Sahife 10
A K Ş A M
a ı r a y v e B a Ibn âli 8 m I m
ı 8<ş y ü z ü
Yazan : S Ü L E Y M A N KÂNİ İRTEM
— Tercüme iktibas hakkı mahfuzdur —-Tefrika No. 6 5 0
A b d ü lh a m id in s in irin e d o k u n a n
k e lim e le r, H a m id is m in d e n
b e lâ la r
Abdülhamid matbuat işlerinin kendi marzisine muvafık bir ter tipte devam etmesini isterdi.
Bunun için de evvelâ 1888 - H 1305, sonra 1894 - H 1312 sene lerinde neşrolunan talimatlar ile matbuatı ve matbaaları sıkı bir kontrol altına aldırmıştı.
Abdülâziz zamanında Fransa - Prusya muharebesi esnasında şû rayı devlet muavinliğinde bulu nan Suphi paşa zade Ayetullah bey bir makalesinde Fransanın he zimetinden memnun olduğunu yazmıştı. Fransız siyasetine da yanan Âli paşa gazeteyi zarfa ko yup şûrayi devlet reisi Yusuf Kâ mil paşaya gönderir; Kâmil paşa Ayet beyi çağırır!
— Bana bak! Devlet memuru böyle bir makale yazmaz. Git, e- vmde otur. On beş gün mahpus sun!
Der. Ayetullah bey de babası nın ve büyük babası Sami paşa nın dostu olan âmirinin verdiği e- mir mucibince evinde on beş gün nefsini hapseder. Abdülhamit za manında hafiyelik ve sansür usul leri takarrür ettikten sonra değil böyle devletin ve Babıâlinin siya setine uymıyacak makalelerin ga zetelere derci, siyasî herhangi bir tenkit ve tezahür mütecasirlerine Yusuf Kâmil paşanın tayin ettiği «evde hapis» cezası kâfi görül mezdi; bunlar mutlaka gurbet di yarını boylarlardı.
İttihaz olunan tazyik kararları na göre:
1 — Gazeteler padişahin sıhhat ve afiyeti hakkında dualar ede cekti; Osmanlı diyarında ticare tin, sanatin, ziraatın terakkilerin den bahseyliyeceklerdi.
2 — Ahlâk bakımından neşrin de beis olmadığı maarif nezaretin den tasdik edilmedikçe hiç bir tefrika neşretmiyeceklerdi.
3 — Makalelerde beyaz bırakıl mış ve noktalarla geçilmiş boş yerler bir takım münasebetsiz fa- raziyelere ve zihinlerin teşvişine sebep olacağından gazetelerde böyle bırakılmıyacaktı. Uzun ve mabaitli fennî ve edebî makaleler yazılmaktan içtinap edilecekti.
4 — Şahsiyat yasak. Yani me murların irtikâbından, ihtilâstan bahsolunmıyacaktı. Böyle işjer- den dolayı ferden veya cemaaten vaki olacak şikâyetler dahi gaze te sütunlarına geçirilmiyecekti.
5 — Ecnebi hükümdarlar aley hinde vaki olan suikast teşebbüs lerinin, ecnebi memleketlerdeki müfsidane nümayişlerin «sadık ahalice» bilinmesi caiz olmadığın dan bunlar her ne şekil ve surette olursa olsun katiyen neşrolunmı- yacak idi.
6 — Ermenistan gibi tarih ve coğrafyaya müteallik isimlerin zik ri yasaktı.
7 — Bazı «suifikir» sahipleri nin yersiz ( ! ) muahaze ve müta- lealarına meydan vereceği için bu talimatnameden gazete sütunla rında katiyyen bahsolunmıyacak- tı!
Mabeyinden gazete idarelerine tebliğ edilmiş olan bu emirname nin asılsız olduğu sonradan iddia olunmuş, ise de sarayın 'matbuat ile münasebetlerine v~
i/a hareket tarzına bakılınca
oradan böyle emirlerin çıkmasına ihtimal verilmemek kabil olamaz.
Bir defa «cemiyeti tıbbiyei şa hane» tarafından çıkarılan fran- sızca Gazette medicale d’ orient mecmuasında memurların ihma
linden, lâkaydisinden, cehaletin den bahsolunmuştu.
İstanbulda buluna ecnebi dok torların da tıbbî makalelerini neş reden bu mecmuaya o defa doku nulmadı ama cemiyetin reisi ser ettibbayi hazreti şehriyarî Mavro- yeni paşa devlet memurlarına ta arruz etmek münasip olamıyaca- ğını şiddetli tevbihlerle cemiyete tebliğe memur edilmişti.
Matbaalarda habersizce gele cek müfettişlerin araştırmalarına açık bulundurulmak icap eden a- telyelerin kapıları katiyyen anah tarla kapanmış bulunamazdı. Bu tedbir ile gizli evrak basılmasına cüret edilmemesi temin olunmak istenilmişti. Hele harf dökümha neleri pek tehlikeli yerler sayılır dı! Buralarda kolaylıkla bomba yapılır diye!
Bu kadar tazyik altında gazete lerin sürümünü temin etmek güç tü. Abdülhamid dahilde intişar eden gazetelere aylık tahsisat bağlamıştı. Maliye hâzinesinin «bütçe açığından» verilen bu tah sisat gazete sahiplerinin saraya in tisapları, şahsiyetlerinin kıymet ve ehemmiyeti nisbetinde tehalüf ederdi. Ayda iki, üç yüz altın alan lar da vardı.
Padişah 1901 de gazeteleri iki şer paralık pul resminden de at fetmişti.
Bu gazeteler padişahın «afiyeti cihankıymetinden» dualarla bah sederlerdi ama hastalığına dair ağız açamazlardı! Abdülhamid - bu gazetelere göre - hiç hasta olm azdı!
Avrupanın meşhur doktorların dan birisi saray tarafından celbe- dilecek olursa bu âlim zat mah- za Boğaziçi havasını teneffüs et mek, Hamidiye Etfal hastanesini Haydarpaşadaki Tıbbiye mektebi ni ziyaret eylemek için gelmiş o- lurdu!
Bir defa ikinci Vilhelm dostu Abdülhamid nezdine hususî tabibi doktor Bergmanı göndermişti. Bergman ölünce bu gazeteler dok torun Istanbulu ziyaret ettiğinden bahsetmişlerdi ama sebebini yaz mamışlardı.
1906 de Abdülhamidin geçirdi ği hastalık esnasında Marsilyada Semaphore gazetesinin İstanbul muhabiri ağustosun yirmi dördün de şu malûmatı vermişti:
(Padişahın hastalığı hakkında söylenenlere, yazılanlara karşı sa ray pek hassas davranıyor. Bun dan bahsetmek başına belâlar da vet etmektir Geçen hafta perşem be günü Fransız elçisi Paris ga zetelerinin tevzi edilmemesi için Fransız postanesine emir verdi. Bu emrin verilmesi Paris Osman- lı elçisi Münir paşanın müracaa- ti üzerine hariciye nazırı Leon Burjuvanın gönderdiği talimata mebni idi.
Bu gazeteler padişahın hastalı ğına dair ilk haberleri muhtevi idiler. Bazıları hünkârın resmini koymuşlardı; b irk a çı da padişah ile e f’ali hakkında hoşa
gitmiye-cek şeyler yazmışlardı.
Ertesi cuma günü Fransız posta sı bu gazeteleri tevzi etti. Buna da sebep şu idi:
O gün gelen gazetelerin tevzii ni meneylemeleri diğer sefaretler den de istenilmiş iken bunlar katî bir red cevabı vermişlerdi. Bu A- vusturya, Alman, İngiliz gazetele ri herhalde Fransız gazetelerin den şiddetli şeyler yazmışlardı.
Bu durum karşısında Fransız gazetelerinin de tevzi edilmeme sine mahal görmeyen M. Konstan Pariste biraz hafif düşünülerek verilmiş olan talimatın tatbikin den vaz geçmeği muvafık bulmuş tu.
Tarihî kelimeler hakkındaki ya sak sarayın kulaklarında iyi akis ler yapmıyan bir çok kelimelere teşmil edilmişti. Bunlar gazetele- lere geçemezdi.
Abdülâziz ile beşinci Muradın akıbetlerine taallûk eden muhtel- lişşuur, cinnet tabirlerde ateh keli mesi Abdülhamidin sinirlerine do kunurdu!
Kanunu esasî, ihtilâl, anarşi, anarşist, grev, dinamo, dinamit, bomba, hürriyet, müsavat, uhuv vet, vatan, millet, zulüm, millet hakkı, sosyalizm, beynelmilel, cumhuriyet, âyan, mebusan, kıtal, infilâk, veliahd, Mitat paşa, sultan Murad, Namık Kemal söz ve isim leri gazete ağızlarında dolaşamaz- dı.
(H am id) ismi öyle her yerde, her vesile ile yazılacak, ağıza alı nacak şey değildi! Bunu yersiz ve münasebetsiz surette tefevvüh et mek başa belâ getirebilirdi!
Son zamanlarda jurnal korkusu Fehim, İzzet, Tahsin gibi isimleri de tehlikeli saydırıyordu!
Hiç kimse yanına bu isimlerde uşak bile almak istemiyordu!
Ya bir gün uşağa kızıp ta: — Bre yezid Hamid!
— Bre edepsiz Fehim!
Sözleri ağızdan dökülüverirse! Bu suretle padişahın ve hâs ben delerinin namlarına hürmetsizlik ve hakaret edilmiş olmaz mıydı!
(Arkası var)
[ 6 4 0 numaralı tefrikada Hakkı paşa oğlu şair Celâl beyin macerasından bah solunmuştu.
Birinci kolordu erkânı harbiye baş-
kitabetinden mütekait Hakkı paşa za de Halid imzasile aldığımız mektupta:
(A ileyi felâketten kurtarmak maksa- dile kardeşi Celâl beyin Beşiktaş mu hafızı Haşan paşaya teslimi hakikat ol makla beraber Hakkı paşanın isminin
bafiyelere ait bir mebhaste zikrolun-
masına ve «ubudiyet şanına lâyik» ke
limesine pek müteaccip ve müteessif
olduğu)
Zikredilerek deniliyor ki:
(Babamın yarım asırlık askerlik ha yatında namus ve vicdan hilâfında hiç
bir harekette bulunmadığı, ahlâkî fa
ziletler ile mütehâlli olduğu kendisini
bilenlerce müsellemdir. Babamın e v
lâtları hakkında şefkat ve muhabbeti
meseli sair hükmündeydi. Kardeşimin
halini ıslah için pek çok fedakârlıklara
katlanmıştı. Ancak bu yolda sarfettiği i
fevkalâde gayretler müsmir olamıyor- I
du. Bunun tizerine kardeşimin bed-
mesti saikasile vukua gelecek tefevvü- hatı yüzünden ailemizin büyk bir teh likeden kurtulması için gene Haşan pa
şa vasıtasile bir doktor raporu alarak
tehlikenin önüne geçmeğe teşebbüs ey lemiştir.
A c a b a Abdülham it zamanında b
öy-I öy-I H öy-I t l öy-I l l l l l l l l l l l l M öy-I öy-I öy-I öy-I U öy-I i m i t l öy-I l H t l öy-I l l l l H öy-I öy-I H öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I öy-I t l öy-I l öy-I t l öy-I l l l i l l M öy-I M öy-I öy-I «
le bir vaka karşısında bulunan hangi
namuslu adam, hangi bir baba başka
bir tedbir alabilirdi?
Babam kardeşim Celâli görünür bir
tehlikeden kurtarmak için meşru ve
makul bir teşebbüste bulunmuştur.)
Bizim Celâl beye dair yazdıklarımız A h m ed Rasim beyin muhtelif neşriya
tından, bay Mahmud Kemalin (Son
asırda Türk şairleri) eserinden, kapan mış (H e r gün) gazetesinde intişar et miş bir makaleden alınmıştır.
Bu mektup üzerine ilâve edilecek bir sözümüz yoktur.]
Taha Toros Arşivi