• Sonuç bulunamadı

Malazgirt'in kendisi:Sultan ve Kayser

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Malazgirt'in kendisi:Sultan ve Kayser"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Malazgirdin kendisi

v

f Sultan ve K ayser.

J

Yazan; İsmail Hafeib Sevllk

1071 ağustosunun 26 ncı cuma gü­ nü öğleden sonra başlayıp karanlık basmcs^biten büyük çengin temiz­ leme hareketleri, bütün gece, dört tarafa süzülen Türk atlılarının el­ lerindeki alaca aydınlıklı meşale­ lerle devam ederken fecir sökünce cenk ertesinin ilk ve en mühim hâdisesi kendini gösterdi.

Mesud kehanet:

Başta De-Guignes olmak üzere çeşidli kaynaklar anlatır: Bağdad Valisi Gevher  y in ’in kölesi Şâ- di, gün ağardıktan sonra yaralıları toplamağa memur olanlarla beraber cenk sahasını dolaşırken düşman ce sedîerinin en çok kesifleştiği bir yerde, birdenbire hayretle durdu. Tekbaşma ilerleyip en gösterişli bir yaralının kulağına eğilerek düz­ gün bir ramca ile «Gel seni saklı- yayım, ben sîzdenim» dedi. Meğer vaktile Eizansta bulunduğu için rumca öğrendikten başka o yaralı­ nın kim olduğunu da yakından b i­ liyormuş. Meğer gene bu köle vak« file Tebrizde Sultan ordusunun ge- ■çid resmine katılmak istediği zaman efendisi Gevher Âyin, köleliği se- bebile, onu bundan alakoyunca Alpaslan valiye çıkışır: «Onu köle 'diye neye menedersin? Hoş olur ki Rum Kralı bir gün onun elile tutu- 3a.» Köle Şâdinin şimdi otağa ge­ tirdiği yaralı Bizans İmparatoru Di- yoien’di. Gevher  y in de otağdadır Hep hatırladılar. Sultanın vaktile Tebrizde söylediği söz işte bir ger« çek olmuştu. Alpaslan gibi kutsiyet hâlesile parlıyan bir mücahidleı mücahidinin bu kehanetine kimse hayret etmedi, fakat herkes Allaha hamdetti.

En parlak delil:

1 Rum İmparatorunun diri olarak esir edilişi kazanılan büyük zaferin kendi kadar mühim bir hâdiseydi. Yâlnız Alpaslan üuna sırf bir köle­ nin ş^ehadetile kanaat etmek iste­ medi. D ün - abalı cenkten önce sulh için impSJ'atorun karargâhına gön­ derilen heyeti çağırttı. Onlar da bunun îm pafstor olduğunu söyledi­ ler. Sultan gebe tam emin değil. İnsan insana benzivehilir. Hem bü­ tün bu şehadetler hep bizimkilei' tarafından oluyor. A sıl k a tı şeha- de ti imparatorun en yakın adamı yapabilir. Hemen emir verdi: «Tez, Bazilas'ı buraya getirin.» Hani cenkten bir iki gün önce esir dü­ şen meşhur «Cesur Bazilâs.» Bizans generali otağa girip de D iyojen’i görür görmez: «Vay imparatorum, «en de m i?» diye hüngür hüngür sğhyarak efendisinin ayağına ica-' panınca... Artık delil de, kanaat de tamamdı.

Tarihî mükâleme: L „

Sultanla imparator arasındaki ilk görüşmeye Şarklı ve Garblı bütün mehazlar çok ehemmiyet verirler. «Nakd-üt-tevârih» şöyle diyor: (Alpaslan: «— Eğer sen beni tut­ muş olsan ne yapar İdin?» dedikte Kral: «— Beni tahkir lâzım değil, ne yapacak isen yap. Sen benim elime düşeydin halin yaman olur­ du» dedi ve bunun üzerine Alpaslan kral-ı merkumu ıtlak edip mürüv­ vet ne olduğunu gösterdi. S = 286) Gibbon ile De-Guignes o konuşmayı şöyle anlatırlar: («— Esir düşünce benden ne muamele bekliyordun?»

<— Üç şık olabilir diyordum: Za­ limse beni öldürür; mağrursa sal­ tanat arabasının arkasına bağlatıp sürükletir; menfaatini biliyorsa b e­ ni memleketime gönderir.» «— Pe­ ki ben size esir düşeydim ne ya­ pardınız?» -— Derhal tepeletir- dim!» Sultan gülerek cevab verir: «— Halbuki sizin dininiz böyle de­ miyor.») Lebeau ise mükâlemenin son kısmını şöyle nakletmektedir: («— Ben sizin esiriniz olsaydım ne yapardınız?» «— Sopa altında ca­ nınızı çıkartırdım.» «— Halbuki ben size karşı din hükümlerinize daha uygun bir muamelede bulunacağım. Çünkü peygamberiniz sîzlere ken­ dinize yapılan fenalığı affedip cüm­ le âleme insaniyet göstermenizi tav­ siye ediyormuş.») Belli, Türk Sul­ tanı Bizans Kayserine, cenk saha­ sında olduğu gibi, konuşma saha­ sında da muzafferdir. •

İkram ve muahede:

Alpaslan İmparatora Türk karar­ gâhında derhal haşmetli bir otağ kurdurdu. Hizmetine kalabalık a- damlar ayırmıştı. Lebeau Sultanın İmparatora on bin altın harçlık ve­ rerek hürriyetini iade ettiğini yazar.

Ortada esaret yok, iki hükümdar arasında dostluk var. Hafız Ebru Alpaslan tarafından İmparatorun kalaklarına iki halka takıldığını söylüyor. Kulağa böyle küpe tak­ mak hükümdarlık alâmetiydi. Y a­ vuz Sultan Selimin küpeleri meş­ hurdur. Ondan sonra muahede şart­ ları kararlaştı: İmparator tahtına dönünce bir buçuk milyon altınlık necat fidyesi gönderecek. Diyojen, ayrıca her yıl ü ç yüz bin altın ha­ raç vermeyi de kabul ediyor. İm­ paratorluk hanedanından bir pren­ sesin Selçuk veliahdı Melikşahla evlenmesi de muahedeye eklendi. Türk türbesince bu tarz izdivaçlar vesayet manasına gelir. Bu bir «tabiiyet muahedesi» ydi ve hükmü . #»lli yıldı.

İmparatorun ayrılışı:

Lebeau, D iyojen'in bütün bu sulh şartlarım aynen kabul ettikten sonra, nasıl tatyib edilerek gönde­ rildiği hakkında da şu malûmatı verir: «Sultan ona kendi saltanat elbisesini bahşetti. İmparatorun emrine büyük bir maiyet alayı da ıverildi. D iyojen Alpaslanm bu mu- zaheretlerile Anadolu içlerinde as­ ker ve para toplayarak bir ordu

vücude getirmek sayesinde tahtına emniyetle kavuşacaktı. İmparator bütün kalbile bağlandığı Türk sul­ tanından gözyaşları dökmeksizin ayrılamadı.» Frenk müverrihi, A lp­ aslan için aynen şu satırları da ek­ liyor: «Bu şanlı Türk Sultam tabi­ atın en ince insanlık hlalenle beze­ diği bir kahramandı.»

Taht kavgası:

Malazgird mağlûbiyeti Bizansta işitilince İmparaioriçe Ödoksiya bir manastırda hapse atılıp büyük oğlu, Yedinci Mıhal unvanile, tahta çıka­ rıldı. Mihal kendini felsefeye ver­ miş bir aptaldı. (Ahmed Refik, «Büyük Tarih-i Umumî», C = 4, S — 170) Muzaffer Türk Sultanının jardım ile mağlûb D iyojen’in Ana- doluda asker toplayıp ordu vücude getirdiğinin işitilmesi üzerine ona

Arkası Sa. 4, Sü. 7 de —

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Za­ ten filmler ve Yılmaz Güney üze­ rindeki ölü sessizliği, bugün artık aramızda olmayan bu büyük sine­ ma ustasının sorunu değil.. Sorun, demokrasi ve

Türkiye’den başka yerlerde açtığı sergiler şunlardır : Almanya’da Bethovenalle, Bonnda, Baede- cker galeri Essende, İtalya’da Roma'da La Fontenella galeri,

Dengeleme teorisi, optimal sermaye yapısına borçlanmanın getirdiği fayda ve maliyetlerin dengelenmesiyle ulaşılabileceğini öne sürerken, finansman hiyerarşisi

İbrahim, bu hükmü, idam için kâfi bulmayınca, padişah:.. — İsayı Muhammede tercih eden bir kâfir niçin

Şekil 1’de görüldüğü üzere travma sonrası büyüme, travmatik olaylarla baş etmenin bir sonucu olarak bireylerin deneyimlediği olumlu değişimleri ifade etmektedir

Birkaç yıl önce Bilim Çocuk okuyordum, ara sıra da halamın eski Bilim ve Teknik dergilerini açıp oku- yordum, ilgimi çekmişti aslında. Ama annem ba- na ağır

Buna karşılık, insanın içindeki özel anımlan kımıldatan, bunların kımıl­ damasıyla yüreğe dokunan, yardımcısız ve dekorsuz dinlenemeyen her müzik; ister

Emir Kalkan’ın öykülerinde görülen diğer konulardan biri de insanların kendi iradeleri dışında yaşadıkları ve içine düştükleri zor durumlardır. Kaderine razı