Elif AKŞİT Sülyeman Ergüner Türkiye'den daha çok dış dünyada tanınan bir müzisyen.
İstanbul'da 27-29 Kasım tarihleri
arasında, Türkiye ve Orta Doğu'da
Tasavvuf Müziği ve Toplumsal Değişme
Konferansı yapıldı. İsveç Araştırma
Enstitüsü'nün
düzenlediği
konferansa,
İsveç,
Almanya,
Norveç,
Kanada,
Amerika ve
Türkiye'den
akademisyenler
katıldı.
uzakta
İSVEÇ Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen Türkiye ve Orta Doğu'da Tasavvuf Müziği ve Toplumsal Değişme Konferansında üç gün boyunca katılımcılar, özelde Türkiye, genelde Orta Doğu’da sufi müziğinin toplumsal değişme çerçevesindeki yerini
değerlendirdiler. Kuşkusuz bu
değerlendirmelerin en anlamlısı, Ankara'da yaşadığı beş yılın dışında da Türkiye'ye gelip gitmeyi ve 'tasavvufun boyutları' üzerinde çalışmalar yapmayı bırakmamış olan Annemarie Schimmel'inkiydi. "Sufi müziğindeki temel çalgılardan birisi olan neyin, sazlıktan uzakta olan sazm özlemiyle
konuştuğunu ve sufi müziğinin temelde özlemin müziği" olduğunu söyleyen Scîümmel'in varlığı iki açıdan önemliydi: Birincisi, 1997 senesinde bile bu gibi konferanslarda erkekler kadar var olmayan kadınların durumuyla oluşturduğu karşıtlığın önemi, İkincisiyse, üçüncü dünyaya tepeden bakan Avrupa-merkezd yaklaşımın uzağında yer alıyor olmasıydı. Avrupa-merkezd teorinin 'out', karşısındakini anlamaya yönelik alan çalışmanın 'in' olduğu günümüzde Schimmel'in çalışmasında, Türkler'in kendilerini ancak teorik olarak çalışması ve pratiği Avrupalılar’a bırakması da dikkate değer bir ikilemdi.
ANLAŞILMADAN OLMAZ
Bu ikilemi önlemeyi başarmış bir çalışma ise Edwin Seroussi'nin Osmanlı’da sinagog ve tarikat ilişkisini tarihi bir çerçeve içinde ele alan çalışmasıydı. Seroussi çalışmasında, Osmanlı-Yahudi müziğini, Amerika'da yaşayan Edirneli Yahudi bir müzisyenin kişiliğinde bugüne taşıdı. Şu sıralar çok revaçta olan 'grunge' tarzı müziğin merkezi olan Seattle'da yaşayan bu eski müzisyen, uzun zamandır müzikle uğraşmıyor olmasını oradaki gençlerin onu anlamıyor olmasıyla açıklıyordu. Orada gelişen bu 'alternatif müzik, kendi içindeki alternatiflerden başka alternatif tanımıyor. Bu durumun tek alternatifi, olsa olsa bu çeşitliliğe kendi kendimize sahip çıkmak olacak. Türk teorisyenlerin aktarmaya çalıştığı gibi, batı müziği-özümüzün müziği sentezleriyle yeterince uğraştığımızı anlayıp
OsmanlI'dan devr aldığımız çok kültürlülük ve çeşitli dirililik mirasını batılılaşmak adma tek boyutlu kılmak yerine sahiplenirsek, Seattle'dakilerin uyuşturucuyla transa geçip icra ettikleri müziği çok farklı bir transla icra eden
müzisyenlerimizin ülkemizde değil de batı ülkelerinde duyurdukları seslerini de duyabiliriz.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi