 (29 Nisan 1762) tarihinde Tirevi Ebubekir Efendi'nin azli üzerine ikinci kez ~eyhülislâm olmu~~ ve 24 Zilkade 1180 (23 Nisan 1767 ) tarihine kadar bu görevini sürdürmü~tür62.

Toplam 50 sayfadan olu~an defterde 176 mülâz~m~n kayd~~ bulunmak-tad~r. Defterin tutulma usulü di~er defterlerden farkl~l~k arz etmemektedir. Defterdeki kay~tlarda ilk sat~rda mülâz~m~n ad~, baba ad~, babas~~ ilmiyyeden ise görevi ve memleketi belirtilmi~tir. Bu kayd~n alt~nda mülâzemeti ald~~~~ hocas~~ ve hangi yolla mülâz~m oldu~unu aç~klayan bir bölüm bulunmak-tad~r. Bu bölümün sonunda da seyhülislâm~n denetiminden ve olurundan geçti~ini belirten "bâ-i~âret-i aliyye mülâzemete kabul ~od" ifadesi yer almaktad~r. XVI. yüzy~l mülâz~m ruznâmçelerinde mülâz~m kayd~mn sonunda geçen "... pâye-i serfr-i âlem-mas~re arz olundukta kaydolundu", "... pâye-i serfr-i alt~ya arz

olundukta sadaka buyuruldu"63 ifadelerinin de~i~ime u~rad~~~m tespit etmek-teyiz. 1710 y~l~na ait bir di~er kay~tta da ayn~~ usul uygulanm~~t~. Mevlana Mehmed bin Abdullah, ~eyhülislâm Ebe-zâde Abdullah Efendi'nin ~ehzade Abdülmelik'in do~umu sebebiyle te~riften verdi~i mülaz~mlar~n on üçün-cüsüydü ve "bâ-i~âret-i hazret-i ~eyhülislâm" üzere silke girmi~ti". Bu diploma-tik de~i~ikli~in alt~nda yatan neden bu süreçte ilmiyye bürokrasisine tam anlam~yla ~eyhülislâm~n egemen olmas~d~r. Art~k mülâz~mlar da Rumeli Kad~askeri'nin arz~yla de~il, ~eyhülislâm~n i~areti ve veziriazam~n arz~yla

61 Baltac~, "Kad~asker Ruznamçelerinin...", s.76. 62

Dâni~mend, s. 540-541, Abdülkadir Altunsu, Osmanl~~ ~eyhülidântlan, Ayy~ld~z Matbaas~, Ankara 1972, s. 139-140. Dürrizâde bu azlinden sonra 15 Zilhicce 1187-23 Receb 1188 (27 ~ubat 1774-29 Eylül 1774) tarihleri aras~nda bir kez daha ~eyhülislâml~k makam~na ç~km~~t~r.

63 MA, RKR, 184/7, s. 4. 64 Uzunçar~~l~, ~lmiye Te~kilat~, s.53.

(15)

MÜLAZEMET SISTEMI 437

silke girebiliyorlard~. 1127/1714-1715 y~l~nda sadaret kaymakam~na gönderi-len hatt-~~ humâyûnda mülaz~mlar~n"....tfendi dâ'imizin65 maliimu olup ve ifflreti

oldu~u mal~imun olduktan sonra rikâb-~~ kâm-jâb~ma arz" edilmesi

istenmekte-dir". Bu süreçde mülâzemet sistemi için Rumeli Kad~askerli~i bürokratik i~lemlerin yürütüldü~ü, kay~tlar~n~n tutuldu~u bir birim haline dönü~mü~, padi~aha arz edilmeden önce ilmiyye bürokrasisindeki nihai karar organ~~ ~eyhülislâm olmu~tur. 1128/1715-1716 y~l~nda da ilmiyye silkine girerek ka-d~l~k yapmak isteyenler için kad~asker taraf~ndan imtihan edildikten son-ra ~eyhülislâm~n i~aretinin al~nmas~~ gerekti~i belirtilmi~tir67. ~eyhülislam bu diplomatik yolu yetki alan~~ içerisindeki atamalar için de kullan~yordu. Veziriazam ~eyhülislâm~n inhâs~n~~ padi~aha arz ederek iradesini ald~ktan sonra ~eyhülislâm~n takririnin üzerine "Salih. ~~öretleri mucibince tevcfh

olun-mak buyuruldu" ifadesini koyarak inhan~n kabulünü bildirir ve ~eyhülislâm atama i~lemini neticelendirirdi68. ~p~irli, bu yaz~~ma zincirini ilmiyye men-subunun arzuhali, ~eyhülislâm i~areti, sadrazam~n telhisi, padi~ah~n hatt-~~ humâyûnu, sadrazam~n buyruldusu, evrak~n me~ihata muamele için iâdesi olmak üzere alt~~ basamak olarak belirlemi~tir".

Mehmet Hadi Efendi ruznâmçesi verilerine göre 176 ki~i, müstakillen, iâdeden, te~rifen ve tezkirecilik adl~~ mülaz~m yollar~~ vas~tas~yla silke girmi~-lerdir. Bu yollarla silke giren mülâz~mlar~n toplam mülâz~m say~s~na göre oranlar~~ ~öyledirm:

Grafikte de görülece~i üzere silke giri~te bulunan dört mülaz~ml~k yolu yukar~da Ra~id Tarihi' nde anlat~lan yollar ile uyum göstermektedir. Ve-rilere göre 44.8'lik oranla 79 ki~i, müstakillen silke girmi~tir. XVI. yüz-y~lda bu mülâzemet türü, hanedan ailesinden, devlet görevlilerden ya da toplumun önde gelen ki~ilerinin arac~l~~~~ ve ~efaati ile ilmiyye silkine gir-meyi ve daha çok ayr~cal~kl~~ dâni~mendlerin mülaz~m olma yolunu ifade etmekteydi. Mevâlizâdeler, me~ayihzadeler, mevki sahibi hâmisi olan ya da ulemâmn güvenini kazanan ve önemli hizmetlerde bulunan dâni~mendler bu yolla mülâz~m olmaktayd~lar. XVIII. yüzy~l ba~lar~nda bu mülaz~ml~k

65

~eyhülislam kastedilmektedir. 66 rarih-i Ra~id, s.48

67 Ra~id, C. IV, s. 192

68 Uzunçar~~l~, ~lmiye Te~kilat~, s.58.

69 Mehmet Ip~irli, "~lmiye Te~kilat~", Osmanl~~ Devleti Tarihi, C. 1, Editör Ekmeleddin ~hsano~lu, Feza Gazetecilik A.5 yay, ~stanbul 1999, s.266-267.

(16)

yolu, ~eyhülislâmlar~n silke mülaz~m verdikleri bir yol haline dönü~mü~-tü. ~eyhülislam'dan silke girmek için istekte bulunan müstahak ki~iler ve ulemâ çocuklar~~ bu yolla silke girmekteydiler. Bu kay~tlarda "...Mevlândy~~

mezbür erbâb-~~ istiVâddan olma~la hâlâ ~eyhülislörn inâyetlü Dürrizâde Mustafa Efendi hazretlerinin aliyyeleriyle müstakillen mülâzemete kabül ~od" ifa-

desi yer almaktad~r. Müstakillen giren 79 ki~inin d~~~nda dört dâni~mend daha Dürrizâde Mustafa Efendi'den mülaz~m olmu~tur. Dürrizâde'nin Ba-yezid Medresesi'ndeki iki muidi ve iki muzaf~~ da silke girmi~ti". Çünkü, ~eyhülislâmlar her alt~~ ayda bir muid ve muzaflar~n~~ silke katmaktayd~lar". Silke giri~te ikinci s~ray~~ % 42.04'lük oranla iâdeden yolu al~r. Bu yol-la 74 ki~i silke girmi~tir. Bu süreçte medreseler ~btida-i Hâriç, Hareket-i Hâriç, ~btida-i Dahil, Hareket-i Dahil, Müs~la-i Sahn, Sahn-~~ Semân, ~bticla-i Altm~~l~, Hareket-i Altm~~l~, Müs~la-1 Süleymaniye, Süleymaniye, Hamise-i Süleymaniye ve Daru'l-hadis-i Süleymaniye olmak üzere derecelenmi~ti74. Bu derecelenme içerisinde en alt seviyede, müs~la-~~ sahn'dan sahn'a hareket eden müderrislerin muidleri mülaz~m olabiliyorlard~. Daha alt seviyedeki muidler silke giremiyorlard~. Mevlana Abdulhalim bin Abdullah M~2s~la-~~ Süleymâniye

71 MA, RKR, 292/115, s.1 ve devam~.

72 MA, RKR, 292/115, s.20-21, 33.

73 Bu mülaz~mlar iadeden yolu içerisinde tasnif

(17)

MÜLAZEMET S~STEM~~ 439

ile Kalenderhane Medresesi'nde müderris olan Mustafa Efendi'nin mu1di idi ve hocas~~ bâ-hâmise-i Süleymâniye ile Ayasofya-~~ Kebir medresesine hareket etti~inde mülaz~m olmu~tu". Müs~la-~~ sahn ile Edirne'de Çukac~~ Hac~~ med-resesi müderrisi Esseyyid Ahmed Efendi'nin muidi olan Mevlana Abdullah bin Abdullah ise hocas~na görevli bulundu~u medresenin sahn itibar buyu-rularak tekrar tevcih edildi~inde silke girmi~ti".

Mülâzemet yollar~~ içerisinde silke verdi~i yirmi ki~i ve % 11.36'l~k ora-myla üçüncü s~ray~~ te~rifen yolu al~r. Yüksek dereceli ulemâ, tarikinde bir üst düzey göreve hareket ettiklerinde, terakki ald~klar~nda, sefere te~lif ettik-lerinde, cülûs oldu~unda, padi~ahlar~n çocuklar~~ oldu~unda "te~rir nam~y-la münam~y-laz~m verebilmekteydiler. Mehmed Hadi Efendi Rumeli Kad~askeri", Feyzullah Nafiz Efendi Anadolu Kad~askeri", Tarsusizâde El-Hac Mustafa Efendi Kudüs kadim", El-Hac Ali Efendi Medine Kad~s~n Mehmed R~za Efendi Mekke kad~s~~ oldu~unda dörder mülaz~m vermi~lerdi. Te~rifen mülaz~m verenler en üst düzey ulemâ idi.

Silke verdi~i üç ki~iyle ve % 1,7'lik oramyla son s~ray~~ tezkirecilik alm~~-t~r. Kad~askerler tezkirecilik hizmetinden her alt~~ ayda bir mülaz~m vermek-teydiler. Bunlardan ikisini Anadolu Kad~askeri Esseyyid Abdullah Efendi silke katm~~t~r. Ahmed bin Abdurrahman, Esseyyid Abdullah Efendi'nin görevinin ilk alt~~ ayl~k süreci için81, Hüseyin bin Ahmed ise ikinci alt~~ ayl~k sürecinde mülaz~m olmu~tu82. Esseyyid Ali bin Esseyyid Mehmed ise "...i~~

bu bin yüz yetmi~~ alt~~ senesi ~ehr-i rebiü'l-âhirinin dördüncü gününden bu fakire inâyet ve ihsân buyurulan sadâret-i rumelide sene-i merküme ~evvalil-mükerreminin dördüncü gününe gelince alt~~ ay müddet.." ile Mehmed Hâdi Efendi'ye yapt~~~~ hizmeti

sonucu mülaz~m olmu~tu"'.

Yukar~daki verilere göre, XVIII. yüzy~l~n ortalar~nda silke giren dâni~mendlerin tamam~n~n kayd~nda ~eyhülislam~n i~areti bulunmaktad~r. Mülâzemete dair bürokratik i~lemleri her ne kadar Rumeli Kad~askerli~i

75 MA, RKR, 292/115, s.2. 76MA, RKR, 292/115, s. 11. 77 MA, RKR, 292/115, s.3. 78 MA, RKR, 292/115, s.40. 79MA, RKR, 292/115, s.35,41. 80 MA, RKR, 292/115, s.41,45,46,48,49 81 MA, RKR, 292/115, s.22-23. 82 MA, RKR, 292/115, s.46. 83 MA, RKR, 292/115, s.34-35.

(18)

devam ettirmi~~ olsa da tüm mülaz~m kay~tlar~~ ~eyhülislâm~n denetiminden geçmekte ve ~eyhülislâm inhas~yla sadârete oradan da padi~aha arz edilmek-teydi. Bu uygulaman~n d~~~nda silke giri~~ yollar~~ içerisinde % 44.8'lik oranla birinci s~rada yer alan müstakillen mülaz~ml~k yolunun ~eyhülislâm~n tekeli alt~nda bulunan bir mülâzemet yolu olarak de~erlendirmek abart~~ olmaya-cakt~r. Silke girme~e istidad~~ olanlar ile ulemâ çocuklar~~ bu yolla silke gir-mekte ve bu giri~~ yolunun anahtar~~ da ~eyhülislâm~n elinde bulunmaktay-d~. Bu sebeple ~eyhülislamlar~n dâni~mendleri ve onlar~n himayesi alt~nda bulunan tâliblerin ilmiyye mesle~ine girmeleri kolayla~m~~t~. XVI. yüzy~l~n sonlar~nda tutulmu~~ Hocazâde Mehmed Efendi ruznâmçesinde müsta-killen silke girenler % 3.68 oran~nda idi84. XVIII. yüzy~lda bu yolun oran~~ muazzam oranda artm~~~ ve bu mülaz~mhk yolu ~eyhülislamlar~n hakimiye-ti alt~na girmi~hakimiye-tir. Müstakillen silke girenlerin oran~ndaki bu art~~, XVIII. yüzy~lda ilmiyye zümresinin içine kapanmas~m aç~klay~c~~ bir veri olarak da kullan~labilir. Mukllik yapan ulemâ çocuklar~n~n d~~~nda kalanlar bu yolla silke girmekte ve silk kadrolar~n~n önemli bir oramm olu~turmaktayd~lar. Bu sebeple reâyâdan kimselerin çocuklar~n~n silke girmesi güçle~mekte ve bu sistem böyle deveran etti~i için ulemâ zümresi içe kapamk bir zümre haline dönü~mü~tü. Bu veriler, Zilfi'nin bahsetti~i ulemâ aristokrasisinim ve Ortayl~'mn88 ve Unan'~n87 ulemân~n kendi içine kapamk halka kapal~~ bir yap~~ olu~turdu~u dü~üncesini destekler niteliktedir.

Mülâzemet yollar~~ irdelendi~inde XVI. yüzy~lda ~eyhülislâm~n silke katmak istedi~i dâni~mendleri için mülâzemet yolu olarak kullan~lan "fetvâ eminli~i" bu süreçte mülâzemet yolu olmaktan ç~km~~t~r. Mehmed Hâdi Efendi'nin mülaz~m ruznâmçesinde bu yolla silke giren dâni~mend olma-m~~t~r. 1127/1714-1715 y~l~nda padi~ah~n hatt-~~ humayö~nu ile Seyhülislam Mirza Efendi'den uygulamadaki mülâzemet sisteminin aç~klanmas~n~n is-tenmesi üzerine, Mirza Efendi'nin yapt~~~~ aç~klamada fetvâ eminli~i yolu-nun bulunmam~~~ olmas~, XVIII. yüzy~lda bu mülâzemet yoluyolu-nun uygulama-

84 MA, RKR, 184/7.

85 Madeline Zilfi, The Politics Of P~ety:The Ottoman Ulendt In The Postclassical Age (1600-1800),

Bibliothe-ca IslarniBibliothe-ca, Minneapolis 1988, s.42-54

86

~lber Ortayl~, " 18.Ytizy~lda Ilmiye S~n~f~n~n Tolumsal Durumu Üzerine Baz~~ Notlar", ODTÜ

Ge14-tirme Dergisi, 1979-1980 özel Say~, s.155-159

87 Fahri Unan, "Osmanl~~ Medreselerinde Ulemâ'n~n Sosyal Taban~~ ve Bunun Ilmi Verim Üzerindeki

(19)

M~:11:AZEMET S~STEM~~ 441

dan kalkt~~~n~~ göstermektedir88. Bu kadronun kalkma sebebi, ~eyhülislâm~n silk üzerinde artan gücü ve yetkisi olabilir. Çünkü art~k ~eyhülislâmlar za-ten istedikleri ki~ileri "müstakillen" yolu ile silke katmakta ve tüm mülâz~m kay~tlar~~ onlar~n denetiminden geçmekte idi. Dolay~s~yla fetvâ eminli~i yolu-na gerek kalmam~~~ olmal~d~r. XVI. yüzy~l~n sonlar~nda ~eyhülislâm~n silke katt~~~~ dâni~mendlerin oran~~ % 4.5 iken, XVIII. yüzy~l ortalar~nda bu oran % 44.8'e yükselmi~ti. Bu muazzam art~~~ oran~~ ~eyhülislâm~n ilmiyye

bürok-rasisinde ve mülâzemet sisteminde yükselen gücünü ve yetkisini aç~klay~c~~ bir oran olsa gerektir.

Bu süreçte, mülâz~m olabilmek için ~eyhülislâm~n imzas~n~~ taklit eden ki~ilerle de kar~~la~~lm~~t~r. 9 Receb 1115/18 Kas~m 1703'te mülâzemet is-teyen arzuhalinin kenar~na ~eyhülislâm~n i~aretini kendisi yazan ve Rume-li Kad~askeri Dede Efendi'ye gönderen bir ki~i sahtekârl~~~n~n anla~~lmas~~ üzerine otuz de~nek ile cezaland~r~lm~~t~. Ayn~~ ~ekilde suç i~leyen bir di~er ki~i de 22 Ramazan 1189/16 Kas~m 1775 tarihli bir sadrazam buyruldusu ile Istanbul'dan sürülmü~~ ve Bozcaada'da kalebentlik yapmaya mahkum edil-mi~ti89.

Sonuç

Osmanl~~ Devleti'nde ~eyhülislaml~k kurumu, XVI. yüzy~l~n ilk çeyre~in-den itibaren nüfuzunu art~rmaya ba~lam~~~ ve artan nüfuzuyla birlikte ilmiyye bürokrasisini de hakimiyeti alt~na alm~~t~r. Ebussuud Efendi'ye, 1574 y~l~nda mevleviyetlerin ve 40 akçeden yukar~~ müderrislerin atamalar~mn devredil-mesiyle ~eyhülislâmlar ilmiyye bürokrasisinin de reisi durumuna gelmi~ler-dir. Ancak bu süreçte, mülâzemet sistemi hâlâ Rumeli Kad~askeri'nin yetki ve denetimi alt~ndad~r. XVIII. yüzy~l~n ba~lar~ndan itibaren ise mülâzemet sisteminin kontrolü de ~eyhülislâm~n yetki alan~~ içerisine girmi~tir. Her bir mülâz~m onlar~n "i~âret-i aliyye" leriyle silke girebilmi~tir. Bu süreçte uy-gulanan mülâzemet yollar~nda da de~i~im olmu~, XVI. yüzy~lda ulemâ ço-cuklar~n~n ve önemli hizmetlerde bulunan ki~ilerin mülâz~ml~k yolu olarak kullan~lan müstakillen mülâz~ml~k yolu, XVIII. yüzy~ldaki ayn~~ tabandan beslenmekle birlikte ~eyhülislâmlar~n inisiyatifinde bir mülâz~ml~k yoluna dönü~mü~, bu yolla silke girenler mülâz~mlar~n yar~ya yak~mn~~ olu~turmu~~ ve ~eyhülislâmlar silke giri~in anahtar~~ olmu~lard~r.

88

Tdrih-i Ra~id, C.IV, s.49-50.

(20)

Referanslar

Benzer Belgeler

Cel ve tî ye’ye men sup bir çok flâ ir gi bi Azîz Mah mûd Hü dâ yî Haz ret le ri’nden bü - yük oran da et ki len mifl ve onun yo lun da iler le me ye ça l›fl m›fl bi ri

Cenazesi 20 mart 1964 (bugün) Teşvikiye Camiinde cuma namazım mütaakıp cenaze namazı eda edildikten sonra Edimekapı Şehitliğindeki aile kabrine

(Bu meziıep İsa’da yalnız Allahlık hüvi­ yeti mevcud olduğunu iddia ederdi.). Hıristiyanlıktan evvel

sonra bacanağı Yusuf Ziya Or- taç’la birlikte Akbaba adlı mi­ zah dergisini çıkarmaya başla­ dı. Kısa bir süre de Karagöz dergisini

Osmanlı düşünürleri arasında yüzyılın sonlarına doğru hâlâ kavram kargaşası devam etse de liberal iktisat (serbest ticaret) yanlısı görüşler ağırlık kazanmıştır.

Şu Ermeni taifesinin hem komşu hem de dindaşı olan Rusya Devleti ise vech-i meşruh üzere gamaz ve nifaktan başka bir meziyet ve fazileti olmayan şu Ermeni taifesini

MuǾįnü’l- Ĥükkām ve Įżāĥda yazar ki bir kimse bir ādemüň evine girüp śāĥib-i ħāneyi ķatle mübāderet ve mübāşeret eyledükde śāĥib-i ħāne ġālib gelüp

Terminolojik farklılıklar içerse de geniş ölçekli bu terimler tarihçiler tarafından anlamlı bir dünya kurgusu ve dolayısıyla “dünya”ya bir rehber sunma