M ıknatıslı bir a n ten g ib i tek te k / gökyü zü n e açılm ış kirpiklerim / dilim de
ya n ık yıldızların ta d ı/ a y a k ta n e uyku n e d u r a k / bütün bir g e c e deprem i
ölüm b ıça k g ib i parlıyordu..
b ü yü k b e k le d im /
Yazı: Nalan KAYHAN Fotoğraflar: Mahir ÇERÇİ
ATTİLA İLHAN1 ın beklediği aşk ve yürek
depremi. Duygulara adanmış bir şair ruhu za ten başka hangi sarsıntı
dan etkilenebilir ki? Kan
d illi Rasathanesindekile- rin bekledikleri ise gerçek depremler. Yani sözlükle rin ya zıp tan ım lad ıkları asıl yer sa rsın tıla rı... Bu enstitüdeki bilim adamları, bunların b ekçileri ya da gözcüleri. Depremin nere
de, ne şiddette ve ne zaman olacağını bilmeye çalışıyorlar. Ve bugünkü teknolojiyle ilk ikisi doğruya yakın oranda biliniyor. Ama asıl can alıcı nokta, yani ne zaman olacağı? Ah, işte bir de o halledilebilse, depreme karşı tüm tedbir leri alabilm em iz, can ve mal kaybını asgariye indirmemiz mümkün olacak.
KANDİLLİ'DE
SARSILANLAR
Kandilli Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet
Metelşıkara, Türkiye'nin giderek depreme karşı daha tedbirli olduğunu
belirtiyor.
İstanbul'un en yüksek tepelerinden İcadiye
Tepesine kurulu Kandilli Rasathanesi'ndeyiz. Burası yerin yedi kat derinliklerini, göğün yedi kat yükseklerini gözleyen, ölçüp biçen, mate matik, astronomi, arkeoloji, jeoloji, fizik, kim ya bilim lerinin el ele verip evrenin sırlarını keşfetmeye yöneldiği bir araştırma enstitüsü...
Enstitünün müdürü Prof. Dr. Ahm et M ete
Işıkara ile dünyanın alt katm anlarından ve bunların hırçın sarsıntılarından, yani deprem lerden başlayıp güneşteki lekelere doğru ışın lanacağımız bir yeryüzü-gökyüzü turuna çıkı yoruz. Prof. Işıkara, merkezdeki çalışm aların öncelikle depremlerin erkenden belirlenmesi üstünde yoğunlaştığını ve bunun için de Türki ye'nin en etkili deprem kuşağı Kuzey Anadolu
Fay Zonu'nun batı yöresinde 50'ye yakın la-
boratuvar kurulduğunu söylüyor. Deprem M ü
hendisliği M erkezinde depreme dayanıklı bi na tasarımları üzerinde çalışıldığını m üjdeli yor. Ve devam ediyor: "Japonya ve ABD 'nin
batısı
,
ağırlıklı deprem bölgeleridir. Ama 6-7 şiddetinde deprem olur, binalara bakarsınız çoğu ayakta kalmıştır. Bizde ise daha az şid detli bir deprem büyük tahribatlara yol açar. Bu da yalnızca inşaattan dolayı o lu r."D,
Türkiye’nin depremler açısından en hareketli bölgesi olan Kuzey Anadolu fay kırığının uyduaracılığıyla alınmış bir fotoğrafı. En üstteki siyah renkli bölüm, Karadeniz, hemen altında Doğu Karadeniz Dağları yer alıyor. Fotoğrafın orta bölümünde ise Kuzey Anadolu fay kırığı uzanıyor.
EPREM SORUMLULUĞU
Prof. Işıkara,Kuzey Anadolu Fayı'nın hare ketli bir kuşak oluşturduğunu ve bunun da İs tanbul'a çok yakın olduğunu belirtiyor: "H er
gün yüzlerce ¡deprem olur, yıl boyunca da bin lerce. Yer kabuğu sürekli sarsılır ve biz bunları Sism oloji Laboratuvarım ızdaki aletlerim izle kaydederiz. Ancak belirli şiddetin üstündekiler halka b ild irilir..."Bu arada Türkiye sathına ya yılan 40'a yakın deprem istasyonu olduğunu, bunların 23-26'sının Batı Anadolu'da, 9'unun Marmara Denizi çevresinde kurulduğunu öğ reniyoruz. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki
H
Toprak bazen hafif, bazen şiddetle sarsılıyor. Marmara çevresini kuşatan sismograflar da saniye sektirmeden sarsıntıları kaydediyor (büyük foto ve sağda üstte)... Ve Kandilli Rasathanesinin uzayı tarayıp duran "gözü"Zeuss Güneş dürbünü...
11 deprem istasyonunun binası ve aletlerinin de hazır olup çok yakın bir gelecekte işlerlik kazanacağını d a... Başka bir deyişle Türkiye, depremlere karşı daha hazırlıklı hale geliyor.
Prof. Işıkara, Japonya'dan örnek veriyor:
"Aslında deprem haberinin, iletişim in ve bu iletişim sırasındaki sorumlulukların düzenlen m esi gerekiyor. Bu, Türkiye'de henüz yok ama Japonya'da var. M eclisten bir yasa çıkarılm ış. B ir bilim sel kurul oluşturulm uş ve bu kurul deprem olacağı haberini bir hiyerarşi çerçeve sinde başbakana iletiyor. Ve başbakanın yasa çerçevesinde deprem olacak yöredeki tüm ha
yatı durdurmak, ulaşımı kesmek, haberleşmeyi ve elektriklerin kesilm esini sağlamak yetkisi var. M esela telefon olayı. Bizde b ir deprem olur, bütün telefonlar kitlenir. Çünkü herkes te lefona sarılır. Aslında sadece resmi makamla rın kullanması için boş bırakılm alıdır hatlar."
Rasathanedeki uzmanların belirttiğine göre ar tık Japonya'da 7 büyüklüğündeki bir deprem rutin sayılıyor. Tedbirler öylesine alınm ış ve halk öylesine hazırlıklı ki, mal ve can kaybı ol muyor. Şimdi bu sürekli titreyip duran adanın sismologları 8 şiddetindeki depremlere yönel miş, onların tedbirini alm akla meşguller. Ö r
neğin şu sıralar Tokai çevresinde -Tokyo'ya ya kın bir yer- 8 şiddetinde bir deprem bekliyor lar. Ve hazırlık içindeler. Oysa bizde bunun birkaç puan altı bir depremde bile can ve mal kaybı çok büyük oluyor.
K andilli Deprem Araştırm a M erkeziaynı zamanda bir başvuru m ercii. Boğaz Köprüsü, tüpgeçit, Keban Barajı, gökdelenler gibi kritik yapılarda buraya başvuruluyor ve yörede bek- lenebilen en büyük depremin kaç şiddetinde olabileceği sorularak ona uygun bina tasarımı yapılıyor. Buradaki uzm anlar içtenlikle itiraf ediyorlar -/'Dolayısıyla onlarda kaygım ız yok
►
15
DEPREM
BEKÇİLERİ
ama acaba kritik kentlerim izdeki öteki binalar ne derece s a ğ l a m İşte tam burada merakı
mı yenemiyorum, Acaba İstanbul'da beklene bilecek en şiddetli deprem kaç şiddetindedir? Bilimsel bir cevap geliyor: Jeolojik, arkeolojik araştırmalar sonucunda, 7 küsur diyebiliriz.
D
ev
b
İ
r
göz
...
Ve depremin mühendisliği... Evet, eğer gü nün birinde oğlunuz ya da kızınız "deprem
m ühendisi"olacağım diye tutturursa sakın şa şırmayın. Böyle bir dal var ve üstelik bizim gi bi bir ülke için hayli önemli, değerli bir branş sayılıyor. Deprem zararlarını en aza indirmek için inşaat bazında ne yapılm ası gerektiğini öğreniyorlar. Esas olarak inşaat mühendisliği okunuyor, sonradan ihtisaslaşma söz konusu. Ancak bazı üniversitelerimizde tamamen ba ğımsız ayrı bir branş olarak kurulmuş durum da. Deprem kuşağındaki bir ülke olarak aslın da geç kalınmış bir uygulama.
Sism oloji Bölüm ü'nden çıkıp Gökbilim leri Enstitüsüne yöneliyoruz. Neredeyse Kandilli Rasathanesi adıyla özdeşleşen ve açılabilen döner kubbeli tarihi binadayız. Burada 1947 yılından bugüne aksamadan çalışan dev bir göz bulunuyor. 20 metre çap lı, 307 santim
Bu aletlerle güneş üstündeki aktif bölgelerin ve patlamaların resimleri çekiliyor.
Çekilen filmler AB D'deki Dünya Veri Merkezi'ne gönderiliyor. Çeşitli ülkelerdeki gözlemler burada birikiyor ve toplanan bütün
bilgiler, gözlemlere katılan rasathanelere rapor ediliyor.
odak uzaklı ekvatoryal Zeuss Güneş Dürbünü, 44 yıld ır hiç aksamadan gökyüzünü tarayıp duruyor. Onu görüp fotoğraflamadan gitmek olur mu? Görünen o ki emekliliğine de daha çok var. Döner bilyelerin üstüne yerleştirilmiş ve iki yana açılabilen tahtadan büyük kubbe nin altında gökyüzüne çevrilm iş bu dev dür bünle gökyüzü, ö ze llikle de G üneşgözle
niyor. Güneş'teki patlam alar sandığım ızdan da önem li. Pek çok şeyin yanı sıra özellikle Dünya üstündeki haberleşmeyi çok etkiliyor. Telsizden, televizyon dalgalarına, telefondan faks frekanslarına kadar. Eh, şimdi artık biliyor sunuzdur, sevgilinizle telefonda konuşurken, ses bağlantısının neden aniden bozulup tam
"Sevgilim , aşkım ız yıldızlara d eğiyo r..."cüm lesinde birden cızzzt, hışşş, dınn, biip sesleri nin geldiğini?.. Neden masum PTT'ye değil de daha yukarılara, Güneş adlı o sarı sıcak ateş topuna kızmamız gerektiğini. Evet aşklar belki yıldızlara kadar değmektedir ama o yıldızlar dan bize en yakını olan Güneş de sanki bağ rından kopan binlerce patlamayla bizlere "Bi
raz susun ve dinleyin"der gibidir. Doğayı, do ğanın seslerini ve evrenin gizlerini...
Kandilli Rasathanesi'nde bilim var, deprem kayıtları, güneş lekeleri, patlamaları ve yıldız hareketleri var. M eteoroloji Enstitüsü1nde 24 saat hava gözlemleriyle "Balkanlar'dan gelen alçak hava basınçları"nın tespitleri var. Ama bir de cennet gibi bir doğa var. Çok geniş bir alana yayılan kampüsün sarılı, k ız ıllı, yeşilli ağaç ve bitki denizinde renk zenginliği ve ok sijen bolluğundan başım dönüyor. Kent içinde kuşun cismini ve sesini unuttuk, burada bütün türler özgürlüklerini ilan etmiş, yaprakları dal ları sese boğuyorlar... Cağaloğlu'nun bol kar-, bon monoksit ve karbon dioksitli havasından sonra burada neredeyse oksijen komasına gir mek üzereyim. Hadi, diyorum kendime, akci ğerlerim fazla şımarmadan Cağaloğlu Maden Ocakları 'na dönüp yazım ı yazsam iyi olacak.. Yoksa içimde isyan depremleri başlayabilir..A