Abdülhak Hâmit Üstadımız Ekrem mer hum bundan takriben otuz sene mukaddem Şûrayı Devlet Dairesinin bir tenha köşesinde genç bir zat ile konuşuyordu. Üstad galiba - bu kimdir demek istediği mi anladığı için ben sorma dan evvel:
— İşte istikbalin büyük şairi!
Dedi. O genç zat, iki se- nedenberi bizi ağlatan Tev- fik Fikretti.
Merhum Lâyemuttur. 23 Ağustos 1917
*
Nigâr binti Osman Fikret hengâm-ı ömr-ü ka şirinde muhitle muhatı tev- fik ve telif edemediği için çok çekti; fakat cennetin takdirkârı olanlar için Fik- retin mazhariyeti bir ömrü ebedîye bedeldir.
20 Ağustos 1917 *
**
Rıza Tevfik Fikret, idealist bir adam dı. Eğer madde bakımından kudreti olsaydı insanı me lek, cihanı cennet yapacak kavi bir azimle herşeyi de ğiştirmek isterdi. O, fena lığa tahammül edemezdi; çirkinliğe karşı gözü rahat sız olurdu. Denilebilir ki şair ahlâkî felsefesini bediî felsefesinden iktibas etti.
Fikret, emellerinde idea list, fakat icraatında pra tikti. O insanın ahlâkî mua melâtında nasıl olduğunu bakınca anlardı. Fikretin bütün felsefesi İçtimaî ve ahlâkîdir. 19 Ağustos 1917 * ** Abdullah Cevdet Eğer Tevfik Fikret daha ziyade büyük bir insan oldu ise Türkün bundan müşteki olacağı bir cihet yoktur. Bu insanın göğsünde fazilet için, cemiyet için, hak ve hakikat için, insanlık için çarpan kalbin içinde coşan kan yine Türk kanıdır.
Ağustos 1917 *
**
Süleyman Nazif Tevfik Fikret kusursuz bir şair, mükemmel bir in sandı. Sanat, ahlâkla mu kayyet değilken o, fazileti güzelliğin üstünde tutarak sanatın temayülâtını çok defalar faziletin mevzuatına feda etmekten çekinmedi. Cihana veda ettiği sıralar da öyle bir hale gelmişti ki telâkkiyatmda hun ile fazi leti ayırmıyordu. Onun için güzel olmıyan bir fazilet,
faziletten mahrum bir gü zellik kalmamıştı.
29 Ağustos 1917 *
❖ *
Ziya Gökalp Tevfik Fikret, Rönesan simizi ikmal eden, bize Av rupa medeniyetinin verece ği hayat telâkkisini pürüz süz. saf, nezih bir surette gösteren bir müceddidimiz- dir.
Fikretin bizdeki diğer Rönesanscılardan ziyade in sancı ve insaniyetçi olması da bu harekette gayet sa mimî bir imana malik ol duğunu gösterir. Fikret üm met ruhuna, ümmet mede niyetine son ve kat’î dar beyi vuran büyük bir mü ceddiddir. O, edebiyatımızı asrileştirerek insanileştire rek hakikî rolünü hakkile ifa etmiş bir dâhimizdir.
Tevfik Fikret, bütün ha- j yatında münevver tabaka nın şuurî ve usulî ahlâksız lığına karşı cihadla meşgul olmuştu. O, fertçiliğe karşı mücadele eden yegâne şai rimizdir. Harsımızın başka sahalarında Fikretlerimiz olsaydı bugünkü ahlâk buh ram mevcut olmayacaktı.
23 Ağustos 1917 *
* *
Köprülüzade Mehmet Fuat Fikret, eserleri ve haya- tile gençliğe kudsiyet duy gulan telkine çalışan bir ahlâk mürşidiydi. O, eser lerile hayatı arasında tam bir ahenk mevcut olan na dir sanatkârlardan biriydi. Eserinde olduğu gibi haya tında da saf, sade ve sami miydi. Ve hiç bir zaman bu saffet ve samimiyetinden ayrılmadı.
Tevfik Fikretin gerek ha yatı, gerek eserlerde mem lekette ahlâkî bir vazife ifa ettiği muhakkaktır. En ufak bir şaibeyle lekelen miyen vicdanı, açık alm, fena addettiği herşeye karşı en samimî bir şekilde isyan eden büyük ruhiyle Fikret Aşiyanda yaşarken, heybet ve resanetçe hisarlardan hiç farkı olmıyan bir namus ve fazilet heykeli karşısın da bulunduğumuzu duyu yorduk.
* * *
Yakup Kadri Fikret, çok büyük bir şair değildi; fakat asırlar içinde nadir yetişen büyük adam lardan biriydi. Seciyesin deki ve namuskârlığındaki o muhayyerülakul salâbet — kendi hakkında söylenen bütün sözlere rağmen — o nun profilini bize çelikten
Büyük Türk Şairi Tevfik Fikret
bir yay şeklinde gösterir. Bunun içindir ki, onu ha tırladığımız zaman, içimiz de muhabbetten ziyade hür met, merbutiyetten ziyade itaat, ve iptilâdan ziyade korkuya yakın bir ihtiraz duyarız.
O, Hergülvarî göğsünün altında taşıdığı aziz ve ev liya kalbine ve dudakların dan hiç eksik olmıyan tatlı ve melûl tebessümüne rağ men bize daima sert ve ha şin bir adam gibi görünür dü.
* **
Hamdullah Suphi Tevfik Fikreti, hâtırası aramızda günden güne kud sileşen bu nadir adamı şim di her zamandan daha fazla duyuyor ve anlıyorum. Şim di onun yalnızlığını, itikâf hayatını tamamile bedbaht bir kalble anlıyorum.
Kaybettiğimiz bu asîl ada mın bizimle beraber çalış masına hakikaten imkân yokmuş. Tenezzüle alışma yanların kendi kabalığımız da kımıldaması, nefes al ması daha uzun müddetler
yetlerdendir. O, en vâsi mâ- nasile bir mürebbiydi. Bu memlekette hakikî inkılâbın ancak terbiyeye istinad ede ceğine iman ederdi.
Fikretin hayatı vatan için nezih ve ulvî bir terbiye nümunesidir. 19 Ağustos 1917 * * * Satı’ Resim : A. ARAD mümkün olmıyacaktır.
Iztırap ve matem ortasın da küstah, bedmest bir zev- ku safa hayatının saltanatı başlıyalıdan beri Fikrete hak verdim: O bizimle be raber çalışamazdı.
Ağustos 1917 *
**
Feridun Nigâr Tevfik Fikret, zamanın tahrip etlemiyeceği şahsi
Fikretin şairliği hayal şa irliğinden ziyade hayat şair liğiydi. Onun hissi şairanesi hayalden ziyade hakikat karşısında galeyana gelirdi Böyle, ilhamlarını bile ha yattan alan Fikret, terbiye nin de asıl hayattan gele ceğini bilir ve telkinle ter biye hususunda şayanı hay ret bir nüfuz ve muvaffa
kiyet gösterirdi.
Fikret, bizim için, yalnız muallimliği ve müdürlüğü ile değil, şairliğiyle de bir mürebbi, hem de müstesna bir mürebbi oldu. Hiçbir şairimiz çocuklarla gençleri Fikret kadar düşünmedi; hiçbir şairimiz gençlerle ço cukların ruhlarına hitap et menin yollarını Fikret ka dar arayıp bulmadı, hiç bir şairimiz ahlâk ve terbiye endişesiyle, telkin ve teh- zip maksadile Fikret kadar şiir yazmadı.
* * *
Ruşen Eşref Edebiyatımız Fikrette, her şeyden evvel ciddî, se batkâr bir inkılâpçı tanır. Mektepçilik âlemi de mü dür Fikrette iptida bu seci yeyi görür.
Fikrette, bağırıp çağır mayla, maiyyetine cebirle, kudret istimaliyle hâkim o- lan haşin bir şahsiyet değil, yalnız kendi vazifesine mer butiyetle, kendi mesuliye tinden haberdar olmasile diğerlerine hâkim olan me lih, vakur ve ketûm bir şah siyet vardı. Onun için ga yet az ihtarla maiyyetini iyi yola getirmiş, tembel
leri ürkütmüş, gizli kabili yetleri meydana çıkarmış ve yükseltivermiştir.
* **
Namık Kemalzade Ali Ekrem Fikretin bana bıraktığı en büyük yadigâr babamın (Bolayir)deki medfenine ya pılan türbedir. Plânını da, resmini de Tevfik Fikret tanzim etmişti.
30 Ağustos 1917 *
**
Hüseyin Cahit Yalçın Serveti Fünun denilen, bu isim etrafında toplanan şairler ve naşirler içinde en bariz bir şahsiyet ile Fikret göze çarpar. Gazetenin ser muharriri olduğu ve Serve ti fünunu sevk ve idare et tiği için değil, hangi muhit te olsa Fikret temayyüz e- decek ve etrafındakilere o- toritesini kabul ettirecekti.
Fikret’in kuvvetli, bariz ve ezici bir şahsiyeti vardı. 'Çok eski zamanlarda olsay dı belki ismi bir peygamber diye ahlâfâ intikal ederdi, daha sonraları gelseydi bir tarikat müessisi olurdu. Fa kat 19 uncu asır sonlarında
DOKSAN BEŞE DOĞRU Bir devr i şeamet: yine çiğnendi yeminler; Çiğnendi, yazık, milletin ümmîd-i bülendi! Kaaııun diye topraklara sürtüldü cebinler; Kaanun diye, kaanun diye, kaanun tepelendi... Beyhude figanlar yine, beyhûde eninler!
Eyvah! Otuz üç yıl o zehir giryeleriyle, Hüsranları, buhranları, ehvâli, melali, Âmâl ü devâhîsi ve sulh ü zaferiyle
Bir sel gibi akmış, mütevekkil, mütehâlı... Yazsın bunu târîh-i iber hatt ı zeriyle! Ey bir deııı i rüyâ gibi geçmiş kara günler, Bir lâhza edin seyr-i cahîmînizi tekrar; Dönsün bize mâzî, o derin nazra-i muğber Heylıât! Otuz üç yıl, otuz üç yıl bütün ekdâr; Heyhat!... Ne biı ders, ne bir fikr-i mukarrer!
TEVFÎK FİKRET
Abdülhamit idaresinin her necip hissi susturan ve öldü ren zülüm ve istibdadı için de Fikret, ancak san’at ve vatanperverlik tarikatının şeyhi oluyordu.
* **
Halûk Ziya Uşaklıgil Tanımadan evvel ve tanı dıktan sonra Tevfik Fikre tin şahsına, seciyesine ait hususiyetlerle, san’atmın günden güne serpilen ve
' ' >■ : « - " , "• • V
■
v ' V v ; ;;
+•' >'?$&■ ■ :-r,V . : : ¿.A-,- mi vrM m
-silinmeyecek izler bırakmış tır.
Tevfik Fikret’in fıtratın da daima kendisinden ziya de başkalarını düşünen bir haslet olduğu için arkadaş larının muvaffakiyetleri ile en ziyade sevinen, ne zaman onlardan güzel bir parça gelse bir vecd içinde okuyan bu adam, ne zaman yine et rafındakilerden birine, bir tarize tesedüf etse sinir buh ranları geçirirdi. Fakat bu hiç sürmez, arkasından bir aksülamel başlayarak her vakitten ziyade parlayan bir şevkle ve ekseriyet üze re pek tuhaf olan ve bizi sa atlerle güldüren kelimeler bularak bu tarizin zehirli nefesini muhatabının sami miyet ve faalasaf havasın dan siler süpürürdü.
Misafirlerini kabul etmek te, onları izaz eylemekte Tevfik Fikretin öyle zarif ve zerafeti nisbetinde öyle sıcak bir hali vardı ki, onun bu hayat ı harimine girmek bir lezzet teşkil ederdi. Fa kat asıl lezzet onun musaha belerinde idi. Her yaprağı çevrildikçe başka bir âleme sevk eden bir tasvir mecmu
Tevfik Fikret’in kendi eliyle çizdiği portresi yükselen görünüşleriyle o
kadar ve o derece ihtiyar haricinde bir meclûbiyetle meşbu oldum ve onun dai ma etrafmdakilerin üzerin de amir nufusu ile tesir ya pan varlığını öyle derinden duydum ki, ona taallûk eden hatırlar zihinde bir daha
ası gibi dakikadan dakikaya değişen mevzular arasında dolaşır ve en sükûtîleri bile sohbetinin devranına gire rek adeta sarhoş bir raks içinde döndürürdü.
Tevfik Fikret, inşatda payesine erişilemiyecek bir üstaddı; musahabesinde fa
sıl mehareti bizleri mest eder idiyse, inşatda da oku nan nazım yahut nesir par çasına behşettiği kuvvetle, ilâve ettiği mâna ile öyle hayran bırakırdı. Yalnız kendi yazdıklarını okumak- da perhizkârdı. Eskilerden Nef’inin lisan tantanasına, nedîm’in zarif hislerine hu susî bir meyli vardı. Ve bun lardan okurken Nef’i daha tannan, Nedim daha hassas olurdu. Fakat en ziyade oku maktan haz aldığı arkadaş larının eserleri idi; ezcüm le Cenap’m şiirleri.
* **
Ahmet İhsan Tokgöz Edebiyatı Cedidenin, bu irfan gemisinin kaptanlığı nı üstad Ekrem yapıyor, Tevfik Fikret bey geminin nazik, narin ve idaresi güç makinelerini fevkalâde ma haretle işletiyordu. Çünkü Tevfik Fikret’in hünerli ve temiz ellerinin sürüldüğü her şey mutlaka parlar ve yükselirdi.
Fikret’in sesi tesirli, yü rüyüşü vak’arlı, yazısı inci gibi güzeldi. Son derecede nikişaf etmiş bir güzel sanat lar meftuniyeti vardı. Bü tün yaptığı ve beğendiği şeyler mutlaka nefis ve za rif olurdu. Ona ressam di yemezdik, fakat resimden çok mükemmel anlardı ve resim yapamadı.
Bunların hepsinin üstün de adeta melaikeliye yakla şacak derecede hassas, te miz, leke ve şaibeden kaçar bir ruhu vardı. Tevfik Fik ret, her meseleyi namus ve haysiyet terazisi ile ölçer di. Namusla, haysiyetle, va tan ve aile vazifeleri ile u- yuşmayan her hareket, ve- •lev aslında masum ve affı kolay kusurlardan bile olsa onun nazarında mahkûmdu.
İşte Tevfik Fikret’in ru hunda toplanmış olan bütün bu yüksek meziyetler onu şahsı etrafında herkesin hür met ve baş eğeceği bir hale yapmıştı. Bütün Edebiyat ı Cedide ailesi evlâtları onun, Tevfik Fikret'in şahsiyeti ö nünde kendimizi ufak gö rürdük. Fikret’i karşımıza çıkmış İlâhi bir hâkim gibi bulurduk, Tevfik Fikret’in ufak bir tenkitine, küçük bir imasına uğramak istemez dik. Ve içimizden birisini vicdanı ile mahkûm eyleyi- verir korkusuyla titrerdik.
* * * Süleyman Nesip İhazabiyle yaşarsa eğer
çe bir millet, Yaşar ihazamı da sinesinde pür hürmet.
Tezailikle ebet zendesin muhakkak bu, Vatan seninle durur
serbülendi Ulviyet. Fakat ziyamla kardeş
dayanmıyor gözler, Zavallılar ki o simaya
eylemiş külfet Senin o cepheyi saf
münevverinde yanan, Daha ziyasına pür iştiyak
ve pür hasret. Demekki safha i hissiyet te şimdi varsın sen, Demek yakında mukadder seninle ünsiyet. Bilirmisin ki hayatımdan
artık iğrendim, Yanında bir yer açarsan
Bu en büyük nimet: 19 Ağustos 1933
*
Züppehi mahasin ve iklili şairiyet olan Fikret zümrei beşeriyet için bir teselliyet-i ruhum üfuluyle inlerken parmaklarım ruhu semapey ve sünneti (Şopen) in Lahn-î mevtaisiyle teşyi eyliyor.
13 Ağustos 1331
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ros Arşivi