• Sonuç bulunamadı

Geçmişte İstanbul'un nakil vasıtaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Geçmişte İstanbul'un nakil vasıtaları"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-T>S05/>ü

Bankalar caddesinde atlı tramvay ve payton arabaları.

Geçmişte

İstanbul un

Nakil

V a s ı t a l a r ı

/

E S K İ D E N İ S T A N B U L D A A T A B İ N M E K D A H İ

B İ R İ M T İ Y A Z D I . . E S N A F V E M E M U R L A R

A T L A Ş E H İ R İ Ç İ N D E G E Z E M E Z L E R D İ . . .

İ S T A N B U L D A İ L K D O L M U Ş A Ş Ç I H A L İ T

İ S M İ N D E B İ R Ş O F Ö R T A R A F I N D A N B A Ş ­

L A T I L M I Ş T I . . .

Dr. Sedat Kumbaracılar

Bir zamanlar Istanbulda hayat güne­ şin doğmasıyla başlar, batmasıyla sona ererdi. Böylece yaz aylarında çalışma süresi kışa nazaran daha u- zun olurdu. Nakil vasıtalarının azlı­ ğından halk daha ziyade iş yerlerine yakın semtlerde oturur, uzakda o- turanlarda yaya olarak işlerine gidip gelme zorunda kalırlardı. Vasıta az­ lığı acaba neden ileri geliyordu. So­ kaklar çok dardı zaman zaman zu­ hur eden büyük yangınlardan sonra­ da genişletilmez ana sokaklardan bi­ le çok defa iki araba yan yana ge­ çemezdi. Yolların genişletilmesi için ilk adım ancak Tanzimattan sonra atılabilmiştir. Gülhane parkı ile Aya- sofya arasında ki caddede bulunan asırlık çınar bir zamanlar Zeynep Sultan camisi avlusunda bulunuyor­ du. Geçmişte ise caddenin genişliği çınar ile karşısındaki medreseye ka­ dardı. Divanyolu o kadar dardı ki u- lufe koparmak için yeniçerilerin bir ot arabasını devirmeleri yolu kapa­ maya kafi gelmişti.

Bir zamanlar ata binmek Istanbulda bir im tiya zd ı:

Istanbulda ata binmek bir zamanla­ rın önemli imtiyazlarından biri idi. Müslüman olmayanlar ata bineme- dikleri gibi esnaf ve memurlar d-a atla şehir içinde gezemezlerdi. O kadar ki Edirnekapıda oturan P,abı- ali katiplerinden birinin ta ltifi söz konusu olmuş, kendinden isteği so­ rulmuştu. O da atla evine gidip gel­ me müsadesinin verilm es'ni istemiş­ ti. Bu talep uzun tartışmalardan son­ ra kabul edilmemiş görevine yakın bir yerde bir ev bağışlanması daha uygun görülmüştü.

Kiralık atların bul'jnduğu semtler :

Şehirde bir zamanlar midilli sürü­ cüleri vardı. Bunlar Vefa da bir han­ da bulunurlar ve şehrin muhtelif yer­ lerindeki durak yerlerine dağılırlardı. Bu durak yarlerinden biri son zaman­ lara kadav Aksaray'da Horhor'a gi­

12

den yolun başında bulunuyordu.

Arabacılar ve y a rd ım cıla rı:

Arabacılarla şakirt denilen yardım­ cılarının iyi ahlak sahibi olmalarına son derece dikkat edilirdi. Kendileri­ ne mahsus elbiseleri de vardı. Dar çohadan biniş ve cübbe giyerler, başlarına dört parmak kenarlı yeşil kalpak geçirirlerdi.

Konak ahırlarının hususiyetleri:

Konak ahırlarında en azından iki üç at bulunur, geniş avlularında ek­ seriya Fransız yapısı fayton, kö­ rüklü ve körüksüz kupa ve bunlara ait koşum ve eğer takımları bulu­ nurdu.

Nakil vasıtalarının modernleşmesi:

İstanbul’un nakil vasıtalarını ilk de­ fa sultan Abdülaziz tanzim etdir- miştir. 1282 hicri yılında Paris ve Londra'ya yaptığı seyahatden dönü­ şünde ecnebi bir şirkete atlı tram­ vay işletmek üzere imtiyaz vermekle istanbula hem modern bir nakil va­ sıtası kazandırmış ve hemde yolların bir kısmının genişlemesini sağla­ mıştır. Şirketin ilk idare kurulu 1870 de toplanarak tramvay güzergâhını kararlaştırmıştır, ilk atlı tramvay Azapkapı ile Beşiktaş arasında 18 cema-ziülevvel 1288 pazartesi günü yapı'ıan merasimden sonra işlemeye

başlamış, bu vesile ile Azapkapı Ka- raköy arası ilk defa parkelenmiştir. Eminönü Aksaray hattı ise 1288 ra­ mazanında işlemeye başlamıştır, tarmvaylar Karaköyden Şişliye ka­ dar da işletilmiştir. O zamânlar yol­ culardan bilet parası olmak üzere yirmi para alınırdı. Mevki farkı yok­ tu. Bu parayı veremiyenlerde olurdu. Bu gibiler at veya merkeblerile iş­ lerine gidip gelirlerdi. Ayasofyada arpacı Ferraşın bahçeli hanı gibi şeh­ rin bir çok merkezlerimde hanlar var­ dı. iş sahipleri hayvanlarını buralara bırakırlardı.

(2)

Karaköy'den Eminönü'ne geçecek ilk elektrikli tramvaylar için yapılan dini merasim. (Yıl: 1914)

Elektrikli Tramvay Türkiyede hangi vilayetimizde işlemeye başladı.

Elektrikli tramvay Türkiye'de ilk defa birer vilâyet merkezi olan Selanik'de ve Beyrutda işletilmiştir. İşletme im­ tiyazı İstanbul’da 1914 yılında bir Belçika şirketine verilmiştir. Tram­ vay arabalarında bir zamanlar ka­ dınlara perde ile ayrılmış o zamanın tabirile bir mahalli mahsus bulunur­ du. Bazende çok kalabalık olurdu. Hüseyin Rahmi ve Refik Halit beyle­ rin (Şıpsevdi), (Kirpi'nin Dedikleri) romanlarında bu hususları dile ge­ tiren mizahi bölümler vardır. Balık istifi sözü de bu vesile ile lisanımı­ za girmiştir. Istanbulda 1914-1960 yılları arasında işlemiş olan elektrikli tramvaylar İstanbul'un imarı sırasın­ da kaldırılmıştır. 1926 yılında tram­ vay ücreti kısa mesafeler için birin­ cide yedi kuruş on para ¡kincide ise dört buçuk kuruş, uzun mesafelerde ise onbir ve sekiz kuruştu. Talebeler beş ve iki buçuk kuruş öderlerdi.

Tünel im tiy a z ı:

Tünel imtiyazı atlı tramvaya verilen imtiyaz sırasında verilmiştir. Ön­ celeri kömürle işletilmiş, bilâhare elektrikle işler hale getirilmiştir. Pek fazla olmamakla beraber tramvay ve tünelde bir kaç kaza olmuş, bunlar­ dan bir tanesinde Şişhane yokuşu­ nun üst kısmında raydan çıkan araba bir eve girmiş bir diğerinde banka­ lar caddesi kavşağında raydan çıka­ rak devrilmiştir. Bir defasında ise tünelin kayışı kopmuş arabalar tü ­ nelin Karaköy binasında hasar yap­ mış ve kaza nisbeten ucuz atlatıl­ mıştır.

İstanbul'un bir zamanlar başlıca na­ kil vasıtaları olan talika ve muhacir arabaları yerlerini fayton ve kupala­ ra bırakmışlardır.

İstanbul'un belli başlı merkezlerinde ki durak yerlerinde sıralanmış fay­ ton ve kupalar bulunurdu. Bir za­ manlar bu vasıtalara kadın erkek bir arada binemezdi. Saray kadınları

kupalarla mesire yerlerine giderken arabaları atlarile harem ağaları takip ederdi.

Hastaların n a k li:

Eski devirlerde hastaların nakli pek kolay olmazdı. Hastalar insanların veya hayvanların taşıdığı tahtarevan ve tezkerelerle veya insanların çek- diği iki tekerlekli arabalarla nakledi­ lirdi.

Denizde Trafik :

Deniz yolcu nakliyatı ilk zaman­ larda pazar kayıklarile yapılırdı. Bu kayıklar ekseriya bir camiye vakfe- dilirdi. Beykoz'un pazar kayığı Kanije kalesinde şehit düşen bostancı başı Ahmet Paşa tarafından yaptırmış ol­ duğu camiye vakfedilmişti. Sultan birinci Abdülhamit vakfından diğer bir kayık Beylerbeyinde durur, bura­ dan diğer iskelelere yolcu taşırdı. İkinci sultan Mahmudun sadrazam­ larından biri tarafından padişaha ya­ zılmış yazıda pazar kayıklarına dair geniş bilgiye rastlanmaktadır -baş­ vekalet arşivi -hattı hümayun defte­ ri (... vâkfı hümayunu mülukaneleri tarafından Beşiktaş ve Oıtaköy ve İstavroz iskelelerine birer ve Üskü­ dar ve Harem ve Balaban ve Ayaz­ ma iskeleleri kezalik birer kıt'a ve büyük iskeleye iki kıt'a ki ceman do­ kuz kıt'a pazaı kayığı inşa ettirildiği suretde her biri ellişer altmışar adam alıp mahallerine göre günde ikişer üçer dörder nöbet amedi şüd ederek bu veçhile ....icrası müstahak görü­ nerek keyfiyet darbhanei amireleri nazırı efendi kendilerile dahi müzake­ re olunup ol dahi tasvip etmiş ol­ makla ol veçhile zikrolunan iskele­ lere işlemek üzere vâkfı hümayunu cıhanbanileri tarafından nazırı mu- miileyha kulları marifetile ol mikdar pazar kayığı inşa ettiirlmesi hususu muvafıkı iradei seniyeleri buyurulur ise...).

Sokullu Mehmet paşa zamanında di­ vanı hümayundan yazılan bir hü­ kümde kayık ücretlerine dair şöyle

deniliyor: Istinye'ye altı kürek 25 ak­ çeye seyre giderler, y nek verirler­ se 6 küreğe otuz akçe, yemek ve­ rilmezse kırk akçeye.

Boğazda vapurla yolcu nakliyatı

Kırım muharebesinden sonra Bo­ ğazda ilk defa iki yabancının vapur işletdiğine dair bu kayda rastlan- makta isede bunların kimliklerinin tesbitine imkan bulunmamıştır. Da­ ha sonra bu işi tersanei amire üze­

rine alarak Boğaz'da yolcu naklet- miştir. Bu vapurlar bir müddet son­ ra adaya da işletilmiştir.

Muntazam seferler ise Şirketi Hay- riyenin 1867 yılında ingiltereden sa­ tın aldığı vapurlarla yapılmaya baş­ lamıştır.

Şirketi Hayriyenin kurulm ası:

1867 senesinde Keçecizade Fuat

Pa-(devamı 35. sayfada)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Doğa aşığı, kuş ressamı Salih Acar mücadeleli hayatında kar­ şılaştığı her güçlük, geçirdiği her acılı olaydan sonra daha da güç­ lenmiş ve yenilenmiş

Bakım amaçlı merkezlerde, program çocukların fiziksel bakımı ve dengeli bir beslenmenin verildiği güvenli bir ortamı sağlamaya önem veriyordu, öte yandan

 Sonuç olarak, çalışmamızda mikst tipte hücre morfolojisine sahip GİST’ lerde epiteloid hücre morfolojisindeki alanlardaki mitoz sayısı, iğsi alanlardaki mitoz sayısına

Gökçek, Abdullah Cevdet Sokak’ın isminin iade edilip, edilmeyeceği yönündeki soruya ise “yeni bir tartışma yaratır” gerekçesi ile yanıt vermedi.

[r]

Kanallardaki kupula adlı çı- kıntılarda bulunan tüy hücreleri, kanalı dolduran endo- lenf sıvısının hareketlenmesiyle nehir akıntısına direnen su bitkileri gibi

Taş'ık yola düşen gönül şişesi işte dayanmıştı, zevrak-ı derûnu gönül kayığı, kırılmadan kenara düşmüş, dinleniyordu; oh, onun bir gün yeniden

Kavernöz sinüsün sep- tik trombozuna neden olabilecek diğer enfeksi- yon odakları paranazal sinüsler (özellikle sfeno- id ve daha az sıklıkla ethmoid), dental enfeksi-