• Sonuç bulunamadı

Başlık: KÜÇÜK SANAYi'NİN TOPLUMSAL YAPIDAKİ YERi VE ROLÜYazar(lar):ÖZERKMEN, Necmettin Cilt: 15 Sayı: 0 Sayfa: 265-274 DOI: 10.1501/Felsbol_0000000132 Yayın Tarihi: 1994 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KÜÇÜK SANAYi'NİN TOPLUMSAL YAPIDAKİ YERi VE ROLÜYazar(lar):ÖZERKMEN, Necmettin Cilt: 15 Sayı: 0 Sayfa: 265-274 DOI: 10.1501/Felsbol_0000000132 Yayın Tarihi: 1994 PDF"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Araş. Gör. Necmettin ÖZERKMEN GIRIŞ

Küçük sanayinin toplumsal yapıda nasıl bir yere sahip olduğunu, bu yerin nasıl bir role karşılık olduğunu bu araştırmada vermeye ça-lışılacaktır. Toplumsal yapıdaki değişkenler bakımından nüfus, eko-nomik durum, kültür ve eğitim, dürya görüşü ve sosyal bütünleşme bakımından küçük san afinin toplumsal yapıdaki yeri ve rolü tart ışı-lacaktır.

I- Nüfus Bakımından

Elimizde bugün yeterli istatistiki veri bulunmamakta beraber, 2,5 milyonu aşkın bir küçük sanayi, ve küçük işletmenin bulunduğu tah-min edilmektedir. 1981 nüfus sayımına göre 50 milyona varan nüfusu-muz içinde "Esnaf, sanatkâr ve küçük sanayicilerin aileleri ile birlikte 15 milyon ile tar mdan sonra ikinci en büyük kesimi oluşturmaktadır (Ulusoy, 1981, s. 242).

1984 istatistiklerine göre 1.878.281 Bağ-Kut üye kaydı içinde aktif esnaf, sanatkâr ve, küçük sanayici sayısı 821.596, Ticaret ve Sanayi odalarına 79.862, Sanayi odasıra 5096, toplam olarak 906.554 kişiye ulaşmaktadır. Bağ-Kur Istatistik Yıllığı, 1984. Sosyal Sigortalara tabi işyeri sayısı 961.743; sigortalı sayısı 2.439.016'dır. (SSK, Istatistik

Yıllığı, 1984, S. 17) Emekli Sandığı'na kartı] 1.856.127 kişi vardır. (DPT, İstatistik Yıllığı, 1984, s. 4)

Alınan bu sonuçlara göre küçük sanayicilerin nüfusumuz içindeki yeri (aktif nüfus), diğer orta tabaka mensubu orta sınıf oranlarına göre oldukça önemli yeri olan küçük sanayi, esnaf ve sanatkâr sayıları var-dır. Bağ-Kur'a üye olmayanları da dikkate alacak olursak, sadece ken-di nüfus varlıklar bakımından ülke nüfusu içinde önemli bir orana sa-hiptir diyebiliriz. Bir de ailedeki fert sayısını ve işyerindeki çalışmalar sayısını dikkate aldığımızda, ortalama 5 rakamını Bağ-Kur'a üye olan

(2)

266 NECMETTİN ÖZERKMEN

ve olmayan bütün "Esnaf, Sanatkâr ve Küçük Sanayici"lerinin topla-mı, tarımdan sonra gelen en büyük nüfus dilimi olduğu ortaya çıkacak-tır, Nüfus içindeki yeri oldukça geniş bir orana sahip olan "Küçük Sanayi, Esnaf ve Sanatkar"ın gerek aktif nüfus bakımından gerekse verdiği pratik eğitimle aktif nüfusun artmasını sağlayan bir role sahip olduğu söylenebilir.

II- Ekonomik Bakımdan

Küçük sanayi, sınai işgücüne geniş bir istihdam imkanı sağlayan ve bütün ülkelerde §ınaî kuruluşlann büyük bir yüzdesini teşkil etmek-tedir. (Tercan, 1981, 3-230) Toplumun sosyo-ekonomik yapısında şe-hirleşmenin ve ticaretin başlangıç noktası, hatta itici gücü olarak esnaf, sanatkâr ve küçük sanayicilerin çok önemli rolleri vardır. (Genç, 1981, S. 127)

Ülkemizde imalat sanayii üretiminde küçük sanayicilerin pay ı % 20'yi aşmaktadır. Küçük sanayi faaliyetleri sermaye tasarrufunu sa ğ-lamaktadır. Eşit şartlar altında küçük sanayi büyük sanayie göre daha geniş istihdam imkanı yaratır. Bunlara ek olarak küçük teşebbüs yolu île sermayelerin derhal verimli bir hale konması mümkün.dür. Işgücü açısından küçük sanayi teşebbüsleri ülke yapısına en uygun olanı du-rumundadır. Yönetim açısından da büyük sanayie göre girişimcisi ken-di işinin hem müdürü, hem mühendisi, hem ustası ve hem de ekonomis-tidir. (Genç, 1981, S. 217)

Ülkemizde küçük işletmelerin istihdam içindeki payı uzun yıllar yüzde 50'nin üzerinde olmuştur. Ayrıca sınai üretimin de önemli bir kısmının kaynağı olmuştur. Sanayi kesiminde sermaye yoğun teknolo-jileri hakim olması karşısında, küçük işletmelerin üretim içindeki pa-payının 1973 yılı başlarında hala % 21 dolaymda olması küçümsenecek bir durum değildir. Sanayinin teknolojik sermaye olarak gelişmesinde küçük işletmelerin bir rolü olduğu gerçeği inkâr edilemez. Çünkü üre-timde çeşitlendirmeye gitme açısından küçük işletmeler daha büyük esneklik göstermektedir. (K oparal, 1977, S. 58) Tarımda modernle ş-menin sağlanması ve sanayileşmeyi gerçekleştirmede, büyük sanayie geçişte ara sektör olmak ve emek yoğun teknolojiler kullanmak sure-tiyle çok fazla kişiye istihdam imkanı sağlamak küçük işletmelerle mümkündür. Bu anlamda küçük sanayi, sanayileşmenin, ticaretin ve kentleşmenin bir motivi ve bir başlangıç noktası görevini yerine getir-mektedir. (Kurtkan, 1962, S. 20)

(3)

Bir başka bakımdan nüfusun yoğunluğu, sermayenin kıtlığı ta-sarruf meylinin ve tarımdaki katma değerin düşüklüğü, kalifiye eleman ihtiyacı, iç piyasanın darlığı, ileri teknikleri uygulamanın zorluğu ve ülkedeki gizli, açık işsiz kitlelerin istihdamı gibi sebepler ülke ekono-misinde küçük sanayii faaliyetini zorunlu kılmaktadır. Gerçekten ye-terli geliri olmayan ve hatta işsiz sayılabilecek kır kesimindeki oldukça büyük nüfus kitlesini az yatırım ve transferle bir başka sektörde istih-dam etmek mümkün değildir (Koparal, 1977, S. 60). Zamammızda eko-nomik gelişme, ilk dürticü kuvveti tarımdan alması gereken bir sana-yileşme hareketi olarak anlaşılmaktadır. Küçük sanayinin fonksiyonu, tarımdan sanayi toplumuna geçişi hazırlayan "ara sektör" olarak kabul etmek de mümkündür. (Kurtkan, 1962, s. 21).

Gelir açısından, orta bir gelire sahip olan küçük sanayiciler ülke ekonomisine birçok yönden olumlu katkıda bulunmaktadırlar. Kuru-luşunda çok az bir sermaye ile işe başlayan küçük sanayiciler, sermaye-lerinin % 80 oranında kendi öz kaynaklarına dayanarak işlerini kur-duklarını belirtmişlerdir. Bkz., s. 58, çizelge 2'de sermaye yapısı. (Öz-erkmen, 1985, s. 110). Şehir alanında büyük sanayii tamamlayarak ge-reksiz yatırım' önlerken, kırsal kesimde işgücünü değerlendirerek, yöre ham madde kaynaklarını işleyerek ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Büyük sanayiinin yetişmiş eleman ihtiyacına cevap vererek büyük sa-nayinin girişimci ve vasıflı eleman ihtiyacını karşılamaktadır. Ekonomik yönden sosyal yapımmdzda orta sınıfların oluşmasında ve gen işleme-sinde küçük sanayii çok önemli bir role sahiptir. Ne üst sınıflara ha-setler ecek kadar az gelire sahip ne de alt s ınıfları hor görecek derecede aşırı bir gelire sahip olmadığı için de sosyal yapıda gelir açısından bir denge unsuru olmakta, bu bakımdan da aşırı istekleri olmayan tipik orta sınıf karakteri taşımaktadır. (Koparal, 1977, s. 59). Anket soru-muza da kendilerini daha çok orta tabakada gördüklerini, diğer, orta

sınıflara göre de daha iyi durumda olduklarını belirtmişlerdi. Bkz., s. 103, çizelge 27, orta tabakada olmanın ölçüleri. (Özerkmen, 1985, s. 111).

III- C, Kültür ve Eğitim Bakımından

Küçük sanayicilerin kültürel özellikleri bakımından çoğunluğunun kır kökenli, tarım-sanayi geçiş dönemi insanının nüfus özelliklerine sahip bir kitledir diyebiliriz. Bir yanı ile kırsal (gelenekçi-muhafazakâr) yapı özellikleri gösterirken, diğer yandan açık sanayi toplumu (modern yapı) özelliklerini taşımaktadır. Önceki sosyo-kültürel çevre kırsal özel-

(4)

268 NECMETTİN ÖZERKMEN

likler taşırken, şu andaki sosyo-kültiirel çevre şehir alanında orta sı-tuflann tercih ettiği ikinci dereceden semtlerle, alt kültür gruplarının oturduğu gecekondu türünden hem kır hem şehir sosyo-kültürel özel-liklerin bir arada bulunduğu geçiş dönemi mahallerinden meydana gel-mektedir. Bkz., s. 83 (Önceki ve şu anki sosyo-kültürel çevre) (Özerk-men, 1985, s. 111).

Yine ailenin nüfus sayısı bakımından modern özellikler gözlenir-ken ve kadına kararlara az da olsa katılma, yüksek bir oranda eğitim hakkı tanmırken, kadının çalışması ve kararlara eşit oranda katılma konusunda hoş görülü olmadıklarını ve evlilik biçimlerinin "görücü usulü" yönünde çoğunluğu teşkil ettiği görülmektedir. Bkz., s. 85-88, Aile ve evlilik şekilleri. Kadın hakkındaki görüşleri. (Özerkmen, 1985, s. 111).

Yocukları için istedikleri eğitim ve öğretim bakımından çok yük-sek bir oranda yükyük-sek öğretimi isterlerken, gençlik hakkındaki yarg ı-ları olurnsuzdur. Ama gençliğe kendini gelktirebilmek ve yetişıneleri için gereken şeyleri veremediklerinin de farkında olan bir kitledir kü-çük sanayiciler. Bkz., s. 84 çocukları için düşündükleri eğitim. s. 88 Gençlik hakkında görüşleri. (Özerkmen, 1985, s. 112)

Bir başka bakımdan küçük sanayiciler eğilim, ilgi ve alışkanlıkları ile de henüz modern yapıya ve o hayatın gereklerine uygun davrana-mamakta ve kırdan getirdiği gelenekçi yapıyı şehir alanında sürdürmek-tedir. Mesela, boş zamanlarının çoğunu dinlenerek geçirmekte, ço-ğunda tatil alışkanlığı olmadığı, içkinin çok az bir oranda kullanıldığı, yemeği bir çoğunun yerde yediği ve eğlenmesini daha çok kendi aile-siyle yapmayı tercih eden kapalı, tutumlu ve muhafazakâr bir tavır ve tutum içindedir. Kötü alışkanlık olarak nitelenebilecek olan sigara dı -şında hiçbir alişkanlıklannın olmayışı, talih-şans oyunlarına itibar et-meyişleri, müstehçenliğe (ekranda ve gazetelerde) karşı tepkileri, ter-cih ettikleri müzik türleri ve aliş-verişlerdeki insan ilişkkileri bakımın-dan tam bir muhafazakâr tutum içinde olan küçük san ayiciler modern bir yapı göstermemektedirler. Onlar zaten tarım-sanayi geçişi içinde olan toplumun "ara sektörü" durumunda ve gelenekçi bir tutum için-dedirler. Bu bakımdan sanayi toplumuna geçişte kır ile şehir değerleri arasında ılık, yumuşak, kesintisiz ve kopukluk yaratmadan geçi şi, sürekliliği sağlayan "ara sektör" rolünü oynamaktadırlar. Ancak ken-dilerinden sonra gelecek olan kuşaklar, şehir alanındaki etkileşimler sonucu modern yapıya geçilecektir. Bkz., ss. 89-97, Eğilim, ilgi ve alış -kanlıkları. (Özerkmen, 1985. s. 112).

(5)

Eğitim bakımından küçük sanayicilerin yeri oldukça düşük bir tahsil derecesi içindedirler. Baba, eş ve kendilerinin tahsil derecelerinin yoğunlaştığı seve ilkokuldur. Eğitim bakımından küçük sanayiciler, çağın gereklerini yerine getirecek bir eğitim ve öğretimden yoksundur-lar. Onlar meslekleri ile ilgili bilgileri ustalarından almış ve kalfa çırak basamaklarından geçerek meslek sahibi olmuşlardır. Aynı bilgileri kendilerinden sonra gelecek ilkokul sonrası nüfusa (çırak-kalfa) pra-tik olarak aktaracaklardır. Bu bakımdan okulların yanında geleneksel

"usta-kalfa-çırak" yüzyüze ilişkileri içinde eğitim ve öğretim imkanı bulamamış nüfusu eğitme ve üretime kazandırma fonksiyonuna sahip-tirler. Kendi eğitim seviyesi bakımından toplum içindeki yerleri düşük, fakat sanayiye nitelikli yetişmiş eleman üretmesi bakımından rolü olum-ludur. Bu sayede işsiz kitlelere meslek kazandırması bakımından sosyal yapıya kazandrrnş, orta tabaka insanı üretmesi bakımından rolü, bu sosyo-ekonomik yapı içinde olumludur. Kadının eğitilmesinden yana olmaları ve çocukları için çoğunluğun yüksek eğitim istemeleri yeniye, modern olana ve gelişmeden yana olduklarını gösterir. Bkz., s. 79 küçük sanayicilerin tahsil durumları. ss. 87-88 kadın hakkındaki görüşleri. s. 84 çocukları için istedikleri eğitim. ss. 60-61 bilgi düzeyi.

IV- D, Dünya Görüşü Bakımından

Küçük sanayicilerin dünya görüşleri, her türlü aşırıhğa (dini, si-yasi, ekonomik, kültürel) karşı kapılı, "orta görüş"ü temsil eden bir görüştür denebilir. Bu iddiayı destekleyen kanıtlar V. bölüm adı altın da incelediğimiz sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel özellikler ve dünya görüşleri ana başlıkları içinde verildi. Küçük sanayiciler ekonomik olarak ne gıpta edecek kadar az. ne de yukardan bakacak kadar çok kazanmadıklarından, bir kere kazanç itibariyle orta bir kazancı göster-mektedir. Bkz., s. 58-59 sermaye yapısı. (Özerkmen, 1985, s. 113). SoSyo-kültürel özellikleri bakımından "muhafazakar-gelenekçi" bir yapı gösteren ve sosyal değişim içindeki toplumda sürekliliğin ku-rulmasında küçük sanayicilerin dünya görüşlerinin rolü vardır. Sanayi içinde büyük sanayi ile rekabet yerine onu tamamlama rolünü üstle-nerek ve tarınıdaki fazla nüfusu çekerek, öğretim imkanı bulamamış nüfusu eğiterek eğitimi ve sanayii bütünleme rolleri ile toplumun ak-sayan mekanizmalarını tamamlamaktadır. Bkz., ss. 52-53 Sanayinin tamamlanmasında küçük sanayi (Özerkmen, 1985, s. 113).

Küçük sanayiciler düşünce , itibariyle birleşmeden ve dayan ışma-dan yana bir durumları olmasına rağmen, gerek kendi içinde örgütlen-

(6)

270 NECMETTİN ÖZERKMEN

me gerekse diğer sosyal örgütlerle ilişkileri zayıf bir durum göstermek-tedirler. Bkz., s. 98 sosyal örgütlere katılma durumu. Haber kaynağı konusunda resmi ağıza giivendiklerine, gazetelerde iş ve ekonomi ko-nularına önem vermelerine, gazete haberlerine pek güvenmedikleri gibi ideolojik tutumlu basından kaçmmalarma bakılacak olursa küçük sanayicilerin "apolitik" ve "orta görüş"ü berimsediklerini ç ıkarabili-riz. Bkz., ss. 99-100 Haber kaynakları durumu (Özerkmen, 1985, s.

113).

İşte başarı konusunda "disiplin, plan ve dürüstlük" ölçüsünü te-mele almış bir düşünceye sahipler. Küçük sanayiciler gelenek ve inanç-larına bağlıdırlar. Bir takım imkânsızlıklara rağmen gelenemin ve dini vecibenin gereğini imkanları ölçüsünde yerine getirmeye çalışan bir kitledir. Bkz., s. 100 işte başarı konusundaki düşünceleri. ss. 20-1011 gelenek ve dine bağlılıkları (Özerkmen, 1985, s. 114).

Küçük sanayiciler birçok olumsuzluğa rağmen geleceğe umutla bakan, işine bağlı, çalışkan ve sabırlı bir kitledir. Kuruluşları bakımın-dan da birçok konuda kendi imkanlarını seferber etmiş, kendi kendine yetmiş bir sektördür. Bkz., s. 102-103 ekonomik ve sosyal konularda ileriye ait düşünceleri. Kendi alanlarmda kendilerinin bilgilerini yeter-li görmemektedirler. Bu bakımdan öğrenmeye ve geyeter-lişmeye açıktırlar. Kendilerini orta tabakada gören küçük sanayiciler, karşı oldukları ve onaylaıdkları durumlar bakımından da tam bir "gelenekçi-muhagaza-kar" dünya görüşünü yansıtmaktadırlar. Ülke ve kendi meseleleri ko-nusunda bilinçli tespitler yaptığı kadar, mantıklı-manalı çözümler de teklif etmektedirler. 13kz., ss. 102-107 ilgili konular (Özerkmen, 1985, s. 114).

Bütün bu açılardan bakıldığında küçük sanayicilerin toplumda hem tabaka itibariyle hem de görüş itibariyle orta bir yer ve toplumda den-ge, süreklilik ve bütünleştirici bir role dahip olduklarını görüyoruz.

V- Toplumsal Bütiinleşme Bakımından

Sosyal bütünleşme kavramı, hem ekonomik hem de ekonomik olmayan müesseselerin birbirlerini tamamlama ve destekleme duru-munu açıklayan bir kavramdır. Sosyal bütilnleşme, fonksiyonel bütün-leşme ve mana etrafında bütünleş olarak iki durum gösterir. Fonksiyo-nel bütünleşmenin esası iş bölümüne dayanmaktadır. Teknik olarak iş bölümü, herhangi bir mamulün imalat anında çeşitli evrelere bölü-nerek, farklı şahıslar tarafından yapılması demektir. Yani bir, ham-

(7)

maddenin veya yaP mamul maddenin çeşitli ihtisas elemanları tarafın-dan değişik isimlere tabi tutularak ve birbirine devredilerek montajı tamamlanmakta ve mamul veya ara mal meydana getirilmektedir. (Eröz, 1973, ss. 160-164). Bu manada küçük sanayide fonksiyonel bir bütünleşmeden söz edemeyiz. Sadece belli alanlarda pratik olarak bil-gi ve beceri edilmiş meslek sahiplerinin kendi alanlarmdaki ilkel (ba-sit) iş bölümü ve etkinliğinden söz edebiliriz. Bir başka ifade ile "Or-ganize Sanayi Bölgelerinde" kaporta işini bir iş yeri, boya, işini başka bir iş yeri ve motor bakım işini de bir başka iş yeri sağlayarak kendi ara-larında, farklı ünitelerde, ayrı iş yerlerinde bir iş için bir bütünle şme-den yada işbirliğinden söz edilebilir. Fakat bütün bu iş zincirini aynı iş yerinde farklı kimselerce yapılması sözkonusu değildir. Ancak iş bölümünün ortaya çıktığı iş yerleri makine parkı fazla olan iş yerleri-dir. Bkz., ss. 59-60 iş bölümü (Özerkmen, 1985, s. 115).

İş bölümünün gelişmesi, eski usta tipinin yerini patron tipine b ı-rakması hızlandırmış, patron olmak için de mutlaka usta olmak gerek-memiştir. üreticinin şahsına ve maharetine bağlı tüketici talepleri ye-rine kitle üretimine dönük modern sanayi mallarına, markalara yöne-linmiştir. (Tuna, 1970, s. 13). Ancak şu an ülkemizde küçük sanayide bu tür bir iş bölümü sözkonusu değildir. Çalışan işgücü de pratik-tek-nik bilgi seviyesi ne de eğitim seviyesi modern bir organizasyonu kal-dıracak nitelikte değildir. Maliyet açısından da nitelikli işgücünü kal-dırabilecek bir imkana sahip değildir. Fonksiyonel bütünleşmeyi hem işletmeler içi hem işletmeler arası hem de sektörler arası bütünleşme olarak düşünecek olursak; işletme içi fonksiyonel bütünleşme yok ama işletmeler arası ve sektörler arası fonksiyonel bütünleşme vardır diye-biliriz. Meseleye sanayi bütünlüğü içinde bakacak olursak, ülke gene-linde küçük sanayinin yerini ve uğraş alanını büyük sanayiyi tamamla-ma alanından seçtiğini görüyoruz. Büyük sanayie rakip değil onu bir-çok alanda tamamlayan ya da büyük sanayinin uğraş alanı duşunda faaliyet gösterdiğini anket sonuçları da vermektedir. Bkz., ss. 52-53 Sanayinin tamamlanmasmda küçük sanayii yaratan şartlar (Özerk-men, 1985, s. 116).

Mana etrafında bütünleşme ise manevi kültür ve değerler ortak-lığı olarak adlandırılması mümkün olan bir bütünleşmedir. Manevi değeri ise büyük bir sosyal grubun mensuplarının kendi idrak ve anla-yışları ile doğruluğunu tasdik ettikleri için anlaşma halinde oldukları ve sübjektif olarak da kıymet takdir ettikleri değer hükümleridir (Ku-rtkan, 1977, s. 7). Açıklamadan da anlaşılacağı gibi bu anlamda bir

(8)

272 NECMETTİN ÖZERKMEN

bütünleşme toplumun bütün sosyal gruplarını, organizasyonların' ve müesseselerini bir mana etrafmda geliştirme veya birleştirme sözkonu-sudur. Ziya Gökalp buna "Harsta Birlik" olarak açıklamakta ve incele-mektedir. Harsı meydana getiren unsurlar ise "Milletleri millet yapan ve diğer milletlerden ayıran, onlara milli şahsiyet veren dil, din, örf ve adetler birliği" gibi kültür unsurlarıdır (Gökalp, 1972, ss. 104-110). Sosyal gelişmenin bir önemli yönü olarak sosyal bütünleşme, fonksiyonel olarak gelişme göstermesi yanında, mana etrafında küçük sanayici gruplarm bütünleşmesi daha çok sözkonusudur. Çünkü onlar sosyo-kültürel özellikler bakımmdan "gelenekçi-muhafazakar" kır insanı ve tarım-sanayi geçiş dönemi nüfus özelliklerine sahiptirler. Iş letme içi iş ilişkileri yüzyüze ilişkiler içinde geçmektedir. Şehirde otur-duğu semt kendisinin önceki sosyo-kültürel çevresinin devamı niteliğ in-dedir. Aile çekirdek aile yapısı özellikleri kazanmaya başlamasına rağmen, karar verme mercii erkek ve evlenme şekli görücü usulüdür. Eğilim, ilgi ve alışkanlıkları şehirli bir insanın durumuna uyma ınakta-dır. Dinlediği müzik bakımmdan o hala halk müziği, Türk Sanat Mü-ziği ağırlıklı müziklerin dışına çıkmamıştır. Aile kurumu, iş ilişkileri, dinlediği müzik ve paylaştığı sosyo-kültürel çevre, önceki çevreden bü-yük çapta farklılaşmamış ve küçük sanayici gruplara bir süreklilik verecek niteliktedir. Bkz., ss. 83-97 küçük sanayicileri sosyo-kültürel özellikleri (Özerkmen,. 1985, s. 116).

Gelenek ve dine bağlılık konusunda düşünce ve tutumları "gele-nekçi-muhafazakar" bir yapı göstermektedir. Ekrandaki ve gazeteler-deki ölçüsüz müstehçenliğe ahlaki olarak tepki duymaktadırlar. Kendi sosyo-kültürel yapısma yabancı bütün unsurlara karşı bir tavır için-dedir. Örneğin, opera, bale, dans, yabancı müzik ve eğlenceye gençli-ğin bozuşan batılı yanlarına karşı olduğu kadar onlar talih-şans oyun-larına, haksız kazanca ve her türlü kötü alışkanlık ve dejenerasyona karşı tepki içindedirler. Bütün bu durumlar küçük sanayicilerin toplu-luğun manevi değerlerine, gelenek, görenek ve dinine bağlıliğının ve kendi kültürü konusundaki hassasiyetinin bir belirtisidir. Bkz., ss. 97-107 Küçük sanayicilerin dünya görüşleri (Özerkmen, 1985, s. 117). Küçük sanayicilerin resmi kurum ve kuruluşlara ve bunlardan ge-len haberlere güvenmektedirler. Gazetelerde daha çok ekonomi, tica-ret ve iş konuları ile ilgilenmekte ve politik-Ideolojik tutumlu basına itibar etmektedir. Bu tutumları ile onlar sınıf bilinci ile hareket eden alt ve üst sınıflar arasında denge unsuru olduklarını göstermektedirler.

(9)

Bu bakımdan sosyal barışa katkıda bulunmakta, sınıfların kültür ileti-şimini sürekli kılarak sosyal bütünleşmeyi sağlamlaştırmakta ve peki ş-tirmektedirler. Bkz., ss. 97-107 küçük sanayicilerin dünya görüşleri (Özerkmen, 1985, s. 117)

SONUÇ

Nüfus bakımından 1981 sayımına göre 50 milyonluk nüfusumuz içinde aileleriyle birlikte 15 milyon nüfus ile küçük sanayi kesimi ta-rımdan sonra ikinci en büyük kesimi oluşturmakta olduğu söylenebilir. Bu kesim gerek aktif nüfus bakımından gerekse verdiği pratik eğitim-le aktif nüfusun artmasını sağlayan bir role sahiptir. Ekonomik ba-kımdan toplumun sosyo-ekonomik yapısından kentleşmenin ve tica-retin başlangıç noktası, ve itici gücü olarak küçük sanayiciler kendi ya-ğıyla kavrulan, orta bir gelir seviyesine sahip kesim olarak ekonomik bakımdan toplumsal yapıdaki yeri ve rolleri çok önemlidir. istih-dam yaratma, imalat sanayi üretimine katkıları ve ülke ekonomisine birçok bakımdan yaptıkları olumlu katkıları olduğu birçok araştı r-macı tarafından teslim edilmektedir. Kültür ve Eğitim bakımından bir yanı ile kırsal (gelenekçi-muhafazakar), diğer yandan açık sanayi top-lumu (modern) özellikleri göstermektedirler. Bu bakımdan tarım sanayi geçişi içinde olan geçiş sürecini yaşayan ülkemizin "ara sektör" duru-mundakiler Eğitim düzeyleri genel olarak düşük olan bu kesim yine kendileri gibi öğretim fırsatı bulamamış geniş ve aktif nüfusu pratik olarak mesleki eğitim verme rolünü üstlenmişlerdir. Dünya görüşü bakımından, her türlü aşırılığa (dini, siyasi, ekonomik v.s.) karşı kapa-lı, "orta görüş"ü temsil ettikleri söyleyebiliriz. Bu bakımdan toplumsal yapıda orta bir yer ve toplumda denge, süreklilik ve bütünleştirici bir role sahip olduklarını' görüyoruz Son olarak toplumsal bütünleşme bakımından küçük sanayi mensupları tipik bir orta sınıf karakteri gösteren "toplumsal, ekonomik, kültürel ve ideolojik" vb. birçok ba-kımdan toplumsal yapı içindeki yer ve rollerinin olumlu olduğu söyle-nebilir. Tartışma göstermez bir biçimde denge ve süreklilikten yana oldukları bir gerçektir.

Kaynakça Bağ-Kur İstatistik Yıllığı, (1984) Ankara.

(10)

274 NECMETTIN ÖZERKMEN

Eröz, Mehmet. (1973) İktisat Sosyolojisine Başlangıç, Filiz Kitabevi, İstanbul.

Gen,; Fehmi. (1981). Dünden Bugüne Esnaf ve Küçük Sanayici. (II. Türkiye İktisat Kongresi, 7 Kasım 1981 İzmir, Sosyal Gelişme ve istihdam Komisyonu Tebliği), D.P.T., Ankara.

Gökalp, Ziya. (1972). Türkçülüğün Esasları, Devlet Kitapları, Varlık Yayınları, İstanbul.

Koparal, Tenay. (1977). Türkiye'nin Kalkınmasında Küçük Sanayinin

Önemi ve Katkısı, A.İ.T.İ. Akademisi Yayını, Ankara.

Kurtkan, Amiran. (1963). Türkiye'de Küçük Kredi Meselesi, İktisat Fa-kültesi Mecmuası, Cilt: XXII, Sayı: 3-4, İstanbul.

Kurtkan, Amiran. (1977) Türk Milletinin Manevi Değerleri, Fakülteler Matbaası, İstanbul.

Özerkmen, Necmettin (1985). Ülkemizde Küçük Sanayinin Orta

Ta-bakalaşmadaki Rolü: Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi

Üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Sosyal Sigortalar Kurumu, Istatistik Yıllığı (1984). Ankara.

Tercan, Cemal. (1981). Esnaf ve Küçük Sanayicileri, Sorunları ve

Çö-zümleri, (II. Türkiye İktisat Kongresi, 7 Kasım 1981) İzmir,

Sos-yal Gelişme ve İstihdam Komisyonu Tebliği), D.P.T. Ankara. Tuna, Orhan. (1970). Endüstriyel Demokrasinin Tarihçesi, M.P.M.

Ankara.

Ulusoy, A, Şahin. (1981). Türkiye'de Esnaf, Sanatkar ve Küçük

Sanayi-ellerin Sorunları ve Çözümü için Öneriler, (II. Türkiye İktisat

Kong-resi, 7 Kasım 1981 İzmir, Sosyal Gelişme ve İstihdam Komisyo-nu Tebliği), D.P.T., Ankara.

Referanslar

Benzer Belgeler

In this paper, our attention is focus on applying backstepping design with adaptive sliding mode control to address the queue regulation of premium and ordinary buffers in

Diese Spannung entspricht im Hinblick auf den Autor eines literarischen Werkes der Spannung zwischen Fiktion und Wirklichkeit im literarischen Text: Der Autor, den der Leser -wie

Yeni Asur dönemindeki durumun tersine, Yeni Babil dönemine ait en karakteristik silindir mühür tipinde, kafası tıraşlı, sakalsız ve uzun giysili bir rahip, üzerinde

Aurora Leigh’deki türsel birleşim ve melezlik onun içerisinde birçok (yazılı ve sözlü, gündelik ve yazınsal, güncel ve politik) farklı sesin etkileşimde olduğu çoğul

Bir proje olarak ele alınan açık kaynak kodlu bir yazılımdan yeni bir sürüm türetmek ya da var olan sürüme yama oluşturmak için bilgi merkezleri, işletim sistemleri

Birinci sınıf öğrencilerinin %4.8'i, dördüncü sınıf öğrencile­ rinin % 12.0 si fakülteye girmeden önce eczacılık mesleği hakkında bilgilerinin olmadığım, aynı

ona karşı davası neticesiz kalacaktır. Fakat yeni borçlunun borcu ödiyemiyeceğini kesinlikle bildiren bir hadise ortaya çıkarsa, ala­ caklı, Muhammed'ın fikrini kabul

Adalet insan hayatının çeşitli görünümlerinde bulunur: Toplumsal davranışlarda adalet; karar ve hükünıde adalet; iktisadi adalet