• Sonuç bulunamadı

Aktörler ve seyirciler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aktörler ve seyirciler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

Aktörler ve seyirciler

Yazan

H A SA N

-

A L I YÜCEL

i

Eski bir teşbih; fakat ne daha

iyisini bulmak mümkün, ne daha doğrusunu: Şu dünya bir sahne, insanlar da onun üstünde bir ta­ kım oyuncular... Piyesler, hemen hemen birbirinin aynı. Hep birer traji-komik olayı nakletmekte. Kış fırtınalarında oltasına bir parça ek­ mek parası takabilmek için deniz ortasında ölümle dövüşen balıkçı­ dan büyük bir milletin harb ve sa­ vunma kudretini arttırmağa uğra­ şırken Yüksek Mahkemede haksız­ lığına hükmedilen Cumhur Başkam Truman’a kadar bütün yaşama kav­ gasına girmiş insanlar; perde arası olmıyan, fakat rol sahihleri değişen

j bu sahnede mukadderin birer oyun

cusu. Oyuncağı denemez, çünkü bunların bir kısmında insan iradesi kuvvetle işlemektedir.

Bakıyorsunuz; biri çıkıyor, gı­ cıklı bir sesle bütün dünyaya in­ sanlığın istikbalde uğrıyacağı fa­ cialardan bahsediyor. Sanki bizim çocukluğumuzun büyük dramcısı Aleksanyan Efendi dirilmiş de «Kı­ zıl değirmen cinayetini» oynamak­ tadır. Öyle muhiş, öyle ümid kırıcı

na bürünürler. Dikkatli olmıyan gözler, hayra düşkün görünen bu zevahirin iğfaline kapılıp onları veliler ve azizlerden biri sanır. Ra­ hatından, huzurundan, bir kelimey­ le kendinden başka her şeyi vic­ danlarından kovmağa muvaffak o- lan bu maskeli, makyajlı, kıyafet değiştirmiş soytarılar, duygusuz bir roboto kayıdsızliğile etrafında­ kilere ancak eşya fiatmdan fazla değer vermezler. Bunların anası paradır. Hepsi menfaatin piçidirler. Hırslarına vasıta, faydalarına âlet olmak vasfından mahrum saydık­ ları hiç bir kıymet mevcud değil­ dir.

Hasılı rol, rol; aktör, aktris. He­ le o, boşluk doldurmaktan başka bir işe yaramıyan figüranlar... Ne yapacaksınız, insanlık hayatı

böyle gelmiş böyle gidiyor. Bun­ ları gördükçe sahici sahne mensub- larma duyulan hürmet büsbütün artıyor. Onlar ne açık, ne samimî insanlardır. Rollerinde kim olduk­ ları belli. Asıl korkunç ve tehlikeli tipler, fazilet maskesi ardında re- zilet saklıyanlardır. Beşeriyet, on­ ların peçesini düşürmek için «Mat­ buat»- dan daha maharetli bir el bulamamıştır. Her ne kadar o elin de bulaşıkları görülmüş ve yaptığı skandallar klâsik kitablara geçecek kadar tarihleşmişse de gene onun yol göstericiliğinden istiğna göster­ meğe imkân yoktur. Ne olursa ol­ sun bir memlekette hürriyetin var olup olmadığına ondan daha kuv­ vetli bir miyar elde edilememiştir. Dünya şanosunu dolduran bu ka­ dar bol aktöre hiç seyirci lâzım

| değîlmi, diyeceksiniz. Beşer tari- l hine sayısı pek fazla olmamakla beraber epey seyirci girmiştir. F a­ kat kimi ölüme, kimi esir gibi sa­ tılmağa, kimi diri diri yakılmağa, kimisi de yurdlarından ve ocakla­ rından atılmağa mahkûm olmuşlar­ dır. Sebeb, hayat piyesini seyreder­ ken dillerini tutamamalarıdır. A- kıbetleri ne olursa olsun onlar, is­ tikbale sakin ve ümidli gözlerle bakabilmişler, temiz vicdanlarının hiç bir suretle bozulmıyan huzuru içinde her türlü tecavüzü soğuk­ kanlılıkla karşılamışlardır.

Bu cins insanlardan ve Newton’- danberi gelen zekâların en büyük­ lerinden biri olan Einstein şöyle der;.

«Bu garib dünyanın orasına bu­ rasına yaptığım göçlerde gördüm ve inandım ki, beşer hayatından başka bir şey olmıyan bu facialı komedide bir alay aktör, fakat menfaatten sıyrılmış pek az seyirci var. Onun için daima bu sonuncu­ lar araşma girmeğe çalıştım.»

şeylerden bahsediyor ki, sağlam sinirli insanlar bile bunlara taham­ mülden âcizdirler. Haley kuyruklu yıldızı ha çarptı, ha çarpacak diye 1910 yılında aklı çileden çıkanlar olmuştu. Dayanabilenler de az kor­ ku geçirmediler. Yıldızın kuyruğu içinden her zamanki soğukkanlılı- ğile geçen dünya, kılını kıpırdat- I madı, yürüyüp gitti. Hâlâ aynı dün j yanın üstündeyiz, hâlâ soğuk ka- ı buğu üstünde iki milyar insan ya- j şamaktadır.

Başka bir yerden başka tipte bir aktör çıkıyor. O da kendince he’ meseleyi çözmüş, her davaya biı hal çaresi bulmuş, her derde bi; deva keşfetmiştir. Okuyor, dinliyor fikirlerile ilgileniyorsunuz. Bu muh teşem iddiaları, üslûbundaki taf­ ranın sisi içerisinden seyreder­ ken sevimli bir soytarı çehresi, sı rıtkan yüzile dikkatinize doğuve­ riyor. O ciddî edanın sıyrılmasile gözünüzde komik bir Kel Haşan canlanıyor. Yerli teşbih yetmezse Haşan Efendi yerine bir Şarlo, bir Maks Linder diyebilirsiniz. Çünkü rahmetli Haşan Efendi hiç de on­ lardan geri bir sanatkâr değildi. Bu tipler birer şahıs değil, birer cinstirler. Şarkta, Garbda, hattâ her iki kutubda ve her devirde tesadüf edilir aktörlerdir. Bu tipler olmasa edebiyatta mizah, resimde karikatür olamazdı. Beşeriyete hizmetleri an­ cak bu sanat dallarına zengin ko­ nular vermelerindedir. Başkaların­ da mühim bir sinir hastalığı olan Megalomani, onlarda sigara, kah­ ve, alkol veya eroin gibi bir keyif alışkanlığından ibarettir. Hiç de­ ğilse bunlar, Arzın yüzündeki kü- ;ük dağlan yaratmıştırlar!

Meşhur nebatatçı Cuvier, canlı cinslerin değişmediğine, ilk yara- tıldıklarındanberi aynı kaldıklarına inanırdı. Bu sölyediğim insan cins­ lerine bakınca Lamarck’ı, Darvvin’i bir yana atıp Cuvier ile beraber o- lasım geliyor. Bu teoriyi kuvvetlen­ diren türlerden biri de dalkavuk­ lar, kâselislerdir. Bir çil çeyreğe air fare yavrusunu lokum kolay- tığile yutanlarını, zemheride yaz­ lık elbiseler giyip Göksuda saz çalarak, türkü söyliyerek efendi­ lerini eğlendirenlerini tarihlerimiz­ de okumuşuzdur. Avrupa sarayla­ rında kendi hayatlarına göre bu tiplerin benzerleri az değildir. Mar­ ki veya dük olup krallarının aşağı hizmetlerde şeref kazananlarını da onların tarihleri yazar.

Her zaman dünyanın yer yerin­ de yabani ot bolluğile yetişen bu türediler, kalın bir idealizm

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir ağacın üzerinde bir metin (string, sözlük, ...) kodlanmak isteniyorsa TRIE ağaçları tercih edilir..  İgili metni veren ağacın üzerinde izlenebilir tek bir

Zipf’in bulgularına göre kelimeler kullanım sıklığına göre sıralandıklarında ilk sıradaki kelime, yani en sık kullanılan kelime, ikinci sıradaki kelimenin iki katı

 ‘*’ karakteri kendinden önce gelen karakterin 0 veya daha fazla kere ardışık olarak tekrarlandığını belirtir. ab*c  ac, abc, abbc, abbbc, …  abd (bulamaz)

Amacı, arka arkaya gelen kelimeler yığınını bu kelimeler yığınının ifade ettiği cümle birimlerini tanımlayan bir yapıya dönüştürmektir. Cümle parçalarının

Oğulumuz yazılan kelime de oğul kök olarak bulunur ancak hece düşmesine uğramadığı için yanlış yazılmış kabul edilir... Türkçe’de kökte oluşan bir başka

Buna göre, bir alfabe ve bu alfabe üzerinde tanımlı bir dil düşünüldüğünde, alfabedeki simgelerden oluşturulan ve dilde yer alan geçerli dizgiler dilin

Türkçe’nin sözcük yapısı, köklere yapım (derivation) ve çekim (inflection) eklerinin sonek (suffix) olarak eklenmesi ile gerçekleştirilir.. Inflection (çekim eki): drive

Derelerin Kardeşliği Platformu olarak ülkemizin her bir köşesinde mücadele eden yerel direniş örgütleriyle birlikte, sermaye sahiplerine karşı doğayı ve ya şamı