T T-
* û -H 3 t
Cumhuriyet
Amadeo Preziosi'nin İstanbul'la ilgili çalışmalarından biri
Osmanlı
İmparatorluğu nu
resimleyen
Makak ressam
1 8 1
7 ,de M alta’da doğan Amadeo Preziosi,
İstanbul’a göç ettiğinde sakin bir yaşamı
yeğledi. Osmanlı imparatorluğu’nun en
çalkantılı dönemlerinde bile, “şekerci, Arnavut,
Çingeneler” gibi sıradan konuları ısrarlı bir
şekilde işledi.
KMİN ÇETİN GİRGİN
Doğu, Batıda Rönesanstan iti baren ilgi duyulan bir konudur. İs tanbul’un Türkler tarafından alı nışından sonra, 15 ve 16. yüzyıl Ve nedik resminde görülmeye başla nan Doğu kıyafetlerinin Bellini, daha sonra Loricha gibi sanatçıla rın eserlerinde de yer alması, bu sa natçıların belirli süreler içerisinde Osmanlı topraklarında ikamet et mesine bağlanabilir. Gerçi daha sonraları örneğin Kembrant, De
lacroix gibi ustaların resimlerinde
de görülen Doğuya ait kıyafetlerin dışında bazı temaların da resme- dilmesi, Avrupa’nın kendi dışında ki bir kültüre duyduğu yarı merak, yarı akademik konu sınırlarını ge nişletme yolunda çabalar şeklinde adlandırılmıştır. Neden ne olursa olsun. Doğunun Avrupa resminde büyük yeri olduğu kuşkusuzdur.
KİMLER GELDİ?
Avrupalı için “Doğu” deyince uzun yılar Osmanlı toprakları üze rindeki ülkeler akla gelmiştir. Özellikle 1800’lerden itibaren re simlerinde Doğu insanının çevre siyle birlikte, oldukça mistik şema lar içerisinde ele alınması dünya resminde uzun bir süre revaçta ka lan “oryantalist” eğilimi ortaya çı kartmıştır. Bunların içersinde De- lacroix’nm bir kısım resmi ile Fo-
romentin, Régnault, Jean - Leon
Amadeo Preziosi
Gerome, Gustave Bauernfeind, Ludwig Deutsch gibi ressamların
çalışmaları anılabilir. İstanbul, bu grup ressamlar için ayrı bir önem taşır. Osmanlı dönemi İstanbul’u na dair bilgi veren ilk resimler, bir çoğumuzun bildiği ünlü Flaman ressam Pieter Brugel’in kayınpede ri Pieter Coecka van Aelst’e ait de senlerdir. Daha sonra 17. yüzyılda İstanbul’a gelerek tam 38 yıl bura da yaşayan Jan Baptiste van Mo- ur'un da bu arada anılması gere kir. Van Mour, Türkiye’ye 1699’da
De Fcrriol adlı Fransız elçisi ile bir
likte gelmiştir. Osmanlı İmparator- luğu’nun gerileme devrinin tüm safhalarını yaşayan sanatçı, Lale Devri’nin saltanatı ve halkın gün lük yaşayma ait çok sayıda kroki, desen ve yağlıboya çalışmasını ger çekleştirmiştir.
Bu saydıklarımızın dışında T.
Allom, V. H. Bartlett, J. F. Lewis, Fausto Zonaro, E. Flandin, J. La urens, Ayvazovski, Osmanlı İmpa ratorluğu döneminde İstanbul’a gelen ressamlar arasında sıralana bilir. Bunların arasında İtalyan Zo- naro’yla Maltalı Kont Prcziosi’nin verdiği ürünlerle bugün de Türk resmi içinde yerleri olduğu söyle nebilir.
PREZİOSİ 170 YAŞINDA
1817’de Malta’da Kont Gio Fran çois Preziosi'nin oğlu olarak dün yaya gelen Amadeo, bugün için Türkiye’ye yerleşen yabancı res
samlar arasında ilk sıralarda anıl m asına rağm en y u rtd ışın d a
“ooantalist” ressamlar grubu içe
risinde yeteri kadar tanınmamak tadır. Bunda sanatçının hem aka demik tarza, hem de güqün çağdaş akımlarına karşı kayıtsız kalması neden olarak gösterilebilir. İstan bul gibi bir Doğu kentinin günlük panoramasını resimleyici ve tasfi- re yönelik yansıtma yolunu seçe rek, oldukça mütevazı bir dil ge liştirmiştir.
Aslen KorsikalI bir aile olan Pre- ziosiler, XVII. yüzyılda Malta’ya göç etmişler. Ailenin korsan ola rak büyük servetler yaptığı, hatta 1696’da İmroz ve Çanakkale Bo ğazı kuşatmasına katılan Venedik lilerle birlikte büyük dedeler Jo- seph, Andreas Preziosiler’in olduk ça yüklü ganimetlerle Malta’ya dö nerek ilk yatırımlarını gerçekleştir dikleri biliniyor.
Böyle bir aileden gelen Amadeo Preziosi, daha sonraları İstanbul’a göç ettiğinde sakin bir yaşamı yeğ lemiş, resimlerinde dingin ve hu zur verici gayet sıradan görüntüleri konu olarak seçmiştir. Osmanlı İmparatorluğumun en çalkantılı dönemlerinde, kimlik değiştiren çehresiyle Batılaşma hareketlerinin en yoğun yaşandığı Abdülmecit, Abdülaziz ve II. Abdülhamit de virlerini görmüş, dönemin çalkan tılarıyla ilgilenmemiş, oryantaliz min çekiciliğinde “şekerci”, “Arna
vut”, “Çingeneler” gibi sıradan ko
nuları ısrarlı bir şekilde işlemiştir.
KONU PEŞİNDE BİR RESSAM...
Onun resimlerinde imparatorlu ğun içerisinde dolaşan bir gezgin edasını görürüz. Fransız Kraliçesi Eugenie’nin Sultan Abdülaziz’i zi yareti 1869’da gerçekleşmiştir. İmparatoriçe Boğaz’da sandallar la yerli halk tarafından karşılan mış, bu ve bu tip konular Prezio- si’nin resimlerinde sıkça ele alın mıştır.
Osman Öndeş, yıllar önce Pre ziosi üstüne kaleme aldığı bir araş tırmada sanatçının İstanbul’daki yaşantısının ilk dönemisi Beyoğlu Hamalbaşı Sokağı’nda 14 numa ralı evde geçirdiğini yazar.
Amadeo Preziosi, Osmanlı top lumu içerisinde, her zaman bir
“Frenk” olarak kalmış, fakat yurt-
dışındaki sanat organizasyonların da fesi ve duygularıyla Türklerin yanında yer almıştır. Avrupa’da düzenlenen fuarlarda Türk res samları arasında ismi sayılmış, Ba- tılaşma sürecinin başlangıcındaki Türk resmine, minyatür ve levha lar dışında bağımsız, gündelik ya şamdan kesitlerle mütevazı da ol sa anılması gereken katkılarda bu lunmuştur.
GARİP BİR ÖLÜM
Öneş’in araştırmasında 28 Eylül 1882 tarihli “Levant Herald” ga zetesinin 210. sayısında Preziosi- nin ölüm haberi yer alır.
“Suluboya ressamı ve şehrimizin iinlii sanatçısı Mösyö Preziosi, ön ceki giiıı yanında hizmetkârı oldu ğu halde avlanmak amacıyla Yeşil köy’de kırlarda bulunuyordu. Bir süre sonra, arlık evine dönmeye karar vermiş ve tüfeğini hizmetkâ rına uzatmıştı. Fakat bu sırada tü feği tutamayarak yere düşünce te tik hareket almış ve patlama sonu cunda çıkan saçmalar Mösyö Pre ziosi'nin yaralanmasına neden ol muştur. Saçmalar sanatçının ka burgalarına saplanmıştır. Halen ağır yaralı olup durumu endişe ve ricidir.”
Çok geçmeden Preziosi ölür. Cenaze töreni Yeşilköy’de yapılır, İstanbul’da gömülür.
Bir Maltalı İstanbul’dan böyle geçmiştir.
/ t
• h
» !$$£
Taha Toros Arşivi