• Sonuç bulunamadı

Sahabenin ictihad anlayışı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sahabenin ictihad anlayışı"

Copied!
479
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANA BĠLĠM DALI ĠSLAM HUKUKU BĠLĠM DALI

SAHABENĠN ĠCTĠHAD ANLAYIġI

(DOKTORA TEZĠ)

DANIġMAN

Prof. Dr. Mustafa UZUNPOSTALCI

HAZIRLAYAN Adnan MEMDUHOĞLU

(2)

ĠÇĠNDEKĠLER

İÇİNDEKİLER II

I. ARAġTIRMANIN ÖNEMĠ VE AMACI 4

II. ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ VE KAYNAKLARI 10

III. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 16

A. Sahabe Kavramı 16

1. Hadisçilere Göre 20

2. Usülcülere Göre 21

B. Ġctihad Kavramı 24

1. Ġctihadın Tarifi 24

2. Ġctihadla Ġlgili Diğer Kavramlar 33

a. Ġstinbât 33

b. Fıkıh 36

c. Re'y 39

d. Kıyâs 40

e. Ġstidlâl 46

IV. DÖNEMĠN COĞRAFĠ KÜLTÜREL VE SĠYASĠ DURUMU 49

BİRİNCİ BÖLÜM

SAHABENİN İCTİHADI VE MÜCTEHİD SAHABİLER

I. HZ. PEYGAMBER ZAMANINDA ĠCTĠHAD 57

A. Hz. Peygamber’in Ġctihadı 58

B. Hz. Peygamber’in Huzurunda Sahabenin Ġctihadı 71

C. Hz. Peygamber’in Gıyabında Sahabenin Ġctihadı 78

II. HZ.PEYGAMBER’ĠN VEFATINDAN SONRA SAHABENĠN ĠCTĠHADI 86

III. MÜCTEHĠD SAHABĠLER VE ĠCTĠHADLARI 92

A. Müctehid Sahabiler Tabakâtı 92

B. Çok Sayıda Ġctihadları Bulunan (Müksirûn) Yedi Sahabi 94

1. Hz. Ömer (v. 23/644) 95

(3)

3. Hz. AiĢe (v. 58/677-78) 165

4. Abdullah bin Mes’ud (v. 32/652-53) 186

5. Abdullah bin Abbas (v. 68/687-88) 206

6. Abdullah bin Ömer (v. 73/692) 217

7. Zeyd bin Sabit (v. 45/665) 226

C. Diğer Müctehid Sahabiler 231

1. Hz. Ebubekir (v. 11-13/632-634) 235

2. Hz. Osman (v. 23-35/644-656) 247

İKİNCİ BÖLÜM

SAHABE İCTİHADININ METODOLOJİK ESASLARI

I. SAHABEDE ĠCTĠHAD EHLĠYETĠ VE ġARTLARI SORUNU 255

II. SAHABE ĠCTĠHADININ KONUSU VE ALANI 258

III. SAHABE ĠCTĠHADINDA GÖZETĠLEN TEMEL KURAL VE ĠLKELER 261

IV. SAHABE ĠCTĠHADINDA METOD VE GÖRÜġ FARKLILIĞININ SEBEPLERĠ 265

A. Nasslara Vakıf Olma Derecesi: 271

1. ÇeĢitli Sebeplerden Kaynaklanan Bilgi Eksikliği 271

2. Bilginin Doğruluğu Konusunda Emin Olamama 271

B. Yöntem Farklılığı 299

1. Bilginin Farklı AnlaĢılması 302

2. ÇeliĢik Gibi Görünen Nassları Farklı ġekilde UzlaĢtırma Çabası 302

3. Hakkında Nass Bulunmayan Konularda Farklı GörüĢlerin Benimsenmesi 325

C. BeĢeri/Sübjektif Sebepler 339

1.Yanılma veya Unutma 340

2. Fıtri Yapının Tercih ve Temayüllere Etkisi 342

D. Sosyo-Kültürel ġartlar 344

V SAHABE ĠCTĠHADINDA DELĠLLER VE YÖNTEMLER 354

A. Asli Deliller ( Kur’an ve Sünnet ) 355

1. Kur’an 356

2. Sünnet 358

B. Sahabe Döneminde Ġcmâ 364

(4)

1. Kıyâs 390

2. Ġstihsân 395

3. Ġstishâb 401

4. Ġstıslâh (Mesâlih-i Mürsele) 403

5. Örf ve Âdet 410

6. ġer’u Men Kablenâ (Ġslâm Öncesi ġeriatlar) 413

7. Sedd-i Zerâi’ 414

VI. SAHABE ĠCTĠHADININ ĠSLAM HUKUK SĠSTEMĠNĠN OLUġUMUNA ETKĠLERĠ 418

A. Dini Anlama ve Nassları Yorumlama Faaliyetlerinde Rol Oynaması 420

B. MezhepleĢme Sürecinde Etkili Olması 426

C. Ġftâ ve Kazâda Kurumsal ve Resmi ĠĢleyiĢe Katkıda Bulunması 437

D. Ġslam Hukukuna Canlılık ve Dinamizm Kazandırması 442

VII SAHABĠ KAVLĠNĠN HÜCCETLĠĞĠ TARTIġMALARI 449

SONUÇ 452

(5)

KISALTMALAR

age adı geçen eser agm adı geçen makale agmd Adı geçen madde

AÜĠFD Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi a.y. Aynı yer

b. Bin, Ġbn bkz. Bakınız c.c. Celle celalühü c. Cilt

DĠA Türkiye Diyanat Vakfı Ġslam Ansiklopedisi Haz. Hazırlayan

Hz. Hazreti. h. Hicrî

ĠFAV Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları ĠHAD Ġslam Hukuku AraĢtırmaları Dergisi

ĠĠMM Ġslami Ġlimlerde Metodoloji(usül) Meselesi 1 md. Madde

r.a. Radiyallahu anh, anhâ s. Sayfa

sav Sallallâhu aleyhi ve sellem sy Sayı

thk. Tahkik Eden ty. Tarihi yok terc. Tercüme v./ö. Vefatı/ ölümü vb ve benzeri vd ve devamı yy yayın yeri yok

(6)

Ġnsanı yaratan Yüce Allah (c.c.) ve bütün varlıklarla münasebetlerini düzenlemek üzere gönderdiği din, aynı zamanda onların hayatına ve davranıĢlarına yön veren kurallar bütünüdür.

Din, tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarda daima mevcut olan evrensel ve köklü bir olgu olarak insana hitap eder. Ġnsanlığın fıtrî (doğuĢtan gelen) ve vazgeçilmez bir gerçeği olması sebebiyle din, bundan böyle de varlığını devam ettirecektir.

Yüce Allah, aldıkları ilâhî mesajları ulaĢtırmak, bilfiil önderlik ve örneklik yaparak insanların dünya ve ahiret mutluluğuna eriĢmelerini sağlamak amacıyla Peygamberler göndermiĢtir. Peygamberler arasında en son gönderilmiĢ olan Hz. Muhamnıed (sav) de bu ilâhi görevi sözleriyle, fiilleriyle ve güzel ahlakıyla en mükemmel Ģekilde yerine getirmiĢtir.

Son ve en mükemmel din olarak evrensel ve kucaklayıcı özelliklere sahip olan Ġslam Dininin iman, ibadet ve ahlâk boyutları vardır. Fıkıh/Ġslam Hukuku ise, dinin üç temel unsurundan her biriyle ayrı ayrı iliĢkili olarak normatif düzenlemeleri içine alan bir ilim dalıdır. Belli ölçülerde değiĢmeye ve dolayısıyla insanın belirlemesine açık olan fıkhın ve onun metodolojisi olan fıkıh usûlünün tarihî süreç içerisindeki geliĢimine baktığımızda, ilk dönem sahabe uygulamalarının bu gekiĢimde önemli katkıları olduğunu görürüz.

Hz. Peygamber (sav)‟i görerek iman eden ve müslüman olarak vefat eden kimseler Ģeklinde târif edebileceğimiz sahebenin, gerek Hz. Peygamber hayattayken ve gerekse vefatından sonra her alanda sergilemiĢ oldukları hayat, tek kelimeyle ifade etmek gerekirse “örnek” bir hayattır. Kur‟ân-ı Kerim ve Hz. Peygamber‟in övgüsüne mazhar olan bu nesil, her konuda olduğu gibi fıkıh alanında da, ihtiyaç duyulduğunda kendilerine örnek olarak bizzat ictihâd edip onları da aynı Ģekilde davranmaya teĢvik eden Hz. Peygamber‟in yolunu izlemiĢlerdir.

Bilindiği gibi asırlardır Ġslâmî ilim çevrelerinde en çok konuĢulan, tartıĢılan konuların baĢında ictihad konusu gelmektedir. Bu da ictihad konusunun Ġslam fıkhına esneklik, canlılık ve yenilenme kazandırabilecek özellikte olması sebebiyledir.

Günümüzde ictihad konusunun doğru ve mâkul bir Ģekilde anlaĢılabilmesi için ilk müslüman neslin uygulamaları daha da önem kazanmaktadır. Onların uygulamalarında ictihadın ne olduğu, kimler tarafından yapıldığı, ne tür konularda yapıldığı, hangi yaklaĢım ve eğilimlerle yapıldığı, nasıl anlaĢılması gerektiği ve bu konuda bir yöntem oluĢup oluĢmadığı gibi hususların imkânlar ölçüsünde tespit edilmesinin çağımızda bu alanda yapılan çalıĢmalara katkısı olabileceği düĢüncesiyle, böyle bir konuyu tetkik etmenin yararlı olacağına inandık.

(7)

Fıkıh alanı ile ilgili yapılan bilimsel çalıĢmaların fıkhı ilgilendiren herhangi bir sorunu çözmesi ya da fıkıh anlayıĢının oluĢumunu gözeten bir çaba harcanması beklentilerine cevap vermesi gerekmektedir. Bu açıdan yapılacak çok yönlü araĢtırmalarda ictihadın tarihi süreç içerisinde ilk dönemlerdeki algılanıĢ biçimi son derece önemlidir.

Vahiy ortamına tanıklık eden sahabenin ictihad çabaları hakkında detaylı araĢtırmalar ve değerlendirmeler ile bu dönemdeki müĢterek veya farklı fıkhi yaklaĢımları ve bu farklılaĢmanın arka planını incelemek gerekir. Diğer taraftan yapılan ictihadların bir nesilden diğerine naklediĢi esnasında sonrakilerin bu ictihadlar karĢısında takındıkları tavır ve bu süreç içerisinde geliĢerek oluĢmaya baĢlayan terminoloji, fıkıh tarihi açısından büyük önem arz etmektedir.

AraĢtırmamızda fıkıh usûlü ve fıkıh tarihi açısından böylesine önemli olan sahabe dönemini ele alırken, kaynaklarda bulunan sahabe ictihadlarını incelediğimiz örneklerden haraketle bir araya getirmeyi ve yapabildiğimiz ölçüde değerlendirmelerde bulunup bu dönemin ictihad anlayıĢını ortaya koymayı hedefledik.

ÇalıĢmamızın giriĢ bölümünde mevzunun daha iyi anlaĢılmasına katkısı olacağını düĢündüğümüz hususlarda konuyla ilgili genel bilgiler ile sahabe ve ictihad sözcüklerinin kavramsal çerçevesine yer vermeye çalıĢtık. Birinci bölümde sahabenin ictihad faaliyetleri üzerinde durularak bu konuda seçilen geniĢ örnekler sunulmaya çalıĢıldı. Ġkinci bölümde ise ortaya konan zengin örnekler ve yapılan tahlillerden hareketle sahabenin ictihad anlayıĢı ortaya konulmaya çalıĢıldı. ÇalıĢmamızın sonunda sahabenin ictihad anlayıĢının Ġslam Hukuku‟na etkileri üzerinde durup, araĢtırmamızı ulaĢtığımız sonuç kısmıyla tamamladık.

"Sahabenin Ġctihad AnlayıĢı" isimli doktora tezimizin danıĢmanlığını lütfetme nezaketinde bulunan Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı hocamıza bir vefâ borcumuz olarak Ģükranlarımızı arz ederiz. Ayrıca değerli vakitlerini lütfederek zaman ayıran ve ufuk açıcı katkılarda bulunarak tezin Ģekillenmesinde yardımcı olan değerli Prof. Dr Hayrettin Karaman hocamıza hassaten teĢekkür ederiz. Tez çalıĢmalarımız esnasında; konuların müzâkere ve mütâlaâsında, bazı bölümlerin okunması, tashih ve değerlendirilmesinde ve tezin yazılması esnasında baĢta Prof. Dr. Ahmet Yaman, Prof. Dr. Hüsamettin Erdem, Prof. Dr. Saffet Köse, Prof. Dr. Mehmet ġener ve istiĢarelerinden istifade ettiğim Prof. Dr. Ġ. Kafi Dönmez olmak üzere bize emeği geçen bütün hocalarımıza da teĢekkür ederiz.

Yine eserlerinden, bizzat atıfta bulunarak veya bilgilenmek Ģeklinde, istifade ettiğim bütün müelliflerimize, emeği geçen ve aflarına sığınarak isimlerini burada sayamadığım diğer

(8)

bütün değerli hocalarımıza, sevgili arkadaĢlarıma ve desteklerinden dolayı aileme Ģükranlarımı arzederim.

Önemi kadar, zorluğu da ortada olan böyle bir alanda yaptığımız çalıĢmamızın bu yolda atılmıĢ mütevazı bir adım olarak kabul görmesini Yüce Mevlâ‟dan dileriz.

Adnan Memduhoğlu

(9)

GĠRĠġ

Kur‟an ve Sünnetin ilk ve en sağlam nakil kaynakları sahabilerdir. Kur‟an-ı Kerim‟de Allah‟ın kendilerinden razı olduğunu bildirdiği1

sahabe, ayet ve hadisleri bizzat Hz. Peygamber'den dinlemiĢ ve O‟nun fiillerini gözleriyle müĢahede etmiĢlerdir.

Günümüzde doğru ve sağlıklı bir Ġslam anlayıĢı Ġslam‟ın değiĢmez iki temel kaynağı olan Kuran ve Sünneti doğru anlamaya bağlıdır. Ġnsanların farklı anlama kabiliyetleriyle farklı yöntemler sonucunda elde ettikleri farklı anlayıĢların doğruluğunu test etmek için, öncelikle Kuran ve Sünnetin esas alınması gerekir. Bunun yanı sıra, kendilerinden sonraki bütün müslümanlardan farklı olarak vahyin ilk muhatapları, sebeb-i nüzul ve sebeb-i vürutların canlı Ģahitleri olmuĢ olan sahabenin örnek uygulamalarını da dikkate almak Ģüphesiz ki yararlı olacaktır.

Hem kaynaklara en yakın insanlar olmaları hem de kendilerinden sonra gelen bütün nesillere örnek teĢkil etmeleri sebebiyle sahabenin ictihad anlayıĢını ana hatlarıyla da olsa tespit etmek bu konuda bizlere sağlıklı bir değerlendirme yapma imkânı tanıyacaktır. Bu da sahabeden sâdır olan ictihadların kaynağını, gerekçesinin ve maksadının ne olduğunu, hangi ortam ve Ģartlarda yapıldığını, nasıl bir usul takip edilerek yapıldığını ve bağlayıcı olup olmadığını kavramaya çalıĢmakla olabilir. Ancak bunu sayıları yüz bini aĢan sahabe arasından özellikle ictihad etmiĢ olan ve ictihadları günümüze kadar gelmiĢ olan bazı sahabileri esas alarak yapmaya çalıĢacağız. Böylelikle sahabenin ictihadlarındaki yaklaĢımlarına ve usullerine dikkat ederek meseleler karĢısındaki farklı eğilimlerini ve genel ictihad anlayıĢlarını ortaya koyabilmemiz mümkün olacaktır.

Sahabenin ictihadlarındaki genel anlayıĢları yanında meselelerin hükme bağlanmasında gösterdikleri farklı yaklaĢımlar üzerinde dururken ihtilafların sebepleri ve farklı anlama eğilimleri de ortaya konulacaktır. Sahabenin genel ictihad anlayıĢının ve farklı anlama eğilimlerinin sonraki dönemlere nasıl yansıdığı ve Ġslam Fıkhını nasıl etkilediği üzerinde de kısaca durulacaktır. Böylece sahabenin ictihad anlayıĢını tespit etmeye çalıĢmakla yetinmeyip aynı zamanda bunun sonraki dönemlerde oluĢan anlayıĢlara nasıl bir temellendirme ve meĢruiyet zemini teĢkil ettiği ortaya konulmuĢ olacaktır. Ayrıca bu çalıĢmadan ortaya çıkan sonucun, bugünkü ictihad tartıĢmalarına da ıĢık tutacağına ve yol gösterici olacağına inanıyoruz.

1

(10)

Tezin amacı, sadece on dört asır öncesindeki bir durumun tespitinden ibaret olmayıp2 sahabenin ictihad anlayıĢının, bugünkü ictihad anlayıĢımıza sağlam bir temel teĢkil edeceği inancı içerisindeyiz. Sahabenin uygulamalarını ve yöntemlerini tespit ederek onların yaklaĢımlarıyla ictihadı temellendirmek ve benzer uygulamalar yapmak, Ģüphesiz çağımızdaki birçok problemin çözümünü de kolaylaĢtıracaktır.

Müctehid sahabenin ictihadlarına baktığımızda meseleleri çözüme kavuĢtururken her Ģeyi Kitap ve Sünnete bağlama cehdi göze çarpmaktadır. Onlar Ġslam‟ı iman, ibadet ve ahlak olarak hayatın her alanında, bu iki kaynağın rehberliğinde yaĢamıĢlardır. Yine onlar Ġslam‟ı bir bütün halinde ele almıĢ ve değiĢen Ģartlara göre değerlendirip yorumlayarak yaĢatma gayreti içinde olmuĢlardır.

Sahabenin ictihadları, içinde yaĢadıkları hayatı Ġslam ile anlama ve idrak etme faaliyetidir. Diğer bir ifadeyle sahabenin ictihadı, adeta nasslarla yani ayet ve hadislerle hayatı buluĢturma çabasıdır. Bu çabalar esnasında karĢılaĢılan meseleler nassların rehberliğinde aklı selimle anlaĢılmaya, kavranılmaya, değerlendirilmeye ve bir neticeye bağlanmaya çalıĢılırken aynı zamanda bu nassların ruhuna, hedef ve gayelerine titizlikle dikkat edilmiĢ olduğu görülmektedir.

Zamanın değiĢmesiyle Kur'an ve Sünnetin aslını bozmadan içinde bulunulan Ģartlara göre yorumlar getirmek her Ģeyden önce bir ihtiyaç ve zorunluluktur. Kuran ve Sünnet, zamana ve mekâna göre değiĢimi gözeterek yeniden yorumlanabilme potansiyeline sahiptirler. Aksi takdirde sınırlı sayıdaki nassların yeni hadiseleri yorumlamada dinamizmi olmasa, hem geçmiĢte pek çok problem çözülememiĢ, hem de bugün ve gelecekte daha pek çok problemle karĢı karĢıya kalmıĢ olurduk.

Tarih boyunca ictihad faaliyeti Ġslam bilginleri tarafından hep yapıla gelmiĢtir. Çok kısa bir süre içerisinde geniĢ bir coğrafyada uygulama imkânı bulmuĢ olan Ġslam fıkhının, bu süreç içerisinde Hz.Peygamber ve ashabının yaptıkları ictihadlara ilaveten onların yolunu takip eden fukahanın da zaman ve mekânın ihtiyaçlarına göre yaptıkları ictihadlarla tedvin edilmeye baĢlaması bu faaliyetlerin bir sonucudur.

Bir taraftan dinin sabitelerine bağlı kalırken diğer taraftan da değiĢken alanda nassların lafız ve ruhuna uygun olarak yeni yorum ve ictihadlarda bulunma zarureti3

sahabeyi

2

Erul, Bünyamin, Sahabenin Sünnet AnlayıĢı, Ankara, 1999, s.xıı.

3

Halil el-Abd, el-Ġctihadü‟l-Cemâ‟î ve Ehemmiyetühü fi‟l-Asri‟l-Hadîs, Dirasât, c.14, s.10, (s. 109-235), Amman, 1987, s.210; Kemaluddin Ġmam, Muhammed, Ġ‟dâdü‟l-Mümârisîn lil-Ġctihdi‟l-Cemâ‟i, Mecelletu Müslimi‟l-Mu‟âsır, vol: 21, sy. 83, (s. 85-114), yy, 1997, s.85.

(11)

bu değiĢken alanda devamlı yeni ictihadlar yapmaya sevk etmiĢtir. Naslara bağlı kalmak Ģartıyla sürekli değiĢen çağın gereklerine ve içinde yaĢanılan zamanın ruhuna uygun bir Ģekilde problemleri çözme çabaları gayet tabiidir. Bu konuda önemli olan, bu çabalarda gösterilen yaklaĢım farklılıklarına, ifade tarzları ve farklı sunuĢ tekniklerine rağmen genel anlayıĢta ve temel esaslarda nassların ruhuna uygun Ģekilde temel kaidelere bağlı hareket etmektir.

Ġlk dönemlerden itibaren pek çok âlim, sahabe ve tabiin kavillerine, sünnete uygunluk ihtimali kuvvetli olduğundan dolayı itibar etmiĢ ve eserlerinde yer vermiĢlerdir.4

Bu sahabe kavillerini toplayan ilk dönem eserleri üzerinde çalıĢma yapıldığında bu eserlerin satır aralarında fıkıh oluĢum ve geliĢimini açıklamaya faydası dokunacak önemli bilgilere varılabilecektir. Buradan hareketle sahabenin ictihad ederken kullandığı bazı kavramların zamanla yeni yorumlarla ve değerlendirmelerle geliĢerek fıkıh usulü ıstılahlarının oluĢmasına zemin teĢkil ettiğini söyleyebiliriz. Bu konuda özellikle musannef türü eserler ve ilk dönem mezhep usul ve füru kitapları ile diğer bazı hadis kaynakları önem arz etmektedir.

Fıkıh usulü kavramlarının ileriki dönemlerde Ģekillenmesinde gerçekten de sahabe önemli bir yere sahiptir. Sahabe ictihadlarında usûl, ictihada konu olan meselelerle ilgili bir yaklaĢım tarzı ve aynı zamanda nassları yorumlama ve güncel meseleleri çözüme kavuĢturma yöntemi olarak da anlaĢılabilir. Bu açıdan müctehid sahabilerin belli anlayıĢ ve yöntemlere sahip olduklarını, ayrıca bazılarının kendine has bir sistematiği olduğunu da söyleyebiliriz.

Genelleme yapamazsak da müctehid sahabilerin bağlı bulunduğu bir delil hiyerarĢisinden de söz edebiliriz. KarĢılaĢtıkları meselede önce Kitab‟a, sonra Sünnet‟e ondan sonra da re'ye müracaat etmeleri çoğunda müĢterek olarak göze çarpmaktadır. Nasslarda bulunmayan meselelerde re'yin nasıl kullanılacağı ise sahabe arasında farklı yaklaĢım ve eğilimleri ortaya çıkarabilmektedir.

Müctehid olan sahabiler, takva, ubudiyet, ilim ve irfanda olduğu gibi ictihad noktasında da kimsenin yetiĢemeyeceği bir önceliğe sahiptirler. Onlar, Kitap ve Sünnetin nâsih ve mensuhunu bilirlerdi. ġari'in nasslardaki maksadlarını, nassların hikmetlerini, hakikat ve mecazını, umum ve hususunu, sarahat ve delaletlerini, iĢaret ve îmâlarını bilmek onlarda adeta meleke haline gelmiĢti.

4

ÖzĢenel, Mehmet, Fıkıh, Mezhep ve Sünnet (Hanefi Fıkıh Teorisinde Peygamberin Otoritesi) Hakkında Bazı Mülahazalar, Hadis Tetkikleri Dergisi, IV/2, 2006, s.15

(12)

Ġctihada ait temel kaideleri de herkesten önce onlar tespit ettiler. Bir konu hakkında Kuran ve Sünnette sarahat bulunduğunda re'y ve kıyasa asla itibar etmemeleri, mümkün oldukça ictihadi hükümleri nassların delalet ve iĢaretinden istihraç etmeleri bu kabildendir.

Hz. Peygamber‟in (sav) övgüsüne mazhar olan bu örnek insanlara tâbi olmak müslümanlar için bir zarurettir. Zira onlardaki, kalp temizliği, gönül zenginliği, ilmî ihata, ince nazar, ciddiyet ve sadakat onları takvada olduğu gibi ictihad noktasında da zirveye çıkarmıĢtır. Senelerce Hz.Peygamber‟in (sav) sohbetinde bulunan sahabiler içinde yetiĢen âlim ve fakih olanların yaptıkları ictihadlar, sonraki asırlarda gelen müctehidlere ve fakihlere rehber olmuĢtur.

Fıkıh usulü kavramlarının Ģimdiki haliyle Hz. Peygamber ve sahabe zamanında birer ıstılah olarak aynen kullanıldığını söyleyemeyiz. Bilebildiğimiz kadarıyla fıkıh usulü ve ictihad kavramlarının Hz. Peygamber ve sahabe döneminde sonraki oluĢmuĢ Ģekliyle bir ıstılah olarak kullanıldığını söyleyen pek kimseyi de bilmiyoruz. Ancak bununla birlikte sahabenin ictihad ederken kullandığı bazı kavramların zamanla yeni yorumlarla ve değerlendirmelerle geliĢerek fıkıh usulü ıstılahlarının oluĢmasına zemin teĢkil ettiğini söyleyebiliriz. Bu hususta sahabe kavillerini toplayan ilk dönem eserleri üzerinde çalıĢma yapıldığında bu eserlerin satır aralarında fıkıh oluĢum ve geliĢimini açıklamaya faydası dokunacak önemli bilgilere varılabilir.

Sahabe ictihadları, fıkıh ve fıkıh usulü için temel, öncelikli ve ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bu ictihadları tespit etmeye, anlamaya ve değerlendirmeye çalıĢırken anakronizme düĢmekten yani içinde bulunduğumuz zaman diliminde ve belli bir perspektiften bakarak daraltıcı bir okuma ve anlama yaklaĢımından mümkün mertebe sakınmaya çalıĢmalıyız. Bu konuda, ictihadların yapıldığı dönemin tarihi, siyasi, kültürel ve ekonomik arka planını dikkate alarak bunları anlamaya çalıĢmak önem arzetmektedir.

I. ARAġTIRMANIN ÖNEMĠ VE AMACI

Bilginin daha da önem kazanmaya baĢladığı çağımızda tarihin tanık olduğu diğer asırlardan temel ve yeni bazı farklılıklar göze çarpmaktadır. BiliĢim ve iletiĢim teknolojilerinin neden olduğu büyük değiĢiklikler ekonomiden sağlığa, hukuktan eğitime varıncaya kadar her alanda kendisini göstermektedir. Bu da geçmiĢte olduğu gibi günümüzde de hayatın her alanında bir değiĢimi ve yenilenmeyi beraberinde getirmektedir. Ġslam Dininin, sağlam inanç

(13)

ve ahlak esasları yanında Ġslam hukuku gibi dinamik ve esaslı disiplini sayesinde, konumunu daha da güçlendirerek çağımızda yerini alması mümkündür.

Ġslam hukuku vahiy kaynaklı bir hukuk sistemidir. Bu nedenle hükümlerini Kur‟an-ı Kerim‟den ve O‟nun açıklayıcısı ve uygulayıcısı konumunda olan Hz. Peygamber‟in (sav) sünnetinden alır. Ġctihad faaliyeti ise bu iki temel kaynağın ölçülerinden ilham alarak ortaya konulan zihni çabanın ürünüdür.

Müslümanların benimsemiĢ oldukları Ġslam anlayıĢını geçmiĢte de günümüzde de Kur'an ve Sünnet anlayıĢı belirlemiĢtir. Bu gerçeğe iĢaret ederken önemli diğer bir hususu da hatırlamakta fayda bulunmaktadır. O da anlama olayının ve anlayıĢın bir yönüyle de insan ile ilgili bir olgu olduğu gerçeğidir. Bu olgu sebebiyledir ki Kur'an ve Sünnet, sahabe döneminden günümüze kadar Müslümanlar nezdinde müĢterek referanslar olmasına rağmen, Ġslam tarihi boyunca farklı anlayıĢlar da ortaya çıkabilmiĢtir. Zamanla bu farklı anlayıĢlar daha da büyümüĢ, bazen ifrata, bazen tefrite gidecek Ģekilde rayından çıkmıĢ, dengesini kaybederek itidalden uzaklaĢmıĢtır. Böyle bir durumda Allah ve O‟nun elçisi Hz. Peygamber tarafından örnek nesil olarak övülen ve kaynaklara en yakın insanlar olan ilk Müslümanlarla yani sahabe dönemiyle ilgili sağlıklı bir çalıĢmanın yapılması ve onların ictihad anlayıĢlarının ortaya konulması adeta zorunlu hale gelmiĢtir. Çünkü geçmiĢte ve günümüzde insanların anlama kabiliyetleri, yaklaĢımları ve yöntemleri neticesinde elde ettikleri bu farklı anlayıĢların doğruluğunu test etmek, sağlıklı bir ictihad anlayıĢını ortaya koymak için ilk müslüman nesil olan sahabeye baĢvurmamız gerekmektedir.

Sahabe Kur'an ve Hz. Peygamberin ilk muhatapları, sebeb-i nüzul ve sebeb-i vürudların canlı Ģahitleridir. Vahyin kesildiği yerde hükümlerin nasıl elde edileceğini, ortaya çıkan yeni meselelere nasıl çare bulunacağını sahabe göstermiĢ ve sonraki nesillere önderlik etmiĢlerdir. Onları daha sonraki nesillerden farklı kılan bu özelliklerinden dolayı sahabenin fıkıh telakkisi ve ictihad anlayıĢı, bize göre en sağlıklı anlayıĢı ortaya koymada önemli bir imkân sağlayacaktır.

Bu hususta özellikle fıkıh sahasındaki mütehassısların, ilk halifeler baĢta olmak üzere, fakih ve müctehit sahabilerin ictihatlarından hareketle, onların zihinlerinde yer etmiĢ olan ictihad usûlü veya diğer bir tabirle hukuk felsefesini tespit etmeye çalıĢmaları ve bu metodolojiye hayatiyet kazandırmaları bu alanda atılmıĢ önemli bir adım olacaktır.

Böyle bir konuyu seçip çalıĢmaktaki amacımız ana hatlarıyla da olsa, sahabenin ictihad anlayıĢını tespit etmeye çalıĢmaktır. Müctehid sahabilerin yaklaĢımlarına müracaat ederek, ictihadlarından faydalanarak onlardaki genel anlayıĢı, farklı yaklaĢımları, değiĢik eğilimleri ortaya koymaya çalıĢmak, tezin ana hedefleri arasındadır. Sahabenin genel ictihad

(14)

anlayıĢlarındaki temel prensipleri, esas aldıkları kıstasları ve dikkat ettikleri hususları ayrıca farklı anlayıĢ ve yaklaĢımlarının da sebeplerini tespit etmeye çalıĢmak temel amaçlarımızdandır.

Bilindiği üzere Kur‟an ve sünnet, yenilenen ve sürekli değiĢen hayat Ģartlarında ortaya çıkan her olay hakkında hüküm koymamıĢ, genellikle pek çok alanda mesela insanların birbirleriyle olan münasebetleri ile ilgili olarak genel prensipler vaz‟ etmiĢtir. Diğer taraftan kendinden önceki bazı anlayıĢ ve uygulamaları devam ettirirken bazısını değiĢtirmiĢ, bazılarını da tamamen ortadan kaldırmıĢtır.

Ġnanç ve ibadetlerle ilgili kısımlar bir yana, hayata iliĢkin düzenlemeler alanında, geleneği ihmal etmeyen ama aynı zamanda günün gerçeklerine cevap verme noktasında yeterliliği olan bir yöntem takip etmenin gereği bugün aklıselim sahibi olan herkes tarafından kabul edilmektedir. Buradan hareketle akademik ortamlarda yapılan önerilerden birisi olan “saadet asrında, Hz. Peygamber ile yaĢamıĢ ve vahyi bizzat O‟ndan öğrenmiĢ olan sahabenin anlayıĢını da göz ardı etmeden, fıkıh usulünün yeniden ele alınması ve tarih boyunca Ġslam hukukçularının katkılarıyla oluĢmuĢ olan müdevvenatın bütünüyle taranarak gözden geçirilmesi gerektiği” hususu, üzerinde önemle durulması gereken bir konu olmaktadır.

Diğer taraftan nassların sınırlı, olayların ise sınırsız olduğu bilinen bir gerçektir.5

O halde sınırlı nasslardaki hükümlerin zamanla meydana gelen sınırsız olayların tümüne açık bir Ģekilde Ģamil kılınması mümkün olmadığına göre ictihada müracaat etmek kaçınılmaz olmaktadır. Çoğunluğu oluĢturan fıkıhçıların görüĢüne göre, Kur‟an-ı Kerim‟in açıklayıcısı ve uygulayıcısı konumunda olan Hz. Peygamber‟in gerektiğinde ve Ģartları oluĢtuğunda ictihad etmiĢ ve bunu teĢvik etmiĢ olması, Ģüphesiz ictihad faaliyetinin önemini daha da artırmaktadır.

Sahabe, hakkında doğrudan veya açık nass bulunmayan konularda akli bir istidlal yolu olan ictihadı esas almıĢtır. Onlar yeni problemlere, ferdi ve sosyal meselelere çözüm bulma hususunda ictihad ederek nassları yorumlamaya ve yeni hükümler koymaya çalıĢmıĢlardır.

Sahabe Kur‟an ve sünneti anlamaya ve hüküm çıkarmaya çalıĢırken, bazı kurallara ve prensiplere dikkat etmekteydi. Nassların lâfzî (literal) anlamlarına bağlılık yanında, ilahi maksadı ve kamu yararını gözetlemeleri bunların baĢında gelir. Onlar nassların bir taraftan lâfzî anlamlarını ihmal etmemeye, öte taraftan da onların özünü kavramaya çalıĢarak illetlerinin ve maksatlarının tespit edilmesine çaba sarf ediyorlardı. Böylece onlar ictihad

5

(15)

faaliyeti sayesinde nassları yorumlama ve içinde bulundukları zaman, mekân ve Ģartlara sunma imkânı elde etmiĢ oluyorlardı.

Sürekli değiĢen hayat Ģartlarında din ile var olabilme cehdi sahabeyi sabit olan metin ile iĢleyen hayat arasında sağlıklı bir iliĢki kurmaya dönük olarak ictihatta bulunmaya sevk ediyordu. Sahabenin ictihad anlayıĢının o günkü topluma hukuk, ahlak ve faziletin hâkim olduğu, adalet ve hakkaniyet ilkelerinin geçerli olduğu, kamu yararının gözetildiği bir ortam sağladığını söylememiz abartılı olmayacaktır.

Kur‟an‟ın ve Hz. Peygamber‟in uygulamalarının daha iyi anlaĢılması konusunda sahabe, kendilerinden sonra gelen müslümanlar için, önemli bir irtibat köprüsü olmuĢtur. Müslümanlar dinlerini sahabe aracılığıyla daha iyi öğrenebilme ve yaĢanan hayatla irtibatlandırabilme imkânını bulmaktadır.

Günümüzde yapılan akademik araĢtırmalar, özellikle de lisansüstü çalıĢmalar temel fıkıh kitaplarının derinliklerinde bulunan ictihadların ve fetvaların gün yüzüne çıkarılmasını, sahiplerinin rahmetle anılmalarını sağlamakta ve konuların anlaĢılmasını kolaylaĢtırmaktadır. ġüphesiz bu görüĢler, aynı zamanda günümüz araĢtırmacılarını her konuyu yeni baĢtan ele alarak ictihad yapmaktan da kurtarmaktadır ki, bu araĢtırmacı için son derecede önemlidir 6

Ġctihadı anlamaya yönelik olarak günümüzde yapılan çalıĢmalarda ilk müslüman toplum döneminde varlığını gösteren yaklaĢımların bir temel oluĢturduğu ve bu sebeple bunlara müracaat edilmesi gerektiği bir gerçektir. Sahabenin ictihad anlayıĢını yansıtan ictihad uygulamaları ile yaklaĢım ve yöntemleri, sahabe sonrası dönemlerde hukuki konuların iyi anlaĢılması ve yorumlanması üzerinde ne derece büyük bir tesir icra etmiĢ ise, günümüz ve gelecek açısından tesiri ve faydası da bundan az olmayacaktır. Keza bu çalıĢmanın Ġslam hukukunu güncelleĢtirmek ve geliĢtirmek için mevcut fıkıh usulü ilminin esaslarından faydalanmamız gerektiği konusundaki genel kanaati teyit edeceği ve konuyla ilgili ilmi tartıĢmalara da önemli bir katkı sağlayacağı düĢünülmektedir.

Fıkıh mezheplerinin teĢekkül etmeye baĢlamasıyla birlikte Hicri II. yüzyılın ikinci yarısından itibaren geliĢtirilen temel hukuki kavramlar ile belirli yöntem ve kurallara bağlı olarak kullanılmaya baĢlanan kıyas, istihsan, istıslah, istishab, seddi zerai vb. istidlal metodlarını ve bazı temel esasları bu isimler altında olmasa da, sahabe dönemindeki ictihad faaliyetlerinde görebiliyoruz. Denilebilir ki, müctehid olan sahabenin ictihadi uygulamaları,

6

Uzunpostalcı, Mustafa, “Günümüzde Ġslam Fıkhının Durumuna Bir BakıĢ”, ĠHAD, sy.2, Konya, 2003 s.9-14.

(16)

Ġslam fıkhının ilk iki asırdaki tedvinine zemin hazırlamıĢtır. Çünkü bu ilk dönem ictihad faaliyetleri, sahabe sonrası dönemlerde, özellikle mezhep imamları ve müctehidleri için, gerek oluĢturdukları doktrinleri açısından, gerek kaynak ve yöntemleri açısından örneklik etmiĢ ve dayanak teĢkil etmiĢtir.

Ġslam tarihi boyunca Ġslam fıkıhçılarına örneklik teĢkil etmiĢ olan bu ictihadları sahabe acaba ne Ģekilde ve nasıl bir yöntemle yapıyordu? Ġctihadların yöntem ve usulleri belirlenerek sahabenin ictihad anlayıĢı ortaya konulabilir mi? Sahabe ictihadındaki metod ve görüĢ farklılığının baĢlıca sebepleri neler olabilir? Bu farklılığı, zamanla oluĢan hukuk sistemine katkıda bulunan müspet bir geliĢme, zenginlik, özgürlük, çeĢitlilik olarak mı anlamalı, yoksa bazılarının iddia ettiği gibi karıĢıklığa, düzensizliğe ve ayrılığa götüren, menfi etkisi olan bir ihtilaf olarak mı görmeliyiz? ġayet bir ilim ve fikir zenginliği olarak anlaĢılacaksa bu ihtilaflardan günümüz koĢullarında faydalanılabilir mi? Ferdi ictihadlarda görüĢ farklılığı alabildiğince çokken, kamuyu ilgilendiren konularda ictihadlar neden genellikle istiĢareye dayalı olarak yapıldı? Bu tür ictihadlarda sahabe dönemi yöneticilerinin imkânlar el verdikçe toplumun genel kabulüne müracaat etmeleri ve ictihadları konunun uzmanı olarak görebileceğimiz müctehid kiĢilerden oluĢan heyetlerle kolektif Ģekilde yapmalarının7

gerekçesi ve hikmeti ne olabilir?

Sayıları yüzbini aĢan sahabeden ictihad edenlerin oranı ictihad etmeyenlerle kıyaslandığında acaba neden az bir yekünü oluĢturmaktadır? Sahabeden müctehid olanların taĢıdıkları vasıflar, ictihad Ģartları nelerdi? Ġctihadın o günkü topluma faydaları ne oldu ve en önemlisi bütün bu soruların cevapları aranıp verildiği takdirde bugün için bizlere ne tür faydaları olabilir? Acaba sahabenin nassları anlama ve yorumlamada takip ettikleri yöntem ve usulleri konusunda, bu husustaki verilerden, günümüz yöntem tartıĢmalarına katkıda bulunmak mümkün müdür? Kısaca söylemek gerekirse sahabenin yaptığı farklı ictihad türleri ve ictihadi yaklaĢımları bugün için ne anlam ifade etmektedir?

ĠĢte bütün bu sorulara cevap arama açısından ve konunun bir doktora tezi boyutunda incelenmesi gerektiği düĢüncesinden hareketle tez konumuzu “sahabenin ictihad anlayıĢı” olarak belirledik. Günümüz müslümanlarının ihtiyaçları dikkate alındığında böyle bir çalıĢmanın ne kadar önem taĢıdığı daha da iyi anlaĢılacaktır.

7

Bir sahabinin bu tür ictihadları diğer müctehid sahabenin de onaylaması veya haberleri olduktan sonra muhalefet etmemeleri durumunda "icmâ" olarak addedlmektedir. Bu mevzu ile alakalı doktrinde çeĢitli tartıĢmalar yapılmıĢtır. Konu icmâ baĢlığı altında ayrıca ele alınacaktır.

(17)

Sahabenin ictihad anlayıĢı konusu, bir taraftan çağdaĢ anlama ve yorumlama tartıĢmalarına katkıda bulunmayı, diğer taraftan da yeni toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek bilimsel çalıĢmalara metodolojik anlamda teorik; yaĢanmıĢ uygulanmıĢ anlamıyla da pratik özelliğe sahip veriler sunabilmeyi hedeflediğinden dolayı büyük önem arzetmektedir. Bugün gerek Türkiye‟de ve gerek Ġslam dünyasında, Ġslam‟ın erken dönemlerindeki ictihad anlayıĢının ve o dönemdeki literatürün iyi anlaĢılması gerektiğinin vurgulanması, bu konuyu çalıĢmayı daha da önemli kılmaktadır.

Buradan hareketle yaptığımız araĢtırma ve değerlendirme sonucunda sahabenin ictihad ederken nasıl ve ne Ģekilde davrandığı, hangi yaklaĢımlarla meseleleri çözdüğü, önüne çıkan problemleri ictihad ederek çözüme kavuĢturduklarında ne tür ilkelere riayet ettikleri hususlarını tespit etmeye çalıĢmak tezin hedefleri açısından önem arzetmektedir.

Yukarıda bir nebze değinildiği gibi çağımızda bilim ve teknoloji alanındaki geliĢmelerin hızlandırdığı sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal değiĢimler, geleneksel din anlayıĢlarını derinden etkilemiĢ ve sonuçta acil çözümler bekleyen pek çok yeni problem ortaya çıkmıĢtır. Bu durum Ġslam fıkıh sistemi içindeki birçok meselenin yeniden ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.

ÇağdaĢ meselelerin ideolojik ve sıra dıĢı eğilimler ve spekülatif beyanlar yerine, geleneksel tecrübeyi ihmal etmeden ama aynı zamanda çağdaĢ geliĢmeleri de dikkate alan yöntemlerle çözümlenmesinin en isabetli yol olacağı kanaatindeyiz. Bu da ancak ilk dönemden itibaren bütün dönemleri bilimsel araĢtırmalarla incelemeye ve çalıĢmaya, ayrıca her bir dönemi incelerken hukuki yöntem ve uygulamalarıyla ortaya koymaya ve sonuçta elde edilen verileri akademik bir üslupla değerlendirerek güncelleĢtirmeye bağlıdır.

Yaptığımız araĢtırmalar, sahabenin ictihad uygulamalarını inceleyerek oradan elde edeceğimiz verilerin günümüz fıkıh problemlerini çözmede katkısının olabileceğini ve böyle bir potansiyelin var olduğunu göstermektedir. Zaten “sahabi kavli” de fıkıh usûlü açısından önemli bir delil sayılmıĢtır.

Sahabenin ictihad anlayıĢı esas alındığında o dönemde olduğu gibi günümüzde de sosyal değiĢmelerin ortaya çıkardığı problemlerin (hard cases) sağlıklı bir perspektif ile çözümlenmesinin mümkün olduğu görülecektir. AraĢtırma bu yönüyle güncel meselelere çözüm bulma çabalarına da dolaylı olarak katkıda bulunmayı hedeflemektedir.

Amacımız sahabe dönemi ictihad faaliyetlerini geniĢ ve derin bir bilimsel bakıĢ açısıyla irdeleyerek yorumlamaya ve böylece sahabenin ictihad anlayıĢını ortaya koymaya

(18)

çalıĢmaktır. Bu çalıĢmanın sonuçlarıyla, konuyla ilgili yapılmakta olan güncel, bilimsel çalıĢmalara ve akademik araĢtırmalara bir katkıyı hedeflemekteyiz.

Ġslam hukukunun değiĢen hayat Ģartlarında var olabilme, dal ve budaklarıyla geliĢirken, kök ve gövdesiyle aynı kalabilme kabiliyetini sahabe döneminde olduğu gibi bugün de harekete geçirmeye çalıĢmak, gerçeği yakalama, ilahi maksadı kavrama ve rıza-i Ġlahi‟ye erme cehdinde olan her hukukçunun görevidir.8

Tezin ele aldığı konu, günümüzde çok tartıĢılan “ictihad” konusunu sahabe asrında arayarak “sahabenin ictihad anlayıĢını” tespit etmeyi hedeflemektedir. Böylece bu konu çerçevesinde yapılan tartıĢmaları anlaĢılabilir kılmak ve bilhassa fıkıh usulü alanında araĢtırma yapan değerli ilim adamlarına bu konuyu ana hatlarıyla takdim etmeye çalıĢmaktır.

Keza bu tezde ulaĢılacak sonuçlar sayesinde, Ġslam hukukunun nazari alanda geliĢmesine ve müslümanların kiĢisel, toplumsal ve küresel alanlarda muamelelerini kolaylaĢtıracak açılımlara katkıda bulunmayı da amaçlıyoruz.

AraĢtırmamızda seçtiğimiz örneklerdeki sahabe ictihadlarının bir araya getirilmesi ve anlayıĢı ortaya koyucu değerlendirmeler yapılmasıyla, sahabe ictihadları hakkında yapılan tartıĢmaların anlaĢılır kılınması ve gelecekte yapılacak araĢtırmalara katkıda bulunulması da hedeflenmektedir.

II. ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ VE KAYNAKLARI

"Sahabenin Ġctihad AnlayıĢı" isimli çalıĢmamız ilk döneme ait bir konu olup sahabenin nasıl ictihad ettiğini ve ictihad yaklaĢımlarının ne olduğunu tespit etmeyi hedeflemektedir. Bu açıdan çalıĢmamız hem fıkıh tarıhi, hem de fıkıh usûlü alanını ilgilendiren bir çalıĢmadır.

Temel Ġslami kaynaklarda, özellikle klasik dönem kaynaklarında var olan, belli bir baĢlık altında bulunamasa da, çok değiĢik konularda dağınık halde yer alan ve günümüzde yapılan araĢtırmalarda sadece kısmen verimli Ģekilde kullanılabilen sahabe ictihadlarını derli toplu olarak gün yüzüne çıkarmak ve yorumlamak bu alan da yapılacak ilmi çalıĢmalar açısından son derece önemlidir.

Bu çalıĢmamızda yapılacak olan Ģey, konumuzla ilgili temel klasik kaynaklara inip oradaki dağınık gibi görünen bilgileri belirli bir plan çerçevesinde ve bilimsel bir yöntemle

8

(19)

sistemli ve tutarlı bir Ģekilde bir araya getirip değerlendirmeye çalıĢmaktır. ÇalıĢmamızda “tümevarım”9

yöntemiyle sahabenin ictihad anlayıĢı ortaya konulmaya çalıĢıldı. Ancak bu tür çalıĢmalarda sadece bir metodun kullanılmasının faydaları yanında yetersizliği de söz konusu olduğu için “tümden gelim”10

vb. diğer yöntemleri de dikkate aldık.

ÇalıĢmamızda ilmi araĢtırma yöntemlerini kullanarak, konumuzu iĢlemeyi ve sonuçlara ulaĢmayı hedefledik. Konumuzun hacminin sınırlı olması için tekrarlardan ve gereksiz uzatmalardan azami ölçüde kaçınmaya gayret ettik. Ayrıca çalıĢmamızın müctehid sahabiler bölümünde, sahabe arasında en fazla ictihadları bulunan, daha doğrusu bize ictihadları en fazla ulaĢmıĢ olan “müksirûn” veya “fukaha-i seb‟a” olarak da bilinen yedi müctehid sahabinin11

ictihadları üzerinde durduk ve konumuzu bunlarla sınırlandırmıĢ olduk. Bunlar Ömer b. el Hattâb (v. 23/644), Ali b. Ebi Tâlib (v. 40/661), Hz. ÂiĢe (v. 58/677-78), Zeyd b. Sâbit (v. 45/665), Abdullah b. Mes'ûd (v. 32/652-53), Abdullah b. Abbâs (v. 68/ 687-88) ve Abdullah b. Ömer (v. 73/692)‟dir. Ancak hemen belirtelim ki bu sahabiler bize çok sayıda ictihadları ulaĢtığı için “müksirûn” diye isimlendirilmiĢler ve tezimize konu olmuĢlardır. Yoksa ictihad ehliyeti veya ictihad Ģartları dikkate alınarak böyle bir tesmiye yapılmıĢ değildir. Ayrıca Ġbn Hazm (v. 456/1064), Ġbn Kayyim (v. 751/1350) ve sonraki birçok fıkıhçının

9

“Tümevarım”(endüksiyon); tümden gelim (Dedüksiyon-ta'lil) ve Analoji (temsil) ile birlikte akıl yürütmenin üç esaslı Ģeklinden birini teĢkil eder ve özelden genele, ferdiden külliye varan düĢünme yöntemidir. Günlük dilde zan ve tahmine dayanan akıl yürütme anlamında da kullanılır.Mantık diliyle söylendiğinde endüksiyon; zihni, olguların bilgisinden, bu olguları idare eden yasaların bilgisine götüren iĢlemdir. BaĢka bir ifade ile, zihni özel hallerden genel hale veya olaylardan yasa veya ilkelere yükselten akıl yürütme Ģeklidir. Ancak ortaya çıkan sonucun kanıtlar ne kadar artsa da nihai manada kesinlik kazanmayıp güçlü ihtimalliği ifade ettiğini göz ardı etmemek lazımdır. Ayrıntılı bilgi için bkz: Taylan, Necip, “tümdengelim”md., Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Yönetmen: Yekta Saraç, Ġstanbul, 1991, I-III.

10

“Tümdengelim”, geçerli bir akıl yürütmenin veya çıkarımın sonucunu öncüllerinden çıkarma iĢlemidir. Genelden özele, külliden cüz'iye varan düĢünme ve akıl yürütme yöntemidir. Tümden gelim, tümevarımla birlikte en genel akıl yürütme Ģekilerindendir. Burada tümel (külli) bir hükümden tikel (cüz'i) bir hüküm çıkarılır, yasalardan tek tek olay ve olgulara gidilir, nedenlerden sonuçlara ulaĢılır. Bu, tümevarımın zıddıdır. Ancak bazıları tümdengelim ile tümevarım arasındaki karĢıtlığı reddederler. Klasik mantığın üzerinde en çok durduğu akıl yürütme Ģekli tümdengelimdir. Kıyas, tümdengelimin en kısa ve en yaygın Ģekli olarak kabul edilir. Ancak, tümden gelim ile kıyası birbirine karıĢtırmamalıdır. Çünkü, tümevarım Ģeklinde yapılan birtakım kıyaslar da vardır.Ayrıntılı bilgi için bkz: Taylan, Necip, “tümdengelim”md., Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Yönetmen: Yekta Saraç, Ġstanbul, 1991, I-III.

11

Ġbn Hazm, Ebu Muhammed Ali b. Ahmed, el-Ġhkâm fî Usûli‟l- Ahkâm, yy.,ty., 5/665; Ġbn Kayyim, ġemsuddin Ebi Abdullah Muhammed b Ebibekir, Ġ‟lamu‟l- Muvakki‟în an Rabbi‟l-Âlemin, Beyrut, 1418/1997, 1/11.

(20)

benimsediği bu tasnifte “mutevassitûn” grubunda yer alan Hz. Ebubekir ile Hz. Osman gibi sahabilerin Kur‟an, Sünnet bilgisi ve ictihad kabiliyetinin sadece yaptıkları ictihadların sayısıyla ölçülemeyeceği de bilinen bir gerçektir.

Bu yedi müctehid sahabinin ictihadlarından mümkün mertebe bol örnekler vermeye ve ictihad anlayıĢlarını ortaya koymaya çalıĢtıktan sonra, orta derecede (mutevassitûn) ve az sayıda (mukillûn) ictihadları bulunan diğer müctehid sahabilere12

de kısaca yer vermeye çalıĢtık

Sahabenin ictihad anlayıĢı konusunda yaptığımız araĢtırmalar neticesinde bu konunun klasik ve çağdaĢ kaynaklarımızda tam bu baĢlıkla müstakil bir eser olarak yer almadığını gördük. Ancak tespit ettiğimiz kadarıyla bu konu, bu isimle olmasa da sahabenin ictihad anlayıĢını yansıtacak Ģekilde, ilk dönemlerden itibaren yazılan fıkıh, fıkıh usulü, hadis, siyer, tarih-megazi vs. kitaplarda bir bölüm içerisinde veya dağınık bir biçimde yer almaktadır. Özellikle fıkhın tedvin edildiği dönemlerdeki fıkıh ve fıkıh usulü eserlerinde iĢlenen hüküm kaynakları, istinbat metodları, sahabi kavli, ictihad-taklid, makasıd vs. mevzularda ve çeĢitli konulara serpiĢtirilmiĢ olarak musannef türü eserler ile hadis kaynaklarında sahabenin ictihad anlayıĢını tespite imkân verecek örnekleri ve malzemeyi bulabiliyoruz.

Ġslam‟ın ilk dönemlerini konu alan bu çalıĢmada ilk dönem kaynaklarını özellikle de Ġbn Ġshak (v. 151/768), Ebu Hanife (v. 150/767 ), Mâlik (v. 179/795), Ebû Yusuf (v. 182/798), Muhammed eĢ-ġeybânî (v. 189/805), ġafii ( v. 204/819), Abdurrezzak b. Hemmâm (v. 211/826), Ġbn HiĢam (v. 213/826), Ġbn Sa'd (v. 230/844), Ġbn Ebî ġeybe (v. 235/849), Ahmed b. Hanbel (v. 241/855), Dârimî (v. 255/869), Buhârî (v. 256/870), Müslim (v. 261/875), Ġbn Mâce (v. 273/886), Ebû Dâvud (v. 275/888), Tirmizî (v. 279/892), Nesâî (v. 303/915), Taberî (v. 310/922), Ġbn Hazm (v. 456/1064) Ġbn Kayyim (v. 751/1350) gibi âlimlerin fıkıh, hadis, siyer, tarih vb. alanlardaki çalıĢmalarını inceledik. Rivayetleri alırken elimizden geldiğince sağlam olmasına özen gösterdik.

ÇalıĢmamızda özellikle Ġbni Sa‟d (v. 230/844)‟ın et-Tabakâtu'l-Kübra'sı,13

Ġbni Abdilberr (v. 463/1070-71)‟in el-Ġstî'âb fî Ma'rifeti'l-Ashâb‟ı,14 Ġbnu‟l-Esîr el-Cezerî (v.

12

Ġbni Hazm, age,5/665; Ġbni Kayyim, age, 1/12.

13

et-Tabakâtu'l-Kübra: Ġbni Sa‟d (v. 230/844)‟ın telif ettiği bu eser bu sahadaki ilk kaynaklardan olup kitapta sahabe ve tâbiin hayatları ile ilgili önemli bilgilere yer verilmektedir

14

el-Ġstî'âb fî Ma'rifeti'l-Ashâb: Ebu Ömer Yûsuf Ġbnu Abdillah Ġbnu Muhammed Ġbni Abdilberr (v. 463/1070) te'lîf etmiĢtir. Her ne kadar isminden de anlaĢılacağı üzere bütün sahâbeleri bu eserde cemetmeye çalıĢtıysa da pek çok sahâbenin hayatı burada yer almaz.

(21)

630/1232)‟nin Usdü'l-Gâbe fî Ma'rifeti's-Sahâbe‟si,15

Ġbn Kayyim (v. 751/1350)‟in Ġ‟lamul Muvakkiin‟i ve Ġbn Hacer el-Askalânî (852/1447-48)‟nin El-Ġsâbe fî Temyîzi's-Sahâbe16

adlı eserlerinden çokça yararlandık.

Fıkıh usulü ile ilgili olarak genellikle baĢvurduğumuz kaynaklar arasında Cüveyni (v. 478/1085)‟nin el- Bürhan‟ı, Serahsi (v. 490/1096)‟ nin Usulü, Gazali (v.505/1111)‟ nin el Mustasfa‟sı, Razi (v.606/1209)‟ nin El-Mahsul‟ü, Beyzavi (v. 685/1286)‟ nin Minhacu‟l- Vüsul‟u, Subki (v. 771/1370)‟ nin Cemu‟l-Cevami‟i, ġâtıbî ( v. 790/1388 )‟nin el- Muvafakât‟ı, ġevkani (v. 1250/1832)‟nin ĠrĢadul- Fuhul‟u, Zekiyuddin ġâban‟ın Usûlü‟l- Fıkh‟ı… gibi eserleri sayabiliriz. Fıkıh tarihi ile ilgili olarak da el Hacvi (v. 1376/1291)‟nin el-Fikru‟s-Sami fi Tarihi‟l-Fıkhi‟l-Ġslamî, Menna‟ el-Kattan ve Muhammed Ali es-Sâyis‟in TeĢri‟ târihi eserlerinden hayli istifade ettik.

Tezimizle alakalı olarak yapılmıĢ çağdaĢ çalıĢmalardan da istifade ettik. Bunlar arasında özellikle Hayrettin Karaman‟ın “Ġslam Hukukunda Ġctihad” ve “Ġslam Hukuk Tarihi” ile Bunyamin Erul‟un “Sahabenin Sünnet AnlayıĢı” ve Mehmet Sürmeli‟nin “Sahabenin Kur‟an AnlayıĢı” adlı doktora çalıĢmaları baĢta gelir. Muhsin Koçak‟ın “Hz. Ömer ve Fıkhı” eseri ile Mehmet Erdoğan‟ın “Ġslam Hukukunda Ahkâmın DeğiĢmesi” isimli eserinden de yararlandık.

Arapça yapılmıĢ çalıĢmalardan Muhammed Muaz b. Mustafa el Hinn‟in “Ġctihadâtu‟s-Sahâbe”, Muhammed Ravvas Kal‟aci‟nin sahabe ile ilgili yaptığı “Mevsuat” çalıĢmalarından hassaten yararlandık. Bunların dıĢında Ģu çalıĢmaları da sayabiliriz. Mahmud Abdulaziz Muhammed‟in “Menhecu‟s-Sahâbeti fi‟t-Tercih”, Ahmet Halil Cum‟a‟nın “Ulemau‟s-Sahâbe”, Arki Nur Muahmmed bin Arki‟nin “Akdiyetu Hulefai‟r-RaĢidin”, Nâdiye ġerif el- Ömerî‟nin “Ġctihâdu‟r-Rasûl”, Ġyade Eyyub el- Kubeysi‟nin “Sahabetu Rasulilleh fi‟l-Kitap ve‟s-Sünne”, Galip el KuraĢi‟nin “Evveliyâtu‟l-Fâruk fi‟l- idareti ve‟l kadâ” adlı çalıĢmaları...

15

Usdü'l-Gâbe fî Ma'rifeti's-Sahâbe: Ġzzeddîn Ġbnu'l-Esîr Ebu'l-Hasen Ali Ġbnu Muhammed el-Cezerî (v. 630/1232), te'lîf etmiĢtir. Son cildinde kadın sahâbelerin hayatı iĢlenir.

16

el-Ġsâbe fî Temyîzi's-Sahâbe: Ġbnu Hacer el-Askalânî (952/1545) tarafından te'lîf edilen bu eser Ashab'ın hayatı üzerine yapılan te'lifler arasında kendisinden önce yazılan bütün eserleri görmüĢ olması sebebiyle kitabın tertîbine öncekilerde rastlanmayan bir yenilik getirmiĢtir. Sahâbenin tarifi, adaleti, tabâkâtı gibi umumî bilgilerin verildiği mukaddime kısmından sonra kitap, harflere göre bölümlere ayrılır: Bu esere, Ġbni Hacer'den sonra talebesi Celaleddin es-Suyûtî (911/1505) ihtisarda bulunmuĢtur. Bu ihtisar: Aynu'l-Ġsâbe fi Ma'rifeti's-Sahâbe adını taĢır.

(22)

Bu arada tezimiz açısından önemli bulduğumuz ve orijinal denebilecek bazı el yazma eserlerden de istifade ettik. Mesela M. Halil es- Siirdî‟nin fıkıh usûlü hakkında yazdığı bir mukaddime ve yedi baptan meydana gelen ve içerisinde ilk dönemdeki ictihad faaliyeti açısından faydalı bilgilere yer veren 91 varaklık yazma eserini ayrıca Ġ. Hazm‟a ait, sonradan tahkik edilip Cevamiu‟s-Siyre‟siyle beraber basıldığını öğrendiğimiz küçük hacimli bir risalesini temin edip inceleme imkanı bulduk. Ġbni Hazm‟ın bu çalıĢması, ictihad etmiĢ ve fetva vermiĢ olan sahabe hakkında güzel bilgiler verdiği bir risaledir.

Tezimizde ayrıca çağdaĢ eserlerdeki konuyla ilgili tartıĢmalara ve bilimsel makalelere de yer vermeye çalıĢtık. Makaleler arasında Mustafa Uzunpostalcı‟nın “Günümüzde Ġslam Fıkhının Durumuna Bir BakıĢ”, Ahmed Yaman‟ın “Abdullah bin Mesud‟un Hanefi Mezhebinin OluĢumundaki Rolü” ile “Ehli Beyt Fıkhının Ġmamı Hz. Ali ve Takip Ettiği Ġctihad Yöntemi”; Saffet Köse‟nin “Hz. Ömer‟in Bazı Uygulamaları Bağlamında Ahkamın DeğiĢmesi TartıĢmalarına Bir BakıĢ” makalesini öncelikle zikretmeliyiz. Konumuzla yakından alakalı olarak Ġslâmi AraĢtırmalar Vakfı tarafından tertiplenen “Ġslami Ġlimlerde Metodoloji (usül) Meselesi” toplantılarında sunulan bazı tebliğ ve müzakerelerden de yararlandık. Ġ. Kafi Dönmez‟in “Fıkıh usulünün iĢlevi”, Tahsin Görgün‟ün “Yeni anlama ve yorumlama yöntemlerinin fıkıh usulüne göre durumu”, Yunus Apaydın‟ın “Yeni bir fıkıh usulüne ihtiyaç var mı” adlı tebliğleri ve yapılan müzakereler…

AraĢtırmamızda genel olarak ilk dönemden itibaren günümüze değin konu ile ilgili yazılmıĢ olan kaynakların taranmasına gerekli malzemelerin toplanmasına ve değerlendirilmesine yönelik bir yol izlenecektir.

Gerek konu seçiminde gerekse metodumuzun belirlenmesinde Hayrettin Karaman‟ın “Ġslam Hukukunda Ġctihad” adlı çalıĢmasındaki “Sahabe Devri” bölümü yol gösterici olmuĢtur17

.Çünkü Karaman, çalıĢmasının bu bölümünde özellikle ilk dönem kaynaklarına dayanarak tespit ettiği bazı sahabe ictihadlarından kısmen de olsa belirli usul kaideleri, yöntemleri tespit etmekte ve sahabenin ictihad ederken nasıl bir anlayıĢ ile hareket ettiğine dair önemli değerlendirmeler yapmaktadır. Ayrıca araĢtırmamızı hem içerik hem teknik yönden etkileyen diğer bir çalıĢma da Yunus Apaydın‟ın DĠA‟da yazmıĢ olduğu “Ġctihad” maddesidir.18 Bu madde bir önceki ismi geçen eserden daha sonra yazılması ve ansiklopedi maddesi olarak hazırlanmasından ötürü derli toplu olması ve konu ile ilgili önemli kaynakların tahlil edilmesi bakımından bizim için ufuk açıcı olmuĢtur.

17

Karaman,age, s.40-78

18

(23)

Âyetlerin mealleri verilirken Elmalı Hamdi Yazır‟ın meâli ile Diyanet‟in Kur‟an Yolu Türkçe Meal ve Tefsiri‟ni esas aldık.Sahabe ictihadlarının geçtiği hadîsleri bulmada el-Mu'cemu'l-Müfehres Li-Elfâzi'l-Hadîsi'n-Nebevî19 ile Miftahu Künûzi's-Sünne20 adlı rehber kitaplardan yararlandık. Bu arada hadis kitaplarında geçen her örneğin Arapça ibârelerinin tercümesiyle zaman kaybetmemek için bazen bu konuda elde mevcut olan Türkçe tercümelerden yararlandık. Bunlar arasında Ahmed Naim‟in “Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i SarTecrid-ih TercemesTecrid-i”21 ve Mehmet Sofuoğlu‟nu “Sahihih-i Müslim ve Tercümesi”22 ile Ġbrahim Canan‟ın “Kütüb-i Sitte Tercüme ve ġerhi”‟nden23

yararlandık. ġunu da ifade edelim ki bilgisayar ortamında hazırlanmıĢ CD‟leri taramak suretiyle de konumuzla alakalı bazı örneklere çok daha çabuk ulaĢma imkânı bulduk. Yazımda Diyanet Vakfı Ġslâm Ansiklopedisi‟nin (DĠA) imlâsını esas aldık.

Bilimsel bir yöntem kullanarak mümkün olduğunca geniĢ bir alanda tarama yapmak suretiyle yapacağımız araĢtırmanın sonunda ulaĢılacak sonuçlar sayesinde, bu güne kadar sahabe ictihadları hakkında söylenenlerin, yazılanların doğruluğunu test etme imkânı da ortaya çıkabilecektir.

Sonuç itibariyle tezimizde baĢvuracağımız ilk kaynaklar: Ġlk devir uygulamalarının tespitine imkân verecek siyer, megazi, tabakat, hadis, fıkıh, fıkıh usulü çalıĢmaları ve sahabi görüĢlerinin derlendiği diğer bazı çalıĢmalardır.

Ġkinci olarak da konunun izahı ve sonuçlara ulaĢmak için gerek eski, gerekse çağdaĢ çalıĢmalardan fıkıh, fıkıh tarihi, fıkıh usulü eserleri, müsteĢriklerin konuyla ilgili görüĢlerine yer veren eserler ve çeĢitli ansiklopedileri inceledik. Böylece kaynaklarda dağınık bir vaziyette bulunan sahabe ictihadlarını bu konulardaki temel eserlerden incelemek suretiyle tespit etmeye çalıĢtık.

19

el-Mu'cemu'l-Müfehres li-Elfâzi'l-Hadîsi'n-Nebevî, müsteĢrîkler tarafından hazırlanmıĢ olup kısaca Fransızca adıyla Concordance diye bilinir. Bu eser, Kütüb-i Sitte'ye ilâveten Muvatta, Sünenu'd-Dârimi ve Ahmed Ġbnu Hanbel'in Müsned'i olmak üzere dokuz kitabın hadîslerini herhangi bir kelimesinden bulmaya yarayan bir anahtar kitaptır.

20

Wensınck, Aren jean, Miftâku Künüzü‟s- Süne, Terc: M. Fuad Abdülbaki, Beyrut, 1983. (Weinsinck adlı müsteĢrik tarafından Ġngilizce olarak hazırlamıĢ ve Muhammed Fuad Abdulbâki tarafından Arapçaya çevrilmiĢtir: Concordance'daki 9 kitaptan baĢka Ģu kitaplara da yer verilmiĢtir: Tayâlisî'nin Müsned'i, Ġbnu HiĢam'ın Siret'i, Ġbnu Sa'd'ın Tabakât'ı, Zeyd Ġbnu Ali'nin Müsned'i.

21

Tam adı: Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi (Mukaddime), Babanzâde Ahmed Naim, Ankara 1957. Bu eser Tedrîbu'r-Râvî'nin tercümesi mahiyetindedir.

22

Sofuoğlu, Mehmet, Sahihih-i Müslim ve Tercümesi Ġstanbul, 1969, I-8

23

(24)

Klasik ve modern kaynaklar ile çağdaĢ akademik çalıĢmalardan istifade ederek topladığımız verilerle yazmaya çalıĢtığımız tezimizde nazari bilgiler yanında pratik örnek ve uygulamalara da yer verilmeye çalıĢıldı. ġunu da itiraf etmemiz gerekir ki gerçekten de uzun bir hazırlık ve araĢtırma döneminden sonra ancak tezimizi yazmaya baĢladık.

Ayrıca sahabenin bir konu hakkındaki farklı görüĢleri arasından birinin tercih edilmesinden genellikle kaçınıp, ancak bazen konuyla ilgili çeĢitli mezheplerin fıkhî görüĢlerine de yer vermeye çalıĢtık.

III. KAVRAMSAL ÇERÇEVE A. Sahabe Kavramı

Hz. Peygamber (sav)‟i görerek O‟na iman eden ve müslüman olarak vefat eden kimseler Ģeklinde kısaca tarif edebileceğimiz24 "sahabe", lügat açısından Arapçada (تحص) 'sahibe' fiilinden türemiĢ bir kelime olup dost ve arkadaĢ olma, bir kiĢiyle birlikte bulunma manasına gelen ismi fail kalıbındaki (تحبص) 'sâhib' kelimesinin çoğuludur. 'Sâhib' kelimesinin (ةبحصا) 'Ashâb ve (تحص) 'sahb' çoğul kalıpları da vardır. Aynı anlamda tekil isim olarak (ٗثبحص) 'Sahâbî' sözcüğü kullanılır.25

Kur'an-ı Kerim'de bu kökten türemiĢ olan sözcüklerin bir arada bulunma, beraber yaĢama, arkadaĢlık, dostluk anlamındaki kullanımlarına Ģahit oluyoruz. تحبص) ) 'Sâhib' ifadesinin yalın olarak geçtiği ayetler26

yanında (ىكجحبص) 'Sâbibukum' Ģeklinde kullanılan ayetler27 de vardır.28

“ArkadaĢı” anlamında zamire bitiĢik olarak (ّجحبص) 'Sâhibuhu'29; "Ġyi geçin, hoĢ

sohbet et!" anlamında emir kipi ve ikili kalıbıyla (بًٓجحبص) 'Sâhibhuma'30

Ģeklinde kullanılır.

24

Kubeysî, „Ġyâde, Sahabetu Rasûlilleh Fi‟l- Kitâb ve‟s-Sünne, DimaĢk, 1986, s.33-79.

25

Ġbn Manzûr, Muhammed b. Mukrim, Lisânu‟l Arab, tah. Abdullah Ali el-Kebir, Muhammed Ahmed Hasbullah, HaĢim Muhammed eĢ-ġazeli, Kahire, ty., IV, S-H-B md.

26

Bkz: Kalem, 68/48; Nisa, 4/36.

27

Sebe, 34/46; Necm, 53/2; Tekvir, 81/22.

28

Bkz. H. Oğlu, Bayram, “Kur‟an‟da Ashab Terimine Muzafun Ġleyh Olan Topluluklar”, Ankara Üniversitesi, 1982.

29

Tevbe, 9/40; Kehf 18/34,37.

30

(25)

Aynı mekândaki yakın beraberlik ve arkadaĢlık için (ٗجحبص) 'Sâhibî‟ ifadesi kullanılır. Hz. Yusuf zindan arkadaĢına hitab ederken bu sözcüğü kullanmıĢtır.31

EĢ/zevce anlamında ise (ىٓجحبص) 'Sahibuhum'32

tarzında kullanılan kelimenin sonuna diĢilik (ح) 'tâ'sı getirilerek (خجحبص) "Sâhibetün"33

formuyla kullanılmıĢtır.

(ةبحصا) 'Ashâb' sözcüğü sadece (ةبحصا) 'Ashâb' olarak veya ( خُجنا ةبحصا) Ashâbül-cenne; (زبُنا ةبحصا) 'Ashâbu'n-nâr' Ģeklinde kullanılır."34

Ashâb kelimesi Kur'an-ı Kerim'de ayrıca ( ٗسٕي ةبحصا) 'Ashâbu Musa'35

, ( ةبحصا

ذجسنا) 'Ashâbu's-Sebt'36

, (سسنا ةبحصا) Ashâbu'r-Ress'37, (خكٚلاا ةبحصا) „Ashâbu'l-Eyke‟38, ( ةبحصا

خُٛفسنا) 'Ashâbu's-Sefine'39

, (خٚسمنا ةبحصا) 'Ashâbu'l-Karye40', (دٔدخا ةبحصا) 'Ashâbu Uhdud'41, ( ًٍٛٛنا ةبحصا) 'Ashâbu'1-Yemin42, ( خًًُٛنا ةبحصا) 'Ashâbu'l-Meymene'43, ( لبًشنا ةبحصا) 'Ashâbu'Ģ-ġımal44

', ( خًئشًنا ةبحصا) 'Ashâbu'l-MeĢ'eme45' ve ( مٛفنا ةبحصا) 'Ashâbu'1-Fîl'46 formlarında geçmektedir.

Rasulullah'a en yakın olup, O‟nunla en çok sohbet eden Hz. Ebû Bekir (v: 13/634) için Kuran‟da (تحبص) "sâhib / arkadaĢ, dost" sözcüğü kullanılmıĢtır. 47

Kur'an'ı Kerim‟de bu farklı formlardaki kullanımlarından çıkan sonuca göre “sahabe” kelimesi sözde, arkadaĢlıkta, mekânda ve bir Ģeye aidiyette çok yakınlığı ve beraberliği ifade etmektedir. 31 Yusuf, 12/39,41. 32 A‟râf, 7/184; Kamer, 54/29. 33

En‟am, 6/101; Cin, 72/3; Mearic, 70/13; Abese, 80/36.

34

Bkz:Bakara,2/39,81,82,119,217,257,275; Âl-i Ġmrân,3/116; Mâide, 5/10,29,86.

35 ġuara, 26/61. 36 Nîsa, 4/47. 37 Furkan, 25/38. 38 ġuara, 26/176. 39 Ankebut, 29/15. 40 Yâsîn, 36/13. 41 Burûc, 85/6. 42 Vâkıa, 56/90,91. 43 Vâkıa, 56/8. 44 Vâkıa, 56/41. 45 Vâkıa, 56/9. 46 Fîl, 105/1. 47 Tevbe, 9/40

(26)

Hadis kitaplarında geçtiği üzere Hz. Ömer (v: 23/644 ) Ģehid edildiği sıralarda henüz vefat etmeden önce, Abdullah b. Abbas (v: 68/687) O‟na Ģöyle demiĢtir: “Ey mü‟minlerin emiri! Her ne kadar bu vuku bulduysa da, sen Rasulullah‟la sohbet ettin (birlikte yaĢadın, arkadaĢlık taptın ) ve sohbetini de güzel yaptın. O, dünyadan senden hoĢnut olarak ayrıldı. Sonra Ebubekir ile sohbet ettin ve O‟nunla da sohbetini güzel yaptın…”.48 Burada da sohbetten arkadaĢlık yapmak ve birlikte yaĢamak anlaĢılmaktadır.

Buna göre Rasulullah'la dostluk, yakınlık, beraberlik, sohbette bulunmak ve aynı zamanı, mekânı paylaĢmak sahabenin temel vasıfları olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu anlamları içermesi sahâbî sözcüğünün terimsel anlamına da ıĢık tutmaktadır.49

Hz. Peygamber'in arkadaĢları ve yakın dostları olan ashâb-ı kirâm, O‟nunla olan birlikteliğin ve dostluğun sağlamıĢ olduğu güzel imkanlardan son derece istifade etmiĢ, O‟nu her hususta kendilerine örnek alarak üstün meziyetler kazanmıĢlardır.Onlar, gece gündüz demeden canlarıyla mallarıyla çalıĢmıĢ, hiç çekinmeden yurtlarından hicret etmiĢ ve gerektiğinde bu yolda mallarını ve hatta canlarını feda etmekten çekinmemiĢlerdir.

Sahabe‟nin Rasulullah (sav) sevgisi ve bağlılığı herkesten ileri derecededir. Onlar, Hz. Peygamber‟i (sav) anne babalarından, çoluk-çocuklarından, bütün insanlardan ve hatta kendi öz canlarından bile daha çok sevmiĢlerdir.50

Kur'an51 ve sünnete baktığımız zaman sahabenin her konudaki faziletlerinden ve bütün insanlar için örnek olmalarından açıktan veya îmâ ile övgüyle bahseden müteaddit âyet ve hadislerle karĢılaĢırız. Biz konumuza ıĢık tutması açısından bunlardan sadece bir kısmını burada zikretmek istiyoruz:

"Ġslam'da birinci dereceyi kazanan muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar yok mu? Allah onlardan razı olmuĢtur. Onlar da Allah'dan razı olmuĢlardır. Allah bunlar için, kendileri içinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetler hazırladı. ĠĢte bu, en büyük bahtiyarlıktır."52

48

Buhari, Fedailu‟s-Sahabe, 6.

49

Sürmeli, Mehmet, Sahabenin Kur‟an AnlayıĢı, Ġstanbul, Mayıs 2006, s 30.

50

Buhârî, Ġman 8; Müslim, Ġman 70; Nesâî, Ġman, 19.

51

Kur‟an‟da Sahabe konusu için bkz: Çapan, Ergün, Kur‟an‟da Sahabe, Ġst.2002; Jane Dammen McAuliffe (Edittor), Companıons Of The Prophet, Encyclopaedıa of The Qur‟an, Brıll-Leıden-Boston-Köln, 2001, s. 386,387

52

(27)

"O ağacın altında müminler sana bey'at ederlerken, andolsun ki Allah onlardan razı olmuĢtur da kalplerindekini bilerek üzerlerine manevî bir kuvvet (moral) indirmiĢ ve onları yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıĢtır."53

"Muhammed (sav) Allah'ın Rasulu'dur. O'nunla beraber olanlar (ashab) da kâfirlere karĢı çetin ve metin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû' edici, secde edici olarak görürsün. Onlar Allah'dan daima fazl-u kerem ve rıza isterler. Secde izinden meydana gelen niĢanları yüzlerindedir..."54

"Ġyilik iĢlemekte önde olanlar, karĢılıklarını almakta da önde olanlardır." 55

"Böylece sizi vasat bir ümmet yapmıĢızdır; insanlara karĢı hakikatin Ģahitleri olasınız, bu Peygamber de sizin üzerinize tam bir Ģahit olsun diye."56

"Siz, insanlar için çıkarılmıĢ en hayırlı bir ümmetsiniz. Ġyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalıĢırsınız..."57

"Daha önceden Medîne'yi yurt edinmiĢ ve gönüllerine imanı yerleĢtirmiĢ olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karĢısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önce tutarlar. Nefsinin tamahkârlığından korunabilmiĢ kimseler, iĢte onlar saadete erenlerdir."58

Hadis-i Ģeriflerde de ashabın faziletlerine ve örnek alınmaları gerektiğine dair Hz. Peygamber (sav)‟in pekçok tavsiyeleri bulunmaktadır.59 Bu hadîsler ilk ve mûteber hadîs kaynaklarının genelinde "Fedâilü's-Sahabe" (Sahabenin Faziletleri), “Menâkıb” veya benzeri baĢlıklar altında toplanmıĢtır. Bunlardan sadece Ģu birkaçını örnek verebiliriz:

"Nesillerin en hayırlısı, benim neslimdir. "60

"Ġnsanların en hayırlıları benim asrımda yaĢayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir…"61

53 Feth, 48/18. 54 Fetih, 48/29. 55 Vâkı'a 56/10-12. 56 Bakara, 2/143. 57 Âli Ġmrân, 3/110. 58 HaĢr: 59/8-9. 59

Bu konudaki Hadisler ve Kaynakları hakkında bkz: Wensınck, Aren jean, Miftâku Künüzü‟s- Süne, Terc: M. Fuad Abdülbaki, Beyrut, 1983, s. 46,47; ayrıca bkz: age, s.64.

60

(28)

"Ashabım hakkında Allah'tan korkun, ashabım hakkında Allah'tan korkun! Benden sonra onları kendinize hedef haline getirip düĢmanlık etmeyin! Kim onları severse bana olan sevgisinden dolayı sever. Kim de onlara kin beslerse bana olan kini dolayısıyla böyle yapar. Kim onlara eziyet ederse bana eziyet etmiĢ olur. Kim bana eziyet ederse Allah'a eziyet etmiĢ demektir. Her kim de Allah'a eziyet ederse çok geçmeden Allah onun belâsını verir"62.

"Ashabıma sebbetmeyin (dil uzatmayın). Nefsim elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun (sizden) biri, Uhud dağı kadar altın infak etse, onlardan birinin infak ettiği bir müdd'e hatta yarım müdde bedel olmaz."63

Ashab'ın adaleti meselesini çok güzel bir Ģekilde iĢleyen Bağdâdî ve Ġbni Hacer Kur'an ve Hadîs'te Ashâb hakkında gelen tebirlerin çokluğunu belirttikten sonra Ģunu ifade ederler: "Bu nassa dayalı deliller, onların kesinlikle ta'dîl'ini ifâde eder. Onlardan hiç biri, Allah'ın ta'dîlinden sonra, mahlûkattan bir baĢkasının ta'dîline muhtaç değildir. Farz-ı muhal, Allah ve Rasulü'nden haklarında -yukarıda zikrettiğimiz nasslardan hiçbiri vârid olmamıĢ olsaydı bile, onların hicret, cihâd, Ġslâm'a yardım, can ve mallarını bu yolda harcamaları, ata ve evlâdlarını öldürmeleri, din için birbirlerine gösterdikleri hayranlık, iman ve yakînde izhâr ettikleri fevkalâde kuvvet gibi fiilen içinde bulundukları sayısız haller, âdil olduklarına kesinlikle hükmetmeye, nezih olduklarını kabûle ve onların kendilerinden sonra gelen haleflerinden ve onları tâdîl ve tezkiye etme durumunda olacak hepsinden, daha efdal olduklarını teslîme yeterli idi. ĠĢte bu görüĢ, bütün âlimlerin ve kavline güvenilen bütün fakîhlerin müĢterek görüĢüdür."64

Fıkıh usulcülerin sahabe tarifine geçmeden önce hadisçilerin bu konudaki görüĢleri üzerinde duralım.

1. Hadisçilere Göre

Hadisçiler sahabe kelimesinin "Sohbet"ten türediğini söyler lâkin bu sohbetin keyfiyeti üzerinde pek durmazlar. Onlara göre Hz. Peygamberle sohbeti ister uzun yıllar sürsün, ister bir sene veya bir saat olsun, hatta günün içerisinde çok kısa bir süre bile Ģayet Hz. Peygamberle bu sohbet gerçekleĢmiĢse, iman etmiĢ olması Ģartıyla bu yeterlidir ve böyle

61

Buhari, ġehadat 9; Fezailu'l-Ashab 1; Rikak 7; Eyman 27; Müslim, Fezailu's-Sahabe, 214; Tirmizi, Fiten 45; ġehadat 4; Ebu Davud, Sünnet,10; Nesai, Eyman 29.

62

Ahmed b.Hanbel,V/57.

63

Müslim, Fedailu's-Sahabe, 221.

64

(29)

kimseye de sahâbî denir.65 Kısaca hadisçiler Hz. Peygamberden bir Ģey rivayet etmese bile O'nu bir kez gören bir insanın sahâbîden kabul edileceğini söylemiĢlerdir66

. Hadisçiler burada "Görmeye engel bir durum olmaksızın, âmâ olmak gibi..." bir kayıtla ashabın ileri gelenlerinden ve Peygamberimiz'in müezzinlerinden olan Abdullah Ġbn Ümmi Mektûm benzeri sahâbîleri tanımın kapsamı içerisine almıĢlardır. Nitekim Ümmü Mektum âmâ olduğu için Hz. Peygamber'i görememiĢ fakat sohbetlerinde bulunmuĢtur. O halde âmâlık, sağırlık veya dilsizlik gibi sebeplerle, görme ve sohbetten biri gerçekleĢemezse, bu durum sahabî olmaya engel değildir. Böylece onlar, sahabe tarifinin sınırlarını oldukça geniĢ tutmuĢlardır.

Hadis bilginlerinden bazıları sahabenin Hz. Peygamber‟le beraberliğine bakarak çeĢitli derecelendirmeler yapmıĢlardır.67

Bu tasniflerde kimisi hadis rivayet etme sayısını kimisi de Hz. Peygamber‟le beraberlik keyfiyetini esas almıĢtır. Muhtemelen hadis rivayet etme sayısını68

dikkate alarak derecelendirme yapan hadisçiler çok rivayette bulunan sahabe ile Hz. Peygamber‟in beraberliğinin daha uzun süreli olduğu arasında bir ilgi olabileceği düĢüncesiyle meseleye bakmıĢ ve böyle bir kanaate varmıĢlardır.

Sahâbî tarifini sadece hadis rivayetine indirgemek doğru olmasa gerek. Sahabe içinde hadis rivayet ettiği halde çok fazla Kuran ve sünnet bilgisine sahip olmayan, ictihad etmeye yeterli ilim ve istidadı bulunmayanların sayısı oldukça fazladır. Ayrıca rivayet çokluğuyla sahabe tarifinde derecelendirme yapmak yerine, Hz. Peygamberle beraberliğin keyfiyeti yani dostluğu, arkadaĢlığı, uzun süre beraberce yaĢamayı göz önünde bulundurak derecelendirme yapılması daha isabetli görülmektedir.69

2. Usülcülere Göre

Sahabe tarifinde genel olarak fıkıh usulcüleri, Hz. Peygamberi bir defa görmekle sahâbî olunamayacağı ancak kiĢinin uzun bir sohbet dönemini Hz. Peygamberle Müslüman

65

San‟ânî, Muhammed b. Ġsmail el-Emîr, Tavdîhu‟l- Efkâr, Tahkîk: Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Medine, ts., s. 426,427.

66

Ġbnu's-Salah, Osman b. Abdurrahman, Usulü'l-Hadis, ġam 1986, s.293

67

Örnek bir derecelendirme için bkz: Nisâbûrî, Muhammed b. Abdullah (v. 405/1014), Kitabu Ma'rifeti Ulumi'l-Hadis, Kahire, ty.,s.23.

68

Sahabenin Sayısı ve Hadis Rivayetinde Bulunanların Sayısı Hakkında Bilgi Ġçin bkz: Paksoy, Kadir, Sahabenin Sayısı Hadislerin Sayısı ve Hadis Lafızlarının Dehaları Hakkında Bazı Tespitler, Harran Üniv. Ġlahiyat Fak. Dergisi, ġanlıurfa, 1997, Sy. 3, s.228-248

69

Referanslar

Benzer Belgeler

es-Suyûtî‟nin bu tutumu, başta es-Sehâvî olmak üzere birçok alim tarafından şiddetle tenkit edilmesine sebep olmuştur. 51 Yukarıda belirtilen hususlar dışında

Bu araştırmada sağlık çalışanlarının bilinci kapalı hasta için karar verici olarak çoğunlukla doktoru görmesi, İDHT bilgi düzeyinin düşük olmasından ve

Hayri, İslam Düşüncesinde Sünnet, Erul Bünyamin, Sahabenin Sünnet Anlayışı, Özafşar M.. Emin, Hadisi Yeniden Düşünmek, Görmez Mehmet, Metodoloji Sorunu, Carullah

Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi, Ankara Okulu 17.. Hayri Kırbaşoğlu, Alternatif Hadis

Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi, Ankara Okulu 17.. Hayri Kırbaşoğlu, Alternatif Hadis

Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi, Ankara Okulu 17.. Hayri Kırbaşoğlu, Alternatif Hadis

Sen neden yalnızsın, der gibi baktı leylek… Üç gün geçti; her gündüz, her gece o leylek, o direğin başından gitmedi.. Bir hâl vardı, evet ama nece hâldi, kim anlardı

İsrafil’in yüzündeki perdeyle, erkekler geldiğinde kadınların yüzüne inen perde arasında nasıl bir bağ olduğunu anlamasan da, daha fazlasını soramamıştın..