• Sonuç bulunamadı

Akut soğuk stresin mekansal görsel dikkate etkileri.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Akut soğuk stresin mekansal görsel dikkate etkileri."

Copied!
72
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

AKUT SOĞUK STRESİN MEKÂNSAL GÖRSEL DİKKATE ETKİLERİ

ECEM MERVE ONARAN YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. NUMAN ERMUTLU

2017 - İSTANBUL

(2)
(3)

T. C.

İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

AKUT SOĞUK STRESİN MEKÂNSAL GÖRSEL DİKKATE

ETKİLERİ

ECEM MERVE ONARAN YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ DANIŞMANI

PROF. DR. NUMAN ERMUTLU JÜRİ ÜYELERİ

PROF. DR. NUMAN ERMUTLU PROF. DR. ÜMMÜHAN İŞOĞLU ALKAÇ

PROF. DR. SACİT KARAMÜRSEL

(4)
(5)

i

BEYAN

Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar tüm aşamalarda etik dışı hiçbir davranışımın olmadığını, tezimdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, bu tez çalışması sonucu elde edilmeyen bütün bilgi ve yorumlar için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif haklarını ihlal edici bir davranışımın olmadığını beyan ederim.

(6)

ii

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans eğitimim sırasında en büyük emeği geçen ve tezimin her aşamasında destek ve sağladığı kolaylıklar için aynı zamanda akademik açıdan yetişmemde desteklerinden ötürü tez danışman hocam Sn. Prof. Dr. Numan ERMUTLU’ya;

Akademik açıdan yetişmemde büyük emeği geçen Sn. Doç. Dr. Özlem AKMAN’a, Sn. Doç. Dr. Hande YAPIŞLAR’a, Sn. Yard. Doç. Dr. Oytun ERBAŞ’a;

T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Multi Disipliner Labouratuvar olanaklarını kullanmamda her türlü kolaylığı sağlayan ve yardımcı olan Sn. Prof Dr. Canan HÜRDAĞ’a;

Tezin yapı aşamasındaki gerekli bilgisayar programı ve bilgilendirmede yardımcı olan Gökçer ESKİKURT’a;

Tezde bahsi geçen deney aşamasında gönüllü yardımlarından dolayı T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine;

Hazırlık/yapım aşamasında her zaman fikir ve manevi destek olarak yanımda bulunan arkadaşlarıma;

Ve hayatımın her aşamasında en büyük destekçim olan, maddi ve manevi olarak her türlü yardımda bulunan aileme ve Çağrı ÇUBUKÇU’ya çok teşekkür ederim.

(7)

iii

İÇİNDEKİLER

BEYAN………..i TEŞEKKÜR……….ii İÇİNDEKİLER………...iii SİMGE VE KISALTMALAR………..iv-v TABLO LİSTESİ……….…vi ŞEKİL LİSTESİ………...…………...vii 1.ÖZET………...1 2.SUMMARY……….2 3.GİRİŞ VE AMAÇ………...3-5 4.GENEL BİLGİLER………...6

4.1. GÖRSEL DİKKAT VE ALT TÜREVLERİ...………...6-9 4.2.UYANIKLIK, LOCUS COERULEUS (LC) VE NOREPİNEFRİN (NE) SİSTEMİ …..………...………...9-11 4.3. STRES VE SOĞUK STRES ..…...……….………..…..….11-14 4.4. POSNER İPUCU PARADİGMASI .…………...……….……...14-16 5. GEREÇ VE YÖNTEM…….………..…………...17

5.1.DENEY DİZAYNI VE GENEL PROSEDÜR……...………….17-18 5.2.SOĞUK STRES TESTİ (COLD PRESSOR TEST)...19-20 5.3. KAN BASINCI VE NABIZ ÖLÇÜMÜ………...……..…..20-21 5.4.POSNER İPUCU GÖREVİ (POSNER CUEING TASK)……….21-24 5.5.NÜMERİK AĞRI DERECELENDİRME SKALASI…………...… 24

5.6 İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRME………...………...25

6. BULGULAR………..26

6.1. ORTALAMA KAN BASINCI VE NABIZ BULGULARI……..26-27 6.2. NÜMERİK AĞRI SKALASI BULGULARI……….…...…...…...28

6.3.GEÇERLİ VE GEÇERSİZ İPUÇLARI SONRASI HEDEFLERE VERİLEN REAKSİYON ZAMANLARI VE KARŞILAŞTIRILMASI...29-30 6.4.HATA (KOMİSYON) VE ATLAMA (OMİSYON) BULGULARI………...…30-32 7.TARTIŞMA………...………..…….33-35 8. SONUÇ VE ÖNERİLER………...36 9. KAYNAKLAR……….37-40 10. EKLER………41 EK 1 ÖZGEÇMİŞ...………..………...41-42 EK 2 ETİK KURUL ONAYI………...……….………..43-46 EK 3 DENEY VERİLERİ...47-59 EK 4 TEZ ÇALIŞMASI İZİN YAZILARI ………...…….60-61

(8)

iv

SİMGE VE KISALTMALAR

ACC : Anterior Cingulate Korteks

Alertness: Tetiklik

Arousal: Uyanıklık Covert Attention : Örtülü İlgi CPT (Cold Pressure Test): Soğuk Stres Testi DA : Dopamin

Detection: Tespit

ERP: Olayla İlgili Potansiyeller

FBA: Özellik Temelli Dikkat

fMRI : Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme

LC (Locus Coeruleus): Lokus Seruleus MEG : Manyetoensefalografi

ms: Milisaniye

NE: Norepinefrin

OBA: Obje Temelli Dikkat

OFC: Orbitofrontal Korteks

Orıentation: Oryantasyon

Overt Attention: Açık İlgi

PAG : Gri Periaquaductal

Posner Cueing Paradigm: Posner İpucu Paradigması Reorientation: Yeniden Yönelim

RT: Reaksiyon Süresi

SOA: Uyaran–Başlangıcı–Asenkroni Spatial Attendance: Mekânsal Dikkat

Spatial Cueing Paradigm: Mekânsal İpucu Paradigması

SSVEP: Sabit Haldeki Görsel Uyarılmış

Potansiyeller

(9)

v

(10)

vi

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa No

Tablo 1 Ortalama Sistolik –DiyastolikBasınç Değerleri………...26 Tablo 2 Ortalama Kalp Atım Değerleri……….……….26 Tablo 3 3 Farklı Sıcaklık Derecesinde Hissedilen Ağrı Şiddeti………..28 Tablo 4 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedeflere Verilen Yanıt Zamanları….29 Tablo 5 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtlanırken Yapılan Hata (Komisyon) Sayıları………..…………...………...…30 Tablo 6 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtın Atlanma (Omisyon) Sayıları…..………..………32

(11)

vii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1 LC’nin etkilediği mekanizmalar………….…...………...10

Şekil 2 Yerkes - Dodson Eğrisi ...10

Şekil 3 Saniyedeki Uyarım ve Sıcaklık Grafiği………..……....12

Şekil 4 Posner İpucu Görevi, Geçerli ve Geçersiz İpuçları………...14

Şekil 5 İpucu Verilmeden Ve İpucu Verilen Görevlerin Yanıt Zamanlarının Kıyaslanması………..……..………...15

Şekil 6 Üç Yüzlü Zar………...………...……….18

Şekil 7 Leğen……….……….……….19

Şekil 8 Elektronik Termometre………...………....………...20

Şekil 9 Havlu……….………...20

Şekil 10 Littman® steteskop ve Erka® havalı tansiyon ölçüm aleti…...…….…...21

Şekil 11 Posner İpucu Görevi Bilgilendirme Ekranı………...23

Şekil 12 Posner İpucu Görevi Odaklanma Noktası………...……..23

Şekil 13 Posner İpucu Görevi Kutu…….………...23

Şekil 14 Posner İpucu Görevi Odaklanma Noktası …….….………...23

Şekil 15 Posner İpucu Görevi Odaklanma Noktası……...23

Şekil 16 Posner İpucu Görevi İpucu İşareti…….….………...….…...23

Şekil 17 Posner İpucu Görevi Hedef İşareti…….…………...24

Şekil 18 Posner İpucu Görevi Hata Yaptınız….………...24

Şekil 19 Posner İpucu Görevi Bitirildi Bilgilendirmesi...…...24

Şekil 20 Nümerik Ağrı Derecelendirme Skalası………..……….……...24

Şekil 21 4 Farklı Koşulda Sistolik Kan Basıncı Değerleri (* p <0.001)……….……..27

Şekil 22 Ortalama Kalp Atım Hızı (KAH) = KAH/dk………...………..27

Şekil 23 3 Farklı Sıcaklık Derecesinde Hissedilen Ağrı Şiddeti…………...……….28

Şekil 24 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedeflere Verilen Yanıt Zamanları….30 Şekil 25 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtlanırken Yapılan Hata (Komisyon) Sayıları………..………...31

Şekil 26 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtın Atlanma (Omisyon) Sayıları………32

(12)

1

1. ÖZET

Akut Soğuk Stresin Mekânsal Görsel Dikkate Etkileri Öğrencinin Adı: Ecem Merve ONARAN

Danışmanı: Prof. Dr. Numan ERMUTLU Anabilim Dalı: Fizyoloji

Amaç: Bu çalışmada mekânsal görsel dikkatin yönelim bileşeninin endojen dikkat (amaç güdümlü- yukarıdan aşağı denetimli dikkat) ve eksojen dikkat (uyaran güdümlü, aşağıdan yukarı denetimli dikkat) bölümlerinin soğuk ile oluşturulan akut stres altındaki değişimleri araştırılmıştır.

Gereç ve Yöntem: Araştırmaya 40 gönüllü rastgele olarak dört koşul altında, 4°C, 10°C, 25°C suyun içine ayakları sokulmuş olarak ve oda sıcaklığında suya temas etmeden mekânsal görsel dikkat testi olan Posner İpucu Görevini yapmıştır. Bu görevde gönüllülerden görsel hedef ekranda belirdiğinde mümkün olduğunca çabuk klavyeye basmaları istenmektedir. Bazı durumlarda hedeften önce hedefin yönünü önceden doğru olarak işaret eden bir ipucu (endojen yönelim) diğer durumda yanlış yönü gösteren ipucu (uyaran güdümlü yönelim) gösterilir. Çalışmada gönüllülerin dört koşulda kan basıncı, kalp atım hızları ve görsel ağrı skalasında ağrı ölçümleri, mekânsal görsel dikkatin eksojen ve endojen dikkat yönelimlerine karşı reaksiyon zamanları ölçülmüştür.

Sonuçlar: Sonuçlar tekrarlayıcı ölçümler için variyans analizi yapılarak karşılaştırılmıştır. 4°C soğuk suda deneklerin sistolik kan basınçları ve görsel ağrı skalası skorları anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Her koşulda doğru ipuçlu hedeflere karşı reaksiyon zamanları yanlış ipuçlu hedeflere karşı reaksiyon zamanlarına göre anlamlı olarak kısa bulunmuştur. İpucu farkı olmaksızın, 10°C soğuk suda deneklerin reaksiyon zamanları 4°C ve normal şartlara göre anlamlı olarak daha kısa tespit edilmiştir. 4°C koşulda deneklerin yanlış basma oranları (komisyon) diğer koşullara göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur.

4°C soğuk koşulda sistolik kan basıncı ve görsel ağrı skalası skoru artışı akut soğuk stres ortaya çıkarıldığını göstermektedir. Akut soğuk stres, uyaran güdümlü (eksojen) dikkat performansını olumsuz etkilemektedir. 10°C koşulda hedef uyaranlara karşı reaksiyon zamanlarının kısalması, bu sıcaklıkta tetikliğin (alertness) artarak performansı olumlu etkilediğini düşündürmektedir.

Anahtar Sözcükler: Dikkat, Soğuk Stres, Uyaran Güdümlü Yönelim, Endojen

(13)

2

2. SUMMARY

Effects Of Acute Cold Stress On Visual Spatial Attention The Name of the Student: Ecem Merve ONARAN

Supervisor: Prof. Dr. Numan ERMUTLU Department: Physiology

Objective: This study investigates the changes in endogenous (goal driven – top down controlled attention) and exogenous attention (stimulus driven, bottom up controlled attention) divisions of the orientation component of spatial visual attention under acute stress, induced by cold.

Material and Method: Forty volunteers were subjected to the spatial visual attention test called Posner Cueing Task, where they immersed their feet under random conditions in 4°C, 10°C, 25°C water and without contacting water in room temperature. The volunteers were asked to press the keyboard as quickly as they could, once the visual cue appeared on the screen. In 75% of cases, a valid cue (endogenous orientation) accurately (valid) indicated the direction of the target, while in 25% an invalid cue (stimulus driven orientation) were displayed before the target. In addition, blood pressures, heart rate, the visual pain scale and reaction times of spatial visual attention against exogenous and endogenous attention orientation were measured. Results: The results were compared with analysis of variance (ANOVA) for repeated measures. The subjects’ systolic blood pressures and scores on visual pain scale in 4°C water were found to be significantly higher. Under all circumstances, the reaction times of those with the valid cues were found to be significantly shorter than the reaction times of those with the invalid cues. Without any cue differences, reaction times of the subjects to targets in 10°C water were found to be significantly shorter than 4°C and normal conditions. The commission rate of subjects was found to be significantly higher in 4°C condition than other conditions.

The increase in the systolic blood pressure and the score on the visual pain scale as in 4°C water reveals acute cold stress. Acute cold stress negatively influences stimulus driven (exogenous) attention performance. The shorter reaction times to targets in 10°C condition suggested increased alertness in this condition and had the effect to enhance performance.

KeyWords: Attention, Cold Stress, Stimulus Driven Orientation, Endogenous

(14)

3

3. GİRİŞ VE AMAÇ

Duyularımız sürekli olarak çeşitli uyaranların etkisi altında kalmaktadır. Ancak davranışlarımızın ve düşüncelerimizin belirli bir noktaya yoğunlaşması için bunlar arasından öncelikli olanları hakkında seçim yapmamız gerekir. Bu oluşan seçim mekanizması dikkat olarak adlandırılmaktadır. Dikkat mekanizması ile belirlenen olaylar diğer uyaranlara oranla daha ileri düzeyde işlenmektedir. 25 yıl içinde yapılan araştırmalar, görsel dikkatin 3 önemli bileşeni olduğunu düşündürmektedir: Yönelim (orientation), tespit (detection) ve tetiklik (alertness) (Posner, 1989). Dikkat ödevleri sırasında frontal lob ve sağ hemisferin parietal bölgelerinin aktive olduğu belirtilmiştir (Posner ve Petersen, 1989). Görsel dikkatin yoğunlaşmak istenilen noktanın uyarı yollarını ve hedefe giden işleyişi bu 3 faktörün devreye girmesi ile güçlendirdiği bilinmektedir. Amaç ve hedeflerimizin doğrultusunda, dikkatin belirli yerlere ya da nesnelere yönlendirilmesi ve bilişsel işlenmesini artırması sırasında, göz ardı ettiğimiz yerler ya da nesneler hayati tehlikelere neden olabilir. Bu nedenle ilgimiz, amacımız dışında aniden ortaya çıkan değişimlere de dikkatin yönlendirilmesi gerekmektedir (Posner ve Petersen, 1990) .

Posner ve arkadaşlarının (Posner ve Petersen, 1989) 1980’lerin başında geliştirdikleri Mekânsal İpucu Paradigması (Spatial Cueing Paradigm), odaklanılan bir mekânsal hedef esnasında ortaya mekânsal hedefe yönlendirici ya da tam tersi dikkati hedeften çok farklı bir noktaya yönlendiren ipuçları ortaya çıkartmaya dayalı bir paradigmadır. Ortaya çıkan çeldirici yönlendiriciye dikkatin çevrilmesinden sonra dikkat yeniden hedefe yönelmektedir. İpuçları sonrası gelen hedefe verilen yanıta yeniden yönelim (reorientation) denmektedir ve uyarı güdümlü dikkat olarak da adlandırılmaktadır. Mekânsal ipucu paradigmasında olduğu gibi günlük hayatımız esnasında ortaya çıkan ve yoğunlaşmış olan dikkatin dağılmasına yol açan uyaranlar bulunmaktadır (Posner ve Petersen, 1989). Herhangi bir internet sitesinde arama yaptığımız zaman ortaya çıkan pop-up reklamlar eksojen uyaranlara örnek olabilirken, yaptığımız aramaya yönlendiren işaretçiler ise endojen uyaranlara örnek gösterilebilir. Bu dikkat bileşenlerinin sinirsel devreleri ve anatomileri farklılık gösterir. Endojen yönelim dorsal frontoparietal şebekeyi (intra parietal sulkus, süperior parietal lobül, frontal göz alanları) içerirken, uyaran güdümlü yeniden yönelenim ventral

(15)

4 fronto-parietal (temporo-parietal bileşke [temporo-parietal junction -TPJ-, inferior frontal girus) yerleşimlidir. Ventro-fronto-parietal bölgenin temel bileşeni olan temporo-parietal bileşke lokus serulesusdan gelen yoğun noradrenerjik uyarı altındadır (Corbetta ve Shulman, 2002 ;Corbetta ve ark., 2008).

Akut stres veya uyanıklık artışı, ponsta bulunan Locus Coeruleus’daki (LC) beynin noradrenerjik sisteminin norepinefrini (NE) salması ile gerçekleşmektedir. LC aktivitesinin iki farklı aktivasyon modu vardır. Fazik mod diye adlandırılan biçimde LC hücreleri görevle ilgili uyarıların işlenmesine koşut ateşleme yaparak göreve odaklanılması ve performansın yükseltilmesini sağlar. Tonik aktivasyon biçiminde ise LC hücreleri sürekli yüksek düzey aktivite gösterir. Fazik modda tonik aktivasyon, tonik modda ise fazik etkinlik nispeten zayıftır. Tonik modun artma veya azalması ile uyarılma düzeyi değişmektedir. Örneğin, tonik aktivasyonun çok düşük olduğu durumlarda birey uykulu ya da sersemlemiş bir durumda iken, aktivasyonun yüksek olduğu durumlarda göreve odaklanmamızı zorlaştırmaktadır. Buradan anlaşılacağı gibi tonik aktivitenin orta düzeyde olduğu arka planda fazik ateşlemeler performansın optimum düzeyde devam etmesi ve odaklanmada problem yaşanmaması anlamına gelmektedir (Corbetta ve Shulman, 2002 ;Corbetta ve ark., 2008).

Stres, organizmanın bütünlüğünü ve homeostazını bozduğu duruma verilen genel kavramdır ve dikkat gerektiren görevlerde farkındalığı ve uyanıklılığı da etkilemektedir. İnsanlarda bozulan homeostazın devamını sağlamak ve kendini dış çevreye karşı korumak sonucu ortaya çıkan bu mekanizmada noradrenerjik yol ile NE’nin etkisi ön plandadır. NE odaklanmayı arttırmakta ve performansı yükseltmektedir ancak aşırı stres ya da NE salınması odaklanmayı azalttığı gibi performansı da düşürmektedir (Aston-Jones ve Cohen, 2005).

Hines ve Brown (1932)’un, ilk olarak tanımladığı Soğuk Stres Testi (CPT) en çok uygulanan laboratuvar stres protokolüdür ve yaygın olarak farklı deneysel araştırma aracı olarak kullanılmaktadır. Test laboratuvar koşulları altında standart uyaranlar ile kan basıncını yükseltmek üzerine tasarlanmıştır. Klasik formu (ellerin buzlu suya batırılmış olması) unilateral uyarılarda veya ellerin kullanılacağı uygulamalarda engel teşkil edebilmektedir. Bilateral CPT ayak daldırma yöntemi, klasik CPT uygulanmadığı zamanlarda ya da nabız yükseltme gibi daha yüksek

(16)

5 nöroendokrin yanıta gerek duyduğumuzda kullanılabilecek uygun ve basit bir modifikasyondur (Mauro ve ark., 2015). Ortamın soğuk olması veya belli bir bölgeye uygulanan soğuk aynı zamanda acı verici olarak algılanabilmektedir. İnsanın sıcaklık eşik değeri yaklaşık 25°C'dir ve ağrının hissedilmesinde görev alan nosiseptörler bu eşiğin altında veya üstündeki sıcaklıklarda aktive edilir. Soğuğa karşı oluşan hassasiyet, geçici reseptör potansiyeli (TRP) kanal türlerinden biri olan TRPM8 reseptörü olan mentolü de yanıtlayan bir reseptör aracılığı ile sağlanır. Vücudun soğuması veya soğuk strese maruz kalması ile veya vücudun ısınması ile termal olarak duyarlı olan bu reseptörler aktive olmaktadır (Akesson ve ark., 2011).

Uygun kriterlerdeki gönüllülere, T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Multidisipliner Laboratuvarında hekim gözetiminde bilgisayar ekranına Posner İpucu Görevi uygulaması sırasında soğuk stres testinin suya ayağın daldırılma versiyonu 4-6°C (soğuk), 10-12°C (uyandırıcı) ve 25°C (normal) sıcaklıklarda uygulanmıştır. Her gönüllünün (i) öncesi/baseline ve (ii) CPT uygulaması süresinde düzenli olarak TA basınçları ve kalp atım hızları ölçülüp, post-CPT sürecinde ise hissettikleri soğuk ağrısı nümerik ağrı skalası ile derecelendirilmiştir. Sonuçlar Tekrarlayıcı Ölçümler için Variyans Analizi (Repeated Measure ANOVA) istatistiksel yöntemi kullanılarak, üç farklı soğuk stres koşulu sırasındaki geçerli ipuçlu hedeflere ve yanlış ipuçlu hedeflere karşı verilen motor yanıt süreleri, gönüllülerin her iki ipucu durumundaki yaptığı hata (komisyon) ve atlama (omisyon) ve nümerik ağrı değerleri istatistiksel olarak değerlendirmiştir.

Bu çalışmada, sağlıklı bireylerde Posner İpucu Paradigması kullanılarak oluşturulan mekânsal görsel dikkatin uyaran güdümlü dikkatin yeniden yönelimi (eksojen dikkat) ve ödev güdümlü dikkat yönelimi (endojen dikkat) bileşenlerinin soğuk stres testi etkisi altındaki değişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Uyaran güdümlü dikkat yöneliminin sinirsel devresinde yer alan ventral frontal ve parietal bölgelerin yoğun noradrenerjik innervasyonu göz önüne alınarak, soğuk stres ile ortaya çıkan tonik aktivitenin yanlış ipuçlarına verilen yanıtların latanslarını uzatacağı veya bu hedeflere hatalı yanıtlar verileceği hipotezi kurulmuştur.

(17)

6

4. GENEL BİLGİLER

4.1. GÖRSEL DİKKAT VE ALT TÜREVLERİ

Günlük hayatımızda çevremizde gelişen olaylara baktığımızda farkında olmadan çok fazla bilgi ve detay ile karşı karşıya kalmaktayız. Gördüğümüz olayların bizleri ilgilendirmeyen yönlerini görmezden gelip, ilgilendiren yönlerini seçme mekanizması ise dikkat olarak adlandırılmaktadır. Dikkat ile sıkça karıştırılan algı ise, gelişen olayla ilgili alakasız bilgileri yok sayarak, bizim için önemli olan noktalara katılmamızı ve onları yorumlamamızı sağlayan şeydir.

Görsel dikkat günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız, ancak nasıl işlediği hakkında üstüne düşmediğimiz bir mekanizmadır. Bilim insanları tarafından bu mekanizmanın işleyişi üzerinde oldukça fazla çalışma yapıldığı görülmektedir. Görsel dikkatin, kendi içinde mekânsal ve zamansal olarak algısal yönden nasıl filtrelendiği ve düzenlendiği, göz hareketlerinin nasıl etkileşim kurduğu ve uyaran süreçleri, dikkat ettiğimiz noktaların uyarım seçimlerini nasıl etkilediği, bu durumda gelişen nöral yanıtların nasıl ve beynin hangi bölgesinde modüle edildiği hususlarında oldukça fazla çalışma yapılmıştır. Dikkat mekanizmasının çalışmasını anlama sürecinde; 1) İnsanlar üzerinde psikofiziksel araştırmalar yapılmış, sistematik olarak farklı dikkat sistemi ve bunun algı üzerindeki etkileri çalışılmıştır (Posner ve Petersen, 1990). (2) Maymunlar üzerinde nörofizyolojik araştırmalar yapılmış, sonucunda araştırmacılara dikkatin hangi nöronal tepkileri modüle ettiği ve hangi işlem aşamasında olduğunu inceleme imkanı vermiştir (Marrocco ve Davidson, 1998). (3) Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI), olayla ilişkili potansiyeller (ERP'ler), sabit haldeki görsel uyarılmış potansiyeller (SSVEP) ve manyetoensefalografi (MEG) gibi beyin görüntüleme yöntemleri kullanılarak, insan beyninin dikkat sırasında çalışması izlenmiştir (Corbetta ve ark., 2000). (4) Algı ve dikkat içeren görevler esnasında göz hareketlerinin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü denetlenmiş (Posner, 1980) ve (5) psikofiziksel bulgular ve nörofizyolojik kısıtlamalar kullanılarak modellemeler yapılmış, beynin dikkat mekanizmaları ve algı üzerindeki dikkat etkilerinin altında yatan yapılar incelenmiştir (Botvinic ve ark., 2001; Bush ve ark., 2000; Marissa, 2012).

(18)

7 Yapılan nörofizyolojik çalışmalarda, seçilen bilgiyi işlemede kullanılan nöral ağın nasıl bir yol çizdiğine dair bilgiler sağlanmış ve dikkati ilgilendiren kortikal ve subkortikal beyin bölgelerinin yapısı tanımlanmıştır. Beynin görüntüleme verileri sonucunda ise dikkatin 3 farklı bileşeni olan tetiklik, yönelim ve yürütme kontrolü ile gerçekleştiği sonucuna varılmıştır (Posner ve Petersen, 1990). Tetiklik bileşeni, gelen uyarılara karşı yüksek hassasiyet gösteren bir durumun korunması olarak ve sağ hemisferin frontal ve parietal bölgeleriyle ilişkili bir fonksiyon olarak tanımlanmaktadır (Marrocco ve Davidson, 1998). Yönelim bileşeni, duyu girdisinden gelen bilginin superior parietal lob, temporal parietal bileşke ve frontal göz alanları tarafından işlendiği belirtilmekte, yürütme kontrolü ise, olası tepkiler arasında çatışmayı çözmek için kullanılan mekanizma olarak tanımlanmaktadır (Corbetta ve ark., 2000; Posner, 1980). Bu yöntem Anterior singulat'ı ve lateral prefrontal korteksi aktif hale getirir (Botvinic ve ark., 2001; Bush ve ark., 2000). Günlük hayatımızda çevremizde gelişen olaylara baktığımızda farkında olmadan çok fazla bilgi ve detay ile karşı karşıya kalmaktayız. Gördüğümüz olayların bizleri ilgilendirmeyen yönlerini görmezden gelip, ilgilendiren yönlerini seçme mekanizması ise dikkat olarak adlandırılmaktadır. Dikkat ile sıkça karıştırılan algı ise, gelişen olayla ilgili alakasız bilgileri yok sayarak, bizim için önemli olan noktalara katılmamızı ve onları yorumlamamızı sağlayan şeydir (Botvinic ve ark., 2001; Bush ve ark., 2000).

Görsel dikkat günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız, ancak nasıl işlediği hakkında üstüne düşmediğimiz bir mekanizmadır. Bilim insanları tarafından bu mekanizmanın işleyişi üzerinde oldukça fazla çalışma yapıldığı görülmektedir. Görsel dikkatin, kendi içinde mekânsal ve zamansal olarak algısal yönden nasıl filtrelendiği ve düzenlendiği, göz hareketlerinin nasıl etkileşim kurduğu ve uyaran süreçleri, dikkat ettiğimiz noktaların uyarım seçimlerini nasıl etkilediği, bu durumda gelişen nöral yanıtların nasıl ve beynin hangi bölgesinde modüle edildiği hususlarında oldukça fazla çalışma yapılmıştır (Cheal ve ark., 1991).

Dikkatin, kişinin gözlerini uyarıya doğru yönlendirmesi ile (açık dikkat) ya da uyarana gözleri yönlendirmeden (örtülü dikkat) oluştuğu görülmüştür. Açık dikkat, çevrenin izlenmesi konusunda yardım ederek bir sonraki göz hareketlerini bilgilendirmektedir. Psikofiziksel, elektrofizyolojik ve nöro görüntüleme çalışmaları,

(19)

8 insanlarda, bebeklerde ve primatlarda açık ve gizli dikkatin varlığına dair kanıt sağlamıştır (Hein ve ark., 2006).

‘İnsan gözü belirli bir sürede sadece bir noktaya yönlendirilebildiğinden, gizli dikkat aynı anda paralel olarak birden fazla noktada gerçekleşse de, göz hareketleri mutlaka seri ve sıralı olmak durumundadır. Yapılan çalışmalar ile açık ve gizli dikkatin ve yerleştirildikleri sıranın etkileşimi araştırılmış, sonuç olarak, gizli dikkat göz hareketlerinden önce gelse de, gizli ve açık dikkatin algı üzerindeki etkileri genellikle benzer bulunmakla birlikte, göz hareketleri üzerinde yapılan incelemeler sonucu durumun her zaman böyle olmadığı sonucuna varılmıştır. Gizli dikkat, ortamı izlememize izin vererek ve göz hareketlerini görsel alanın belirgin bir yerine ve/veya ilgili bilginin bulunduğu yerlere yönlendirerek rekabet koşulları gibi sosyal durumlarda, önemli rol oynamaktadır’(Carrasco, 2012).

‘Gizli ilgiyi araştırmak için, gözlemcilerin gözlerini bir noktaya sabitleyerek, dikkatin değişimi esnasında hem görevi hem de uyaranları sabit tutmak gerekmektedir. Gizli dikkat birçok algılama ve ayırt etme görevlerinde algılama performansını geliştirmekte, kontrast duyarlılığı ve mekânsal çözünürlük gibi erken görüşün boyutları tarafından yönlendirilen çeşitli görevlerde nesnelerin performansını ve görünümünü etkilemektedir’(Carrasco, 2012).

‘Davranışsal dikkatin gittikçe artan bir oranı, işleme ve seçmeyi kolaylaştıran farklı iki gizli dikkat sisteminin olduğunu göstermektedir. Bunlar; eksojen/geçici dikkat ve endojen/sürekli dikkat olarak tanımlanmaktadır. Endojen dikkat, belirli bir yerde bilgileri isteyerek izleyebilmemize karşılık gelen, gönüllü gelişen bir sistemdir. Eksojen dikkat ise ani bir uyarı oluştuğunda, otomatik yönlenme tepkisine karşılık gelen istemsiz bir sistemdir. Endojen dikkat "devamlı", eksojen dikkat ise "geçici" dikkat olarak adlandırılmaktadır. Bu terimler, oluşan dikkati zamansal olarak tanımlamaya yardımcı olmaktadır. Endojen dikkatin dağıtılması yaklaşık 300 ms sürmektedir. Gözlemciler, bir görevi yerine getirmek için belirli bir noktaya dikkatin gönüllü olarak konuşlandırılmasını sürdürürken, dikkatin istem dışı dağılımı geçici olmaktadır. Yani hızla yükselip ve çok hızla azalmakta ve bu süreç yaklaşık olarak 100-120 ms'de zirve yapmaktadır’ (Ling ve Carrasco, 2006; Liu ve ark., 2007; Muller ve Rabbit, 1989; Nakayama ve Mackeben, 1989; Remington ve ark., 1992). Yapılan bir çalışma ile eksojen dikkatin, endojen dikkatten daha hızlı ilerlediği, ek olarak bir

(20)

9 hedefin belli bir zamanda görünme ihtimalinin bilindiği durumlarda endojen dikkatin devreye girdiği belirlenmiştir (Busse ve ark., 2008; Busse ve ark., 2008). Eksojen/geçici sistem filogenetik olarak daha yaşlı olduğundan farklı amaçlar için ve farklı zamanlarda evrimleşmiş olabileceği düşünülmekte olup, davranışsal açıdan önemli bilgiler sunma ihtimalinden dolayı çevresel uyaranlara hızlı bir şekilde tepki verebilmektedir. Eksojen terimi, yalnızca geçiş yeri, hedef, konum hakkında bilgi sahibi olunmadığında kullanılırken, endojen dikkat ve sürekli dikkat terimleri ise birbirinin yerine kullanılabilmektedir belirlenmiştir (Busse ve ark., 2008; Busse ve ark., 2008).

4.2. UYANIKLIK,

LOCUS

COERULEUS

(LC)

VE

NOREPİNEFRİN (NE) SİSTEMİ

Dikkatin yoğunlaşmasında ya da çok çabuk dağılmasında etkisi olan en önemli düzenlemeler uyanıklık (Arousal) denilen, tanımlanması ve açıklanması oldukça zor olan bir mekanizma tarafından yapılmaktadır. Uyku ve uyuşukluk gibi durumlarda uyanıklığın düştüğü ya da kontrast bir şekilde anksiyete ve stres gibi durumların olması durumunda arttığı, güçlü motivasyon ya da ani bir olayın ortaya çıkması durumlarında ise üst düzeyde seyrettiği gözlenmiştir. Uyanıklılığın artması durumunda ortaya çıkan bu tür özellikler, gelişecek olan davranışı kolaylaştırıyor gibi gözükse de, dikkatin çok çabuk dağılmasına neden olabilir (Aston-Jones ve Cohen, 2005).

Uyanıklık, dopaminerjik, kolinerjik ve serotonerjik sistemlerin beynin geniş bir alana yayılmış olan projeksiyonlar aracılığı ile düzenlenmektedir. Bu nöronlar, NE, dopamin (DA), serotonin ve asetilkolinin fonksiyonları oldukça basit gözükse de işleyişinde oluşabilecek düzensizlikler duygu, davranış ve algının etkilendiği majör psikiyatrik hastalıklardan olan şizofreni ve depresyon gibi hastalıklara yol açabilmektedir. DA, ödüllendirme veya motivasyon durumlarında salgılanırken, NE hormonu uyanıklılığın düzenlenmesinde etkilidir (Şekil 1) (Berridge ve Waterhouse, 2003; Jouvet, 1969; Robinson ve Berridge, 1993; Wise ve Rompre, 1989). Dopamin, üst mezensefalondan başlayıp kuadat çekirdek ve putamende sonlanan sinir uçlarından salgılanmaktadır. Serotonin, pons ve medullanın orta hattında bulunan rafe çekirdeklerinden salınmakta, Asetilkolin ise pons ve mezensefalonun retriküler aktive

(21)

10 edici alanlarından ikiye ayrılan sinir liflerinden salgılanır. Bu liflerin bir grubu beynin üst seviyelerine giderken diğer bir grup ise retikülospinal yolu takip ederek omuriliğe gider (Hall ve Guyton, 2013).

Şekil 1 LC’nin etkilediği mekanizmalar

Yapılan görevlerin ya da performansın orta seviyede uyanıklık gerektirmesi ya da performansın çok yüksek ya da çok düşük olduğu durumlarda uyanıklığın düşük seviyelerde olduğunun gözlemlenmesi durumu, Yerkes-Dodson tarafından ters U şeklinde oluşturulan bir grafikle tanımlamıştır (Şekil 2). Uyanıklığın artması ya da azalması durumlarında oluşturulan bu grafik, benzer bir işleyiş ilişkisi bulunan LC-NE sisteminde de gözlemlenmiştir (Aston-Jones ve Cohen, 2005).

Şekil 2 Yerkes-Dodson Eğrisi

Gerçekleştirilen nöral kayıtlamalar sonrasında ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında LC’nin, uyanma aşamasında 2 farklı modda çalıştığı görülmüştür. Fazik

LC

BİLİŞSEL FONKSİYON AĞRI DİKKAT UYKU YA DA UYANIK OLMA DURUMU UYANIKLIK DUYGU DURUM

(22)

11 mod bunlardan biri olup, yapılan görev bazlı seçim ve işlemlerin sonucunda görülüp, bu sebepten ötürü davranışsal tepkiler ile çok yakından bağlantılıdır. Tonik mod ise, LC’nin düşük seviyelerde olan aktivitesini yükseltmektedir. Tonik modun aktive olduğu süre içerisinde fazik ateşleme aktiviteleri görülmemekte ve uyanıklığın yüksek olması sebebiyle davranış sırasında dikkatin çok çabuk dağılabildiği gözlemlenmektedir. Yapılan iş sırasında ortaya çıkan yararın azaldığı durumlarda LC-NE tonik aktivitesi görev performansı desteğini azaltarak, başka ödül kazanılabilecek alternatif davranışlar arayışına geçmektedir. Ancak, oluşan yarar ya da görevden ayrılma gibi durumlarda, fazik ve tonik modlar birlikte çalışabilmektedir. LC-NE sistemi, ağırlıklı olarak Orbitofrontal Korteks (OFC) ve Anterior Cingulate Kortekste (ACC) görülmektedir (Aston-Jones ve Cohen, 2005).

Locus Coeruleus (Lokus Seruleus), latincede mavi nokta anlamına gelmektedir. İnsanda, LC nöronlarının pigmentlerini yansıtma görevi olan LC çekirdeği oldukça küçük bir yapıda olup, beynin her iki yarımküresinde yaklaşık olarak 16,000 adet bulunan noradrenerjik nöronların toplandığı Dorsorostral Pons’ta ağrı regülasyonunun da gerçekleştiği gri Periaqueductal (PAG) bölge arkasında yer almaktadır ve beyne NE hormonu salgılamaktadır (Aston-Jones, 2004; Aston-Jones ve ark., 1984; Moore ve Bloom, 1979). NE’nin diğer bir özelliği ise aktive olan uyarılmış reseptöre bağlı olarak farklı hedef nöronları da etkileyebilmesidir (Berridge ve Waterhouse, 2003; Foote ve ark., 1983). NE’nin diğer bir özelliği ise aktive olan uyarılmış reseptöre bağlı olarak farklı hedef nöronları da etkileyebilmesidir. NE’nin diğer bir özelliği ise aktive olan uyarılmış reseptöre bağlı olarak farklı hedef nöronları da etkileyebilmesidir (Rajkowski ve ark., 2004).

4.3. STRES VE SOĞUK STRES

Vücudumuz sadece mekanik ya da kimyasal uyaranlara maruz kaldığında değil aynı zamanda ekstrem sıcaklık koşullarına maruz kaldığında da ağrı algısı yaratmaktadır. Ağrı, nosireseptör olarak adlandırılan serbest uçlu sinir hücreleri tarafından algılanmaktadır. Bu reseptörlerin yanıtları uyaranın yoğunluğuna göre değişse de aktive olması için, uyarının belirlenmiş bir sınırı geçmesi gerekmektedir (Hall ve Guyton, 2013).

(23)

12 Nosireseptörlerin soğuk ile uyarımı 5°C ile 43°C arasında olmakla beraber, sıcak ile oluşturulan uyarım 30°C ile 50°C arasında aktive olmaktadır. Bu reseptörlerin oluşturulan sıcaklık uyaranını ağrı olarak algılaması için ise koşulların 5°C’den düşük ya da 43°C’den yüksek olması gerekir. Normal vücut sıcaklığın 35,5°C-36°C’dir ve bu sıcaklıkta soğuk reseptörleri sıcak reseptörlerinden daha aktiftirler. Cildin 35,5°C-36°C’nin altına soğutulması, soğuk reseptörlerinde gerçekleşen uyarının artışına ve sıcak reseptörlerini baskılanmasına neden olmaktadır. Soğuk reseptörleri ani bir sıcaklık düşüşüne maruz kaldığında, başlangıçta yüksek şiddetle uyarılmakta, ancak bu yüksek uyarım ilk birkaç saniye sonrasında hızlı bir şekilde azalarak yavaşlamakta ve koşullara adapte olmaktadır. 5°C’den düşük sıcaklıklarda ağrı liflerinin uyarılmasına rağmen ısının daha da düşük olduğu sıcaklıklarda lifler donabileceği için iletim olmaz. Ancak cilt sıcaklığı, tekrar 35,5°C-36°C’ye yükseltildiği takdirde, soğuk reseptörleri kısa sürede baskılanarak, sıcaklık reseptörleri aktive olmaktadır. Bu duruma ek, sıcaklığın ani yükseldiği koşullarda, eğer sıcaklık aktif olarak yükselirse, kişi sıcaklık sabit olduğu takdirde aynı sıcaklıkta olandan daha sıcak olduğunu hissedecek ve yaklaşık 45°C'de, ağrı lifleri ısı ile uyarılmasına rağmen, oluşan yüksek ısının sebebiyle soğuk reseptör uçları hasar oluşup soğuk fiberlerin tekrar uyarılmasına yol açar (Hall ve Guyton, 2013).

Şekil 3 Saniyedeki Uyarım ve Sıcaklık Grafiği

Nosireseptörler tarafından algılanan ağrının beyne iletilirken takip ettiği 2 yol bulunmaktadır. Bu yollardan birincisi filogenetik olarak daha yeni olduğu düşünülen lateral yoldur. Ağrı nöronları bilgileri Lamina üzerinden 2. derece nöronlar aracılığı

5 43 30 50 0 5 60 43 0 10 20 30 40 50 60

SICA

KLIK

C)

SANİYEDEKİ UYARIM

(24)

13 ile anterior beyaz komisüre geçerler. Omurilik ve beyin sapından geçtikten sonra talamus ve ventral posterolateral çekirdek üzerinde yansıma yapar. Buradan 3. derece nöronlar ile somatosensor kortekslere projeksiyon yapar. Neospinotalamik yol olarak adlandırılan bu yol ile ağrının lokalizasyonu, ve ağrı kalitesinin belirlenmesini sağlar. İkinci takip edilen yol ise Medial yoldur. Bu yol duygusal ve motivasyonel mekanizmaları etkileyen, insula, amigdala, hipotalamus ve anterolateral korteksin (ACC) üzerine yapılan yansımalar ile çalışmaktadır. Gelen nöronlar spinomesencephalic traktus ile gri periaqueductal (PAG) bölge ve superior colliculus üzerine yansımlar yapar. PAG, gelen yansımaları posterior boynua gönderirken, superior colliculusa gelen yansımalar ise gözün hareketinin kontrolünü etkilemektedir. Yükselmeye devam eden lifler Spinoretiküler traktustan aktırma yapar ve burada ağrıya motor tepkiler oluşur. Bu nöronlar aynı zamanda noradrenerjik LC ve serotonerjik raphe çekirdeği üzerinde yansır. Devam eden nöronlar Paleospinothalamic traktus ile talamus üzerinde dorsomedial ve intralaminar çekirdek üzerinde yansır. Sonunda ise bu yansımalar nöroendokrin sistemi etkileyerek kortizol ve epinefrin ile stres oluşumunu sağlar. Duygusal yansıma ise limbik sistemde bulunan amigdala ve anterior singulate girus ile düzenlenir. Takip edilen bu medial yol ile noradrenerjik sistemin aktivasyonu yoluyla tetiklik (alertness) sağlanır (Akesson ve ark., 2011).

Ağrı ya da metabolik stresörlerin artmasıyla ortaya çıkan dopaminerjik yanıtın, medial ve anterior cingulate kortekslerin birlikte çalışması sonucu dorsal striatumda aktivite oluşturması ile tutarlı bir şekilde ilişkili olduğu bilinmektedir. Sağlıklı insanlarda ve yüksek stres koşullarında çalışan hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, ağrı ve metabolik stres sırasında gözlenen dorsal striatal DA faaliyetinin tutarlı bir şekilde arttığı gözlenmiştir ( Dunn, 1988).

Akut stres, olağan işleyişin ani oluşan stres esnasında organizmanın davranışsal tepkilerini koordine etmek üzere, beynin noradrenerjik sistemi ile aktive olmaktadır. Norepinefrin (NE), uyaranların bir kısmını yükselterek bir kısmını da inhibe ederek, yanıtların kolaylaşmasına yardımcı olmaktadır. Bu sayede homeostazı koruyarak olması gereken normal işleyişin devam etmesini ve oluşabilecek tehdit gibi durumlar karşısında hayatta kalmayı sağlamaktadır. Alarm veya stres tepkisi pek çok açıdan vücudun güçlü kas aktivitesini yapma kabiliyetini artırmaktadır. Zihinsel ya da fiziksel

(25)

14 stres, sıklıkla stres durumlarında vücudun ekstra aktivasyonunu sağlamaktır ve buna sempatik stres tepkisi denmektedir (Akesson ve ark., 2011).

4.4. POSNER İPUCU PARADİGMASI

‘1980’lerin başlarında, Posner ve meslektaşları, ilgili hedef ortaya atılmadan önce dikkati yönlendirmek üzere mekânsal bir ipucunun kullanıldığı, Posner İpucu Paradigması’nı (Posner Cueing Paradigm) geliştirdiler. Posner ipucu paradigması, dikkatin incelenmesi için uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemde gözlemcilerin, verilen merkezi (santral) veya çevresel (periferal) ipucunun ardından çıkan çevresel bir hedefe mümkün olduğunca çabuk yanıt vermeleri gerekmektedir. Verilen ipuçları geçerli, geçersiz veya nötr olabilir (Şekil 4). Geçerli ipuçları, hedef konuma dikkat çekerken; geçersiz ipuçları hedef olmayan bir yere dikkat çekmekte, nötr ipuçları ise yaklaşan hedefin konumu hakkında hiçbir mekânsal bilgi vermemektedir. Oluşturulan bu üç farklı tür ipucu, istenilen görevdeki dikkat performansının karşılaştırılmasını sağlamaktadır’(Carrasco, 2012).

Şekil 4 Posner İpucu Görevi, Geçerli ve Geçersiz İpuçları

Posner İpucu Görevi sırasında, geçersiz ipucu sonrası gelen hedefe yanıt verildiğinde dikkat yeniden yönlenmektedir (reorientation) ve bu uyarı güdümlü dikkat (stimulus driven attention) olarak adlandırılır. Çevresel ipuçları, gelecek olan hedefin konumunun önceden belirlenmesini sağlamaktadır. Çevresel ipucu, gelecek aynı mekânsal konumdaki hedefi (tahmini ipuçları ile) öngöreceği zaman, katılımcılar işaretli konuma dikkat etmeleri için harekete geçirmektedir. Bu nedenle çevresel tahmini ipuçları, başlangıçtaki eksojen dikkatli yakalama ve belirtilen yerde endojen olarak dikkatin sürdürülmesini sağlamaktadır (Posner ve Cohen, 1984).

(26)

15 Çevresel ipuçları, gelecek olan hedefin tam tersi ya da çok farklı bir yönde de olabilir; bu, hedefin muhtemelen işaretli konumdan farklı bir yerde göründüğünü göstermektedir. Bu durumda, katılımcı gösterilen mekânsal (spatial) lokasyondan, ipucuna dikkat etmesi için harekete geçirilir. Çevresel ve merkezi ipuçları tarafından üretilen dikkat yönelimi, genellikle reaksiyon sürelerini (RT) ve kesinliğini fayda/zarar maliyetine göre sağlamaktadır. Geçerli ipuçları nötr ipuçlarıyla karşılaştırıldığında faydalar hızlı RT veya daha iyi kesinlik olarak tanımlanırken, geçersiz veya nötr ipuçlarında daha yavaş RT veya daha az kesinlik olarak tanımlanmaktadır (Şekil 5) (Chica ve Lupiánez, 2006;Berlucchi ve ark., 2000; Chica ve Lupiánez, 2004; Chica ve Lupiánez, 2009; Lupiánez ve ark., 2004).

Şekil 5 İpucu Verilmeden Ve İpucu Verilen Görevlerin Yanıt Zamanlarının Kıyaslanması Çevresel ve merkezi ipuçlarıyla oluşan dikkati yönlendirmek oldukça farklıdır. Hem endojen hem de eksojen koşullarda, bir hedefin ipucunun verilmediği denemeleri ipucu verilen denemelerle kıyaslarsak, bir hedefin algılanması veya ayrımında oluşan performansın ipucu verildiği zaman arttığı daha hızlı, daha doğru veya her iki durumun olduğu görülmüştür (Chica ve Lupiánez, 2006;Berlucchi ve ark., 2000; Chica ve Lupiánez, 2004; Chica ve Lupiánez, 2009; Lupiánez ve ark., 2004).

Bir diğer farklılık ise eksojen ve endojen dikkati uyaran şekillerin farklı özelliklere sahip olmasıdır. Çevresel ipuçları tarafından üretilen eksojen dikkatin kolaylaştırıcı etkisi olup, ikincil hafıza görevinden etkilenmez, hedefin nereye çıkacağı üzerine ipucu tarafından verilir ve gönüllü olarak bastırılmazlar. Ek olarak, harekete geçirildiğinde, eksojen dikkat, endojen dikkatten çok diğer çevresel ipuçları tarafından üretilen parazitlere karşı daha dayanıklıdır. Bu dikkat bileşenlerinin bir

(27)

16 diğer farklılığı ise sinirsel işleyiş devreleri ve anatomileridir. Endojen yönelim dorsal frontoparietal şebekede (intra parietal sulkus, süperior parietal lobül, frontal göz alanları) aktive olurken, uyaran güdümlü yeniden yönelim ventral frontoparietal bölgede (temporoparietal bileşke (temporoparietal junction-TPJ), inferior frontal girus) aktive olmaktadır. Ventrofrontoparietal bölgenin temel bileşeni olan temporoparietal bileşke lokus seruleusdan gelen yoğun noradrenerjik uyarı altındadır (Corbetta ve Shulman, 2002 ;Corbetta ve ark., 2008)

(28)

17

5. GEREÇ VE YÖNTEM

5.1. DENEY DİZAYNI VE GENEL PROSEDÜR

Bu çalışma Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulunun 738 No’lu onayı ve Helsinki Bildirgesine uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma 20 kadın ve 20 erkek olmak üzere toplam 40 sağlıklı gönüllü ile gerçekleştirilmiştir. Yaş ortalaması 20 olan gönüllülerin herhangi bir psikiyatrik, Raynoud ve kardiyovaküler rahatsızlığı bulunmamaktadır. Çalışma başlamadan 4 saat öncesinde yiyecek, tütün ürünü, alkol türevi, kafein/tein içeren tüketimi yaptırılmamıştır. Deneyler öğleden sonra 15 ile 20 saatleri arasında yapılmıştır.

Gönüllülerden T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi, Multidisipliner Laboratuvarı’nda bir kez ayakların suya konulmadığı ve üç yüzlü zar ile random şekilde 4°C, 10°C ve 25°C sırası belirlenerek toplamda 3 kez, PsyToolkit’in sağladığı kişilik testleri de dahil olmak üzere bilişsel-psikolojik deneyleri ve anketleri göstermek, programlamak ve çalıştırmak için ücretsiz olarak kullanılan Posner İpucu Görevi versiyon 2.1.0 uygulanmıştır. (http://www.psytoolkit.org/doc2.3.0/legal.html , http://www.psytoolkit.org/cgi-bin/psy2.1.0 , 25.10.2016).

Deneyler öğleden sonra 15 ile 20 saatleri arasında yapılmıştır. Çalışma prosedürü hepsinde aynı olup gönüllülere önceden ayaklarını 4°C, 10°C ve 25°C ye sokacaklarının bilgilendirmesi yapılmıştır. Bütün deneyler aynı laboratuvarda yapılmıştır ve oda sıcaklığı 25°C ayarlanmıştır. Gönüllüler laboratuvara geldiklerinde hepsine prosedür ve yapılması istenilen tekrar anlatılmıştır. Başlamadan önce pseudo random seri oluşturmak için üç yüzlü zar (Şekil 6) kullanılarak hangi sıcaklık sırası ile ayaklarını suya sokacaklarını belirlenmiştir. Gönüllüler rahat bir sandalyeye oturtulup bir koluna iki kolunu da bilgisayar klavyesinde kullanabilecekleri için engel olmayacak şekilde tansiyon aleti yerleştirilmiştir. Deney öncesi tansiyon ve kalp atım hızları ölçülmüş ve not edilmiştir. Ayaklarını suya sokmadan önce oda sıcaklığında suya temas etmeden Posner İpucu Görevi denetilmiş ve deneme sırasında tansiyon ve kalp atım hız değerleri kaydedilmiştir. Denemenin ardından sırayla zar ile

(29)

18 belirledikleri ilk sıcaklık elektronik termometre ile ölçülmüş ve hemen ardından ayak bilekleri tamamen suda olacak şekilde pedikür bonesi ile kaplı bir leğende suya sokularak Posner İpucu Görevi uygulanmıştır. Hijyen açısından her gönüllü için ayrı pedikür bonesi kullanılmıştır. Uygulama esnasında tansiyon ve kalp atım hız değerleri tekrar kaydedilmiştir. Görev bittikten sonra gönüllülerin ayakları havlu ile kurulanıp tekrar vücut ısısına döndürülmüştür. Her gönüllü için hijyen açısından ayrı havlu kullanılmıştır. Protokolde uygulanan görev ve stres prosedürü yaklaşık 3 dakika sürüp, 7 dakika kan basıncı, kalp ritmi ve uyarılan termoreseptörlerin dinlenim fazına dönmesi için beklenmiştir. 7 dakika sonunda gönüllülerin tansiyon ve kalp atım hızları tekrar ölçülmüş ve kaydedilmiştir. Ardından Posner İpucu Görevi ile birlikte önceden zar ile 2. belirledikleri sıcaklıkta su ile stres uygulanmıştır. Deney bitiminin ardından ayakları sudan çıkarılıp havlu ile kurulanıp tekrar 7 dakika kan basıncı, kalp ritmi ve uyarılan termoreseptörlerin dinlenim fazına dönmesi için beklenmiştir. Dinlenme periyodunun ardından gönüllülerin tansiyon ve kalp atım hızları ölçülüp kaydedilmiştir. Ardından gönüllülere son kez Posner İpucu Görevi ile birlikte önceden zar ile 3. belirledikleri sıcaklıkta su ile stres uygulanmıştır. Deney bitiminin ardından ayakları sudan çıkarılıp havlu ile kurulanıp tekrar 7 dakika kan basıncı, kalp ritmi ve uyarılan termoreseptörlerin dinlenim fazına dönmesi için beklenmiş ve ardından tansiyon aleti kolundan çıkarılmıştır. Deneyin bitiminde gönüllülerden önceden hazırladığımız 0 (ağrısız) – 10 (olası en kötü ağrı) arası nümerik ağrı skalasında her sıcaklık için hissettikleri ağrı değerlerini belirtmelerini istendi.

(30)

19

5.2. SOĞUK STRES TESTİ (COLD PRESSOR TEST)

Soğuk stres testi uygulamasında gönüllülerin iki ayağını soğuk suya 3 dakika süre ile sokmalarını gerektirmektedir. Bu prosedür için 18cm-30cm-13cm boyutlarında bir leğen (Şekil 7)pedikür bonesi ile kaplanıp, 3 yüzlü zar atarak belirledikleri sıra ile 4°C,10°C ve 25°C sıcaklıklarında gönüllünün bilekleri su ile kaplanacak şekilde uygulanmıştır. Leğene soğuk su ve buz eklenerek elektronik termometre (Şekil 8) 4°C/10°C ve 25°C’ye ulaşılana kadar karıştırılmıştır. Gönüllüler rahat bir sandalyeye oturtulup ayakkabı ve çorapları çıkarılması istenmiştir. Görevin başlayacağı belirtildiğinde ayaklarını suya sokmaları ve görev bittiğinde çıkarmaları söylenmiştir. Deneye başlamadan önce gönüllülere asgari bilgilendirilmiş onam formunda da belirtildiği gibi deneyin yaklaşık 3 dakika süreceği ve istedikleri zaman deneyi sonlandırabilecekleri hakkında bilgilendirilmiştir. Soğuk stres testi sırasında deneyin bitimi için kalan süre hakkında bilgi verilmemiştir. Tansiyon ve kalp atım hızları deneye başlamadan ve deney sırasında ölçülüp kaydedilmiştir. Stres prosedürü bittiğinde gönüllülere havlu (Şekil 9) verilip ayaklarını kurulamaları ancak çorap ve ayakkabılarını giymeden kendi vücut sıcaklıklarına getirmeleri istenmiştir. Soğuk stres testi prosedüründe 3. görevin bitiminin ardından çorap ve ayakkabılarını giymeleri istenmiştir. Deney bitiminde gönüllüye uygulanan sıcaklıktaki sularda hissettiği ağrıyı derecelendirmesi istenmiştir

(31)

20 Şekil 8 Elektronik Termometre

Şekil 9 Havlu

5.3. KAN BASINCI VE NABIZ ÖLÇÜMÜ

Tansiyon ölçümü Littman® steteskop ve Erka® havalı tansiyon ölçüm aleti ile yapılmıştır (Şekil 10). Nabız ise manuel olarak zaman tutularak karotis arterden alınmıştır. Tansiyon ve kalp atım hızı ölçümü stres değerleri soğuk stres testi sırasında Posner İpucu Görevi ve soğuk stres uygulanmadan yapılan Posner İpucu Görevi uygulanırken yapılmış ve kaydedilmiştir. Başlangıç değerleri ise soğuk stres testi yapılacak olan görev öncesinde ölçülüp kaydedilmiştir.

(32)

21 Şekil 10 Littman® steteskop ve Erka® havalı tansiyon ölçüm aleti

5.4. POSNER İPUCU GÖREVİ (POSNER CUEING TASK)

Gönüllülere Psy Tool Kit tarafından ücretsiz olarak sağlanan Posner İpucu Görevi uygulanmıştır. Çalışmaya katılan tüm gönüllülerden, deneye gelmeden 4 saat önce su harici herhangi bir içecek içmeyi, sigara ve diğer tütün mamüllerini kullanmayı ve spor yapmayı kesmesini istedik. Posner İpucu Görevinden önce katılan gönüllülere yapılacak olan deneyle ilgili bilgi verildi ve asgari bilgilendirilmiş gönüllü onam formu okutulup imzalatıldı. Posner İpucu Görevinin ne kadar süreceği, görev öncesi ve esnasında neler yapılacağı nelere dikkat etmesi gerektiği ve ayaklarını suya soktuktan görev bitene kadar kesinlikle bileklerinden itibaren su üstüne çıkarmaması gerektiği hatırlatıldı.

Çalışma, sessiz bir ortam sağlanmış T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Multidisipliner Laboratuvarında gerçekleştirildi. Bireysel bilgisayarıma önceden yüklenmiş ve kendi üzerimde denenmiş PSYtoolkit tarafından sağlanan Posner İpucu Görevi bilgisayarda çalıştırıldı. Bilgisayar ekranına 57 cm mesafede rahat bir sandalye oturtulup Şekil 11’deki bilgilendirme yapıldı. Görevin başla komutu geldikten sonra klavyede boşluk barına yetkili kişi tarafından basılarak gönüllünün ayakları suya sokuldu. Sadece ekranın ortasında bulunan Şekil 12’ye odaklanmaları, gözlerini herhangi bir sebeple gözlerini ayırmamaları istendi. Denemelerin cevaplanma aşamasında gönüllülerin (deneklerin) gözlerinin hareket etmediği kontrol edildi. Şekil

(33)

22 12’nin solunda ve sağında birer kutu vardır (Şekil 13). Her denemede başlangıçtan itibaren 75 ms süre sonra, ekranda bulunan Şekil 12. 200 ms süreyle sırayla 2 punto büyüyüp (sırasıyla Şekil 14 ve Şekil 15) eski haline döndükten sonra kutulardan birinde bir ipucu belirtilmiştir(Şekil 16). İpucunun yok olmasının ardından, 75ms süre sonra, hedef uyarı sol veya sağ kutuda görünmüştür (Şekil 17) Hedef, ekranda 700 ms süre kadar beklememiştir. Hedef uyarı sağda çıkar ise klavye ile L tuşuna, solda çıkarsa A tuşuna basarak işaretlenmesi istenmiştir. Gönüllüler Posner İpucu Görevi sırasında gelen hedeflere doğru yönde bastıkları takdirde ek bir yönlendirme olmadan 1500 ms sonra Şekil 12 den yeni bir deneme başlamıştır. Hedefe yanlış yönde bastıklarında ya da yanıt vermediklerinde Şekil 18 ekranda 200 ms belirmekte ve 2000 ms sonra yeni deneme Şekil 12’nin tekrar belirmesi ile devam etmiştir. Aynı döngü devam toplamda 100 defa tekrar etmektedir. Toplamda yapılan deneme 100 adet olduğunda, ekranda Şekil 19 belirmektedir. Ve bu da gönüllü görevi bitirmiş demektir. Yapılan deneyin verileri, kişisel bilgisayarımda kaydedildi.

İşlemin sonunda geçerli (%75) ve geçersiz (%25) ipuçlarına verilen reaksiyon zamanları milisaniye (ms) cinsinden gösterilmektedir. Geçerli ipuçlarını takip eden hedefler %75 olasılıkla, geçersiz ipuçlarını takip eden hedefler ise %25 olasılıkla verilmiştir. Sonuçların gösterilmesi sırasında ise ‘sağ ipucu sağ hedef’, ‘sol ipucu sol hedef’, sol ipucu sağ hedef’ ve ‘sağ ipucu sol hedef’ olarak dört ayrı değişkene ayrılmakta ve her girişimin doğru, hatalı ve atlama sayısı ve yüzdeleri listelenmektedir. Listeye ek olarak istenildiği taktirde ‘yanıt süresi (ms)-frekans’ histogramı ve ‘girişim numarası-yanıt süresi’ grafiği verilmektedir. Stres koşullarında olduğu gibi uyanıklılığın arttığı durumlarda noradrenerjik sistem tonik fazda çalışır, yeni ve beklenmedik durumlara yanıtlar baskın olur. Uyanıklılığın normal düzeyde olduğu durumlarda ise ödevle ilgili yanıtlara dikkat yönlendirilir, yeni ve beklenmedik uyaranlara daha az dikkat yönlendirilir. Bu açıdan bakıldığında stres sırasında endojen yönelimde bir miktar yavaşlama, eksojen yönelimde de bir miktar hızlanma beklenmektedir.

Bu çalışmada eksojen ve endojen dikkat yönelimlerine karşı reaksiyon zamanları karşılaştırılarak stresin her iki dikkat yönelim bileşenlerine etkisi araştırılacaktır.

(34)

23 Şekil 11 Posner İpucu Görevi Bilgilendirme Ekranı

Şekil 12 Posner İpucu Görevi Odaklanma Noktası

Şekil 13Posner İpucu Görevi Kutu

Şekil 14 Posner İpucu Görevi Odaklanma Noktası

Şekil 15Posner İpucu Görevi Odaklanma Noktası

(35)

24 Şekil 17Posner İpucu Görevi Hedef İşareti

Şekil 18Posner İpucu Görevi Hata Yaptınız

Şekil 19 Posner İpucu Görevi Bitirildi Bilgilendirmesi

5.5. NÜMERİK AĞRI DERECELENDİRME SKALASI

Gönüllülerin, Posner İpucu Görevini 3 farklı sıcaklıkta ayaklarını suya sokarak hissettikleri 3 farklı ağrı derecesini değerlendirmek için 3 farklı su sıcaklığında deney yapıldıktan sonra 0(ağrı yok)-10(olası en kötü ağrı) arası puan vermeleri istenmiştir (Şekil 20).

Şekil 20 Nümerik Ağrı Derecelendirme Skalası (McCaffery ve Pasero, 1999)

(36)

25

5.6. İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRME

Çalışmada elde edilen sayısal veriler ortalama ve standart sapma ile gösterilmiştirr. Sayısal verilerin karşılaştırılmasında sonuçlar tekrarlayıcı ölçümlü ANOVA ( Repeated Measure ANOVA) testi kullanılmıştır. P değeri < 0,05 olarak kabul edilmiştir. Stresin endojen(geçerli ipuçlarına karşı ölçülen reaksiyon zaman) dikkat oryantasyonu ve uyaran güdümlü (eksojen) dikkat oryantasyonuna karşı etkileri 2-yollu (2x4) tekrarlayıcı ölçümlü ANOVA ile yapılmıştır. Ölçüm: geçerli ipuçlarına verilen reaksiyon zamanı, geçersiz ipuçlarına verilen reaksiyon zamanı (milisaniye). Koşul: (oda sıcaklığında su teması olmadan, 4°C suda, 10°C suda, 25°C suda), denek içi desen (within-subject design) faktörleri olarak alınmıştır. Kan basıncı, kalp atım hızı ve ağrı değerleri de ayrı olarak tekrarlayıcı ölçümlü ANOVA ile değerlendirilmiştir.

(37)

26

6. BULGULAR

‘Akut Soğuk Stresin Mekânsal Görsel Dikkate Etkileri’ başlıklı tez çalışmasına yaş ortalamaları 20,42 ± 2 olan, üniversite öğrencisi, sağlıklı 20 kız ve 20 erkek gönüllü katılmıştır. Bu çalışmada, gönüllülerin dört koşulda kan basınçları, kalp atım hızları, numerik ağrı ölçümleri alınmıştır. Posner İpucu Paradigması ile değerlendirilen mekânsal görsel dikkatin geçerli ipucunu takip eden hedef uyaranlara karşı reaksiyon zamanları ile geçersiz ipucunu takip eden hedeflere karşı reaksiyon zamanları yine dört koşulda elde edilmiştir.

6.1. ORTALAMA KAN BASINCI VE NABIZ BULGULARI

Çalışma 4°C, 10°C ve 25°C olmak üzere 4 farklı koşulda gerçekleşmiştir. Gönüllülerin dört koşuldaki sistolik ve diyastolik kan basınçları, kalp atım hızları değerleri Tablo 1 ve 2’de gösterilmiştir. Sistolik kan basıncı 4°C koşulda anlamlı olarak yüksek bulunmuştur [F( 2,117) =23,13, p<0,001]. Kalp atım hızlarında anlamlı değişim tespit edilmemiştir.

Tablo 1: Ortalama Sistolik –Diyastolik Basınç Değerleri (değerler mmHg cinsindendir)

Tablo 2: Ortalama Kalp Atım Hızı Değerleri Kuru Ortam Ortalama Kalp Atım Hızı 4°C Ortalama Kalp Atım Hızı 10°C Ortalama Kalp Atım Hızı 25°C Ortalama Kalp Atım Hızı 84,00 ± 7,85 86,00 ± 11,21 87,67 ± 9,14 86,77 ± 10,24 Kuru Ortam Sistolik- Diyastolik Basınç 4°C Sistolik – Diyastolik Basınç 10°C Sistolik – Diyastolik Basınç 25°C Sistolik – Diyastolik Basınç 114,97 ± 6,11 - 72,30 ± 5,9 124,37 ± 7,69 - 74 ± 7,6 116,00 ± 9,00 - 72,75 ± 6,9 115,00 ± 9,60 - 74,13 ± 6,9

(38)

27 Şekil 21 Dört Farklı Koşulda Sistolik Kan Basıncı Değerleri (* p <0.001)

Şekil 22 Ortalama Kalp Atım Hızı (KAH) = KAH/dk

114,98 124,37 * 116 115 0 20 40 60 80 100 120 140 Kuru Ortam 4°C 10°C 25°C mm Hg Uygulanan Sıcaklık

4 FARKLI KOŞULDA SİSTOLİK KAN BASINCI DEĞERLERİ

SİSTOLİK KAN BASINCI

84 86 87,67 86,77 75 80 85 90 95 100 Kuru Ortam 4°C 10°C 25°C A TI M SA Y ISI UYGULANAN SICAKLIK KALP ATIM HIZI

(39)

28

6.2. NÜMERİK AĞRI SKALASI BULGULARI

Gönüllülere, hissedilen soğuk ağrıyı ölçmek için sadece ayakların 4°C, 10°C ve 25°C suya sokulduğu deneyler değerlendirilmek üzere nümerik ağrı skalası kullanılmıştır. Hissedilen ağrı, 0 (ağrı yok) – 10 (olası en kötü ağrı) değerleri arasında nümerik olarak değerlendirilmiştir. 4°C’de hissedilen ±7,03, 10°C’de ±4,46 ve 25°C’de ±0,18’dir ( Tablo 3). Sonuçlar tekrarlı ölçümler ANOVA ile analiz edilmiştir. Nümerik ağrı skalası değerleri için istatistiki anlamlılık tespit edilmiştir [ F(2,78)= 254,45 p<0,001]. Post hoc Bonferroni testinde 4°C koşuldaki ağrı diğer koşullardan anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p< 0,001). 10°C koşuldaki ağrı değeri ise 25°C koşulundaki ağrı değerinden anlamlı olarak yüksektir (p<0,001).

Tablo 3: 3 Farklı Sıcaklık Derecesinde Hissedilen Ağrı Şiddeti 4°C Ortalama Ağrı Şiddeti 10°C Ortalama Ağrı Şiddeti 25°C Ortalama Ağrı Şiddeti 7,02 ± 2,07 4,46 ± 1,80 0,17 ± 0,38

Şekil 23 3 Farklı Sıcaklık Derecesinde Hissedilen Ağrı Şiddeti Nümerik Ağrı Ortalaması

(*= p<0.001) 7,02 * 4,46 * 0,17 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 4°C 10°C 25°C

NÜMERİK AĞRI ŞİDDETİ ORTALAMASI

(40)

29

6.3. GEÇERLİ

VE GEÇERSİZ İPUÇLARI SONRASI

HEDEFLERE VERİLEN REAKSİYON ZAMANLARI VE

KARŞILAŞTIRILMASI

Geçerli ipuçları sonrası hedeflere verilen reaksiyon süreleri geçersiz ipuçları sonrası hedeflere verilen reaksiyon zamanına göre her koşulda anlamlı olarak kısadır [F(1,39) = 285,48) p< 0,001]. Dört koşulda geçerli ve geçersiz ipuçları sonrası verilen reaksiyon zamanları Tablo4’de gösterilmiştir. Reaksiyon zamanları koşul faktöründen anlamlı olarak etkilenmiştir [ F(3,117) = 2,80 p<0,05]. İpucu X koşul etkileşimi anlamlı bulunmamıştır. Post hoc Bonferroni testinde 10°C koşuldaki reaksiyon zamanlarının anlamlı olarak kısaldığı tespit edilmiştir (p<0,02).

Tablo 4: Geçerli Ve Geçersiz İpuçlarına Verilen Yanıt Zamanları Kuru Ortam Geçerli İpucu Kuru Ortam Geçersiz İpucu 4°C Geçerli İpucu 4°C Geçersiz İpucu 10°C Geçerli İpucu 10°C Geçersiz İpucu 25°C Geçerli İpucu 25°C Geçersiz İpucu 321,97 ± 50,17 385,95 ± 68,21 294,90 ± 65,82 378,05 ± 49,58 287,52 ± 47,91 371,15 ± 61,35 316,18 ± 53,75 383,22 ± 56,38

(41)

30 Şekil 24 Geçerli Ve Geçersiz İpuçlarına Verilen Yanıt Zamanları

6.4. HATA

(KOMİSYON) VE ATLAMA (OMİSYON)

BULGULARI

4 farklı koşulda gerçekleştirilen ölçümlerde geçerli ve geçersiz ipuçları sonrası hedeflerin yanıtlanmasında yapılan hatalar (komisyon) hesaplanmıştır. Yapılan hatalar Tablo 5’te gösterilmiştir. Koşul faktörü hatalı basmaları anlamlı düzeyde artırmıştır [F(3,117) = 5,69 p<0,001]. Post hoc Bonferroni testine göre 4°C’de geçersiz ipuçları sonrası hedeflerin yanıtlanmasında yapılan hata sayısı diğer koşullara göre anlamlı düzeyde daha fazladır. (p<0.021). Geçerli İpucu sonrası hedeflere verilen hatalı yanıtlar ise % 1’in altında olduğundan göz ardı edilmiştir.

Tablo 5: Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtlanırken Yapılan Hata (Komisyon) Sayıları Kuru Ortam Geçerli İpucu Kuru Ortam Geçersiz İpucu 4°C Geçerli İpucu 4°C Geçersiz İpucu 10°C Geçerli İpucu 10°C Geçersiz İpucu 25°C Geçerli İpucu 25°C Geçersiz İpucu 4,025 ± 0,81 0,475 ± 3,33 5,625 ± 0,87 0,5 ± 4,34 4,6 ± 0,62 0,35 ± 0,49 3,9 ± 0,30 0,4 ± 3,44 321,97 294,9 287,52 316,18 385,95 378,05 371,15 383,22 0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 Kuru Ortam 4°C 10°C 25°C Yan ıt Sü re si (RT ) (m s cn is in d en ) Uygulanan Sıcaklık

GEÇERLİ VE GEÇERSİZ İPUÇLARINA VERİLEN

YANIT SÜRELERİ

(42)

31 Şekil 25 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtlanırken Yapılan Hata (Komisyon)

Sayıları (* p< 0,02 )

Dört farklı koşulda geçerli ve geçersiz ipuçları sonrası hedeflerin yanıtlanmasında yapılan atlama hataları (omisyon) hesaplanmıştır. Yapılan hatalar Tablo 6‘da gösterilmiştir. Koşul faktörü atlama hatalarını anlamlı olarak etkilememiştir. Geçerli ve geçersiz ipucunu belirten Uyaran faktörü istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur [F(1,39) = 5,37 p<0,026) . Atlama hataları geçerli uyaranlara karşı her koşulda daha fazladır. Her ne kadar istatistiksel anlamlı fark elde edilmişse de, ortalama atlama yanıtları, toplam yanıtların % 1’inden düşük olduğu için kavramsal olarak önemsiz olarak değerlendirilmiştir. Koşul X Uyaran faktörleri bir etkileşim göstermemiştir. 4,025 5,625 * 4,6 3,9 0,475 0,5 0,35 0,1 0 1 2 3 4 5 6 Kuru Ortam 4°C 10°C 25°C Komi sy o n Say ıs ı Uygulanan Sıcaklık

GEÇERLİ VE GEÇERSİZ İPUÇLARINA VERİLEN YANITLARDAKİ

HATA(KOMİSYON) SAYILARI

(43)

32 Tablo 6: Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtın Atlanma ( Omisyon ) Sayıları

Şekil 26 Geçerli Ve Geçersiz İpuçları Sonrası Hedef Yanıtın Atlanma (Omisyon) Sayıları

0,125 0,125 0,075 0,025 0 0,025 0,025 0,025 0 0,02 0,04 0,06 0,08 0,1 0,12 0,14 Kuru Ortam 4°C 10°C 25°C Om is yo n Say ıs ı Uygulanan Sıcaklık

GEÇERLİ VE GEÇERSİZ İPUÇLARINDA OMİSYON SAYILARI

GEÇERLİ İPUCU GEÇERSİZ İPUCU Kuru Ortam Geçerli İpucu Kuru Ortam Geçersiz İpucu 4°C Geçerli İpucu 4°C Geçersiz İpucu 10°C Geçerli İpucu 10°C Geçersiz İpucu 25°C Geçerli İpucu 25°C Geçersiz İpucu 0,125 ± 0,46 0 ± 0 0,125 ± 0,56 0,025 ± 0,15 0,075 ± 0,26 0,025 ± 0,15 0,025 ± 0,15 0,025 ± 0,15

(44)

33

7. TARTIŞMA

Bu çalışmada mekânsal görsel dikkatin yönelim bileşeninin endojen dikkat ve eksojen dikkat bölümlerinin soğuk ile oluşturulan akut stres altındaki değişimleri araştırılmıştır. 4°C soğuk suda deneklerin sistolik kan basınçları ve görsel ağrı skalası skorları anlamlı olarak yüksek bulunması sadece bu koşulda stres durumunun ortaya çıktığını düşündürmektedir. Literatürle uyumlu olarak, incelenen bütün koşullarda doğru ipuçlu hedeflere karşı reaksiyon zamanları yanlış ipuçlu hedeflere karşı reaksiyon zamanlarına göre anlamlı olarak kısa bulunmuştur. 10°C soğuk su ipucundan bağımsız olarak reaksiyon zamanları 4°C ve normal şartlara göre anlamlı olarak kısalmıştır. Bu bulgu 10°C koşulda tetikliğin diğer koşullara göre arttığını düşündürmektedir. 4°C koşulda deneklerin yanlış basma oranları (komisyon) diğer koşullara göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Soğuk stres koşulu hedef uyaranlara karşı reaksiyon zamanlarını anlamlı olarak etkilemese de hatalı yanıtların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Mauro F. Larra ve arkadaşlarının (Mauro ve ark., 2015) , sağlıklı 24 gönüllü üzerinde soğuk stresin ünilateral el ve bilateral ayakta kan basıncı ve kalp atımında nasıl bir değişiklik yaratığının araştırıldığı çalışmada, ayaklara uygulanan soğuk stresin, ele uygulanan soğuk stresle karşılaştırıldığında, ortalama kan basıncı ve nabız değerlerini arttırdığı görülmüştür. Sağlıklı 40 gönüllü ( 20 erkek, 20 kadın) üzerinde bilateral ayaklarda soğuk stres testi uyguladığımız araştırmamızda, sistolik kan basıncının arttığı ve kalp atımında anlamlı değişim olmadığı saptanmıştır. Benzer şekilde, Rekha D Kini ve arkadaşlarının (Rekha ve ark., 2013) 67 gönüllü ile hipertansif hastalarda yaptığı araştırmada, nabzın 4°C’de soğuk stres testi uygulandığı koşullarda değişim görülmemiştir. Ancak Mauro F. Larra ve arkadaşlarının (Mauro ve ark., 2015) sağlıklı bireylerde, el ve ayaklarda soğuk stres testi uygulamasının kıyasladığı çalışmada, başlangıç değerlerinde farklılık olmadığı ancak ayaklarda yapılan uygulama esnasında nabzın yüksek değerlerde çıktığı görülmüştür. Kontrast olarak araştırmamızda uygulanan farklı sıcaklıklardaki soğuk stres etkisi esnasında ölçülen nabız atımlarında, belirgin bir şekilde değişiklik görülmemiştir. Bu durum ayaklarda bulunan nosireseptörlerin, ellerdekine oranla daha az olması ile ilişkilendirilmiştir (Hall ve Guyton, 2013) . Kan basıncı, kalp debisi ve periferik direnç tarafından belirlenir. Kalp debisini kalbe dönen kan dolaysı ile kapasitans damarlarının

Şekil

Şekil 1 LC’nin etkilediği mekanizmalar
Şekil 3 Saniyedeki Uyarım ve Sıcaklık Grafiği
Şekil 4 Posner İpucu Görevi, Geçerli ve Geçersiz İpuçları
Şekil 5 İpucu Verilmeden Ve İpucu Verilen Görevlerin Yanıt Zamanlarının Kıyaslanması  Çevresel ve merkezi ipuçlarıyla oluşan dikkati yönlendirmek oldukça farklıdır
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu tez çalıĢmasında cam ve bazalt lif içeren KYB’lerde lif türü, lif boyu ve lif miktarının KYB’lerin taze haldeki geçme yeteneği, viskozite ve

Araştırmanın yapıldığı kurumda, düşmelerin en çok hasta odasında görülmesinin nedeni, odada yatan hasta sayısının fazla olması, mobilyaların ve yatakların

Sonuç olarak; tüm resim ve metinlerin yerleştirilmesinde zemin-fon ilişkisine dikkat edildiği, resimlerin metnin içeriği ile kısmen paralel olarak konumlandırıldığı,

Kronik granülomatöz hastalık (KGH), nikotinamid adenin dinükleotit fosfat (NADPH) oksidaz sis- temindeki defektlere bağlı olarak gelişen, tekrarlayan ve yaşamı tehdit

Biz de turizm konusuna ağırlık verdiğimiz bu sayımızda, İstanbul’un 3 büyük oteli Hilton, Sheraton ve Pullman Etap?. Otelleri’nden 3 müdür ile

Gilmore’a göre bu küçük molekülle- rin bask›lanmas›, sonar› susturaca¤› için bu ölümcül mikrobu etkisizlefltirebilir. faecalis ’in zarars›z türlerini

Bunların 62’sinin konusu mensur metinlerdir. Yaklaşık dokuzda bire tekabül eden bu oranın toplam tez oranına göre az veya fazla olduğunu söyleyebilmek için elimizde mensur

Deneklerin toplam eğitim yılı eş değişken olarak alınarak AVLT parametreleri ile uyarana yanıtın belli özelliklerine (uyaranın geldiği taraf ve uyaranın