Kitap Taniuna:
NECDET SAKAO~LU,
Anadolu Derebeyi Ocaklarindan Köse Pa~a
Hanedan~, Yurt Yay~nlar~~ 8, Ankara, 1984, 315 s.
Gelibolulu Mustafa Ali, XVI. yüzy~l sonlar~nda halk ile devlet örgütü aras~nda ortaya ç~kan maslahatgüzar ya da i~~ eri ad~yla an~lan "tufeyli" zümreyi "memalik-i mahrusa ayan~ndan" olarak göstermektedir'. ~er'iyye sicillerine dayamlarak yap~lan bir ara~t~rmaya göre, ayan ve e~raf XVI. yüzy~lda, Osmanl~~ ~ehir toplumunda devletle reaya aras~ndaki ili~kileri düzenleyen ve halk~n temsilcili~ini üstlenmi~~ bir grup olarak ortaya ç~km~~~ bulunuyordu. Bu grup; zengin tüccarlar-dan, esnaf~n ya~h ve güngörmil~lerinden, ulema ve di~er din adamlar~ndan olu~uyordu2. XVII. yüzy~l boyunca timar sisteminin bozulmas~, merkezi gücün ta~radaki etkisinin azalmas~, devlet memurlar~n~n (ehl-i öd) yolsuzluklan, mukataalann malikane usulü ile kayd-~~ hayatla ayan ve e~rafa verilmesi, bu s~n~f~n gittikçe güçlenmesine yol açu3. Baz~~ idari ve kazai i~ler de ayanlann eline geçmeye ba~lad~ 4. XVIII. yüzy~l~n ikinci yar~s~ndan sonra !nin arazinin hemen hemen bü-tününü denethnleri alt~na alan ayanlar, irsi egemenlik sürdüren yasal prenslikler haline dönü~-
Yuzo Nagata, ayanlann 1768-1774 Osmanl~-Rus seferi s~ras~nda a~~rl~kla= daha da art-t~rd~ldann~~ ve devlet otontesini sarsacak bir güç kazand~klanm belirtmektedir6. Reayarun, bun-lar~n siyasi liderliklerini merkeze kar~~~ desteklemi~~ olmas~, kendilerini bürokrat pa~alardan ay~-ran temel bir ayr~cal~k olarak görülmektedir7. Ayanlann kimi zaman reayan~n can güvenli~ini sa~lama ve vergilerini hafifletme gibi kamu yarar~na bir i~levi de yerine getirdiklerini unutma-mak gerekir.
Ayanlar, "Ahali-i vilayetin ale'l umum ittifak ve ihtiyar eyledikleri kimseler"9 aras~ndan se-çiliyordu. Bu bak~mdan ayanlik üzerine derli toplu bir inceleme yapm~~~ olan V.P. Mutafcieva9, bu seçimlerde üretici halk~n önemli bir rol oynad~~~n~~ belirtmektedir. May~s 1790 (evah~r-~~ ra-mazan 1205) tarihli bir hilkümde de "ayanlann azil ve nasb~na valiler ve sair memurlar taraf~n-dan müdahale olunmayup ahalinin intihab~"19 ilkesinin bir kez daha yinelendi~i görülmektedir. Bu yüzdendir ki Ziya Gökalp, Türkiye'de derebeylik sisteminin "halk hakimiyeti" devrini haz~rlad~~~m iddia etmi~tir. Bu görü~te s~n~rl~~ da olsa bir gerçek pay~~ vard~rn. Ancak ayanlann her zaman halk~n koruyucusu olmad~klar~n~~ kimi kez de cellad~~ durumuna geldiklerini unut-mamak gerekir. Il. Mahmud'un bütün çabalar~na ve Tanzimat döneminde yap~lan yeniliklere kar~~n birçok yerlerde meclislere, özellikle küçük ~ehir ve kasabalarda a~a ve Yikuh-1 memleket ad~~ alt~nda eski'ayanlar hakim olmu~tur
1 Köpri~li~, "Ayan", ~slam Ansiklopedisi, II, 41; Uzunçar~~l~, "Ayan", göst. yer.
2 Özer Ergenç, "Osmanl~~ klasik dönemindeki 'e~raf ve a'yan" üzerine baz~~ bilgiler", Osmanl~~
Ara~urmalan, III (1982), 105-118.
3 Yücel Özkaya, Osmanl~~ ~mparatorlu~n'oda ~.iyanhk, Ankara, 1977.
4 Niyazi Berkes, Türkiye'de Ça~da~la~ma, Ankara, 1973, 97.
Ya~ar Yücel, "Osmanl~~ imparatorl~~~u'nda desantralizasyona (adem-i merkeziyet) dair genel gözlemler", Belleten, 152 (1974), 696.
6 Yuzo Nagata, Muhsinzade Mehmet Pa~a ve iiya~ll~k Müessesesi, Tokyo, 1976, 2. 7 Ya~ar Yücel, göst. yer.
Bekir S~tk~~ Baykal, "Ayanl~k Müessesesinin düzeni hakk~nda belgeler", Belgeler, 2 (1964), 221-225. 9 "XVIII. yüzy~l~n son on y~l~nda Ay-anl~k Müessesesi", çev. Bayram Kodaman, Tarih Dergisi, 31 (1977), 163-182.
l° Mücteba ilgurel, "Bahkesir'de Ayanl~k mücadelesi", Tarih Enstitüsü Dergisi, 3 (1972), 63-67. 11 Halil inalak, "Sened-i ittifak ve Gülhane 1-latt4 Humayunt~", Belleten, 112 (1964), 608.
12 inalak, göst. yer.
238 KITAP TANITMA
XVIII. yüzy~l~n ko~ullar~, Anadolu ve Rumeli'nin her taraf~nda derebeylik yönetiminin ke-sin bir ba~anya ula~mas~na yard~mc~~ oldu. Ayanlar binlerle ifade edilen kap~~ halldanyla büyük birer silahh güç haline geldiler. Ölü bir belge olarak kalmakla birlikte Sened-i ittifak" bunlar~n devlet kat~nda elde ettikleri nüfuzun en önemli bir kan~t~~ olarak görünmektedir.
Necdet Sakao~lu'nun Divri~i'de bir derebeyi oca~~n~, Köse Pa~a Hanedan~ n~~ ele alan in-celemesi, imparatorlu~un çe~itli yörelerinde kök salm~~~ ayanlar üzerine yap~lan çal~~malar zinci-rine yeni fakat sa~lam bir halka eklemi~tir". Bu tür ayr~nt~l~~ monografilerin, derebeylik düze-nini daha yak~ndan kavrama~n~za büyük yard~mc~~ olaca~~na ~üphe yoktur. Sakao~lu'nun bu ça- l~~mas~~ çok geni~~ ölçüde ar~iv malzemesine dayanmaktad~r. Ba~bakanl~k Osmanl~~ Ar~ivi ile Top-kap~~ Saray~~ Müzesi Ar~ivi'ndelti belgeler tarand~~~~ gibi Sivas ve Divri~i ~er'iyye sicilleri de ince-lenmi~, hatta Divri~i nüfus memurlu~unda bulunan esa~ni defterleri dahi kullan~lm~~t~r. Ancak bütün bu kaynaklar ve bu kaynaldan destekleyen eserlerden ba~ka as~l üzerinde durulmas~~ ge- reken nokta yazar~n, sözlü rivayederi de büyük bir titizlikle derlemi~~ olmas~d~r. Bu rivayetler, türküler vb. Köse Pa~a Hanedan~'mn yörenin tarihinde ve hatta folklorunda ne kadar derin iz-ler b~rakt~~~m aç~kça ortaya koymaktad~r. Ku~aktan ku~a~a aktardarak günümüze kadar ula~an bu rivayetlerin, yaz~l~~ belgelerin verdi~i bilgilerle ço~u kez uyu~mas~~ da ayr~ca üzerinde durul-mas~~ gereken bir konudur".
imparatorlu~un birçok yöresi gibi Divri~i de XVIII. yüzy~l sonlar~nda yerel güçlerin filiz-lenmesine uygun bir ortam olu~turuyordu. Güvenlik bozulmu~tu. Ekonomi sars~lm~~t~. Çevre- deki oymaklar sürekli bir kayna~ma içinde idi. Kasaba hem ba~kentin hem de eyalet merkezi olan Sivas'~n denetiminden uzakt~. Bu yüzden kasaban~n ~iddetle muhtaç oldu~u otorite kendi içinden ç~kmakta gecilunedi. Vezir Köse Mustafa Pa~a hanedan~n kurucusu oldu. Osmanl~~ tarih- lerinin kendisinden ancak birkaç cümle ile söz etti~i, ço~u kez de zaman~nda ayn~~ ad~~ ta~~yan di~er pa~alarla kan~urd~~~~ bu Köse Mustafa Pa~a, devletin gözünde kimi zaman yetenekli bir ve- zir, kimi zaman da zalim bir zorba idi. Halk~n gözünde ise hay~rsever, yoksul babas~, bütün ya-r~n~~ yo~unu kasaban~n kallunmas~na harcayan bir baba idi. Köse Pa~a'n~n soyu o~lu Haf~z Veli-yeddin Pa~a, torunu ~mam Hüseyin Bey, dördüncü ku~akta Osman Bey, be~inci ku~akta Esad Beyle 1919 y~l~na kadar devam etmi~tir. iyilik sever, yoksul babas~~ Köse Pa~a'n~n yerini alan o~lu Vezir Haf~z Veliyeddin Pa~a, III. Selim'e, IV. Mustafa'ya ve II. Mahmut'a on y~l süreyle vezirlik etmi~, eyalet yönet~ni~, en sonunda devlete ba~~ kald~rarak bir âsi damgas~n~~ yemi~~ ve tüyler ür-pertici bir ~ekilde katledilmi~tir.
Veli Pa~a'n~n uyand~rd~~~~ öfke, hanedan~n gözden dü~mesine neden oldu. Fakat ~stanbul-da yap~lan giri~imler sonun~stanbul-da Köse Pa~a Hane~stanbul-dan~~ akland~. ~mam Hüseyin Bey, "kap~c~ba~~" unvamn~~ almakla kalmad~, dedesinin saray~nda "izah edilemeyecek bir protokol ta~k~ nl~k' içinde" ya~amaya ba~lad~. Babas~n~n uyand~rd~~~~ kin, nefret ve so~uklu~u gidermek için gerekli ad~mlar~~ atmaktan da geri kalmad~. "Kaymakam Rifatlü ~mam Hüseyin Bey" babas~n~n zalim olarak an~lmas~na kar~~l~k "cömert, saltanat dü~künü" olarak ün yapt~. Tanzimat reformlannm
13 ~nalc~k, göst. yer.
m Bu konuda yap~lan çal~~malar~n toplu bir listesi Yücel e~zkaya'n~n an~lan eserinde (Not: 3)
bulunmaktad~r. Ayr~ca bk. Çetin Börekçi, Kara Osman-zâde Hac~~ Hüseyin A~a ve Y~lanl~-o~ullar~~ (Ayd~n
muhass~l~~ ve Saruhan mütesellimi), ~.Ü. Edebiyat Fakültesi mezuniyet tezi (1963), Mahmut Hasan ~akir,
Küçük-Ali o~ullar~~ (Payas Ayan~ ), ~.Ü. Edebiyat Fakültesi mezuniyet tezi (1963), G. Veinstein, "kya'ns de la r6gion et le commerce du Levant", Etudes Balkaniques, 3 (1976), Özcan Mert, XVIII. re XIX. yüzy~llarda
Çapano~ullar~. Ankara, 1980.
15 Sözlü rivayetlerin tarih ara~urmalar~ndaki yeri için bk. Freddy Raphael, "Le travail de la memoire et
les limites de l'histoire orale", Annales (ESC), 35/1 (1980), 127-145; D. AronSchhapper ve D. Hanet, "D' H6rodote au magn6tophone: sources orales et archives orales", ayn~~ yerde, 183-199.
KITAP TANITMA 239 ak~~~~ içinde ~ mam Hüseyin Bey, Divri~i kaymakaml~g~na getirildi ve alt~~ y~l (1841/42 - 1847) bu görevde kald~. Tanzimat'~n kaymakaml~ga getirdi~i ~mam Hüseyin Bey'in asl~nda derebeyligi devam ediyordu. O, sürekli olarak ortaya ç~ kan her konuda s~run~~ çökmek üzere olan bu duvara dayamaktan geri kalmad~. 1871 y~l~ nda bu tipi temsil edenlerin sonuncusu olarak öldü.
Necdet Sakao~lu, yerel bir hanedan~ n oldukça aynnul~~ bir incelemesini yapm~~, Divri~i ta-rihini de Köse Pa~a ailesinin tarihi ba~lam~nda ele al~p i~lemi~tir. imparatorlu~un di~er yörele-rinde sivrilen hanedanlara yönelik bu tür ara~t~rmalar -bugüne kadar yap~ lanlara ek olarak - Osmanl~~ Tarihinin bir bütün olarak kavranmas~ na katk~da bulunacakt~ r. Bu de~erli çal~~man~ n bir dizinle de tamamlanmas~~ ~üphesiz çok yerinde olacakt~.