CUMHURİYET
Kapalıçarşı’da sirkülasyonu yüksek olan ana caddede bile son iki ay içinde 20 dükkân el değiştirdi (Fotoğraf: VEDAT ARIK)
ESNAF TEPKİLİ
Tarihin en
kötü gü n len
Dr. Haşan Fırat (Kapalıçarşı Esnafları Derneği Başkanı):
Kapalıçarşı belki de tarihindeki en kötü günlerini yaşıyor. Dükkânlar sürekli el değiştiriyor. Demek olarak bunu takip edemez dumma geldik. Şu anda çeşitli sokak ve hanlarda 100’ün üzerinde dükkân satılık. Üç sokak tümüyle boşaldı. Ortak giderlere katılım payım ödeyemeyen esnaf var. Eskiden kuyumcular haftada 10 kilo altın işlerken bugün 1 kilo ancak işleyebiliyor. İşlerin durgunluğuna rağmen dükkân sahipleri kiralan düşürmüyor. Dükkân satışlannda fiyatlar dörtte bir oranında düştü. Dükkânını satılığa çıkaran esnaf, düşük fiyata rağmen alıcı bulamıyor. Önceki yıllarda bir dükkân
boşalmadan iki-üç ay önce el altından alıcısını bulurdu.
İstanbul’un çeşitli semtlerinde dev alışveriş merkezlerinin açılması nedeniyle Kapalıçarşı ’nm yerli müşterisi buralara yöneldi. Çarşının diğer alışveriş merkezlerine göre önemli bir dezavantajı bulunuyordu. Yerli müşteri alışverişte nakit para yerine kredi kartı kullanmayı tercih ediyor. Çarşıda ise kredili alışveriş sistemi bugüne kadar yerleşmemişti. Bu durum, çarşı esnaf) için
dezavantajdı. Kredi kartına bizim esnaf yeni yeni alıştı. Ancak bu arada müşteri de başka yerlere kaptırılmıştı zaten.
Çarşının
cazibesi yo k
Mehmet Nuri Güreli (Halıcı):
Ben 40 yıldır bu çarşıda iş yapıyorum. Çarşı esnaf) ilk darbeyi yerli müşteriyi kaybedince yedi. Çarşıya gelen ana yolların trafiğe kapanması ve tramvayın buraya gelmesi yerli müşteriyi buradan uzaklaştırdı. Yerli müşteri tezgâh halısını buradan alırdı. Artık el dokuması halının yerini fabrika halıları aldı. Ünlü halı markalan her semtte bayi açtı. Çarşının cazibesi kalmadı. Bir tek turiste kaldık. Nuruosmaniye’nin de trafiğe kapanması ve bu cadde üzerinde büyük şirketlerin kendi mağazalannı açmasıyla bizim işimiz tümüyle kesildi. Çünkü bu şirketler, tur operatörlerine hanut veriyorlar ve tur operatörleri turisti Kapalıçarşı’ya sadece 15-20 dakikalığına gezmeye getiriyor. Turistin alışveriş yapmaya zamanı bile ohnuyor.
L iberalizm yık tı
Ercihan Dehmen (Lokantacı):
Ben yıllardır Bodrum Han’dayım. Bu piyasa 1985’e kadar yerli ağırlıkhydı. Daha çok kumaş türü konfeksiyon ürünü satılırdı. Yerli çekilip Balkan ülkelerinden ticaret amacıyla gelenler bugüne kadar esnafı ayakta tuttu. Ancak bu arada Balkanlar’dan gelen bazı kişiler burada ticaret yapmaya kalktılar ve kiralan yapay bir şekilde yükselttiler. Kiralardaki bu yapay yükselişle birlikte liberalizmin yıkıcılığı esnafnı sonunu hazırladı. Bavul ticareti de bitti. Kiralarda bir düşüş olmayınca iflaslar başladı. Bodrum Han hiç bu kadar sessiz olmamıştı. Bu sonu biraz da biz kendimiz hazırladık. Hiçbir standarda uymadık. Böyle bir uygulamayla başan kazanmak mümkün değil.
► Çatısı altındaki 3 bin 600
dükkânla İstanbul’un en
büyük alışveriş merkezi olan
Kapalıçarşı, esnafm
durgunluk nedeniyle
dükkânlarını satılığa
çıkarması yüzünden ‘satılık
çarşı’ unvanını almak üzere.
Çarşı içinde 100’ün üzerinde
dükkân, sahipleri tarafından
satışa çıkarıldı. Geçen yıl 1
milyon dolara satılabilen
dükkânlar, şimdi 250 bin
dolara bile alıcı bulamıyor.
MİYASE İLKNUR_____________ O zamanlar ne Galleria’mız, ne Capitol’ümüz ne de Akmerkez’imiz vardı. İstanbul’da “alışveriş” denin ce 19 kapalı ham, 61 cadde ve soka ğında toplam 3 bin 600 işyerini ba- nndıran Kapalıçarşı akla gelirdi.
Düğün mü yapılacak, dünürler he men soluğu Kapalıçarşı’da alırdı. Önce gelinin takı ihtiyaçları ana cad dedeki kuyumculardan temin edilir, ardından da Mahmutpaşa’ya inile rek hediyelik esvaplar satın alınırdı. Kız taraf) çeyiz serilmeden önce ay rıca Kapalıçarşı’ya gelerek eksikle ri tamamlardı. Çarşı esnafının asrı saadet dönemi olan 70’lerde, bir gen cin arkadaşları arasında prestijli ko numa geçmesinin yolu da Kapalı- çarşı’dan geçerdi. Blucin sözcüğü nün henüz dilimize girmediği o yıl larda gençler, çarşının Kürkçüler ka pısından girerek sağlı sollu
sıralan-Çarşmın ilk nüvesi, Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) tarafından camiye çevrilen Ayasofya’ya bir gelir kaynağı olmak üzere yaptırı lan yan yana 2 taş bedesten ile ku rulmuş, onları zamanla çevreleyen açık pazarlar, yine zamanla üstleri kiremit tonozlu çatılarla örtülerek bir yollar ve galeriler manzumesi haline getirilmiştir.
Cevahir ve sandal bedestenleri adlarını taşıyan bu iki ana yapımn çevresini, daha ilk yıllardan itibaren sergi ve tezgâh türünden bir ticaret dokusu çevrelemiştir. 15 ve 16. yüzyıllarda bunların miktarının, günümüz Kapalıçarşısı’nm üçte bi ri oranında olduğu, verilen dükkân sayılarından anlaşılmaktadır.
Kapalıçarşı, kuruluşundan bugü ne kadar 11 kez yangın, 2 kez de
mış dükkânlara başlarım uzatır, “Amerikan kotu var mı ağabey” di ye sorarlardı. “Ayıpsın koçum, olmaz mı, hem de Levi’s” yanıtı alan genç, işini sağlamlaştırmak için üsteler; “Ağabey, hakiki değil mi, bak değil se geri getiririm ona göre...”
Deriye dönüş
Dükkân sahibi, hemen gencin eli ne kartını tutuşturur; genç böylece rahatlar. Kotun altına çarşıdan bir de sahte de olsa Adidas spor ayakkabı sı aldı mı, değmeyin keyfine.
Blucin firmaları İstanbul’un her
deprem felaketi yaşadı. 1894 bü yük depremi büyük yıkıma yol aç tı. Çarşıdaki birçok kubbe ve tono zu yere indirdi.
Mimari tahrip oldu
Her yangın ve depremden sonra çarşı onanma alındı. En son 1954 yangınından sonra başlatılan ta mirler 5 yıl sürdü ve son kısmın bi tirilme töreni 28 Temmuz 1959’da yapıldı. 1960 ve 1970’li yıllarda çarşı, İstanbul’un geçirdiği büyük ekonomik değişim ve sosyal sar sıntılardan kendi payını aldı; çarşı nın mimarisi ve iç dizaynı tahriba ta uğradı.
Yaklaşık 30.7 hektar yüzölçümü ne oturmuş, 61 sokaktan oluşan ya pı kompleksini 3 ana bölümde ele
semtine kendi bayilerini açınca, dükkânlar da dericiye dönüştü. Fiya tı blucine göre oldukça pahalı olan deri konfeksiyon ürünlerini yerlile re satmak o kadar kolay değildi. Za ten çarşı esnafının asıl hedef kitlesi, yerliden çok turistti.
Turistlerin çarşıda halı, mücevhe rat ve antikadan sonra diğer uğrak yeri, artık derici dükkânlarıydı. Yer li müşteri neredeyse tümüyle çarşı dan elini ayağım çekmişti. Bunun belli nedenleri vardı. Artık İstan bul’un her semti çarşıydı. Buna bir de Kapalıçarşı çevresindeki yolların trafiğe kapatılması eklenince
araba-almak gerekir: îç Bedesten, Sandal Bedesteni ve hanlar. Yüzyıllar bo yunca çarşı içinde satış ünitelerinin görüntüsü, gündüzleri her yanı açık, önde bir kerevet ve arkada raf lar ve bazen önde veya satıcının ya nında bir camekândan oluşuyordu. Ancak 1894 depremi ve ondan son ra 4 yıl süren tamir, peyke ve dolap yerleşmesini kaldırarak dükkân sis temini çarşıya soktu.
Her sokağın ya da hanın belli bir ürüne ayrılması kesinlikle uyulan bir prensipti. Lonca dokusunun bir gereği ve uzantısı olan bu durum, aranan malın kolaylıkla bulunması ve alıcıların fiyat ve kalite karşılaş tırması yapabilmesini de kolaylaş tırıyordu. Günümüze kadar sürege len bu prensip son on yılda tümüy le terk edildi.
sıyla çarşıya kadar gelip alışveriş yapması zorlaşan yerli müşteri, baş ka tercihlere yöneldi.
Turist beklentisi
Çarşı esnafının umudunu bağladı ğı turistlerin gelmesi de rehberlerin ve tur operatörlerinin insafına kal mıştı. Çünkü Nuruosmaniye Cadde- si’nin çehresi değişmiş, bu caddede büyük şirketler hah, antika, mücev her ve deri konfeksiyon ürünleri sa tan dev mağazalar açmışlardı. Turis tin alışverişini Kapalıçarşı yerine kendi mağazalarından yapması için şirketler tur operatörlerine ‘hanut’ adı altında komisyon verdiği için tu rist Kapalıçarşı’ya sadece 15-20 da kikalığına, gezme amacıyla götürü lür oldu. Yerli müşteriden sonra tur la gelen paralı turisti de elinden ka çıran çarşı esnafının imdadına bu kez de Doğu Bloku ülkelerinden bavul ticareti yapmak amacıyla gelen tu ristler yetişti. Fiyatı ucuz, düşük ka liteli mala rağbet eden bu yeni müş teri grubu, Laleli ile birlikte Kapalı- çarşı piyasasını da beş yıl boyunca ayakta tuttu.
Bu pazarı da Çin, Tayvan ve Kore gibi Uzakdoğu ülkeleri ele geçirdi. Kumaş, çamaşır ve konfeksiyon ürünlerini Anadolu’ya satarak ayak ta kalanların da işi son yıllarda gide rek kesildi. Çünkü ‘Anadolu Kap lanları’ adı verilen müteşebbisler ar tık bu mallan Anadolu’da üretmeye başladılar.
Deniz bitti
Kapalıçarşı esnaf) için artık deniz bitmişti. Birkaç yıl öncesine kadar metrekaresi 10 ila 30 kilo altın kar şılığında kiraya verilen dükkânlar, el altından alınıp satılır ya da kiraya ve rilirdi. Boşalan bir dükkân için satı lık ya da kiralık tabelası görmek im kânsızdı. Ancak bugünün Kapalıçar- şısı’nda birçok dükkânın camında “Satılık” ya da “Kiralık” tabelası görmek kimseyi şaşırtmıyor.
Kapalıçarşı’mn sirkülasyonu yük sek olan ana caddesinde bile son iki ay içinde 20 dükkân el değiştirmiş. Kurulduğundan bu yana varlığını sürdüren bazı meslek gruplan dük- kânlannı kapatarak çarşıdaki faali yetlerine son vermiş. Önce yorgan cılar terk-i diyar eylemiş. Bu kerva na şimdilerde halıcılar ve konfeksi yoncular katılmış.
Yeşildirek ve Lütfullah sokaklan bomboş, metruk durumda. Çarşının en işlek hanlanndan Bodrum Han da farklı değil. Dükkânların birçoğu ka palı. Açık olanların da camlarında “Satılık” ya da “Kiralık” ilanlan gö ze çarpıyor. Çarşı esnafının tek so runu, piyasadaki talep daralması de ğil. Çadırcılar Yolu’ndaki konfeksi yon ürünü satan esnaf da dükkânla rının önündeki seyyar tezgâhlardan yana dertli.
Eminönü Belediyesi, Çadırcılar Yolu üzerindeki dükkânların önünü aylık 200 dolara seyyarlara kiraya verince piyasadaki durgunluktan na sibini alan esnaf, var olan müşteriyi de kaptırdı. Ayda bin dolar kira öde yen ve vergi mükellefi olan dükkân sahipleri, aynı ürünü daha ucuza sa tan seyyarlara yenildi.
Dilimize yerleşmiş olan “Burası yol geçen hanı mı” sözü de tarihe ka rışmak üzere. Zira eskiden Kapalı- çarşı içinde olan, ancak sonradan ya pılan restorasyonla dışarıda bırakılan tarihi Yol Geçen Hanı’ndan kimse ler yolunu geçirmiyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi