: - YAŞAM
“BÜYÜKDERE'DE SOKAK" — Bir İstanbul ressamı olan Hikmet Onat’ın ünlü resimlerindendir, “Büyükdere’de Sokak". İşık sorununa kişisel yorumlar getiren sanatçı, Türk resminin günümüzdeki en eski ustalarından birçoğunun da hocasıdır.
İstanbul sergilerinden izlenimler
Onat Usta ile iki genç
EMİN ÇETİN GİRGİN
Çağdaşlan diğer sanatçılar gi bi yaşamı boyunca sergi açama- yan Hikmet Onat (1882-1977), ilk kişisel sergisini ölümünden kısa bir süre önce Ankara Dev let Güzel Sanatlar Galerisi’nde öğrencileri ve akademinin ısrar lı çabaları sonucu gerçekleştir mişti.
Sanatçının anısına geçtiğimiz günler içerisinde Garanti Banka sı Sanat Galerisi’nde düzenlenen
Hikmet Onat sergisi ise, bu us
taya geç de olsa yerine getirilen bir kadirşinaslığın göstergesiydi.
Onat, 1882 yılında İstanbul’
da dünyaya geldi. 1905 yılında girdiği Sanayi-i Nefise’yi (Dev let Güzel Sanatlar Akademisi) 1910 yılında bitirdi. Avrupa bur sunu kazanarak İbrahim Çallı,
Namık İsmail’le birlikte Paris’e
gitti. 1914’te yurda dönene ka dar Cormon atölyesinde çalıştı. İstanbul’a dönüşünden kısa bir süre sonra Monsieur Varnia’mn yerine akademide hoca oldu. Aynı sıralar meşhur Valeri’nin yerini ise Çallı almıştı. Uzun yıl lar bu görevde kaldı. 1949’da yaş haddinden emekliliğine kadar atölye hocalığını sürdürdü. Bu günkü ustaların (Hamil Görele,
Mahmut Cüda, Zeki Faik İzer, Avni Çelebi, Nuri İyem vd.) ho
calığını yapan Onat, 14 mart 1977’de öldüğünde ardında iki bine yakın tablo bırakıyordu.
Bir İstanbul ressamı olan sa natçı, empresyonist geleneğe ya şamı boyunca sadık kalmışsa da, kişisel üslup özellikleri içerisin de erittiği izlenimciliği ile Türk resminde rafine edilmiş bir
“ ışıkçı” olarak ardıllarını peşi
sıra sürüklemesini bilmiştir. Pa
ris’te, Cormon atölyesinin kla sik kurallarının izlerini gördüğü müz ilk dönem ürünlerinin ar dından, ışık sorununa kişisel yo rumlar getirerek, devingen fırça vuruşlarıyla geleneksel kuralla rın dışında Türk resminde birey sel ekolünü oluşturmuştur.
Retrospektif niteliğindeki bu sergide 1908’lerden başlayarak gelişim çizgisindeki değişimleri izlediğimiz “ Maksut Çavuş” ,
“ Gergef İşleyen Kız” , “ Sala cak” , “ Topkapı” , “ Büyükde re’de Sokak” , “ Manolyalar”
vd. özgün bir bileşimin ürünleri olmanın ötesinde Türk resminin klasikleri olarak da sanat tari hinde gerekli yerlerini almışlar dır.
R eha Y alnızcık / “B enim
İsta n b u l’u m ” resim leri
Genç kuşak ressamlarından
Reha Yalnızcık’ın Taksim Sanat
Galerisi’ndeki sergisi mart so nunda kapandı. “ Benim İstan
bul’um” adını verdiği son çalış
malarında, varoşlardan taşan şehrin hengâmesinde yakaladığı levanten birikimin deşifre edilen dokusunda, kültürel üstüsteliğin vazgeçilmez trüklerini yakalayan sanatçı, yaşadığı kentin belgeci si olmaktan çok, haraç mezat sa tılan İstanbul’un duyarlı bir yo rumcusudur.
Yer yer humor karakterinde ki anlatım öğesini, grafiğin bil dirim odağına taşıyan Yalnızcık, puantist zemin çözümlerinde teknik çeşitlemelerle illüstratif armoninin sınırlarını genişlet mektedir.
Yıkımları, tutkuları, savaşla rı, barışlarıyla alengirli bir dün yanın açmazlarını kurcalayan
“ Barış’a” sergisinin ardından,
geçen sene izlediğimiz “
ato-mizm” çalışmalarında daha çok
teknik bir bildiriyle sunulan ara çözümlerde figürün kavramsal yapısı oluşturulmaktaydı. Beton kütlelerinden oluşan metropol lerde “ yeşil” e duyulan kutsan mış bir saygıyla, insana ait de ğerlere sahip çıkılması gereklili ğini irdeleyen Yalnızcık. “ Benim
İstanbul’um” çalışmalarında da
bu anlayışın ileri çözümlerini gündeme getirmektedir.
S u lu b o y a d a g e le n e k ç i
izle r / E m in N aci
A k kuyu________________
Malzeme karakteri itibariyle suluboya, biçimlendirilmesi ge reken değerlerle, hareket nokta sını oluşturan vurgularda spon tane bir birikimin anlık çözüm lerinin yakalanması gerekliliğini içerisinde taşır. Ritmik duyarlı lık ölçüleriyle birlikte, net bir an latım için gerekli olan veriler ka rarlı olduğu kadar, bocalama kabul etmeyen bir üslup gerek tirir.
Emin Naci Akkuyu (D .1957)
suluboyanın değişik olanakları nı, pastelin dokusal çözümleri ne yöneltirken, izleyiciye deney sel dokümanlar veren bir kimlik görünümündedir. Bu dalda ürün veren ve genellikle geçen seneler içinde gene Galeri Cep’te izledi ğimiz Müfit Çelik, Ramadan
Tuzcuoğlu, Ahmet Fazıl Aksoy
gibi genç kuşağın diğer sanatçı larıyla üslup beraberliğinde olan
Akkuyu, son dönem çalışmala
rını adı geçen galeride sergile mektedir. Sanatçı bu çalışmala rıyla doğa yorumlarında, kro matik duyarlılığı, çizginin işlek ve gerçekçi eğilimleriyle yöresel temaları, görsel anlatımın oda ğına taşımaktadır.