• Sonuç bulunamadı

İbnü'l-Harrât el-Işbîlî'nin (v. 582/1186) hadis ilmindeki yeri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İbnü'l-Harrât el-Işbîlî'nin (v. 582/1186) hadis ilmindeki yeri"

Copied!
286
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

HADİS BİLİM DALI

İBNÜ’L- HARRÂT EL-İŞBÎLÎ’NİN (v. 582/1186) HADİS

İLMİNDEKİ YERİ

MUSTAFA ÖZTOPRAK

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. MEHMET EREN

(2)

  etiğ davr kura duru                 Bu tezi ğe ve akade ranış ve aka allarına uyg umunda bili   S in proje sa emik kurall ademik kur gun olarak h imsel kurall SELÇU Sosyal Bilim

BİLİMS

afhasından ara özenle rallar çerçev hazırlanan b lara uygun o T.C. UK ÜNİVE mler Enstitü

SEL ETİK

sonuçlanma riayet edil vesinde elde bu çalışmada olarak atıf y RSİTESİ üsü Müdür

K SAYFA

asına kadar diğini, tez e edilerek s a başkaların yapıldığını b rlüğü

ASI

rki bütün s içindeki bü sunulduğunu nın eserlerin bildiririm. Mu süreçlerde b ütün bilgile u, ayrıca te nden yararla ustafa ÖZTO bilimsel erin etik z yazım anılması OPRAK

(3)

      (v. yap dok Prof Prof Prof Prof Doç Mustafa 582/1186) ılan savunm ktora tezi ola

f. Dr. Talat f. Dr. Mehm f. Dr. Bilal f. Dr. Mehm ç. Dr. Fikret Sosy

DO

a ÖZTOPR HADİS İL ma sınavı s arak kabul e Sakallı met EREN SAKLAN met Ali KAP

t KARAPIN SELÇUK yal Bilimler

OKTORA

RAK tarafınd LMİNDEKİ sonucunda edilmiştir. PAR NAR T.C. ÜNİVERS r Enstitüsü

TEZİ KA

dan hazırlan İ YERİ ba oybirliği il Başk Üye Üye SİTESİ Müdürlüğ

ABUL FO

nan İBNÜ’L aşlıklı bu ç le başarılı kan Üye Üye ğü

ORMU

L- HARRÂ çalışma 13/ bulunarak, ÂT EL-İŞBÎ /01/2012 ta jürimiz tar ÎLÎ’NİN arihinde rafından

(4)

 

ÖNSÖZ

Endülüs, bugünkü İspanyanın sınırları içinde özellikle ülkenin güneyinde bulunan Sevilla, Malaga, Cordoba, Jaen, Granada, Almeria, Cadiz ve Huelva’yı kapsayan bölgeye verilen isimdir. Bulunduğu bölge itibariyle Güney Avrupa ve Kuzey Afrika’nın birbirine en yakın olduğu yerdedir.

Dinleri, mezhepleri, hayat anlayışları farklı olan iki farklı toplumun birbirleriyle görüşmelerinde kültürel iletişim ve etkileşimin olması muhakkaktır. Her iki kıta ehl-i kitap olan Hrıstiyan ve Müslümanların hâkimiyetindeki yerlerdir. İki farklı dine ve kültüre sahip insanların karşılaşmalarında Endülüs bölgesi önem arz etmektedir. Zaten Endülüs’ün hem ilmi, hem de kültürel süreç içinde ortaya koyduğu ilerlemeler bu etkileşimi göstermektedir. Endülüs’ün ilmi gelişimi Avrupa’nın kendini yenilemesi anlamına gelen rönesansa zemin hazırlaması da kültürel ve ilmi gelişimin etkisini gösteren en önemli gösterge olduğu ifade edilmektedir.

Endülüs, Müslümanlar için İslâm kültür ve medeniyetinin Avrupa’ya taşınmasının Anadolu dışındaki ikinci bir yolu olarak görülmüştür. Müslümanlar Kuzey Afrika’nın fethini tamamlayınca, Hrıstiyanların hâkimiyetinde ve iç karışılıklar içinde olan Güney İspanya’yı fethetmişlerdir. Fetihle birlikte hem yerli halkın Müslüman olması, hem de fetih için gelen Arap ve Berberi kökenli askerlerle İslâm kültür ve medeniyeti bölgeye yerleşmeye başlamıştır.

Yerli halkın Müslüman olması ve göçlerle gelen Arap ve Berberi kökenli Müslümanlarla bölgenin dini durumu Hrıstiyanlıktan Müslümanlığa dönüşmüştür. Bu değişim ve dönüşüm süreci aynı zamanda ilmi alanda da olmuştur. Özellikle İslâmî ilimlerde bu gelişim görülmektedir. Söz konusu gelişmeler, farklı İslâmî ilimleri ve o sahada yetişen âlimleri ortaya çıkarmıştır. Bu âlimlerden birisi de İbnü’l-Harrât olarak meşhur olan Abdülhak el-İşbîlî’dir.

İbnü’l-Harrât, özellikle Yemen’de yerleşik olan Ezd kabilesine mensup bir âlimdir. Muhtemelen ataları fetihlerle birlikte Endülüs’e göçenlerdendir. Hem İslâmî ilimlerde hem de Arapça’yı kullanma becerisinde Arap olmasının önemli bir katkı sağladığını söylemek mümkündür. Hadis ilmi, en fazla eser verdiği alandır. İlim dünyasında tanınmasına sebep olan Ahkâmları da hadis alanında yazılmıştır. İslâmî

(5)

 

ilimlerde özellikle hadis alanında temayüz etmiş İbnü’l-Harrât’ın hadisçiliğinin bilinmesi gerekmektedir. Çalışmalarının çoğunun hadis alanında verilmiş olması, hadisçiliğinin ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır. Ahkâm hadislerinde verdiği eserlerle dikkat çeken müellifin, çalışmalar yaptığı alanlarda diğer âlimlerle arasındaki benzer ve farklı yönlerini de tespit etmek gerekmektedir.

“İbnü’l-Harrât el-İşbîlî’nin Hadis İlmindeki Yeri” isimli bu çalışma, giriş ve iki bölümden oluşmaktadır.

Girişte ilk önce bölgeyi tanıma fırsatı vermesi açısından İbnü’l-Harrât’a kadar Endülüs tarihi kısaca zikredilecektir.

Girişin ikinci başlığı, Endülüs’te hadis ilminin gelişim süreci ile alakalıdır. Yeni fethedilen bir yerde hadis ilminin etkin olmasını beklemek oldukça zor görünmektedir. Çünkü o bölgede yaşayanların dinlerini bir anda değiştirmelerini beklememek gerekmektedir. Bu bir süreci ifade etmektedir. Endülüs de yeni fethedilen bir yerdir. Ancak yıkılış sürecine bakıldığında geride bırakılan ilmi mirasın çok büyük olduğu görülmektedir. Bu durum, fetihlerle başlayan ve yıkılmaya kadar devam eden sürecin farklı aşamalardan geçtiğini göstermektedir. Bu farklı aşamaların tespitini ve hangi süreçler yaşandığını giriş bölümünde “Altıncı Yüzyıla Kadar Endülüs’te Hadis” başlığı altında yapılacaktır.

Birinci bölümde, İbnü’l-Harrât’ın hayatı ve ilmi kişiliği üzerinde durulacaktır. Şu ana kadar ayrıntılı bir şekilde ele alan ne Türkiye’de ne de diğer ülkelerde bir çalışma tespit edilmemiştir. Birinci bölümün ikinci başlığı, İbnü’l-Harrât’ın ilmi kişiliğini içermektedir. Burada, İbnü’l-Harrât’ın talebelik ve hocalık dönemleri ele alınacaktır. Onun tahsil hayatında okuduğu ve okuttuğu kitaplar, hocaları, medreselerdeki görevleri ve talebeleri tespit edilecektir. Birinci bölümün üçüncü başlığı İbnü’l-Harrât’ın eserleri olacaktır. İbnü’l-Harrât’a atfedilen birçok eser bulunmaktadır. Bunlardan hangilerinin ona ait olduğu ortaya konulacaktır.

İkinci bölüm, İbnü’l-Harrât’ın hadisçiliğinin işleneceği yerdir. Hadisçiliği, yazmış olduğu eserler üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır. Hadis ilminde kaleme aldığı eserler diğerlerinden fazladır. Bunlardan her birinin ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.

(6)

 

Bu incelemeler neticesinde onun hadisçilik yönü ortaya çıkacaktır. Ayrıca bölüm içinde İbnü’l-Harrât’ın ilim dünyasına etkisi, hakkındaki eleştiriler ve değerlendirmeler ele alınılacaktır. Eleştiriler başlığı altında, İbnü’l-Kattân tarafından Beyânü’l-vehm ve’l-îhâmil-vâkıayn fi Kitâbi’l-Ahkâm li Abdilhâk el-İşbîlî ve Zehebî’nin İbnü’l-Kattân’ın bu eseri üzerine yazdığı er-Red alâ İbnü’l-Kattânfi Kitâbihî beyâni’l-vehm ve’l-îhâm eserlerinin incelemesi yapılacaktır.

Gerek konunun seçiminde gerekse tez izleme komitesi çalışmalarında yardımlarını esirgemeyen hocalarım Prof. Dr. Bilal Saklan, Prof. Dr. Mehmet Ali Kapar ve danışmanım Prof. Dr. Mehmet Eren’e, çalışmayı hazırlarken her türlü fedakârlıktan kaçınmayan eşim ve çocuklarıma teşekkür ederim.

Başarı daima Allâh (cc)’tan, ortaya çıkan her türlü eksiklik bizdendir.

Mustafa ÖZTOPRAK 12 Aralık 2011

(7)

  Tez ilmi kon ama Har geli uyg ilmi değ ken fayd Ö ğre nc inin A A B D zin Adı İ Tezde, indeki yeri numu incele Çalışm açlanmıştır rrât’ın had işimi, hem d Tezde k gulanmıştır indeki yeri ğerlendirilm ndi bakış aç

İbnü’l-dalanılmışt So Adı Soyadı Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı İbnü’l-Harrâ Endülüs’te i ele alınmı enirken En ada, End r. Dolayısıy disçiliği inc de İbnü’l-H kaynaklard r. Çünkü h i incelenirk mesi gerek çısına göre Harrât’ın tır. Çalışm SELÇU osyal Bilim Mustafa / Temel İs Prof. Dr ât el-İşbîlî’n e hadisin g ştır. Endül ndülüs Tari dülüs’te h yla bu evr celenmiştir Harrât’ın h dan bilgi to hem Endü ken mesele mektedir. ele almakt hayatı malarında g T.C. UK ÜNİVE ler Enstitü ÖZET a ÖZTOPRA slam Biliml r. Mehmet E nin (v. 582/ gelişim süre lüs hadisçil ihi de kısac hadis ilmin relerin bel r. Tezde he hadisçiliği t oplama, de ülüs hadisç eye ışık tut Çünkü he tadır. ve hadi genellikle r RSİTESİ sü Müdürl AK N leri / Hadis EREN 1186)Hadis eci ve İbnü liği ve İbnü ca zikredilm nin geçird lli bir kısm em Endülü tespit edilm ğerlendirm çiliği, hem tan kaynak er bir kay isçiliği el ivayetler y lüğü Numarası: 0 s İlmindeki ü’l-Harrât ü’l-Harrât’ı miştir. diği evrel mında yaşa üs’te hadis miştir. me ve analiz de İbnü’ kların gözd ynak mesel e alınırk yer almakta 0641440210 Yeri el-İşbîlî’ni ın hadis ilm leri tespit amış olan ilminin g z etme yön l-Harrât’ın den geçirilm lenin bir t ken eserle adır. Rivay 003 n hadis mindeki t etme İbnü’l-eçirdiği ntemleri n hadis mesi ve tarafını erinden yetlerin

(8)

 

zikredildiği çalışmalarda ravi ve rivayetler hakkında farklı görüşler olduğu için, analiz ve değerlendirmelere ihtiyaç vardır. Tezde ravi ve rivayet incelemelerine önem verilmektedir. Bu meyanda İbnü’l-Harrât’ın hadisçilik yönüne eleştiriler yapılmıştır. Söz konusu eleştirilerin en önemli kısmının İbnü’l-Kattân’dan geldiğini zikretmek gerekmektedir. Bir mesele hakkında bütün görüşlerin belirtilmesi meseleyi daha net ele almayı sağlayacağı için farklı görüşlere de değinilmiştir.

Çalışma sonucunda, Endülüs hadis gelişim sürecinin üç aşamadan oluştuğu tespit edilmiştir. Bunlar hadis ilminin giriş, gelişme ve zayıflama dönemleri olduğu ortaya çıkmıştır. İbnü’l-Harrât’ın özellikle üç ahkâmının olup-olmadığı tartışmaları araştırılarak her üç eserin de farklı olduğu sonucuna varılmıştır. Onun hadis ilminde kendisine has uygulama ve çalışmalar yaptığı tespit edilmiştir. Yaptığı çalışmalardan dolayı birçok âlimin takdirini kazandığı anlaşılmıştır.

Tez, Endülüs’te hadis ilminin gelişim sürecini tespit etme ve İbnü’l-Harrât’ı ve hadis ilmindeki yerini tanıma imkanı sağlamıştır.

(9)

  Tez the hist and in A thes And and sou Har of v the are Ö ğre nc inin A A B D zin Adı I This stu importanc tory of And d Ibn Harrâ This stu Andalus. So se periods. dalus and t In this d evaluatio rces shed rrât’s hadit view on the İt is be hadith lea different p Adı Soyadı Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Ibn Harrât E udy aims to ce of İbn H dalus while ât’s. udy also ai o it is stud It is deter the his plac study it is on from di light on th th leaving a matter. nifited from rning of hi points of vi SE Sosyal B Mustafa / Temel İs Prof. Dr El-Isbîlî And o explain th Harrât al-I e being exc ims to dete died the had

rmined bot ce of hadith s adopted t ifferent sou he matter are examin m the Wor im. It is usu iews on rum T ELÇUK ÜN Bilimler En SUMMAR a ÖZTOPRA slam Biliml r. Mehmet E d Hıs Place he develop Isbîlî’s had camined th ermine the dith learnin th the deve h learning i the method urces. İt is whereas b nated for w rks of Ibn H ually includ mours of h T.C. NİVERSİT nstitüsü Mü RY AK N leri / Hadis EREN In Hadith L ment proce dith learnin he place of undergoin ng of Ibn H elopment p in Ibn Harr ds of infor s required both Andal why each re Harrât in o ded rumou his Works, i TESİ üdürlüğü Numarası: 0 Learnıng ess of hadit ng. İt is al f hadith lea ng periods o Harrât who process of h rât al-Isbîlî rmation ga to revişe lus’s and t sorurce ha order to exa urs in his W it is needed 0641440210 th in Anda lso mention arning in A of hadith le o lived in s hadith lear î. thering, an and evalu the position as a differen amine the l Works. Sinc d another a 003 alus and ned the Andalus earning some of rning in nalizing uate the nof Ibn nt point life and ce there analysis

(10)

 

and evaluation. This study gives importance to analysis of rumours. In this sense ıt is animadverted on the hadith learning of Ibn Harrât. It is worth to say that Ibn Kattân is one of these people who critisized Ibn Harrât severely. Different points of views takes place in this study for being examined the matter in details.

It is determined that the development process of hadith ın Andalus consists of there stages at the conclusion of this study. These stages are introduction development and decline parts of hadith learning. İt is also concluded each Works has completely different from each other after being examined whether he has especially there judgments. İn this study we have concluded that he has special studying and applications in hadith learning and he has was appreciated by most of the scholars because of his Works.

This study enables to find out the development process of hadith learning in Andalus and know Ibn Harrât and his place in hadith learning

(11)

 

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI……….…..i

DOKTORA TEZİ KABUL FORMU………..…..ii

ÖNSÖZ……….…..iii

TÜRKÇE ÖZET……….…vi

İNGİLZCE ÖZET (SUMMARY)……….vii

İÇİNDEKİLER……….…..x

KISALTMALAR……….…xiii

ARAŞTIRMA HAKKINDA GENEL BİLGİLER………..xiv

GİRİŞ İBNÜ’L-HARRÂT’A KADAR ENDÜLÜS TARİHİ VE ENDÜLÜS’TE HADİS ÇALIŞMALARI 1.1. İBNÜ’L-HARRÂT’A KADAR ENDÜLÜS TARİHİ ... …...1

1.2. ENDÜLÜS'TE HADİS ÇALIŞMALARI ... …...10

1.2.1. Hadis İlminin Girişi ( 92–220/710–815) ... …...11

1.2.2. Hadis İlminin Gelişmesi (220–600/835–1121) ... …...16

1.2.3. Hadis İlminin Zayıflaması ( 600-…/1203-…) ... …...23

1.2.4. İbnü’l-Harrât’a Kadar Endülüs’te Hadis Literatürü ... …...25

(12)

 

BİRİNCİ BÖLÜM

İBNÜ’L-HARRÂT’IN HAYATI, İLMİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ

2.1.VI. YÜZYILDA ENDÜLÜSTE SİYASİ, SOSYAL VE İLMİ DURUM..35

2.2. HAYATI……….………..47 2.2.1. Kimliği……….47 2.2.2. Görevleri………..51 2.2.3. Vefatı………...52 2.3. İLMİ KİŞİLİĞİ………...…………..….…..54 2.3.1. Talebelik Dönemi………55 2.3.2. Hocalık Dönemi………..65 2.4.ESERLERİ………..……….…………...…74

2.4.1. Ahkâm Hadisleriyle İlgili Olanlar……….………...…...74

2.4.2. Cem Ettiği Eserler ... ….101

2.4.3. İlel Kitabı ... ….105

2.4.4. Farklı Konuları İçeren Çalışmaları ... ….105

2.4.5. Değerlendirme ... ….120

İKİNCİ BÖLÜM İBNÜ’L-HARRÂT’IN HADİSÇİLİĞİ 3.1. AHKÂM HADİSLERİNİ DERLEMESİ ... ….123

3.2. İSNADA YÖNELİK UYGULAMALARI ... ….129

(13)

 

3.4. HADİS İLİMLERİNİ KULLANMASI ... ….157

3.5. HADİS USÛLÜ TERİMLERİNE YER VERMESİ ... ….163

3.6. RAVİLER HAKKINDA BİLGİ VERMESİ ... ….168

3.6.1. Râvîlerin Tenkidi ... ….170

3.6.2. Râvîlerin Mertebeleri ... ….172

3.6.3. Bab Başlıkları, İsnad ve Metin Açılarından Tercih Yolları ... ….181

3.7. KAYNAKLARDAN HADİS ALMA METODU...187

3.7.1. Eserlerine Alacağı Hadislerde Aradığı Şartlar ... ….187

3.7.2. Râvîler Hakkındaki Tespitleri ... ….191

3.7.3. Rivâyetlere Dair Tespitleri ... ….194

3.8. BAZI HADİS MESELELERİNE BAKIŞI ... ….202

3.9. el-AHKÂMÜ’L-VÜSTÂ’YA YÖNELİKELEŞTİRİLER………..……215

3.9.1. İbnü’l-Kattân’ın Tenkitleri ... ….215

3.9.2. Zehebî’nin Eleştirileri………...235

3.10. İLİM DÜNYASINA ETKİSİ VE HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMELER 3.10.1. İlim Dünyasına Etkisi ... ….242

3.10.2. Hakkındaki Değerlendirmeler ... ….245

SONUÇ ... ….248

BİBLİYOĞRAFYA ... ….254

(14)

 

KISALTMALAR

age. : Adı geçen eser a.mlf. : Aynı müellif bkz. : Bakınız

byy. : Basım Yeri Yok c. : Cilt

DİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi h. : Hicri

Hz. : Hazreti

İA : Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi MÜİFY. : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları nşr. : Neşreden

ö. : Ölümü, Ölüm tarihi r.a : Radıyallâhu anh s. : Sayfa

sy. : Sayı

s.a.v : Sallallâhu aleyhi ve sellem trc. : Tercüme eden

ts : Basım tarihi yok TDV : Türkiye Diyanet Vakfı v. : varak

(15)

 

ARAŞTIRMA HAKKINDA GENEL BİLGİLER A. Araştırmanın Konusu

Tezin konusu, “İbnü’l-Harrât el-İşbîlî (v. 582/1186)’nin Hadis İlmindeki Yeri”dir. İbnü’l-Harrât, günümüz İslâm dünyasında fazla bilinmemektedir. Bu yüzden öncelikle yaşadığı coğrafi bölge, dönemin siyasi, sosyal ve ilmi şartlarının ortaya konulması gerekmektedir. Zira kişinin yaşadığı çevre ve tahsil hayatında geçirdiği evreler, ilmi şahsiyeti üzerinde etkili olmaktadır.

Araştırmada İbnü’l-Harrât’ın yaşadığı Endülüs hakkında girişte bilgi verilecektir. Hadisçilik yönünü ortaya koymak için döneminde hadis iliminin durumu da kısaca ele alınacaktır.

Girişte İbnü’l-Harrât’ın dönemine kadar Endülüs’te hadis ilminin aşamaları hakkında bilgi verilecektir.

Birinci bölümde, İbnü’l-Harrât’ın hayatı, eğitim ve öğretim süreci ve eserleri ele alınacaktır. İkinci bölümde ise hadisçiliği kendisine yöneltilen eleştiriler, hakkında söylenenler ve ilim dünyasına etkisi konuları incelenecektir.

B. Araştırmanın Amacı

Endülüs, hadis ilmi açısından birçok eser verilen bir bölgedir. Fetih hareketleriyle başlayan ilmi sürecin, devletin yıkılışına kadar farklı evrelerden geçmesi mümkün görünmektedir. Endülüste hadis ilminin geçirdiği aşamaların ortaya çıkarılması tezin amaçlarından bir diğeridir.

İbnü’l-Harrât, İslâmî ilimlerin birden fazla alanında eserler ortaya koymuş bir kişidir. Bu konumdaki bir âlimin hayatının ve ilmi birikiminin bilinmesi ilim dünyası için ilave katkılar sağlayacaktır. Tezde onun hayatını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyarak böyle bir ihtiyaç giderilecektir.

Araştırmanın bir diğer amacı, tezin başlığını da oluşturan İbnü’l-Harrât’ın hadisçilik yönünü ortaya çıkarmaktır. Ahkâm hadislerinde eserler veren müellifin alanındaki diğer çalışmalarla aynı ve farklı yönlerinin belirlenmesi gerekmektedir.

(16)

 

C. Araştırmanın Metodu

Araştırmanın girişinde Endülüs’ün siyasi tarihi verilmiştir. Bu kısmın, araştırmanın asıl konusunu gölgede bırakacak bir durumdan ziyade, literatür tarama yöntemiyle özet bir çalışma olmasına dikkat edilmiştir.

Birinci bölümünde, İbnü’l-Harrât’ın hayatı incelenmiştir. İbnü’l-Harrât’ın hayatı, eğitim-öğretim, hocaları, talebeleri ve eserleri çerçevesinde ele alınmıştır. Söz konusu başlıklarda elde edilen bütün deliller değerlendirilmiştir.

Araştırmada sadece bilgi vermekle yetinilmemiş, gerektiği zaman da analiz ve değerlendirme yapılmıştır. Her bir konu kendi bütünlüğü içinde ele alınmıştır. Ayrıca bölümler arasında ilgili yerlerde bağlantı kurulmuştur.

Bilgilerin tespit ve değerlendirilmesinde örnekleme, karşılaştırma, tahlil ve tenkit yoluna başvurulmuştur.

Arapça isimlerin yazımında lam-ı tarifler kullanılmamıştır. Şahıs isimlerinden sonra vefat tarihleri hicri ve miladi olarak parantez içinde verilmeye çalışılmıştır. İbnü’l-Harrât’ın Ahkâm’a dair eserlerini ilk geçtiği yerde tam isimleriyle daha sonra ise “Kübrâ”, “Vüstâ”, ve “Suğrâ” şeklinde verilmiştir. Dipnotlar, yazar ismi, kitap adı, basım yeri-tarihi ve sayfa numarası şeklinde verilmiştir. Bir kaynağın ilk geçtiği yerde künye bilgileri ayrıntılı olarak zikredilmiştir. Kaynaklar müelliflerin vefat tarihlerine göre sıralanmıştır. Aynı yazarın bir sonraki dipnotta gelen eserlerinde adı tekrar edilmemiş “a.mlf” kısaltmasıyla belirtilmiştir.

D. Araştırmanın Kaynakları

a. Türkiye’de Yapılan Çalışmalar

Türkiye’de İbnü’l-Harrât hakkında etraflıca yapılan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Sadece Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) ansiklopedisinde bir madde bulunmaktadır. Ali Osman Koçkuzu tarafından kaleme alınan madde kısa ve öz şekilde yazılmıştır. Ansiklopedi maddeleri muhtasar müfid olarak yazıldığı için söz konusu İbnü’l-Harrât (Koçkuzu, Ali Osman, “İbnü’l-Harrât”, DİA, İstanbul, 2000, XXI, 70-71) maddesinde de

(17)

 

geniş bilgiler zikredilmemektedir. İbnü’l-Harrât’ın hayatı, ilmi gelişimi ve eserleri hakkında bilgi verilmektedir. Maddenin bibliyoğrafyasında yer verilen eserler müellif hakkında bilgiye ulaşmada rehberlik edecek seviyededir. Tez çalışmalarının başında maddeden literatürü tanıma açısından faydalanılmıştır.

b. Yurtdışındaki Çalışmalar

Yurt dışında, ulaşılan kaynaklar çerçevesinde İbnü’l-Harrât’ı etraflıca ele alan bir çalışma tespit edilememiştir. Ancak İbnü’l-Harrât’ın eserleri hakkında yapılan çalışmaların mukaddimelerinde az da olsa bilgi verilmiştir. Şu çalışmalardan tezin ilgili yerlerinde faydalanılmıştır.

Imâd b. Sâdık b. Yusuf Muhammed’in Menhecü’l-Hâfız Abdulhak b. Abdurrahman el-İşbîlî fi Ahkâmi’l-Vüstâ (Neşredilmemiş yüksek lisans tezi, Ürdün Üniversitesi Kütüphanesi, 1999)isimli eseri, el-Ahkâmü’l-Vüstâ üzerine yapılmıştır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde İbnü’l-Harrât’ın yaşadığı dönem ve hayatı hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölüm, tezin asıl bölümü olarak görülmektedir. Burada İbnü’l-Harrât’ın el-Ahkâmü’l-Vüstâ’daki hadisleri cem etme, illetli hadisler hakkındaki ıstılahlar, şahid ve mütabi gösterme ve hüküm çıkarma metodu üzerinde durulmaktadır. Üçüncü bölümde ise, kitabın ilmi durumu, âlimlerin kitap hakkındaki değerlendirmeleri ve diğer ahkâmlarla mukayesesi yapılmıştır.

Söz konusu tez ile çalışmamız arasında benzer ve farklı yönler bulunmaktadır. Benzer olanlar; İbnü’l-Harrât’ın hayatı, eser hakkında âlimlerin değerlendirmeleri, hadisleri cem etme ve mütabi ve şahid gösterme metodu şeklinde sıralanabilir. Ancak müellifin söz konusu başlıkları ele alışıyla çalışmamızdaki uygulama ve içerik farklı olmuştur. Farklı yönler ise, herşeyden önce Imâd b. Sâdık’ın çalışması İbnü’l-Harrât’ın tek eseri üzerine yapılmıştır. Tezin geneline bakıldığında İbnü’l-Harrât hakkındaki değerlendirmelerde genellikle el-Ahkâmü’l-Vüstâ’nın dikkate alındığı görülmektedir. Çalışmamızdaki analiz ve değerlendirmeler, İbnü’l-Harrât’ın tespit edilen bütün eserleri temel alınarak yapılmıştır. Bu durum, kanatimizce eserlerindeki metodu ortaya koyma açısından daha isabetli olmuştur. Imad b. Sâdık, hadis ıstılahları hakkında sayfalarca bilgi

(18)

 

vermiştir. Kısaca ıstılahın tanımı verilerek kitaptan birkaç örnek yeterli olabilirdi, buna rağmen farklı âlimlerin görüşleriyle gereğinden fazla bilgi verilme yoluna gidilmiştir. Çalışmamızda ıstılahların sadece tanımları verilip konuyu açıklama noktasında birkaç örnek verilmiştir.

İbnü’l-Harrât’dan önceki ve onun dönemi Endülüs tarihi anlatılırken İbnü’l-Esîr (630/1233)’in Kâmil fi’t-Târih’i, Ebû Abdillah Muhammed b. Muhammed el-Merrâküşî (703/1303)’nin es-Sifru’l-Hâmis min Kitâbi’z-Zeyl ve’t-Tekmile ve el-Mu‘cib fi Telhisi Ahbâri’l-Mağrib’i, İbn İzârî (712/1312)’nin Beyânü’l-Muğrib fi Ahbâri’l- Endelüs ve’l-Mağrib’i, Himyerî (727/1327)’niner-Ravdu'l-Mi'târ fi Haberi'l-Aktâr ve Müeessesetü Nâsır es-Sakafî’si, Gubrûnî’nin Unvânü’d-Dirâye fi men mine’l-Ulemâ fi Mieti’s-Sâbia bi Bicâye’si, İbn Ferhûn (799/1397)’un ed-Dibâcü’l-Müzheb fi Ma’rifeti Ulemâi’l-Mezheb’i, Abdülhâdi Ahmed el-Hüseyn’in Mazâhiru’n-Nahdati’l-Hadisiyye fi Ahdi Ya’kub el-Mansûr el-Muvahhidî’si, Ömer Rıza Kehhâle’nin Mu‘cemü Kabâili’l-Arabi’l-Kadîmeti ve’l-Hadîse’si, Fâruk Hamâde’nin Mevsûatü A’lâmi’l-Ülemâ’sı, Emin Tevfik Tîbî’nin Dirâsât ve Bühûs fi Târîhi’l-Mağrib ve’l-Endelüs’ü, Muhammed Abdullah İnan’ın Asru’l-Murâbitîn ve’l-Muvahhidîn’i, Abbâdî’nin Dirâsât fi Târîhi’l-Mağrip ve’l-Endelüs’ü, Şekîb Arslan’ın, Hülâsatü Târihi’l-Endelüs’ü ve Yusuf Eşbâh’ın Târihu’l-Endelüs’ü temel kaynak olarak dikkate alınmıştır.

İbnü’l-Harrât’ın hayatı, Ebû Ca'fer Ahmed b. Yahyâ b. Ahmed b. Âmîre ed-Dabbî (599/1204)’nin Buğyetü’l-Mültemis fî Târihi Ricali Ehli'l-Endelüs, İbn Abdülhâdî’nin Tabakâtü Ulemâi’l-Hadîs’i, Zehebî (748/1365)’nin Siyeru A‘Lâmü’n-Nübelâ’sı, Muhammed b. Şâkir Kütübî (764/1363)’nin Fevâtü’l-Vefâyât’ı, İbn Kunfüz (810/1407)’un el-Vefayât’ı, Suyutî’nin, Tabakâtü’l-Huffâz’ı ve Mahlûf Muhammed b. Muhammed’in Şeceretü’n-Nûri’z-Zekiyye fi Tabakâti’l-Mâlikiyye isimli eserlerden faydalanılarak yazılmıştır. Ayrıca neşredilen eserlerinin mukaddimelerinde hayatı ile alakalı muhakkiklerin vermiş olduğu bilgilerden de faydalanılmıştır. İbnü’l-Harrât’ın hayatını müstakil olarak ele alan bir çalışma tespit edilememiştir.

(19)

 

GİRİŞ

İBNÜ’L-HARRÂT’A KADAR ENDÜLÜS TARİHİ VE ENDÜLÜS’TE HADİS ÇALIŞMALARI

1. İBNÜ’L-HARRÂT’A KADAR ENDÜLÜS TARİHİ

Endülüs tarihi, İslam tarihi içinde önemli bir yer işgal etmektedir. Müslümanlar, 91/710'lerden başlamak üzere yaklaşık sekiz yüz yıl bu bölgede kalmışlardır. Orada hem siyasi, hem de ilim, kültür ve sanat açıdan fevkalade işler yapmışlardır. Hatta ortaçağ Avrupa'sının yeniden dirilişinde etkili olan önemli gelişmelerin nüveleri Endülüs'te oluşmuştur.

Endülüs, tarih içinde birçok devletin hâkim olmak, eğer hâkim olamıyorsa nüfuz etmek istediği bir yer olmuştur. Bu bölgede zaman içinde Bizanslılar, Romalılar ve Kuzey Afrika merkezli güçler etkin olmanın çabasını vermişlerdir. Dolayısıyla bu bölge, stratejik açıdan önemli görülmüştür.1 Müslümanların, Endülüs’ün sınırlarına kadar dayanması, Endülüs’ün Coğrafi konumunun farklı olması hasebiyle birçok zenginliği içinde barındırması, Bizans’ın Anadolu ve Kuzey Afrika üzerindeki kara ve deniz üstünlüğüne son verme isteği2, Batıdan İstanbul’a ulaşarak fethetme niyetleri3, o dönemde Septe valisi Julianus’un İspanya’nın fethindeki rolü ve Müslümanlara yardımları fethin sebeplerindendir.4

Endülüs’ün fetih sürecini Târif b. Mâlik ile başlatmak gerekmektedir. Çünkü Târif b. Mâlik’in yaptığı keşif hareketi, daha sonraki fetih için önemli bilgilerin edinilmesine sebep olmuştur. Târif b. Mâlik, 91/710 senesinin Ramazan ayında, Mûsa b. Nusayr’ın emriyle, keşif maksatlı İspanya kıyılarına beraberinde dört yüz Berberi

      

1Endülüs'ün coğrafi konumu ve önemi için bakınız: Abbâdî, Ahmed Muhtar, fi Tarihi'l-Abbâsî

ve'l-Endelüsî, Beyrut, ts, s. 228-229; İnan, Muhammed Abdullah, Devletü'l-İslâm fi'l-Endelüs, 3. Baskı,

Beyrut, 1408/1988, s. 27; Himyerî, Muhammed Abdulmun'im, er-Ravdu'l-Mi'târ fi Haberi'l-Aktâr, s. 32-33; Merrâküşî, age, s. 27-29; Özdemir, Mehmet, Endülüs Müslümanları-I, s. 1.

2Özdemir, Mehmet, Endülüs Müslümanları-I, s. 14. 3İnan, age, I, 93.

(20)

 

ile sefere çıkmıştır. Târif b. Mâlik, yaptığı buseferden ve keşif çalışmalarından bol ganimet ve esirlerle dönmüştür.5

Mûsa b. Nusayr, kölesi Târık b. Ziyâd’ı görevlendirmiştir.6 Târık b. Ziyâd, 92/711 senesinin Recep ayında yedi bin kişilik bir orduyla İspanya’ya geçince, İspanya kralı Rodrigo, büyük bir ordu hazırlamıştır. İki ordu Lekke (Barbat) vadisinde karşılaşmış, çetin bir mücadelenin ardından Târık b. Ziyâd’ın birlikleri bu mücadeleyi kazanmıştır. Târık, zaferi Mûsa b. Nusayr’a bildirmiş,7 daha sonra Tuleytula’ya kadar bulunan bölgeyi fethetmiştir.8

Mûsa b. Nusayr, 93/712 senesinin Ramazan ayında, emrinde on iki bin kişilik kuvvet ile Endülüs’e hareket etmiştir. Mûsa b. Nusayr, sırasıyla Karmûle, İşbiliyye (Sevilla), Mâride (Merida), Leble (Niebla), Bâce (Beja) ve Mursiyye’yi fethetmiştir.9 Mûsa b. Nusayr, bu fetih esnasında Fransa’nın içlerine kadar ilerlemiştir.10 Bu esnada, Velid b. Abdülmelik’in elçisi Muğis er-Rûmî, halifenin Şam’a dönmeleri emrini iki komutana iletmiştir.11 Mûsa b. Nusayr Endülüs’ten Şam’a hareket ettiğinde, yerine oğlu Abdülaziz’i bırakmıştır. Bu tayin ile Endülüs’te valiler dönemi12 başlamıştır.

      

5İbnü’l-Esîr,Ebü'l-Hasen İzzüddîn Alî b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî, el-Kâmil

fi't-Târih, II, 341; Makkarî, Nefhu’t-Tîb, I, 219; Abbâdî,fi Tarihi'l-Abbâsî ve'l-Endelüsî, s. 265; İnan,

Muhammed Abdullah, Devletü'l-İslâm fi'l-Endelüs, I, 40; Ebû Deyyâk, Sâlih Muhammed Feyyâz,

el-Vecîz fi Tarihi’l-Mağrib ve’l-Endelüs, 1. Baskı, Ürdün, 1988, s. 148; E. Levis Provençal, “Tarif”, İslam Ansiklopedisi (MEB), İstanbul, 1979, XI, 776.

6İbnü’l-Esîr, age, II, 341; Zehebî, Tarihu’l-İslâm, II, 257. 7İbnü’l-Esîr, age, II, 342; İbn Kesîr, age, IX, 99.

8İbnü’l-Esîr, age, II, 342; İbn Kesîr, age, IX, 99; İbnü’l-Hatib, Lisanüddin, el-İhâta fi Ahbâri Gırnata,

I, 3; Ebû Deyyâk, el-Vecîz, s. 151.

9 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi't-Târih, II, 343; İnan, Muhammed Abdullah, Devletü'l-İslâm fi'l-Endelüs, I,

52-53; Nâsıri, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Halit b. Muhammed, el-İstiksa’l-Ahbar

Düvelü’l-Ma‘ribi’l-Aksa, (nşr. Ca‘fer en-Nâsır), Dâru’l-Kitab, yy, 1418/1997, I, 153.

10İbn Hallikân, Ebu’l-Abbas Şemsüddin Ahmed b. Muhammed b. Ebubekir, Vefayâtü’l-Ayân ve Enbâü

Ebnâi’z-Zamân, V, 329; Makkarî, Nefhu’t-Tîb, I, 242.

11 Makkarî, Nefhu’t-Tîb, I, 243;İnan, Muhammed Abdullah, Devletü'l-İslâm fi'l-Endelüs, I, 54.

12Merrâküşî, el-Mûcib, s. 34; Humeydî, Cezvetü’l-Muktebis fi Zikri Vülâti’l-Endülüs, I, 2; Zehebî,

(21)

 

Mûsa b. Nusayr’ın oğlu Abdülaziz ile birlikte valiler dönemi başlamıştır. Endülüs’te, Abdülaziz b. Mûsa b. Nusayr ile son vali Yûsuf el-Fihrî arasında yirmi13 vali görev yapmıştır. Aslında valiler dönemi bu sayıyla sınırlı değildir. Daha önce de bu bölgeyi, Kuzey Afrika merkezli valiler yönetmiştir. Bu yeni dönemin farkı, Endülüs’ün valiler tarafından yerinden yönetime geçilmesi olmuştur.

Valiler dönemi, fetihlerin devam ettiği hatta zirveye ulaştığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde fetihler, Fransa üzerine yoğunlaşmıştır. Galler, Narbona, Lyon, Bordo ve Sens şehirleri fethedilmiştir. Abdurrahman el-Gâfikî, Galler Dükü ve Frank İmparatoru ile Belâtü’ş-Şühedâ da (Puvatya) karşılaşmıştır. Müslümanlar, Abdurrahman el-Gâfikî’nin şehit olmasıyla büyük kayıplar vermiştir. Belâtü’ş-Şühedâ,14 İslam ordularının Avrupa’da geldikleri en ileri nokta olmuştur.

131/749 senesinde Abbasilerin Emevi Devletini yıktıktan sonra aileden hayatta kalan çok az kişiden birisi de Abdurrahman b. Muâviye’dir. Abdurrahman b. Muâviye (138-172/756-788), ilk önce Kuzey Afrika’ya oradan da, daha güvende olacağını düşündüğü Endülüs’e geçmiştir. Endülüs vâlisi Yûsuf el-Fihrî (121-138/737-756), Abdurrahman b. Muâviye’nin Endülüs’e gelmesini hoş karşılamamıştır. Yusuf el-Fihrî ile Abdurrahman b. Muâviye taraftarları arasında meydana gelen savaşı, Abdurrahman b. Muâviye kazanmıştır.15

Abdurrahman b. Muâviye, Emevi geleneğinden gelen bir devlet tecrübesiyle hareket etmeye başlamıştır. Bütün gruplara eşit davranırsa, ülkede birliği sağlayabileceğini düşünmüş ve bu düşüncesini hayata geçirmiştir.16 Devlet yönetiminde, bugünkü Başbakanlık makamına denk gelen Hâcibliği ihdas etmiştir.

      

13Makkarî, Nefhu’t-Tîb, I, 235-236; Merrâküşî, el-Mûcib, s. 35-36; G.S. Colan, Endülüs, s, 113-116;

Ebû Deyyâk, Sâlih Muhammed Feyyâz, el-Vecîz, s. 169.

14Belâtü'ş-Şühedâ (Şehitlerin Düzlüğü) savaşı ile ilgili bakınız: İnan, Muhammed Abdullah,

Devletü'l-İslâm fi'l-Endelüs, I, 92-111; İbn İzârî, Ebû Muhammed Ali B. Muhammed, el-Beyânü’l-Muğrib fi Ahbâri’l- Endelüs ve’l-Mağrib, I, 20, 151; Abdülkerim Özaydın, “Belâtü’ş-Şühedâ”, DİA, İstanbul,

1992, V, 391.

15 İnan, age, I, 151-154; Abbâdî, age, s. 302-303. 16Abbâdî, age, s. 309.

(22)

 

Adâlet ve ordu’da önemli yenilikler yapmıştır. Abdurrahman b. Muâviye’nin bıraktığı en büyük eser, 170/786 yılında yapılan Kurtuba Ulu Câmii17 olmuştur.

Hakem (180-206/796-822), Abdurrahman b. Muâviye’den sonra yönetime gelmiştir. Hakem, daha çok özel hayatı, zevk ve sefaya düşkünlüğüyle ön plana çıkmıştır. 189/805 yılında önde gelen âlimler onun azledilmesi yönünde hareket başlatmışlar, ancak Hakem, harekete geçen âlimlerin yetmiş ikisini Kurtuba nehrinin kenarında idam ettirmiştir.18

Hakem’den sonra yönetime II. Abdurrahman (206-238/822-852) gelmiştir. Yaklaşık otuz yıl hükümdarlık yapıp döneminde İslamî ilimlere destek olmuştur. Mesela, Bakî b. Mahled’in Doğu İslam dünyasından getirdiği Abdürrezzak’ın el-Musannefi’ne karşı Mâlikî mezhebine mensup rey ehli şiddetle mukavemet göstermiştir. Bu mukavemet esnasında II. Abdurrahman, Bakî b. Mahled’e destek olmuştur. Ona, “ilmini yay, bildiğin hadisleri naklet, insanlarla ders meclisi yap, senin ilminden faydalansınlar”, demiştir.19 Ayrıca, muhaddis İbn Habîb’i kendisine müsteşâr yaparak hadis ilmine ve hadisçilere verdiği önemi göstermiştir. Huzurunda, müsteşarı İbn Habîb ile Mâlikî Fakîh Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî arasında münazaralar yaptırmıştır.20

II. Abdurrahman’ın ölümünden sonra, ülkenin her tarafından isyan haberleri gelmeye başlamıştır. Bu isyanlara Endülüs tarihinde, “el-Fitnetü’l-Kübrâ” ifadesi kullanılmıştır.21 Bu fitne yaklaşık yetmiş sene sürmüştür. Halk yaşadıklarından ve yönetimin buna bir çare bulamamasından bıkmıştır. Ülkeyi bu fitneden, III. Abdurrahman’ın (300-350/912-961) üstün çabaları kurtarmıştır22. III. Abdurrahman, ülkenin fitneden kurtarılması ve Güneyde İbn Hafsûn ve Kuzeyde Hıristiyanlara karşı

      

17Abbâdî, fi Tarihi'l-Abbâsî ve'l-Endelüsî, s. 319; Haccî, Abdurrahman Ali, et-Târîhu’l-Endelüs

mine’l-Fethi’l-İslâmi hattâ Sukûti Gırnata, 1. Baskı, Kâhire, 1403, s. 244; Sâlim, Seyyid Abdülaziz, Kurtuba Hâzıratü’l-Hılâfeti fi’l-Endelüs, Müessesetü Şebâbi’l-Câmia, İskenderiyye, 1984, I, 315-317.

18Kâdî İyâz, Tertibü’l-Medârik ve Takribü’l-Mesâlik, I, 126;Merrâküşî, s. 48; Abbâdî, age, s. 330. 19Merrâküşî, age, s. 49.

20 Kâdî İyâz, Tertîbü’l-Medârik, III, 31.

21İnan, age, I, 334; Özdemir, Mehmet, Endülüs Müslümanları-I, s. 80-81. 22İnan, age, s. 323-334.

(23)

 

zaferlerin kazanılması neticesinde, “Nâsır lidinillah”23 ünvanını alarak halifeliğini ilan etmiştir. III. Abdurrahman ve II. Hakem, zamanın büyük muhaddisi Kasım b. Esbağ’dan bizzat yanına giderek hadis okumuştur.24

III. Abdurrahman’ın vefatından sonra halifeliğe II. Hakem, ondan sonra da Hişam b. Hakem (366-399/976-1009) geçmiştir. Hişam b. Hakem, on veya on iki yaşında halifeliğe geçmiştir. Çocuk yaşta bu makama oturtulması, hâcib Ebû Âmir’in yönetimde daha da etkili olmasına sebep olmuştur. Otuz iki senelik hâciblik görevi sırasında hem devleti, hem de devletin dış dünyaya karşı konumunu güçlendirmiştir. Muhaddis Humeydî (488/1095) ile yakın ilişki içinde olmuştur. Bazı kadıların atanmasında, aralarında görüş alış-verişi olmuştur.25

756/1031 yılı Endülüs Emevi Devleti için önemli bir yıl olmuştur. 138/756 senesinden beri devam eden Endülüs Emevi Devleti ortadan kalkmıştır. Çünkü Endülüs’te Müslümanlar asabiyete, kavmiyetçiliğe yenik düşmüştür. Kurtuba merkezli devlet sona ermiştir. Her bir şehirden bağımsız bir devlet çıkmıştır. Bu sürece, Mülûkü’t-Tavâif dönemi denilmiştir.

EndülüsEmevi Devletinin başkenti Kurtuba Ulû Cami’de yapılan istişareden sonra halifeliğin kaldırılmasına, başkentin de bir şûra meclisince yönetilmesine karar verilmiştir. Bu karardan sonra, şehirlerin fiilen yönetiminde olan idareciler bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Ülke genelinde, yaklaşık yirmi26 ayrı bağımsız emirlik oluşmuştur. Mülûkü’t-Tavâif olarak adlandırılan bu emirliklerin önde gelenleri şunlardır.

      

23 İbn İzârî, el-Beyânü’l-Muğrib fi Ahbâri’l- Endelüs ve’l-Mağrib, I, 207;İnan, age, s, 433. 24 Abdülhâdi, Mazâhir, I, 239.

25Merrâküşî, age, s. 72-73.

26 İhsan, Abbas, Târihu'l-Edebi'l-Endelüs, Dâru's-Sekâfe, Beyrut, 1978, V. Baskı, I, 12; Özdemir,

(24)

 

Abbâdiler27 İşbiliyye’de, Eftâsîler28 Batalyevs ve çevresinde, Cehverîler29 Endülüs Emevi Devleti’nin dolayısıyla hilafetin kaldırılmasından sonra Kurtuba’da, Zîrîler30 Gırnata’da, Zünnîler31 Tuleytula ve çevresinde, Âmirîler Meriyye’de, Hûdîler Sarakusta’da hâkimiyetlerini sürdürmüşlerdir.32 Bu emirliklerin hâkimiyetine Murabıtlar son vermiştir.

Murabıtlar,33 Kuzey Afrika’da Berberiler tarafından kurulan bir İslam devletidir. Murabıtların Mağrib’te güçlendikleri sırada, Endülüs’te Mülûkü’t-Tavaif dönemi yaşanmaktadır. Emirlikler, birbirlerini ortadan kaldırmanın mücadelesini vermektedirler. Kuzeyde bulunan Hıristiyan krallıklar Tuleytula şehrini işgal edince, birbirleriyle savaşan emirlikler bir araya gelerek, Murabıtlardan yardım istemeye karar vermişlerdir. Murabıt komutan Yusuf bin Taşfin, 478/1085 yılında Endülüs’e girmiştir.34

Murabıtlar, Endülüs’te atmış yıl hâkimiyet sürmüşlerdir. Bu sürenin ikinci yarısından itibaren Murabıt yöneticiler ile halkın ve fukahânın arası açılmıştır. Çünkü

      

27Abbâdiler hakkında bakınız: İbn Haldûn, Târîhu İbn Haldûn, II, 187-190; Salah, Halis,

el-İbnü’l-Harrâtyye fi’l-Karni’l-Hâmis, Beyrut, ts, s, 114-120; Yusuf, Eşbâh, Târihu’l-Endelüs fi Ahdi’l-Murâbitîn ve’l-Muvahhidîn, Kâhire, 1958, II. Baskı, s. 33-34.

28Eftasîler hakkında bkz: İbnü’l-Esîr, el-Kamil fi't-Târih, IV, 169; İbn Haldûn, Târîhu İbn Haldûn, IV,

191-192.

29Cehverîler hakkında bkz: İbnü’l-Esîr, age, IV, 168-169; İbn Haldûn, Abdurrahman b. Muhammed,

Târîhu İbn Haldûn, IV, 190-191; Merrâküşî, age, s. 126; Eşbâh, Yusuf, Târihu’l-Endelüs, s. 34-36;

Özdemir, Mehmet, Endülüs Müslümanları-I, s. 145-146.

30Zirîler hakkında bkz: İbnü’l-Esîr, el-Kamil fi't-Târih, IV, 171; İbn Haldûn, Târîhu İbn Haldûn, IV,

192-193.

31Zünnîler hakkında bkz: İbnü’l-Esîr, el-Kamil fi't-Târih, IV, 169-170; İbn Haldûn, Târîhu İbn Haldûn,

IV, 193.

32Eşbâh, Yusuf, Târihu’l-Endelüs, s. 41-44.

33Murabıt, daha çok bu hareketin kurucularından olan Abdullah b. Yasin ve ona tâbi olanların, Senegal

nehri kenarında inşa ettikleri bir Ribat’ta yaşadıkları ve müntesip erkeklerin yüzlerini kapattıkları için bu isim onlara verilmiştir. (Abbâdî, fi Tarihi’l-Mağrib ve’l-Endelüs, s. 292; İmamüddin S. Muhammed, Endülüs Siyasi Tarihi, s. 299.)

34 Zehebî, Tarihu’l-İslam, VII, 404;Abbâdî, age, s. 330-331; İmamüddin S. Muhammed, Endülüs Siyasi

(25)

 

yöneticiler, halka kötü muamelede bulunmuş, onların vergilerini artırma yoluna gitmiştir. Fukahâ uygulanan bu siyasi ve iktisadi baskı uygulamalarına karşı çıkmıştır. Murabıtları Endülüs'e davet edenlerin başını çeken fukahâ, artık onların gitmeleri yönünde çalışma yapmıştır. Yönetimin halka kötü davranması ve Kuzey Afrika’da Muvahhitlerin ortaya çıkması, Murabıtların güçlerinin genel olarak zayıflamasına hatta yıkılmasına sebep olmuştur.35

Muvahhitler,36 Murabıtlardan sonra Kuzey Afrika’da yönetimi ele geçiren hareket olmuştur. 439/1146 senesine kadar Mağrip’in tamamını ele geçirmişler. Muvahhitler, bazı emirliklerle önceden anlaşarak 465/1172 yılında Endülüs’e geçmiştir. Kastilya kralı VIII. Leon ile yapılan Arak savaşını37 kazanmıştır. Bununla birlikte Kurtuba, İşbiliyye, Batalyevs, Gırnata ve Karmûne gibi şehirleri kontrolleri altına almıştır.38

506/1212 senesinde, Papa III. İnocencio’nun çağrısı ile Hristiyanlık dünyası Endülüs’e bir haçlı seferi düzenlemiştir. İkâb bölgesinde yapılan savaşı Muvahhitler kaybetmiştir.39 İkâb savaşından sonra Endülüs’te Muvahhitlerin gücü zayıflamaya başlamıştır. Yeni bir Mülûkü’t-Tavâif dönemine girilmiştir. Mülûkü’t-Tavâif dönemi, Endülüs tarihinde üçüncü kez yaşanmıştır.

Endülüs’te meydana gelen siyasi karışıklıktan her zaman olduğu gibi Hıristiyan krallıklar faydalanmıştır. İşbiliyye, Belensiye, Kurtuba, Şâtıbe, Arcûne, Mursine ve Karmûne gibi şehirler işgal edilmiştir. 644/1248 yılında Ceyyân’ın

      

35 Merrâküşî, el-Mûcib, s. 241;İmamüddin S. Muhammmed, Endülüs Siyasi Tarihi, s. 306; Tîbî, Emin

Tevfik, Dirasât ve Bühûs, s. 234-235; Özdemir, Mehmet, Endülüs Müslümanları-I, s. 168-170.

36Muvahhit, kelime olarak “Allahı birleyenler” anlamına gelen bir hareketti. Bu hareket, Magrip’te

Murabıtlar zamanında halkın dünyanın zevk ve sefasına dalması, yönetimin de bunlar karşısında herhangi bir müdahalede bulunmamasına muhalif olarak çıktı. (Şekîb Arslan, Hulâsatü

Târihi’l-Endelüs, s. 45)

37Merrâküşî, el-Mûcib, s. 358-359; Şekîb Arslan, Hûlâsatü Târihi’l-Endelüs, s. 48; Yusuf, Eşbâh,

Târihu’l-Endelüs, s. 335-337; İmamüddin S. Muhammed, Endülüs Siyasi Tarihi, s. 317-318.

38Şekîb Arslan, age, s. 46-47; age, s. 311-312;

39 Merrâküşî, el-Mûcib, s. 402; Şekîb Arslan, age, s. 49-50; Eşbâh, Yusuf, age, s. 367-370; İmamüddin

(26)

 

düşmesiyle Müslümanların elinde sadece Gırnata ve çevresindeki yerleşim birimleri kalmıştır.40

Gırnata emirliği, Endülüs’te Müslümanlarının yönettiği son devlettir. Müslümanlarının birbirleriyle mücadelelerini iyi değerlendiren kuzeydeki krallıklar, Endülüs’ü Müslümanların elinden geri alma anlamına gelen Reconquista çabalarını artırmıştır. Bu çabalar, sonuç vermiş olacak ki, Endülüslü Müslümanların elinde sadece Gırnata ve çevresi kalmıştır.

Gırnata Beni Ahmer Devletinin kurucusu, Muhammed b. Yusuf b. Ahmed b. Nasr’dır. 635/1239 yılında Gırnata’yı hâkimiyeti altına almıştır. Gırnata’nın ele geçirilmesinde, kendisine Güneydeki Endülüs’lü lider İbn Hûd’a karşı ittifak yaptığı Kastilya kralı yardım etmiştir.41

Endülüs tarihinin çeşitli safhalarında olduğu gibi, Gırnata emirliği zamanında da iç çekişmeler yaşanmıştır. Yapılan mücadelelerin hemen hemen hepsi taht kavgası niteliğindedir. Gırnata Emirliğinin ortadan kaldırıldığı 897/1492 senesine kadar, yirmi iki emir geçmiştir. 874/1469 yılında Kastilya kraliçesi İzabella ile Aragon kralı Ferdinand’ın evlenmesiyle Hıristiyanlar kendi aralarında birliği sağlamıştır.42 Bu gelişme, Gırnata Müslümanları için hayati öneme sahiptir. Çünkü birleşen iki kuvvetin ilk hedefi kendileri olacaktır. Gırnatalıların bu gelişmeyi dikkate alabilecek bir durumları yoktur. Onlar için sadece önemli olan yönetime kimin geçirileceğidir.43

Gırnata’yı işgal planı, 897/1482 yılında başlamıştır. Yaklaşık on yıl sürecek bu planın ilk aşaması, Ronda, Sahre ve Hamme’nin44 işgali ile olmuştur. 896/1491 senesinde Hıristiyanlar Gırnata Emiri Ebû Abdullah’tan Gırnata’yı teslim etmesini istemiştir. el-Hamrâ sarayında yapılan genel istişareden sonra şehrin anahtarları bir

      

40İmamüddin, age, s. 321; Özdemir, Mehmet, Endülüs Müslümanları-I, s. 179. 41Şekîb Arslan,Hûlâsatü Târihi’l-Endelüs,s. 54; Özdemir, Mehmet, age, s. 185. 42Şekîb Arslan, age, s. 160.

43Makkarî, Nefhu't-Tîb, IV, 517.

(27)

 

anlaşma ile Kastilya kralına teslim edilmiştir.45 Böylece 91/710 yılında başlayan Müslümanların Endülüs serüveni, 897/1492’de bitmiştir.

91-897/710-1492 yılları arası Endülüs’te siyasi durum yukarıda aktarıldığı şekliyle cereyan etmiştir. Bu siyasi olayların yanında ilmi hayatta da birçok gelişme olmuştur. Tezin yapıldığı bilim dalı hadis ilmi de bu süreçte en fazla gelişmenin olduğu alanlardandır. Söz konusu tarihi süreçte hadis ilminin geçirdiği aşamaları tespit etmek önem arz etmektedir. Şimdi bu aşamalar, girişin bir diğer başlığı “Endülüs’te Hadis Çalışmaları”nda ele alınacaktır.

      

(28)

 

2. ENDÜLÜS'TE HADİS ÇALIŞMALARI

Endülüs’te hadisin gelişim serüveninden bahsederken, tekdüze bir hadis ilim anlayışından ziyade, farklı aşamalardan bahsetmek mümkündür. Bu aşamalardan, hadis ilmine yakın ilginin olmadığı, belki de direkt olarak bir tanışmanın olmamasından kaynaklanan bir dönemden söz etmek mümkündür. Aslında Endülüs'teki söz konusu yılların, Doğu İslam dünyasındaki hadis ilmi ile paralellik arz ettiği görülmektedir. Çünkü bu yıllarda Doğu İslam dünyasında hadis alanında yazılan eser İmam Mâlik'in el-Muvatta'ıdır. İkinci dönemde, hadis ilmini toplamak için Doğu İslam dünyasına yolculuk yapılmıştır. Bu yolculuk, mezkûr dönemde yoğun olarak yaşanmıştır. Seyahat yapan hadis talipleri, muhaddislerden bizzat hadis alıp Endülüs'e getirmişlerdir. Endülüs'te hadis birikiminin, sistematik bir hadis eğitim ve öğretim haline dönüşmesinde bu çabaların büyük katkısının olduğunu göz ardı etmek mümkün değildir. Bu dönem, yaklaşık 400 yıllık bir zamanı içine almaktadır. Tabiidir ki bir dönem, bu kadar uzun olabilir mi? şeklinde bir soru akla gelmektedir. Dönemi incelediğimiz zaman, hadis ilmi açısından farklı farklı aşamalardan bahsetmek mümkündür. 220/833 ile 400/1010'lu yıllar arası, hadis ilminin Endülüs'e yerleştiği bir zaman dilimi olmuştur. Söz konusu yıllarda, daha çok hadis ilmini anlama ve anlatma faaliyetleri vardır. Dönemin kalan yıllarında ise, hadis ilimlerinin daha fazla çeşitlendiği, “Endülüs'te hadis” denildiğinde ilk olarak akla gelen âlimlerin yaşadığı bir zaman dilimidir. İkinci dönem, genel olarak hadisin bir nevi yükselme ve olgunlaşma dönemidir. Yükselme ve olgunlaşma döneminin sınırları, hicri altıncı asrın sonlarına kadar ulaşmaktadır. Bu sürecin oluşmasında emeği geçen iki muhaddisten bahsedilmektedir. Bunlar, Muhammed b. Vaddâh (287/900) ve Bakî b. Mahled (276/889)’dir. Bakî b. Mahled’in mezkûr alandaki gayreti daha fazla temayüz etmektedir. Yedinci yüzyılda ise, hadis ilmi tecrübesiyle ön plana çıkan, sahasında velûd olan âlimlerin azaldığı görülmektedir. Bu dönem, sanki duraklama döneminin işaretlerini vermektedir. Yedinci yüzyıl ve sonrasında, önceki dönemlere nazaran daha az sayıda muhaddis, hadisle meşgul olan kişi ve eser bulunmaktadır. İlmi faaliyetler kapsamında Doğu İslam dünyasına yapılan seyahatler de bu dönemde azalmıştır. Tezde her dönemde, o dönemin temâyüz eden âlimlerinden bazılarını örnek olarak verilecektir. Mutlaka verilen dönem içinde birçok âlim ve eseri

(29)

 

bulunmaktadır. Hepsini tez içerisinde belirtmek, tezin sınırlarını aşacağı için önde gelen âlimleri ve çalışmalarını kısaca zikredilecektir. Şimdi belirtilen üç aşamadan sonra, bu dönemler ayrıntılı olarak ayrı ayrı ele alınacaktır.

2.1.Hadis İlminin Girişi ( 92–220/710–815)

Endülüs’te hadis, fetihlerle birlikte başlamıştır46. Fetih için gelen mücahitler, hadis ilminin Endülüs’teki ilk nüvelerini atmışlardır. Endülüs Müslümanlarının hadis ilmiyle iştigal etmeye başlaması, 92/713’lardan itibaren bir asır sonraya, yaklaşık 220/833’lere tekabül etmektedir. Aradan geçen bir asırlık zaman, Müslümanların çeşitli sebeplerle hadisle ilgisinin olmadığı, hadis ilmine daha çok fıkhi bir bilgi olarak bakılan dönem olmuştur. Bunu, Endülüs halkının İmam Mâlik’in el-Muvatta’ına yaklaşımlarından çıkarmak mümkündür.

Müslümanların hadis ilmiyle iştigallerinin zayıflığından kasıt, hadis eğitim ve öğretiminin olmamasıdır. Bu dönemde, insanların elinde İmam Mâlik’in el-Muvatta’ı bulunduğu görülmektedir. el-Muvatta’ya daha çok bir mezhep ve fıkıh kitabı olarak bakılmaktadır. Bunun yanında, hadisle iştigal ederek bildiklerini başkalarına aktaran, ama halkın yeteri kadar itibar göstermediği muhaddisler de bilinmektedir. Bunlar arasında; 123/740 tarihinde Endülüs’e gelmiş, Şam ehlinin hadisini nakleden Muâviye b. Salih el-Hadramî (158/749)’yi zikredilmektedir. Kendisi Humus’tan Endülüs’e gelmiştir. O, hadis ilminin ilk olarak Endülüs’e girmesini sağlayanlar arasında kabul edilmektedir.47 Muâviye b. Sâlih el-Hadramî’nin hadis ilmi hakkındaki gayretleri, Endülüs’te yeteri kadar makes bulamamıştır. Çünkü Endülüs halkı, o zamanlar hadis ilmine yeteri kadar itibar göstermemektedir. Bu konuda, en bariz tespiti Yahyâ b. Maîn (233/837) yapmıştır. Yahyâ b. Maîn, Muhammed b. Vaddah el-Kurtubî (287/900)’ye, Muâviye b. Sâlih (158/749)’in hadislerini topladınız mı? diye sorar. Muhammed b. Vaddah “hayır” der. Yahyâ b. Maîn, “bunu yapmanıza ne engel oldu” diye sorunca Muhammed b. Vaddah, “o, Endülüs’e geldi. Fakat o zaman buradaki

      

46 Abdülhâdi, Ahmed Hüseyn, Mazâhiru’n-Nahdati’l-Hadisiyye fi Ahdi Ya’kub Mansûr

el-Muvahhidî, İhyâu’t-Türâsi’l-İslâmî, Mağrib, 1402, I, 219.

47 Kâdî Iyâz, Tertîbü’l-Medârik ve Takrîbü’l-Mesâlik li Ma’rifeti A’lâmi Mezhebi Mâlik,

(30)

 

halk, henüz ilim ehli değildi. Bu sebepten, onun ilmi zayi oldu” demiştir.48 Buradan, ilk dönemin niteliği olarak dile getirilen hadis ilmi ile yeteri kadar meşgul olamamanın bir yansıması görülmektedir. Dâvud b. Ca‘fer es-Suğayyer (158/749), mezkûr dönem Endülüs muhaddislerindendir. Doğu’ya ilim yolculuğunda bulunmuştur. Burada henüz Endülüs'e gelmemiş olan Muâviye b. Salih, İmam Mâlik ve Derâverdî’den (187/ 802) hadis aldığı rivayet edilmektedir. Endülüslü hadis öğrencilerine yaklaşık üç bin hadis yazdırmıştır.49 İnsanların hadis ilmine meylinin fazla olmadığı bu dönemde, daha sonra özellikle Bakî b. Mahled tarafından sistematik bir hadis öğretimine hazırlık mahiyetindeki çalışmalar, bazı muhaddisler tarafından yapılmaya başlanmıştır. Bu dönemin önemli bir muhaddislerinden birisi, Abdullah b. Ferrûh (176/792)'dur. Kendisi ilim yolculuğuna çıkmış, Ebû Hanîfe (150/767) ile görüşmüş, hatta ondan aldığı üç yüz hadisi Endülüs’e getirmiştir. Bunun yanında, İmam Züfer (158/775)’le de münazaralarda bulunmuştur.50 Ancak onun ilim yolculuğundan sonra Endülüs’te herhangi bir ilmi faaliyette bulunduğuna dair bir bilgi yoktur. İsimlerini verdiğimiz âlimlerin dışında, Endülüs’te bu dönemde pek çok muhaddis yaşamıştır. Bu muhaddislerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

İfrikıyye’ye51 ilk defa hadisi getiren ve sahabilerden hadis nakleden, İfrikıyyeli ilk ravilerden olan Hâlid b. Ebî İmrân et-Tücîbî (129/746), Tirmizi’nin de kendisinden hadis rivayet ettiği Abdurrahman b. Ziyâd b. En’um el-İfrikî (161/777) ve Sa’sa’a b. Sellâm (201/816)’dır. O, Endülüs’te Abdurrahman b. Amr el-Evzaî’nin ( 157/773) mezhebini ilk yayan kişidir. Hadisin Endülüs’e gelmesini sağlayan ilk

      

48bkz: Abdülhâdi, Ahmed el-Hüseyin, Mazâhir, I, 230.

49 Kâdî Iyâz, Tertîbü’l-Medârik, II, 510–511; Humeydî, Cezvetü’l-Muktebis fi Zikri

Vülâti’l-Endelüs,(nşr. Muhammed b.Tâvit et-Tancî), Mısır, 1372, s. 200; Abdülhâdi Ahmed el-Hüseyin, Mazâhir, I, 229

50 Kayravânî, Ebu'l-Arab Muhammed b. Temîm, Tabakâtü Ulemâi İfrikıyye ve Tûnise( nşr. Ali eş-Şâ'bî

ve Nuaym Huseyn el-Yâfî), ed-Dâru't-Tûnusiyyete li'n-Neşr, Tunus, 1985, s. 107; Mahlûf, Muhammed b. Muhammed, Şeceretü’n-Nûri’z-Zekiyye fi Tabakâti’l-Mâlikiyye, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut, 1349, s. 60.

51 İfrîkıyye, buğünkü Tunus ve Cezayir’i içine alan bölgeye verilen isimdir. bkz: Hamevî, Şihâbüddîn

(31)

 

kişilerdendir.52Esed b. Furât el-Kayravânî (213/828), İfrikıyye’de gerçek anlamda hem Hanefiliğin hem de Mâlikîliğin temsilciliğini yapmıştır.53 O, Huşeym b. Beşîr’den ( 183/799) on iki bin, Yahyâ b. Zekeriya b. Ebî Zâide’den (183/799) yirmi bin hadisi, aynı şekilde Esed b. Amr el-Becelî (190/805), Ebû Bekr b. Ayyâş ve diğerlerinden hadis aldığı belirtilmektedir.54

Endülüs halkı ilk dönemde hadisin eğitim ve öğretimine karşı mesafeli durduğu görülmektedir. Başlangıçtaki hadis ilmine karşı sergilenen bu ilgisizliğin sebeplerini şu yedi maddede özetlenebilir.

1. Endülüs’te insanların hadis öğrenme faaliyetinde bulunmamaları, hicri 90/711 ile yaklaşık 220/833’lü yıllar arasında İslam dünyasında İmam Mâlik’in el-Muvatta’ından başka tasnif edilen bir hadis kitabının olmamasıyla irtibatlı görülebilir. Mevcut hadis kitabı olan el-Muvatta da, Endülüs’e henüz ulaşmıştır. İnsanlar ise, ya yeni Müslüman olmuşlar, ya da cihat etme niyetiyle orada bulunurken, meydana gelen ilmi gelişmelerden haberleri olmamıştır.

      

52 Kâdî İyâz, Tertîbü’l-Medârik, I, 55; İbn Kesîr, age, X, 209. (Endülüs’e hadisin ilk olarak kim

tarafından getirildiği yönde farklı tespitler söz konusudur. Zikredilenler arasında Muâviye b. Sâlih, Sa’sa’a b. Sellâm veHâlid b. Ebî İmrân et-Tücîbî bulunmaktadır. Isabel Fierro, Sa’sa’a b. Sellâm’ın Endülüs’e hadisi getiren ilk kişi olduğu belirtmektedir.(Isabel, Fierro, “Hadisin Endülüs’e Girişi I. ve II. Yüzyıllar”, (trc. Murat Gökalp), AÜİFD47 (2006), sayı 2, s. 237-258) Ancak, Muâviye b. Sâlih’in hayatına ve Endülüs’te hadisi anlatma faaliyetlerine bakıldığında durumun böyle olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü rivayetlere göre Muâviye b. Sâlih, Endülüs’te üç bin hadisi öğrencilerine aktarmıştır. Öğrencilerinin hadisleri yazıp yazmadığı ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur. Ayrıca Yahyâ b. Maîn’in “Muâviye b. Sâlih’in hadislerini ne yaptınız sorusuna karşılık Muhammed Vaddâh’ın halk itibar etmedi demesi” bir delil olabilmektedir. Muâviye b. Sâlih, hadisleri getirmiş insanlara anlatmış ancak itibar görmemiştir. Halkın rağbet edip etmemesi bir tarafa bırakılırsa, Yahyâ b. Maîn’in sorusuna verilen cevabın içinde hadisin Endülüs’e getirildiği ortaya çıkmaktadır. Muâviye b. Sâlih’ten önce herhangi bir kişi Endülüs’e hadisi getirdiği yönde bir bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla Endülüs’e hadisi ilk önce Muâviye b. Sâlih getirmiştir. Tezde hadisin Endülüs’te geçirdiği safhalardan ilk dönemin özelliklerine bakıldığında Muâviye b. Sâlih’in durumu daha net ortaya çıkmaktadır. Orada hicri üçüncü asrın başlarına kadar Endülüs’te hadise yönelimin az olduğundan, bunun önde gelen amillerinden birisinin de dönemin Mâlikî fıkıh otoritelerinin baskısından kaynaklandığı zikredilmiştir.

53 Kurt, Ali Vasfi, Endülüs’te Hadis ve İbnü’l-Arabî, s. 254. 54 Kâdî İyâz, Tertîbü’l-Medârik, II, 465, 466–467, 474.

(32)

 

2. İslam dünyasında hicri ikinci asırda ortaya çıkan el-Muvatta benzeri kitaplara, bu dönemlerde fıkıh kitabı gözüyle bakılmaktadır. Bu anlayışın, 200/813’lü yıllara kadar Endülüs’te de hâkim olduğunu söylemek mümkündür. Hadis ilminin Endülüs’te hicri ikinci asır ve üçüncü asrın başlarında ön plana çıkmamasını da, İslam dünyasındaki hadisin tarihi gelişimiyle bir paralellik arz ettiği görülmektedir. Dolayısıyla, Doğu İslam dünyası ile Endülüs'ün 200/813'lere kadar hadis ilmine bakışta bir benzerlikten söz etmek mümkün görünmektedir.

3. Birinci dönemde, insanların hadis ilmine yönelimlerinin az olmasında, İmam Mâlik’in öğrencilerini hadis rivayetini azaltmaya yönlendirmesinin etkili olduğunu söylenmektedir. İmam Mâlik’in iki öğrencisine; Ebu Üveys’in oğulları Abdulhamid ve İsmail’e sarfettiği şu sözleri bunun delilidir. “ Sizlerin bu işi, yani hadis ilmini sevdiğinizi görüyorum. Şayet Allah’ın onunla sizleri faydalandırmasını istiyorsanız, o zaman onun rivayetini azaltıp, manasına nüfuz ederek anlamaya çalışınız.55 Kaynaklarda İmam Mâlik'in yüz bin civarında hadis ezberlemekle birlikte bu konudaki titizliği sebebiyle ancak az bir kısmını rivayet ettiği belirtilmektedir. Fetva konusunda olduğu gibi hadis rivayeti hususunda da çekingen davranmış, çok hadis rivayet edenleri, her bildiğini söyleyenleri kınamış, böyle yapanların insanların sapmasına sebep olabileceğini söylemiştir. Vefat ettiğinde evinde sandıklar dolusu hadis yazılı sayfalar bulunduğu halde sağlığında bunları rivayet etmediği anlaşılmıştır56. İmam Mâlik, ravilerin cerh ve tadil yönünde son derece hassas davranmıştır. Ravilerin hayatlarını çok sıkı bir şekilde araştırmasıyla, cerh ve tadil ilminin yolunu açan âlim olarak kabul edilmiştir.57 Naklettiği rivayetlerin fazla olmamasının temelinde bu düşüncenin yattığını söylemek mümkündür. Endülüs'te hadisin birinci döneminde, mezkûr nasihate uygun bir hadis anlayışının topluma hâkim olduğu görülmektedir. Endülüs’te Malikî mezhebinin yaygın olduğunu düşünürsek, bu hâkim yapının, hadis anlayışı üzerindeki etkisinin belirleyici olduğu ortaya çıkmaktadır.

      

55bkz: Kâdî İyâz, Tertîbü’l-Medârik, III, 155.

56 bkz: Özel, Ahmet, "Malik b. Enes", DİA, XXVII, 506-512.

(33)

 

4. Birinci dönemde fıkıh öğretimine rağbet, hadise olandan daha fazladır. Endülüs’te İmam Mâlik’in meşhur görüşleri istikametinde meselelere çözüm sunan fukahâ’ya insanların teveccühte bulunmaları, elbette ki tabii karşılanması gereken bir realitedir. Hicri üçüncü asrın başlarına kadar Endülüs'te Maliki fakihlerin etkinliği olmuştur. Ancak üçüncü asırdan58 itibaren denge, fıkıhtan hadis ilmi lehine dönmüştür. Malumdur ki, İmam Mâlik’in el-Muvatta’ı, genel olarak hadis kitabı olarak değerlendirilir, hatta Doğu İslam dünyasında ve Endülüs'te birçok âlim onu, Kütüb-i Sitte kapsamında değerlendirir. Bazı âlimler el-Muvatta'ı daha çok fıkıh yönü ağır basan bir hadis kitabı olarak kabul eder.el-Muvatta’ın Endülüs’e gelen kitapların da ilki olması, burada fıkhın daha yaygın, hadise verilen önemin ise daha az olmasına sebep olduğu söylemek mümkündür. Çünkü Bakî b. Mahled, Endülüs'e İbn Ebî Şeybe'nin (235/849) el-Musannef (Beyrut,1989)’ini getirdiğinde, Mâlikî mezhebine mensup fukaha ona şiddetle karşı çıkmıştır59.

5. Birinci dönemde hadis ilmi, İmam Mâlik’in el-Muvatta’ı, aynı şekilde onun el-Muvatta dışındaki söz ve fetvaları ile İbnü’l-Kasım (191/806)’ın kavilleri ve İmam Mâlik’in diğer önde gelen talebelerinin fetvalarıyla sınırlıdır.60 Tabiidir ki, Endülüs'te İmam Mâlik'in mezhebinin yaygın olması, el-Muvatta'nın hadis ilmi açısından önde gelen ve okunan kitap olmasına sebep olmuştur.

6. Endülüs’te hadisin daha sonra inkişaf etmesinin bir sebebi de, bölgenin İslam dünyasına olan uzaklığıdır. İslam dünyasındaki ilmi gelişmelerin Endülüs’e ulaşması, uzun zamanlar almıştır. Çünkü İslâm’ın ortaya çıktığı ve yayılmada öncülük eden bölgelerle Endülüs arasında binlerce kilometrelik bir mesafe mevcuttur. Doğu İslam dünyasında meydana gelen bir ilmi gelişmenin ülkenin en uç noktasına ulaşması zaman almaktadır. Dolayısıyla, İslam dünyasında hadis alanındaki tedvin

      

58Bazı araştırmacılar, hadis ilmine yönelmenin dördüncü asırdan itibaren gerçekleştiğini

söylemektedirler. Hâlbuki Endülüslülerin hadis ilmine yönelmeleri, üçüncü asırda özellikle İbn Habîb, Baki b. Mahled ve Muhammed b. Vaddâh ile başladığı hususu kaynaklarımızda açık bir şekilde yer almaktadır.

59 Merrâküşî, el-Mûcib fi Telhisi Ahbâri’l-Mağrib (nşr. Muhammed Sa’id el-Uryân), s. 49. 60 Abdülhâdi, Mazâhir, I, 231.

(34)

 

faaliyetleri ve bunun Endülüs’e yansıması en az 30–40 sene61 sonrasını bulduğu ortaya çıkmaktadır.

7. Muhaddisler, ilmi faaliyetler yeni başladığı için sayıca az olup, başlarında bulundukları bir ilim meclisi teşkil edemeyip, arkalarında ise az sayıda öğrenci ve eser bırakabilmişlerdir. Bazı muhaddislerin bu meyanda çalışmaları olmuş, fakat halktan yeteri kadar itibar görmemişlerdir. Dolayısıyla bazı muhaddislerin gıyabında “onun ilmi kayıp mı oldu” ifadeleri bile kullanılmıştır. Muâviye b. Salih el-Hadramî (158/749) bunlardan birisidir.

Birinci dönem olarak nitelendirilen ve daha çok Mâlikî fakihlerin etkinliğinin görüldüğü 90-220/710-835 arasında yukarıda aktarılan hususlar yaşanmıştır. Bakî b. Mahled ve Muhammed b. Vaddâh ile eğitim-öğretim seviyesinde başlayan hadis eğitimi Endülüs’te hadis ilminin toplum nazarındaki etkinliğini gösteren bir sürece girmiştir. Bu süreç, 600/1204’lü yıllara kadar sürmüştür. Şimdi söz konusu sürecin inceleneceği başlığa geçilebilir.

2.2.Hadis İlminin Gelişmesi (220–515/835–1121)

Endülüs’te hadis denildiğinde akla gelen meşhur âlimlerin yaşadığı bir dönem vardır. O da, ikinci dönemdir. Bu dönem, hicri üçüncü asrın başlarından itibaren altıncı asrın sonlarına kadar sürmektedir. Hadis başta olmak üzere, bu dönemde İslami ilimlerde pek çok eser verilmiştir. Hadis ilmi, eğitim ve öğretim boyutlarıyla neşvü

      

61 Doğu İslâm dünyasındaki bir çalışmanın Endülüs’e ulaşmasının 30-40 sene aldığına İmam Mâlik’in

Muvattâ’ı örnek verilebilir. Endülüs’e Muvatta’ın Ziyâd b. Abdurrahman eş-Şabtûn (199/814)

tarafından getirildiği belirtilmektedir.(Kâdî İyâz, Tertîbü’l-Medârik, III, 116-117). Ziyâd b. Abdurrahman eş-Şabtûn, İmam Mâlik’in öğrencilerindendir. O vefat edinceye kadar yanından ayrılmamıştır. Muvatta, Ebû Cafer el-Mansûr’un isteğiyle 159/776 yılında yazılmıştır. İmam Mâlik, 179/795 yılında vefat ettiğinde Muvatta’ın yazılmasından en az yirmi yıl geçmiştir. Ziyâd b. Abdurrahman eş-Şabtûn İmam Mâlik’in vefatından ne kadar sonra Endülüs’e döndüğü bilinmemektedir. Endülüs’e Muvatta’ı getiren başka âlimler de vardır. Onların Muvatta’ı getirmeleri ise Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî’ye (234/848) kadar devam etmektedir. Muvatta’ın yazıldığı tarihle Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî’nin Endülüs’e dönüşü arasında en az kırk sene vardır. Dolayısıyla belirttiğimiz 30-40 sene ifadesi ortalama bir rakamdır. Muvatta’ın Endülüs’e geliş süreci de bunu doğrulamaktadır. Bahsedilen süreç ilk 100–150 yılda meydana gelmiştir. Daha sonra Doğu İslâm dünyasındaki gelişmeler eş zamanlı olarak Endülüs’e yansımıştır.

(35)

 

nema bulmuştur. Endülüs genelinde hadise karşı bir önceki dönemdeki yaklaşım değişmeye başlamıştır. Hadis talipleri, sadece Endülüs’teki hadis mekteplerini takip etmemişler, bunun yanında bazıları çeşitli vesilelerle Hicaz’ı, daha sonra da Basra, Mısır, Kûfe ve Şam’ı ziyaret edip oradaki âlimlerden hadis almışlardır. Topladıkları hadisleri Endülüs’e getirmişler, halka ve talebelerine aktarmışlardır. Dolayısıyla ikinci dönem Endülüs'te hadis ilminin toplum nazarında yükselme zamanını göstermektedir. Bu dönemin en önde gelen simaları, Abdülmelik b. Habîb el-İlbîrî (238/852), Bakî b. Mahled ( 276/889) ve Muhammed b. Vaddâh (287/900)’tır. Endülüs'te hadis birikiminin oluşmasında, hadis mekteplerinin temelinin atılmasında bu üç âlim öncülük etmişlerdir.

Hicri üçüncü asırda ön plana çıkan hadis âlimlerden birisi, İbn Habîb diye bilinen Abdülmelik b. Habîb el-İlbîrî (238/852)’dir. Kendisi Mısır’a ilim yolculuğunda bulunmuştur. Bu yolculuk neticesinde Endülüs’e döner ve insanlara bildiklerini anlatmaya başlamıştır. İbn Habîb, Emevi halifesi Abdurrahman b. el-Hakem'in (206–238/821–852) teveccühünü kazanarak ona müsteşar olmuştur. Halifenin huzurunda Maliki mezhebinin önde gelen simalarından Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî ile münazaralarda bulunmuştur.62 İbn Habîb'in birçok talebesi bulunduğu rivayet edilmektedir. Câmî’den çıktığında etrafında yaklaşık 300 talebe, hadis, fıkıh, ferâiz ve irab öğrenmek üzere hazır bulunmuştur. O talebelerine, telif ettiği eserleri ile İmam Mâlik’in el-Muvatta’ını okutmuştur.63 Bazı âlimler, İbn Habîb'in hadis yönünü zayıf bularak onu eleştirmişlerdir. Eleştiriler, daha çok rivayet ettiği hadislerdeki hatalar üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu arada eleştirilerin, kendisinin ilmi takaddümünden rahatsız olan fukahâ64 kesiminden geldiğini de belirtmek gerekmektedir. Yukarıda bahsettiğimiz Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî (234/848) ile münazaraları, belki de hakkında çıkan mezkûr ifadelere sebep olmuştur.

       62 Kâdî İyâz, Tertîbü’l-Medârik, III, 31. 63 Kâdî İyâz, age, 251.

64 İbnü’l-Faradî,Tarihu Ulemâi Endelüs(nşr. Ruhıyyetü Abdirrahmân es-Süveyfî),

Referanslar

Benzer Belgeler

Pençgâh; Isfehân başlar, Hüseynî üzerinden sonra Râst perde- sinde karar

Okul sağlığı hemĢiresi bu konuda rehber öğretmen ve aile ile iĢbirliği içinde olarak, risk grubundaki öğrencileri daha sık takip ederek; öğrencilere okulu daha

ÇalıĢmaya alınan deneklerin hem gündüz, hem de gece istirahat ve tükenmeye kadar yaptırılan egzersizden hemen sonra tayini gerçekleĢtirilen serum melatonin

Piyasada satıĢa sunulan sütlü tatlılara iliĢkin elde edilen ortalama kuru madde değerleri incelendiğinde en düĢük kuru madde değerine % 36,55 ile keĢkül

Mesleğini yurt dışında yapma düşüncesi ise cinsiyet ve fakülteye göre farklılık göstermezken, klinik sınıflarda temel sınıflara göre istatistiksel olarak

Leung ve ark.nın tıp fakültesi öğrencileri ile yaptıkları benzer bir çalışmada hata sebebi olarak çalışma saatleri, hata kaçınıl- mazlığı ve müfredatta

Sağlık Bakanlığı, 15 08 2017 tarih ve 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden yapılandırılmış, teşkilat yapısında kapsamlı ve köklü

Bu tezde kare örgüde her iki altörgü içinde tek-iyon anizotropisi tanımlanan karma spin-1 ve spin-2 Heisenberg ferrimanyetik sistemin -dış manyetik alanın