•ALİ PAŞA (Çorlulu) — Devlet adamı, üçüncü Ahmedin Sadrazamlarından; aşağı daki satırlar Reşad Ekrem Koçu’nun İslâm Ansiklopedisine yazdığı makaleden alınmış tır:
«Çorlulu bir çiftçinin yahut bir berberin oğludur. 1670 yılına doğru bu kasabada doğ du. İkinci Sultan Ahmed devri ricalinden Kara Bayram Ağa, Ali’yi, zekâ ve güzelliğini takdirden evlâdlık almış ve Galatasarayına çırağ etmiştir. Oradan Enderun-i hümâyun Seferli koğuşuna ve bilâhare Hasodaya alın mış, İkinci Sultan Mustafa zamanında da (1701) silâhdar olmuştur.
Çorlulu Ali Ağa, silâhdarlığında bütün saray memuriyetlerinin rütbe ve derecelerini tayin eden yeni bir nizamname vücuda g etir miş, bu arada kendi makamını, Enderun-i hü mayunun en büyük zâbitliği derecesine
çı-380 — İSTANBUL
karmış ve o zamana kadar, tavaşî denilen ak hadımların elinde bulunan Babüssaade ağa lığına tâbi Ederun-i hümayun koğuşlarındaki zülüflü gılmanları da silâhdar ağanm idare sine bağlamıştır. Bir de, sarayda padişah ile sadırâzam arasındaki muhabereye Babüssaade ağaları vasıta olurken, bu teşkilâtı müteakip, bu hizmet de silâhdar ağaya intikal etmiştir ' (B. : Ak Ağalar). Ali Pasa, Edirne Vak’asmda
ihtilâlci askerlerin İstanbuldan Edirne üze rine yürüdükleri sıralarda, saraydaki nüfu zunu çekemiyen şeyhülislâm Feyzullah Efen di ile sadırâzam Râmi Mehmed Paşa tarafın dan, »Böyle bir zamanda iş bilir vezire ihti yaç var» bahanesi ve vezirlik rütbesi ile, sa raydan çıkarıldı. Üçüncü Sultan Ahmedin cülusunda Halep vâlisi tâyin edildi ve pâdişâh ile devlet erkânının İstanbul’a hareketlerin de, Feyzullah Efendi ile evlât ve etbaınm gizli mallarını meydana çıkartmağa memur olarak, Edirne.de kaldı. Bu işi bitirip, man sıbına gitmek üzere, İstanbula geldiğinde, Halep valiliği Çerkeş Mehmed Paşaya verile rek, Ali Paşa kubbe veziri oldu (3 Cemaziül- âhır 1115 = 5 ekim 1703). 1704 yılı başların da, Enderun-i hümayundaki nüfuzunu çeke meyen Kalaylıkoz Ahmed Paşa tarafından, Trablusşam eyaleti ile İstanbuldan uzaklaştı rıldı ise de, bir buçuk ay kadar sonra (şâban 1116) tekrar kubbe veziri, 19 muharrem 1118 (30 mayıs 1706) da, Baltacı Mehmed Paşa ye rine, sadırazam ve sadaretinin ikinci sene sinde ise (1708), İkinci Sultan Mustafanın kızı Emine Sultan ile evlenerek, damad oldu. Pa dişah Üçüncü Sultan Ahmed düğün alayını sadırazam sarayından seyretti ve Ali Paşaya iltifat olmak üzere, iki gün orada misafir kal dı.
Sadaretinde devlet hâzinesinin israf edil memesine dikkat, icraatının esasını teşkil et mişti. Saray mutbakları masrafının kontrolü usûlünü koydu, tersane faaliyetine ehemmi yet verdi, birçok gemi topları ve lengerler döktürerek, tersane levazım ve silâh anbar- larının doldurulmasına çalıştı, her sahada ve bilhassa timar tevziatında ve asker ocakların daki suiistimaller ile mücadele etti. Haricî siyasette, Rusyava karşı İsveç ile ittifaka şid detle taraftardı. Babadağı muhafızı Yusuf Paşayı, İsveç murahhasları ile anlaşmak üze re, yarı resmî murahhas tayin etti. Yusuf
ANSİKLOPEDİSİ — 681 — ALİ PAŞA (Damad Şehid)
Paşa, Demirbaş Şarl ile şahsî muhaberata gi rişti ve ona Rusya ile vukua gelecek muhare bede Kırım askeri ile yardım vaadinde bu lundu; fakat bu teşebbüsünden haber alan Üçüncü Sultan Ahmed, bunun Rusya ile ara daki musalâhanameye mugayir olduğunu ha tırlatarak, sadırazamı tevbih etti. İsveç kralı na, Poltava hezimetini müteakip, Türkiyeye ilticasında, padişahın hediyeleri ile beraber, mükemmel takımlı bir at ve mücevherli han çer yollayarak, emniyet ve selâmetle mem leketine gönderileceğini bildirdi. Kral, sözün de durmamış görünen Çorlulunun hediyeleri ni, yakınlarının ve mutavassıtların ısrar ve ricalarına rağmen, kabul etmedi. Ali Paşanın, bu vaziyete sebebiyet vermekle itham ettiği Yusuf Paşa ile Demirbaş Şarl’a iğbirarı, esa sen nâzik olan vaziyeti vahim bir safhaya sok tu ki; bu da Pâdişâhın, Ali Paşaya itimadını sarstı.
Çorlulu, Macaristan ahvaline karşı da ka yıtsız değildi; daha sadâretinin başlangıcında Macar vatanperveri Rakoczy Ferenc’den, yar dım taleb eden pek dostâne ve hazin bir mek tup almıştı. Sarayda Silâhdar Ali Ağa (bilâ hare sadırazam Şehit Ali Paşa), Çorlulu Ali Paşanın sukutuna çalışalnarın başında bulu nuyordu; fakat, kızlar ağası yazıcısı ve sadıra- zamın dostu İbrahim Ağanın (Nevşehirli İb rahim Paşa) nüfuzu ve himayesi yüzünden, muvaffak olamıyordu. İbrahim Ağanın, Hare meyn muhasebeciliği ile saraydan çıkarılma sı Çorlulu Ali Paşayı kıymetli bir müdafiden mahrum bıraktı. Azlettirip Sinop’a sürdüğü sabık Şeyhülislâm Paşmakçızâde Ali Efendi, sadırâzama malûmat verilmeden, affedilip İs- tanbula getirildi ve bu suretle Çorlulunun haysiyetine darbe indirilmiş oldu. Birkaç gün sonra da, kapıcılar kethüdası Ali Ağa eli ile, mühr-i hümayun geri alınarak, Ali Paşa azil ve yerine Köprülüzâde Numan Paşa sadırâ- zam oldu (18 Rebiülâhır 1122 = 16 Haziran 1710). Ali Paşaya Kefe eyâleti tevcih oluna rak, kalabalık bir kapı halkı ile, o havaliye derhal hareketi lüzumu bildirildi ise de, yol dan çevrilerek, Midilliye sürüldü. Orada, bir buçuk sene kadar sonra (Zilkâde 1123 = Ara lık 1711), idam olundu; kesik başı İstanbuia getirilerek, Bâb-ı hümâyun önünde teşhir edilip, Çarşıkapıdaki camiinin mezarlığına defnedildi. (B. : Çorlulualipaşa Camii ve Med
resesi). Ölümünde yaşı kırkı geçiyordu. Me zar taşında Dürrî’nin bir kitâbesi vardır. Ali Paşanın Arnavutköyündeki yalısı, devrin bo ğazı tezyin eden en güzel binalarından idi. îstanbulda kendi adını taşıyan iki cami, Ter sanede bir hamam ve üç çeşme, Eski Alipaşa- da Hırka-ışerif muhafazası için kâgir hücre ve imaret, Çorlu’da bir çeşme ve mektep yap tırttı».
ALİ PAŞA (Damad Şehid) — On sekizin ci asrın büyük vezirlerinden, üçüncü Ahme- din Sadrazamlarından; aşağıdaki satırlar, Türkiye tarihi üzerinde salâhiyetle söz sahibi Prof. M. Cavid Baysun’un İslâm Ansiklopedi sine yazdığı makaleden alınmıştır:
«Bazı paşaların kethüdalığından müte kait Hacı Hüseyin Ağanın oğlu olup, İznik gölü civarındaki Sölöz’de, takriben 1667 (H. (H. 1079) de doğdu; 5 ağustos 1716 (16 şâban 1128) de Peterwaredin muharebesinde şehid oldu.
«İkinci Sultan Ahmedin son zamanların da enderuna girip, kiler hizmetinde bulu nurken, ayni zamanda iyi tahsil de gördüğün den, İkinci Mustafa devrinde sır kâtibi, Üçün cü Sultan Ahmedin cülûsundan sonra rikân- dar, çyhadar ve nihayet 1704 (1116) te silâh tar tayin edildi. Padişah üzerinde nüfuz ve tesiri mütemadiyen artarak, devletin en kud retli bir şahsiyeti oldu ve ölümüne kadar böyle kaldı; hoş görmediği Sadırâzamlar bile mevkilerini muhafaza edemezlerdi. Sultan Ahmed, silâhdarma vezaret rütbesini tevcih ederek, 14 mayıs 1709 (4 rebiülevvel 1121) da ona beş yaşındaki kızı Fatma Sujtam vçxdi- Sadarâzam Çorlulu Ali Paşa ' bu'.„.kdivaca muhalefet dtfnek" istediğinden, evvelâ azil ve bilâhare de idam edilmiştir. Vezir-i sâni nas- bolunan Damad Ali Paşa artık mânen sadâ ret vazifesini ifa etmekte idi. Rikâb-ı hümâ yun kaymakamlığında dahi bulunarak, müte addit sadırâzamlarm tayin ve azlinde âmil oluyordu; bunların arasında Köprülüzâde Nu man Paşa ve Prut’ta Rus Çarı Petro ile kar şılaşan Baltacı Mehmed Paşa da vardır.
«O sırada Sadırâzam olan Hoca İbrahim Paşa, Damad Ali Paşadan kurtulmak için, onu bir ziyafet esnasında öldürülmek maksadını güttüğü anlaşıldığından, idam edilerek müh- ri hümâyun Ali Paşaya verildi 27 nisan
ALİ PAŞA (Damad Şehid)
İSTANBUL «Karlofça muahedesi ile arazisinin bir
kısmını kaybeden Osmanlı devleti, bir istir dat siyaseti takip etmekte ve Damad Ali Pa şa da bu siyasetin mürevviçlerinden bulun makta idi. Bunun icabatından olmak üzere, giriştiği Mora seferi en mühim muvaffakiye tini teşkil eder. İsyan eden Karadağlılar Ve nediklilerden yardım görmüş, Venedik korsan gemileri de, Akdenizde Türk gemilerine te cavüz etmişti. Bu hâdiseler iki devlet arasın daki muahedeyi ihlâl eder mahiyette görül dü. 8 birincikânun 1714 de, Sadırâzam kona ğındaki bir içtimai müteakip, Venediğe sefer ilân olundu. Ali Paşa kara ve deniz kuvvet lerini teçhizi ile meşgul olduktan sonra, ken disi ordunun, kapudân-ı derya Canım Hoca Mehmed Paşa da donanmanın başında olarak, Selânik’e gittiler. Sadırâzam Yenişehir üze rinden Korent’e inip bu kaleyi zaptederken, kaptan paşa ise Îstendil (Tenos) adası ile Egi- ne’yi fethediyorlardı. Katolik Venedikliler den müteneffir olan rumlar, türklerin avdeti ni memnuniyetle karşılamışlardı.
«Damad Ali Paşa Körent’ten soııra Ana- poli (Napoli de Romania) ve Argos’u alıp, Modon, Koron ve Navarin’e döft saatlik biı mesafeye geldi. Venedikliler diğerlerini bı rakarak, Modon’u müdafaa ettilerse de, Ve nedik donanması çekildiği gibi, kale de kara kuvvetlerine uzun bir mukavemet göstere medi. Girit’te de Venediklilere ait Suda ve Spina-Longa, adadaki Türk kumandanları ta- rafndan alınmış, Ayamavra adasını düşman tahliye etmişti. Sadırâzam istirdad ettiği yer lerin muhafaza ve idaresi için tedabir ittihaz edip süratle Edirneye avdet etti.
«Ali Paşa Venedik devletinin elinde do nanma üssü olarak kullanılan Korfu adasının zaptı için 1716 senesinde yeni bir sefer ha zırlamakta iken, Venedik ile tedafüi ve teca vüz! bir ittifak akdeden Avusturya, müdaha lede bulunarak, prens Eugen tarafından ken disine, Karlofça muahedesi ahkâmına riayet ihtarını mutazammın, bir mektup gönderildi. Sadırâzam Eyyub’da valde sarayındaki içti- mada, nakz-ı ahd edenin Avusturya olduğu nu, mezkûr devlete harp ilân etmek tasavvu runda olduğunu bildirdi. Ertesi gün Davud Paşa ordugâhındaki içtimada, kendisi Avus turya üzerine gitmeğe, Korfu’ya da ayrıca kuvvet göndermeğe karar verdi.
«Yüz elli bin kişilik bir ordu ile Bel- grad’a gelen Sadırâzam, yeniçeri ağası Hüse yin Ağanın Tamşuvar (Temesvar) tarafına gi dilmesi reyine mukabil, Rumeli beylerbeyi Sarı Ahmed Paşanın Petervvardein üzerine yü rümek tavsiyesini kabul etti. Bu esnada prens Eugen Avusturya ordusu ile Futak’ta bulu nuyor, Kont Palffy de macarlara kumanda ediyordu. Sava nehrinden geçen osmanlı or dusunun, Kürt Mehmed Pasa idaresindeki, ileri kıt’aları Kont Palffy’yi mağlûp etmiş prens Eugen ise, Petenvardein’de vaktiyle Sürmeli Ali Paşanın yaptırdığı mevzilerin gerisine askerini yerleştirmişti. Damad Ali Paşa düşman kuvvetleri ile 3 ağustos 1716 günü karşılaştı. Ne o gün, ne de erte si gün, düşman hücuma geçmedi. Metris seraskeri, Sarı Ahmed Paşa, düşman taarruz etmeyince, askeri çadırlarına iade etmişti. Nihayet 5 Ağustosta sabahleyin ansızın prens Eugen taaarruza başladı. Muharebe bütün cepheye yayıldığı halde, her zaman çok ihti- yatkârlık gösteren Ali Paşa, basireti bağlan mış gibi, âtıl halde kalmıştı. Ancak Osmanlı ordusunda ric’at kendini gösterdikten sonra, maiyetindekileri ileriye sevkedip, kendi de düşman üzerine atılırken, alnına isabet eden bir kurşun ile, mühlik surette yaraladı; bir caphane arabası içinde, geriye nakli esnasın da vefat etti. Belgrad’da Kanunî Sultan Sü leyman camii hâzinesine, kanlı elbisesi ile, defnedildi. Şehadetinden yedi sene sonra Bel- gard’ı zapteden Avusturya kumandanı Laudon mezarını Viyana’da Hadersdorf ormanına nakletti.
«Avusturya seferine girişmek ile impa ratorluğu felâketli bir mecraya sürükleyen Damad Ali Paşa büyük bir kumandan olma makla beraber, cesur bir insan ve iyi bir dev let adamı idi. Son derece rüşvet aleyhdarı idi. Zamanında mutad hediyelerin bile teatisini menetmiş, silâhdarlığmda sarayın masrafla rını intizamı altına almıştı. Devlet memur larının nasıl hareket etmeleri lâzım geldiğini bildiren talimatını her tarafa tâmim etmişti. Emir ve fikirlerine muhalefet gösterenleri şiddet ile tecziyeden çekinmezdi. Kan dökme ye fazlaca mütemayil olduğundan, bazı hak sızlıklara sebebiyet vermemiş değildir. Ken di sadâretine kadar o makamı işgal edenleri pek rahat bırakmamış, sadırâzamlığında