İşte “Kesip Sakladıklarım...” köşesi bu düşünceden kaynaklandı; her
hafta bu köşede “Kesip Sakladıklarım”dan bazılarını bulacaksınız.
Yıllardan beri gazetelerden, dergilerden, yazılı r, fotoğraflar, haber
ler keser, saklarız; bir gün gelir işimize yarar, diye... Günü gelince
on-¿ararlam
İP SAKLADI!
Sakladıklarım.
İ
STİKLAL Mahkemeleri yi ne gündemde... Filmler çekiliyor, bu mahkemenin kararıyla asılanların, idam edi lenlerin sayısı, açık artırmaya çıkarılarak, yüzbine kadar yük seltiliyor, bilen, bilmeyen her kes konuşuyor.İstiklal Mahkemesi kararıyla asılanlardan biri de ittihatçıların Maliye Nazırı Cavid Bey’dir.
Ve Cavid Bey’in oğlu da hu kukçu ve yazar Şiar Yal- çın’dır...
Babası asılan bir evladın malum çevrelerce gündeme getirilen İstiklal Mahkemeleri konusundaki görüş, düşünce ve yanılgılarını öğrenmek her halde hem ilginç, hem de ibret verici olacaktır.
MAKSAT ATATÜRK’Ü KÖTÜLEMEK
Şiar Yalçın, “Abes ve hain
ce...” başlığını koyduğu yazı
sında (Cum huriyet - 2 Mart 1994) şöyle diyor:
“İstiklal Mahkemesi’nce mahkum edilmiş olan İzmir suikastı sanıklarının itibarla rının iadesi hakkında Refah Partili milletvekillerinin teşvi kiyle TBMM’ye verilmiş olan önerge, tek amacı milletimi zin kurtarıcısı, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Ke mal A ta tü rk ’ü kötülem ek, düşmanlarını desteklemek ve yüceltmekten ibaret olan gayriciddi, abes ve haince bir teşebbüstür. İçinde yaşa dığımız istikrarsız siyasi or tamda nifak yaratmış, Ata türk ilke ve devrimlerine gö nül vermiş milyonlarca kişiyi rahatsız etmiş, kin ve nefret tohumları saçmış ve tehlikeli olabilecek gelişmelere yol açmıştır. Ama belki de aslın da olayın o kadar abartılacak bir yönü yoktur. Malum şa hısların A ta tü rk ’e ve laik Cumhuriyete düşmanlıkları zaten herkesçe bilinmekte ve büyük çoğunluk tarafından lanetlenmektedir. Ama sureti haktan görünerek, insan hakları, adil düzen, zulme başkaldırma, din özgürlüğü gibi kisveler altında halkı al datmak amacıyla verilen bu önergenin temas ettiği konu aydınlatılm alıdır ki, bilme yenler işin içyüzünü öğren sinler...
İADEİ İTİBAR
Bir kere Türk Ceza Huku- ku’nda iadei itibar diye bir
''mm Pduft
İSTİKLAL MAHKEMESİNİN
ASTIĞI ADAMIN OĞLU.
müessese yoktur, iadei mu hakeme ve memnu hakların iadesi vardır, ama onun da burada ayrıntılarına gireme yeceğimiz koşulları karşısın da bu hüküm lerin İstiklal Mahkemesi tarafından mah kum edilmiş ve bugün hepsi ölmüş olan kimselere tatbiki ne olanak yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yar gıyı ilgilendiren bu konuda soruşturm a ve araştırm a yapması ve mahkumların, iti barlarının iadesine karar ver mesi de hukuken mümkün değildir. Gerçi suikast dava sında İstiklal Mahkemesi’nce gıyaben 10 yıl kalabentlik ce zasına mahkum edilmiş olan Rauf Orbay 1935’te Türki ye’ye döndüğü zaman bir as keri mahkeme tarafından ak lanmıştı, ama orada sanığın gıyaben mahkum edildiği bir suçtan yeniden yargılanması söz konusuydu, yani koşul lar çok farklıydı. Menderes, Zorlu ve Polatkan hakkında TBMM tarafından verilen ka rar ise bambaşka bir mesele dir ve bunun meşrutiyeti (le- jitimitesi değilse bile legali- tesi yani yasallığı) çok tartış malıdır.
BABAMI SUÇSUZ YERE ASTILAR Kaldı ki, yürürlükteki mev zuatımız böyle bir muamele ye cevaz verse bile, aradan geçen bunca yıldan sonra yeni deliller elde edilmesi ve bunlara göre mahkumiyet kararlarının iptali nasıl müm kün olabilir. Bütün bunlar ham hayalden ibarettir. Fa kat benim burada üstünde durmak istediğim bir başka nokta var. Suikast teşebbü sünün başlıca manevi faili,
m ı
ceza hukuku tabiriyle azmet tireni sıfatıyla Ankara istiklal Mahkemesi tarafından idama mahkum edilerek asılan ve bugün 2. cumhuriyetçi libe raller ve demokratlar(!) tara fından göklere çıkarılarak ül külerine bayrak edilmek iste nilen İttihat ve Terakki Parti- si’nin ünlü Maliye Nazırı Ca vid Bey(babam) gerçekten suçsuz yere asılmıştır ve bu nun böyle olduğu bugün a- şağı yukarı bütün ilgililerce kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu haksız karardan dolayı Atatürk ve İnönü’nün de ü- züntü duydukları yaygın bir riv a y e ttir. G erçekten de, mahkeme kararında ve bu gün TBMM arşivlerinde bulu nan dava dosyası mündere- catında babamın bu haince teşebbüse şu ya da bu şekil de iştirak ettiğine bundan haberi bulunduğuna dair en ugak bir kanıt yoktur. Ama istiklal Mahkemeleri, bilindi ği gibi, Meclis tarafından ku rulmuş ve Meclis adına hü küm vermiş olan olağanüstü m ahkem elerdi. Kanunlara göre karar verirlerd i ama normal muhakeme usulünü uygulamazlardı ve hükümle rinin ne temyizi vardı, ne de idam kararlarının Meclis ta rafından infazına karar veril mesi söz konusuydu. Zaten babam ve öteki bazı eski itti hatçılar (Dr. Nazım, Nail ve Hilmi Beyler) hakkındaki idam kararları suikasta katıl dıklarına dair aleyhlerinde ciddi kanıtlar ve çoğunun açık ikrarları bulunan sanık ların mahkum edilip asıldık ları İzmir’de değil, o davadan tefrik edilerek aynı mahkeme tarafından kısa bir süre son
ra Ankara’da görülmüş olan dava sonucunda verilmiştir.
İKTİDAR HESAPLAŞMASI
Bu dava ise suikast suçu nun manevi faillerinin geri kalanların ıda kanıtlarıyla meydana çıkarmak amacın dan çok, sanıkların -özellikle babamın - siyasal geçmişini, yani memleketi felakete sü rüklediği iddia edilen İttihat ve Terakki içindeki rolünü ve faaliyetlerini yargılamak ve bir yerde yeni iktidarın eski iktidardan hesap sormasını ve son kalıntılarını tasfiye et mesini sağlamak amacına yönelmişti. Kısacası Cavid Bey’in ve daha bir kaç kişi nin ama karakteri, mizacı, her türlü iftira ve şiddete kar şı olması bakımından özellik le Cavid Bey’in Atatürk’e dü- zünlenmek istenilen suikast ile hiçbir alakası olmadığı kesin gibidir. Hiç değilse ben kendi hesabıma babamın ka mu vicdanında ve tarih önünde beraat etmiş olduğu na inanıyor ve bu itibarla da iadei muhakeme ya da itiba rın iadesi gibi bir yasal pro sedüre -mümkün olsa bile gerek görmüyorum.
Şunu da belirtelim ki, Ata türk ve Cumhuriyet düşman larının ve bu arada fanatik ittihaçıların bir iddiasına gö re, İzmir suikastı tamamen bir komplo, bir muvazaadır ve siyasi polis(Gestapo) ta rafından tezgahlanmıştır! Ha yali sanıklar kandırılm ış, sahte itiraflar elde edilmiş ve 15, 20 kişi tamamen suçsuz olarak asılmıştır! Bu bir deli saçması, bir hezeyandır. İz mir suikastı hazin fakat so mut bir gerçektir ve evveliya tı vardır. Bunu bir başka ya zımda belirteceğim.
Allah, bu önergeyi veren lerin, Atatürk’e dil uzatanla rın, hele ona ve namuslu ai lesine en şeni ve pespaye if tiralarda bulunmaktan çekin meyenlerin günahlarını affet sin!”
★★★
Hep sorulur “Aydın kime
denir?” diye...
İşte aydın, buna denir, ba basının haksız yere asıldığına inanmış olsa bile, bunu bahane ederek Cumhuriyet’in kurucu suna ve kurucularına dil uza tanların günahkar olduğunu söyleyene aydın denir.
Çeyrek porsiyon “enteller”e değil!
FİESTA9
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi